Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) ve AYİM gibi yargı kurumlarındaki üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Sonuçlanan bazı davalarda sanıklara hapis cezaları verildi. Bu kapsamda eski Yargıtay üyeleri Muzaffer Karadağ'a 12 yıl, Mehmet Aydoğdu'ya ise 10 yıl hapis cezaları verildi. Eski Yargıtay Üyesi Mustafa Sarıçam'a yaptığı itirafları ve etkin pişmanlığı nedeniyle cezasında indirim yapıldı. Sarıçam 1 yıl hapis cezası aldı ve cezası 5 yıl süre ile ertelendi. Görülen diğer bir davada mütalaasını sunan savcı HSYK eski 1. Daire Başkanı İbrakim Okur'a 22 yıl hapis cezası talep etti. Öte yandan eski Danıştay üyesi Bülent Olcay'a daha önce verilen 13 yıl hapis cezası da Yargıtay Genel Kurulu tarafından onandı.
02.11.2019 17:04 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) ve AYİM gibi yargı kurumlarındaki üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Son üç haftada yaşanan duruşmalarda yaşananlar kronolojik olarak şu şekilde gerçekleşti:
ESKİ YARGITAY ÜYESİ MUZAFFER KARADAĞ'A 12 YIL HAPİS
14 Ekim'de ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya tutuklu sanık emekli Askeri Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok'a, üç astsubayın "hipnoz ve işkence" ile ifadelerini aldığı suçlamasıyla 7,5 yıl hapis cezası verilen kararı onayanlardan eski Yargıtay üyesi Muzaffer Karadağ ile avukatı katıldı.
ByLock'u kullandığı belirlenen, kamuoyunda "Kayseri hipnoz" davası olarak bilinen davada emekli Askeri Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok'un, üç astsubayın "hipnoz ve işkence" ile ifadelerini aldığı suçlamasıyla 7,5 yıl hapis cezasına çarptırıldığı kararı onayan heyet üyeleri arasında yer alan Karadağ, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Karadağ ile sanık avukatının savunmalarını tamamlamaları üzerine duruşmaya ara verildi.
Karar
Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, heyete başkanlık yapan Daire Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından açıklandı.
Sanık Muzaffer Karadağ'a "FETÖ'ye üye olmak" suçundan, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşarak 8 yıl hapis cezası veren mahkeme heyeti, terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen cezayı 12 yıla çıkardı.
Yargılama sırasında suçlamalara yönelik pişmanlık gözlenmediği gerekçesiyle hükmedilen cezada TCK'nin 62. maddesindeki indirimi uygulamayan mahkeme heyeti, Karadağ'ın tutukluluk halinin devamına da karar verdi.
Ahmet Zeki Üçok ile ilgili süreç
Ahmet Zeki Üçok, 2009'da Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcısı olduğu dönemde, Kayseri'de "Fetullah Gülen Grubu" diye bilinen oluşumla ilgili soruşturma yürütmüş, Hava Kuvvetleri Komutanlığının elektronik yazışma sistemine girdikleri ve bazı TSK personelini "Ergenekon" örgütü üyesi göstermek amacıyla sahte emirler ürettikleri iddiasıyla 3 astsubay hakkında soruşturma açmıştı.
Astsubayların tutuklanmasından yaklaşık 9 ay sonra Ahmet Zeki Üçok, bu soruşturma sırasında astsubaylara hipnozla işkence yapmakla suçlanarak tutuklanmıştı.
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 17 Nisan 2012'de Üçok hakkında işkence suçundan verdiği 7,5 yıl hapis cezası kararı, Yargıtay 8. Ceza Dairesince onanmıştı. Onama kararını veren heyet üyeleri arasında Karadağ da yer almıştı. Üçok'un başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi, yargılamanın yeniden yapılmasına karar vermişti. 2. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, dava konusu suçun Üçok'un askeri personel olduğu dönemde gerçekleşmesi nedeniyle dosyanın Askeri Yargıtaya gönderilmesine hükmetmişti.
Üçok'un itirazı üzerine Yargıtay, yeniden yargılamada Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin yetkili olduğuna karar vererek dosyayı geri göndermişti. Bunun üzerine yapılan yargılamada Üçok, delil yetersizliğinden beraat etmişti.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ MEHMET AYDOĞDU'YA 10 YIL HAPİS
21 Ekim'de ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuklu sanık eski Yargıtay üyesi Mehmet Aydoğdu ve avukatı katıldı.
Örgütün talimatıyla Yargıtay üyesi seçildiği ve toplantılarına katıldığı, gizli haberleşme uygulaması ByLock kullandığı belirtilen Mehmet Aydoğdu ve avukatı, esas hakkındaki savunmasını yaptı.
Aydoğdu, beraatine ve tahliyesine karar verilmesini istedi.
Karar
Verilen aranın ardından toplanan Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi heyetinin aldığı karar, Daire Başkanı Burhan Karaloğlu tarafından okundu.
Sanık Mehmet Aydoğdu'nun, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunun sabit olduğu belirtilen karara göre, sanığa Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2'nci maddesi gereğince "kastın yoğunluğu, örgüt içindeki konumu, örgütte kaldığı süre" dikkate alınarak, alt sınırdan uzaklaşılarak 8 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza artırılarak 12 yıl 9 aya çıkarıldı.
Aydoğdu'nun cezası, yargılama sırasında davranışları nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 62'nci maddesindeki indirim uygulanarak 10 yıl 7 ay 15 güne indirildi.
Sanığın aldığı ceza gözönünde bulundurularak hükmen tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini, Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
Darbeden 27 ay sonra bağ evinde yakalanmıştı
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından meslekten ihraç edilen ve hakkında yakalama kararı çıkarılan Mehmet Aydoğdu, Aydın'ın Koçarlı ilçesinde bir bağ evinde 23 Ekim 2018'de yakalanmıştı.
Bylock kullandığı, örgütsel toplantılara katıldığı, himmet verdiği, toplanan himmetleri yargının mahrem imamı "Cemal" kod adlı Celil Kalyoncu'ya teslim ettiği ve himmet toplama görevini 2016'ya kadar sürdürdüğü belirtilen Mehmet Aydoğdu'nun, "Murat" kod adlı bir gizli tanığın ifadesinde de adı geçmişti.
Gizli tanığın, Aydoğdu'nun Hava Harp Okulu sınav sorularının üçte birini getirip kendilerine verdiğini söylediği ifade edilmişti.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ MUSTAFA SARIÇAM'A İTİRAF VE ETKİN PİŞMANLIK İNDİRİMİ İLE 1 YIL HAPİS
23 Ekim'de ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, eski Yargıtay üyesi tutuksuz sanık Mustafa Sarıçam ile avukatı katıldı.
Öğrencilik yıllarından itibaren örgüt içinde yer aldığı, toplantılarına katıldığı, örgüt talimatıyla Yargıtay üyesi seçildiği, örgütün stratejisi ve amaçları doğrultusunda sıkı bir disiplinle hareket ettiği belirtilen Sarıçam, ilk duruşmada etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyerek örgütle ilgili bildiklerini anlatmış ve tahliye edilmişti.
Sarıçam, esas hakkındaki savunmasında da "gençlik ve yoksulluk yıllarında tanıştığı o zamanki adı 'cemaat' olan bu yapının hain ve eli kanlı bir amacı olacağını bilmediğini, özellikle 17-25 Aralık sürecinden sonra yaşananlar üzerine kendi çapında tepkisini koyduğunu" söyledi.
Darbe girişiminin ardından da örgütün yargıdaki mensuplarıyla ilgili bildiklerini anlattığını, FETÖ üyesi yüksek yargı üyeleriyle ilgili duruşmalarda kamu adına tanıklık yaptığını söyleyen Sarıçam, beraatini istedi.
Karar
Aranın ardından toplanan heyet tarafından alınan karar, Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi Başkanı Burhan Karaloğlu tarafından okundu.
Sanık Mustafa Sarıçam'ın "silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'ye üye olmak" suçunun sabit olduğu belirtilen karara göre, sanığa Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2'üncü maddesi gereğince "kastın yoğunluğu, örgüt içindeki konumu, örgütte kaldığı süre" dikkate alınarak 5 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca verilen ceza 7 yıl 6 aya çıkarıldı.
Sanığın etkin pişmanlık göstererek itirafta bulunması, örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında faydalı bilgiler vermesi nedeniyle, bu bilgilerin mahiyeti ve etkin pişmanlık gösterdiği zaman dikkate alınarak, TCK'nin etkin pişmanlığa yönelik 221/4. maddesindeki hüküm gereğince cezası 1 yıl 10 ay 15 gün hapse çevrildi.
Sarıçam'ın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak TCK'nin 62'nci maddesi uyarınca altıda bir oranında indirim uygulandı ve ceza 1 yıl 6 ay 22 güne indirildi.
Sanığın ileride suç işlemeyeceği kanaatine varan heyet, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231'inci maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.
Mustafa Sarıçam, kararın kesinleşmesinin ardından 5 yıl boyunca kasıtlı bir suça karışmazsa hakkındaki hüküm düşecek.
HSYK ESKİ 1. DAİRE BAŞKANI İBRAKİM OKUR'A 22 YIL HAPİS TALEBİ
24 Ekim'de ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, Okur'un avukatları da salonda hazır bulundu.
Duruşmada, daha sonra Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu tarafından esas hakkındaki mütalaa açıklandı.
Tanık beyanları, HTS baz analizleri ve gelen bilgi, belgelere göre, 1984'ten itibaren örgüt içinde yer alan İbrahim Okur'un, Adalet Bakanlığı, HSYK üyeliği ve Daire Başkanlığı görevleri süresince örgüt toplantılarına katıldığı, himmet verdiği belirtilen mütalaada, Okur'un, "gezme ya da merak saikiyle bu toplantılara gittiği" yönündeki beyanlarının samimi görülmediği kaydedildi.
Okur'un, örgütün önde gelen isimleriyle bağlantılarının HSYK'da görev yaptığı dönemde de devam ettiği, yargının ele geçirilmesinde etkili olduğu aktarılan mütalaada, İbrahim Okur'un, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in, "Hizmetten olanların önünü açın" talimatı gereği, bu kişilerin yargıya yerleştirilmesi konusunda çalıştığı anlatıldı.
Aynı yıl Adalet Bakanlığında göreve başladılar
Eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'in 12 Nisan 1996'da Adalet Bakanlığına tetkik hakimi olarak atandığı belirtilen mütalaada, bundan 14 gün sonra İbrahim Okur'un, 21 gün sonra "FETÖ'nün yargıdaki beyni" diye adlandırılan Hüseyin Yıldırım'ın, aynı yıl içinde de Ahmet Hamsici'nin bakanlıkta aynı dairede görevlendirildikleri tespiti yapıldı. Ayrıca yine FETÖ'nün önde gelenleri oldukları belirlenen diğer eski yargıçlar Dursun Murat Cevher ile Ali Kaya'nın da aynı yıl bakanlıkta göreve başladığına işaret edildi.
Bu kişilerin, Adalet Bakanlığındaki görevleri sırasında, örgütün sohbet toplantılarına birlikte katıldıkları anlatılan mütalaada, İbrahim Okur'un, "28 Şubat dönemindeki sıkıntılar nedeniyle aramızda bir birliktelik oluştu. Toplantılar, ev oturması şeklindeydi" yönündeki beyanlarının da inandırıcı bulunmadığı kaydedildi.
Mütalaada, 1996-2014 yılları arasında tüm hakim ve savcıların atama ve özlük işleriyle ilgili en etkili birim olan Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde bu isimlerin faaliyet yürüttüğü ifade edilerek, özellikle 2005'ten itibaren yargıya örgüt mensuplarının yerleştirilmesi konusunda çalıştıkları anlatıldı.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın Adalet Bakanlığında görev yaptığı 14 yıl boyunca örgütün yargıdaki kadrolaşmasında en etkin konumda olduğu sonucuna ulaşıldığı bildirildi.
İbrahim Okur'un, 2014'te tamamen örgütün eline geçtiğini bildiği YARSAV ile ilgili bildiklerini devlet yetkililerine anlatmadığı, devleti koruma refleksiyle hareket etmediği, bu konuda devleti uyarmadığı belirtilen mütalaada, bu nedenle Okur'un, "MİT Müsteşarı'nın ifadeye çağrılması olayından sonra yapıdan uzaklaştığı ve mücadeleye başladığı" şeklindeki beyanlarına da itibar edilmediği kaydedildi.
Mütalaada, Okur'un, Şemdinli iddianamesini yazan ve meslekten atılan savcı Ferhat Sarıkaya ile İlhan Cihaner soruşturmasını yürüten eski savcı Bayram Bozkurt'un mesleğe geri dönmelerinde de etkili olduğu iddia edildi.
O dönemde, HSYK Birinci Daire Başkanı olan İbrahim Okur'un faaliyetleri arasında, "Ergenekon davasında tahliye kararı verdiği için 2011'de görev yeri değiştirilen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin ilk başkanı Köksal Şengün ile ilgili karar, Zekeriya Öz ve Fikret Seçen'in Başsavcıvekili olarak atanmaları, Durdu Kavak'ın İzmir Başsavcısı yapılması" gibi kararlar sıralandı.
"Taban tabana zıt"
Okur'un, "2012 MİT krizinden sonra amaçlarını anladım, mücadele ettim" demesine rağmen, bu süreçten sonra da örgüt mensuplarını koruyup kolladığı ileri sürülen mütalaada, sanığın örgütle mücadele ettiğine ilişkin beyanları ile mevcut tasarruflarının taban tabana zıt olduğunun anlaşıldığı belirtildi.
Mütalaada, 1996'dan HSYK üyesi seçildiği döneme kadar örgüt toplantılarına katıldığı belirtilen Okur'un, "örgütün yargıyı ele geçirmesi amacıyla görevde yükseltildiği, yargı camiasında önemli rol oynadığı, 7 Şubat 2012'den sonra örgütle mücadeleye başladığı algısının gerçeği yansıtmadığı, olaydan örgüt lehine en az zayiatla çıkılması amacıyla örgüt karşısındaymış gibi durup kararname çıkardığı" kaydedildi.
"Örgütte number one"
İbrahim Okur'un, örgütün HSYK'da ve yargıda güç haline gelmesini sağladığı, önemli noktaların örgütün eline geçmesinde etkin rol oynadığı ifade edilen mütalaada, "Tanık ifadelerinde, 'örgütün tepe noktasındaki isim', 'number one', 'karar verici' şeklinde bahsedilen İbrahim Okur'un, örgütün en tepe noktasında bulunduğu, bu statü ve güçle yönetici sıfatıyla örgütün muhatapları arasında birinci sırada bulunduğu, emir ve talimat verme noktasında olduğu anlaşılmıştır." denildi.
Böylelikle sanığın, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü yöneticisi olmak" suçunu işlediği sonucuna varıldığı belirtilen mütalaada, Okur hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması talep edildi.
Mütalaada, sanığın, TCK'nin 314/1. ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1. maddeleri uyarınca "terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan 15 yıldan 22 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edilen mütalaada, Okur'un eski yüksek yargı mensuplarının FETÖ üyeliğinden yargılandıkları davalarda verdiği bilgiler dikkate alınarak, TCK'nin 221/4. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılmasının mahkemenin takdirinde olduğu belirtildi.
Mütalaaya karşı söz verilen İbrahim Okur ise esas hakkındaki mütalaanın hakkında hazırlanan iddianameden farklı olmasını beklediğini belirterek, savcılığın 1,5 yıldır süren yargılamayı görmezden geldiğini, duruşmalardaki ifadeleri yok saydığını ileri sürdü.
Mütalaada, kendisinin yaptığı savunmaya ve lehine tanık beyanlarına değinilmemesini eleştiren İbrahim Okur, "Allah'tan yaşım tutmuyor. Tutsa, Savcılık beni Kennedy cinayetinden de sorumlu tutacaktı." diye konuştu.
Sanık Okur ve avukatları, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre istedi, 3 yıl 3 aydır tutuklu bulunduğu gerekçesiyle tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın, tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 4 Aralık'a bırakıldı.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ BÜLENT OLCAY'IN 13 YIL HAPİS CEZASINA ONAMA
1 Kasım'da Yargıtay Ceza Genel Kurulu, darbe girişimi öncesinde yüksek yargı üyelerinin görevini sona erdiren yasa görüşmeleri sırasında protesto için cübbesini Danıştay binasındaki odasının camına asan eski Danıştay üyesi Bülent Olcay'a Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden verilen 13 yıl 6 ay hapis cezasını onadı.
Olcay, ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılandığı Yargıtay 9. Ceza Dairesince 28 Mart'ta "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 13 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Sanık hakkındaki cezada suçlamaya yönelik pişmanlık gözlenmediği gerekçesiyle indirim uygulamayan mahkeme heyeti, Olcay'ın tutuklanmasına hükmetmişti. Temyiz üzerine ise dosya Yargıtay Ceza Genel Kuruluna taşınmıştı.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(02 Kasım 2019, 17:04)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: