İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Hava Harp Okulunda görevli subayların da aralarında bulunduğu 24'ü tutuklu 43 sanığın yargılandığı davaya sanıkların esas hakkındaki savcılık mütalaasına karşı savunma yapmalarıyla devam edildi.
30.08.2019 15:49 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Hava Harp Okulunda görevli subayların da aralarında bulunduğu 24'ü tutuklu 43 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
05.08.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 24'ü tutuklu 37 sanıkla avukatları katıldı. Duruşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve TRT'nin avukatları da hazır bulundu.
Duruşma, tutuklu sanıkların, celse arasında açıklanan mütalaaya karşı beyanlarının alınmasıyla sürdü.
Olay tarihinde Hava Harp Okulu Komutanlığı Dekanlık Yönetim Bilimleri Bölüm Başkanı, Hava Mühendis Albay olan tutuklu sanık Ali Başaran, mütalaada üst aramasında sarı zarf içerisinde TRT'de okunan darbe metnini çıktığının iddia edildiğini, ancak böyle bir metinden haberi olmadığını savundu. Bahse konu metnin duruşma salonunda gösterilmesini isteyen sanık Başaran, "Benim üzerimden böyle bir şey çıkmadı. Varsa getirin salonda gösterin. Ben yoku ispat etmeye çalışıyorum. O metnin nasıl bir şey olduğunu dahi bilmiyorum." dedi.
Kimseden görevlendirme kağıdı almadığını belirten sanık Başaran, "Fethi Sayan adlı kişi duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi(SEGBİS) ile bağlanarak tanık sıfatıyla ifade vermiştir. Bu esnada muhtemelen önceki ifadelerini içeren elindeki kağıtlardan da faydalanmıştır. Üstelik kameradan beni teşhis etmiştir. Ben kendisini tanımıyorum. 15 Temmuz gecesi arkadaşımdan gelen telefon üzerine dekanlığa gittim. Tatbikat kapsamında Harp Akademileri Komutanlığı'na gitmem istendi. Ben de dahil 5 kişi benim şahsi aracıma binerek yola çıktık. Yol kapatıldığından Kazlıçeşme'de kaldık. Olayların seyrinden ve durumdan şüphelendiğim için okula geri dönmek istedim. Kimseye emir vermedim, kimseden kanunsuz emir almadım. Silahlı terör örgütü üyesi değilim." ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanıklardan, eski mühendis yüzbaşı Mustafa Akbaş ise darbe girişiminde hiçbir eylemi olmadığını öne sürerek, FETÖ dahil herhangi bir terör örgütüyle iltisakının bulunmadığını iddia etti. Olay gecesi, dekanın emri gereği Harp Akademileri Komutanlığına gideceklerini öğrendiğini aktaran sanık Akbaş, "Ali Başaran'ın aracıyla yola çıktık. Kazlıçeşme'de kaldık. Ben ve beraber olduğum 4 kişi en başından beri aynı şeyi anlatıyoruz. Bir yargılanma süreci yaşanmamış gibi iddianameden kopyala yapıştır mütalaa hazırlanmış." şeklinde konuştu.
Olay tarihinde Hava Harp Okulunda öğretim üyesi olarak görev yapan eski mühendis binbaşı Numan Ünaldı da, başka bir birliğe gitme emri verildiği için sanık Ali Başaran'ın aracına bindiğini söyledi. Kazlıçeşme civarında polis tarafından durdurulduklarında ters bir durum olduğunu anladıklarını dile getiren sanık Ünaldı, "Darbe girişiminde bulunmadım. Darbecilere destek olmak için herhangi bir şey yapmadım. Darbe girişimi öncesi herhangi bir toplantıya katılmadım." dedi.
Tutuklu sanıklardan eski kurmay binbaşı Mustafa Serbest, mütalaaya karşı beyanda bulunarak, darbe girişiminde herhangi bir görevlendirme yapmadığını, görev almadığını, kimseye silah doğrultmadığını savunarak tahliyesini ve beraatini istedi.
FETÖ'cülerin hiçbir kıstasına uymadığını öne süren Serbest, ankesörlü telefonlardan ardışık olarak arandığı iddialarına ilişkin, "Benim FETÖ ile hiçbir şekilde irtibat ve haberleşmem yoktur. Böyle bir kumpasa alet edileceğim hiç aklıma gelmedi. Ardışık aramalar birbiriyle uyumlu değil. Görüşme içerikleri ortaya konulmalıdır." dedi.
Duruşmada mütalaaya karşı beyanları sorulan bazı sanıklar, önceki celselere ait SEGBİS çözümlerinin bazılarının kendilerine ulaşmadığını, bu şekilde savunmalarının eksik kalacağını söyleyerek ek süre talep etti. Bazı sanıklar ise avukatlarının duruşmaya gelmediğini beyan ederek, daha sonra savunma yapmak istediklerini söyledi.
Duruşmaya yarın sanıklar ve taraf avukatlarının mütalaaya karşı beyanlarının alınmasıyla devam edilecek.
06.08.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 24'ü tutuklu 36 sanık ile avukatları katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve TRT Genel Müdürlüğü avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşma, tutuklu sanıkların, celse arasında açıklanan mütalaaya karşı beyanlarının alınmasıyla sürdü.
Olay tarihinde Hava Harp Okulu'nda öğretim görevlisi olan eski Hava Mühendis Albay Süleyman Demirci, savunmasında, darbeci kanat tarafından İstanbul Valiliği binasını işgal ve İstanbul Valisi'ni derdest etmekle görevlendirildiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.
Eski Hava Harp Okulu Kurmay Başkanı Barbaros Akça ile aynı araçta Hava Harp Okulu'ndan ayrıldıklarını ve Zeytinburnu'nda durdurulduklarını anlatan sanık Demirci, "Tamam aynı araçtayız ama baktığımız zaman 'suç, cebir ve şiddet' diyebileceğimiz bir şey yok. Yolda silahın emniyeti en başından beri kapalıydı. Havaya dahi ateş etmemiz yok." dedi. Herhangi bir insana şiddet uygulamadığını ve suçsuz olduğunu savunan sanık Demirci, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Tutuklu sanıklardan eski Kurmay Binbaşı Osman Seven de mütalaada yer alan iddiaların mesnetsiz olduğunu öne sürerek, "Ne benim ne de herhangi bir aile bireyimin gerek FETÖ gerekse başka bir terör örgütüyle irtibatı olmamıştır. Yargılama sonucunda masumiyetimin ortaya çıkacağına inanıyor, tahliyemi ve beraatimi istiyorum." dedi.
"İnternetten öğrenene kadar darbeden haberdar değildim"
Olay tarihinde Kurmay Albay olan tutuklu sanık Zafer Mercan ise hakkındaki iddiaların temelinde "terör saldırısı bahanesiyle çağırma planını devreye sokmak" olduğunu iddia ederek, "çağırma planı"nın tatbikat, denetleme, saldırı gibi durumlarda devreye girdiğini ve en üst rütbeden en alta kadar tüm personelin birliğe çağrıldığını kaydetti.
Darbe girişimini bastırmaya çalışanları engellemeye yönelik tedbirler aldığı iddialarını reddeden sanık Mercan, "O gece internet kaynaklarından öğrenene kadar, darbeden haberdar değildim. Sözde sıkıyönetim Hava Harp Okulu'na hiç gelmemiştir ve bana hiç tebliğ edilmemiştir. Darbeden haberdar olur olmaz karşı duruşa geçtim. O menfur gece benim bulunduğum bölgede kimseye bir zarar gelmemiştir. O gece darbeye karşı durmak için nizamiyeye giriş çıkışları kapattırdım. Hakkımdaki tanık beyanları çelişkilidir. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminden önce Hava Harp Okulu'nda dekan Ahmet Gümüş'ün icra astsubayı olarak görev yapan tutuklu sanık Serdar Bay da 15 Temmuz'da eşi ve kızıyla dışarıda gezerken, Ahmet Gümüş'ün saat 22.50'deki personel çağırma planı üzerine Hava Harp Okulu'na gittiğini, darbe girişiminden haberdar olmadığını ileri sürdü. Kendisine sarı zarf içerisinde görevlendirme yazısı verildiğinin ve okul personeline görevlendirme yaptığının iddia edildiğini anlatan sanık Bay, "Ben sarı zarf içinde görevlendirme kağıdı almadım. Olay gecesi dekanlık personeli dışında hiçbir okul personeliyle irtibatım olmamıştır. Ne görev yaptığım süreç içinde ne de 15 Temmuz'da Ahmet Gümüş'ün odasını kullanmadım. Bulunduğum görev itibarıyla emrim altında bir personel yoktur. Dolayısıyla personel görevlendirmem mümkün değildir. Örgüt üyeliği kriterlerini taşımıyorum. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." diye konuştu.
"Sıkıyönetim emri belgesi bize hiç gelmedi"
Olay tarihinde Hava Harp Okulu Komutanlığı'na bağlı Yalova Hava Meydan Komutanlığı'nda öğrenci alay komutanı olan eski Kurmay Albay Hüseyin Ergezen ise kendisinin ve kendisine bağlı personelinin darbeci olmadığını iddia ederek, darbe planlama toplantılarına katılmadığını söyledi.
Harp Akademileri'nde 2,5 yıl kurmaylık eğitimi aldığını dile getiren Ergezen, "Böyle bir darbe planlamasını görüp de gülmeyecek bir kurmay yoktur. Böyle bir plan kesinlikle yapılmaz." dedi.
Hakkındaki iddiaları reddeden Ergezen, şöyle devam etti:
"Sözde atama listesinde TRT İstanbul müdürü olarak atanmışım. İlk olarak sıkıyönetim emri belgesi bize hiç gelmedi. Sözde atama listesini tutuklandıktan haftalar sonra duydum. Hiç görmediğim bir belgede ismimin olmasından sorumlu tutuluyorum. Bir de ben TRT İstanbul Müdürlüğü'ne düşünülmüşüm, TRT Genel Müdürlüğü'ne değil. Alınıyorum açıkçası."
Ergezen, 15 Temmuz öncesi yapılan toplantıların darbeyle ilgili olmadığını öne sürdü.
Ankesörlü telefon soruşturmaları kapsamında ardışık aramalarının tespit edildiğine değinen Ergezen, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Kendilerinin terör suçundan yargılanmasının insafsızlık olduğunu ileri süren Ergezen, "Darbe planlamasında olsam, bin 300'ün üzerinde personelim var, 6 farklı yerde dahil olurdum. Her türlü ateşli silahı usta seviyede kullanan personelim dahil olsaydı sonuçlar çok farklı olurdu." şeklinde konuştu.
Duruşmaya yarın sanıkların ve taraf avukatlarının mütalaaya karşı beyanlarının alınmasıyla devam edilecek.
07.08.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 13'ü tutuklu 25 sanık ile avukatları katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Milli Savunma Bakanlığı ve TRT Genel Müdürlüğü avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşma, müşteki avukatlarının mütalaaya karşı beyanlarının alınmasıyla sürdü.
Katılan vekillerinden Milli Savunma Bakanlığı avukatı Necip Kibar, dava dosyası sanıklarının çoğunun yaptığı "Bize darbe girişiminden önceki süreçte artan terör olayları dolayısıyla birtakım bilgiler, raporlar, mesajlar geliyordu" savunmasının, yapılmak istenen darbeyi kamufle etmeye yönelik tavır ve davranışlar olarak niteleyerek, "Burada yargılananlar Hava Harp Okulu'nda görevliler ve destekte bulunan kişilerdir. Hava Harp Okulu 15 Temmuz'un önemli üslerden biridir. Darbenin planlandığı, toplantıların yapıldığı yerlerden biri olduğunu, Hava Harp Okulu'ndan Atatürk Havalimanın işgal edilmeye çalışıldığını, bu okulun öğrencilerinin bir kısmının 15 Temmuz'dan 3 gün önce Yalova'ya götürüldüğünü, Yalova'dan da değişik bölgelere destek amacıyla gönderildiğini biliyoruz." dedi.
Avukat Kibar, tutuklu sanık Hüseyin Ergezen'in duruşmalarda yaptığı savunmalara dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Hüseyin Ergezen, 3 gün önceden askeri öğrencilerin Yalova'ya gittiğini ve orada konuşlandığını söyledi. O gece Yalova'dan çıkış yapan öğrencilerin hareket saati cumhurbaşkanımızın açıklama yaptığı saate denk geliyor. Hatta ondan önce de başbakanımız da açıklama yapmıştı. Bu askeri öğrenciler yatağından kaldırılarak, otobüslere bindirilerek Orhanlı Gişeleri'nden geçiriliyor. Hain darbe kalkışmasının ayyuka çıktığı, bahanenin olamayacağı bir saat. Ergezen diyor ki 'Terör olayları dolayısıyla okula dönün diye emir verdim.' Terör olayları varsa, o gece bütün güzergahların kapalı olduğu bir saatte öğrencilerin kara yoluyla Boğaz Köprüsü'nden geçirilerek Hava Harp Okulu'na dönmesini söylüyorsunuz. Buna kimi inandırabilirsiniz? Bu sizin söylediğiniz nedir? 'Geri dönün' diyorsunuz, önemli güzergahlar trafiğe kapalı."
Orhanlı gişelerindeki olaylara ilişkin davada yargılanan askeri öğrencilerin ifadelerini hatırlatan Kibar, "Öğrenciler ifadelerine başlarken nasıl kaldırıldıklarını söylediler. Mehmetçik Vakfı önünde 2 kişi bacağından yaralandı. Yolu kapatan araçlar, askerlerin marifetiyle sağa sola devrildi, yol açıldı, geçtiler. Öğrencilerin hiçbiri bunlara şahit olmamış. Demek ki o dönemdeki Hava Harp Okulu öğrencileri de belli bir dönemde bilinçli olarak oraya yerleştirilmişler. Zaten buna ilişkin o davada, içinde kimin nerede görevlendirildiğine ilişkin bir liste var. O askeri öğrenciler Yalova'dan hareketle köprüdeki darbe girişimi faaliyetlerine yardıma geliyorlar. Halk ve polisler engellemeye çalışıyor. Sadece 1 öğrenciyi engelleyebiliyorlar, diğerleri devam ediyor. Bunlar masum öğrenciymiş, hiçbir şeyden haberdar olmayan kişilermiş. Bunlara kimseye inandıramazsınız. Siz gerçekleri yalan, yalanları gerçek yaparsınız. Birkaç söylediğinin dışında hiçbirinin hakikatle ilgisi olmadığını hepimiz biliyoruz. Kendisi bu darbenin planlayıcılarındandır." diye konuştu.
Avukat Kibar, mütalaaya karşı beyanlarına şöyle devam etti:
"Zeytinburnu'nda araçlarının önü kesilerek gözaltına alınan askerlerin savunmalarıyla ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum. Bazıları, 'Boğaziçi Köprüsü'nde yaralanan öğrencileri almaya gidiyorduk' dediler. Böyle bir hadise olursa ambulansı, oraya en yakın jandarmayı ya da emniyet kuvvetlerini ararsınız. Bunların elinde hiçbir şey yok bir telefon, hadi bakalım öğrencilere yardıma gidelim. Sizin elinizde hangi sıhhi araç var? Siz sağlıkçı mısınız? Kimi inandırmaya çalışıyorsunuz? Bir de o gece oradaki insanları DEAŞ'lılara benzetiyorsunuz. Terörle Mücadele polislerinin sivil giyindiklerini, genelde sakallı olduklarını bir asker olarak bilmiyor musunuz? O insanlar biz polisiz diyorsa, kimliğini gösteriyorsa bakarsınız. Polisse polistir. Onları terörist diye yaftalamanız o insanlara hakarettir. Sizin valiliğe işgale yardıma gittiğiniz, gerekli belgelerle ortadadır. İspat ispat diyorsunuz, siz suç saatinde, suç mahallinde yakalanmışsınız. Zeytinburnu'nda o gece hangi amaçla bulunduğunu ispat edemeyen askeri personelin tamamının darbe maksadıyla hareket ettiği noktasında kimsenin bir şüphesi yoktur."
Avukat Kibar ayrıca, savcılığın esas hakkındaki mütalaasına kısmen iştirak ettiklerini ancak sanıkların tamamının yalnızca "Anayasayı ihlal" suçundan cezalandırılması istense de iddianamedeki gibi "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından da cezalandırılmaları gerektiğini belirterek, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına, haklarında ceza istenen tutuksuz sanıkların ise tutuklanmalarına karar verilmesini talep etti.
Diğer müşteki avukatları da tüm sanıkların iddianamede yer alan atılı suçlardan cezalandırılmalarını, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve haklarında ceza istenen tutuksuz sanıkların tutuklanmalarına karar verilmesini istedi.
Duruşmada söz alan tutuksuz sanıklar mütalaaya karşı beyanlarında, eski savunmalarını tekrar ettiklerini ve mütalaaya katılmadıklarını söyleyerek, beraat talebinde bulundu. Sanıklardan bazıları avukatları gelmediği için bazıları ise hazır olmadıkları için ek süre talep ederek daha sonra savunma yapmak istedi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
08.08.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 11'i tutuklu 17 sanıkla avukatları katıldı. Milli Savunma Bakanlığı ve TRT Genel Müdürlüğü avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşma, sanıklar ve avukatlarının esasa ilişkin mütalaaya karşı beyanlarının alınmasıyla sürdü.
Mütalaaya katılmadığını beyan eden sanıklar, haklarındaki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını ve beraatlerini istedi. Bazı sanıklar ise mütalaaya karşı savunma yapmak için ek süre talep etti.
Taleplerin ardından ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, aralarında eski kurmay albay Hüseyin Ergezen'in bulunduğu 24 tutuklu sanığın tamamının tutukluluk halinin devamına hükmetti.
Heyet, hakkında vareste tutulma kararı bulunmayan ve dosyaya mazeret sunmayan eski hakim yüzbaşı tutuksuz sanık Özgür Tüfekci hakkında, 5 Ağustos 2019'dan itibaren yapılan duruşmalara katılmadığı, Denetim Serbestlik Müdürlüğüne yazılan yazı sonucunda 19-22 ve 26 Temmuz 2019 tarihlerinde hakkındaki adli kontrol gereği ikametine en yakın karakola imza atma tedbirine riayet etmediği ve üzerine atılı suça ilişkin mevcut delil durumunu gerekçe göstererek tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını kararlaştırdı.
Tutuksuz sanıkların, haklarındaki adli kontrol tedbirinin kaldırılması talebini reddeden heyet, duruşmayı Silivri'de yapılmak üzere 9-10 ve 11 Ekim'e erteledi.
MÜTALAA
Cumhuriyet savcısı tarafından celse arasında dava dosyasına sunulan mütalaada, darbe girişimi günü saat 06.30 sıralarında tutuklu sanık eski Hava Harp Okulu Alay Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Ergezen'in talimatları doğrultusunda Hava Harp Okulu öğrencilerine çok yormamak koşulu ile spor yaptırıldığı, 17.30'da icra edilecek akşam sporunun Ergezen tarafından iptal edildiği anlatılıyor.
Ergezen'in saat 18.00'de emrindeki rütbelilere mesaide kalması talimatını verdiği aktarılan mütalaada, darbe girişimi akşamında bazı subay ve öğrencilerin Yalova'da tam teçhizatlı şekilde otobüslere bindirilerek İstanbul'a takviye kuvvet olarak gönderildiği kaydediliyor.
"Kameraları arsaya gömmüşler"
Mütalaada, darbe girişiminin bastırılmasının ardından ana darbe davasında 88 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Tümgeneral Fethi Alpay'ın talimatıyla Astsubaylar Burhan Torlak ve Yavuz Baguç tarafından karargah binası ve dışındaki kameraların sökülüp okul dışındaki boş bir alana gömüldüğü belirtiliyor.
Sanık Hüseyin Ergezen'in toplanan delil ve tanık beyanları doğrultusunda, darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre "İstanbul TRT Müdürü" olarak atandığı aktarılan mütalaada, Ergezen'in, darbe girişimi hazırlıklarına yönelik eylem ve faaliyetleriyle İstanbul ve Yalova'da düzenlenen koordinasyon toplantılarına katıldığı vurgulanıyor.
Hüseyin Ergezen'in 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde yakalanan "örgütün mahrem imamlarından" Kemal Batmaz ile 2013 yılında FETÖ'nün TSK içerisinde haberleşme amacıyla kullandığı ankesörlü telefonla iletişim kurduğunun tespit edildiği anlatılan mütalaada, Ergezen'in, örgütün "TSK İmamı" olan ve Akıncı Üssü davasının firari sanığı Adil Öksüz'ün evinde yapılan aramada ele geçirilen kitapta parmak izine rastlandığı ve Öksüz'ün telefonuyla pek çok kez iletişime geçtiği ifade ediliyor.
İstenen Cezalar
Mütalaada, eski Kurmay Albay Hüseyin Ergezen'in "Anayasayı ihlal", "silahlı terör örgütü üyeliği", "kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi" ve "ulaşım araçlarının kaçırılması" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 22 yıl 10 aydan 56 yıl 3 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Aralarında eski Kurmay Binbaşı Ecir Şık, eski Hava Mühendis Albay Süleyman Demirci, eski Kurmay Albay Zafer Mercan, eski Mühendis Albay Yılmaz Altuntaş'ın da aralarında bulunduğu 40 sanığın "Anayasayı ihlal" ve "silahlı terör örgütü üyeliği" suçlarından ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ve 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilen mütalaada, sanıklar Yusuf Günana ve Emir İrfan Kara'nın savunmalarının alınmamış olması sebebiyle dosyalarının ayrılmasına karar verilmesi isteniyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-30 Ekim (2017) 'İstanbul 43 sanık (ilk 44) Darbe/Hava Harp Okulu' davası
(30 Ağustos 2019, 15:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: