Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılanmasına, sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam edildi. Davada son kararın 30 Mayıs'ta yapılacak duruşmada verileceği öğrenildi.
04.05.2019 14:06 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
29.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Okulunda görevli olmasına rağmen darbe girişiminin yönetildiği Akıncı Üssü'nde yakalanan eski albay Hakan Cafer Arslan, esasa ilişkin savunmasına başlamadan önce reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, "duruşmayı uzatmaya yönelik" olduğu gerekçesiyle talebi reddetti.
Daha sonra savunmasına başlayan Arslan, herhangi bir grubu temsil etmediğini öne sürerek, herhangi bir kurum, cemaat veya illegal yapıyla kendisinin bağdaştırılmamasını istedi.
Diğer sanıkları tutukluluk sürecinde tanıdığını iddia eden Arslan, "Bu güzel insanları tanımak benim için onurdur." şeklinde konuştu.
Arslan, "legal" emirleri yerine getirdiğini, ilk amirinden başkasından emir almadığını ve vatan sevgisinin istismar edildiğini öne sürerek, "Darbe dense hayatta gitmezdim. Ben o kadar geri zekalı değilim ki..." ifadesini kullandı.
Hakkındaki iddiaları reddeden Arslan, kendisi gibi "gerçekleri" söyleyenlerin hapishanelerde olduğunu savunarak, "Otuz üç aydır ben çok rahat uyuyorum." dedi.
Kışladaki tüm personelin güvenlik alarm durumlarını bildiğini ve uygulamaya hazır olduğunu savunan Arslan, "Bütün bunlardan haberdar olan ve bilen personel eğer 'Ben bilmiyorum' diyorsa yalan söylüyordur. Çünkü bu durum ve uygulamalar bütün kışlalarda aynıdır." diye konuştu.
Arslan, tuzağa düşürüldüğünü ve terör bahanesiyle kışlaya çağrıldığını ileri sürerek eğer çağrılmasaydı Konya'ya gideceğini iddia etti.
Duruşmaya Arslan'ın savunmasına devam edilmek üzere öğle arası verildi.
Sanık Arslan, duruşmanın öğleden sonraki bölümünde devam ettiği savunmasında darbe toplantılarına katıldığı ve darbeden önceden haberi olduğu iddialarını reddetti. Ast olarak üstlerinin emrini uyguladığını savunan Arslan, süreçte hiçbir "sorumluluğunun" bulunmadığını öne sürdü.
Kendisine "etrafta dolaş, kimse ateş etmesin" diye emir verildiğini öne süren Arslan, jandarmayla çatıştığı iddialarına ilişkin ise "Kimseyle çatışmaya girmedim. Kimseye ateş etmedim." dedi.
Üstlerinden ateş emri almadığını savunan Arslan, kendi astlarına da böyle bir emir vermediğini ileri sürdü.
Arslan, askerlere silah dağıttığı iddiasını da reddederek, elindeki silahı kendisini korumak için oradaki bir aracın içinden aldığını savundu.
Sivil halk ve polislere kışlaya gelmeleri halinde ateş etme emri verdiği iddiasını kabul etmeyen Arslan, tanıklardan İ.A'nın, "Şarjör tak. Mevzi al." emri verdiği beyanının da gerçeği yansıtmadığını iddia etti.
Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, lehine olan sanık ve tanık beyanlarının dikkate alınmadığını öne süren Arslan, "Burada onurumla yatıyorum" ifadesini kullanarak, aleyhinde beyanlarda bulunan tutuksuz sanıkların yalan söylediğini, bu kişilere kendisine iftira attıkları gerekçesiyle tazminat davası açacağını belirtti.
Sanık avukatı da müvekkilinin aleyhindeki tanık beyanlarının çeliştiği iddiasıyla bu beyanların dikkate alınmamasını istedi.
Duruşmaya yarın diğer sanıkların dinlenilmesiyle devam edilecek.
30.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Sanık eski yarbay Yasin Candemir, savunmasında iddianamede şahsına isnat edilen suçlamaların tamamını reddettiğini belirterek, mütalaada kendisine isnat edilen "direkt öldürme ve öldürmeye teşebbüs" suçlamasının çok ağır, haksız ve taraflı olduğunu ifade etti.
15 Temmuz gecesi şahsının ve kendisine bağlı birlik personelinin tüm faaliyetlerinin Kara Havacılık Komutanlığına yapılması muhtemel bir terör saldırısına karşı bir savunma girişimi olduğunu iddia eden Candemir, darbe gecesinde yaptığı eylemin 15 Temmuz'dan önceki tüm faaliyetlerden bir farkının olmadığını ileri sürdü.
FETÖ mensubu askerler tarafından planlanan askeri darbeden önceden haberdar olduğu iddiasını reddeden Candemir, askeri darbenin icrasına yönelik planlama yapıldığı iddia edilen toplantıların hiçbirisine katılmadığını öne sürdü.
Sanık Candemir, kursiyer teğmenlerin 4-5'şerli şeklinde gruplandırılması ve teğmenler tarafından kullanılacak mühimmatı atış bahanesiyle aldığına ilişkin iddiayı da reddederek o esnada Kara Harp Okulu'nda mesaide olduğunu, askeri darbe girişimi kapsamında önceden yapılan planlama suçlamasının doğru olmadığını ve kursiyerlerin 4-5'şerli gruplar halinde oluşmasının anlık gelişen bir durum olduğunu savundu. Candemir, atış hazırlılarını başlatan kişinin tabur komutanı vekili binbaşı Erdoğan Tosun olduğunu iddia etti.
Askeri hiyerarşi ve tanımlı görevleri dışında askeri darbe planlaması kapsamında aldığı yasal olmayan emirleri talimatla yerine getirdiği iddiasına ilişkin Candemir, "15 Temmuz gecesi sadece amirim olan okul komutanı tuğgeneral Ünsal Coşkun'dan emir ve talimatlar aldım. Kursiyerlere tamamen bu emir ve komuta zinciri içerisinde emir verdim." dedi.
Akıncı Üssü'nün bombalanması esnasında tellerden atlayarak kaçtığına ilişkin ise Candemir, "O gece kaçmadım, jandarmaya sığındım." ifadesini kullandı.
Candemir, "Darbe, sıkıyönetim" veya bunlara benzer içerikli kelimelerin geçtiği cümleler kullanmadığını, bu kelimelerin içinde geçtiği herhangi bir emir cümlesi almadığını, bu sözcükleri ima edecek herhangi eylem yapmadığını öne sürdü.
Candemir, "15 Temmuz gecesi yaşanan askeri hareketliliğin bir askeri darbe girişimi olduğunu bilmediği" savunmasında bulundu.
FETÖ ile herhangi bir bağının olmadığını iddia eden Candemir, suçsuz olduğunu ileri sürdü ve tahliyesini talep etti.
Davanın görülmesine Perşembe günü devam edilecek. 3 Mayıs'ta Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda davanın görülmesine devam edildi.
Duruşmaya sanıklar, sanık yakınları, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Sanıklar, duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, haklarındaki tanık beyanları ve mahkemeye ulaşan bilgi ve belgelere ilişkin karşı beyanda bulundu.
Sanık avukatlarının da beyanlarını sunmalarının ardından hüküm öncesi son sözleri sorulan sanıklar, tahliye ve beraatlerini talep ederken, bazı sanıklar yargılamanın adil olmadığı iddiasıyla bir taleplerinin olmadığını söyledi.
Mahkeme başkanı, sanıkların mevcut hallerinin devamına hükmederek karar verilmek üzere duruşmayı 30 Mayıs'a erteledi.
02.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17'nci Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Sanık eski yarbay İlkay Ateş, 15 Temmuz gecesi MİT binasını vurduğuna dair suçlamayı ve iddianamedeki suçlamaları reddetti.
Ateş, aleyhinde delil olarak iddianamede yer alan uçuş telsizi konuşmalarındaki sesin kendisine ait olmadığını iddia ederek, bu seslerin teknik incelemesinin yapılmasını istedi.
15 Temmuz'dan sonra aleyhinde delil karartıldığını öne süren ve kendisi hakkında yanlış ifade veren herkesten şikayetçi olduğunu söyleyen İlkay Ateş, "Eğer benim aleyhimde deliller karartılmasaydı, ben bugün darbe karşıtı bir asker olarak kahraman olacaktım." dedi.
Sanık Ateş, kendisine isnat edilen 20 milimetrelik top mühimmatıyla 23 kişiyi öldürmek ve 197 kişiyi de yaralamak suçlamasının mantıksal olarak mümkün olmadığını ileri sürdü.
Ateş, darbe girişimi gecesi kendisine zimmetli olan helikopterin atış yapmadığını da savundu.
Darbe kalkışması esnasında helikopterle ateş ettiğine ilişkin iddiayı kabul etmeyen İlkay Ateş, silahlar üzerinde herhangi bir parmak izi ve DNA örneğinin olmadığını, bunu ispatlayabileceğini öne sürdü.
Ateş, tuzağa düşürüldüğünü iddia ederek, Rafet Kalaycı'ya "MİT'e ateş emri verdiği"ne dair hiçbir delilin bulunmadığını ileri sürdü.
15 Temmuz gecesinde helikopterle halka ateş etmediğini ileri süren sanık Ateş, kendisine kumpas kurulduğunu ve suçsuz olduğunu savundu.
Sanık eski yarbay Erdal Başlar yaptığı savunmada örgüte üye olduğu iddialarını kabul etmeyerek, bu yapıya ait okul ve dershanelere hiç gitmediğini, çocuklarını da göndermediğini, ByLock ve benzeri uygulamaları kullanmadığını iddia etti.
Başlar, Özcan Karacan ve İlkay Ateş ile darbe toplantılarına katılmadığını, bu toplantıların yapıldığı söylenen adreste hiç bulunmadığını öne sürdü.
Olay akşamı, "kısmen" Başbakan'ın "net olarak" da Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarından sonra içine düştüğü durumun farkına vardığını öne süren Başlar, şunları anlattı:
"Oldukça bitkin düşmüştüm. Kendimi toparlamak için hangardaki dinlenme odasına gittim. Sabah 6 sıralarında yakından yoğun silah atışlarının yapıldığını duydum. Odanın penceresinden hangar içine baktığımda etraftakilerin apron içine koştuğunu gördüm. Hemen çıkıp duruma bakmak istedim. O arada bir helikopterin çalışır vaziyette yerde durduğunu ve etraftakilerin helikoptere bindiğini gördüm. Yanımdan geçenlere ne olduğunu sorduğumda 'güvercinliğe saldırı olduğunu ve meydanı terk etmekle ilgili emir aldıklarını' söylediler."
Başlar, içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için meydanı terk etmesi gerektiğine karar verdiğini ancak diğer helikopterlerle hareket etmek istemediğinden başka bir atak helikopteriyle meydandan ayrılarak emniyetli olabileceğini değerlendirdiği Akıncı üssüne gittiğini, indikten bir süre sonra uçakların havadan taarruza başlamasından dolayı üsten ayrıldığını iddia etti.
Uçuş yaptığı "kısa" süre içerisinde sivil, askeri ve kamu alanlarına ait hiçbir yere silahlı müdahalede bulunmadığını öne süren Başlar, sivil ya da asker kimsenin yaralanması veya ölümünde dahlinin olmadığını savundu.
O gece kimseye helikopteri hazırlaması ve mühimmat yüklemesi emri vermediğini aktaran Başlar, herhangi bir kişinin de kendisinden helikoptere binmesini istemediğini savunarak, "Yaptığım tüm işler yasaldır, emir ve komuta zinciri içinde olmuştur. Ben o gün darbeci olan hiçbir amir ve komutandan emir almadım, kimseye emir vermedim." diye konuştu.
Sanık Başlar, diğer sanıkların kendilerine isnat edilen suçlamalardan kurtulmak için şahsının aleyhinde "yalan" beyanda bulunduklarını savundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
03.05.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda davanın görülmesine devam edildi.
Duruşmaya sanıklar, sanık yakınları, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Sanıklar, duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, haklarındaki tanık beyanları ve mahkemeye ulaşan bilgi ve belgelere ilişkin karşı beyanda bulundu.
Sanık avukatlarının da beyanlarını sunmalarının ardından hüküm öncesi son sözleri sorulan sanıklar, tahliye ve beraatlerini talep ederken, bazı sanıklar yargılamanın adil olmadığı iddiasıyla bir taleplerinin olmadığını söyledi.
Mahkeme başkanı, sanıkların mevcut hallerinin devamına hükmederek karar verilmek üzere duruşmayı 30 Mayıs'a erteledi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Mayıs (2017) 'Ankara 155 sanık Darbe/Kara Havacılık Kom.' davası
(04 Mayıs 2019, 14:06)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: