İzmir'de, 'askeri casusluk' soruşturması kapsamında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinin sahte delil üreterek kumpas kurdukları iddiasına ilişkin davada yaklaşık 3 yıldır yargılanan 90 sanıktan 55'i hakkında 51 ile 7 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. Eski Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) büro amiri Yusuf Usşen üzerine atılı tüm suçlardan toplamda 51 yıl 4 ay 5 gün, dönemin İzmir İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın FETÖ üyeliği ve diğer suçlardan 50 yıl 10 ay 26 gün, eski Batman İl Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan "terör örgütü üyeliği" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 18 yıl 6 ay 22 gün, eski İzmir İl Emniyet Müdürü Bilkay "terör örgütü üyeliği" suçundan 11 yıl hapis cezası aldı. Kararı değerlendiren müşteki emekli albay Tamer Nalbant, "Bizim soruşturmamıza sebep olan o deliller oraya nasıl girdi? Bunlarla ilgili bu davada bir şeyler görmek istiyorduk ancak hayal kırıklığına uğradık." dedi.
01.06.2019 14:43 İzmir'deki "askeri casusluk" soruşturması kapsamında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinin sahte delil üreterek kumpas kurdukları iddiasına ilişkin, aralarında tutuksuz sanık eski İzmir İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay'ın da yer aldığı 13'ü tutuklu toplam 90 sanığın yargılandığı ve ilk duruşmasının 21 Haziran 2016'da görüldüğü davada karar çıktı.
20.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya bazı tutuklu sanıklar ile avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) kayda alınan duruşmada, 2010'daki "askeri casusluk" soruşturması sırasında İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü olan tutuklu sanık Mehmet Ali Şevik, iddianamede isnat edilen hiçbir suçu işlemediğini savundu.
Soruşturmayla ilgili evraka attığı paraf ve imzalarda usulsüzlük olmadığını ileri süren Şevik, kanun dışı eyleminin olmadığını ve görevini kötüye kullanmadığını iddia etti.
Tutuklu yargılanan eski emniyet müdürü Erkan Değer de FETÖ üyesi olmadığı, örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullanmadığı beyanında bulundu.
Bu örgütün okul, yurt, gazete ve bankasıyla hiçbir bağlantısının olmadığını ifade eden Değer, "Ben nasıl terörist olurum diye kendime soruyorum ama işin içinden çıkamıyorum. Selanik'ten Türkiye'ye göç eden bir vatansever olarak milleti ve devletimi seviyorum. Beraatimi istiyorum." dedi.
Mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
29.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın karar duruşmasına, tutuklu 13 sanık ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı.
Mütalaaya karşı sanık ve avukatlarının savunmalarını tamamlamasının ardından mahkeme heyeti, kararını açıkladı.
Heyet, tutuksuz sanıklardan İzmir Emniyet eski Müdürü Ali Bilkay'a 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 11 yıl, Batman Emniyet eski Müdürü Hasan Ali Okan'a 18 yıl 6 ay 22 gün ve dönemin İzmir İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın'a 50 yıl 10 ay 26 gün hapis cezası verdi.
Davada en yüksek cezayı tutuklu sanıklardan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Büro eski Amiri Yusuf Usşen ile dönemin İzmir İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Taner Aydın aldı. Usşen'e, üzerine atılı tüm suçlardan toplam 51 yıl 4 ay 5 gün, Aydın'a ise FETÖ üyeliği ve diğer suçlardan 50 yıl 10 ay 26 gün hapis cezası verildi.
ESKİ EMNİYET MÜDÜRLERİ İÇİN YAKALAMA EMRİ
Mahkeme heyeti, toplam 55 sanığı 7 yıl 6 ay ile 51 yıl 4 ay 5 gün arasında değişen hapis cezalarına mahkum etti. Sanıklardan 32'sinin beraatine, 1'inin 'etkin pişmanlık' hükümlerinden faydalanmasına, 2 sanık hakkında davasının ise reddine karar verildi. Tutuklu sanıklardan 5'i de tahliye edildi.
Aralarında Ali Bilkay ile Hasan Ali Okan'ın da bulunduğu tutuksuz 15 sanık hakkında da yakalama emri çıkarılmasına karar verildi.
Mahkum olan sanıklar, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "yasak bilgileri açıklamak", "iftira", "suç uydurma ve suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme" suçlarından beraat etti.
MÜŞTEKİ ALBAY: KUMPAS DELİLELRİNİ NASIL YERLEŞTİRDİLER, BUNUN ORTAYA ÇIKMAMASI HAYAL KIRIKLIĞI
İzmir'de, "askeri casusluk" soruşturmasında Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinin sahte deliller üreterek kumpas kurdukları iddiasıyla yargılanan 13'ü tutuklu 90 sanıkla ilgili çıkan kararı değerlendiren müşteki emekli albay Tamer Nalbant, "Bizim soruşturmamıza sebep olan o deliller oraya nasıl girdi? Bunlarla ilgili bu davada bir şeyler görmek istiyorduk ancak hayal kırıklığına uğradık." dedi.
Nalbant, kararın ardından İzmir Adliyesi önünde gazetecilere yaptığı açıklamada, 3 yıl süren yargılamanın ardından kararın çıkmasının sevindirici olduğunu söyledi.
Hangi sanığın ne kadar hapis cezası aldığının önemli olmadığına işaret eden Nalbant, şöyle konuştu:
"Uzun süren yargılamada bazı tanıklar davayı sulandırmaya çalıştı. Önemli olan suç delillerini bu sanıkların üretip üretmediği konusuydu. Mahkeme kararında sanıklara yönelik 'delil üretme ve suç uydurma'ya ilişkin bir suç görmedik. Eğer gerekçeli kararda bu durum 'görevi kötüye kullanma ve resmi evrakta sahtecilik' suçunun altına konursa yanlış olacaktır. 41 sanığa 'Silahlı terör örgütü üyesi olmak, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek, özel hayatın gizliliği ihlal etmek' gibi suçlardan ceza verilmesi ise sevindirici."
Nalbant, müştekiler olarak bu davayı titizlikle takip ettiklerini dile getirdi.
Yargılama sürecinde özellikle delil üretme konusuna dikkati çektiklerini vurgulayan Nalbant, "Bizim soruşturmamıza sebep olan o deliller oraya nasıl girdi? Bunlarla ilgili bu davada bir şeyler görmek istiyorduk ancak hayal kırıklığına uğradık. Bu durumla ilgili avukatlar ve bu süreci yaşayan arkadaşlarla bir değerlendirme yapacağız. Süreci buna göre sürdürmeyi düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
İDDİANAME
"Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" iddialarına ilişkin İzmir Emniyet Müdürlüğüne 10 Ağustos 2010'da gelen ihbar e-postası üzerine başlatılan soruşturmada, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık ve üst düzey askeri yetkili, devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine vermekle suçlandı.
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi, yapılan yargılama sonucunda Şubat 2016'da tüm sanıkların beraatine hükmederken, sahte deliller üretilerek kumpas kurulduğu iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada 25 şüpheli tutuklandı, 5 zanlı daha sonra tahliye edildi. Soruşturmaya ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olarak yer aldığı 68 sanıklı iddianame, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Dava dosyadaki sanık sayısı, dönemin Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Mustafa Gülcü ve Celal Uzunkaya'ya kurulduğu iddia edilen kumpas davasının da birleştirilmesiyle önce 83'e, birleşen başka dosya nedeniyle de 91'e yükseldi. Örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in dosyasının ayrılmasıyla sanık sayısı 90 oldu.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan "askeri casusluk" soruşturması 2010'da, İl Emniyet Müdürlüğüne gönderilen bir e-posta ihbarıyla başlatıldı.
Bunun üzerine 2013'te, "Üniversiteli kızları tehditle fuhuşa zorladıkları, devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine verdikleri" suçlamalarının yöneltildiği çoğunluğu asker 357 kişi hakkında "askeri casusluk" adı altında dava açıldı.
Operasyonun ilk dalgasında 55 kişi tutuklandı, soruşturma ve dava sürecinde birçok sanık cezaevine gönderildi.
Bir kısmı tutuklu 357 kişinin yargılandığı davanın sonlarına doğru 2014 yılında sanıklardan bir kısmı savcılığa davanın "sahte delillerle kurulan bir kumpas" olduğunu belirterek, suç duyurusunda bulundu.
Mahkeme, 2016'da 357 kişi hakkında beraat kararı verdi.
Daha sonra ise kumpası kuranlar hakkında "özel hayatın gizliliğini ihlal etme", "hukuka aykırı kişisel verileri kaydetmek", "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak", "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği", "iftira", "suç uydurmak", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme", "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma", "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme", "FETÖ silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından dava açıldı.
"Önceden kurgulanmış"
Soruşturma kapsamında hazırlanan "kumpas" iddianamesinde, "askeri casusluk" soruşturmasının o tarihte İzmir Emniyet Müdürlüğü birimlerinde yer alan FETÖ mensubu bazı emniyet mensupları tarafından kurgulandığı, soruşturma öncesinde önleme dinlemelerinin yapıldığı ve soruşturmaya geçildiğinde adli dinlemelerin bu kurgu üzerine oturtulduğu belirtildi.
Ayrıca dosyada, İstihbarat Şubesinin hazırladığı bilgi notlarıyla adli soruşturmaya yön verildiği, daha sonra yapılan aramalarda ele geçen ve "Pandora" adı verilen dijital verilerin barındırıldığı harici belleğin ve içerisindeki bilgilerin bu kurguyu hazırlayanlar tarafından oluşturulup arama yapılan evlere monte edildiği bilgileri yer aldı.
İddianamede dikkat çeken detaylardan biri de tutuklu sanıklardan eski başkomiser Yaser Özoğlu'nun emniyet içerisindeki hiyerarşiye ters şekilde şube müdürü, şube müdür yardımcısı ve büro amirinin imza ve parafı bulunmadan operasyonu başlatması oldu.
İzmir Emniyet Müdürlüğünde FETÖ yapılanmasına dair tespitler de kumpas davasının önemli delilleri arasında yer aldı.
30 sanıkta ByLock çıktı
İlk duruşması 21 Haziran 2016'da gerçekleştirilen davanın sanıkları arasında eski İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay, eski 1. sınıf emniyet müdürü Mustafa Çil, eski 3. sınıf emniyet müdürü Memduh Tosun, eski 4. sınıf emniyet müdürü Taner Aydın, eski emniyet amiri Yusuf Usşen, eski başkomiser Yaser Özoğlu ve eski Batman Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan yer alıyor.
Eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü ve 17-25 Aralık kumpasının mimarı olduğu öne sürülen Nazmi Ardıç da bir süre bu davada yargılandıktan sonra dosyası ayrıldı.
Şimdiye kadar 30 sanığa ait dijital verilerde FETÖ'nün gizli haberleşme sistemi ByLock tespit edildi.
Sanıklardan Yusuf Usşen, Hasan Ali Okan, Müjdat Karagöz ve Mehmet Emin Çakıcı'nın "FETÖ mensubiyeti bulunan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı en üst sevide olan kişi" anlamına gelen "A5" koduyla fişlendiği yönündeki ifadeler de dava dosyasında bulunuyor.
Eski 1. sınıf emniyet müdürü Mustafa Çil'in "FETÖ mensubiyeti bulunan, sadakati ve bağlılığı olan ancak bazı konuları sorgulayan kişi" anlamına gelen "B5" koduyla fişlendiği, Gökay Ersel Gülek'in "FETÖ içerisinde olup zaafları bulunmayan, her şeyi ile kendisini örgüte teslim etmiş polis memuru" anlamına gelen "SAYA" koduyla fişlendiği de soruşturma dosyasındaki bilgiler arasında yer alıyor.
Yaklaşık 3 yıldır devam eden askeri casusluk kumpas davasında yargılanan 90 sanık için yarın karar çıkması bekleniyor.
Soruşturmanın askeri ayağı
Bu dava görülmeye devam ederken, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı 2016'da, kumpasın askeri ayağına yönelik soruşturma başlattı.
Soruşturma kapsamında aralarında örgüt elebaşı Fetullah Gülen, FETÖ firarisi Tarık Toros, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın yaveri emekli albay Gürsel Yüce, eski Tümgeneral Hamza Koçyiğit, eski Roma Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Kurmay Albay Mehmet Demirağ, FETÖ'nün sözde yöneticileri Mehmet Ali Büyükçelebi, Mehmet Ali Şengül, Mehmet Hanefi Sözen, Naci Tosun ve İsmail Büyükçelebi'nin bulunduğu 103 sanık hakkında dava açıldı.
Bu davada da yıl sonuna doğru karar çıkması bekleniyor.
Firari savcı Yunanistan'a kaçarken yakalandı
Askeri casusluk soruşturmasını başlatan meslekten ihraç edilen firari savcı Zafer Kılınç ise 19 Nisan 2018'de Yunanistan'a kaçmaya çalışırken sınırda yakalandı.
Hakkında "Terör örgütü üyesi olmak, görevde yetkiyi zincirleme kötüye kullanmak", "özel hayatın gizliliğini zincirleme ihlal ve ifşa etmek", "hakaret" gibi suçlardan dava açılan Kılınç'ın yargılaması Yargıtay'da devam ediyor.
"Bize itham edilen suç bir madalya"
"Askeri casusluk" davasında yargılanıp 2,5 sene cezaevinde kaldıktan sonra beraat eden emekli istihbarat albay Coşkun Başbuğ, polis kılığına girmiş kişilerin hazırladıkları kumpasla çok büyük mağduriyetler yaşandığını söyledi.
Kendilerine kumpas kuran kişilerin en ağır cezaya çarptırılmasını istediklerini ifade eden Başbuğ, şöyle konuştu:
"Bize itham edilen suç bir madalya. Yolda karşılaştığımız vatandaşlar 'Biz böyle bir davadan yargılandık' dediğimizde 'Nasıl bir şereftir komutanım' diyorlar. İğrenç, insanlık dışı bir suçla itham edilen bir kitle var ve bunların hiçbirisini hak etmiyor. Bu alçak yapı, bu insanları 'projeler dursun' diye 'casus' yaftalamasıyla içeri aldılar. Şükürler olsun ki adalet geç de olsa yerini buldu. Kaybı telafi etmek ve maneviyattaki yarayı onarmak için çok adil bir karar çıkması lazım. Vicdanlara ses ve cesaret veren bir karar bekliyoruz."
Aynı davada yargılandıktan sonra beraat eden emekli jandarma astsubay Tamer Sazak da FETÖ kumpası nedeniyle iş yerinde sürekli mobbinge maruz kaldığını dile getirdi.
Kendilerine "casus" yaftası yapıştırıldığını anlatan Sazak, "Erken emekli olmak zorunda kaldım. Bize kumpası kuranlar şu anda içeride. Mahkemenin bu insanların bu işten sorumlu olduğunu tespit edip düzgün bir ceza vereceğini umut ediyorum. Adaletin çarşamba günü tecelli etmesi için bu insanların gerçekten suçlu olduğunun, kumpas kurduğunun görülmesi lazım." ifadelerini kullandı.
Paralel yapı-03 Kasım (2015) 'İzmir 90 sanık (ilk 68) Askeri Casusluk Kumpası (1)' davası (bitti)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(01 Haziran 2019, 14:43)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: