Ankara'da, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesiyle ilgili 13'ü tutuklu 28 sanık hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi.
30.03.2019 14:08 Ankara'da, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesiyle ilgili 13'ü tutuklu 28 sanık hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi.
25.03.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya, tutuklu sanıklardan bazıları hazır edilirken, bazı sanıklar da SEGBİS aracılığıyla katıldı. Mahkeme Başkanı Hüsamettin Otçu, dosyaya giren evrakı okudu. Başkan Otçu, bazı sanıklar hakkında örgüt üyeliğinden farklı mahkemelerde de yargılama sürdüğünü, bu sanıklar yönünde mahkemeye birleştirme talebinin ulaştığını belirtti.
Dosyaya giren belgelerin okunmasının ardından eski Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) çalışanı ve FETÖ'nün MİT'teki örgüt üyelerinin ağabeyi olduğu iddia edilen tutuklu sanık Hüseyin Kötüce'nin savunmasına geçildi. Sanık avukatı Hande Berktin, müvekkilinin savunmasının Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alınmasını, aksi takdirde mahkeme başkanı hakkında reddi hakim talebinde bulunacağını ifade etti. Bunun üzerine söz verilen duruşma savcısı, SEGBİS kaydının mahkeme tarafından kullanılmasının zorunlu olmadığını hatırlatarak, sanık avukatının talebinin reddedilmesini istedi. Mahkeme de sanık avukatının talebinin reddedildiğini belirterek, sanığın savunmasına geçilmesini istedi.
Sanık Hüseyin Kötüce, Kocaeli Üniversitesi Elektronik Haberleşme Mühendisliği bölümü mezunu olduğunu, BTK'ya sınavla girdiğini söyledi. Kurumun, Bilişim Sistemleri Dairesi Başkanlığı'nda görev yaptığını anlatan sanık Kötüce, "Gerek üniversite yıllarında, gerekse çalıştığım yıllarda çalıştığım arkadaşlar ve amirlerimden saygı gördüm. Kuruma 6 Aralık 2013'te girdim. Burada hesabını veremeyeceğim bir işim olmadı. Bu dosyanın içine nasıl girdim? Örnekleri ancak 80 darbesi sırasında yaşananlara benzer bir olayla bu dosyanın içine dahil edildim. 28 Şubat 2017'de işten evime giderken, İstanbul yolunda aracımın önü kesildi. Ellerime ters kelepçe takıp, yüzüme çuval geçirerek, siyah renkli bir minibüse konularak kaçırıldım" dedi.
Sorgusu sırasında MİT tarafından kaçırıldığını anladığını söyleyen Kötüce, "Bana Ankara'da aynı evde kaldığım Mustafa Özgür Gültekin ile irtibatım olduğu için alındığımı söylediler. Sorgu sırasında bana 'Yusuf' diye sesleniyorlardı. Ben adımın 'Yusuf' olmadığını söylediğimde, 'sus sen Yusuf'sun' diyorlardı. İşkence altında aldıkları ifadeleri zorla imzalattılar. Sorgu bitince beni bir yol kenarına bıraktılar. Buradan da emniyete gidip teslim olmamı söylediler" diye konuştu.
İddianamede, Vehbi Kürsat Akalın'dan Karlov hakkında bilgiler istediğini, koruması olup olmadığını sorduğunu ve bu bilgileri üstlerine iletmekle suçlandığını belirten Kötüce, "Biz birbirimizi tanımıyoruz ki bilgi isteyim. Savcılıkta bu kişiyle yüzleşmek istedim ancak bu gerçekleşmedi. Evet, emniyetteki ifademde onunla ilgili ifade verdim ancak bunların hiçbiri doğru değil. Ben 1,5 yıldır yüzleşeceğim bu günü bekliyordum. Bu mahkemeye kadarki tüm ifadelerim tehdit, işkence ve baskı altında alındığı için kabul etmiyorum" diye konuştu.
Davanın sanıklarından Şahin Sögüt'le aynı iş yerinde çalışmak dışında bir ilişkisinin bulunmadığını belirten Kötüce, hakkında ifade veren kişilerin de mahkemede dinlenilmesini talep etti. İddianamenin çelişkilerle dolu olduğunu, ancak çok ağır bir suçlamayla mahkeme huzurunda olduğunu söyleyen Kötüce, şöyle konuştu:
"Bugün bir cinayet şüphelisi olarak karşınızdayım. Son dönemde filmi yapılan 80 darbesinin mağdurlarından Mustafa Pehlivanoğlu'nun yaşadıklarını yaşadım. O da tıpkı binim gibi işlemediği bir cinayeti işkence altında kabul etmeye zorlanıyor ve kabul ediyor. Ancak ben işkence altında bile bu suçlamayı kabul etmedim. Hiçbir suç işlemedim, hiçbir suç için bilgi istemedim, ülkemin zor durumda bırakacak hiçbir suçun içinde yer almadım, hiçbir terör örgütüne üye olmadım, hayatım boyunca elime silah bile almadım, üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, beraatımı talep ediyorum."
Duruşma, Kötüce'nin avukatının savunmasıyla devam etti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, tutuklu bulunduğu cezaevinden video konferansla katılan sanık Hayreddin Aydınbaş'ın savunması alındı.
Aydınbaş, okuduğu yazılı savunmasının bir suretini de mahkemeye sundu.
Savunmasında, üzerine atılı suçlamalara değinmeyen Aydınbaş, iddianame, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı ve mahkemeye yönelik eleştirilerde bulundu.
"Hukuk tarihinde eşine az rastlanır bir fecaatle karşı karşıya olunduğunu" iddia eden Aydınbaş, "Olay, misafir olduğu bir ülkede İçişleri Bakanlığına bağlı bir polis memurunun işlediği bir cinayetken, nedenini hala çözemediğimiz saiklerle anayasal düzene saldırı teşebbüsü dosyası haline dönüştürülmüş ve siyasi bir dosya haline getirilmiştir" dedi.
İddianamenin "çelişkili" olduğunu öne süren Aydınbaş, "gerçeklerin çarpıtıldığını" iddia etti.
Aydınbaş, "savcılığın haddini aştığını, mahkemenin de tarafsızlığını yitirdiğini" öne sürdü.
Mahkeme Başkanı Hüsamettin Otçu, savunmasını okumasının ardından sanığa, "Soruşturma aşamasındaki beyanlarına ne diyorsun?" sorusunu yöneltti.
Bunun üzerine "Onların tamamı çöptür" ifadesini kullanan Aydınbaş, yalnızca sanıklardan, suikastın gerçekleştiği "Gezgin Gözüyle Kaliningrad'dan Kamçatka'ya" adlı serginin organizatörü sanık Mustafa Timur Özkan'ın kendisiyle ilişkisini anlattığı kısımlara aynen katıldığını bildirdi.
Mahkeme heyeti davayı yarın 09.30'a erteledi.
26.03.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Duruşmada, suikast sırasında Rusya masasında görevli bulunan eski MİT personeli sanık Vehbi Kürşad Akalın savunma yaptı. FETÖ ile irtibatı olmadığını ileri süren sanık Akalın, 2007’de Hacettepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü kazandığını, 2012’de mezun olduğunu ve 2013 yılında KPSS’de yüksek puan alarak Dışişleri Bakanlığı’nda uzman yardımcısı olarak işe girdiğini belirtti. Vehbi Kürşad Akalın, 2014’te MİT’te göreve başladığını, Şubat 2015’te İstihbarata Karşı Koyma Başkanlığına atandığını, burada da Rusya masası emrine verildiğini anlattı.
Savcılıkta, Büyükelçi Karlov’un koruma durumuyla ilgili bilgileri örgüt abisi Hüseyin Kötüce’ye verdiği yönündeki ifadelerini işkence altında zorla imzaladığını ileri süren Akalın, “Görevim süresince edindiğim hiçbir bilgiyi üçüncü şahıslarla paylaşmadım. MİT’te bulunduğum süre içinde dışarıya hiçbir belge çıkarmadım ve en yüksek performans notu aldım. İki kez başarı belgesiyle ödüllendirildim. Benim kıdemimde olup da iki kez başarı belgesi alan yok. Örgüt üyesi olsam 17- 25’ten sonra atanmazdım. ‘İstihbarata Karşı Koyma’dayken, 15 Temmuz’dan sonra açığa alınırdım, alınmadım. Örgüt üyesi olsam, bu süreçlerden geçmem gerekirdi. Bir kişinin ifade vermesiyle bir anda FETÖ’cü oldum ve teşkilattan uzaklaştırıldım” dedi.
İhraç edildikten sonra memleketine gittiğini ve 4 ay sonra burada gözaltına alınarak Ankara’ya getirildiğini anlatan Vehbi Kürşad Akalın, “Ben gözaltına alındıktan sonra TEM Ankara Milli Piyango İdaresi’ne ait bölüme götürüldüm. Burada işkence görerek, sorgulandım. Hatta aynı nitelikte kaçırıldıklarını ve sorgulandıklarını öğrendiğim 2 eski MİT görevlisinin sorgu videoları gösterildi. Beni MİT’in Özel Operasyonlar Dairesi ve Personel Prensipler Başkanlığı dairelerinde bulunan işkence odalarına götürmekle tehdit ettiler. Sorgu sırasında ‘Hakim de savcı da biziz, bizden habersiz senin hakkında karar veremez’ diyorlardı. Daha önce hazırlanıp çıktısı alınmış bir yazıyı el yazısına geçirmemi istediler. İşkence sonucu bu yazıyı el yazısına geçirmek zorunda kaldım. Bu sırada yanımda avukat yoktu. Bilgisayar ortamına daha sonra aktarıldı ve bunu imzalamam sırasında avukat geldi” diye konuştu.
Akalın, savcılık sorgusu sırasında da savcının odasında polis ve MİT görevlilerinin olduğunu belirterek, “Avukatıma verilmeyen ifadem bir gün sonra gazetelerde yer aldı” dedi. Vehbi Kürşad Akalın, gizlilik kararı olan bir soruşturmanın algı yaratmak için basına servis edildiğini de iddia etti. Casusluk yapmakla da suçlandığını belirten Akalın, “İstanbul´da 2015 yılında öldürülen bir Çeçen komutanın faillerinin tespitini yapan ekibin içinde yer aldım. Bu ekipten 2 kişinin yakalanmasını sağladım. Asıl casusluğu benim ve ailemin tüm bilgilerini Ruslara veren savcı yapmıştır. Ben örgüt üyesi değilim, ne casusluk amacıyla ne de başka bir kastla yasa dışı hiç kimseyle bilgi paylaşımım olmadı” dedi.
İddianamede Bank Asya’da hesabının bulunduğunun belirtildiğini anlatan Akalın, “MASAK kayıtlarına göre 5 Ocak 2009’da Bank Asya’da hesap açmışım ve hiçbir işlem yapmamışım. 2009’da üniversite öğrencisiydim, neden hesap açtırdığımı bilmiyorum” ifadelerini kullandı.
FETÖ ile irtibatlı olduğu belirlenen 3 kişiyle arasındaki para trafiğine ilişkin ise sanık Vehbi Kürşad Akalın, bu kişilerden 2’sine, borç- alacak ilişkisi nedeniyle para gönderdiğini, diğer kişinin ise mutemet olarak maaşını ilettiğini savundu.
Duruşmada öğle arasının ardından, sabah savunmasını tamamlayan eski MİT Rus Masası görevlisi Vehbi Kürşad Akalın'ın avukatı Ayten İzmirli savunma yaptı.
İzmirli, müvekkilinin bilgi sızdırmadığını ve casusluk yapmadığını iddia ederek, "MİT'teki bilgisayarına kaydettiği bütün bilgilerin getirilmesini, bu mümkün değilse yerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını istiyoruz." dedi.
İzmirli ayrıca, bazı MİT yetkililerinin tanık olarak dinlenmesini talep etti.
Duruşmada daha sonra sanıklar ve avukatlarına söz verildi. Tutuklu sanıklar ve avukatları müvekkillerinin uzun zamandır tutuklu bulunduklarını anlatarak, tahliye talebinde bulundu.
Tutuksuz bazı sanıkların avukatları ise müvekkillerinin "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan yargılandıklarına işaret ederek, haklarındaki kamu davasının ayrılmasını talep etti.
Tutuksuz sanıklardan Sefa Kurnaz'ın avukatı, müvekkilinin eşinin doğum yaptığını, bu sebeple davada hazır bulunamadığını aktardı.
Cumhuriyet Savcısı Ayhan Çelik, sanıklar Hayreddin Aydınbaş ve Vehbi Kürşad Akalın hakkında, savunmaları sırasında haklarında soruşturma yürüten Cumhuriyet Savcılarına yönelik ifadeleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
Sanık Akalın'ın avukatının MİT Müsteşarı ve yardımcılarının tanık olarak dinlenmesi yönündeki talebinin dosyaya yenilik getirmeyeceği ve yargılamayı uzatmaya yönelik olacağı gerekçesiyle reddini talep eden Çelik, duruşmalara mazeretsiz katılmayan sanık Sefa Kurnaz hakkında yakalama kararı çıkarılması talebinde bulundu.
Savcı, hakkında yakalama kararı bulunan sanıklar dışındaki sanıklar yönünden esas hakkındaki görüşünü hazırlamak üzere dosyanın kendisine verilmesini de istedi.
Aydınbaş hakkında suç duyurusunda bulunulacak
Heyetçe yaptıkları müzakerenin ardından Mahkeme Başkanı Hüsamettin Otçu, sanıkların "ByLock" çözüm tutanaklarına ilişkin çözümlerin gönderilmesi konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yeniden müzekkere yazılmasına karar verildiğini açıkladı.
Hayreddin Aydınbaş'ın savunmalarının suç unsuru taşıyıp taşımadığı yönünde takdiri için savcılığa bildirilmesine, Vehbi Kürşad Akalın'ın beyanlarının ise savunma sınırlarında kaldığı için suç duyurusunda bulunmasına yer olmadığına hükmeden heyet, Akalın'ın MİT'teki bilgisayar kayıtlarının getirilmesi veya bilgisayar kayıtlarında bilirkişi incelemesi yapılması ile bazı MİT yetkililerinin tanık olarak dinlenmesi taleplerini "yüklenen suça etkisi görülmediği"nden reddetti.
Sefa Kurnaz'ın duruşmalardan vareste tutulmadığı halde gelmemesi nedeniyle hakkında yakalama müzekkeresi çıkarılmasına karar veren heyet, firari sanıklar hakkındaki yakalama emirlerinin infazının beklenmesini kararlaştırdı.
Sanıklardan Ufuk Gül ve Hasan Tunç'un yurt dışı çıkış yasağı ve karakola haftada iki gün imza verme şartıyla tahliyelerine, diğerlerinin tutukluluklarının devamına karar veren mahkeme, eksikler nedeniyle dosyanın, esas hakkındaki görüşünü hazırlaması için savcıya gönderilmesi talebini de uygun görmedi.
Duruşma, 11 Haziran'a ertelendi.
Karlov suikastı ve iddianame
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, 19 Aralık 2016'da katıldığı sergide, polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş'ın silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybetmiş, Altıntaş da polis tarafından vurularak öldürülmüştü.
Olaya ilişkin soruşturma sonucunda FETÖ elebaşı Gülen'in de aralarında bulunduğu 28 kişi hakkında dava açılmıştı. İddianamede Gülen ile 16 sanığın suikastla doğrudan bağlantıları ortaya konurken "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "terör amacıyla tasarlayarak öldürme" suçlarından ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yanında "terör amaçlı tasarlayarak öldürmeye azmettirme" ve "terör amaçlı kasten öldürmeye teşebbüs" suçlarından çeşitli sürelerle hapis cezasına çarptırılmaları istenmişti.
Soruşturma kapsamında ulaşılan ve biri suikastçı Altıntaş'ın örgüt içindeki "öğretmeni" Şahin Söğüt'ün eşi Ayşe Söğüt ile İzmir Polis Meslek Yüksekokulundaki eğitimi sırasında Altıntaş ile aynı "örgüt hücresi"nde yer aldığı kaydedilen 12 sanığın ise cinayetle doğrudan ilişkileri açığa çıkartılamazken FETÖ üyesi oldukları belirlenerek "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapse çarptırılmaları talep edilmişti.
İddianamede Karlov suikastının arkasında 15 Temmuz darbe girişiminin faili ve aynı zamanda casusluk ve istihbarat örgütü olan FETÖ'nün bulunduğu, suikastın, "Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilere yönelik provokasyon türünde bir eylem" olduğu kaydedilmişti.
Davanın örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile Şerif Ali Tekalan ve Emrullah Uslu'nun da aralarında bulunduğu kimi sanıklar firari durumda bulunuyor.
Aydınbaş'ın ise "Karlov'a saldırı kararının alınmasından sonra örgüt yöneticisi Şerif Ali Tekalan'ın talimatı doğrultusunda Mustafa Timur Özkan ile sergi organizasyonu konusunda çalıştığı, ByLock kullandığı, FETÖ içerisinde 'Selim' kod ismiyle faaliyet yürüttüğü" kaydedilmişti.
Aydınbaş'ın FETÖ'ye eleman kazandırmaya çalıştığı, örgütün çaldığı bazı sınavların sorularını örgüt mensuplarına verdiği ve İstanbul'da hakkında yürütülen soruşturmada etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediği ifade edilen iddianamede, Aydınbaş'ın örgütte yer aldığını ancak 2008'de ayrıldığını bildirdiği aktarılmıştı.
Aydınbaş'ın FETÖ'nün tepe yönetiminden üç isimle irtibatı belirlendiği bildirilen iddianamede, Aydınbaş'ın kasım 2013-haziran 2014 arasında Hazar Strateji Derneğinin sahibi olduğu Hazar İletişim Tanıtım ve Yayıncılık AŞ'de çalıştığı, derneğin ise darbe girişimi sonrası kapatıldığı belirtilmişti.
Paralel yapı-15 Kasım (2018) 'Ankara 28 sanık Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti' davası
(30 Mart 2019, 14:08)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: