Taraf gazetesinde gizli Anayasa olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile ilgili ilginç bir yazı kaleme alındı. Avukat Erdal Doğan tarafından yazılan ´EMASYA yetmez ya diğerleri´ başlıklı makalede MGS Belgesi ile ilgili ilginç bilgiler yer alıyor. Bu belgenin 2003 yılındaki metni dikkate alınacak olunursa öngördüğü hedefler ve eylemler, bugünkü Ergenekon davası sanıklarının Kafes Eylem Planı´nda öngördükleri, gerçekleştirdikleri veya gerçekleştirmeye amaçladıkları psikolojik ve tedhiş eylem planları ile birebir örtüştüğü gerçeğidir. Yalnız bu değil tabii. Malatya Zirve Yayınevi çalışanı Hıristiyanların katli davası sanıklarından Varol Bülent Aral´a ait belgelerde, Ergenekon yapısı ve işleyişi kısmında, bu örgütün direktiflerini doğrudan milli güvenlik siyaset belgesinden aldığını not eder. Bu dosya gibi İstanbul´daki Ergenekon sanıklarında da MGS Belgesinin çıkmış olması pek tesadüf olmasa gerek! Elimizdeki MGS Yönetmeliği´ne baktığımızda toplumun topyekûn bir psikolojik harekat için harekete geçirilmesi için çok ayrıntılı planlardan ve görevlendirmelerden bahseder. Bu bağlamda sivil toplumun nasıl örgütlendirileceği de defaten zikredilmiş. Yani iç ve dış düşmana karşı bir kontrgerilla örgütlenme biçiminin nasıl olması gerektiği hususu çok ayrıntılı olarak işlenmiştir. Yönetmelik, iç düşman olarak bellediği kesime karşı toplumun diğer kesimini topyekûn bir teyakkuz halinde hazır tutmaya çalışmaktadır.
Ergenekon örgütü direktiflerini milli güvenlik belgesinden alır
Taraf gazetesinde gizli Anayasa olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile ilgili ilginç bir yazı kaleme alındı. Avukat Erdal Doğan tarafından yazılan ´EMASYA yetmez ya diğerleri´ başlıklı makalede MGS Belgesi ile ilgili ilginç bilgiler yer alıyor. Bu belgenin 2003 yılındaki metni dikkate alınacak olunursa öngördüğü hedefler ve eylemler, bugünkü Ergenekon davası sanıklarının Kafes Eylem Planı´nda öngördükleri, gerçekleştirdikleri veya gerçekleştirmeye amaçladıkları psikolojik ve tedhiş eylem planları ile birebir örtüştüğü gerçeğidir. Yalnız bu değil tabii. Malatya Zirve Yayınevi çalışanı Hıristiyanların katli davası sanıklarından Varol Bülent Aral´a ait belgelerde, Ergenekon yapısı ve işleyişi kısmında, bu örgütün direktiflerini doğrudan milli güvenlik siyaset belgesinden aldığını not eder. Bu dosya gibi İstanbul´daki Ergenekon sanıklarında da MGS Belgesinin çıkmış olması pek tesadüf olmasa gerek! Elimizdeki MGS Yönetmeliği´ne baktığımızda toplumun topyekûn bir psikolojik harekat için harekete geçirilmesi için çok ayrıntılı planlardan ve görevlendirmelerden bahseder. Bu bağlamda sivil toplumun nasıl örgütlendirileceği de defaten zikredilmiş. Yani iç ve dış düşmana karşı bir kontrgerilla örgütlenme biçiminin nasıl olması gerektiği hususu çok ayrıntılı olarak işlenmiştir. Yönetmelik, iç düşman olarak bellediği kesime karşı toplumun diğer kesimini topyekûn bir teyakkuz halinde hazır tutmaya çalışmaktadır.
EMASYA yetmez ya diğerleri
Taraf ´ın Kafes Eylem Planı gibi bir başka dehşet darbe planı olan Balyoz´u gün ışığına çıkardığında bu vahim eylemlerin EMASYA Protokolü ile ilişkisi de, çok haklı olarak bu hukuk dışı askeri vesayet belgesinin iptali de gündeme gelmiş oldu. Yine aynı şekilde kırmızı kitap olarak da bilinen ve tüm içeriğini 2003 yılında Humanite dergisinin 4. sayısından öğrenebildiğimiz Milli Güvenlik Siyaset Belgesi´nin iç düşman tanımının değişimi de eş zamanlı olarak gündeme gelmiş durumdadır. Resmi Gazete´de yayınlanmayan MGS Belgesi´nin hukuk dünyasındaki yerinin bir yönetmelik, adının Milli Güvenlik Genel Sekreterliği Yönetmeliği ve bu yönetmeliğin yürürlüğe giriş ve yürütme biçiminin de kendisi gibi gayrı hukuki bir Bakanlar Kurulu kararı ile sağlandığını kendisinin 40-42. maddelerinden öğrenmiştik.
Kutsal Kırmızı Kitap
Öyle kutsal bir yönetmeliktir ki bu; anayasa, yasa, tüm kurum ve kuruluşların uygulamasını, idaresini, muhafazasını NATO konseptini de gözeterek bu belge üstlenmiştir. Bu yönetmeliğin rötuşlanmasının demokratik bir hukuk devleti hedef ve kaygısı için hiçbir anlam ifade etmeyeceğini söylemeye gerek var mıdır? Ama son günlerde aklı başında olduğunu sandığım kişilerin bu belgenin meşruiyetini kabul eyleyerek rötuşlanması üzerinde hem fikir oluşlarını görünce bu belgenin de EMASYA Protokolü gibi ortadan kaldırılması zorunluluğunun altını çizmek gerekti. Çünkü bu belgenin 2003 yılındaki metni dikkate alınacak olunursa öngördüğü hedefler ve eylemler, bugünkü Ergenekon davası sanıklarının Kafes Eylem Planı´nda öngördükleri, gerçekleştirdikleri veya gerçekleştirmeye amaçladıkları psikolojik ve tedhiş eylem planları ile birebir örtüştüğü gerçeğidir. Yalnız bu değil tabii. Malatya Zirve Yayınevi çalışanı Hıristiyanların katli davası sanıklarından Varol Bülent Aral´a ait belgelerde, Ergenekon yapısı ve işleyişi kısmında, bu örgütün direktiflerini doğrudan milli güvenlik siyaset belgesinden aldığını not eder. Bu dosya gibi İstanbul´daki Ergenekon sanıklarında da MGS Belgesinin çıkmış olması pek tesadüf olmasa gerek! Elimizdeki MGS Yönetmeliği´ne baktığımızda toplumun topyekûn bir psikolojik harekat için harekete geçirilmesi için çok ayrıntılı planlardan ve görevlendirmelerden bahseder. Bu bağlamda sivil toplumun nasıl örgütlendirileceği de defaten zikredilmiş. Yani iç ve dış düşmana karşı bir kontrgerilla örgütlenme biçiminin nasıl olması gerektiği hususu çok ayrıntılı olarak işlenmiştir. Yönetmelik, iç düşman olarak bellediği kesime karşı toplumun diğer kesimini topyekûn bir teyakkuz halinde hazır tutmaya çalışmaktadır.
12 Eylülcü Gladyocuların hazırladığı anayasa demokratik ve şeffaf bir hukuk devletini hedeflemez
12 Eylül cuntasının hazırlattığı anayasayı gladyocuların hazırlattığı bir anayasa olarak nitelendirmek mübalağa olmayacaktır. Darbecilerin, darbe ve iktidarlarına zemin hazırlamak için işledikleri cinayet ve katliamlar düşünüldüğünde hazırlatacakları anayasa da demokratik şeffaf bir hukuk devletini hedeflemeyeceği zaten aşikardır. Fakat bu aktörler bunu dahi yeterli görmemiş, kendilerine gerçek anayasa olarak gördükleri MGS yönetmeliğini hazırlamışlardır. Böylelikle de bugüne kadar MGSB ile cumhuriyetin tüm kurum ve kuruluşlarının işleyişini, yasal mevzuatını, toplumun yaşam şeklini ve geleceğini bu belge ile belirlemişlerdir. Mesela TBMM de herhangi bir meclis alt komisyonunda bir yasa değişikliğine gidilecek olsa öncelikle bunun MGS yönetmeliğine uygunluğuna bakılır.
Öteki ´iç düşmanlar´ ne olacak
Kendisini öyle veya böyle bir hukuk devleti olduğunu ilan eden herhangi bir X devleti hukuk hiyerarşisinde ancak bir bakanlık tasarrufu olabilecek bir yönetmeliği, kendi anayasasından, uluslararası sözleşmelerinden, yasalarından, tüzüklerinden üstün kılmaya kalkışmasının bırakın içeriği yalnızca şekil bakımından bile saçma olduğunu bilir. Mevcut hükümet hukuka aykırı bu belgeyi tümüyle ortadan kaldırmayıp da yalnızca irticai faaliyetleri iç düşman tanımlamasından çıkarmaya veya yeniden tanımlamaya kalkacak hem samimiyetsiz bir yaklaşımda bulunmuş, hem de nafile bir çaba sarf etmiş olur. Çünkü bugüne değin MGK kararları ve uygulamalarından gördüğümüz kadarıyla diğer iç düşman tanımlamaları (Kürtler, Aleviler, misyonerler, gayrımüslim azınlıklar, solcular) potansiyel olarak muhafaza edilir ve belge tümden ortadan kaldırılmazsa eski vesayet rejimi ve tehdit algılaması da devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti´nin gerçek anlamda demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma niyeti ancak ve ancak evrensel hukuk sistemine uygun bir anayasa ve ona bağlı olarak oluşturacağı yargı, yasama ve idari yönetimi ile oluşabileceğini sürekli vurgulamak gerekiyor. ( Erdal Doğan, Taraf)
´Kırmızı Kitap´ın tehdit unsurları darbe planlarıyla örtüşüyor
08 Şubat 2010: Balyoz darbe planının ortaya çıkmasıyla birlikte Türkiye´nin gündemine iki önemli belge girdi. Devletin zirvesinden peş peşe gelen açıklamalarla EMASYA Protokolü kaldırılırken, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi´ne (MGSB) yönelik tartışmalar alevlendi. ´Kırmızı Kitap´ ya da ´Gizli Anayasa´ olarak adlandırılan belge, Türkiye´nin özellikle 2000´li yıllardan sonra yaşadığı olayların izlerini taşıyor, Ergenekon dokümanları ve darbe planlarıyla da örtüşüyor. Siyasetçilerin bile ancak bakan olunca görebildikleri Kırmızı Kitap´ın Ergenekon davasında yargılanan pek çok sanıkta çıkması ise dikkat çekiyor. Cuntacıların, darbe planları için belgeyi kullandığı, hatta belgedeki değişimlerin darbe planlarına uyumlu olarak yapıldığı görülüyor. 28 Şubat´ın belirgin izlerini taşıyan Kırmızı Kitap´ta ilk önemli değişiklik de aynı süreçte yapıldı. ´İrtica´ en önemli iç tehdit unsuru olarak öne çıkarıldı. Aşırı milliyetçilik kapsam dışında tutuldu. 2001´deki değişiklikte ise ´Alevi-Bektaşi mezheplerinin önemsenmesi´ belgeye dahil edildi. Bir dönem Özel Harp Dairesi´nde görev yapmış emekli Tümgeneral Adnan Tanrıverdi, aşırı milliyetçiliğin ´ulusalcılık´ adı altında çalışan bazı yapılanmaların önünü açmak için iç tehdit olmaktan çıkarıldığını vurguluyor. Yaşanan bazı gelişmeler de bu tespiti doğruluyor. Kırmızı Kitap´ta sayılan tehdit unsurları ile Balyoz, Kafes gibi darbe planlarında ortaya çıkan unsurların bire bir örtüştüğü görülürken, Rahip Santoro, Malatya katliamı, Hrant Dink suikastı, azınlıklara ve dinî cemaat liderlerine yönelik suikast planları da süreçle paralellik gösteriyor.
Kırmızı kitap Ergenekoncuların ´başucu´ kitabı
Sadece devletin en tepesindeki yöneticilerde olması gereken Milli Güvenlik Siyaset Belgesi´nin bugüne kadar Ergenekon sanıklarında ve çete liderlerinde çıkması da dikkat çekici. Ankara´da üst düzey bürokrat ve siyasetçilere şantaj yapmanın da dahil olduğu pek çok olayla suçlanan Sauna Çetesi´nin lideri olduğu gerekçesi ile tutuklanan Kasım Zengin´in kasasında Kırmızı Kitap bulunmuştu. Danıştay saldırısındaki kilit rolü ile gündeme gelen Ergenekon sanığı emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin´in Kadıköy´deki evinde bulunan pek çok gizli belgenin yanında Kırmızı Kitap da yer alıyordu. Yine Ocak 2008´den beri tutuklu olan emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün evinde MGSB´nin yanı sıra ´Ergenekon´ ve ´Lobi´ adı verilen yapılanmaların asılları bulunmuştu.
Cumhuriyet ´kırmızı kitap´ı tüm ayrıntılarıyla yayınladı
Askerî yetkililer tarafından hazırlanan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, 2005 yılında yeniden güncellendi. Sadece devletin en tepesindeki yöneticilerde olması gereken belgenin detayları da Ergenekon soruşturmasını eleştiren yayınlarıyla bilinen Cumhuriyet Gazetesi´nde yayımlandı. 14 Ekim 2005 tarihinde Cumhuriyet´te yayımlanan haberde belge tüm ayrıntıları ile verildi. Buna göre, Kırmızı Kitap üç temel bölümden oluşuyor. Genel esasların yer aldığı birinci bölümde belgenin temel hedefinin Türkiye´nin güvenlik siyasetini belirlemek olduğu vurgulanıyor. Belgenin kapsamının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nin milli güvenliğini sağlamak, bu yolda atılması gereken adımları öngörmek, iç ve dış güvenlik siyasetinin esaslarını saptamak olduğu belirtiliyor. ( Zaman)
(07 Şubat 2010, 12:07), son güncel.: (08 Şubat 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: