Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında eski alay komutanları Muhsin Kutsi Barış ve Muhammet Tanju Poshor'un da bulunduğu 521 sanıklı davanın görülmesine devam edildi.
14.06.2020 12:36 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında eski alay komutanları Muhsin Kutsi Barış ve Muhammet Tanju Poshor'un da bulunduğu 521 sanıklı davanın görülmesine devam edildi.
01.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki duruşmada, sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Dava, yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında iki duruşma salonu birleştirilerek görüldü. Duruşma salonunda avukatlar, sanıklar ve güvenlikten sorumlu jandarma ile polisler arasında sosyal mesafe kurallarına uygun şekilde boşluk bırakıldı. Ayrıca mahkeme heyeti de dahil olmak üzere salonda bulunan herkes maske takarak görev yerlerini aldı.
Mahkeme Başkanı Murat İlhan, duruşma başlarken salondaki herkesin koronavirüs tedbirlerine uyması yönünde uyarıda bulundu ve duruşmaya tanıkların dinlenilmesiyle devam edileceğini duyurdu.
Tanık sıfatıyla dinlenen eski astsubay Mehmet T, daha önce FETÖ suçlamasıyla hakkında dava açıldığını ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak üzere itirafçı olduğunu dile getirdi.
Daha önce bulunduğu Balıkesir ve Ağrı'da sohbet adı verilen örgütsel faaliyetlere katıldığını bildiren Mehmet T, 2015'te Ankara'ya atanmasından sonra da sohbetlere katıldığını kaydetti.
Ankara'da FETÖ adına görüşme yaptığı kişiyi "Akif" kod adıyla tanıdığını bildiren Mehmet T, Akif ile dini sohbetler yaptıklarını ve zaman zaman "himmet" adıyla para yardımında bulunduğunu anlattı.
Hakkındaki soruşturmanın başlamasından sonra itirafçı olduğunu belirten Mehmet T, teşhis ettiği Akif'in davanın sanıklarından Mustafa Bakır olduğunu öğrendiğini bildirdi.
Askeri okullara yönlendirmişler
Tanık eski astsubay Tunahan K, lise döneminde ders çalışma maksadıyla FETÖ evlerine gitmeye başladığını, burada tanıdığı isimlerden birinin de tutuksuz sanık eski astsubay Feyyaz S. olduğunu bildirdi.
Söz konusu evlerde askeri okul sınavlarına girmeleri yönünde telkinde bulunduklarını ifade eden Tunahan K, sınav sorularının önceden verilmesi gibi bir durumla karşılaşmadığını dile getirdi.
Tunahan K, bu süreçten sonra Feyyaz S'nin örgüt bağına dair bilgisinin bulunmadığını belirtti.
Kod adı kullanmışlar
Tanık sıfatıyla dinlenen eski astsubay Hüseyin E, hakkında FETÖ üyeliği suçlamasıyla dava açıldığını ve örgüte dair bildiklerini anlatarak itirafçı olduğunu beyan etti.
Davanın tutuksuz sanığı Kürşat K'yi askeri okul döneminden tanıdığını aktaran Hüseyin E, bu süreçte "İsmail" adıyla tanıdığı örgüt üyesinin düzenlediği toplantılara zaman zaman Kürşat K'nin de katıldığını belirtti.
Kendisine "Can" kod adının verildiğini ifade eden Hüseyin E, Kürşat K'ye de farklı isimle hitap edildiğini ancak hatırlayamadığını dile getirdi.
Tanık Hüseyin E, okul dönemi sonrası sanık Kürşat K. ile bir irtibatının bulunmadığını, kendisinin örgüt bağına dair de bilgisinin bulunmadığını belirtti.
Diğer tanıkların da dinlenilmesinin ardından duruşma yarına bırakıldı.
02.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsünde yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı alınan tedbirlerle görülen duruşmada, sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Tanık eski teğmen Burak A, "FETÖ üyeliği" suçlamasıyla hakkında dava açıldığını ve örgüte dair bildiklerini anlatarak etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandığını dile getirdi.
Kara Harp Okulunda devre kaybetmesinden sonra örgüt ile bağını kopardığını ve kimseyle görüşmediğini bildiren Burak A, bundan sonra okuldaki takım komutanı olan sanık eski üsteğmen Eşref Bozkurt'un kendisine baskı uygulamaya başladığını ifade etti.
Bozkurt hakkında, "Kendisi şok mangalarının başında bulunuyordu." diyen Burak A, haksız yere disiplin cezaları almasına rağmen okuldan mezun olabildiğini söyledi.
Burak A, sanık Bozkurt'un FETÖ üyeliğine dair somut bir bilgisinin bulunmadığını beyan etti.
Tanık sıfatıyla dinlenen Mehmet Can Y, geçmişte FETÖ'nün astsubay mahrem yapılanmasında görev aldığını ve örgüt üyesi astsubaylarla belirli periyotlarda görüşmeler yaptığını dile getirdi.
Darbe girişimi sonrasında örgütün çözülmesi adına itirafçı olarak bildiklerini anlattığını kaydeden Mehmet Can Y, FETÖ içinde tanıdığı kişilerden birinin de sanıklardan eski astsubay Şafak U. olduğunu belirtti.
Şafak U'nun örgüt dışı evlilik yaptığını ve sohbetlere sürekli katılmadığını aktaran Mehmet Can Y, Şafak U'nun FETÖ yapılanmasına sıcak bakmadığını ifade etti.
Tanık Erdem T, 2013'te yüzbaşı rütbesiyle görev yaparken görevinden istifa ettiğini, görev sürecinde tanıdığı örgüt mensubu askerlerden birinin de davanın sanıklarından eski binbaşı Halil Çınar olduğunu aktardı.
Çınar ile İzmir'de görev yaparken "Salih" kod adıyla tanıdığı FETÖ üyesiyle sohbetlere katıldıklarını anlatan Erdem T, Sinop'a tayinin çıkmasından sonra Çınar'ın örgütsel toplantılara katılıp katılmadığını ve örgüt bağının bulunup bulunmadığını bilmediğini ifade etti.
ÖRGÜT EVİNDE ASKERİ OKUL SINAVINA ÇALIŞMIŞLAR
Tanık eski astsubay Erdi D, örgüte ait dershaneye gittiği dönemde davanın tutuksuz sanıklarından Yunus B. ile tanıştıklarını, dershane dışında da örgüt evlerinde askeri okul sınavları için ders çalışmaya gittiklerini anlattı.
Ders çalıştıkları evde "Halit" kod isimli kişinin kendilerine sorular getirdiğini, deneme sınavı yaptığını anlatan Erdi D, bu soruların sınavda çıkıp çıkmadığını hatırlamadığını savundu.
Askeri okula girdikten sonra FETÖ ile bir iltisakının bulunmadığını belirten Erdi D, Yunus B'nin örgüt bağının bulunup bulunmadığını ise bilmediğini dile getirdi.
Diğer tanıkların da dinlenilmesinin ardından duruşma yarına bırakıldı.
03.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsünde yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı alınan tedbirlerle görülen duruşmada, sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Tanık sıfatıyla dinlenen Arslan S, 1990'lı yılların başında FETÖ yapılanmasıyla tanıştığını, askeri okul dönemi ve subay olarak göreve başlamasından sonra da yapıyla bağının devam ettiğini bildirdi. FETÖ üyeliği suçlamasıyla halen yargılanmasının sürdüğünü belirten Arslan S, Harp Okulu sonrası davanın sanığı eski binbaşı Halil Çınar ile örgütün mahrem imamı vasıtasıyla tanıştığını anlattı. İzmir'de bir süre Çınar ile birlikte sohbet adı verilen toplantılara katıldıklarını ifade eden Arslan S, başka ile tayin olmalarından sonra ise Çınar ile görüşmediklerini savundu.
Örgütten olmayan askeri öğrencilere baskı
Tanık eski üsteğmen Ramazan H, daha önce FETÖ üyeliği suçlamasıyla yargılandığını ve örgüt adına bildiklerini anlatarak itirafçı olduğunu söyledi. Örgütle bağının ortaokul yıllarında başladığını bildiren Ramazan H, askeri okul döneminde FETÖ'den ayrılmaya çalıştığını ancak örgüt üyelerinin kendisiyle irtibat sağlamaya devam ettiğini öne sürdü. Ramazan H, Kara Harp Okulunda eğitim gördüğü dönemde sanık eski kurmay albay Muhammet Tanju Poshor'un tabur komutanı, sanık eski Cumhurbaşkanlığı Kara Yaveri yarbay Mete Semercioğlu'nun da başka bir bölüğün komutanı olduğunu kaydetti. Harp Okulunda bazı öğrencilere baskı kurulduğunu, Poshor ve Semercioğlu'nun bunu FETÖ kapsamında yaptığını değerlendirdiğini ifade eden Ramazan H, şöyle konuştu:
"O dönem Harp Okulunda FETÖ'nün etkin olduğu dönemlerdi. Bazı komutanlarımız öğrencileri baskıya maruz bırakıyorlardı. Ben de bunu yapan komutanların bunu FETÖ kapsamında yaptıklarını değerlendirdim. Baskı herkese değil, daha çok Atatürkçü, alkol alma eğilimi olan, kız arkadaşı olan, örgüt tarafından 'ehli dünya' olarak adlandırılan öğrencilere yapılıyordu. Sanıkların FETÖ üyeliğine dair somut bilgimin olması yaşları ve rütbeleri itibarıyla mümkün değil. Bunun dışında bir şey görmedim ama bende güçlü bir şüphe uyandırdı."
Tanık ifadesinin ardından söz alan Semercioğlu, Ramazan H'nin Harp Okulunda kendi sınıfındaki öğrencilerden olmadığını belirterek, aleyhindeki beyanlarını kabul etmediğini söyledi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
04.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsünde yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı alınan tedbirlerle görülen duruşmada, sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davada ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen eski binbaşı Haydar Aktaş, tanık sıfatıyla dinlendi.
Olay tarihinde Muhafız Alayında görev yaptığını anlatan Aktaş, 15 Temmuz günü alayın nöbetçi amiri olduğunu ve her cuma günü dönemin alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın katılımıyla gerçekleştirilen toplantıya katıldığını bildirdi.
Toplantıda, 18 Temmuz 2016'da yapılması planlanan alayın kuruluş yıl dönümü programına ilişkin konuların konuşulduğunu söyleyen Aktaş, ayrıca bir tatbikat yapılacağından bahsedildiğini ifade etti.
Toplantı öncesinde tatbikattan haberdar olmadığını ileri süren Aktaş, tatbikat için başka birliklerden de gelenlerin olacağının söylendiğini ancak tatbikatın ne zaman ve hangi şartlarda yapılacağı konusunda bilgi sahibi olmadığını aktardı.
15 Temmuz'un akşam saatlerinde eski kurmay albay Barış'ın kendisini arayarak tatbikatın başladığını söylediğini, sonra da kışlaya sözde "sıkıyönetim emirleri"nin geldiğini aktaran Aktaş, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Akşam saatlerine geldiğimizde saat 09.00'dan sonra alay komutanı Muhsin Kutsi Barış beni arayarak tatbikatın başladığını bildirdi. Tatbikat emriyle beraber tatbikata katılacak olan birliklerin komutanlarını bilgilendirdim. Nöbetçi amiri odasındayken 09.30'dan sonra muhabere merkezinden bir er bana Genelkurmay'dan mesaj geldiğini söyledi. Baktım mesajdaki ibarelere, ivedilik derecesi 'harekat yıldırım', gizlilik derecesi 'çok gizli' yazıyordu. Ben bu evraka alay komutanın bakması gerekiyor dedim. Alay komutanı makamına gelmişti. Dosyayı askerin elinden alarak bizzat kendim götürdüm. Ondan sonra aynı şekilde iki evrak daha geldi. Üçüncü mesaj sıkıyönetim ilanıydı.
Alay komutanı Muhsin Kutsi Barış, üçüncü mesajdan sonra sıkıyönetim ilan edildiğini, personelin kışlaya gelmesi konusunda talimat verdi. Herkese ulaşma imkanım olmadığı için ben de harekat merkezine emri ilettim. Alay komutanı, alaya gelen birlik komutanlarına sıkıyönetimle ilgili bilgilendirme yaptı, ayrıca ben telsizden sıkıyönetim ilanının yapıldığı, Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koyduğuyla ilgili çağrı yaptım."
- "Alay emir komuta içerisinde faaliyette bulunmuş"
Tanık eski binbaşı Aktaş, darbe girişimi sırasında Muhafız Alayı personelinden bazılarının Genelkurmay'a, bazılarının da TRT'ye gittiğini öğrendiğini anlattı.
İlerleyen saatlerde bazı birlik personelinin çıkan çatışmalarda yaralandığı yönünde kendisine bilgi geldiğini beyan eden Aktaş, sabah saatlerinde kışla dışına çıkan personelden bazılarının alaya dönmeye başladığını aktardı.
Gece boyunca gelişmeleri nöbetçi amirliğinde ve güvenlik harekat merkezinde takip etmeye çalıştığını, sabah saatlerinde gözaltına alındığına işaret eden Aktaş, şu ifadeleri kullandı:
"Sabah saatlerinde alayın komutan yardımcısı olan Ahmet Hatip bana Fahri Kasırga'nın nerede olduğunu sordu. Ben de bilmediğimi, bir albayın gelerek götürdüğünü söyledim. 'Biliyorsan söyle' dedi, 'Bilsem niye söylemeyim komutanım' diye karşılık verdim. Sabah saatlerinde de beni tekrar aradı, 'Tarafını seç' dedi. Sabahın 5'i olmuş, o saate kadar alay emir komuta içerisinde faaliyette bulunmuş. Ben de 'Ne tarafı komutanım? Bir taraf varsa o da Silahlı Kuvvetlerin tarafı.' dedim. Bunu neden bana sorduğunu daha sonra anladım. Sabah saatlerinde de gözaltına alındım."
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
05.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'nde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleriyle görülen duruşmada sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenen eski astsubay Birkan G, Bursa'da "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan yargılandığını, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanıp tüm bildiklerini mahkeme huzurunda anlattığını söyledi.
Davanın sivil sanıklarından Enver Aygün ile aynı evde kaldıklarını belirten Birkan G, "Kırıkkale'de 2010'da kaldığımız ev, cemaat eviydi. Gülen'in kitaplarından konular anlatılırdı. Enver'in bizim evden ayrıldıktan sonra başka bir evde 'abilik' yaptığını biliyorum." diye konuştu.
Tanık Taner Ç. de yargılandığı davada etkin pişmanlıktan yararlandığını, bu kapsamda sanıklardan Yiğitcan Yılmaz'ı örgüt evlerinde gördüğüne dair beyanda bulunup fotoğraftan teşhis ettiğini dile getirdi.
FETÖ'ye ait evlerde 2009'da birkaç ay kaldığını, bu sürede Yılmaz'ı da evde gördüğünü ifade eden Taner Ç, "Daha sonra Harp okulunu kazandıktan sonra Yiğitcan'ı okulda da gördüm. İkinci sınıfa kadar harp okulunda eğitim gördüm ancak bunlardan ayrıldığımı benle ilgilenen şahsa söyledikten sonra bana sahte sağlık raporu hazırladılar. 2013 Haziran'da sağlık sorunları nedeniyle okuldan ilişiğim kesildi." şeklinde konuştu.
İrtibat ankesörlü telefondan
Tanık Salih B. de Bolu'da halen FETÖ üyesi olmak suçundan yargılanmasının devam ettiğini belirterek, davanın sanıklarından eski üsteğmen Selçuk Morgöz'ü örgüt evlerinden tanıdığını anlattı.
FETÖ ile bağının ortaokul yıllarında başladığını, askeri lise ve harp okulunda devam ettiğini dile getiren Salih B, örgütten ayrılmaya çalıştığını fakat örtülü tehditlere maruz kaldığını öne sürdü.
Salih B, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2008'de Bolu Komando Tugayına tayin oldum. Birkaç ay sonra görevlendirmeyle doğuya gittim. 2010'da Bolu'ya döndüm. Örgüt abileri beni ankesörlü telefonlardan aradı ve sohbet adı altında görüşmeler yapmaya başladık. Selçuk'la aynı sohbet grubundaydık. Görüşmelerde maaşlarımızın 5'te 1'ini abiye veriyorduk. Ben bir süre sonra maddi durumum iyi olmadığı için veremedim. Ekim 2011'e kadar Bolu'daki birçok sohbete Selçuk Morgöz de katılıyordu. Bir araya geldiğimizde Gülen'in kitapları okunur, dini ağırlıklı konular konuşulurdu. Bu toplantıların gizli kalması şarttı. Benim kod adım 'Osman'dı ancak Selçuk'un kod adını hatırlayamıyorum."
Duruşmada Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın alıkonulmasına ilişkin davada ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen eski üsteğmen Mennan Yeşilbaş ve eski yüzbaşı Burak Ercan da tanık sıfatıyla dinlendi.
Davanın görülmesine pazartesi devam edilecek.
08.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsünde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri altında yapılan duruşmada sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Sezai Ş, darbe girişimi sırasında Eskişehir 1. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda astsubay olarak görev yaptığını, 2020 Şubat ayına kadar görevine devam ettiğini belirterek, soruşturma aşamasında etkin pişmanlıktan yararlandığını söyledi.
Sanıklardan Abdulsamed Baysal'ın astsubay hazırlık okullundan devresi olduğunu belirten Sezai Ş, 2012'den 2013'ün Mayıs ayına kadar iki haftada bir İzmir Karşıya'daki bir örgüt evine Baysal'la birlikte gidip toplantılara katılığını ifade etti.
Görüşmelerin 2-3 saat olduğunu, kendilerinden sorumlu mahrem imamın FETÖ elebaşı Gülen'in kitaplarından alıntılar yaparak sohbet ettiğini aktaran Sezai Ş, "Görüşmelerde tedbirli olmamız gerektiği söylenirdi. Abi, bize ima yoluyla namaz kılmayı göstermişti. İzmir'deyken o şekilde kılıyorduk." diye konuştu.
Tanık eski astsubay Seyit T. de "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla hakkında dava açıldığını ve örgüte dair bildiklerini anlatarak etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandığını dile getirdi.
Seyit T, davanın sivil sanıklarından Mustafa Bakır'ı emniyette teşhis ettiğini, bu kişinin örgütün mahrem yapılanmasında görevli "Akif" kod adlı öğretmen olduğunu belirtti.
Bakır'ın bir dönem kendisinden sorumlu olduğunu beyan eden Seyit T, astsubay arkadaşlarıyla kaldığı eve gelip "sohbet" adı altında görüşmeler yaptıklarını, daha sonra Mustafa Bakır'ın kendisini "Ömer" kod adlı kişiye devrettiğini söyledi.
Tanık sıfatıyla dinlenen Mustafa S. de tutuklu sanık Özden Ünal'la 2008- 2012 yılları arasında Hakkari'de görev yaptıklarını söyledi.
Örgütle ilk temasının Ankara'da olduğunu ifade eden Mustafa S. sözlerine şöyle devam etti:
"O ara Özden Ünal da Ankara'da görev yapıyordu. Ostim'de bir evde birlikte sohbete giderdik. Genelde dini sohbetler yapılıyordu. Son dönemlerde siyasetle alakalı yorumlar yapılmaya başlanmıştı. Gülen'in kitapları okunuyordu. 2014'te MİT tırlarıyla ilgili çıkan haberlerden sonra örgütle bağımı kopardım. Özden Ünal bu yapıya devam etti."
Darbe anonsu yapılmış
Tanık Ahmet Ö. de darbe girişimi sırasında Köşk Muhafız Komando Birliği'nde görev yaptığını anlattı.
Darbe girişiminden iki gün önce komutanlar tarafından 15 Temmuz'da tatbikat yapılacağı ve personelin reaksiyon sürelerinin ölçüleceğine dair emir aldıklarını aktaran Ahmet Ö, darbe girişimi günü mesaj atıldığını, saat 21.00'de kışlaya geldiğini, kamuflajlarını giyip içtimaya geçtiğini anlattı.
Ahmet Ö, daha sonra personelin gruplara ayrıldığını ve bir grubun TRT, diğerinin ise Genelkurmay'a gönderildiğini, kendisine de bir görev verilmediğinden kışlada beklediğini öne sürdü.
O gece dikkatini çeken bir telsiz konuşması duyduğunu beyan eden Ahmet Ö, "Telsizden 'TSK yönetime el koymuştur. Tüm subay ve astsubay gereğini yapsın' diye anons geldi. Biz de o zaman olayın ne olduğunu anladık." diye konuştu.
Ahmet Ö, TRT ve Genelkurmay'dan kışlaya dönen uzman çavuşların moralinin bozuk olduğunu gördüğünü ve kendisine darbe girişiminden haberdar olmadıklarını, üst rütbeliler tarafından kullanıldıklarını söylediklerini belirtti.
Tutuklu sanık avukatlarının tahliye talep etti.
Duruşmaya, yarın devam edilmek üzere ara verildi.
09.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsünde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri altında yapılan duruşmada, sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenilen Salih G, darbe girişimi sırasında Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığında görev yaptığını söyledi.
TRT'nin işgal edildiği bilgisini televizyondan öğrendikten yarım saat sonra aynı şubede görev yaptığı arkadaşlarıyla bölgeye gittiklerini belirten Salih G, oradaki askerlere bunun kanunsuz bir eylem olduğunu, kanunsuz emirleri yerine getirmemelerini söylediklerini aktardı.
Nizamiyenin önünde askerlerin sıraya girdiğini, başlarındaki yarbay ve albay rütbeli kişiler tarafından yönlendirildiklerini ifade eden Salih G, "Engin Dinç müdürümle birlikte sürekli polis aracından 'Yaptığınız eylem kanunsuzdur. Bu yurt dışından komuta edilen bir eylemdir. Türk askeri Türk milletine sıkmaz.' şeklinde anons yaptık." diye konuştu.
Başlarındaki albay Tanju Poshor'un emriyle sıraya giren askerlerin ateş açmaya başladığını anlatan Salih G, 30 yaşlarında bir vatandaşın vurulduğunu, bu olaydan sonra oradaki vatandaşların geri çekilmek yerine daha çok nizamiyeye doğru gittiklerini gördüğünü dile getirdi.
Oradaki polis aracından sürekli anons yaptıklarını belirten Salih G, şöyle dedi:
"Anonslardan yarım saat sonra Tanju Poshor'un yanına gittik. Poshor, 'Yaklaşmayın sizi vururum.' dedi. 'Sizin yaptığınız kanuna aykırı eylemdir.' deyince bizi tehdit etti. Nizamiye önündeki 20'ye yakın askerin önüne geldik. 1,5 saat onları ikna etmeye çalıştık. Gözlerinin içine baka baka 'Devlet size neyi vermedi, neye ihtiyaç duydunuz da bu işe kalkıştınız.' dedik. Başlarındakiler devamlı alt rütbeli personele ateş emri verdiler. Sürekli havaya ateş ettiler. Hepimizin silahı vardı. Oradaki polisler kimseye bir tek mermi bile sıkmadı. Bize geri adım attırmak için sürekli ateş ettiler.
O arada helikopter geldi ve ateş açtı. Bir süre sonra asker, alt rütbedekiler bizi dinlemeye başladı. Ben ve etrafımdaki birkaç kişi öndeki askerleri aldık. Ben arkamı dönerken bir arkadaşımız vuruldu. Bir süre sonra Bakan Süleyman Soylu geldi. TRT kontrol altına alındı."
Tanığa, sanıklar ve avukatlar tarafından soru sorulduğu sırada sanık avukatlarından Ayten İzmirli'nin Salih G'ye karşı suçlayıcı ifadeler kullanması üzerine Mahkeme Başkanı Murat İlhan, avukatı uyardı. Avukatın üslubunu düzeltmemesi üzerine İlhan'ın talimatıyla avukat salondan çıkarıldı.
Başkan İlhan, dosyanın aydınlatılması ve eksik hiç bir hususun kalmaması adına uğraştıklarını belirterek, "Tanıklar burada bir kamu görevi yerine getiriyor. Avukat hanımda şunu gördük; sürekli gelenlere hakaret ediyor. Tanıklara hakaretvari kim konuşursa dışarı alacağız." dedi.
Tanık Uğur Y. de darbe girişimi sırasında Emniyet İstihbarat Daire Başkanı olan Engin Dinç'in yakın koruması olarak görev yaptığını söyledi.
Dinç ile birlikteyken kalkışma haberini aldıklarını ve TRT'nin işgal edildiğini öğrenmeleri üzerine bölgeye geçtiklerini belirten Uğur Y, "İlk bölgeye gittiğimizde çevik kuvvet ekipleri oradaydı. Biz aracımızı çevik kuvvetin yanına bıraktık. Ön nizamiyeye yaklaştığımızda uyarı ateşi açtılar." ifadelerini kullandı.
Sürekli anons geçtiklerini ve yapılanların yanlış olduğunu oradaki askerlere anlatmaya çalıştıklarını dile getiren Uğur Y, müzakere için nizamiyeye yaklaştıkları sırada askerler tarafından doğrudan hedef alınarak ateş edildiğini ve iki vatandaşın yaralandığını gördüğünü anlattı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
10.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'nde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri altında yapılan duruşmada, sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Tanık sıfatıyla dinlenen üsteğmen Ö.Ş, 15 Temmuz'da Genelkurmay Başkanlığı sağlık biriminde görev yaptığını ve nöbetçi olduğunu dile getirdi.
Nöbeti sırasında kendisini arayan amirinin, Genelkurmay'da çatışma yaşandığını ve yaralananlar olduğunu, yaralılara müdahale etmesini söylediğini bildiren Ö.Ş, bulunduğu binadan dışarı çıktığında Muhafız Alayı personelini gördüğünü belirtti.
Tanık Ö.Ş, sabah saatlerine kadar kendi görev yerinin yakınında bulunan Muhafız Alayı personelinin beklemede olduğunu ve kanunsuz bir olaya karıştığına şahit olmadığını ifade etti.
"Tank demek darbe demek"
Tanık sıfatıyla dinlenen M.P. de 15 Temmuz'da binbaşı rütbesiyle Genelkurmay Karargahında görevli olduğunu, darbe girişimi nedeniyle Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Genelkurmay çatı davasında yargılanarak beraat ettiğini dile getirdi.
Darbe girişiminden kısa süre önce Genelkurmay'a atandığını ve olay günü ilk nöbetini tuttuğunu bildiren M.P, saat 21.00'den sonra eski yarbay Gökhan Eski'nin Genelkurmay yerleşkesine terör saldırısı olacağını söyleyerek personele silah dağıtımı yaptığını anlattı.
M.P, saat 23.00 sularında da 3 otobüs ve bir askeri araç ile Muhafız Alayı personelinin Genelkurmay'a geldiğini, emniyet amaçlı mevzilere dağıtıldığını aktardı.
"Genelkurmay'a tankların geldiği zaman darbe olduğunu anladım. Benim için tank demek darbe demek." diye konuşan M.P, Muhafız Alayı personelinin darbeye karşı takviye kuvvet olarak geldiğini düşündüğünü bildirdi.
Bunlar yaşanırken bir süre amiri konumundaki albay ile kışla içindeki tankçıları ikna ederek darbeden vazgeçirmeye çalıştıklarını anlatan M.P, sabah saatlerinde aralarında askeri öğrenciler ve Muhafız Alayı personelinin de olduğu askerleri Genelkurmay kışlası dışına çıkardıklarını dile getirdi.
Tanık K.A. ise olay tarihinde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında er olarak vatani görevini yaptığını ifade etti.
Olay günü bölük komutanı olan tutuksuz sanık eski yüzbaşı Olcay D'nin akşam tatbikat yapılacağını söylediğini aktaran K.A, akşam saatlerinde tatbikatın başladığı haberi üzerine askeri araçların hazırlandığını ve sanık eski binbaşı Ecir Dede'nin emriyle silah dağıtımının ardından askerlerin kışla dışına çıkarıldığını bildirdi.
K.A, bunu öğrenen Olcay D'nin kendi bölüğündeki askerlerin nereye gittiğini öğrenmeye çalıştığını ve kanunsuz bir olaya karışmamaları talimatını verdiğini dile getirdi.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
11.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'nde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri altında yapılan duruşmada, sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Aslan D, 15 Temmuz'da televizyondan kalkışma haberlerini izlediğini, bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığına gitmeye karar verdiğini söyledi.
Sıhhiye'ye saat 22.30 civarında ulaştığını, oradaki kalabalıkla Genelkurmay'a kadar yürüdüklerini anlatan Aslan D, "Orada bir tank vardı. Tankın üstüne çıktım, kapağını açtım. İçindekileri, vatandaşlarla birlikte aşağıya indirdik." diye konuştu.
Darbeci askerlerin bu esnada sürekli ateş açtıklarını dile getiren Aslan D, sözlerine şöyle devam etti:
"Yanımdaki vatandaşlarla nizamiyeden içeri girdik, nöbet kulübelerine doğru yöneldik. Kulübedeki astsubay rütbesinde olan kişiyle arbede yaşadık. Bana tüfeğini doğrulttu. Ben belinden silahını aldım, yanımdakilerden biri de G-3 tüfeğini aldı elinden ve o astsubay kaçtı. Üzerimize ateş açtılar. Sağımdaki solumdaki vuruldu. Havadan da helikopter ateş açıyordu. Sonra ana binaya girdik, askerleri uyardık. 'Siz kimin askerisiniz? Kime darbe yapıyorsunuz? dedim. Bize silah doğrultular. Bazılarının silahını alıp polise teslim ettik."
Tanık Refia Ş. de sanıklardan Adem Namer'in 2005-2012 yılları arasında kiracısı olduğunu o dönem sanığın FETÖ ile herhangi bir bağı bulunmadığını savundu.
Namer'in darbeden tutuklandığını duyunca inanamadığını ifade eden Refika Ş, "Hanımı da benim kızımla samimiydi. O dönemlerde bu paralel yapı işleri çıkınca 'Bak, oğlum biz cemaate karşıyız. Senin bunlarla ilgin var mı?' diye sordum. Bana, 'Refia Teyze onlarla benim işim olmaz.' demişti." şeklinde konuştu.
"Herkes görevine devam etsin"
Tanık Abdulhadi S. de 15 Temmuz'da Genelkurmay Başkanlığında astsubay olarak görev yaptığını, o gece Kantin Başkanlığı'nda nöbetçi olduğunu anlattı.
Dönemin Genelkurmay emniyet subayı Gökhan Eski'nin telsizden "çekiç" koduyla tatbikat emri verdiğini aktaran Abdulhadi S, bir süre sonra uçak ve silah sesleri duyduğunu, bunun üzerine önce Güney Nizamiye, ardından da revir bölgesine gittiğini söyledi.
Abdulhadi S, o gece yaşadıklarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Süleyman Astsubayla revir bölgesine gittiğimizde 7- 8 yaralı vardı. Doktor ve sivil memur hemşire bizden yardım istedi, yardım ettik. Ağır yaralıların içerisinde tabur komutanımız yarbay Tolga Kılıçarslan da vardı. Ambulansı aradık, gelmedi. Komutanımızın durumu gittikçe ağırlaşıyordu. Bana eşini ve çocuğunu çok sevdiğini, onları aramamı, seslerini duymak istediğini söyledi. Bir helikopterin indiğini gördüm. Yaralıları tahliye için geldiğini düşündüm ancak oraya komutanımızı götürünce geri çevirdiler bizi. Orada ambulans şoförü olan bir ere emir verdim, ateş altında Başkent Hastanesine tahliye ettik. Ailesine de haber ettim.
Daha sonra tabur bölgesine geçtim. Yatakhanedeki erleri iç tarafta ışıkları kapatarak ranzaların altına yatırdım. Süleyman astsubayla dışarı çıktım. Albay Cengiz Aydın doldur boşalt bölgesinde toplanmamızı emretti. Nöbet yerlerini kontrol ettik. Güvendiğim 10 askerden bir tim oluşturdum. Mühimmatlarını aldım. Timi tabur binasında beklettim. Sabaha karşı nöbet yerlerini kontrol ederken Süleyman astsubayla tankların içeride olduğunu gördük. Tankların harddiskleri CD'leri ezdiğini gördük. Oradakilere kanunsuz iş yaptıklarını söyledik. Mehmet Partigöç tankların yanına geldi. Tankçılara dönüp 'Herkes görevine devam etsin' dedi. Öyle olunca tankçılar teslim olmaktan vazgeçti."
Tanık Deniz A. da darbe girişiminde şehit düşenlere Allah'tan rahmet dileyerek sözlerine başladı.
Uzun yıllar doğuda görev yaptıktan sonra darbe girişiminden 4 gün önce Genelkurmay Hizmet Tabur Komutanlığına katılım yaptığını anlatan Deniz A, olaylar başladıktan sonra Destek Kıtaları Hizmet Taburunda sabah saat 08.30'a kadar odada beklediğini söyledi.
O gece sanıklarla temasının olmadığını dile getiren Deniz A, sabah albay Cengiz Aydın'ın emriyle erlerin kışla dışına tahliyesini gerçekleştirdiğini sözlerine ekledi.
"Genelkurmay Çatı" davasından 11 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan ve o gece karargahı işgal etmeleri için darbecilere silah dağıtan Gökhan Eski de tanık olarak dinlendi.
O gece Muhafız Alayı'ndan gelen hiçbir personeli tanımadığını ileri süren Eski, sanıkların yaptıklarından görgüsü ve bilgisi olmadığını iddia etti.
Duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
12.06.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'nde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri altında yapılan duruşmada, sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu.
Tanık Aydın A, duruşmada, Eylül 2016'ya kadar emniyet personeli olarak görev yaptığını, daha sonra "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan yargılanıp ceza aldığını söyledi.
Darbe girişimi günü Ankara Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü nöbetçi amiri olduğunu belirten Aydın A, saat 19.00'da ekipleri bekleme noktalarına sevk ettiğini, 20.15 civarında da Genelkurmaydan silah sesi geldiği yönündeki anonslar üzerine o bölgeye geçtiğini anlattı.
Aydın A, bir süre sonra Özel Harekat birliklerinin Kızılay'a sevk edildiğini gördüğünü, Necatibey Caddesi'nde bekledikleri sırada Genelkurmay Başkanlığına giriş çıkışların kapatıldığı bilgisinin geldiğini kaydetti.
Gelişmeler hakkında müdürlerine bilgi aktardığını ifade eden Aydın A, "Mustafa Yaşar müdürüm Milli Müdafa Caddesi'ne gelmemi söyledi. Emniyet müdür yardımcımızın talimatıyla, Genelkurmaya geçmeye çalışan askeri araçlara izin vermememiz emredildi." şeklinde konuştu.
Genelkurmay Başkanlığına doğru ilerleyen askeri araçları durduklarını dile getiren Aydın A, sözlerine şöyle devam etti:
"Araçtan ilk önce bir binbaşı indi, onunla muhatap olduk. Kendisine müsaade etmeyeceğimizi söyledik. Acil olarak geçmeleri gerektiğini söyledi. Darbe söylentisi olduğunu söyledik. Binbaşı 'Hangi çağdayız, birbirimize silah mı sıkacağız?' dedi. Zaman ilerledikçe askeri araç sayısı arttı. Genelkurmaydan sivil görevli yanımıza geldi. Araçları bırakmamızı söyledi. Araçlardan silahlara mermi doldurma sesi geldi. Biz de müdürümüze sorduk. Bırakmamamız gerektiğini söyledi. Yanımızdaki asayiş ekibinin sayısı azdı. Yanımızda takviye kuvvet yoktu. Askerler araçları çalıştırıp devam etti."
"Her zamankinden daha fazla tatbikat yapılıyordu"
Tanık sıfatıyla ifadesine başvurulan eski EDOK Komutanı emekli Orgeneral Kamil Başoğlu'nun eşi Perihan Başoğlu da sanıklardan eski tabip albay Rahmi Okan Çifteler'i, Muhafız Alayı'nın doktoru olması sebebiyle tanıdığını bildirdi.
Darbe girişimi gecesi evlerine kamuflajlı askerlerin geldiğini ve eşini "Genelkurmay Başkanı'nın çağırdığını" söyleyip ambulansa bindirdiklerini anlatan Başoğlu, "Eşim ambulansla götürüldü. O gece eşimin nereye götürüldüğünü öğrenmek için birçok kişiyi aradım. Okan albayı da aradım. 'Ne oluyor?' diye sorunca 'Ben evdeyim bir araştırayım.' dedi. Bana bir daha dönüş yapmadı." dedi.
Tanık Alihan U. da darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nda vatani görevini yaptığını söyledi.
Darbe girişiminden önce "alaya sızma girişimi" ve "silahla yaralanmalara karşı alınacak tedbirler" konulu tatbikat yaptıklarını belirten Alihan U, "13 ve 14 Temmuz'daki tatbikatları nöbetçi subaylar yaptırdı. Her zamankinden daha fazla tatbikat yapılıyordu. Bu durumu garipsedim." ifadelerini kullandı.
Tanık Atakan Ş. de sanıklardan Alper Çakır ile 2001-2009'da askeri okuldan devre arkadaşı olduğunu kaydetti.
Çakır'ın FETÖ ile herhangi irtibatına şahit olmadığını öne süren Atakan Ş, "Eşiyle askeri okuldan beri çıkıyorlardı. Kimsenin etkisiyle evlenmedi. O gece Muhafız Alayı'ndan TRT'ye gönderildiklerini biliyorum. FETÖ'cü olmadığını düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Bazı tanık beyanlarının alınmasının ardından duruşma, 15 Haziran pazartesi gününe ertelendi.
Paralel Yapı-15.07.2016-Ankara 521 sanık (ilk 534) Darbe/Cumhurb. Muhafız Alayı davası
(14 Haziran 2020, 12:36)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: