İstanbul'da, Sözcü Gazetesi yazar ve çalışanlarının Fetullah Gülen Terör Örgütü'nün (FETÖ) sözcülüğünü yapmak, yayınlarıyla örgüte destek olmak suçlamasıyla yargılandığı ve aralarında gazeteciler Emin Çölaşan ile Necati Doğru'nun da yer aldığı 9 sanıklı davaya devam edildi. Duruşma, iki sanığın son savunmasını yapmaması üzerine son savunmalar ve karar için 4 Eylül'e ertelendi. Duruşmada sanık gazeteci Çölaşan ile Doğru, 'FETÖ olayı ve terörü desteklediğimiz olayı bizim gazetemize sığmaz' savunmalarıyla reddetti. Sanık Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz da "Şimdiye kadar 15 gazete çıkardım. Sağ gazeteler de var bunun içinde" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Muğla'da tatil yaptığı haberinde kaldığı villayı açıklayan ve bu haberi darbe başlamadan sadece bir kaç saat önce internette yayımlanan diğer sanık Gökmen Ulu ise pes dedirten bir savunma yaptı. 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tatil haberini yaptığım için tutuklandım. Haber, 15 Temmuz'da saat 16.25'te sitede yayınlandı. O sırada ülkemizde bir olağanüstülük var mıydı? Yoktu. Geriye dönüyorlar, 'sen yaptın haberi, yerini sen bildirdin' diyorlar' dedi.
15.06.2019 14:00 İstanbul'da, Sözcü Gazetesi yazar ve çalışanlarının Fetullah Gülen Terör Örgütü'nün (FETÖ) sözcülüğünü yapmak, yayınlarıyla örgüte destek olmak suçlamasıyla yargılandığı ve aralarında gazeteciler Emin Çölaşan ile Necati Doğru'nun da yer aldığı 9 sanıklı davaya devam edildi.
14 Haziran'da İstanbul 37.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanıklardan Emin Çölaşan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken Necati Doğru, Metin Yılmaz ve Gökmen Ulu'nun da arasında bulunduğu 7 sanık duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya Bülent Tezcan, Muharrem Erkek'in de aralarında bulunduğu bazı CHP'li milletvekilleri ile CHP eski milletvekilleri Muharrem İnce, Barış Yarkadaş da izleyici olarak katıldı. Gazete yazarlarından Uğur Dündar da duruşmayı izledi.
Çölaşan, Fetö'ye destek yayınları ortadayken pişkince inkar etti
Duruşmada mütalaaya karşı son savunmasını yapan sanık Emin Çölaşan, kendisinin ve gazetesinin FETÖ'ye yardım ettiğini reddederek 'FETÖ olayı ve terörü desteklediğimiz olayı bizim gazetemize sığmaz. Bizde öyle bir şey olmaz. İddia makamının suçlamalarını çürüttüm. Beraatimi istiyorum' dedi.
Sanık Necati Doğru ise 'Ben 44 yıllık gazeteciyim. FETÖ'yü aklamak temize çıkarmak kesinlikle söz konusu değil. Ahlakım, düşüncem, dünya görüşüm FETÖ'cülüğün yakınından, yanından geçmez. Beni lekeliyorlar. Bu lekelemeye izin vermeyin beratımı istiyorum' diye konuştu. Doğru, iddianamenin özensiz olduğunu ve ciddi bir şekilde yazılmadığını öne sürdü. Kendisinin yazdığı 3 yazı nedeniyle suçlandığını kaydeden Doğru, '44 yıldır muhalefet yapan bir gazeteciyim. Mahkeme binalarına çok gittim yazdığım yazılardan dolayı. Savcılar iddianameleri doğru yazmışlardır, hakimler de adaletin süzgecinden geçirmişlerdir. Şimdi size gelirken aynı güvenle gelmiyorum. Size güvenmediğim için değil, bu kalitesiz faaliyetlere dayalı iddianamelere güvenmiyorum.' şeklinde beyanda bulundu. Hakkındaki tüm suçlamaları reddeden Doğru, FETÖ'cüleri aklamaya çalışmadığını iddia ederek beraatini talep etti.
'Sağ gazeteyi de sol gazeteyi de biz çıkardık!'
Sanık Sözcü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz da 43 yıllık gazeteci olduğunu belirterek 'Şimdiye kadar 15 gazete çıkardım. Sağ gazeteler de var bunun içinde. Biz profesyonel gazeteciyiz, bizim fikrimiz olmaz. Tamamen gazetecilik çerçevesinde çalışırız. Hiçbir örgüte bağlı değilim. Beraatimi istiyorum' şeklinde konuştu.
Akla zarar savunma: O saatlerde olağanüstü hareketlilik var mıydı, yoktu. Suçsuzum!
Sanık Gökmen Ulu, 'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tatil haberini yaptığım için tutuklandım. İmzalarımın her zaman arkasındayım. Gazetecilik suç değildir. Haber, 15 Temmuz'da saat 16.25'te sitede yayınlandı. O sırada ülkemizde bir olağanüstülük var mıydı? Yoktu. Geriye dönüyorlar, 'sen yaptın haberi, yerini sen bildirdin' diyorlar. Karşınızda bir sokak çetesi mi var? Bu şekilde niye FETÖ ile mücadele küçültülmeye çalışılıyor. FETÖ'nün günler öncesinden Erdoğan'ın yerini öğrenip hazırlık yaptığı ortaya çıkmıştır. Lekelenmeme hakkımız ihlal edilmiştir' diyerek beraatini talep etti. Sanık Mediha Olgun ise suçlamaları reddederek 'Benim yetkim yoktu. Görmediğim bir haber için yargılanıyorum. Bu durumdan rahatsızım. İşsiz kaldım. Gazetecilikten soğudum. Benim Fetullahçılarla ne işim olur. Beraatimi istiyorum' dedi.
4 EYLÜL'E ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, sanıklar Mustafa Çetin ve Yonca Yücekaleli'nin ve bazı sanıkların avukatlarının savunma yapmak için ek süre istemelerini kabul etti. Heyet, son savunmaların tamamlanması ve karar için duruşmayı, 4 Eylül'e erteledi.
AÇIK DELİLLERE RAĞMEN AKILLARA ZİYAN SAVUNMALAR
Duruşmada sanık gazeteci Çölaşan Fetö'ye açık destek olarak yorumlanan onlarca haberi görmezden gelerek kendisinin ve gazetesinin FETÖ'ye yardım ettiği suçlamasını 'FETÖ olayı ve terörü desteklediğimiz olayı bizim gazetemize sığmaz' savunmasıyla reddetti.
Benzer bir savunmayı da Necati Doğru yaptı. Doğru, 'Ahlakım, düşüncem, dünya görüşüm FETÖ'cülüğün yakınından, yanından geçmez' dedi.
Bir başka ilginç savunma ise Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz'dan geldi. 43 yıllık gazeteci olduğunu belirten Yılmaz, 'Şimdiye kadar 15 gazete çıkardım. Sağ gazeteler de var bunun içinde' dedi.
Tüm bu savunmalara karşı Sözcü'nün Fetö'ye açık destek olarak yorumlanacak haberleri gizli değil. O nedenle Sözcü=Fetö nitelemesi ortaya çıktı. Belki Fetullah Gülen Terör Örgütü'ne doğrudan üyelik söz konusu olmayabilir. Ancak örgüte üye olunmadan da bir örgüte destek olunabilir. Hem sağ hem sol görüşlü yayınlar yapmaları bu açıdan anlamlı. Maksat provokatörlük ve hükümeti devirmek ise sağ-sol görüşte olunmasının ne önemi olabilir ki. Sabah sağcıyı vuran silah öğleyin solcuyu vurmamış mıydı 12 Eylül öncesi?
Fetö'nün terör örgütü olduğu kanıtlandığı halde yayın politikası değişmedi
Sanıkların Gülen'i ve örgütünü sevmedikleri savunması inandırıcı olabilir ancak bu onları masum yapmaz. Örgüt üzerinden halk tarafından seçilmiş meşru bir hükümeti devirmeyi ve yıpratmayı amaçladıkları açık idi. Manşetten yayınladıkları çoğu haberde adeta bunu ilan ettiler. Çeşitli Fetö davalarında bir çok gazeteciye ve diğer meslek mensuplarına yöneltilmiş olan 'üye olmamakla birlikte Gülen terör örgütüne destek oldukları' suçlaması sabit görülerek hapis cezaları verildiği de bir gerçek. Sanık Sözcü'lerin görüşlerinin Gülen örgütüyle uyuşmaması onları masum kılmaz. Onların Fetö'yü manivela olarak kullanarak, hatta Fetö'nün terörle bağlantısı mahkemelerce çok sayıda delille ortaya konulduğu halde bile bu yayınlarını aynı şekilde devam ettirerek meşru hükümeti devirmeye kalkıştıkları açık.
Duruşmada bir başka ilginç savunma daha yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Muğla'da tatil yaptığı haberinde kaldığı villayı açıklayan ve bu haberi darbe başlamadan sadece bir kaç saat önce internette yayımlanan diğer sanık Gökmen Ulu ise akıllarla alay eder bir savunma yaptı. 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tatil haberini yaptığım için tutuklandım. Haber, 15 Temmuz'da saat 16.25'te sitede yayınlandı. O sırada ülkemizde bir olağanüstülük var mıydı? Yoktu. Geriye dönüyorlar, 'sen yaptın haberi, yerini sen bildirdin' diyorlar' dedi.
Haberden 4 saat sonra darbe hareketlenmesi başladı
Bu savunma pes dedirtiyor. Çünkü, eğer olağanüstü hareketlilik (darbe hareketliliği) başlamış olsaydı zaten haber darbecilere yer gösterme iddialarına dayanak sayılmaz normal bir haber görülebilirdi. Oysa darbe başlamadan sadece bir kaç saat önce yapıldığı ve ilerleyen saatlerde darbe hareketlenmesi başladığı için suikast timine yer gösterme anlamına gelir denilebilir. 16.25'te yayımlanan haberden 4 saat sonra saat 20.23 gibi darbenin fiilen başlatıldığı mahkeme kayıtlarına yansıdı. 20.23 gibi Akıncı'dan ayrılan 33 özel kuvvet mensubu darbeci tim Genelkurmay karargahını ele geçirmek üzere ilk adımı attı. Darbecilerin en büyük hedefleri kuvvet komutanlarını, ardından da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan ve diğer hükümet yetkililerini derdest etmekti.
Bu kapsamda darbecilerin diğer bir timi 11 kişilik suikast ekibi Marmaris'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bulunduğu yerlere baskın yapmış, 1 polisin şehit edildiği saldırı, polislerin direnmesi, Erdoğan'ın kaldığı yerden ayrılarak izini kaybettirdiğinin anlaşılması sonrası saldırganların ormanlık alana kaçmalarıyla sona ermişti. Eğer Erdoğan darbecilerce ele geçirilmiş olsaydı genel kanıya göre darbe girişimi başarıya ulaşmış olacaktı. Darbecilerin dakikalar içinde elinden kaçırdığı Erdoğan'ın halka seslenmesiyle darbeye karşı görülmemiş ölçüde halk direnişi başlamıştı. Kasabalara kadar tüm şehirlerde halk topluluklarının askerlere direnişe geçmeleri, askerleri araçların lastiklerini patlatmaları, savaş uçaklarının iniş kalkışını engellemek için tarlalarını yakıp duman oluşturmaları, garnizonların önüne iş makineleri yığarak askeri araç çıkışını engellemeleri ve bizzat silahlı çatışmaya girmeleri üzerine darbe girişimi kanlı çatışmalarla bastırılmıştı.
MÜTALAADAN
17 sayfalık mütalaanın sonuç kısmında, şekli olarak FETÖ'ye karşı olmak, ağır şekilde eleştirmek, davalı/davacı olmak, hatta açıkça FETÖ'ye hakaret etmenin başlı başına FETÖ'yü desteklememek sonucunu doğurmayacağını belirtildi. Sözcü Gazetesi'nin yaklaşımının örgütün karşısındaymış görüntüsünü vermediği gibi örgütün yayın organlarından önemli bir farkının olmadığı, zaman zaman örgütün yayınlarından bile daha çok kamuoyunda etki oluşturmaya açık ve algı oluşturabildiği de mütalaada yer aldı. Mütalaada sanıklar Emin Çölaşan, Necati Doğru, Gökmen Ulu, Mediha Olgun, Metin Yılmaz, Mustafa Çetin, Yücel Arı ve Yonca Yücekaleli'nin 'Silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme' suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapisleri talep edildi. Sanık Mediha Olgun hakkında ayrıca etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması da talep edildi. Savunması alınamayan sanık Burak Akbay'ın dosyasının ise ayrılması istendi.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Sözcü Gazetesi'ne açılan davanın ilk iddianamesinde gazetenin sahibi firari şüpheli Burak Akbay'ın 'Silahlı terör örgütünü yönetme' ve 'Silahlı terör örgütü propagandası yapmak' suçlarından 16,5 yıldan 30 yıla kadar hapsi isteniyor. Gazetenin İzmir muhabiri Gökmen Ulu ile eski İnternet Sorumlu Haber Müdürü Mediha Olgun ve Mali İşler Müdürü Yonca Yücekaleli'nin ise 'Silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etme' suçlarından ise 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisleri talep ediliyor. İlk davayla birleştirilmesine karar verilen ikinci iddianamede ise Sözcü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz, Sözcü Gazetesi İnternet Yayın Yönetmeni Mustafa Çetin, Sözcü Gazetesi İnternet Haber Koordinatörü Yücel Arı, yazar Necati Doğru ve yazar Emin Çölaşan hakkında 'FETÖ'ye üye olmamakla beraber örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Paralel yapı-02 Ekim (2017) 'İstanbul 4 sanık Sözcü Gazetesi Yapılanması' davası
Paralel yapı-10 Aralık (2018) 'İstanbul 5 sanık Sözcü gazetesi yazarları/örgüte destek' davası
(15 Haziran 2019, 14:00)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: