İstanbul'da, FETÖ'nün 'futbolda şike' soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasıyla 7'si tutuklu 107 sanığın yargılandığı 'futbolda şike kumpası' davasında yargılamaya devam edildi.
19.01.2020 12:12 İstanbul'da, FETÖ'nün 'futbolda şike' soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasıyla 7'si tutuklu 107 sanığın yargılandığı 'futbolda şike kumpası' davasında yargılamaya devam edildi.
06.01.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmaya, bu davadan ve başka suçlardan tutuklu 9 sanık katıldı. 8 tutuksuz sanık, bir kısım müştekiler ve avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Bazı sanıkların ise Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandığı duruşmada mahkeme başkanı, 2 hafta sürecek olan duruşmada, önceden planlandığı gibi müştekiler ve tanık beyanlarının alınacağını duyurdu.
Mahkeme başkanı, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin, futbolda şike davasında, aralarında eski Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın da bulunduğu 36 sanık hakkında verilen beraat kararlarının usulden bozulmasına ilişkin kararının UYAP'tan veya fiziki olarak kendilerine ulaşmadığından, buna ilişkin taraflardan beyan almayacağını söyledi.
Duruşma, dava dosyasına giren evrakların okunmasıyla sürdü.
"Hem itibarını hem işini kaybetmiş birisiyim"
Duruşmada ifade veren müşteki Hasan Alim, 2009 yılı itibarıyla fiziki takibe alındığını belirterek, "Bunu 3 Temmuz 2011'e kadar yapmışlar. Hakkımda ne gibi bir terör örgütü üyeliği buldular da 3 sene telefonlarımı dinlemişler, fiziki takip yapmışlar. Bu süreçte itibarım zedelendi. Tekstil işiyle uğraşıyordum. Gazetelerde tapelerim çıktı. Firma 2011 Eylül ayında beni çağırdı, itibarı zedelenmiş biriyle çalışamayız dediler. Hem itibarını hem de işini kaybetmiş birisiyim. Maddi kayıplarım da oldu. Sanıkların hepsinden şikayetçiyim. Bu olaya imza atan herkesten şikayetçiyim, usule ve hakkaniyete uygun şekilde cezalandırılmalarını ve davaya 'katılan' olarak kabulümü istiyorum" ifadelerini kullandı.
Müşteki Hasan Alim'in ifadesinin alınmasının ardından duruşma yarına ertelendi.
07.01.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 3'ü tutuklu 5 sanık katıldı.
Bazı sanıkların Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandığı duruşmada, bir kısım müştekiler ve avukatları da hazır bulundu.
Müştekilerin dosyadaki ifadelerinin okunduğu duruşmanın öğleden sonraki oturumunda, müşteki Olgun Aydın'ın (Peker) ifadesi alındı.
Bir dönem, mahkeme kararıyla soyadını Peker olarak değiştiren ve sonradan tekrar eski soyadını kullanan müşteki Olgun Aydın, sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Aydın, şike davasında en çok zarar gören kişilerden birisi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Aslında bu davanın kumpas olduğunu anlamak için benim durumuma bakmanızın yeterli delil olduğunu düşünüyorum. Çünkü algı yapıldı. Aziz Yıldırım'ı özel yetkili mahkemelere çıkarmak istediler. Terörden, uyuşturucudan özel yetkili mahkemeye çıkaramazlardı. Bunu suç örgütü üzerinden yaptılar. Çünkü normalde şike davasının Kadıköy Adliyesi'nde görülmesi gerekti. Bu davayı kamuoyuna kabul ettirebilmeleri için onlara bir isim lazımdı. Olgun Peker diye bir adam vardı, soyismi suç örgütüne uygundu. Bütün kamuoyunu bu şekilde yönlendirdiler. Dosyaya baktığınızda Sedat Peker'den olma, Sedat Peker'den doğma olduğunu göreceksiniz. Sedat Peker bu dosyada yargılanmadı ama sanıklardan daha çok adı geçiyor. Niye? Bu önyargıyı oluşturmak için. Evet soyadımı Peker olarak değiştirmiştim, sebebi de vardı. Bugün benim soyadım Aydın."
"Şike'de Olgun Peker suç örgütü oluşturulmaya çalışıldı"
Şike davasının başından beri "Olgun Peker suç örgütü" oluşturulmaya çalışıldığını dile getiren Aydın, "Benim 1992'de 19 yaşımdayken bir sabıkam oldu. Geçmişimde hatalarım oldu ama suç örgütüyle bir ilgim yok. 10 senedir bu davalarla muhatap oluyorum. Uluslararası basında ismim çıktı. Bu davanın 1 numaralı sanığı bendim. 22 duruşma gördüm sanık olarak. Bir tane duruşmada bana mahkeme heyetinden dahi şikeyle alakalı bir soru sorulmadı. Beraat ettim. 'Yüzlerce futbolcuya şike yaptırmıştır, baskı altında maçlar yönetmiştir, 26 tane şirketi vardır.' dediler. Benim hayatım boyunca 3 tane şirketim oldu. Bugün bile bunu iddia eden insanlar, baskı yapılan futbolcuları bulamadılar, bu maçlar hangileri? Bunlar kim? Hiç öyle bir şey olmadı. Yaptıkları kurguyu bir şeyin üzerine oturtmak için yaptıkları suçlamalar bunlar." ifadelerini kullandı.
Müşteki Aydın, bir dönem Giresunspor başkanlığı yaptığını, takımı şampiyon yapmaya söz verdiğini, ancak başaramayınca da başkanlığı bıraktığını söyledi.
Kendinden sonraki Giresunspor Başkanı Osman Çırak'ı tehdit edip başkanlığı bıraktırmaya çalıştığı iddialarının doğru olmadığını anlatan Aydın, Giresun tarihinin en çok puan toplayan, en ilgi gören başkanı olduğunu ve bu görevi kendi isteğiyle bıraktığını kaydetti.
Şike davasının, bu davanın sanıkları tarafından kurgulandığı belirten Aydın, ifadesinin devamında, "İddianamede benim için yetkisiz menajerlik yazmışlardı. Yargılanırken o konuda ifade verecektim mahkemede. Başkan 'TCK'da yetkisiz menajerlik diye bir şey yok.' dedi. Benim Aziz Yıldırım ile bir tane konuşmam, tapem, resmim yok. Nasıl bizi yan yana getirdiler. Bu da bir şeyleri anlatıyor. Bir tane dosya hazırlamışlar, Aziz Yıldırım'a ulaşmak için beni sıçrama tahtası olarak kullandılar." dedi.
Duruşma, diğer müştekilerin eski ifadelerinin okunmasıyla sürdü.
09.01.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 7'si tutuklu 9 sanık katıldı.
Bazı sanıklar ise duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.
Mahkeme başkanı, planlamalarına göre bugün "Güneş" mahlaslı gizli tanığın ifadesinin alınacağını ancak kendisinin şehir dışında olduğunun tespit edildiğini belirterek, bu nedenle bugün duruşma yapılamayacağını belirtti.
Duruşmaya yarın müşteki ve tanık ifadelerinin alınmasıyla devam edilecek.
13.01.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 6'sı tutuklu 7 sanık sanık katıldı.
Bazı sanıkların ise Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandığı duruşmada, bir kısım müştekiler ve avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada, bir dönem Giresunspor'da yöneticilik yapan mağdur müşteki Coşkun Çalık'ın ifadesi alındı.
Çalık, ticaretle uğraşan ve şehrini (Giresun) seven bir birey olduğunu, şikeyle ya da örgütle herhangi bir bağlantıları olmadığını belirterek, "3 Temmuz'un bu vatanın birliğine dirliğine karşı yapıldığını sonradan anladım. Bu sanıklar beni ve 6 çocuğumu mağdur etmişlerdir. Hala içeride geçirdiğim 8,5 ayın mağduriyetiyle uğraşıyorum. Şikayetçiyim, en ağır cezayla cezalandırılmalarını istiyorum. Dosyadaki tape kayıtları hukuka aykırı olduğundan bu hususa ilişkin konuşmayacağım." dedi.
Çalık'ın ardından söz alan mağdur Mesut Erdoğan ise gazeteci olduğunu beyan ederek, "Benim şikeyle falan ilgim yoktur. Görevim gereği kulüp başkanlarıyla irtibata geçerdim. Beni nasıl bu dosyaya dahil ettiler?" diye konuştu.
Duruşmada daha sonra eski Giresunspor Başkanı Osman Çırak "tanık" sıfatıyla dinlenildi.
Çırak, Giresunspor'da 12 yıl as başkanlık 7 yıl da başkanlık yaptığını anlatarak, "Transferlerimizi yaptık, sezona başladık. Sonuçlar iyi gelmeyince taraftar bizi protesto etti. 6 ay başkanlık yapmıştım. Taraftar ve basın baskısından dolayı başkanlıktan ayrıldım. Benden sonra başkası seçildi. Sonra gönül kırıklığım olduğu için ilgilenmedim. Giresunspor'un menfaatleri doğrultusunda zaman zaman eski başkan Olgun Aydın'dan fikir alıyorduk. Taraftar ve yerel basın benim üzerime geldiği için daha fazla yıpranmamak adına başkanlığı bıraktım." ifadesini kullandı.
Tutuksuz sanık Lokman Yanık ile aralarında ne tür bir bağlantı olduğu sorulan tanık Çırak, "Lokman Yanık benim yanıma iş yerime geldi, polis olduğunu söyledi. Çay içtik, sohbet ettik. Bu sohbet sırasında Giresunspor'u neden bıraktığımı sordu. Bununla ilgili süreci takip ettiklerini söyledi. 'Olabilir böyle şeyler, oldu bitti' dedim. 'Bırakmasaydınız' dedi. Beni bir süre sonra ifade vermem için organizeye çağırdılar. Avukatımla gittik Lokman Bey bizi kapıda karşıladı. Şikayetçi olup olmadığımı sordular. 'Bana kimse tehdit ve baskı yapmadı ki şikayetçi olayım.' dedim. Şikayetçi olmam için serzenişte bulundular. Biz oradan şikayetçi olmadan ayrıldık." diye konuştu.
Yener Ülgütol ve Oğuz Tüzün'ün de tanık olarak dinlenildiği duruşmaya yarın devam edilecek.
14.01.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 7'si tutuklu 8 sanık katıldı.
Bazı sanıkların ise Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandığı duruşmada, bir kısım müştekiler ve avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada, müşteki iş adamı ve Türkiye Jokey Kulübü Başkanı Serdal Adalı'nın ifadesi alındı.
Adalı, yurt içi ve dışında müteahhitlik yaptığını, 2010 yılında Beşiktaş Spor Kulübü'nde Asbaşkan olduğunu belirterek, şike operasyonu ilk başladığında takımla birlikte Avusturya kampında bulunduğunu söyledi.
Kampın üçüncü veya dördüncü gününde bir telefon aldığını anlatan Adalı, "İfademi almak için çağırdılar. İstanbul'a ifade vermeye geldim ama dışarıyı ancak 6 ay sonra görebildim. Menajer Yusuf Turanlı'nın Bursa'ya gelişi Samsunsporlu bir oyuncuyla ilgilidir. Şike yapacak bir adam Bursa'da bir otelin lobisinde menajerle sohbet etmez. Hatta telefonda sadece ofisimi tarif etti diye benimle 6 ay yatan Ahmet Ateş diye biri de var. Sanıklar kendi hayal dünyalarıyla bir fezleke düzenlediler. Soderone benim atımdır. Kimseye de vermedim. Bana sorguda ikinci ve üçüncü şahıslar arasındaki görüşmeler soruldu. Orada da bununla ilgili bir şey bilmediğimi söyledim." dedi.
Hakkında hazırlanan iddianamenin mahkemece kabul edilmesinin ardından ilk duruşmada önce tahliye edildiğini söyleyen Adalı, mahkeme başkanının "Gizli tanık Güneş ifadesinde, sizin tutuklanacağınızın önceden bilindiği yönünde şeyler söylemiş. Bu konuda bir bilginiz var mı?" sorusunda, "Bilmiyorum, ben de dosyadan okudum." şeklinde yanıt verdi.
Adalı, mahkeme başkanının, "Tahliyeniz için 50 bin dolar para verildiği iddiasıyla ilgili ne biliyorsunuz?" sorusu üzerine, "Ben tutuklandığımda günde çantalı 2-3 avukat ziyaretime gelip bu işi çözebileceğini, cemaatin içinden geldikleri, cemaate olur vermeden cezaevinden çıkamayacağımı söylüyorlardı. Her gelenin kartını alıyor, avukatım geldiğinde ona veriyordum. Gelenlerin 3-5 tanesinin para talebi de oldu ben onları kovdum açıkçası. Ağabeyimin İhsan Kalkavan (firari sanık) ile görüşmesinden sonradan haberim oldu. İhsan Bey'i Beşiktaş'tan tanırım." diye konuştu.
"Bir fezleke hazırlayıp kendi kafalarından uydurdukları düşünceleri yazdılar"
Mahkeme Başkanı, "Şike soruşturmasının FETÖ'nün bir kumpası olduğu şeklinde bir kanaate vardınız mı?" sorusuna Adalı, "Vardım tabii ki. Bunlar bir fezleke hazırlayıp kendi kafalarından uydurdukları düşünceleri yazdılar. Düzmeceydi. Bu fezleke mahkeme de de karşımıza çıktı UEFA'da da. Zaten bin kişi otursanız bu kadar güzel organize edersiniz." şeklinde yanıt verdi.
Adalı, soru üzerine cezaevindeyken bir milletvekilinin kendisini ziyarete geldiğini ve "Bu cemaat ile iktidar arasındaki bir şey. Şikeyle alakası yok." dediğini, bu kişinin kim olduğunu hatırladığını, ziyaretine gelen başka bir milletvekilinin ise "Bunu Tayyip Erdoğan, helikopter ihalesinden çekilmem için yaptırdı, dersen cuma günü dışarıdasın." dediğini ancak kendisinin bunu yapmadığını söyledi.
Sanıklardan şikayetçi ve davacı olduğunu belirten Adalı, Adana Büyükşehir Belediyesinde bir dönem başkan vekilliği yapan Zihni Aldırmaz ile Cengiz Dinçer adlı kişilerin FETÖ ile alakaları olduğunu düşünmediğini ifade etti.
Adalı, başkanın "FETÖ'nün sizi hedef tahtasına oturtması için bir sebep var mıydı?" sorusunu, "Esas hedef Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe'ydi. Bizi de yanına kenar süsü yaptılar. Ben bunların emniyet içinde bu kadar teşkilatlandığını cezaevinde öğrendim." diye yanıtladı.
Firari sanık İhsan Kalkavan'ın avukatının "Müvekkil Kalkavan ile tanışıklığınız nedir?" sorusu üzerine de Adalı, "İhsan Kalkavan'ı Beşiktaş'tan tanırım. Cezaevindeyken ağabeyime Kalkavan'a gitmesini ben söyledim diye hatırlıyorum. Zaten İhsan ağabeyin cemaatten olduğunu Türkiye'de bilmeyen yoktu." diye konuştu.
Hünkar Adalı, "tanık" sıfatıyla ifade verdi
Duruşmada, müşteki Adalı'nın ardından ağabeyi Hünkar Adalı'nın tanık sıfatıyla ifadesine başvuruldu.
Tanık Adalı, şike operasyonu sürecinde kardeşinin Beşiktaş Spor Kulübü'nde yönetici olduğunu anlatarak, "Serdal, Avusturya'da takımla beraber kamptaydı. Evveliyatında Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının tutuklandığını medyadan duyduk. Serdal'ı da o zamanın emniyet müdürü arayıp ifade vermesi için gelmesini istemiş. Serdal, özel uçak tutup, Tayfur Havutçu ile geldi, havaalanından aldık emniyete götürdük. Giriş o giriş, bir daha da göremedik kendisini. Daha sonra kardeşim tutuklandı." ifadesini kullandı.
Kardeşinin tutuklanması üzerine evlerinin adeta taziye evine döndüğünü ifade eden tanık Adalı, "Hem Adana'dan hem İstanbul'dan eş, dost, akraba geliyordu evimize. 'Geçmiş olsun' demeye gelen de vardı, 'Ne yapabiliriz, bir yardımımız olur mu?' diyen de. Bu şekilde başladı hikaye. Eş, dost, hukukçularımızla bir şeyler yapabilir miyiz diye ciddi toplantılar yaptık. Hukukçularımız, bunun bir hukuk davası olmadığını, böyle bir dava olamayacağını ilk günden beri söylüyorlardı. 'Gelen gidene de lütfen fazla yüz vermeyin, bu dönemde size sahtekarlar da gelecek' diyorlardı. İyi ki uyarmışlar yoksa ben önüme gelene sarılacaktım kardeşimi kurtarsın diye. Önüme gelen her fırsatı da değerlendirmeye çalıştım açıkçası." dedi.
Adalı, Adana'dan bir arkadaşının vasıtasıyla, FETÖ ile ilişkisi bulunan birileriyle tanıştığını dile getirerek, şunları anlattı:
"Kendilerini evde ağırladım. İçlerinde Barış denen biri o dönemki adıyla cemaat denilen yapıdan olduğunu, kardeşimin bu konuda herhangi bir suçu olduğuna kendisinin de inanmadığını, Gaziantep'te bu bölgenin en sayılı abilerinden birinin olduğundan bahsetti. O abinin haksız yere tutukluluk söz konusu olursa tutuklayan arkadaşları dahi azarlayacağını filan söyledi. Barış, birkaç kez geldi, gitti. Her defasında kendi içimizde bu da mı onlardan bu da mı sahtekar bir tip diye düşündük. O günlerin içinde yüksek bir muhakeme gücümüz yoktu. Ne olur ne olmaz, bu adamın FETÖ ile içli dışlı bir hali varsa faydası olur diye irtibatı koparmadım. Onlar bana salı günleri abilerin toplantı yaptığını, bu toplantı sonucunda mahkemeye talimat gittiğini, kimin serbest kalıp kimin ne ceza alacağının bu toplantıların sonucunda belli olduğunu söylüyordu. Barış beni her salı arıyordu. Netice nedir ne değildir diye umutla bekliyordum. Bana, 'Abi her şey iyi olacak' diyordu."
"Ankara'da parayı Barış almıştır diye tahmin ediyorum"
Barış adlı kişinin bir gün kendisine "Abi sizin de yardımınız olur belki, Ankara'da birkaç okul var harabe halde." dediğini aktaran tanık Adalı, şöyle devam etti:
"Bu konuyu avukatımız Ömer Bey (Durak) ile değerlendirdik. 50 bin dolar civarında bir paraya tekabül ediyordu. Çıkardık bu arkadaşa verdik parayı. Ömer Bey Ankara'ya götürdü parayı diye biliyorum. Ondan sonra da kısa süre sonra bu Barış denen arkadaşın tutuklandığını öğrendik. Barış ile olan ilişkim bundan ibaret. Para trafiğimiz bir kez oldu. İşin ciddiyetini öğrenmek için yapılacak işleri listeleyin inşaatçıyız olmazsa yaparız dedik. 'Bizim ekipler var, siz parayı verin yeter' dediler. Ankara'da parayı Barış almıştır diye tahmin ediyorum."
Tanık Adalı, firari sanık İhsan Kalkavan ile ilişkisinin sorulması üzerine, "Serdal bana hapisten haber yolladı. İhsan Kalkavan Beşiktaş'ın eski bir üyesidir. Devamlı biliriz ki o zamanın Fetullah Gülen ile arası çok iyidir. Anlatırdı 'Miami'ye gittim görüştüm' falan derdi. Serdal, 'Bir gitsin İhsan ağabeyle de görüşsün' diye haber yolladı. Ben de telefon açıp Kalkavan'dan randevu aldım. Ofisinde beni kabul etti. Kendisine, 'Ya abi herkes aynı adresi gösteriyor, siz de bir camiasınız, bir abi olun bu çocuk boşu boşuna yatıyor. Bize bir el verin. Yapabileceğiniz varsa bir görüşün' dedim. Kardeşimi bu pislikten kurtarması için gittim açıkçası. O da bana, 'Bizim bu işlerle alakamız yok, kardeşin eğer suçsuzsa adalet bir gün yerini bulacaktır. Benim bu konuda yapabileceğim bir şey yok' deyip beni yolladı. Aynı haberi ben de avukatımız Ömer Bey vasıtasıyla Serdal'a yolladım." şeklinde konuştu.
Tanık Adalı, kardeşinin serbest bırakılması için eski Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz'dan bir yardım istemediğini, Aldırmaz'ın da FETÖ yapılanmasında üst seviyede biri olduğunu düşünmediğini söyledi.
Mahkeme Başkanının "Barış adlı kişinin bu parayı FETÖ için mi aldığını yoksa dolandırıcı mı olduğunu düşünüyorsunuz? Sonuçta bu paradan sonra kardeşiniz tahliye olmamış?" diye sorması üzerine Adalı, şunları kaydetti:
"Kimin dolandırıcı, kimin sahtekar olduğunu o günler içerisinde tespit etmenin imkanı yok. Barış bana çok samimi geldi. Parayı kendisi için almadı. Dolandırıcılık da yapmış olabilir, ben şahsen Barış'ın cemaat üyesi olduğuna kanaat getirdim. Öyle insanlardan bahsediyordu ki bu adam boş değil diye düşünüyorsunuz. Lanet olsun, sahtekarsa da başımızın gözümüzün sadakası olsun dedik, verdik gitti. Bana, Barış haricinde 'FETÖ'cüyüm ben bu işi yaparım' diye başka kimse gelmedi. Allah'tan Ömer gibi bir avukatımız vardı da bizi çarptırmadı. Yoksa kim 'ben kardeşini çıkaracağım' dese para verirdim."
Duruşmaya yarın devam edilecek.
15.01.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 6'sı tutuklu 7 sanık katıldı.
Bazı sanıkların Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandığı duruşmada, dosyanın mağdurlarından Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, Başkanvekili Semih Özsoy ve kulüp yöneticileri, müşteki Olgun Aydın, bazı müştekiler ve avukatları da hazır bulundu. Bir grup taraftar da duruşmayı takip etti.
Duruşmada, tanık Cihan Oskay'ın ifadesi alındı.
Duruşmada, bir cinayet davasından hükümlü Cihan Oskay'a, bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yöntemiyle bağlanılarak tanıklığına başvuruldu.
Kendisinin 2006 yılında şikeyi ilk kez ortaya çıkaran kişi olduğunu, 2012 yılında şike davasında da mahkeme huzurunda tanık olarak dinlenildiğini, şike dosyanın FETÖ'nün kumpası olup olmadığını bilemeyeceğini belirten Oskay, şöyle konuştu:
"2006 yılında Aziz Yıldırım'dan paralar alıp götürdüğümü söylemiştim. Biz de biliyoruz bu şikeler var ama konumu yok dedik. Bu işin üstüne gidilmedi, benim üstüme gidildi. Ben şikeyle ilgili kitaplar yazdım. Ben o dönem mahkemede ifade verdikten sonra üzerime resmen yaylım ateşi açıldı. UEFA'ya da bilgi ve belgeler verdim. Aziz Yıldırım'a, 'Buna devam etme, Fenerbahçe'ye zarar verirsin' dedim. 3 Temmuz'da operasyon olunca da hiç şaşırmadım açıkçası. Bence esasen bu şikeler yapılmıştır, belki usulde yanlışlıklar olabilir."
"Bana kimse şike olmadı dedirtemez"
"Bu iş çözülmek isteniyorsa kilit isim dönemin AK Parti Maltepe İlçe Başkanı Fatih Bülent Yarcan'dır" diyen Oskay, "Fatih bana telefon etti. 'Biz Fenerbahçe'yi ele geçirmek istiyoruz.' dedi. Ben de 'Sen kimsin Fenerbahçe'yi ele geçireceksin?' deyip bütün ilişkimi kestim. Ben hep Fenerbahçeli kalmışımdır ama doğruları söylediğim için pek benimsenmedim. Ben ne o tarafın ne bu tarafın adamıyım. Beni kör testereyle de kesseniz Türkiye'de şike yapıldı." ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Oskay'a, "Biz Fatih Bülent Yaren'i de dinledik. Sizin 'Fenerbahçe'yi ele geçirmek istiyoruz.' dediği şeklindeki beyanınızı reddetti. Siz o dönem size bunu söylediğinde, 'Kim olarak, hangi sıfatla o zamanki adıyla cemaat olarak mı ele geçirmek istiyorsunuz Fenerbahçe'yi?' diye sordunuz mu? Fatih Bülent Yaren FETÖ'cü müydü?" sorularını yöneltti.
Oskay ise sorulara, "Gayet normal değil mi? Gayet doğal reddetmesi. Bana kimse şike olmadı dedirtemez. Ben olmayacak bir şeyi sormam. Sormadım da. Ben zamanında bir restoranın genel müdürüydüm. Kulübün yemekleri burada verilirdi. Fatih Bey, ilçe başkanı olmadan önce bu restoranın dekorasyonunu yapmıştı. O telefondan sonra Fatih Bey ile görüşmedim. Fatih siyasete atıldıktan sonra kendisine Fatih Bey değil Fatih Hoca dedirtirdi. Fatih'in çok büyük bir güçle hareket ettiğine eminim. Türk futbolunda şikenin anası vardır, babası vardır. Benim derdim Türkiye'de şikenin ortadan kalkmasıydı. Ancak illiyet bağını siz kurun. Ben bir şey diyemem." şeklinde yanıt verdi.
Mağdur Fenerbahçe avukatının, "Siz, 3 Temmuz dosyasında ifade vermek istiyorum diye o dönemki mahkemeye mektup yazdınız mı?" sorusuna, "Evet tabii ki yazdım." diye yanıt veren Oskay, Mahkeme Başkanının, "Geçmiş dönemde FETÖ ile bir bağlantınız var mıydı?" sorusunu ise "Hayır, asla." diye yanıtladı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, "bir numaralı" sanık FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in 35 yıldan 85 yıla kadar, kapatılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı'nın 35 yıldan 78 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca hakkında 35 yıldan 80 yıla kadar hapis cezası öngörülen iddianamede, eski milletvekili İlhan İşbilen ve iş adamı Muammer İhsan Kalkavan'ın 35 yıldan 85 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
İddianamede, dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mutlu Ekizoğlu, İstanbul Organize Suçlar ile Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, kapatılan Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, Prof. Dr. Suat Yıldırım, Avukat Orhan Erdemli, eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer ve Avukat Cemalettin Mutlu ile diğer 95 sanık hakkında da çeşitli sürelerle hapis cezaları talep ediliyor.
Paralel yapı-06 Şubat (2016) 'İstanbul 107 sanık (ilk 108) Futbolda Şike Soruşturmasında Kumpas' davası
(19 Ocak 2020, 12:12)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: