İstanbul'da, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan aranırken Ekim 2019'da Esenyurt'ta operasyonla yakalanan ve meslekten ihraç edilen Ergenekon davası savcılarından Mehmet Murat Dalkuş hakim karşısına çıktı. Sanık Dalkuş, Ergenekon davasına üçüncü savcı olarak görevlendirildiğini, mecburen kabul ettiğini ve duruşmalara çok az girdiğini belirterek "Ergenekon davasında kumpasım hiç olmamıştır" dedi.
19.01.2020 13:59 İstanbul'da, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan aranırken Ekim 2019'da Esenyurt'ta operasyonla yakalanan ve meslekten ihraç edilen Ergenekon davası savcılarından Mehmet Murat Dalkuş hakim karşısına çıktı.
16 Ocak'ta İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Murat Dalkuş ile avukatları katıldı.
Ergenekon davası kapsamında yargılanan CHP Milletvekilleri Tuncay Özkan ve Mehmet Ali Çelebi ile emekli albay Mustafa Levent Göktaş'ı temsilen duruşmaya katılan avukat Mehtap Ulus, müvekkilleri adına suçtan zarar gördükleri iddiasıyla müdahillik talebinde bulundu. Talebi değerlendiren mahkeme heyeti, suçtan doğrudan zarar görme gibi durum söz konusu olmadığı için talebi reddetti.
Duruşmaya daha sonra Ergenekon davası kapsamında yargılanan eski CHP Milletvekili ve emekli albay Dursun Çiçek de katıldı.
Savunması alınan tutuklu sanık Dalkuş, daha önce hakkında alınan gözaltı kararı sonrası evinden alındığını ve gözaltı sürecinden sonra mahkemeye sevk edildiğini hatırlatarak, İstanbul Sulh Ceza Hakimliği kararıyla adli kontrol uygulanarak serbest bırakıldığını söyledi.
Sonraki süreçte hain 15 Temmuz darbe girişimi yaşandığını ve OHAL ilan edildiğini kaydeden Dalkuş, ifade vermek için çağrılmasına rağmen kaygılanıp ifade vermeye gitmediğini, lojmanında evrakları hazır halde beklediğini ancak kolluk görevlilerinin görevlerini tam yapmadıkları için kendisiyle ilgili "evinde bulamadık" dediklerini öne sürdü.
"3 yıl boyunca kimse beni sormadı"
Aradan 3 yıl geçmesine rağmen kendisini kimselerin sormadığını, ifade çağrılarına icabet etmediğini ancak kaçmadığını da öne süren Dalkuş, şöyle savunma yaptı:
"Hakkımda kırmızı bülten çıkınca işgüzar bir köylü, bari ihbar edeyim de 3-5 kuruş kazanayım diyerek ihbar etmiş. Teslim olacağımı söylemiştim çünkü. Jandarma gelip bana kelepçe bile takmadı. 'Kimi aldığınızı bilmiyorsunuz, Google'a bir bakın' dedikten sonra, Ergenekon savcısı olduğumu anlayıp hemen kelepçe taktılar. Sonra da, kendi operasyonları sonucu yakaladıkları şeklinde haberler yaptırdılar. Ararlarken başka lojmana girmişlerse, bu onların eksikliğidir. İnsani olan bir korku duygusu yaşadım ancak hiç kaçmadım. Zaten kaçmam da yargılamayı uzatmış değildir. Ben yakalandığımda iddianame yeni kabul edilmiş tensip hazırlanmıştı."
Dava dosyasında aleyhine delil olan tek şeyin üç tanığın anlatımı olduğunu iddia eden Dalkuş, "FETÖ'nün HSK'sı" olarak bilinen HSK (Hakimler ve Savcılar Kurulu) tarafından Burdur'un Bucak ilçesi başsavcılığı unvanının elinden alındığını ve Şişli'ye düz savcı olarak atandığına dikkati çekerek, "O dönem FETÖ üyesi olsam tam tersinin olması gerekmez miydi? Özel yetkili savcı yapılmam gerekirdi." dedi.
İstanbul'a atanmak istemediği halde atandığını ve başsavcılık inisiyatifiyle Beşiktaş'taki adliyeye (özel yetkili) görevlendirildiğini aktaran Dalkuş, orada 4 ay soruşturma savcılığı yaptığını, kendisine teslim edilen dosyalarda daha önce gerçekleşen haksızlıkları tespit ettiğini, dosya kapandığı halde insanların dinlenilmesine devam ettiğini, dinleme mağdurlarını arayarak haberdar ettiğini ve bunları yaptığı için dönemin terörle mücadele şube müdürü Yurt Atayün'ün rahatsızlığını telefonla kendisine ilettiğini dile getirdi.
"Hayatımın en berbat dönemi olacak Ergenekon savcılığını mecburen kabul ettim"
Böyle bir rahatsızlık yaratması nedeniyle bir hafta sonra Beşiktaş'a Sadrettin Sarıkaya'nın da aralarında bulunduğu yeni üç savcı atandığını, dosyalarının onlara verildiğini ve kendisini çağıran dönemin başsavcıvekili Fikret Seçen tarafından duruşma savcısı olarak atandığının kendisine iletildiğini anlatan Dalkuş, "Fikret Seçen, Ergenekon duruşmalarına savcı olarak atandığımı söyledi. Oradaki savcıların işleri yoğunlaşmış ve mütalaaya yoğunlaşacaklarmış. 'Benden savcı istediler, seni tayin ettim' dedi. Mesleki kariyerimi düşünüp istemediğim halde kabul etmek zorunda kaldım. Hayatımın en berbat olaylarına neden olacak bir yıllık çalışma sürecine (Ergenekon davası duruşma savcılığı) böyle başlamış oldum." şeklinde konuştu.
Berbat olmasının nedeninin kendisinden değil, davaya husumet duyan kitlenin çokluğundan kaynaklandığını da belirten Dalkuş, duruşma savcısı olarak o davada hiçbir etkisinin olmadığını, bir duruşma savcısının sadece hak ve talep yetkisi olduğunu, imtiyazının bulunmadığını, asıl inisiyatifin soruşturma savcılarında olduğunu, orada yeni duruşma savcısı olduğu için genelde işi öğrenmek için davalara katılmasının istendiğini ve duruşma savcılığında görevini insanlığı ve vicdanıyla yerine getirdiğini öne sürdü.
Gittiği dönemde o davada 386 duruşma yapılmış olduğunu ve 13 Ocak 2012 yılında hayatında ilk kez ağır ceza mahkemesi duruşmasına katıldığını kaydeden Dalkuş, savunmasına şöyle devam etti:
"Bana zaten sorumluluk vermediler. Takıl dediler. Asıl duruşma savcılarından Mehmet Ali Pekgüzel, talep istenme bölümünde, sanık ve yakınlarına ait internete düşen ses kayıtlarının emniyetten çözülerek mahkemeye gönderilmesini talep etti. Bu talebe şaşırmıştım. Bu taleple ilgili bilgi sahibi değildim. Yazılı talep olduğu için prosedür gereği imzaladım, itiraz etmedim. 4 sonra mahkeme bu talebi, ara kararında kopyalayarak kabul etti. Daha sonra emniyetten ses kayıtları getirilmiş. Benim içeriğinden haberim yoktu. Avukatların şikayeti sonrası inceleme olmuş. Ergenekon davasında savcı olarak 3-4 duruşmaya katıldım. Onlarda da sanık avukatlarının lehe soramadığı sorular ben sordum. Gerekçeli karar açıklanmadan 4 ay önce görev yerim sona erdi, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ne duruşma savcısı olarak atandım."
Ergenekon'da duruşma savcılığı yaptığı dönemde sanıklardan Muzaffer Tekin'e, "Sizin ceza almanız beni mutlu etmez, bundan emin olun' dedim, o da ağladı" ifadesini kullanan Dalkuş, FETÖ ile irtibatı olsa sanıklara böyle iyi davranmayacağını, örgütle bir bağlantısının olmadığını, ByLock kullanmadığını ve Bank Asya'da herhangi bir hesabının bulunmadığını da ileri sürdü. Dalkuş, "Hakkımda bir bireysel şikayet dışında hiçbir şikayet yoktu. Devlet bana maaş veriyor. Devlet bana görevlendirme yapmış. Maaşımı hak etmek için orada bulunuyorum. İtiraz etme hakkım var mı?" ifadesini de kullandı.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Dalkuş'un suçun vasfı, mahiyeti, kuvvetli suç şüphesinin devam etmesi ve kaçma şüphesi bulunması gerekçesiyle bu halinin devamına hükmetti.
Sanık Dalkuş'un Ergenekon davasına katıldığı duruşma zabıtlarının ilgili mahkemelerden istenmesini de karara bağlayan heyet, sanık hakkında daha önce beyanda bulunan iki tanığın duruşmaya çağrılmasını hükme bağladı.
Mahkeme heyeti duruşmayı 7 Nisan'a erteledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Mehmet Murat Dalkuş'un "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Dalkuş'un FETÖ/PDY üyeleriyle iletişim bilgilerini içeren HTS analiz raporu ve örgütle irtibatlı olduğuna dair hakkında birden fazla tanık ve şüphelinin ifadesine yer verilen iddianamede, sanık Dalkuş'un, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından örgüte iltisakı nedeniyle meslekten ihraç edildiği hatırlatılıyor.
İddianamede, sanık Dalkuş'un, FETÖ'nün kumpas davalarından "Ergenekon"a bakan 7 eski hakim ve savcı ile birlikte "suç uydurmak ve görevi kötüye kullanmak" suçlarından Yargıtay 8. Ceza Dairesinde açılan davada yargılandığı anımsatılıyor.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, bu dava kapsamında, sanık Mehmet Murat Dalkuş hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına hükmetmişti.
Esenyurt'ta yakalanmıştı
Dalkuş hakkında, "suç uydurmak, görevi kötüye kullanmak, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak ve silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından Yargıtay 8. Ceza Dairesince yargılanması nedeniyle kırmızı bülten çıkarılması talep edilmişti.
İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince de "terör örgütü üyeliği" soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan eski firari savcı Mehmet Murat Dalkuş, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından iki ay yapılan çalışmalar sonucunda Esenyurt'taki 2 bin 300 konutlu özel bir sitedeki adrese düzenlenen operasyonla 21 Ekim 2019'da yakalanmış, 22 Ekim'de de tutuklanmıştı.
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(19 Ocak 2020, 13:59)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: