Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda eski Yargıtay üyeleri Hüseyin Kulaç, Mustafa Akarsu, Nazmi Çatak, Hacı Osman Kaya, Hüseyin Çolak ve Mehmet Vehip Ekinci ile eski Danıştay üyeleri Hannan Yılbaşı ve Bülent Olcay hakim karşısına çıkarıldı. Davaların çoğunda savcılık sanıklar hakkında hapis cezası talep ettiği esas hakkındaki mütalaasını sunarken bir dava ise sonuçlandı. Eski Yargıtay üyesi Hüseyin Kulaç 8 yıl 9 ay hapis cezası aldı.
03.02.2019 12:29 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda eski Yargıtay üyeleri Hüseyin Kulaç, Mustafa Akarsu, Nazmi Çatak, Hacı Osman Kaya, Hüseyin Çolak ve Mehmet Vehip Ekinci ile eski Danıştay üyeleri Hannan Yılbaşı ve Bülent Olcay hakim karşısına çıkarıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ HÜSEYİN KULAÇ
21 Ocak'ta Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuklu sanık eski Yargıtay üyesi Kulaç, avukatı ve yakınları katıldı.
Esas hakkındaki savunmasını yapması için söz verilen Kulaç, örgüt yapılanması içinde yer almadığını ileri sürdü.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 73 sanığın yargılandığı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski tuğamiral Hasan Kulaç ile sözde "Kırşehir Sıkıyönetim Komutanı" olarak görevlendirilen, 4 kez müebbet ve 12 yıl 6 ay hapis cezası alan eski albay Ömer Kulaç'ın ağabeyi Hüseyin Kulaç, kardeşlerinin ceza almasının kendisinin de terör örgütü üyesi olduğunu göstermeyeceğini iddia etti.
Hakkında kesin deliller bulunmadığını belirten Kulaç, suçlamaları reddetti.
Savunmasının ardından son sözleri sorulan Kulaç, beraatini istedi.
Karar
Aranın ardından toplanan heyet tarafından alınan karar, heyete başkanlık eden Yargıtay 9. Ceza Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık Kulaç'a "FETÖ/PDY'ye üye olmak" suçundan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince alt sınırdan uzaklaşarak 7 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza yarı oranında artırılarak 10 yıl 6 aya çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak TCK'nin 62. maddesi uyarınca cezasında altıda bir oranında indirim yapıldı ve cezası 8 yıl 9 aya indirildi.
Kulaç'ın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ MUSTAFA AKARSU
21 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmada eski Yargıtay üyesi Mustafa Akarsu yeniden hakim karşısına çıktı. Duruşmaya tutuklu sanık Akarsu, yakınları ve avukatı katıldı.
Duruşmada eski HSYK 1. Dairesi Başkanı İbrahim Okur, tanık olarak dinlendi.
Tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlantı kurulan Okur, Akarsu'nun o dönem "cemaat" olarak bilinen yapıya yakın olduğunu belirtti.
Okur, Akarsu'nun, örgütle beraber hareket etmesi, örgüt referansıyla üyeliğe seçilmesi nedeniyle örgüt mensubu olmayan Yargıtay üyeleriyle 2013'te yapılan toplantıya çağrılmadığını söyledi.
İddiaları reddeden Akarsu ise hakkındaki tanık beyanlarında somut bilgilerin bulunmadığını, FETÖ adına hareket ettiğine ilişkin delil de olmadığını ileri sürdü.
Tahliye talebi için söz verilen Akarsu, cezaevinde geçirdiği süre göz önüne alındığında tutukluluğun cezaya dönüştüğünü savunarak tahliyesini istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanığın tahliye talebini reddederek tutukluluk halinin devamına, esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verdi.
Duruşma 18 Mart'a bırakıldı.
Aynı tarihte Yargıtay üyesi seçilmişlerdi
Önemli dosyaların örneklerini bizzat Pensilvanya'daki FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e götürdüğü belirtilen "Kartal" kod adlı "Yargıtay imamı" İlyas Şahin'in iki bacanağının da aynı tarihlerde Yargıtay'a üye seçildiği ortaya çıkmıştı.
2010 Anayasa değişikliğine ilişkin referandumun ardından FETÖ'nün ele geçirdiği HSYK tarafından örgütün talimatıyla Şahin ile iki bacanağı Mustafa Akarsu ve Hüseyin Karagöl'ün Yargıtay'a üye seçildiği belirlenmişti.
İlyas Şahin ile eski Yargıtay üyesi Hüseyin Karagöl halen firari. Mustafa Akarsu ise darbe girişiminin ardından 25 Ağustos'ta Sakarya'da yakalanmıştı.
Karagöl ve İlyas Şahin'in isimleri, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin internet ortamında yayımlanmasıyla gündeme gelmişti. Bu üç isim, kaset kumpasında "finansör" olarak ismi geçen iş adamı İbrahim Faruk Bayındır'ın da akrabası.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ NAZMİ ÇATAK
21 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonunda görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Çatak ve avukatı katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Kara, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanık Çatak'ın FETÖ içerisinde yer aldığı belirtildi.
Sanığın, örgüt mensuplarının talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçildiğinin ifade edildiği mütalaada, Çatak'ın örgüt üyeliğinin Yargıtay üyeliği sırasında da sürdüğü aktarıldı.
Talimatla örgüte ait bankaya para yatıran sanığın, örgütün mahrem imamıyla da yurt dışına çıktığı, ardışık arama kaydının bulunduğunun belirlendiğinin anlatıldığı mütalaada, sanığın örgütün amaçları doğrultusunda faaliyet yürüttüğü kaydedildi.
Mütalaada, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi olma" suçunu işlediği sonucuna varıldığı bildirildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmasının istenmediği belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın "örgüt üyesi olma" suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Mütalaada, sanığın son karar merci Yargıtayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutuksuz yargılanmasının devamını kararlaştırarak duruşmayı erteledi.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ HACI OSMAN KAYA
22 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, tutuklu sanık Hacı Osman Kaya, yeniden hakim karşısına çıktı. Kaya'nın, cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşmada, avukatı da hazır bulundu.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Müslüm Canpolat, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanık Kaya'nın Fetullahçı Terör Örgütü içerisinde yer aldığı belirtildi.
Mütalaada, sanığın, ByLock kullanıcısı da olduğu ifade edildi.
Kaya'nın örgüt tarafından yapılan toplantılara katıldığına, himmet verdiğine işaret edilen mütalaada, sanığın örgüt üyelerinin isteği ve ısrarıyla Yargıtay üyeliğine seçildiği, bu görevi sırasında da örgütle birlikte hareket etmeye devam ettiği vurgulandı.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi olmak" suçunu işlediği sonucuna varıldığı kaydedildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın, eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, Kaya hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması istendi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın "örgüt üyesi olmak" suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanığın son karar merci Yargıtay'da görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı, esas hakkında savunma yapmak için süre ve tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 19 Mart'a bırakıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ HÜSEYİN ÇOLAK
22 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski emniyet müdürü Hanefi Avcı'ya, "Devrimci Karargah Örgütü" davasında "örgüt üyelerine yardım" suçundan verilen hapis cezasını onayan eski Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyesi tutuklu sanık Hüseyin Çolak, yeniden hakim karşısına çıktı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Müslüm Canpolat, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanık Çolak'ın Fetullahçı Terör Örgütü içerisinde yer aldığı belirtildi.
Mütalaada, yazdığı kitap nedeniyle Fetullahçı Terör Örgütü'nün hedefinde olan eski emniyet müdürü Hanefi Avcı hakkındaki yargısal sürecin Yargıtay aşamasında sanığın da aktif olarak görev yaptığı aktarıldı.
Terör örgütü mensuplarının 2010'da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) çoğunluğu ele geçirmelerinin ardından yapılan toplantılarda sanığın Yargıtay üyeliğine seçilmesine karar verilen isimler arasında olduğunun bildirildiği mütalaada, Çolak'ın FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatlarının dile getirildiği, "himmet" adı altında aidatların toplandığı toplantılara da katıldığı anlatıldı.
Sanığın örgüte ileri derecede bağlı olması nedeniyle eğitim birimi tarafından çocuğuyla yakından ilgilenildiğinin vurgulandığı mütalaada, Çolak'ın örgütün sivil ve yargı kanadıyla bağlantılı olduğu belirtildi.
Mütalaada, Hüseyin Çolak'ın, Fetullahçı Terör Örgütü'nün yargı yapılanması tarafından gerçekleştirilen operasyonlardan birisi olan Devrimci Karargah Örgütü davasının yargısal sürecinde, temyiz incelemesini yapan, onama kararı veren heyet içerisinde yer aldığı bildirildi.
Esas hakkındaki mütalaada sanığın böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı kaydedildi.
"Ceza alt sınırdan uzaklaşılarak verilsin"
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmasının istenmediği belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın "örgüt üyesi olma" suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanığın son karar merci Yargıtayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre verilmesini ve tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 20 Mart'a bırakıldı.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ HANNAN YILBAŞI
23 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, tutuklu sanık Yılbaşı ve avukatı katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanık Yılbaşı'nın Fetullahçı Terör Örgütü içerisinde yer aldığı belirtildi.
Terör örgütü mensuplarının 2010'da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda (HSYK) çoğunluğu ele geçirmelerinin ardından yapılan toplantılarda sanığın Danıştay üyeliğine seçilmesine karar verilen isimler arasında olduğunun bildirildiği mütalaada, Yılbaşı'nın üyeliğinin Danıştay'daki görev süresince de devam ettiğine işaret edildi.
Mütalaada, sanığın 2014'teki HSYK seçimlerinde örgüt üyelerinin seçilmesi için çaba gösterdiği vurgulandı.
Esas hakkındaki mütalaada, Danıştay hücre yapılanmasında yer alan sanığın, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı kaydedildi.
"Mahrem alan kapsamında"
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmaması istendi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın "örgüt üyesi olma" suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanığın son karar merci Danıştayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eş değer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre verilmesini ve tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 13 Mart'a bırakıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ MEHMET VEHİP EKİNCİ
24 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Ekinci ve avukatı katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanık Ekinci'nin Fetullahçı Terör Örgütü içerisinde yer aldığı belirtildi.
Sanığın kullandığı cep telefonu hattının, örgütün sivil, yargı kanadında yer alanlarla ortak baz verilerine ilişkin bilirkişi raporunun hatırlatıldığı mütalaada, Ekinci'ye örgüte ait dernek tarafından da çeşitli zaman dilimlerinde mesajlar gönderildiği aktarıldı.
Mütalaada, Ekinci'nin, örgüt üyesi olmayan Yargıtay üyelerinin katıldığı toplantılara çağrılmadığına da işaret edildi.
Esas hakkındaki mütalaada sanığın böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı kaydedildi.
"Ceza alt sınırdan uzaklaşılarak verilsin"
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, sanık hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmasının istenmediği belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın "örgüt üyesi olma" suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanığın son karar merci Yargıtayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususların dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre talep etti.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutuksuz yargılanmasının devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 9 Nisan'a bırakıldı.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ BÜLENT OLCAY
24 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Olcay ve avukatı katıldı.
Dosyaya gelen cevap ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelere yer verilen mütalaada, tanık beyanları ile diğer bilgi ve belgelere göre sanık Olcay'ın FETÖ içerisinde yer aldığı belirtildi.
Sanığın akademik kariyerine başladığı yıllarda örgüt içerisinde bulunduğu, Polis Akademisindeki araştırma görevlilerinin sorumlusu olduğuna dikkati çekilen mütalaada, Olcay'ın FETÖ'nün önemli gelir kaynaklarından olan dershanelerle ilgili davalara bakan Danıştay 8. Dairesinde, sonra da aynı amaçla Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunda görev yaptığı ifade edildi.
Mütalaada, sanığın Danıştaydaki görevi süresince örgütün lehine kararlar çıkması için çaba gösterdiği, FETÖ'nün amaçları doğrultusunda faaliyet yürüttüğü bildirildi.
Olcay'ın, örgütle irtibatlı bir derneğin yardım toplama faaliyetlerinin durdurulması konusundaki karara diğer FETÖ mensuplarıyla birlikte muhalif kaldığının anlatıldığı mütalaada, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'e ait kitapların dijital ortama aktarılmış şekilde sanıkta ele geçirildiği vurgulandı.
Mütalaada, sanığın protesto için cübbesini Danıştay binasındaki odasının camına astığı, odasının kapısına çeşitli yazıların yer aldığı kağıtlar yerleştirdiğine işaret edildi.
"Örgütün deşifre olmasını engellemek için gayret gösterdi"
Bülent Olcay'ın Danıştayın hücre yapılanmasında yer aldığının kaydedildiği mütalaada, sanığın örgütün deşifre olmasını engellemek, FETÖ mensupları hakkındaki soruşturmaların sonuçsuz kalmasını sağlamak için de gayret gösterdiği belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada Olcay'ın böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle FETÖ'nün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı anlatıldı.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle FETÖ'deki konumu itibarıyla bu oluşumun, terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, Olcay hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanmasının istenmediği bildirildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın "örgüt üyesi olma" suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Sanığın son karar merci Danıştayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre verilmesini talebini iletti.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilen sanığın tutuksuz yargılanmasının devamını kararlaştırdı.
Duruşma, 28 Mart'a bırakıldı.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(03 Şubat 2019, 12:29)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: