İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan Sercan'ın da aralarında bulunduğu 39 jandarma personeli hakkında açılan dava karara bağlandı. Mahkeme heyeti, Gürcan Sercan'ın da aralarında bulunduğu 11 sanığı "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan "iyi hal" indirimi de uygulayarak müebbet hapis cezasına çarptırdı. Diğer sanıklar ise değişik oranlarda hapis cezalarına çarptırıldı. Mahkeme, tutuksuz yargılanan 4 sanığın da tutuklanmasına hükmetti.
20.04.2019 15:10 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan Sercan'ın da aralarında bulunduğu 39 jandarma personeli hakkında açılan dava karara bağlandı.
08.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 37'si tutuklu 58 sanık ile avukatları katıldı.
Duruşmada, Cumhurbaşkanlığı avukatı da hazır bulundu.
Mahkeme, savcılığın esas hakkındaki mütalaasını açıklamış olduğunu belirterek, 10'u tutuklu 29 sanık hakkında henüz ikmal edilmemiş cevabı yazıların olması nedeniyle bu sanıkların dosyasının ayrılmasına karar vererek, yeni alınacak esas üzerinden yargılamalarının yürütülmesine ve bu dosyayla ilgili 39 sanığın yargılanmasına devam edilmesine karar verdi.
Haklarında ayrılma kararı verilen 10 tutuklu sanığın bu hallerinin devamına karar veren mahkeme, bu sanıkları salonda çıkarttı.
Esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunması için bu dosyada kalan 39 sanığa söz verilmeye geçildi.
Duruşma, sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmasıyla devam etti.
Savunma yapan bazı tutuklu sanıklar, olay tarihinde hiçbir şekilde darbe faaliyetine katılmadıklarını, darbe girişiminden haberdar olmadıklarını, kendilerine kimsenin bu şekilde bir emir ve talimat vermediğini iddia etti.
Bazı sanıklar da terör örgütü FETÖ ile bir bağlantılarının olmadığını, suçsuz olduklarını öne sürerek, beraat ve tahliye talebinde bulundu.
Duruşma yarına ertelendi.
09.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısındaki binada yapılan duruşmada, bir kısım sanıklar esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulundu.
Bir kısım tutuklu sanıklar, mütalaada haklarında olay günü İstanbul İl Jandarma Komutanlığına koordineli olarak gitme iddialarının bulunduğunu, plansız ve isteksiz bir şekilde o gün komutanlığa gittiklerini, koordineli bir hareketin olmadığını, haklarında olumsuz bir bakış açısının olduğunu, HST kayıtlarına bakıldığında mecburiyetten dolayı sadece olay günü değil, daha öncelerinde de iş nedeniyle sanıklarla kayıtlarının olduğunu belirtti.
Herhangi bir toplantıya katılmadıklarını iddia eden bir kısım sanıklar, firari olan eski Albay Ahmet Zeki Gerehan'ın da toplantılarına katılmadıklarını, eğer böyle bir durum olsaydı, bunun sanık veya tanık beyanlarıyla dosyada ortaya çıkabileceğini öne sürdü.
Sanıklar, mütalaadaki suçlamaların hepsini reddederek, özellikle akademideki öğrencilerin toptancı zihniyetle suçlandığını iddia ederek, toplu hareket edildiğine dair iddiaların olduğunu, bu iddiaları da kabul etmediklerini söylediler.
Olay günü veya öncesinde seferberlik görevini duymadıklarını aktaran bir kısım sanıklar, kimselerin kendilerine böyle bir görevden bahsetmediklerini, suçsuz olduklarını öne sürerek, tüm suçlamalardan beraatlerini talep etti.
Duruşma, yarına ertelendi.
10.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısındaki binada yapılan duruşmada, bir kısım sanıklar esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmaya devam etti.
Esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapan bir kısım tutuklu sanıklar, Hava Harp Okulu'nda yapılan toplantılara katılmadıklarını, firari Albay Ahmet Zeki Gerehan'ın bu toplantılara katıldığını, bu toplantıda akademi öğrencileriyle ilgili kararlar alındığını ancak kimsenin kendilerine bu şekilde bir toplantıdan veya alınan kararlardan bahsedilmediğini söyledi.
Sanıklar, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'ndan kimsenin bahsedilen toplantılara katılmadığını, mütalaada bahsedilen koordineli hareket edilmesi iddiasının doğru olmadığını, olayın anlık olarak geliştiğini iddia etti.
Olay gecesi kimseden emir almadıklarını, kimseden bir emir de beklemediklerini ifade eden bir kısım sanıklar, görevlerinde teyit alınması gibi mekanizmanın olmadığını, askerlikte böyle bir sistemin bulunmadığını, kimsenin kimseyi yönlendirmediğini öne sürdü.
Yönlendirme olaylarının diğer davalarda görülebileceğini ancak bu dosyada kimsenin kimseyi yönlendirdiğine dair bir kanıtın olmadığını iddia eden sanıklar, İstanbul İl Jandarma Komutanlığına tatbikat maksadıyla gittiklerini, darbe faaliyetlerine dair bilgilerinin olmadığını, hiçbir darbe faaliyetine katılmadıklarını, bu konuda kimseden de emir almadıklarını belirtti.
Bir kısım sanıklar, mütalaadaki iddiaların tümünü reddederek, suçsuz olduklarını, bu sebeple de beraatlerini istedi.
Duruşma, yarına ertelendi.
11.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısındaki binada yapılan duruşmaya, 23 tutuklu sanık ile avukatları katıldı.
Cumhurbaşkanlığı avukatının da hazır bulunduğu duruşma, sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarının alınmasıyla devam etti.
15.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısındaki binada yapılan duruşmada, tutuklu sanık Gürcan Sercan esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulundu.
Sanık Sercan, darbeyle ilgili bir emir vermediğini, bu durumun ortaya çıktığını, köprüdeki mücadelesinde darbeye karşı olduğunu gösterdiğini, verdiği ifadelerde çelişki olmadığını, darbecilere karşı 3 saat mücadele verdiğini savundu.
Üzerinde sadece 1 dolar çıktı diye tutanak tutulduğunu ancak üzerinden 201 dolar ve bir miktar avro çıktığını öne süren Sercan, "15 Temmuz günü her zaman olduğu gibi İl Jandarma Komutanlığına gittim. Sonrasında günlük rutin ziyaretler oldu. Lojmanlara gittim. Gayet doğal bir gündü. Saat 21.39'da beni askeri hattan arkadaşlar aradı. Arayan personel, 'birliklerin hazır edilmesi isteniyor' dedi. Resmi kıyafetimi giydim, İl Jandarma Komutanlığına gittim. Mütalaada bahsedilen 'hızla komutanlığa girdi' ifadesi doğruyu yansıtmamaktadır. Gayet normal şekilde gittim. Şube müdürlerinin çağrılması emri verdim. 2 tane başçavuş bana mesaj getirdi. İlk mesaj birliklerin hazır edilmesi şeklindeydi, evrak Genelkurmay Başkanlığından gelmişti, hukuken aykırılık yoktu. Ancak albayın imzası vardı. Arkasından ikinci mesaj geldi. 'Yayınlamayın' diye emir verdim." şeklinde konuştu.
Jandarmanın köprüyü kapattığı şeklindeki haberleri gördüğünü, harekat merkezini arayarak, bu durumu sorduğunu, kendisine böyle bir durumun olmadığının söylendiğini aktaran sanık Sercan, vali yardımcısının kendisini aradığını, aldığı bilgiyi yardımcıya söylediğini, saat 22.30 sıralarında kendisine bir evrak daha geldiğini, bunun 24 sayfalık bir evrak olduğunu, bu evrakta sıkıyönetim direktifi diye bir başlık bulunduğunu, personeline 'Benden haber bekleyeceksiniz' diye emir verdiğini söyledi.
Sercan, mesajda bütün ülkede sıkıyönetim ilan edildiği, komutan emrine girilmesi gerektiği, valilerin görevden alındığı, atamaların yapıldığı, polis ve jandarmanın sıkıyönetim komutanlarının emrine gireceği şeklinde maddelerin yazıldığını ifade ederek, "İstanbul Valisini aradım, ben bu emri dikkate almadım. Daha sonrasında Erdal Öztürk generale ulaşmaya çalıştım, tatilde olduğu söylendi. Benim için durum daha da netleşti. Erdal Öztürk yargılandığı davadan beraat etti. Valiye köprüyü jandarmanın kapatmadığını söyledim, sıkıyönetim emrinden bahsetti. 'Bu emri dikkate almayın' dedi, ben de almayacağımı söyledim. Saat 23.00 sıralarında 'tüm personel birliğe katılsın, personel dışarı çıkmasın' diye emir verdim. Tüm birliklerimi uyardım." şeklinde beyanda bulundu.
Hareketlenmeler olduğunu duyunca Atatürk Havalimanı'na önem verdiğini, Üsteğmen Anıl Çalgın'ı aradığını, 'Askeri personelle görüşmeyeceksin' diye emir verdiğini, Anıl Çalgın'ın ifadelerinde bu görüşmeyi reddettiğini ancak bu görüşmenin olduğunu savunan Sercan, İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın kendisini aradığını, köprüde olduğunu söylediğini, gelip gelemeyeceğini sorduğunu, kendisinin de geleceğini söylediğini kaydetti.
Köprüye giderken Balmumcu Kavşağında yolun kapalı olduğunu gördüğünü, korumaları arayarak yolu açtırdığını, köprünün ayağına gittiğini, o zamana kadar darbe karşıtı ne yapması gerekiyorsa onu yaptığını dile getiren sanık Sercan, şunları anlattı:
"Köprüye ulaştığımda sadece Emniyet Müdürü ve tugay komutanı vardı. İkaz yapılınca karşı taraf ateş etti. Saat 01.15 civarında vatandaşların gelmesi üzerine atışlar yeniden başladı. Ben resmi kıyafetleydim. İddia makamının bahsettiği gibi bir süre zaman geçirme durumu yoktu. Orada kim nasıl tehlike yaşadıysa, ben de o tehlikeyi yaşadım. 3 saat boyunca orada kaldım. Saat 03.00'e doğru komutanımla görüştüm, 'Buradan ayrılmak istiyorum' dedim, 'Ne ile gideceksin?' dedi, ben de 'Temin ettiğim botla giderim' dedim. Emniyet Müdürünün yanına gittim. Deniz polisinden beni karşıya geçirip geçiremeyeceğini sordum, bana bunun mümkün olmadığını söyledi. Ben de Üsküdar'a indim, vatandaşlar vardı, rütbelerimi çıkardım, sonra geri taktım. Bot temin ettim. İl Jandarma Komutanlığına geçtim. Haydar Yalım Albay benim İl Jandarma Bölge Komutanlığına atandığımı söyledi, şok oldum. Komutanımı aradım, güldü, sıkıntı yok dedi."
Kimsenin kendisine sahip çıkmadığını dile getiren Sercan, "Sıkıyönetim listesinde bölge komutanı olarak atanmış olmam iddiası var. Bu sıkıyönetim direktifiyle yapıldı. Benim ismim son satırda. İnanın benim bu evrakta görevli olduğumu bilmiyordum. Kimler tarafından ne zaman ne şekilde atandığım belli değil. Bu büyük bir haksızlık. Bu durum listeyi hazırlayanlara sorulmalı." ifadelerini kullandı.
Olay tarihinden bir gün önce 14 Temmuz'da Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit'i çay içmeye davet ettiğini, Atatürk Havalimanına gitmeyi teklif ettiğini, Yiğit'in kendisiyle havalimanına geldiğini, havalimanının keşfiyle ilgili sorular sormadığını iddia eden Sercan, hakkında sahte tutanaklar tutulduğunu, rahmetli olan Anıl Çalgın'ın 4 kere ifadesinin alındığını, başka 4 kere ifade veren kimsenin olmadığını, uçuş kontrol kulesiyle ilgili sorduğu soruların usulen olduğunu, bu durumun karşısına keşif olarak çıktığını savundu.
"Bunlar evrak değil, müsveddedir"
Sanık Sercan, evrak imha ettiği, personeli dağıttığı şeklindeki iddialarına ilişkin, "Evrak yakma konusu yeni bir konu değil. Bunlar evrak değil, müsveddedir. Yakılan kağıtlar, kırpılan kağıtlar müsveddedir. Tamamen bana aittir. Benim kağıt imha etmem, darbeci olarak algılanmış. Ben imha işleminin darbeyle alakası olmadığını söyledim. Bu sadece bir yakıştırmadan ibarettir. Bir parça kağıdı imha etmiş olmam kötüye yormadır, bir yorumdur. Ben bir şeyi yok etme niyetinde değildim. Haydar Yalım bana yardım etme amacıyla bir kısmını aldı götürdü. Hangi darbe evrakının kırpıldığı bilinmiyor. Böyle bir darbe evrakı yok." dedi.
Olay tarihinde Mithat Aynacı'yla ilki 8 saniyelik, ikincisi 12 saniyelik, üçüncüsü 30 saniye görüşmelerle ilgili olarak, sanık Gürcan, "Valinin korumasıyla görüştüm. Bu görüşmeden sonra Mithat Aynacı beni aramış. Telefon çalınca sekreterim açtı, 'Emniyet müdürü' dedi. Bana jandarmanın köprüyü kapattığına dair sorular sordu, telefonu kapattım. Merak ettim bu adam kim, sesini çıkaramadım. Ben aradım, 'Siz kimsiniz' dedim. Ben 'Emniyet Müdürü Mithat' dedi, kapadı. Son görüşmemizde hiç konuşmamız olmadı. Çok gürültülüydü ortam, kim olduğunu anlamadım." ifadelerini kullandı.
"Gülen'in ses kayıtlarını reddetti"
Mahkeme Başkanı Mustafa Çakar'ın, "Evde yapılan aramada dijital materyalleriniz olan bir hard diskte Fetullah Gülen'in sohbetlerinin olduğu ses kayıtları bulunmuş. Size mi ait bunlar?" diye sorması üzerine sanık Gürcan, "Bilgisayar bana ait. Bu ses kayıtlarının hangi tarihlerde yüklendiği çok önemli, kızım Bilkent'te çalışırken yayın yönetmenliği de yaptı. O zamanlar yüklenmiştir diye düşünüyorum, 2013 civarındadır." dedi.
Başkan Çakar'ın "Bir cep telefonu var. Kakao programı tespit edilmiş. Ayrıca başka bir telefonda gmailde Bylock programı indirildiğine dair kurulum kalıntıları elde edildiği tespit edilmiştir. Neler diyeceksiniz?" sorusuna sanık Gürcan, "Ben bu telefonu Doğu Bank'tan televizyon kumandası kullanmak için almıştım. Ekranı kırık bir telefon vardı. Kumanda maksadıyla aldım. Kakao çıktığı iddia edilen telefon aramadan bir gün önce alınmış bir telefondur. Oğlum kullanıyordu." diye cevap verdi.
Başkan, "Siz İl Jandarma Komutanısınız. Kimin verdiği belli olmayan bir telefonu mu aldınız? Bylock kalıntısı iddiası var. Daha dikkatli olmanız gerekmez miydi?" diye sordu.
Sanık Gürcan da, "Bu telefonu kumanda maksatlı almadım. Sadece kumanda maksatlı kullandım. Bir sene kumanda maksadıyla kullandım." dedi.
Duruşma, yarına ertelendi.
16.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısındaki binada yapılan duruşmada, sanıklar mütalaaya karşı beyanda bulundu.
Olay gününde darbe faaliyetinde bulunmadıklarını iddia eden sanıklar, kimseden kanunsuz bir emir almadıklarını, darbe faaliyetleri kapsamında herhangi bir toplantıya katılmadıklarını söyledi.
Kimsenin kendilerini yönlendirmediğini ifade eden sanıklar, bu kapsamda dosyada bir delilin olmadığını, mütalaada yer alan tüm suçlamaları reddetti. Sanıklar, darbe olacağını bilmediklerini, darbe faaliyetlerine ilişkin kimseden talimat ve emir almadıklarını öne sürerek, suçsuz olduklarını belirtti.
Tüm sanıkların ve avukatların mütalaaya karşı beyanlarının alınması tamamlandı.
Mahkeme Başkanı Mustafa Çakar, perşembe günü, sanıklara son sözlerini sorduktan sonra, nihai kararlarını açıklayacağını söyledi.
Mahkeme heyeti, kararını açıklamak için duruşmayı 18 Nisan perşembe gününe erteledi.
18.04.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi'nin karşısında bulunan binada görülen karar duruşmasına sanıklar katıldı. Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı adına Avukat Ali Büyüközdemir ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsı adına da Avukat Abdulsamet Aydın da duruşmada hazır bulundu.
Karar duruşmasında sanıkların son sözleri alındı. Duruşmaya verilen aranın ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Tutuklu sanık eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan Sercan ve eski Albay Haydar Yalın'ın da aralarında olduğu 11 sanığı "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, 11 sanığın sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecindeki tutum ve davranışları ile cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri göz önüne alarak cezayı müebbet hapis cezasına indirdi. Diğer sanıklar ise "Anayasayı ihlal etmeye yardım etme" ve "Terör örgütüne üye olma" suçlarından 3 yıl ile 15 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Cumhuriyet Savcısı daha önce görülen duruşmada, esas hakkındaki mütalaasını açıklamıştı. 174 sayfalık mütalaada, eski İstanbul İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan Sercan'ın da aralarında bulunduğu 39 sanığın "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet" ve "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan da 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep edilmişti. Dava 92 sanık hakkında açılmış, sivillerin dosyalarının ayrılmasıyla sanık sayısı 68'e düşmüştü. Yargılama aşamasında haklarında yazılan yazıların cevabının gelmemesi üzerine mahkeme heyeti, 29 sanığın dosyasının ayrılmasına karar vermişti. Böylece davada sanık sayısı 39 inmişti.
Paralel yapı-04 Temmuz (2017) 'İstanbul 92 (76+12) sanık Jandarma Yapılanması/Darbeye destek' davası (bitti)
(20 Nisan 2019, 15:10)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: