Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin aralarında eski alay komutanları Muhsin Kutsi Barış ve Muhammet Tanju Poshor'un da bulunduğu 521 sanıklı davaya devam edildi.
12.01.2019 17:42 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin aralarında eski alay komutanları Muhsin Kutsi Barış ve Muhammet Tanju Poshor'un da bulunduğu 521 sanıklı davaya devam edildi.
31.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar, yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık İ.T, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı Komando Taburu 25 No'lu nizamiye bölüğünde er olarak görev yaptığını söyledi.
15 Temmuz'da normal faaliyetlerin ardından yat içtiması yapıldığını ifade eden İ.T, gün içinde Zeki isimli uzman çavuşun alarm verileceğini, silah alıp alay önündeki alanda toplanmalarını söylediğini aktardı.
İ.T, alarm verilmesinin ardından silah alıp alay binası önünde toplandıklarını, bölük komutanı yüzbaşı Burak Ercan ve üsteğmen İsmail Kutluay Mıçı'nın beşer şarjör dağıttığını kaydetti. Şarjörlerin gramlarının dahi ölçüldüğünü ve hücum yeleğinden çıkarılmayacağını, sonradan da teslim alınacağının söylendiğini ifade ederek, ardından Genelkurmay Başkanlığı'na otobüsle götürüldüklerini dile getirdi.
Tutuksuz sanık İ.T, "Orada tek sıra halinde dizildik. 'Bugün IŞİD tarafından saldırı oldu, Burayı korumamız gerekiyor.' dediler. Beni aslanlı kapının oradaki nizamiyeye götürdüler." diye konuştu.
Oranın askerlerine ne olduğunu sorduğunu, onların da çatışmaya girdiklerini söylediklerini aktaran İ.T, bir albayın gelip kendisini yakındaki nöbet kulübesine gönderdiğini bildirdi.
İ.T, bir sure sonra ellerinde Türk bayraklarıyla halkın gelmeye başladığını ifade ederek, "Vatandaşların bize destek amacıyla geldiğini sandık." dedi.
Tabur komutanı binbaşı Fedakar Akça'nın da yanlarına geldiğini anlatan İ.T, "Asker içeri" diye bağıran vatandaşların içeriye Türk bayrağı attıklarını söyledi. İ.T, vatandaşların bu kez "Asker bayrağı al." diye bağırdıklarını, almak istediğinde ise binbaşı Akça ve yanındaki tanımadığı bir üsteğmenin "Ne bayrağı alacan. Sana taş falan atarlar, silah sıkarlar, alma." dediğini belirtti.
"Bayrak yere düşmesin diye geldik askere.” ifadesini kullanarak bayrağı yerden aldığını dile getiren İ.T, yere düşen başka bir bayrağı da arkadaşı er Mevlüt Gündüz’ün kaldırıp cebine koyduğunu kaydetti.
Mermi taşıyan bir grup askeri gören vatandaşların demirleri zorladığını, bu sırada Fedakar Akça'nın MP5 silahla havaya ateş açtığını belirten İ.T, bazı askerlerin telsizle konuşmasının ardından tankların geldiğini kaydetti.
İ.T, bazı vatandaşları tankların ezdiğini dile getirerek, demirleri kırıp içeri giren insanların önce silahını aldığını, daha sonra geri getirdiğini anlattı.
Sonrasında sabaha kadar herhangi bir şey yapmadan beklediğini, darbe girişimi olduğunu da saat 10.00 civarı diğer erlerle birlikteyken televizyondan öğrendiğini dile getiren İ.T, otobüslerle Genelkurmay'dan ayrılmadan önce yanlarına gelen bazı vatandaşların kendilerine su ve yiyecek gibi şeyler verdiğini kaydetti.
İ.T, alaya gittikten bir hafta sonra polislerin geldiğini ve gözaltı işleminin yapıldığını anlattı.
Tutuksuz sanık er S.K'nin de savunmasını yapmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı'nda vatani görevini yapan tutuksuz sanık D.A. savunma yaptı.
D.A, komutan konutları bölgesinde görevli olduğunu ve 18.00 gibi nöbeti devrettiğini, yemekten sonra da bölük içtimasına geçtiğini söyledi.
Burada uzman çavuşların silah ve teçhizatlarını almalarını söylediğini belirten D.A, ardından şarjör dağıtıldığını, içtima alanında alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın emriyle telefonların toplatıldığını ve DEAŞ saldırısına karşı Genelkurmay Başkanlığına gideceklerinin bildirildiğini dile getirdi.
Daha önce tatbikat yapılacağı söylendiği için konuşmaların da tatbikat amaçlı olduğunu düşündüğünü savunan D.A, "Dışarıya çıkacağımız aklımızdan geçmezdi." dedi.
Otobüse bindirildiklerini ve Genelkurmay Başkanlığı bitişiğindeki Milli Savunma Bakanlığı tarafına giriş yaptıklarını anlatan D.A, ağaçların arkasında beklemeye başladıklarını anlattı.
D.A, alçaktan uçan uçakların geçmeye başladığını, yaşadıklarına anlam veremediklerini iddia ederek, bir süre sonra vatandaşların nizamiye önünde toplanmaya başladığını, ardından nizamiye kapısının kırıldığını, bunun üzerine "Nurhak" isimli uzman çavuşun emriyle kol kola girip bariyer kurduklarını belirtti.
D.A, oradaki bir kadının "Kandırılıyorsunuz, darbe oluyor." diyerek kendilerini uyardığını savunarak, "Başımızdaki uzmanlar halk uzaklaşsın diye 'Havaya ateş edin' emri verdi. Ben de bir el ateş ettim. Yanımdaki arkadaşlardan da havaya ateş eden vardı." diye konuştu.
D.A, o sırada bir helikopterden vatandaşlar ile aralarındaki bölgeye ateş açıldığını ifade etti.
Daha sonra geriye çekildiklerini ve ilerleyen saatlerde oradan çıkmak için beklediklerini öne süren D.A, sabah olduğunda yine çıkmak için beklerken vatandaşların kendilerine su ve ekmek verdiğini, saat 17.00 gibi polislere teslim olduklarını söyledi.
D.A, mahkeme başkanının sorusu üzerine alay komutanı, yardımcıları ve başlarındaki bölük komutanından şikayetçi olduğunu ifade etti.
Diğer sanıkların beyanlarının ardından duruşmaya 2 Ocak çarşamba günü devam edilmek üzere ara verildi.
02.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar, yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada SEGBİS vasıtasıyla savunma yapan tutuksuz sanık O.Y, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı Komutan Konutları Bölüğü'nde er olarak görev yaptığını söyledi.
O.Y, saat 21.00 gibi yat içtimasında tatbikat alarmı verildiğini ve herkesin silah almaya gittiğini söyledi.
Telefonların toplandığını anlatan O.Y, otobüslere bindirildiklerini ve Genelkurmay Başkanlığı'na götürüldüklerini belirtti.
Genelkurmay Başkanlığı'nda tanımadığı bir rütbelinin gelip "Olanlar tatbikat matbikat değil, her şey gerçek. Kimse buraya yaklaşmayacak." dediğini ifade eden O.Y, başlarındaki Fedakar Akça'nın ise "Biz sadece çevre emniyetini almaya geldik." dediğini duyduğunu bildirdi.
Daha sonra çevre emniyeti için TÜİK tarafına götürüldüklerini dile getiren O.Y, gün aydınlanırken Nurhak isimli uzman çavuşun kendilerini otopark bölgesine götürdüğünü kaydetti.
O.Y, sonraki süreçte de gözaltına alındıklarını anlattı.
"Yaklaşanlara ateş edin"
15 Temmuz'da vatani görevini Muhafız Alayı'nda yerine getiren piyade onbaşı M.T. de o gün kendilerine tatbikat yapılacağının söylendiğini ifade etti.
Yat içtiması alınırken başlarındaki uzman çavuşa bir telefon geldiğini ve tatbikatın erken başladığını anlatan M.T, silah aldıktan sonra otobüslere bindirilerek Genelkurmay'a götürüldüklerini kaydetti.
M.T, bir rütbelinin "IŞİD saldırısı olacak" diye kendilerini mevzilere yerleştirdiğini dile getirerek, saat 00.00-01.00 civarı vatandaşların Türk bayraklarıyla gelmeye başladığını aktardı.
"Gittiğimiz yerin komutanları 'Tel örgüye yaklaşanlara ateş edin, kimseyi yaklaştırmayın' dedi" ifadesini kullanan M.T, kimseye ateş etmediklerini çünkü vatandaşların elinde Türk bayrakları olduğunu bildirdi.
Yine Genelkurmay'daki bir rütbelinin "Karşıdaki TOMA aracının çalıştığını görürseniz ateş edin." dediğini, buna karşılık "Polis aracına ateş edilir mi?" diye sorduklarını anlatan M.T, kurmay binbaşı olduğunu hatırladığı bu kişinin "Etmezseniz biz size ateş ederiz." dediğini söyledi.
Eski er M.K'nin de savunma yapmasının ardından duruşmaya ara verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, SEGBİS vasıtasıyla savunma yapan tutuksuz sanık er N.R.A, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayında görev yaptığını söyledi.
Tatbikat gerekçesiyle Genelkurmay Başkanlığına götürüldüklerini anlatan N.R.A, mangasının, güney nizamiye tarafında, helikopter pisti yakınında beklediğini bildirdi.
N.R.A, bir süre sonra halkın gelmeye başladığını, bu sırada bulundukları yere doğru mermi geldiğini ifade etti.
Başlarında bekleyen uzman çavuş Gökhan Gözalıcı'nın "Oyuna getirildik. Kimse ateş etmiyor" diyerek mangayı çöktürdüğünü anlatan N.R.A, Gözalıcı'nın tatbikat olmadığı kanısına vardığı için böyle konuştuğunu düşündüğünü belirtti.
Bir süre sonra bordo bereli bir rütbelinin Gökhan Gözalıcı'ya "Neden burada duruyorsun?" diye sorarak kendisini ittirerek uzaklaştırdığını, mangasının da bundan sonra dağıldığını dile getiren N.R.A, beklediği süre içinde bazı helikopterlerden astsubay ve harp okulu öğrencilerinin indiğini ifade etti.
N.R.A, bir süre sonra bordo bereli bir askerin yanına geldiğini ve korktuğunu görmesi üzerine dizlerine dokunduğunu, sabaha kadar buradan çıkacaklarını, bir şey olmayacağını söylediğini ve biraz daha yere çökerek saklanmasını belirttiğini bildirdi.
Bir ara içeri giren ve karargaha çıkan vatandaşlar olduğunu da anlatan N.R.A, "Özel Kuvvetlerden birkaçı ateş etti. Yaralananlar oldu. Biz de 'Ateş etmeyin.' diye bağırdık. Durdular. Vatandaşlar da dışarı çıktı." dedi.
N.R.A, sabah olunca TÜİK tarafındaki kapıyı kırıp dışarı çıkmaya çalıştıklarını ancak başaramadıklarını, vatandaşların demirlerden kendilerine su ve yiyecek verdiğini söyledi.
İlerleyen süreçte gözaltına alındıklarını anlatan N.R.A, FETÖ üyeliği suçlamasını kabul etmedi.
Savunma yapmak yerine önceki ifadesini kabul etti
Tutuksuz sanık eski er S.İ. de daha önce verdiği ifadenin doğru olduğunu, yenisini vermek istemediğini belirtti. Mahkeme başkanının önceki ifadesini okuduğu S.İ, beyanlarını kabul ettiğini söyledi.
15 Temmuz'da yaşadıklarını anlatan eski er D.K. de "Tatbikat var" denilerek Genelkurmay Başkanlığına götürüldüklerini, sabaha kadar orada kaldıklarını ifade etti.
D.K, helikopterden insanların üzerine ateş açıldığını, sabah olduğunda da alaya geldiklerini ve bir hafta sonra gözaltına alındıklarını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayında vatani görevini yapan tutuksuz sanık er C.Ç. de 'Tatbikat' diye toplandıklarını ancak alay komutanı Muhsin Kutsi Barış tarafından "Genelkurmay Başkanlığı'na IŞİD saldırısı olabilir" denilerek buraya gönderildiklerini anlattı.
C.Ç, Genelkurmaya vatandaşların girmesi üzerine havaya ateş emri geldiğini ancak kendisinin ateş etmediğini savundu. Uzman çavuşların havaya, bir helikopterin de vatandaşlara ateş açtığını belirten C.Ç, darbe girişimi olduğunu sabah öğrendiğini ileri sürdü.
Duruşma, yarına ertelendi.
03.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar, yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada SEGBİS aracılığıyla dinlenen tutuksuz sanık H.Y, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı Komutan Konutları Bölüğü'nde yazıcı olarak görev yaptığını söyledi.
H.Y, 15 Temmuz öncesinde bölük astsubayının 40 kişilik liste oluşturmasını istediğini, 15 Temmuz'a kadar da bu sayının arttığını belirterek, "Sayıyı arttıran kişinin Mennan üsteğmen olduğu söylendi bana. Yazıcı olduğum için listeleri benim çıkarmam istenirdi hep." diye konuştu.
15 Temmuz'da da komutanların konuştuklarından duyduğu kadarıyla gece tatbikat olacağını ve 1-1,5 saat süreceğini öğrendiğini ifade eden H.Y, akşam bahçede Zeki isimli uzman çavuşla konuşurken tatbikatın başladığına yönelik emir geldiğini anlattı.
H.Y, silah aldıklarını ve kişi başı yüzer mermi dağıtıldığını belirterek, alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın Tekçe içtima alanında "Allah yolunuzu açık etsin. Hakkınızı helal edin." gibi bir şey söylediğini duyduğunu belirtti.
"Perdeleri kapatın"
Otobüsle giderken araçtaki uzman çavuşa, tabur komutanı binbaşı Fedakar Akça tarafından "Perdeleri kapatın" anonsu yapıldığını duyduğunu ve bu emre uyulduğunu dile getiren H.Y, giderken yolu kapatan çöp kamyonları nedeniyle ve polislerce kısa süreli durdurulduklarını söyledi.
Genelkurmay'a girdikten sonra Osman isimli başçavuş tarafından silahların tam dolduruşa getirilmesine yönelik emir verildiğini belirten H.Y, 1,5-2 metre arayla beklemeye başladıklarını kaydetti.
H.Y, Fedakar Akça'nın "Ben kaç senelik subayım, doğuda, şurada, burada görev yaptım. Başıma ilk kez böyle bir şey geliyor. Ölürsek şehidiz, kalırsak kurmayız. Hepiniz hakkınızı helal edin." şeklinde bir ifade kullandığını ve "Bu, bir tatbikat değil, IŞİD tarafından saldırı düzenlenecek. Genelkurmay karargahını koruyacağız." dediğini söyledi.
Genelkurmay'dayken dikkatini çeken bir durumun da tel örgülere yeşil file çekilmesi olduğunu anlatan H.Y, içeride olanların görülmemesi için böyle bir şey yapılmış olabileceğini düşündüğünü bildirdi.
Bir süre sonra bir albayın makam aracıyla gelip sol arka camını indirdiğini ve "Bir sorun var mı?" diye sorduğunu, "Yok" şeklindeki cevabına karşın bu kez mühimmatı olup olmadığı sorusunu yönelttiğini belirten H.Y, "Var" demesine ve gerek olmadığını belirtmesine karşın albayın araçtaki bir miktar mühimmatı bıraktığını kaydetti.
H.Y, bu albayın diğer askerleri de gezerek onlara da mühimmat bıraktığını anlattı.
Bu sırada vatandaşların seslerini duyduklarını dile getiren H.Y, başlarındaki bir rütbeliye "Siz hiç 'Şehadet şerbetini içmeye geldik' diyen bir IŞİD'li gördünüz mü?" diye sorduğunu, onun da "Sen görev yerini terk etme, işine bak." diyerek terslediğini anlattı.
Genelkurmay Başkanlığı nizamiyesinin kapısının kırıldığını, vatandaşların içeri girdiğini kaydeden H.Y, bir uzman çavuşun kol kola girip bariyer kurmalarını istediğini söyledi.
Bir kadının, "Oğlum sizi kandırdılar. Gelin, teslim olun. Darbe oluyor." dediğini bildiren H.Y, vatandaşların rütbelileri darbettiğini ancak erlere dokunmadıklarını bildirdi.
H.Y, başı kanayan bir uzman çavuşun "Yüksek tutuş. Havaya ateş." şeklinde emir verdiğini belirterek, bazı arkadaşlarının ateş ettiğini ancak kendisinin etmediğini savundu.
"İnsanlar uzaklaştı. O sırada tankların altında kalanları gördüm. Bildiğiniz cana kasıtla tanklar insanların içine sürüldü. O dakikadan sonra tanklar kapıları korumaya başladı." diyen H.Y, ortam durulunca kendi yerlerine geçtiklerini anlattı.
H.Y, bir süre sonra da sadece gözleri görülen maskeli 12-13 kişilik asker grubunun geldiğini, hepsinin rütbeli olduğunu söyledi.
Dürbün takıp ateş etmiş
Bu askerlerden birinin silahına dürbün takarak bir vatandaşı vurduğunu belirten H.Y, "Yüzü maskeli olan askerin vatandaşlara ateş ettiğini çok iyi hatırlıyorum. Çantasından dürbün çıkarıp vurduğunu gördüm. 'Komutanım niye vurdunuz?' dediğimde 'Sen işine bak asker. Emir sorgulanmaz.' dedi. Başımızdaki bir uzman, 'Komutanım insanların ne suçu var? Yapmayın.' dediğinde bile ona da bu şekilde çıkışmıştı." ifadelerini kullandı.
Ambulanslara dahi ateş edildiğini dile getiren H.Y, sabah olduğunda Fedakar Akça'nın kendilerini alaya götürmek üzere otobüslere bindirdiğini ancak gece mermi dağıtan albayın bırakmadığını öğrendiğini kaydetti.
H.Y, bu albayın rütbelilerle konuşması sırasında "Alayı teslim etmeyelim. Polis veya kim olursa çatışalım." dediğini ancak Oktay isimli uzmanın "Ben ne olursa olsun polisimize ateş etmem." karşılığını verdiğini belirtti.
H.Y, "Gerekirse çatışırız, burayı teslim etmeyiz." diyen albayın sözlerine karşılık ilerleyen saatlerde teslim olduklarını söyledi.
Duruşmaya ara verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde SEGBİS vasıtasıyla dinlenen, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı'nda vatani görevini yapan sanık B.Ç, 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattı.
Bir tatbikat olacağının söylendiğini ama tatbikat için verilecek alarmın zamanı ve tarihinin belli olmadığını ifade eden B.Ç, 15 Temmuz'da yat içtimasından önce bölük astsubayı Mehmet Yıldırım'ın kendisini çağırdığını, 03.00'te tatbikat olacağını ve verdiği listede ismi bulanan askerlere tebliğ etmesini emrettiğini bildirdi.
B.Ç, bölüğe söylediğini, sonra dinlenmek için koğuşa gittiğinde 21.00 gibi "alarm" diye bağırılmaya başlandığını dile getirerek, Yıldırım'ın daha önce kendilerine söylediği üzere silah, mühimmat ve hücum yeleği aldığını kaydetti.
İçtima alanında alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın "Tatbikat gerçeğe döndü. Genelkurmay Başkanlığı'na IŞİD saldırısı olacak. IŞİD'li teröristler polis kılığında da gelebilir. Polisleri de yaklaştırmayın." dediğini belirten B.Ç, telefonlar da emir üzerine bıraktırıldıktan sonra araçlarla Genelkurmay'a doğru hareket edildiğini ifade etti.
B.Ç, emir kapsamında omuzlarındaki forsları da söktüklerini bildirdi.
"Hakaret edeni vurun"
Araçla Genelkurmay'a gittiğini, bir mevzide beklerken, devriye gezen bir yarbay ve albayın yanına geldiğini belirten B.Ç, albayın "Size hakaret eden ve tel örgülerden çıkmaya çalışanları vurun." dediğini söyledi.
Kanuna aykırı, halka karşı olan bu emri yerine getirmediğini savunan B.Ç, buna karşılık başlarında bulunan komutanlarının da kimseye ateş etmemelerini emrettiğini kaydetti.
B.Ç, sabaha kadar oldukları yerde beklediklerini, gün aydınlandıktan sonra otobüsle oradan ayrılacakken, tankların otobüsleri vuracağının söylenmesi üzerine araçtan indiklerini ifade ederek, önce mevzilerine gittiklerini, sonra da gazino gibi bir yere geçtiklerini vurguladı.
Burada beklerken, önce özel kuvvetler personeli bir askerin gelip çıkmaları için kandırmaya çalıştığını ancak başlarındaki uzman çavuşun "Bizi komutanımız buraya gönderdi. Bekleyeceğiz." dediğini anlatan B.Ç, uzman çavuşun daha sonra gelen bir binbaşıya da aynı şeyi söylediğini bildirdi. B.Ç, ancak bu binbaşının kendilerini gönderen komutanın rütbesini sorduğunu, uzman çavuşun da yalan söyleyip "yarbay" dediğini kaydetti.
B.Ç, daha sonra binbaşı Fedakar Akça'nın geldiğini, TÜİK tarafında bir süre polisleri beklediklerini ve sonrasında alaya döndüklerini bildirdi.
"Tatbikat değilmiş. Darbe oluyormuş"
15 Temmuz'da Muhafız Alayı ulaştırma bölüğünde şoför olarak görev yaptığını belirten eski er N.Ç. de gece nöbet tuttuğunu, bu yüzden sabah uyuyup akşam karnını doyurmak için yemekhaneye gittiğinde herkesin araç başına geçmesi gerektiğinin bildirildiğini kaydetti.
Açık kasa araç sürdüğünü, araçların 20.00 gibi çağrılması sonrası içtima alanına geçtiklerini anlatan N.Ç, yanına silah aldığını ancak mühimmatı bulunmadığını iddia etti.
N.Ç, alay içinde tatbikat olacağını düşünürken, öndeki aracı takip edip 2 nolu nizamiyeden çıktığını ifade ederek, bir süre sonra Genelkurmay Başkanlığı'na girdiklerini söyledi.
Araçlardan indikten sonra sivil memur şoför Engin Kadıoğlu ve uzman çavuş Aziz Yılmaz'ın, ulaştırmacı sekiz eri topladığını belirten N.Ç, Kadıoğlu'nun "Arkadaşlar herkes kendine dikkat etsin bu saatten sonra. Bu bir tatbikat değilmiş. Darbe oluyormuş." dediğini, bunu da radyodan duyduğunu söylediğini aktardı.
N.Ç, Aziz Yılmaz'ın yönlendirmesiyle hemen yakındaki sağlık binasına girdiklerini ve 05.30 civarına kadar orada beklediklerini, sonra binanın güvenli olmayabileceği endişesiyle komandoların yanına gitmeye karar verip çıktıklarını kaydetti.
Aziz Yılmaz'ın da silahı olmadığını anlatan N.Ç, komandoların yanına gittiklerinde komutanların halkla münakaşaya girdiğini, bunun üzerine alayın içine dönmek istediklerini dile getirdi.
Sabah da Muhafız Alayı'na dönecekken, bırakılan silahların ve araçların başında beklemek üzere kendisiyle birlikte 3 askerin seçildiğini bildiren N.Ç, çarşamba günü alaya gittiklerini kaydetti.
Duruşma, diğer sanık beyanlarının ardından yarına ertelendi.
04.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar, yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde, Muhafız Alayı'nda vatani görevini yerine getiren ve SEGBİS vasıtasıyla bağlanılan tutuksuz sanık erler İ.K, G.A. ve H.T'ye savunma yapıp yapmayacakları soruldu.
Sanıklar, soruşturma aşamasındaki beyanlarının geçerli olduğunu ve bu beyanlarını kabul ettiklerini belirterek ayrıca savunma yapmayacaklarını söyledi.
Mahkemenin, önceki beyanlarını okuduğu tutuksuz erler, ardından salonda bulunan tutuklu sanıkların sorularını yanıtladı.
İddianamenin daha önce kendisine tebliğ edilmediğini belirten sanık H.H.A. ise mahkemenin tebliğ tarihinden sonra bir hafta süre talep edebileceğine yönelik uyarısına karşın savunma yapmak istediğini belirtti.
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı Köşk Muhafız Birliği'nde 6 günlük asker olduğunu anlatan H.H.A, 15 Temmuz'da akşam tatbikat olacağının söylendiğini ifade etti.
Akşam silah ve şarjör aldıktan sonra Genelkurmay Başkanlığı'na götürüldüklerini belirten H.H.A, TÜİK tarafında beklediğini, oradan kimsenin geçmediğini bildirdi.
Ertesi gün öğleye kadar orada durduğunu dile getiren H.H.A, polisler geldikten sonra teslim olduklarını, ardından alaya döndüklerini söyledi.
H.H.A, bir hafta sonra da gözaltına alındığını kaydetti.
"Bizi 15 Temmuz'da atış eğitimi olmadan, oryantasyon eğitimi verilmeden Genelkurmay'a götürdüler." diyen H.H.A, o gün tatbikat olduğunun söylenmesinin dışında başka bir şey bildirilmediğini ifade etti.
H.H.A, FETÖ üyeliğiyle ilgili suçlamayı da kabul etmedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde SEGBİS vasıtasıyla savunma yapan sanık H.Ç, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı'nda vatani görevini yaptığını söyledi.
H.Ç, 15 Temmuz'da henüz 15 günlük asker olduğunu ifade ederek, o gün tatbikat olacağının bildirildiğini, bunun için okunan isim listesinde kendi adının olmadığını ancak sonradan eklendiğini öğrendiğini belirtti.
Silah ve mühimmat aldıktan sonra Genelkurmay Başkanlığına gönderildiklerini anlatan H.Ç, orada bulunduğu sürece havaya ya da bir insana ateş etmediğini savundu.
SEGBİS vasıtasıyla alınan beyanında Askerliğini Muhafız Alayı'nda yaptığını dile getiren tutuksuz sanık H.S.A. da akşam içtimasından sonra tatbikat olduğunun söylendiğini, bunun üzerine silah, kompozit başlık ve ardından mühimmat aldığını ifade etti.
H.S.A, alaydan çıkmadan önce fors ve isimliklerin söktürüldüğünü, telefonların toplatıldığını dile getirerek, alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın, Tekçe alanında bir konuşma yaptığını, hatırladığı kadarıyla tatbikattan bahsettiğini ve son olarak "Allah yardımcınız olsun." dediğini söyledi.
Daha sonra otobüslerle Genelkurmay Başkanlığına götürüldüklerini ifade eden H.S.A, "Oranın komutanlarından biri 'Bu tatbikat değil, her şey gerçek' dedi." diye konuştu.
Yine emir üzerine silahlarını tam dolduruşa aldıklarını dile getiren H.S.A, ancak parmaklıkların yanında beklerken kendi birliklerinden olan ve mevzileri gezen Oktay isimli uzman çavuşun "Kimseye ateş etmeyin. Geride durun." diyerek silahların şarjörlerini çıkarttırdığını öne sürdü.
H.S.A, ancak bir süre sonra albay olduğunu hatırladığı bir rütbelinin gelip kendilerine kızınca şarjörleri tekrar taktıklarını iddia etti.
15 Temmuz'dan bir hafta on gün önce alaya gelen, daha önce görmediği asker kişilerin, Tekçe içtima alanında bazı üsteğmenlere plastik kelepçe verdiğini ve bu durumun dikkatini çektiğini de belirten H.S.A, ancak kelepçeleri alan üsteğmenleri hatırlamadığını ileri sürdü.
Sanık eski er F.S'nin de savuna yapmasının ardından duruşma yarına ertelendi.
07.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar, yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada SEGBİS vasıtasıyla savunma yapan tutuksuz sanık M.G, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı komutan konutları 25 nolu nizamiyede görev yaptığını söyledi.
15 Temmuz'dan önce tatbikat olacağını, alarm verileceğini duyduğunu anlatan M.G, cuma günü akşam içtimadan sonra silahlarını aldıklarını, ayrıca mühimmat dağıtıldığını bildirdi.
M.G, Tekçe meydanında telefonlarının toplanıp otobüslere bindirildiklerini belirterek, DEAŞ'ın saldıracağının ve kendilerinin de Genelkurmay Başkanlığını korumaya gittiklerinin söylendiğini ileri sürdü.
Mevziye gönderildikten bir süre sonra dışarıdan insanların gelmesi üzerine emir doğrultusunda beraberindeki askerler ile Ali ve Erdal uzmanla havaya ateş ettiklerini söyleyen M.G, sabah da tabur komutanı binbaşı Fedakar Akça'nın bazı kağıtları yaktığını hatırladığını iddia etti.
Fedakar Akça'nın emriyle silahlarını bıraktıklarını ifade eden M.G, sonraki süreçte de gözaltına alındıklarını söyledi.
Tutuksuz sanık T.Ö. de SEGBİS vasıtasıyla yaptığı savunmada, 15 Temmuz'da Muhafız Alayı komutan konutları bölgesi 25 nolu nizamiyede görev yaptığını bildirdi.
T.Ö, 15 Temmuz'da tatbikat olduğu gerekçesiyle silah aldığını, kendilerine şarjör dağıtıldığını ifade ederek, Tekçe içtima alanında telefonlarının toplandığını söyledi.
Genelkurmay Başkanlığına otobüslerle götürüldüklerini dile getiren T.Ö, tabur komutanı Fedakar Akça'nın, mevzilere gitmelerini söylediğini belirtti.
T.Ö, aslanlı yol tarafındaki nizamiye yakınında beklediklerini, bir süre sonra da halkın gelmeye başladığını kaydederek, bir sivilin "Ben de askerim" demesi üzerine, tatbikat diye bildiği olaylar nedeniyle bu kişiyi, bir komutanın akrabası sandığını ileri sürdü.
- Halkı dağıtmak için havaya ateş açılmış
"Halkı dağıtmak için havaya ateş serbest dediler." diyen T.Ö, havaya ateş edilmesinden sonra insanların geri çekildiğini söyledi.
T.Ö, daha sonra nizamiyeye çağrıldıklarını, burada beklerken sabaha doğru darbe girişimi olduğunu öğrendiklerini öne sürdü.
Gün aydınlandıktan sonra saat 14.00'e kadar beklediklerini, ardından da polislerin geldiğini ve Muhafız Alayı'na döndüklerini anlatan T.Ö, bir hafta sonra da gözaltına alındıklarını belirtti.
Tutuksuz sanık eski er E.R.O'nun beyanlarının ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde SEGBİS vasıtasıyla savunma yapan tutuksuz sanık G.D, 15 Temmuz'da Muhafız Alayı'nda vatani görevini yaptığını bildirdi. G.D, o gün tatbikat gerekçesiyle silah ve mühimmat aldıklarını, Tekçe meydanında toplandıklarında da alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın "Bu tatbikat değil, gerçek. Genelkurmay Başkanlığına IŞİD saldırısı var. Orayı koruyacağız. Hakkınızı helal edin." şeklinde ifadeler kullandığını, daha sonra Genelkurmaya gönderildiklerini söyledi.
"Tele dokunan olursa vurun"
Genelkurmayda mevzilendirildiklerini ifade eden G.D, burada bekledikleri sürede Özel Kuvvetler'den olduğunu düşündüğü bazı rütbelilerin gelip "Tele dokunan olursa vurun." dediğini kaydetti.
Kendi komutanlarının ise rütbesi ne olursa olsun halka ateş edilmesine yönelik emre karşılık kimseye ateş edilmemesini bildirdiklerini aktaran G.D, mevzilendikleri yerde birkaç saat bekledikten sonra oraya gelen vatandaşların kapıyı kırıp içeri girdiğini dile getirdi.
G.D, insanların üzerlerine gelmesi ve başlarındaki komutanın emri dolayısıyla havaya ateş ettiklerini, vatandaşların oradaki başka bir rütbelinin elindeki silahı aldıklarını ifade etti.
Bu sırada çatıdan, yüzlerini göremediği bir ya da iki kişinin halkın üzerine rastgele ateş ettiğini bildiren G.D, bunun üzerine vatandaşların çekildiğini anlattı.
G.D, sonraki süreçte Genelkurmayın arka tarafındaki bir kapıyı kırdıklarını ama çıkamadıklarını, çıkış yapabildiklerinde de alaya gönderildiklerini, 2-3 gün sonra gözaltına alındıklarını bildirdi.
"Halkı da tatbikata kattılar sandım"
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde askerliğini Muhafız Alayı'nda yapan F.K. de henüz yedi gündür orada olduğunu, ancak 15 Temmuz sabahı aceleyle atışa götürüldüklerini kaydetti.
15 Temmuz'da uzun kollu gömleklerin giyilmesini çavuşlarının söylediğini, onlara da komutanların emrettiğini düşündüğünü bildiren F.K, akşam yat içtimasından sonra alarm verildiğini aktardı.
F.K, kimlerin tatbikata katılacağına dair bir liste olduğunu belirterek, bu listede genelde yeni tertiplerin isimlerinin yer aldığını söyledi.
Genelkurmay Başkanlığına götürüldüklerini anlatan F.K, tatbikat olduğunu düşünürken bir ara vatandaşların geldiğini bildirdi. F.K. "Sonra da tekbir sesleri geldi. Bir baktım, halk geldi. Ben de o an için herhalde halkı da tatbikatta kattılar sandım." dedi.
İnsanların taş attığını, silah sesleri duyduğunu, arbede yaşandığını ve helikopterlerin halka ateş ettiğini anlatan F.K, vatandaşlar içeriye girince verilen emir üzerine havaya ateş ettiklerini belirtti.
F.K, daha sonra geri çekildiklerini, sabah saatlerinde alaya geçtiklerini ve ilerleyen süreçte gözaltına alındıklarını kaydetti.
Tutuksuz yargılanan eski erler A.K. ve A.M. de savunmalarında suçlamaları kabul etmedi.
Duruşma, yarına ertelendi.
08.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar, yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayında vatani görevini yapan tutuksuz sanık U.U, SEGBİS aracılığıyla savunma yaptı.
Nizamiyede görevli olduğunu, 15 Temmuz'da tatbikata katılacaklar listesi nizamiye çavuşuna geldikten ve listede ismini gördükten sonra akşam yemeği için bölüğe çıktığını anlatan U.U, 23.00-01.00 arası olduğu söylenen tatbikatın erkene alındığını ifade etti.
U.U, silah ve mühimmat alındıktan sonra tabur komutanı binbaşı Fedakar Akça'nın kendilerini Tekçe meydanına götürdüğünü dile getirerek, alay komutanın bir konuşma yaptığını ve 50 kişilik IŞİD üyesinin Genelkurmaya saldırı yapacağını, kendilerinin de oranın güvenliğini alacaklarını bildirdiğini belirtti.
Ardından Genelkurmaya götürüldüklerini, burada rütbesini ve adını bilmediği bir komutanın "Tatbikat gerçek. Cıvımayın. Gerçekten saldıracaklar." dediğini ve tel örgülerin çevresine grup grup yerleştirildiklerini bildiren U.U, kendisinin bulunduğu grubun aslanlı kapı yakınına götürüldüklerini ifade etti.
U.U, yakında polislerin olduğunu belirterek, "Polisler çevre güvenliğini alıyor sanıyoruz. Halk da 'en büyük asker bizim asker' diyor. Haberciler geldi. Biz, televizyona çıkacağız sanıyorduk." diye konuştu.
Halk taş atınca geri gittiklerini anlatan U.U, vatandaşların bir anda kapıya yüklendiğini, kırılınca da kalabalığın üstlerine doğru geldiğini söyledi. U.U, "Bizi Gökhan uzman geriye doğru kaçırdı iyice. Halkın arasında kalmadık. Gökhan uzman, 'ateş falan etmeyin, silahlarınızı emniyete alın' dedi." diye konuştu.
U.U, halk dışarı çıktıktan sonra da sabaha kadar beklediklerini, ilerleyen süreçte silahlarını bıraktıklarını, polislerin geldiğini ve sonra da alaya gönderildiklerini dile getirdi.
- "Tatbikat yok. Her şey gerçek"
Tutuksuz sanık V.G. de 15 Temmuz'da Muhafız Alayı Komutan Konutları Bölüğü 25 Nolu nizamiye yemekhanesinde görevli olduğunu söyledi.
O gece tatbikat olacağının söylendiğini, bununla ilgili yapılan ilk isim listesinde bulunmadığını ancak sonradan oluşturulan ikinci listede isminin olduğunu ifade eden V.G, 21.00 civarı alarm verildiğini kaydetti.
Uzun kollu kıyafet giydiklerini, silah ve mühimmat aldıklarını dile getiren V.G, Tekçe meydanında Genelkurmaya IŞİD saldırısı gerçekleşeceği ve orayı korumaya gittiklerinin söylendiğini bildirdi.
V.G, Genelkurmaya gittiklerinde ismini bilmediği bir rütbelinin "Her şey gerçek. Tatbikat matbikat yok." dediğini iddia ederek, daha sonra mevzilendirildiklerini belirtti.
Bir süre sonra vatandaşların gelmeye başladığını, üzerlerine taş atıldığını ifade eden V.G, ne olduğunu anlayamadıklarını ileri sürdü.
V.G, vatandaşların kapıyı kırıp içeri girmesinden sonra kapı tarafına çağrıldıklarını, Cuma Dal isimli uzmanın emriyle havaya üç el ateş ettiklerini anlattı.
Hiç kimseye silah doğrultmadığını savunan V.G, "Sonra Nurhak uzman geldi. 'Sakın ateş etmeyin. Şarjörleri çıkarın' dedi. Biz de şarjörleri çıkardık." dedi.
V.G, helikopterlerin vatandaşların üzerine ateş ettiğini de gördüğünü belirterek, sonrasında otobüslerin yanında sabaha kadar beklediklerini öne sürdü.
Genelkurmay Başkanlığındaki askerlerinin 10.00 gibi tahliye edilmeye başlandığını ifade eden V.G, tabur komutanın "Bizi buradan alacaklar" demesi üzerine beklemeye devam ettiklerini söyledi. V.G, ancak bir süre sonra kendisinin tek başına silahını bırakıp çıkan askerlerin arasına karışarak polis akademisine gittiğini sonra da ifade verdiğini dile getirdi.
İfadesinin ardından giriş çıkışların yasak olduğu belirtilerek Muhafız Alayı yerine Genelkurmaya gönderildiğini bildiren V.G, 4-5 gün oradaki otobüslerde kaldıktan sonra alayına götürüldüğünü kaydetti.
V.G, alaydaki diğer askerlerle tekrar gözaltına alındığını ve ikinci kez ifade verdiğini söyledi.
Tutuksuz sanıklardan B.G. de 5 günlük askerken tatbikat diye götürüldüğü Genelkurmayda, tanımadığı üç rütbelinin, sabah saatlerinde bahçedeki bir mazgalda, ceplerinden çıkardıkları kağıtları yaktıklarını kaydetti.
Tutuksuz sanık eski erler Y.Ç. ve B.G'nin de savunma yapmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) vasıtasıyla dinlenen, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı'nda vatani görevini yapan sanık Ö.Ö, 15 Temmuz öncesinde tatbikat yapılacağının söylendiğini ancak başka bilgi verilmediğini söyledi.
Ö.Ö, 15 Temmuz akşamı 17.00-18.00 gibi toplandıklarını, o gün tatbikat olacağının bildirildiğini, "Zeki" isimli uzman çavuş tarafından isimlik ve forslarının söktürüldüğünü belirtti.
Bekledikleri sırada söz konusu uzman çavuşun, tatbikatın başladığını ifade ederek, silahlığa gidip silah almalarını söylediğini aktaran Ö.Ö, ardından Tekçe İçtima alanında toplandıklarını dile getirdi.
Ö.Ö, daha sonra Genelkurmaya götürüldüklerini belirterek, "Bir rütbeli Genelkurmaya kim girerse girsin ateş etmemizi söyledi. Tatbikat değil IŞİD saldırısı olduğunu bildirdi." diye konuştu.
Götürüldükleri mevzilerde 1-1,5 saat kadar bekledikten sonra vatandaşların oraya gelmeye başladığını ve bir süre sonra da aslanlı kapının zorlandığını bildiren Ö.Ö, bir binbaşının da polis dahi olsa oraya girenlerin vurulmasını söylediğini kaydetti.
Ö.Ö, tanımadıkları rütbeli personelin içeri girenlere ateş etmeleri için kendilerini sıkıştırdığına işaret ederek, "Nurhak" isimli uzman çavuşun ise insanlara ateş açılmamasını emrettiğini anlattı.
Bu sırada havaya doğru 2-3 el ateş açtıklarını dile getiren Ö.Ö, vatandaşlara doğru ateş etmediğini, içeri giren kişilerden darbe girişimi olduğunu duyduğunu söyledi.
Sonrasında geri çekildiklerini ve karargahın yakınında bir yerde beklediklerini ifade eden Ö.Ö, FETÖ ile iltisaklı olduğuna yönelik suçlamayı kabul etmedi.
Tutuksuz sanık T.G. de 15 Temmuz'da vatani görevini yaptığını belirttiği savunmasında, Muhafız Alayında şoför olduğunu ve 15 Temmuz akşamı tatbikat olacağını öğrendiğini, alarm verildikten sonra "araç başı" yaptığını, kendilerine de silah ve hücum yeleği aldırıldığını söyledi.
Başka araçların da hazırlandığını ve hareket ettikten sonra öndeki aracı takip etmeye başladığını belirten T.G, tatbikatın alayda olacağını düşünürken 2 Nolu nizamiyeden çıkış yaptıklarını, Genelkurmay Başkanlığına gittiklerini, buradayken alayda görevli sivil şoför Engin Kadıoğlu'nun ne olduğunu öğrenmek için yanlarından ayrıldığını ve bir süre sonra gelip "Darbe oluyormuş." dediğini aktardı.
Kadıoğlu'nun bu haberi oraya giriş yaptıktan en fazla yarım saat sonra getirdiğini ileri süren T.G, yakındaki akıllı kart binasına girip sabaha kadar orada beklediklerini söyledi.
T.G, sabah olduktan sonra alaya götürüldüklerini ve sonraki süreçte gözaltı işlemi yapıldığını anlattı.
Sanık T.G, FETÖ ile iltisaklı olduğu yönündeki suçlamayı da kabul etmedi.
Duruşma yarına ertelendi.
09.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar, yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı'nda vatani görevini yapan tutuksuz sanık K.T, SEGBİS aracılığıyla savunma yaptı.
Bando tabur komutanının şoförlüğünü yaptığını belirten K.T, 15 Temmuz'da komutanını evine bıraktıktan sonra yat içtiması için koğuşuna gittiğini söyledi.
"Akşam tatbikat olduğunu ve beni de yazdıklarını araç sevkteki arkadaşlar söylemişti." diyen K.T, şoförlerin çağrılması üzerine akşam saatlerinde araç sevke geçtiğini belirtti.
K.T, araçlarla alay içtima alanında beklemelerinin söylenmesi üzerine o tarafa geçtiklerini, burada da hücum yeleği, miğfer ve silah almasının emredildiğini belirterek, emir üzerine söylenenleri alıp kullandığı kapalı araca koyduğunu kaydetti.
Silahta mermi olmadığını dile getiren K.T, araç başında beklerken tatbikat olacağı için "yatma, saklanma" gibi şeyleri konuştuklarını söyledi.
K.T, daha sonra başka bölükten tanımadığı, görebildiği kadarıyla omzunda iki yıldız olan bir rütbelinin araca bindiğini ifade ederek, öndeki aracı takip edip Genelkurmay Başkanlığı'na geçtiklerini bildirdi.
Genelkurmay Başkanlığı'nda araç başında beklerken silah sesleri ve yakındaki otobüsün açık radyosundan darbe girişimi yaşandığına dair şeyler duyduklarını belirten K.T, şoför uzman çavuş Aziz Yılmaz'ın kendilerini önce bir duvar kenarına çöktürdüğünü, sonra da yakında bulunan bir binanın alt katına indirdiğini vurguladı.
K.T, sabaha kadar girdikleri binada beklediklerini, sabahki süreçte de alaya döndüklerini anlattı.
Sanık eski er M.G. de tatbikat olduğu söylenince silah aldıklarını ve o gün ilk kez atış haricinde dolu şarjör dağıtıldığını söyledi.
M.G, Tekçe Meydanı'nda beklerken en arkada olduğu için alay komutanını görmediğini, bir süre sonra da araçlarla Genelkurmay'a götürüldüklerini dile getirerek, burada "Biz sizi tatbikat amaçlı getirdik ama IŞİD saldırıyor" denilerek mevzilere dağıtıldıklarını kaydetti.
Meclis tarafındaki nöbet kulübesi yakınında beklediğini, yarım saat 45 dakika sonra vatandaşların gelmeye başladığını bildiren M.G, karşıda 50-60 kişilik bir vatandaş grubu gördüğünü, kendilerini alkışladıkları için bir şey anlamadığını ileri sürdü.
M.G, bir süre sonra tankların da geldiğini, ortalık karışınca komutanların kendilerini geriye çektiğini ifade ederek, sabah da silahlarını bıraktıktan sonra alaya götürüldüklerini bildirdi.
Sanık eski er V.Ç'nin savunmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayında vatani görevini yapan tutuksuz sanık S.H, SEGBİS aracılığıyla savunma yaptı.
S.H, 15 Temmuz'da komutanlar arasında tatbikat olacağına yönelik bir söylenti olduğunu ifade ederek, akşam saatlerinde çağrıldıklarını, silah ve mühimmat aldıklarını anlattı.
İçtima alanında alay komutanının Genelkurmay'a gidileceğini söylediğini ve "Allah yardımcınız olsun." şeklinde bir ifade kullandığını belirten S.H, Genelkurmay'da kendileri için düzeni binbaşı Fedakar Akça'nın sağladığını ileri sürdü.
S.H, uzman çavuşların da kendilerini mevzilere konumlandırdığını dile getirerek, yaklaşık bir saat TSE binası tarafında mevzide beklediklerini, bu sırada bazı rütbelilerin "Yaklaşan olursa uyarın. Kurma kolunu çekip tam dolduruş yapın" gibi emirler verdiğini iddia etti.
"Tellere yaklaşan olursa vurun." şeklindeki emri de tanımadığı bir rütbelinin verdiğini ileri süren S.H, bir süre sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafına götürüldüklerini, burada telleri kırıp içeri girmek isteyen insanların bulunduğunu dile getirdi.
S.H, tankların insanları ezdiğini gördüğünü, ateş açmaları istenmesine rağmen kendisi ve takım arkadaşlarının ateş etmediğini savundu.
Bu olayların öncesinde Oktay isimli uzmanın "Ateş etmeyeceksiniz. Benim emrim dışında kimse bir şey yapmayacak." dediğini de belirten S.H, daha sonra tekrar TSE binası tarafına geçtiklerini aktardı.
S.H, sabah da oraya gelen polislere teslim olduklarını kaydetti.
O dönem askerlik görevini Muhafız Alayı Ulaştırma Bölüğünde yerine getiren sanık A.Ö. de şoför olduğunu ve 15 Temmuz akşamı Genelkurmay'a götürüldüklerini aktardı.
A.Ö, Genelkurmaydayken, darbe girişimi olduğunu belirten şoför uzman çavuş Aziz Yılmaz tarafından bir binaya götürüldüklerini ve sabaha kadar burada beklediklerini, sabah olduktan sonra teslim olup alaya döndüklerini anlattı.
Duruşma, tutuksuz sanık eski erler M.S. ve M.K'nin de savunmasını yapmasının ardından yarına ertelendi.
10.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada sanıklar, yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayı'nda vatani görevini yerine getiren tutuksuz sanıklar, SEGBİS vasıtasıyla savunma yaptı.
Sanık K.Y, daha önce emniyetteki ifadesinin de doğru olduğunu belirttiği savunmasında, darbe girişiminin yaşandığı gün tatbikat yapılacağını bildiklerini söyledi.
15 Temmuz'da akşam yemeğinden sonra nöbetçi uzman çavuşun tatbikat olacağını bildirdiğini anlatan K.Y, ilerleyen zamanda tatbikatın başladığının söylenmesi üzerine silah aldıklarını ve kendilerine mühimmat dağıtıldığını ifade etti.
K.Y, Tekçe içtima alanında alay komutanı Muhsin Kutsu Barış'ın Genelkurmay Karargahı'na gönderileceklerini, buraya IŞİD'in saldırdığını ve çatışma olasılığı bulunduğunu söylediğini dile getirerek, sonrasında Genelkurmay'a gittiklerini anlattı.
Genelkurmay'da tanımadığı bir kurmay subayın silahlara şarjör taktırttığını belirten K.Y, bu sırada yanlarındaki bir uzman çavuşun bu subaya tatbikat olup olmadığını sorduğunu söyledi. K.Y, "O da 'Tatbikat falan değil. Tereddüt etmeden, telin etrafına yaklaşan polis veya sivil halk, kim olursa olsun ateş edin.' diye emir verdi." şeklinde konuştu.
Mangasının daha sonra MSB girişi yakınında mevzilendirildiğini bildiren K.Y, bir süre sonra insanların gelmeye başladığını, bunun üzerine silahların tam dolduruşa getirilip havaya ateş edilmesinin emredildiğini kaydetti.
"Ben ve arkadaşlarım ateş etmedi. Ateş etme emrini de birliğimizdeki subaylar vermedi." diyen K.Y, sabah olduğunda birlikten gelenlerle bir yerde toplandıklarını, sonrasında da polis eşliğinde silahlarını bıraktıktan sonra alaya döndüklerini anlattı.
K.Y, FETÖ üyeliğine yönelik suçlamayı kabul etmedi.
Sanık Y.E.T. de gece yemekhanede çalıştığını belirterek, gündüz öğle saatlerinde arkadaşları arasında tatbikat olduğunun konuşulduğunu ifade etti.
Tatbikata katılanlara yönelik hazırlanan isim listesinde bulunup bulunmadığını "Zeki" isimli uzman çavuşa sorduğunu, onun da listeye bakabileceklerini söylediğini dile getiren Y.E.T, listede ismini görünce akşam saatlerinde alarm verilmesinin ardından silah aldığını söyledi.
Kendilerine mühimmat da dağıtıldığını ifade eden Y.E.T, daha sonra Genelkurmay'a gönderildiklerini anlattı.
Y.E.T, mevzilendikleri yerde yanlarında Hakan uzman çavuşun bulunduğunu, arka taraflarında bulunan yarbay ya da albay rütbeli birinin halk yaklaştığı için havaya ateş etmelerini emrettiğini dile getirdi.
"Kim girmeye kalkarsa vurun"
Hakan uzmanın kendilerine ateş ettirmediğini, "Ben ateş ederim." diyerek bunu yaptığını söyleyen Y.E.T, "Albay ya da yarbay olan rütbeli, 'Buradan kim girmeye kalkarsa vurun indirin.' dedi." diye konuştu.
Yaşananların, gerçekçi olması için yapıldığını düşündüklerini ve olayları hala tatbikat sandıklarını iddia eden Y.E.T, Hakan uzman çavuşun "Kimseye silah doğrultmayın. Yanınıza koyun silahları. Sabaha kadar böyle bekleyeceğiz." dediğini bildirdi.
Y.E.T, Hakan isimli uzmanın "Yarın tatil günümüz, bitse de gitsek. Çocuklarla pikniğe gideceğiz." diye de söylendiğini öne sürdü.
Sanık Y.E.T, sabah olduğunda silahlarını bıraktıklarını ve alaya götürüldüklerini kaydetti.
"Ben TRT'ye gideceğim" demiş
Sanık Ş.C.S. ise akşam yemeği sonrası uzman çavuş Zeki Polat'a bir telefon geldiğini, bunun üzerine tatbikatın başladığını öğrendiklerini, silah, ve mühimmat aldıklarını söyledi.
Sonra Tekçe meydanına geçtiklerini belirten Ş.C.S, telefonlarının toplandığını anlattı.
Ş.C.S, meydana gelen alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın yaptığı konuşmada Genelkurmay Başkanlığına gitmelerini söylediğini, kendisinin de TRT'ye gideceğini bildirdiğini kaydetti.
Mahkeme Başkanı'nın sorusu üzerine Ş.C.S, Muhsin Kutsi Barış'ın bu konuşmasından net olarak bunu hatırladığını ve Barış'ın "Ben TRT'ye gideceğim." dediğini iddia etti.
Genelkurmay'a gittiklerinde ise saatli kavşağa çıkan yollarda emniyet aldıklarını belirten Ş.C.S, halk gelmeye başladığında uzman çavuş Gökhan Gözalıcı'nın kendisini ve yanındaki arkadaşlarını emniyetli bir tarafa götürdüğünü söyledi.
Ş.C.S, sabah da binbaşı Fedakar Akça'nın nezaretinde silahlarını bıraktıktan sonra alaya döndüklerini anlattı.
Duruşmaya sanık K.Ç'nin savunmasının ardından öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Muhafız Alayında vatani görevini yapan tutuksuz sanık T.D, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla savunma yaptı.
Darbe girişimi günü alaya katılalı bir hafta olmuşken akşam tatbikat yapılacağının söylendiğini belirten T.D, o günün sabahı atış yaptırıldığını, akşam da tatbikat için tim tim ayrıldıklarını, silah ve mühimmat dağıtıldıktan sonra Tekçe Meydanı'nda toplandıklarını ifade etti.
Daha sonra Genelkurmay Başkanlığına götürüldüklerini anlatan T.D, burada DEAŞ'ın saldırı yapacağının söylendiğini, ardından da tel örgünün kenarına manga manga sıralandıklarını kaydetti.
T.D, silahlar tam doluyken beklediklerini ancak hiçbir vatandaşa ateş etmediğini, bazı rütbelilerin "Geleni uyarın, sizi dinlemezlerse sıkın." demesine rağmen kesinlikle silah kullanmadıklarını öne sürdü.
Sanık T.D, sabah silahlarını bıraktıktan sonra polis kontrolünde alaya götürüldüklerini söyledi.
Tutuklu sanık Serdar Tanışık ise ankesörlü hatlardan örgüt üyeleriyle görüştüğüne yönelik suçlamaya karşılık yaptığı savunmasında, konuşmaların örgüt üyeleri ile olmadığını belirterek, suçlamayı kabul etmedi.
Duruşmaya, yarın devam edilmek üzere ara verildi.
11.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, yakınları, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, mahkeme başkanı gelen bilgi ve belgeleri okudu.
Ardından mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, bir önceki ara kararda gereğinin yerine getirilmesi istenilen ve halen yerine getirilmeyen müzekkerelerin sonucu için ilgili yerlerin uyarılmasını talep etti.
İddia makamı, ayrıca tutuklu sanıkların üzerine atılı suçların katalog suçlardan olması ve kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması, cezalar ve tutuklama tedbiri arasında ölçülülük olması dikkate alınarak, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Savcının mütalaasının ardından isteyen sanıklara söz hakkı verildi.
12.01.2019 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, yakınları, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada ara karara yönelik savcının mütalaasının ardından sanıkların ve sanık avukatlarının talepleri alındı.
Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Mahkeme, yakalamalı sanıkların infazlarının beklenilmesini, TRT baskınına katılan şüpheliler olarak belirtilen sanıklardan dinlenmeyen 79 kişi adına duruşma gününü belirten davetiye çıkartılmasını kararlaştırdı.
Mahkeme ayrıca savunmasının alınması için talimat yazılan, ancak kendisine ulaşılamayan ve ailesiyle yapılan telefon görüşmesi sonucu yüzmek amacıyla girdiği Karadeniz'de kaybolduğu bildirilen sanık Emrah Danacı'nın, UYAP'ta kayıtlı dosya raporundan "maktul" sıfatıyla kaydının bulunduğu anlaşıldığından, Alaçam Asliye Ceza Mahkemesi'ne müzekkere yazılarak ilgili dosya örneğinin gönderilmesinin istenilmesine de karar verdi.
Duruşma 1-19 Nisan'a ertelendi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-08 Mayıs (2017) 'Ankara 521 sanık (ilk 534) Darbe/Cumhurb. Muhafız Alayı' davası
(12 Ocak 2019, 17:42)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: