Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda eski Yargıtay üyeleri Salih Özaykut, Cumhur Özer, Ahmet Cengiz, eski Danıştay üyeleri Hasan Demir, Hamza Eyidemir, eski Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri ve Müsteşarı Birol Erdem ile eski Balyoz Hakimi ve Yargıtay Üyesi Ali Alçık hakim karşısına çıkarıldı. Ali Alçık'a 12 yıl, Hasan Demir ile Ahmet Cengiz'e ise 7,5'ar yıl hapis cezası verildi. Birol Erdem'in davasında ise durma kararı verildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca iddianamenin hazırlanarak davanın açılmış olması durma kararına gerekçe oldu. Yargıtay tarafından hazırlanacak yeni iddianame sonrası dava yeniden görülecek.
30.12.2018 15:15 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda eski Yargıtay üyeleri Salih Özaykut, Cumhur Özer, Ahmet Cengiz, eski Danıştay üyeleri Hasan Demir, Hamza Eyidemir, eski Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri ve Müsteşarı Birol Erdem ile eski Balyoz Hakimi ve Yargıtay Üyesi Ali Alçık hakim karşısına çıkarıldı.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ SALİH ÖZAYKUT
17 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, darbe girişiminden 4 gün önce yüksek yargıya ilişkin düzenlemeleri protesto amacıyla yapılan basın açıklamasını okuyan eski Yargıtay üyesi Salih Özaykut hakim karşısına çıktı.
Sanık Özaykut, duruşmaya tutuklu olduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı, Özaykut'un avukatı salonda hazır bulundu.
Duruşmada, Mahkeme Başkanı Burhan Karaloğlu, dosyaya gelen bilgi ve belgeleri okudu. Sanığın diğer FETÖ sanıkları ve örgütün sivil imamlarıyla baz çakışması kayıtları ile ankesörlü telefonla ardışık ve periyodik arandığı yönündeki tespitler de okundu.
Ankesörlü telefonla aranmasında şüpheli veya suç unsuru olacak bir durum bulunmadığını savunan Özaykut, 7 yıl öncesine ait kayıtların ayrıntılarının belli olmadığını, kim tarafından nereden arandığının ortaya konulması halinde buna cevap verebileceğini söyledi.
Örgütün sivil imamı Mehmet Baysal'ı tanımadığını, ByLock kullanmadığını ileri süren Özaykut, "Örgüt tarafından verilen tablet üzerinden ByLock kullandığımı gören var mı? Bana örgüt tarafından tablet verildiğini gören var mı? Bu tablet bulunmuş mu? Yok. Bu iddialar tamamen asılsızdır." şeklinde savunma yaptı.
Esas hakkındaki mütalaadan
Duruşmada daha sonra Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Müslüm Canpolat tarafından esas hakkındaki mütalaa açıklandı.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelerin anlatıldığı mütalaada, sanığın da arasında bulunduğu örgüt üyeleri arasındaki ByLock yazışmalarına yer verildi.
Mütalaada, ByLock'ta "Yakut" kod adını kullanan sanığın, ByLock sistemine örgüt tarafından verilen tablet üzerinden giriş yaptığı tespitlerinin de yer aldığı belirtildi.
Örgütün yargı sivil imamı "Nejat" kod adlı Mehmet Baysal tarafından oluşturulan "Danışma Heyeti" adlı grupta sanığın da yer aldığı, bu yapının Yargıtay içerisindeki yargısal faaliyetlerinde örgüt üyelerinin izleyeceği yolu belirlediği ifade edildi.
Örgüt talimatıyla Yargıtaya üye seçilen sanığın, 2011 yüksek yargı üye seçiminde üyelerin belirlenmesinde, üyeler seçildikten sonra da örgüt mensubu üyelerin hangi dairelerde görev yapacağı konusunda rol oynadığı anlatıldı.
Mütalaada, bu kapsamda sanık Salih Özaykut'un, örgüt içinde yer aldığı, kimlerin Yargıtay üyesi seçileceğini belirleyecek kadar etkili olduğu, üye seçildikten sonra da örgüt mensuplarıyla hareket etmeye devam ettiği, Yargıtay içerisinde örgüt mensuplarının yargısal faaliyetlerde izleyeceği usul ve esasların tespit edilmesi için oluşturulan heyet içinde yer aldığı kaydedildi.
Sanığın, darbe girişiminden 4 gün önce Yargıtay binası önünde yapılan basın açıklaması adı altındaki örgütsel eyleme katılıp açıklamayı bizzat okuduğu da belirtilen mütalaada, sanığın ayrıca ankesörlü telefonla ardışık ve periyodik arandığı tespitleri yer aldı.
İstenen cezalar
Tüm bu deliller ışığında sanığın, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, konumu itibarıyla birçok örgüt mensubunun üzerinde bulunduğu, örgütün yüksek yargı yapılanmasında görev alanların belirlenmesinde aktif rol aldığı, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği, emir ve talimat verme noktasında etkin olduğu kaydedildi.
Mütalaada, bunlar gözetildiğinde sanığın, FETÖ silahlı terör örgütünün Yargıtay hücre yapılanmasında "yönetici" konumunda yer aldığı ve "örgüt yöneticisi olma" suçunu işlediği sonucuna varıldığı bildirildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki üst düzey konumu itibarıyla, bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğu belirtilen mütalaada, sanık hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30'uncu maddesinin uygulanamayacağı ifade edildi.
Esas hakkındaki mütalaada sanık Özaykut'un, "silahlı terör örgütü yöneticisi olma" suçundan TCK'nin 314/1 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanığın, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer şekilde Yargıtay üyesi olarak konumlandırılması, FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi, tutukluluk halinin devamına karar verilmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık ve avukatı esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre talep etti.
Mahkeme heyeti, aranın ardından sanığın tutukluluk halinin devamına, sanığa ve avukatına esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için süre verilmesini kararlaştırarak duruşmayı erteledi.
Bildiriyi okumuştu
FETÖ'nün yüksek yargıdaki etkinliğini kırmak amacıyla çıkarılan "Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un yürürlüğe girmesinin ardından üyelikleri sona erecek bazı Yargıtay ve Danıştay üyeleri, darbe girişiminden 4 gün önce Yargıtay önünde protesto eyleminde bulunmuştu.
Çoğunluğu FETÖ üyeliğiyle yargılanan eski Yargıtay ve Danıştay üyesi bir grup, Yargıtay Başkanlığı önünde toplanmış, "Yargıtay ve Danıştay üyeleri" adına hazırlanan açıklamayı eski Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Üyesi Salih Özaykut okumuştu.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ CUMHUR ÖZER
19 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmada, Balyoz, Askeri Casusluk, Hrant Dink, Devrimci Karargah davalarına bakan mahkemelerin kararlarını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin eski üyesi tutuklu sanık Cumhur Özer hakim karşısına çıktı.
Dosyaya gelen yazı cevapları ve belgelerin okunmasının ardından söz verilen sanık Özer, dosyasının diğer eski Yargıtay ve Danıştay üyelerinin yargılandığı dava dosyalarıyla birleştirilmesi, darbe girişimine ilişkin çatı davanın sonucunun beklenmesi talebinde bulundu.
Verilen aranın ardından sanık Özer'in kovuşturmanın genişletilmesi talebi reddedildi.
Daha sonra söz verilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mutahhar Keleşoğlu, sanık hakkında hazırlanan esas hakkındaki mütalaayı okudu.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelerin anlatıldığı mütalaada, diğer bilgi ve belgelere de yer verildi.
Mütalaada, sanığın örgüt mensuplarının talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçildiği, üye olduktan sonra da örgüt faaliyetlerine devam ettiği, örgüt toplantılarına katıldığı, örgütün ilgilendiği dosyaların takibini yaptığı kaydedildi.
Sanığın, ankesörlü telefondan arandığına ilişkin kayıtlara da yer verilen mütalaada, aynı sabit telefonlardan, FETÖ üyeliğinden yargılanan başka eski yüksek yargı üyelerinin de arandığının tespit edildiği bildirildi.
Sanığın örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u bizzat kullandığı, kullanıcı adının "CDBU0748" olduğu belirtilen mütalaada, örgüt üyeleri arasındaki ByLock yazışmalarında sanığın adının örgüt üyesi olarak geçtiği ifade edildi.
Mütalaada, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle, örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı iddia edildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, bir terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğuna işaret edilen mütalaada, sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK), kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30. maddesinin uygulanamayacağı belirtildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın örgüt üyesi olma suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanığın Yargıtayda görevlendirilmesi, örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer şekilde yüksek yargı içerisinde konumlandırılması ve FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık Özer, esas hakkındaki savunmasını hazırlayabilmek için kendisine uzunca bir süre verilmesini istedi. Özer, ayrıca tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, sanığa esas hakkındaki savunmasını hazırlaması için süre verilmesine, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma, 13 Mart 2019'a bırakıldı.
ESKİ BALYOZ HAKİMİ VE YARGITAY ÜYESİ ALİ ALÇIK'A 12 YIL HAPİS
24 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmada, eski Yargıtay üyesi Ali Alçık, avukatıyla hakim karşısına çıktı. Esas hakkındaki savunma için söz verilen Alçık, hakkında hiçbir delil bulunmadan tutuklandığını öne sürerek, iddianameye yönelik eleştirilerde bulundu. Örgütün şifreli haberleşme uygulaması ByLock kullandığı yönündeki tespiti reddeden Alçık, Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) ByLock’a ilişkin tespitinin mahkeme kararına dayanmaması nedeniyle delil olarak kabul edilemeyeceğini ileri sürdü. Alçık, Bank Asya’da hesabı bulunmadığını, örgüt toplantılarına katılmadığını, tanık beyanlarının iftira niteliğinde olduğunu iddia etti. Savunmanın ardından son sözü sorulan Alçık, beraatini istedi.
KARAR OY BİRLİĞİYLE ALINDI
Aranın ardından toplanan Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti, sanık Alçık hakkındaki kararı açıkladı. Oy birliğiyle alınan kararı, heyete başkanlık eden Yargıtay 9. Ceza Üyesi Maruf Alikanoğlu okudu. Karara göre, sanık Ali Alçık’ın “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak” suçunun sabit olduğu gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince, “failin örgüt hiyerarşisi içeresindeki konumu, örgütte kaldığı süre, grup sorumlusu olduğuna dair tanık beyanları, ByLock içerikleri ve kastın yoğunluğu” göz önüne alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak sanığa 8 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza yarı oranında artırılarak 12 yıla çıkarıldı. Sanığın, yargılama sürecindeki davranışları dikkate alındığında hakkında takdiri indirim sebebi tespit edilemediği gerekçesiyle, cezada takdiri indirimi düzenleyen TCK 62. maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verildi. Sanığın tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine, Alçık hakkında denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmasına da hükmedildi. Tutukluluk şartlarının devam ettiğine karar veren heyet, sanığın mevcut halinin devamını kararlaştırdı. Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşüyor.
Alçık, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi iken, örgütün kumpas davalarından Balyoz Planı davasına bakan heyette yer almıştı. Alçık, kıdemli üye olması nedeniyle davada bazı duruşmalara başkanlık da etmişti. 2010’da oluşturulan HSYK tarafından iş yoğunluğu gerekçesiyle kurulan özel yetkili İstanbul 15’inci Ağır Ceza Mahkemesine 2011’de başkan olarak atanan Alçık, özel yetkili mahkeme başkanı olarak, “Danıştay saldırısının delillerinin karartılması”, “İstanbul’daki 3. KCK davası” gibi davalara bakmıştı. Alçık, 2013 Aralık ayında HSYK tarafından Yargıtay üyeliğine seçilmişti.
ESKİ ADALET BAKANLIĞI YÜKSEK MÜŞAVİRİ VE MÜSTEŞARI BİROL ERDEM İÇİN YENİDEN İDDİANAME HAZIRLANACAK
24 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesinde görülen duruşmada sürpriz bir gelişme yaşandı.
Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri, eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'in "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yöneticisi olmak" suçundan yargılandığı davada "durma kararı" verildi. Erdem, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince geçen hafta yargılanmaya başlanmıştı.
Erdem'in avukatları, müvekkillerinin atılı suç tarihinde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi olduğunu, yasadaki açık hüküm uyarınca HSYK üyeleri hakkında görev ve kişisel suç ayrımı yapılmaksızın iddianame hazırlama konusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisinin bulunduğunu ifade etti.
Avukatlar, Erdem hakkındaki iddianamenin yetkisi olmadığı halde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlandığını savunarak, durma kararı verilmesi talebinde bulundu.
İtirazı değerlendiren Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti, iddianame her ne kadar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanmış ve mahkemece kabul edilmişse de sanığın atılı suç tarihinde HSYK üyesi ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı olması nedeniyle hakkında iddianame düzenleme görev ve yetkisinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında olduğuna, bu nedenle durma kararı verilerek, iddianame hazırlanmak üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verdi.
Erdem hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanacak iddianamenin mahkemece kabul edilmesi halinde yargılama süreci yeniden başlayacak.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ HASAN DEMİR'E 7,5 YIL HAPİS
25 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuksuz sanık Demir, avukatı ve yakınları katıldı.
Esas hakkındaki savunması için söz verilen Demir, esas hakkındaki mütalaada ve iddianamede örgütle bağlantısını ortaya koyan tek bir veri bulunmadığını, FETÖ ile bağının olmadığını savundu.
Mesleki ve şahsi hayatı boyunca hiçbir kurumun ya da örgütün etkisinde kalmadığını ifade eden Demir, Danıştaya üye seçilmesinin suç olmadığını, mesleki çalışmalarıyla bu noktaya geldiğini ileri sürdü.
Seçilmenin bir eylem olmadığını, başkalarının karar verdiği bir konudan kendisinin suçlanamayacağını savunan Demir, aleyhine verilen ifadelerin kanaate dayandığını, ifade verenlerin kendilerini kurtarmaya çalıştıklarını iddia etti.
Demir, "Hakkımda hiçbir somut tespit ve delil yoktur. Devletime, milletime, hukuka ve demokrasiye sıkı sıkıya bağlı biriyim. Hiçbir örgütte yer almadım, hiçbir örgütün nihai amacına uygun eylemim yoktur. Terörü bir insanlık suçu olarak kınıyorum ve beraatımı talep ediyorum." dedi.
Savunmanın ardından son sözü sorulan Demir, lehine bütün delilleri somut bilgilerle ortaya koyduğunu, bu yapıyla hiçbir bağının bulunmadığını öne sürerek, beraatını istedi.
Aranın ardından sanık Demir hakkındaki kararı, heyete başkanlık eden Yargıtay 9. Ceza Üyesi Maruf Alikanoğlu okudu.
Buna göre, sanık Hasan Demir'in "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunun sabit olduğu gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince takdiren 6 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza, yarı oranında artırılarak 9 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak TCK'nin 62. maddesi uyarınca cezasında altıda bir oranında indirim yapıldı. Böylece sanığa, 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmesi kararlaştırıldı.
Sanığın tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine, ikametine en yakın kolluk birimine haftanın bir günü başvurma tedbiri olarak uygulanan adli kontrol tedbirinin her ayın birinci günü adli kolluk birimine başvurma şeklinde değiştirilmesine, hakkındaki yurt dışına çıkış yasağının devamına karar verildi.
Temyiz yolu açık olan karar, başvuru durumunda Yargıtay Ceza Genel Kurulunda görülecek.
ESKİ DANIŞTAY ÜYESİ HAMZA EYİDEMİR'DEN SKANDAL İFADE: GÜLEN'İ 'PEYGAMBERİMİZ' DİYE KAYDETMİŞ
26 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, itirafçı olarak etkin pişmanlıktan yararlanan ve tahliye olan eski Danıştay Üyesi Hamza Eyidemir hakim karşısına çıktı.
Daha önce usul yönünden savunma yapan Eyidemir, bu duruşmada esasa ilişkin savunmasını tamamladı.
Eyidemir savunmasında, itiraf içeren beyanlarını reddetti. Soruşturma aşamasındaki bazı beyanlarının, ifadesini alan savcı tarafından değiştirildiğini öne süren Eyidemir, suçlamaları kabul etmedi.
Daha sonra mahkeme heyetine başkanlık eden Yargıtay 9. Ceza Dairesi Üyesi Abdurrahman Orkun Dağ, dosyaya gelen bilgi ve belgeleri okudu. Dağ, sanığın bilgisayarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e ait video ve fotoğraflar ile Gülen'i öven yazı ve slaytların bulunduğunu, örgüt elebaşı Gülen'in "Peygamberimiz" şeklinde kaydedildiğinin belirlendiğini söyledi.
Bunun üzerine Eyidemir, bu belgelerin kendisine ait olmadığını öne sürdü. Eyidemir, belgelerin yaklaşık 10 yıl önce evine gelen kayınbiraderine ait olduğunu iddia etti.
Mahkeme Başkanı Dağ, belgelerin ele geçirildiği belleğin sanığa ait fotoğraf makinesinden çıktığını belirterek, "Bu fotoğraf makinesi de mi kayınbiraderinize ait?" diye sordu. Eyidemir ise bunu hatırlamadığını savundu.
Duruşmaya verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanık Hamza Eyidemir'in tutuklanmasına karar verdi.
ESKİ YARGITAY ÜYESİ AHMET CENGİZ'E 7,5 YIL HAPİS
26 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmada, eski Yargıtay üyesi Ahmet Cengiz, hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, Cengiz ile avukatı ve yakınları katıldı.
Esas hakkındaki savunmasını yapması için söz verilen Cengiz, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Aleyhine verilen tanık ifadelerine değinen Cengiz, itirafçı beyanlarının çelişkili olduğunu öne sürdü.
Aleyhine bir karar verilecekse bunun itirafçı olan eski Yargıtay üyesi İlhami Dal'ın beyanlarına dayanacağının anlaşıldığını ileri süren Cengiz, çelişki içeren beyanların delil kabul edilemeyeceğini savundu.
Beraatini isteyen Cengiz, yaklaşık 2,5 yıldır tutuklu olduğunu, temyiz süreci de eklendiğinde sürenin infaz süresini aşacağını iddia ederek beraat etmese dahi tahliyesine karar verilmesi talebinde bulundu.
Savunmasının ardından son sözleri sorulan Cengiz, "Bu mesleği 28 yıl gururla yaptım. Benim görevim suçla mücadele. Örgütle hiçbir ilgim yok. Beraatimi istiyorum." dedi.
Aranın ardından toplanan heyet tarafından alınan karar, Yargıtay 9. Ceza Üyesi Maruf Alikanoğlu tarafından okundu.
Karara göre, sanık Ahmet Cengiz'in "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunun sabit olduğu gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince, "failin örgüt hiyerarşisi içeresindeki konumu, örgütte kaldığı süre ve kastının yoğunluğu" göz önüne alınarak alt sınırdan uzaklaşarak sanığa 6 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza yarı oranında artırılarak 9 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak TCK'nin 62. maddesi uyarınca cezasında altıda bir oranında indirim yapıldı. Böylece sanığa, 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmesi kararlaştırıldı.
Sanığın tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine, hakkında denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmasına hükmedildi.
Ayrıca hükmedilen ceza miktarı ile tutuklu kaldığı süre göz önüne alındığında adli kontrol tedbiri uygulanmasının yeterli olacağı kanaatine varılması nedeniyle sanığın tahliyesine karar verildi.
Sanığa yurt dışına çıkış yasağı konulması ve ikametine en yakın kolluk birimine her ayın birinci günü başvurması kararlaştırıldı.
Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(30 Aralık 2018, 15:15)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: