İstanbul'da, takipsizlikle sonuçlanan '17 Aralık soruşturması'nda kumpas kurup usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla FETÖ'nin elebaşısı Fetullah Gülen ile dönemin emniyet müdürleri ve ABD'deki Hakan Atilla davasında tanıklık yapan eski komiser Hüseyin Korkmaz'ın da aralarında bulunduğu 10'u tutuklu 5'i firari 67 sanığın yargılanmasına devam edildi. Duruşmada tanık olarak ifade veren dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın kumpasa dair bazı detayları verdi.
12.01.2019 14:49 İstanbul'da, takipsizlikle sonuçlanan '17 Aralık soruşturması'nda kumpas kurup usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen ile dönemin emniyet müdürleri ve ABD'deki Hakan Atilla davasında tanıklık yapan eski komiser Hüseyin Korkmaz'ın da aralarında bulunduğu 10'u tutuklu 5'i firari 67 sanığın yargılanmasına devam edildi.
02.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, eski Emniyet Müdürü Nazmi Ardıç'ın bulunduğu 10 tutuklu sanık ve avukatları katıldı. Tüm sanık savunmalarının tamamlanmış olması nedeniyle bu celse tanıkların dinlenmesine geçildi. Bu kapsamda daha önce FETÖ'nün Mülkiye yapılanmasına yönelik davada 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılan ve yattığı süre göz önüne alınarak hakkında denetimli serbestlik hükümleri uygulanan eski İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Balıkesir'den Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla tanık olarak ifade verdi.
Bu olaya ilişkin daha önce verdiği ifadelerin doğru olduğunu belirten Çapkın, 17 Aralık soruşturmasından hiçbir şekilde bilgisinin olmadığını söyledi. Çapkın, '17 Aralık'tan operasyon yapıldıktan sonra haberdar oldum' dedi. Mahkeme Başkanı'nın '17 Aralık sabahı polis evinde ikamet ederken Yakub Saygılı ve Nazmi Ardıç ile görüştüğünüzü söylemişsiniz?' sorusu üzerine Çapkın, 'Operasyonu duyunca sormak için Nazmi Ardıç'ı aradım. Kendisi de bana bilgi vermek üzere Yakub Saygılı ile geldiklerini söyleyip aşağıda beklediklerini söyledi. Bana büyük büyük şeyler anlattılar. 'Benim niye haberim yok' dedim. Tabii ki çok şaşırtıcı bir şeydi. Yolsuzlukla ilgili 4 bakanın dinlendiğini öğrenince tepkim daha da büyüdü tabii ki' diye cevap verdi.
Hüseyin Çapkın, dönemin KOM Daire Başkanı Mehmet Yeşilkaya'nın, '17 Aralık'tan birkaç gün önce Hüseyin Çapkın'a gelerek İstanbul ekibinin başına buyruk davrandığını, uyumsuz olduklarını belirterek şube müdürlerini değiştirme teklifinde bulunduğunu, ancak Çapkın'ın bunlar başbakanla direk görüşüyor diyerek görevden almadığını söylediği' sorulunca 'Mehmet Yeşilkaya ile böyle bir görüşmem olmamıştır. Onun bana 'Bunlar uyumsuz, bunları alalım' gibi bir teklifi olmadı' şeklinde yanıt verdi.
Hakimin, Nazmi Ardıç'ın kendisi hakkında 'İyi ki bana bilgi vermediniz. Bilgi vermemekle beni korumuşsunuz' şeklindeki sözleri sorulduğunda Çapkın, 'Hayır. Bunlar uydurma' dedi. Çapkın, '17 Aralık'tan önce Rıza Sarraf ismini duydunuz mu?' şeklindeki soruya ise 'Rıza Sarraf'ı şimdiki bilgilerle bilmiyorduk. İş adamı diye biliyorduk. Takip edildiği söylenince daha önce Çeçen cinayetleri olmuştu ve çok uğraşmıştık, ben de İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbal'ı araştırması için görevlendirdim. O araştırma yaparken Mali Şube ile kafa kafaya gelmiş. Meğer Mali Şube, takip ediyormuş Rıza Sarraf'ı. Arıbal hakkında görevi engellediği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundular. Bu olaydan dolayı, panikle 17 Aralık operasyonunu öne aldıklarını söylediler. Operasyonun adı da böyle çıkmış' şeklinde konuştu.
Daha sonra duruşma salonunda bulunan tutuklu sanık Nazmi Ardıç da Çapkın'a soru yöneltti. Ardıç, 'Organize ve Mali Şube müdürleri yolsuzluk dosyalarıyla ilgili size bilgi verseydi ne yapardınız?' diye sordu. Çapkın da 'Sizi görevden alırdım. Hükümeti düşürme niyetiyle yaptığınız ve dışarıdan talimat aldığınız belli. Polis tarihinde böyle bir operasyon yok. 13 ay dinleme yapmışsınız. İyi niyetli olmadığınız belli. Kesinlikle görevden alırdım' şeklinde cevap verdi.
Duruşma, tanık dinlenmesine devam etmek üzere yarına bırakıldı.
03.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Nazmi Ardıç'ın da aralarında bulunduğu 11 sanık ile avukatlar hazır bulundu. Örgütlü suçlarda görev yaptığı dönemde dosyaya kısa bir süre bakan ve dosyayı örgüt olmadığı gerekçesiyle memur suçlarına gönderen Cumhuriyet Savcısı Bekir Gencer tanık olarak dinlenildi.
15 Temmuz'dan sonra tutuklanan ve cezaevinde intihar eden savcı Seyfettin Yiğit'in, dosyayı memur suçlarından örgütlü suçlara göndermesi üzerine dosyanın kendisine geldiğini aktaran tanık savcı Gencer, 'Soruşturma dosyasını incelediğimde örgütlük bir durum yoktu. Dosyadaki tapelere göre olsa olsa rüşvet suçlaması yapılabilirdi, ki bu da bana getirilen tapelere göre yeterli değildi. Soruşturma dosyasında operasyon yapacak hiçbir şey olmadığından dosyayı memur suçları savcılığına gönderdim. Soruşturmaya daha sonra Mehmet Yüzgeç yürüttü' dedi.
'Ben o dönem operasyon yapmayacağımı, dosyayı bilirkişiye göndereceğimi söylemiştim'
Dosyanın kendisinden çıktıktan sonra eksiklikler giderilmeden, alelacele operasyon yapıldığını aktaran tanık savcı Gencer, 'Seçime az kalan bir dönemde ben şehircilik ve kamu görevlilerinin olduğu bir soruşturmada operasyon yapmadım, yapmam da. Burada operasyon yapacak bir şey de yoktu, dosyada hiçbir delil yoktu, bir iki tape dışında. O da delil değil. Dosya dolu olsa bile böyle nitelikli bir soruşturmada bilirkişi raporu alınması, bilimsel yöntemlerle elde edilmiş delillere dayanması gerekirdi. Ben de bu gerekçelerle dosyayı memur suçları bürosuna iade etmiştim. Ama bunlar seçim öncesi böyle bir operasyon yapıyorlar. Ben o dönem operasyon yapmayacağımı, dosyayı bilirkişiye göndereceğimi, başsavcı vekiline (Oktay Erdoğan) söylemiştim. Ama benden sonra FETÖ dosyayı evirip çevirip seçim öncesi operasyona dönüştürdü' ifadelerini kullandı.
'Soruşturma bende olduğu dönemde dosyada bakan tapesi yoktu'
Mahkeme başkanı Cem Karaca, tanık savcıya 'Örgüt suçu tespiti yapılmasına rağmen neden dosyayı siz yürütmediniz de memur suçları savcılığına geri gönderdiniz' şeklinde soru sordu.
Tanık savcı Gencer ise 'Sonradan örgüt suçu denmesi bizi ilgilendirmez. Dosya boştu, Soruşturma yapacak bir şey yoktu ki. Ben çok örgüt dosyasına baktım. Dinleme kayıtlarını 17 Aralık'ta, son gün tape haline getirmişler. Bize istediklerini getiriyorlardı. O yüzden ne kadar tape olduğunu bilmem mümkün değil. Dinleme süresini uzatmak istedikleri kişilerle ilgili bilgi notu şeklinde tape özeti getiriyorlardı. Ben tamamını istiyordum ama vermiyorlardı. Bu soruşturmada polis memurları söylese amirleri bilgi, belge vermiyordu. Soruşturma bende olduğu dönemde dosyada bakan tapesi yoktu. Sonradan eklemişler. Bu soruşturmayı sonradan üç dosyayı birleştirerek, güçlendirmeye çalışmışlar' diye cevap verdi.
Duruşmada daha sonra ise meslekten ihraç edilen ve hakkında ayrıca bir dava yürütülen savcı Yılmaz Kıstı'nın tanık olarak ifadesi alındı.
17 Aralık operasyonunda soruşturmaya dönüştürülen üç dosyadan Halkbank soruşturması ve Rıza Sarraf ile ilgili olan soruşturmaya bakan ve daha sonra dosyayı firari eski savcı Celal Kara'ya devreden tanık Yılmaz Kıstı, o dönem Başsavcıvekilinin halen firarda olan eski savcı Zekeriya Öz olduğunu belirterek dosyanın kendisine verildiğini belirtti. O dönem Kaçakçılık Bürosu'nda savcılık yapan Kıstı, 'soruşturma dosyasında, Ahmet isimli bir şahıstan gelen bir ihbar mektubu vardı. Bu mektubu, araştırma yapılması için emniyete gönderdim. O bürodan ayrılınca dosyayı Celal Kara'ya teslim ettim. Milletvekili veya bakan dinlenmesine yönelik hiçbir talimatım olmadı. Rıza Sarraf ile ilgili iddialar vardı. Sarraf, Muammer Güler (o dönem İçişleri Bakanı) ile görüşmüş. Ama benim tape yapın gibi bir talimatım olmadı' dedi.
Mahkeme Başkanı Cem Karaca, 'Polis talimatı sözlü olarak sizden aldığını söylemiş' deyince tanık Kıstı, öyle bir talimatı olmadığını belirtti.
Mahkeme Başkanı Karaca'nın, 'Zafer Çağlayan'ın 27, Muammer Güler'in 40 görüşmesi tape yapılmış. Sizin bunlardan haberiniz olmadı mı?' sorusuna ise Yılmaz Kıstı, 'Olmadı. Bakanların tape yapılmasına izin vermem. Çünkü bakanlar hakkında soruşturma nasıl yapılır bilirim. Öncelikle izin almak gerekir. Ben bütün görüşmeleri tapeye dökün demiş miyim? Bana topyekün bir dinleme tapesi gelmiyordu. 3-5 tane tape geliyordu, o da yeni dinlemeler almak içindi' diye konuştu. Kıstı, firari savcı Celal Kara ile ilgili soru üzerine de 'Onunla samimiyetim yoktu. Aynı adliyede çalışıyorduk. Bir kere asansörde karşılaştık, bana 'Bu iş bana kaldı' diye espiri yaptı' dedi.
Duruşma tanık ifadelerinin ardından sanıkların taleplerinin alınmak üzere yarına bırakıldı.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, takipsizlikle sonuçlanan '17 Aralık soruşturma' dosyasında, usulsüz işlem yapıldığı iddiasıyla aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Nazmi Ardıç, Hamza Tosun, Yasin Topçu ve eski komiser Hüseyin Korkmaz'ın da bulunduğu 67 sanık yer alıyor.
İddianamede, 1 numaralı sanık olarak yer alan Gülen ile eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Nazmi Ardıç, Hamza Tosun ve Yasin Topçu hakkında, 'silahlı terör örgütü kurma veya yönetme', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme', 'gizliliğin ihlali' suçlarından ayrı ayrı hapis cezası talep ediliyor.
Diğer 62 polisin ise 'silahlı terör örgütüne üye olma', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme', 'gizliliğin ihlali' suçlarından cezalandırılması isteniyor.
Firari sanık Hüseyin Korkmaz'ın 'silahlı terör örgütüne üye olmak', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek' suçlarından hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, Korkmaz'ın FETÖ/PDY elebaşı ve yöneticilerinin talimatları doğrultusunda hareket ettiği, görevi ve konumu itibarıyla soruşturma kapsamında gerçekleştirilen hukuka aykırı tüm kayıt ve takiplerden sorumlu olduğu belirtiliyor.
FETÖ/PDY terör örgütünün yargı ve emniyet teşkilatı içerisine yerleşerek, yasal hiyerarşik yapının dışındaki bir hiyerarşik yapılanmayla hareket ettiğinin yapılan soruşturmalardan anlaşıldığı anlatılan iddianamede, 'FETÖ/PDY mensuplarının, örgüt lideri Fetullah Gülen'in talimatı ile devletin tüm kılcallarına sızmakla kalmayıp kamu imkanlarını kullanarak, kendilerine rakip olarak gördükleri ve hedefledikleri iktidara ulaşmak için karşılarına çıkabilecek devlet kurumlarını ve şahısları bertaraf etmek için de her türlü hile ve yöntemi acımasızca kullandıkları görülmüştür.' ifadeleri kullanılıyor.
'Soruşturma kılıfında darbe girişimi'
17 Aralık'ın, soruşturma kılıfında bir darbe girişimi olduğu, Türkiye Cumhuriyeti 61. Hükümeti'nin ulusal ve uluslararası baskı altına alınıp istifa etmesini sağlama amacına yönelik gerçekleştiği vurgulanan iddianamede, Rıza Sarraf'ın ABD'de tutuklanmasına da değinilerek, 17 Aralık'ta örgütün başarısız olmasının ardından, bu başarısız girişiminin ABD üzerinden yeniden canlandırılmaya çalışıldığı, örgüt mensupları tarafından yurt dışına çıkarılan bilgi ve belgelerin ABD'de Preet Bharara isimli savcıya teslim edildiği aktarılıyor.
Bu bilgi ve belgeler üzerinden ABD'de iddianame hazırlanarak FETÖ tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan 17 Aralık girişiminin yeniden sahneye konma çabasına girişildiği bilgisi verilen iddianamede, Türkiye Cumhuriyeti devleti, İran ve Brezilya arasındaki doğal gaz ve petrol başta olmak üzere ticari ilişkileri hedef alan, bu sebeple de Türkiye Cumhuriyeti'nin aleyhine yürütülen saldırıda ABD ve ABD savcısı ile iş birliğine giren FETÖ'nün bu planlamanın yerli ayağı olduğu anlatılıyor.
Sanıkların, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar'ın yurt dışına giriş çıkış kayıtlarını tuttukları, takipsizlikle sonuçlanan 17 Aralık soruşturmasının şüphelileriyle irtibatlandırmaya çalıştıkları ve kayıtları adli rapor haline getirdikleri belirtilen iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eski başbakanlardan Binali Yıldırım ve Ahmet Davutoğlu, eski başbakan yardımcıları Beşir Atalay, Bülent Arınç, Ali Babacan ve dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile eski bakanların da aralarında bulunduğu 30 mağdur-müşteki yer alıyor.
Paralel yapı-14 Ağustos (2016) 'İstanbul 67 sanık 17 Aralık Yolsuzluk Soruşturması Kumpası' davası
(12 Ocak 2019, 14:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: