İstanbul'da, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlileri ile ana dava hükümlülerinin de aralarında bulunduğu 4'ü tutuklu, 14'ü firari 85 sanığın yargılanmasına devam edildi. İlk kez mahkemede tanıklık yapan Güler, kendilerine ne emniyet birimlerinden, ne de Hrant Dink tarafından koruma talebinde bulunulmadığını belirterek "Olsaydı gerekeni yapardık" dedi. Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu, cinayet öncesinde İstanbul Valiliği'nde yapılan görüşmeyi sorması üzerine Muammer Güler, söz konusu görüşmenin cinayetten bir hafta önce yapılmadığını, çok önce yapıldığını belirterek "Bu görüşme ile ilgili kamuoyu yanıltılmıştır, herhangi bir tehdit, gözdağı, baskı yoktur. Bu görüşmenin Hrant Dink'in öldürülmesiyle bir ilgisi yoktur" dedi.
15.06.2019 15:29 İstanbul'da, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlileri ile ana dava hükümlülerinin de aralarında bulunduğu 4'ü tutuklu, 14'ü firari 85 sanığın yargılanmasına devam edildi.
11.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, eski polis Muhittin Zenit ve eski Trabzon Jandarma Komutanlığı görevlisi Volkan Şahin katıldı. Tutuklu sanık eski emniyet müdürü Ramazan Akyürek'in cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantısının sağlandığı duruşmada, müdahil Dink ailesini de avukatlar temsil etti. Duruşmayı, HDP Milletvekili Garo Paylan da izledi.
Celse arası mahkemeye gelen belgelerin okunduğu duruşmada, daha önce alınan ara karar gereği tanık olarak dinlenilmesine karar verilen Mustafa Kuletaş'ın, tutuklu bulunduğu Çanakkale Cezaevi'nden SEGBİS ile bağlantı kurularak tanık olarak bilgisine başvuruldu.
FETÖ üyeliği suçundan tutuklu olduğunu ve polis memurluğundan emekli olduğunu belirten Kuletaş, mahkeme heyeti başkanı ve Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu'nun sorularını yanıtladı.
Trabzon'da 2004 yılında McDonalds'ın bombalanması olayıyla ilgili polis tutanaklarında imzası bulunan tanık Kuletaş, o dönem olay yerine gitmediğini ve büro elemanı olarak sadece ifadeleri alıp yazdığını söyledi. Kuletaş, "Çok uzun bir süre oldu. Yaşım 60, hatırlamıyorum. Ne desem yalan olur. Yasin Hayal'in ifadesini ben mi aldım hatırlamıyorum. İfadesinin altında imzam varsa ben almışımdır. İmzam yoksa ben almamışımdır. Ama annesi ile babasının ifadesini ben aldım." dedi.
Kuletaş, "Erhan Tuncel ile yapılan sorguya, mülakata katıldınız mı?" sorusunu da "Hayır. Sorguda ben yoktum." şeklinde yanıtladı.
Tanık anlatımından sonra söz alan tutuksuz sanık Muhittin Zenit, "Ben Hrant Dink cinayetinden 11 ay önce, Dink'in ne surette olursa olsun Yasin Hayal tarafından öldürüleceğini devletime bildirdim. Üzerime düşen sorumluluğu fazlasıyla yaptım." diye konuştu.
Zenit, soruşturmanın ilk aşamasında savcılıkta ifade veren Hüseyin Tan adlı kişinin beyanlarının da, çelişki barındırdığını öne sürdü.
Duruşmada dinlenilen bazı tanıklar da sanıkları tanımadıklarını ve olayla ilgili bilgilerinin bulunmadığını savundu.
Duruşma tanıkların dinlenilmesine devam edilmek üzere yarına ertelendi.
Öte yandan, tutuklu sanık Ercan Gün hakkında FETÖ mensuplarınca 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve 4 MİT görevlisinin kumpas kurularak ifadeye çağrılmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamenin de bu dava dosyasıyla birleştirildiği öğrenildi.
12.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, eski emniyet müdürü Ahmet İlhan Güler ve eski jandarma görevlisi Gazi Günay katıldı. Tutuklu sanık eski emniyet müdürü Ramazan Akyürek'in cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantısının sağlandığı duruşmada, müdahil Dink ailesini de avukatlar temsil etti.
Duruşmada, 12 yıllık dava sürecinde birçok kez tanık olarak dinlenilmesi talep edilen ve mahkeme heyetinin bir önceki celse tanıklığına başvurulmasına karar verdiği, Dink cinayeti döneminde İstanbul Valisi olarak görev yapan eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, ilk kez tanık olarak dinlenildi.
Güler'e, Dink cinayetinden yaklaşık 3 yıl önce, 24 Şubat 2004'te İstanbul Valiliği'nde Hrant Dink ile yapılan görüşme ve görüşmede neler konuşulduğu soruldu.
"ALGI YARATILIYOR"
Bu yöndeki sorulara yanıt veren Güler, "Ölümünden bir hafta önce Agos gazetesinde başlattığı bir yazı dizisi var. 2 yıl 10 ay 25 gün öncesinde, vali yardımcısının odasında yapılan bir görüşmeden bahsediliyor ve maalesef kamuoyunda, ölümünden bir hafta önce sanki çağrılmış, görüşülmüş gibi bir algı yaratılıyor. Sabiha Gökçen ile ilgili, hassasiyetin paylaşılması ve yazdığı yazının (Gökçen'in Ermeni olduğu iddiasını içeren yazı) kaynağının sorulmasına yönelik bir toplantıdır. Toplantıyı yapan kişi de azınlıklardan sorumlu vali yardımcısıdır. Orada tehdit ve baskı söz konusu olmamıştır. Kendisinin de baskı gördüğüne dair herhangi bir müracaatı olmamıştır. Olayı bu açıdan görüyorum" diye konuştu.
Duruşmaya Güler'in beyanlarıyla devam edildi.
Güler şunları dile getirdi: "Hrant Dink'in 2004 yılında çıkan yazısı üzerine kamuoyunda infial oluştu. Gerekli tedbirler alındı. Yargılanması sırasında da tedbir alındı. Kendisinden bilgi alınması, kaynağının sorulması için üç yıl önce valilikte görüşme yapıldı. Azınlıklardan sorumlu vali yardımcısı Ergun Güngör görüştü. Kendisine bir baskı yapılmadı, tehdit edilmedi. Ancak kamuoyunda sanki ölümünden bir hafta önce kendisi çağrılmış, uyarıda bulunulmuş gibi yanlış bir kanaat oluştu. Esasen bu olay kendisinden bilgi alınması, hassasiyetin paylaşılması sorulmasına yönelik bir toplantıdır. Orada herhangi bir tehdit, baskı söz konusu olmamıştır. Aradan geçen 3 sene boyunca da kendisi tarafından herhangi bir baskı gördüğüne ilişkin herhangi bir müracaatı olmamıştır. Devletin kendisine aba altından sopa göstermesi gibi bir durum söz konusu değildir. Kendisi de ölümünden bir hafta önceki yazısında valilikteki görüşmeyle ilgili 'Nezaket çerçevesinde' geçen bir görüşme olduğunu yazıyor, ancak bazı imalarda da bulunuyor. Sanki kendisine gözdağı verilmiş gibi bir algı yaratıldı. Bu görüşmenin cinayetle hiçbir illiyet bağı bulunmamaktadır."
KORUMA TALEBİ OLMADI
Güler, Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nde 11 ay boyunca teknik takip yapıldığını ancak İstanbul Emniyetine "bilgi notu" dışında bir paylaşım yapılmadığını belirterek kendisine de herhangi bir bilgi verilmediğini, Trabzon'daki soruşturmaya vakıf olmadığını söyledi. Güler, kendilerine ne emniyet birimlerinden, ne de Hrant Dink tarafından koruma talebinde bulunulmadığını belirterek "Olsaydı gerekeni yapardık" dedi.
EMNİYETTEN KORUMA İLE İLGİLİ TEKLİF GELMEDİ
Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu'nun, "Orhan Pamuk'un hedef olabileceği üzerine koruma kararı oluşturmuşsunuz. Dink ile ilgili koruma kararı gündemde miydi?" sorusuna Güler, "Koruma ile ilgili emniyet birimlerinden bir teklif gelmedi. Trabzon'da Hrant Dink ile ilgili yürütülen soruşturmada da böyle bir talep yok. Kendisinden de gelmedi. Teklif ve bilgi gelseydi elbette gereği yapılırdı" diye yanıt verdi.
Güler, avukat Bakırcıoğlu'nun valilik görüşmesinde MİT yetkililerinin bulunduğunu o dönem söylememiş olmasına ilişkin soruya ise "MİT kanununa göre davrandım" dedi. Muammer Güler, davanın sanıklarından Celalettin Cerrah'ın avukatının "Müvekkilimin görevi ihmal ettiğine ilişkin bilginiz var mı?" sorusuna ise "Sayın Cerrah eğer bu konuda bilgisi olsa benimle mutlaka görüşürdü. Vali sorumluluğuyla belirtmek isterim ki, en ufak bir ihmali olduğunu düşünmüyorum. Aynı şekilde Ahmet İlhan Güler'in de ihmali olduğunu düşünmüyorum" diye cevap verdi. Güler, diğer sanık avukatlarının sorusu üzerine de jandarmadan da Dink olayına ilişkin hiçbir bilgi gelmediğini söyledi. Güler'in ifadesinin tamamlanmasının ardından duruşma salonundan ayrıldı.
DURUŞMA SONRASI AÇIKLAMA YAPTI
Muammer Güler, tanıklığına ilişkin basın mensuplarının soruları üzerine, "Ne sordularsa, cevap verdik. Size küçük bir açıklama yapmak istiyorum" dedi. Güler, 2014'ten itibaren yurtdışı kaynaklı bazı hesapların sağlığıyla ilgili periyodik yayınlar yaptığını, bu yayınların yakınlarını ve dostlarını endişeye sevk ettiğini belirterek, "Bu yayınları kınıyorum ve bunun üzerinden de yapılan yorumlar oluyor. Gördüğünüz gibi buradayım ve o yayın sahipleri hakkında da gerekli suç duyurularında bulundum, bulunmaya da devam edeceğim. Ama maalesef yurtdışı kaynaklı bu hesaplar sağlığımla ilgili olur olmaz bilgilerle dostlarımı ve yakınlarımı endişelendirmeye devam ediyorlar. Bunun çok yanlış bir iş olduğunu ve bunun insanlıkla bağdaşmadığını burada ifade etmek isterim" diye konuştu.
13.06.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 95’inci celsesi görülen duruşmaya, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz’ün de aralarında bulunduğu 3 tutuksuz sanık katıldı. Tutuklu sanık eski Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek, eski jandarma görevlisi Muharrem Demirkale ve gazeteci Ercan Gün, tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Müdahil Dink ailesini de avukatları temsil etti.
Üç gün süren duruşmada, tanık olarak dinlenmesine karar verilen MİT görevlileri için kuruma yapılan yazıya MİT’in cevap vermemesi üzerine bu kişilerin ifadeleri alınamadı. Dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör ise Bursa Ağır Ceza Mahkemesi’nde SEGBİS bağlantısı için hazır bulundu. Ancak Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) sistemindeki arıza nedeniyle bugün dinlenemedi.
SAVCI 9 SANIĞIN DOSYASININ AYRILMASINI TALEP ETTİ
Duruşmada savcı Mehmet Yeşilkaya, Ogün Samast ve Yasin Hayal’in de aralarında bulunduğu ana dava dosyası 9 sanığın birtakım suçlar yönünden zaman aşımının dolması ihtimali bulunduğunu belirterek bu sanıklar yönünden dosyanın ayrılmasını ve dosyanın mütalaa için kendisine gönderilmesini talep etti.
ERCAN GÜN TAHLİYESİNİ TALEP ETTİ
Daha sonra talepleri sorulan sanıklardan Ercan Gün, “Örgüt üyesi olmadığım belirtildiği halde, etkin pişmanlıktan yararlanmak istememem iddianamede örgüt tavrı olarak değerlendirilmiş. O zaman itirafçı değil, iftiracı olmam isteniyor demektir” dedi. Gün, ByLock kullandığı iddiasına ise “ByLock kullandığım iddia ediliyor. Ama telefona ilişkin teknik kayıtlar birbirini tutmuyor. İlk kullanım ve son kullanım tarihleri arasında uyumsuzluk vardır. Adli emanette iki telefonum bulunmaktadır. İddia makamı bu telefonları ne zaman inceleyecek ve ben daha ne kadar bekleyeceğim? Telefonumdan alınan listede, 48 gazeteci, 8 emniyet amiri veya memuru, 4 savcı ve hakim, 3 avukat, 29 kişi kim olduğunu sim karta bakmadan bilmediğim kişi var. 25 yıldır polis ve adliye muhabirliği yapmış gazeteciyim. Bu hayatın akışında normaldir” diyerek tahliyesini talep etti.
4 SANIĞIN TUTUKLULUĞUNUN DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Muharrem Demirkale ve Ercan Gün’ün tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Heyet, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 13 Mayıs 2013 tarihli bozma kararı sonrasında yargılanan sanıklar Ahmet İskender, Erhan Tuncel, Ersin Yolcu, Osman Hayal, Salih Hacısalihoğlu, Tuncay Uzundal, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz ile bu dosyayla birleşen Ogün Samast hakkındaki bazı suçlamalara ilişkin zamanaşımı riski nedenler dikkate alınarak bu sanıklar hakkındaki dosyanın ayrılmasına ve mütalaa için savcıya gönderilmesine hükmetti. Ali Öz’ün ise ev hapsinin kaldırılması talebi reddedildi. İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör’ün bir sonraki celse dinlenmesine ve tanık olarak dinlenmesine karar verilen MİT görevlileri hakkında MİT Müsteşarlığı’ndan yazı cevabının beklenmesine de karar verildi.
Duruşma 4-5-6 Eylül tarihlerine bırakıldı.
DAVA
Dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 sanığın yargılandığı davada 17 Ocak 2012'de verdiği kararla tutuklu sanık Yasin Hayal'in, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmekten 3 ay ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraatini kararlaştırmıştı.
Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in de 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırmış, bütün sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatine hükmetmişti.
Bozma kararı
Yargıtay 9. Ceza Dairesi de "örgüt" yönünden verilen beraat kararını bozarak, sanıkların "silahlı terör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına karar vermişti.
"Kasten öldürmeye azmettirme" ve "Orhan Pamuk'u tehdit" suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararını onayan daire, Yasin Hayal hakkında "silahlı terör örgütü kurmak, yöneticisi olmak" suçundan verilen beraat kararını ise "suç örgütü kurmak ve yönetmek" suçundan mahkumiyet gerektiği için bozmuştu.
Sanıklardan Erhan Tuncel'in "patlayıcı madde imal etmek" suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, "kasten öldürmeye azmettirmek" suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu. "Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan beraat kararı da "suç örgütü üyesi olmak" suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulan Tuncel hakkında, Trabzon'da 24 Ekim 2004'te McDonalds'ın bombalanması olayında, "genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak, mala zarar vermek ve 6 ayrı kasten yaralama" suçlarından verilen mahkumiyet kararı da bozulmuş, bu eyleminin "6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs" suçunu oluşturacağına karar verilmişti.
Dava yeniden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
Yargıtay kararının ardından davanın yeniden görülmesine, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanmış, bu mahkemede 6 duruşma yapıldıktan sonra dosya, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kamu görevlilerine ilişkin iddianameyi kabul ettikten sonra dava dosyasını, Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu, haklarındaki hükümler Yargıtay tarafından bozulan 8 sanıklı ana davayla birleştirilmesi için İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk etmişti. Bu mahkemenin heyeti, "Birleştirme kararında muvafakat talep edilmediği, mahkemenin terör suçlarına bakmakla görevli olmadığı, ana davada yargılamanın ileri aşamaya geldiği ve bu davada yargılananlarla yeni davada yargılanacak kamu görevlileri arasında ortak sanık bulunmadığı" gerekçeleriyle dosyayı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne iade etmişti.
Mahkemeler arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için dosyaların gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi, iki dosyayı birleştirip, davaların İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karar vermişti.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler ve jandarma görevlilerinin de aralarında bulunduğu 50 sanık hakkında Hrant Dink cinayetine ilişkin açılan yeni davanın, aralarında Ogün Samast, Erhan Tuncel, eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Coşgun Çakar'ın da yer aldığı 35 sanıklı ana dava ile birleştirilmesine hükmetmişti.
Kamu görevlisi sanıkların iddianamesinden
Davaya eklenen iddianamede, eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve Coşgun Çakar'ın "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, diğer suçlardan da çeşitli hapis cezalarına çarptırılması talep ediliyor.
Dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in de "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi ve görevi kötüye kullanmak" suçlarından 15 yıl 6 aydan yirmi ikişer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstihbarat Daire Başkanı (İDB) Sabri Uzun, Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay, Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısı Hasan Durmuşoğlu, Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Ercan Demir, Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı, İDB Şube Müdürü Yunus Yazar, İDB C Şube Müdür Yardımcısı Ali Poyraz, İDB'de görevli Komiser Yılmaz Angın, Hamdi Egbatan, Mehmet Akif Yılmaz, Serkan Şahan ve Ömer Faruk Kartın, İDB C Büro Şube Müdür Yardımcısı Tamer Bülent Demirel ve Osman Gülbel, Komiser Yardımcısı Özkan Mumcu, Trabzon'da polis memurluğu yapan Muhittin Zenit, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya ve Mehmet Uçar ile eski Mülkiye Müfettişi Şükrü Yıldız hakkında da benzer suçlardan farklı oranlarda hapis cezaları öngörülüyor.
FETÖ bağlantılı iddianameyle sanık sayısı 85'e çıktı
Yargılama devam ederken Dink cinayetine ilişkin soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü, yeni bir iddianame hazırladı.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, kapatılan Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, gazeteciler Adem Yavuz Arslan, Ercan Gün ile meslekten ihraç edilen Tuğgeneral Hamza Celepoğlu, dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz, Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız ve İstanbul Jandarma İstihbarat Görevlisi Yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin de aralarında bulunduğu 51 sanık hakkında hazırlanan iddianamede, cinayetin FETÖ ile bağlantısıyla ilgili "Dink cinayeti, Fetullah Gülen'in sapkın dini inançları referans alınarak başka bir düzen getirmek için FETÖ/PDY'nin şiddet içeren bir başlangıç eylemidir." ifadeleri kullanılıyor.
Tüm sanıklar hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianamede, Gülen ile Öz ve jandarma görevlilerinin de aralarında olduğu 40 sanık hakkında ise ayrıca "kasten öldürmeye iştirak" suçundan müebbet hapis cezası talep ediliyor. Dink cinayetine ilişkin ana davayla birleştirilmesi talebiyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen 50 sanığın yer aldığı 3. iddianame, eksiklikler bulunduğu gerekçesiyle iade işlemlerinin ardından 29 Mayıs 2017'de kabul edildi. Heyet, 2 Haziran 2017'de 50 sanıklı yeni iddianameyle 35 sanıklı ana dava dosyasının birleştirilmesine hükmederek, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in gıyaben tutuklanmasına, Ekrem Dumanlı ve Zekeriya Öz'ün de aralarında bulunduğu 6 sanık hakkında da yakalama emri düzenlenmesine karar verdi.
Paralel yapı-21 Mart (2017) 'İstanbul 85 sanık (50+35) Dink Cinayeti ve Fetö bağlantısı' birleşik davaları
(15 Haziran 2019, 15:29)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: