Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) ve AYİM gibi yargı kurumlarındaki üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Sonuçlanan bazı davalarda sanıklara hapis cezaları verildi. Bu kapsamda HSYK eski üyesi Ahmet Berberoğlu'na 12 yıl, eski Yargıtay üyesi Osman Yurdakul'a 12 yıl, eski Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyesi Şerif Bek'e 10 yıl hapis cezaları verildi. Bir başka davada mütalaasını sunan savcılık eski Yargıtay üyesi Zafer Turanlı'ya 15 yıl hapis talep etti. Görülen diğer iki davada ise eski Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı Sedat Bakıcı ve eski Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyesi Ertuğrul Şahin hakim karşısına çıktılar.
17.11.2019 15:50 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) ve AYİM gibi yargı kurumlarındaki üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Son üç haftada yaşanan duruşmalarda yaşananlar kronolojik olarak şu şekilde gerçekleşti:
ESKİ YARGITAY ÜYESİ ZAFER TURANLI'YA 15 YIL HAPİS TALEBİ
4 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, eski Yargıtay üyesi tutuksuz sanık Zafer Turanlı ve avukatı katıldı.
Dosyaya gelen belgelerin okunmasının ardından Yargıtay Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan esas hakkındaki mütalaa, duruşma savcısı Müslüm Canpolat tarafından okundu.
Mütalaada, sanığın örgüt içinde yer aldığı, örgütün talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçildiği, örgütün sivil imamlarıyla ortak baz sinyallerinin tespit edildiği kaydedildi.
Tanık anlatımları ve itirafçı beyanlarına göre de örgütte yer alan sanığın bu şekilde örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacı doğrultusunda hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı kaydedildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın, eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, görevi nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun bir terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, bu nedenlerle Turanlı hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması istendi.
Esas hakkındaki mütalaada sanık Zafer Turanlı'nın, örgüt üyesi olma suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Mütalaada ayrıca, sanığın örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip kazandığı statüye eş değer şekilde yüksek yargı içinde konumlandırılması, FETÖ'nün mahrem yapısı içinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık Zafer Turanlı, örgüt üyeliği suçlamasını kesinlikle kabul edemeyeceğini söyledi, esas hakkındaki mütalaada lehine beyanda bulunan tanıkların ifadelerinin görmezden gelindiğini savundu. Aynı yerde baz sinyali verdiği sivil imamları asla tanımadığını iddia eden sanık Turanlı, "Bir örgüt imamının benimle bir tanışıklığı varsa, 'Turanlı şurada bizimleydi' derse bana en üstten cezamı verin, temyiz de etmem, cezamı çekerim. Bu suçlamaları duyacağıma ölsem daha iyiydi. Böyle bir örgüte üye olmam söz konusu olamaz." diye konuştu.
Sanık Zafer Turanlı ve avukatı, esas hakkındaki savunmalarını hazırlamak için süre istedi.
Aranın ardından mahkeme heyeti, sanığa esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre vererek adli kontrol tedbirlerinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma 12 Aralık'a bırakıldı.
ESKİ YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ BAŞKANI SEDAT BAKICI DAVASI
5 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kumpas davalarından "Hipnoz davası"nda yerel mahkeme kararını onayan eski Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı tutuksuz sanık Sedat Bakıcı hakim karşısına çıktı.
Duruşmada, Yargıtay Savcısı Müslüm Canpolat tarafından sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu.
İddianamede, Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı olabilmek için FETÖ'nün desteğini alan sanığın, yükselme motivasyonuyla hareket ettiği öne sürüldü.
Sedat Bakıcı'nın, emekli Askeri Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok'un, üç astsubayın ifadelerini "hipnoz ve işkence" ile aldığı suçlamasıyla 7,5 yıl hapis cezasına çarptırıldığı kararı onayan heyetin başkanı olduğu ve kararın örgüt lehine çıkması için çalıştığı ileri sürüldü.
İddianamede, Bakıcı'nın örgütün istediği şekilde karar verdiği ancak faaliyetlerinde örgütsel anlamda süreklilik ve çeşitlilik bulunmadığı bildirildi.
Bakıcı'nın örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğuna yönelik yeterli delil bulunmadığı, faaliyetlerinin örgüte yardım suçunu oluşturduğu ifade edilen iddianamede, örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım suçunu işlediği sonucuna varılan sanığın, bu suçtan cezalandırılması talep edildi.
İddianamede, Bakıcı hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması, cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak verilmesi istendi.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısının iddianamesinin ardından sanığa savunma için söz verildi.
Eski Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkanı Sedat Bakıcı, örgüt mensubu olmadığını, bu örgüte yardım da etmediğini savundu.
Örgütün toplantılarına katılmadığını, himmet vermediğini, kendisinden böyle bir talepte de bulunulmadığını anlatan Bakıcı, Yargıtay 8. Ceza Dairesindeki başkanlık seçimi için örgütten yardım almadığını, yardım istemediğini ileri sürdü.
FETÖ'nün büyük gizlilik içinde çalıştığının, tanınmamak için neler yaptığının, gizli haberleşme sistemlerini kullandığının 15 Temmuz sonrası ayrıntılarıyla ortaya çıktığını aktaran Bakıcı, bu örgütün amacının ancak 17-25 Aralık sürecinden sonra anlaşıldığını, darbe girişiminden sonra ise asıl amacın ortaya çıktığını belirtti.
Yargıtayda 1983-2016 yılları arasında hizmet verdiğini, 20 Temmuz 2016'da tutuklandığını anlatan Bakıcı, "Doğru, tarafsız karar verebilmek için gece gündüz çalışan, kimseyle yemeğe bile gitmeyen, sosyal olmayan benim, 2010-2011 yıllarında kimin cemaatçi olduğunu bilmem olanaksızdır. O dönemde Yargıtaya yeni seçilen üyeler 'muhafazakar, hükümete yakın, sağ görüşlü' olarak tanınıyorlardı. 17-25 Aralık sürecinden sonra gerçek yüzleri anlaşıldı." dedi.
Hipnoz davasında örgüt lehine karar vermesinin söz konusu olamayacağını iddia eden Bakıcı, dosyanın öne alınmadığını, davada tutuklu bulunması nedeniyle görüşüldüğünü, başsavcılık tarafından hazırlanan tebliğnamenin de onama istemli olduğunu söyledi.
Yargılamanın usulüne uygun yapıldığını, dosyadaki devletin üst düzey kurumlarından alınmış resmi raporların esas alındığını iddia eden Bakıcı, "O tarihlerde bu resmi raporlardan şüphe edilmesi de mümkün değildi. Yanlı davranmadım, örgüt üyelerine yardım etmedim." savunmasını yaptı.
Bakıcı, o dönemde, "Hipnoz davası"nda ceza veren yerel mahkeme hakimlerinin FETÖ'cü olduklarını bilemeyeceğini, dosyadaki resmi raporların FETÖ tarafından düzenleneceğini tahmin edemeyeceğini ileri sürerek, bu süreçler dikkate alınarak beraatine karar verilmesini istedi.
Duruşmada daha sonra Ahmet Zeki Üçok'un davaya katılma talepli dilekçesi okundu. Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti, katılma talebini reddetti.
Hipnoz davası
Ahmet Zeki Üçok, 2009'da Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı olduğu dönemde, Kayseri'de "Fetullah Gülen Grubu" diye bilinen oluşumla ilgili soruşturma yürütmüştü. Üçok, Hava Kuvvetleri Komutanlığının elektronik yazışma sistemine girdikleri ve bazı TSK personelini "Ergenekon" örgütü üyesi göstermek amacıyla sahte emirler ürettikleri iddiasıyla 3 astsubay hakkında soruşturma açmıştı.
Astsubayların tutuklanmasından yaklaşık 9 ay sonra Ahmet Zeki Üçok, bu soruşturma sırasında astsubaylara hipnozla işkence yapmakla suçlanarak tutuklanmıştı.
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 17 Nisan 2012'de Üçok hakkında işkence suçundan verdiği 7,5 yıl hapis cezası kararı, Yargıtay 8. Ceza Dairesince onanmıştı. Onama kararını veren heyetin Başkanlığını Sedat Bakıcı yapmıştı.
Ahmet Zeki Üçok'un itirazı üzerine yapılan yeniden yargılamada Üçok, delil yetersizliğinden beraat etmişti.
ESKİ ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ ÜYESİ ERTUĞRUL ŞAHİN DAVASI
7 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul salonunda görülen duruşmaya, eski Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AİYM) üyesi sanık Ertuğrul Şahin katılmadı. Duruşmada, Şahin'in avukatı Hüseyin Aygün hazır bulundu.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Burhan Karaloğlu, tutuksuz yargılanan sanığın, "en yakın kolluğa imza verme" şeklinde uygulanan adli kontrol tedbirini ihlal etmesi üzerine 23 Ekim 2019'da sanık hakkında yakalama kararı çıkarıldığını bildirdi.
Sanığın halen yakalanamadığını, duruşmaya da gelmediğini belirten Burhan Karaloğlu, avukatından sanığın durumunu sordu.
Avukat Hüseyin Aygün, kendisinin de bir bilgisinin bulunmadığını belirterek, "Yaşadığı yeri terk etti diye tahmin ediyorum." dedi.
Gelen bilgi ve belgelerin okunmasının ardından heyet, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına sanık hakkındaki esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için süre verilmesine, sanık hakkında çıkarılan yakalama kararının infazının beklenmesine karar verdi.
Duruşma 11 Aralık'a bırakıldı.
Şahin, daha önce katıldığı duruşmalarda ne demişti?
Darbe girişiminin ardından meslekten ihraç edilen ve tutuklu iken soruşturma aşamasında tahliyesine karar verilen eski AYİM üyesi Ertuğrul Şahin'in, Yargıtay 9. Ceza Dairesinde yargılanmasına 2 Ekim 2018'de başlandı.
Yargıtay 9. Ceza Dairesinde tutuksuz yargılanan ve en yakın kolluğa giderek imza verme şeklinde adli kontrol uygulanan Ertuğrul Şahin'in bir süredir bu şartı yerine getirmediği tespit edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, bunun üzerine Şahin hakkında 23 Ekim 2019'da yakalama kararı çıkardı.
Daha önceki duruşmalara katılan Şahin, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Darbe girişime yapanlar tarafından hazırlanan sıkıyönetim listesinde AYİM 1. Daire'de görevlendirildiği, sivil imamlarla görüşerek diğer örgüt üyelerini yönlendirdiği, örgütün stratejisi, amaçları, faaliyetleri doğrultusunda sıkı bir disiplinle hareket ettiği belirtilen Şahin, AYİM üyeliğine atanmadan önce Çukurca'da yaralandığını, tedavisini sürdürebilmesi için Ankara'ya gönderildiğini, AYİM üyeliği görevine de bu nedenle atandığını savundu.
AYİM 2. Dairesi'nde görev yaptığını belirten Şahin, sıkıyönetim listesinde isminin geçmediğini ancak listedeki "Burada ismi geçmeyenler görevine devam eder" notu nedeniyle suçlandığını ileri sürdü.
ESKİ ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ ÜYESİ ŞERİF BEK'E 10 YIL HAPİS
11 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya eski Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) üyesi tutuklu sanık Şerif Bek ile avukatı katıldı.
ByLock kullanıcısı olduğu, örgütün stratejisi, amaçları, faaliyetleri doğrultusunda hareket ettiği belirlenen Bek, esas hakkındaki savunmasında suçlamaları kabul etmedi.
Örgüt üyesi olmadığını öne süren Bek, aleyhindeki tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığını iddia ederek beraatini istedi.
Sanık Bek ile avukatının savunmalarını tamamlaması üzerine duruşmaya ara verildi.
Karar
Aranın ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, heyete başkanlık yapan Daire üyesi Fevzi Yıldırım tarafından açıklandı.
Şerif Bek'e "FETÖ'ye üye olmak" suçundan, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşarak 8 yıl hapis cezası veren mahkeme heyeti, terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca cezayı 12 yıla çıkardı.
TCK'nin 62. maddesindeki indirimi uygulayarak sanığın cezasını 10 yıla indiren mahkeme heyeti, Bek'in tutukluluk halinin devamına da hükmetti.
Mahkeme heyeti ayrıca olağanüstü hal kapsamındaki Kanun Hükmünde Kararnameyle (KHK) meslekten ihraç edilen Bek'in cezasını dikkate alarak, sanığın Askeri Ceza Kanununun ilgili maddeleri kapsamında Silahlı Kuvvetlerden çıkarılmasına, ilişiğinin kesilmesine, tekrar Silahlı Kuvvetlere kabul edilmemesine de karar verdi.
Bu kararla, yüksek yargı üyesi olan askerlerle ilgili ilk mahkumiyet kararına hükmedilmiş oldu.
Karara karşı temyiz yolu açık bulunuyor. Temyize gidilmesi halinde istemi Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
HSYK ESKİ ÜYESİ AHMET BERBEROĞLU'NA 12 YIL HAPİS
12 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya teröristbaşı Fetullah Gülen'in talimatını diğer üyelere ilettiği tanık ifadelerine yansıyan HSYK eski üyesi Ahmet Berberoğlu Berberoğlu ile avukatı katıldı.
Duruşmada, Berberoğlu esas hakkındaki savunmasını yaptı. HSYK üyesi seçilmesi nedeniyle suçlandığını, ancak 14 yıllık Danıştay tetkik hakimliği görevinin ardından HSYK üyesi seçildiğini anlatan Berberoğlu, bilerek ve isteyerek hiçbir örgüt içinde yer almadığını öne sürdü. Berberoğlu hayatını şeffaf, herkesin gözü önünde yaşadığını, kamusal bürokrasi içinde yer almadığını, hiç kimse ya da gruptan elde ettiği güçle bir yerlere gelmediğini iddia etti.
GÜLEN'İN TALİMATINI İLETTİ İDDİASI
Sanık Ahmet Berberoğlu, "Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen ile temas kurduğu ve talimatlarını ilettiği" iddiasını da reddetti. Terör örgütü elebaşı Gülen ile görüşmediğini, tanışmadığını ve talimat almadığını savunan Ahmet Berberoğlu, tahliyesine ve beraatına karar verilmesini istedi. Esas hakkında savunmanın tamamlanmasının ardından duruşmaya ara verildi.
YARGILAMA SIRASINDAKİ DAVRANIŞLARI CEZAYI DÜŞÜRDÜ
Aranın ardından Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, Başkan Burhan Karaloğlu tarafından açıklandı. Sanık Ahmet Berberoğlu'nun "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunun sabit olduğu belirtilen karara göre, sanığa Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2'nci maddesi gereğince "kastın yoğunluğu, örgüt içindeki konumu, örgütte kaldığı süre" dikkate alınarak, alt sınırdan uzaklaşılarak 9 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza artırılarak 13 yıl 15 aya çıkarıldı. Berberoğlu'nun cezası, yargılama sırasındaki davranışları nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 62'nci maddesindeki indirim 1/10 oranında uygulanarak 12 yıl 9 ay 27 güne indirildi.
TUTUKLULUĞA DEVAM
Sanığın aldığı ceza göz önünde bulundurularak hükmen tutukluluk halinin devamına karar verildi. Karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
"GÜLEN 140'TAN AŞAĞISINA RAZI OLUNMAMASINI İSTEMİŞ"
Berberoğlu'nun, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in, 2011'deki 160 kişilik Yargıtay üyeliği seçiminde, "üyelerin en az 140'ının cemaatten olması" yönündeki talimatını diğer üyelere ilettiği tanık ifadelerine yansımıştı. Eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, tanık olarak dinlendiği duruşmalarda, 2010'daki Anayasa değişikliğinin ardından yeniden şekillenen HSYK'nın yaptığı 160 kişilik Yargıtay üyeliği seçiminin ayrıntılarını anlatmıştı.
Yargıtaya 2011'de yapılan üye seçimi öncesinde bu yapıya mensup HSYK üyeleriyle dönemin HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın evinde bir araya geldiklerini belirten Hamsici, Kaya'nın toplantıda önceden hazırladığı 350-400 kişilik listeyi getirdiğini, mutabık kalınan isimlerin eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur tarafından yazıldığını söylemişti. Sayı üzerinden pazarlık istemediklerini, bu nedenle mutabık kalınan isimlerin sayılmaması taraftarı olduklarını ifade eden Hamsici, buna karşın cemaatçi HSYK üyelerinin listeyi saydıklarını ve 80 isim belirlendiğini kaydetmişti.
Hamsici, "Cemaat mensubu üyeler başka bir odada kendi aralarında toplantı yaptıktan sonra Ahmet Berberoğlu, 'Hoca efendiye danışılmış, 140'tan aşağısına razı olunmamasını istemiş. Benim için tartışma bitmiştir.' dedi. O gün kavga ederek ayrıldık." ifadelerini kullanmıştı. Bu ifade, aynı toplantıda bulunan eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur ve eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'in beyanlarında da geçti.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ OSMAN YURDAKUL'A 12 YIL HAPİS
13 Kasım'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Yargıtaydaki 5 kişilik "danışma heyeti"nde yer alan eski Yargıtay üyesi tutuklu sanık Osman Yurdakul ile avukatı katıldı.
Esas hakkındaki savunmasında suçlamaları kabul etmeyen Yurdakul, örgüt üyesi olmadığını öne sürdü.
FETÖ'nün Yargıtay yapılanmasında 5 kişilik "danışma heyeti"nde bulunduğu belirlenen Yurdakul, hakkındaki yargılamanın ulusal ve uluslararası yargı kurallarına aykırı olduğunu, himmet vermediğini, örgüt toplantılarına katılmadığını iddia etti.
Yurdakul ve sanık avukatının savunmalarını tamamlamaları üzerine duruşmaya karar için ara verildi.
Karar
Aranın ardından, Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, Daire Başkanı Burhan Karaloğlu tarafından açıklandı.
Osman Yurdakul'a "FETÖ'ye üye olmak" suçundan, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşarak 9 yıl hapis cezası veren mahkeme heyeti, terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri uyarınca cezayı 13 yıl 6 aya çıkardı.
TCK'nin 62. maddesindeki indirimi uygulayarak sanığın cezasını 11 yıl 16 ay 15 güne indiren mahkeme heyeti, Yurdakul'un tutukluluk halinin devamına da hükmetti.
Bu karara karşı temyiz yolu açık bulunuyor. Temyize gidilmesi durumunda talebi, Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
5 kişilik danışma heyeti
Yüksek yargı üyelerinin yargılandığı davalarda, örgütün sivil imamlarından Mehmet Baysal'ın, Yargıtaydaki faaliyetleri yürütmek üzere 5 kişilik "danışma heyeti" kurduğu ortaya çıkmış, eski yüksek yargı üyeleri Ali Akın, Aydın Boşgelmez, Osman Yurdakul, Mehmet Kaya ve Salih Özaykut'tan oluşan 5 kişilik heyetin, Yargıtaydaki yargısal faaliyetlerde örgüt üyelerinin izleyeceği yolu belirlediği ifade edilmişti.
Seçim ve davaların takibi gibi konuların, öncelikle sivil imam Mehmet Baysal'ın da katılımıyla bu danışma heyetinde kararlaştırıldığı, alınan kararların, grup sorumluları aracılığıyla örgüt üyelerine iletildiği belirtilmişti.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(17 Kasım 2019, 15:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: