Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 245 sanıklı davaya devam edildi.
30.12.2018 08:14 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 245 sanıklı davaya devam edildi.
17.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, astsubay O.Ü. tanık olarak dinlendi.
Olay tarihinde Ankara İl Jandarma Komutanlığı Harekat Merkezinde vardiya amiri olarak görev yaptığını belirten O.Ü, İstanbul'da boğaz köprülerinin asker tarafından kapatıldığı haberlerini gördüğünü, ardından istihbarat şubede görevli bir personelin Genelkurmay Başkanlığı Karargahından ambulans talep edildiği bilgisini kendisine aktardığını söyledi.
Tanık O.Ü, bunun üzerine aradığı Jandarma Bölge Komutanlığından gelişmeler hakkında bilgi alamadığını, ardından Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Merkezinde ulaştığı kişinin, "TSK yönetime el koydu, sıkıyönetim ilan edildi, mesaj göndereceğiz, gereğini yapın. Sabaha karşı sokağa çıkma yasağı ilan edilecek." dediğini bildirdi.
Görüştüğü kişinin kim olduğu konusunda bilgisinin olmadığını ancak daha önce aradığı numaraya Binbaşı Hakan Ragıp Yüceer'in çıktığını anlatan O.Ü, "Yüceer ile vardiyalarımız genelde aynı güne denk geliyordu. Kimi zaman bilgi için aradığımda telefonu 'Binbaşı Yüceer' diye açardı. Ancak o gece telefonu açan kişi 'Efendim' diye başladı konuşmaya. Yüceer'in olup olmadığını bilmiyorum." dedi.
Tanık O.Ü, harekat merkezine ulaşan sözde sıkıyönetim emrini ilk önce nöbetçi amire, ardından Yarbay Hacı Mete Özbek'e verdiğini kaydetti.
Kendisini arayan başka illerdeki harekat merkezi sorumlularına, "Bu mesajlar müsvedde olarak önümde duruyor. Sıkıntılı bir durum söz konusu, onun için işleme koymuyorum." açıklamasını yaptığını aktaran O.Ü, ilerleyen saatlerde darbecilerin sözde emirlerine karşı mesaj yayımladıklarını, daha sonra harekat merkezinde sanıklar eski üsteğmenler Murat Saçıkara ve Ahmet Emre Köse'yi gördüğünü anlattı.
Darbe girişimi olduğunu söylediği iki üsteğmenin kendisine gülerek karşılık verdiğini aktaran O.Ü, "Sanıklardan Ahmet Emre Köse, Cumhurbaşkanını kastederek, 'Milleti sokağa çağırıyor ancak bu sefer millet de onu kurtaramayacak.' dedi." ifadesini verdi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
18.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, C.A'nın tanık olarak beyanı alındı.
Olay tarihinde Ankara İl Jandarma Komutanlığı Harekat Merkezinde görevli olduğunu belirten C.A, evinde bulunduğu sırada kendisin arayan karargahta görevli bir askerin acilen görev yerine gelmesini istediğini aktardı.
Bunun üzerine karargaha geldiğini, nizamiyede nöbetçi askerlerin bile yerlerinde olmadığını belirten C.A, bu durum karşısında şaşkınlık yaşadığını dile getirdi.
Bunun üzerine aradığı Jandarma Bölge Komutanlığından gelişmeler hakkında bilgi almaya çalıştıklarını anlatan C.A, Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Merkezinde ulaştıkları görevlinin "TSK yönetime el koydu, sıkıyönetim ilan edildi." dediğini bildirdi.
İlerleyen saatlerde darbecilerin sözde sıkıyönetim emri ile eklerinin mesaj olarak kendilerine geldiğini ifade eden C.A, bunları işleme koymadıklarını söyledi.
Bir zaman sonra sözde emirlerin kanunsuz olduğuna dair karşı mesaj yayımladıklarını aktaran C.A, daha sonra harekat merkezinde gördüğü sanıklar eski üsteğmenler Murat Saçıkara ve Ahmet Emre Köse'nin darbe girişimini destekleyen ifadeler kullandıklarını bildirdi.
Tanık C.A, darbe girişimi olduğunu söyledikleri söz konusu isimlerin, kendilerine gülerek karşılık verdiğini aktardı.
Tanıklar İ.B, İ.D. ve C.E de darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da şahit olduklarını anlattı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
19.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada sanıklar, avukatları ve müştekiler hazır bulundu.
Savunma yapan eski Üsteğmen Mustafa Alper Ateş, olay akşamı askeri birliklere terör saldırısı olabileceğini düşünerek, Jandarma Genel Komutanlığına gittiğini dile getirdi. Karargaha gittikten sonra harekat merkezine girdiğini ancak kimse olmadığı için geri çıktığını iddia eden Ateş, soruşturma aşamasındaki beyanlarında yer alan burada sıkıyönetim emirlerini gördüğü hususunun doğruyu yansıtmadığını iddia etti.
İlerleyen saatlerde silah aldığını ve televizyonlardan askeri kalkışmaya yönelik haberleri gördüğünü dile getiren sanık Ateş, bir süre sonra dışarıdan silah sesleri gelmeye başladığını ve camdan baktığında zırhlı araçların geldiğini gördüğünü beyan etti.
Gece 02.30 sularında Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin'in televizyonlardaki beyanlarını duyduğunu, bu kapsamda karargah dışındakilerin darbeci olduğunu düşündüğünü ileri süren sanık Ateş, "Kışla dışından içeriye girmek isteyenlerin darbeci olduğunu değerlendirdim. Çelik yelek ve çelik başlığı da bunlardan kendimi korumak için giydim. Sabah saatlerinde de sivil elbiselerimi giyerek, emniyet güçlerinin yanına kendim gittim." ifadesini kullandı.
Ateş, darbe girişiminde bulunmak ve FETÖ üyesi olmak suçlamalarını kabul etmediğini belirterek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Savunmanın ardından iddianamede yer alan ByLock kullanıcısı olduğuna ilişkin iddia hatırlatılan sanık Ateş, telefonun kendi adına kayıtlı olmasına rağmen eşi tarafından kullanıldığını ancak eşinin de bu programı kullanmadığını öne sürdü.
- "Hücreye atıp ölmesini beklerdim"
Eski Üsteğmen Akif Ekici, darbe girişimi ve FETÖ üyeliği suçlamalarını kabul etmediğini söyleyerek savunmasına başladı. Ekici, 2009'da sözleşmeli subay olarak görevine başladığını ve uzun süre terör olaylarının yoğun olduğu bölgelerde görev aldığını, 2014'te de Ankara'ya atandığını bildirdi.
Olay günü rutin mesaisinin ardından evine gittiğini belirten sanık Ekici, vardiya nöbeti olduğu için akşam saatlerinde tekrar birliğine geldiğini, içeri girdiğinde buradaki askerlerin koşuşturma içinde olduğunu gördüğünü aktardı.
Ekici, kışla içerisindeki bir yüzbaşının kendisine terör saldırısı olabileceğini söyleyerek kamuflajlarını giymesini istediğini, bir süre sonra da kışladaki askerlerin silah alması emri verilmesinin ardından kendisinin de MP-5 silahı aldığını söyledi.
İlerleyen saatlerde silah seslerinin gelmeye başladığını ve televizyondan "askeri kalkışma" olduğuna yönelik haberleri gördüğünü belirten sanık Ekici, "Dışardakiler mi kalkışma yapıyor içerdekiler mi anlayamadım. Buna ilişkin bir uyarı anons da yapılmadı." diye konuştu.
Yaşanan olaylar sonrası güvenli bir bölgeye geçerek, sabaha kadar bekleme kararı aldığını öne süren Ekici, atılı suçlamaları kabul etmeyerek tahliyesini ve beraatını istedi.
Sanık Ekici, mahkeme heyetinin, "Darbe girişimini kim yaptı?" ve "FETÖ elebaşı Fetullah Gülen karşında olsa ne yaparsın?" sorularını, "Darbe girişimini Almanya ve Amerika desteğiyle FETÖ'nün yaptığını düşünüyorum. FETÖ elebaşı karşımda olsa bacaklarına sıkardım, hücreye atıp ölmesini beklerdim." diye cevapladı.
Savunma yapan eski üsteğmenler Coşkun Yetim ve Emre Cambaztepe de suçlamaları kabul etmediler.
Davaya yarın devam edilecek.
20.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada sanıklar, avukatları ve müştekiler hazır bulundu.
Savunma yapan eski teğmen Muzaffer Taha Gümüş, olay günü evindeyken Genelkurmay Başkanlığına terör saldırısı olduğu yönünde haberleri gördüğünü, bunun ardından tabur komutanına bilgi vererek görev yeri olan Jandarma Genel Komutanlığına gittiğini beyan etti.
Karargahta terör saldırısı olabileceğinin söylenerek personele silah alması emri verildiğini, kendisinin de MP-5 alarak beklemeye başladığını anlatan Gümüş, bir süre dışarıda, ilerleyen saatlerde de muharebe merkezinde beklediğini belirtti.
Gece boyunca silahını kullanmadığını ve konusu suç teşkil eden bir olaya karışmadığını öne süren Gümüş, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Gümüş, "Darbe girişimini kim yaptı?" sorusunu, "Darbe girişiminin ardında FETÖ'nün ve dış güçlerin olduğunu düşünüyorum." diye cevapladı.
- Darbecilerden şikayetçi oldu
Eski astsubay kıdemli başçavuş Mustafa Kürklü, darbe girişimini lanetlediğini ve darbecilerden şikayetçi olduğunu söyleyerek savunmasına başladı.
Jandarma Genel Komutanlığındaki görevine 2011'de başladığını bildiren Kürklü, olay öncesi yıllık izinde olduğunu,15 Temmuz günü akşam saatlerinde yüzbaşı İlyas Pekdemir'in kendisini arayarak, "Senin gönderdiğin evrakla ilgili sorun yaşıyorum. Evrakı yarın sabah göndermemiz gerekiyor. Mümkünse birliğe uğra." dediğini aktardı.
Bunun üzerine Jandarma Genel Komutanlığına gittiğinde teğmen rütbesinde askeri personeli ve bazı sivil giyimli kişileri gördüğünü anlatan Kürklü, neler olduğunu sorduğunda "tatbikat yapıldığı" ve "terör saldırısı ihtimali" bulunduğuna ilişkin konuşmalar olduğunu ileri sürdü.
Bundan sonra kendisini birliğe çağıran yüzbaşı Pekdemir'i beklemeye başladığını, telefonla aramasına rağmen Pekdemir'e ulaşamadığını ifade eden Kürklü, bir süre sonra çatışmanın başladığını ancak yaşananların ne olduğunu anlayamadığını iddia etti.
Gece boyunca çatışmaların sürdüğünü beyan eden Kürklü, sabah saatlerinde gelen polislerce gözaltına alındığını, darbe girişimini de bundan sonra öğrendiğini söyledi.
Kürklü, "Ben iş yerime darbe kastıyla gitmedim. Benim görevim evraklarla ilgilidir. İş yerime evraklarla ilgili çağırılmam olağan bir durumdur. Şahsıma yöneltilen silah aldığım ve kullandığım suçlamasını kabul etmiyorum. Söz konusu görüntülerdeki şahıslar ben değilim. Rehine alma olayına da karışmadım." savunmasını yaptı.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Savunma yapan Tahsin Egin, 2009'da astsubay olarak göreve başladığını, olay tarihinden önce Kara Harp Okulunda kursiyer subaylık eğitimi gördüğünü söyledi.
Darbe girişiminin yaşandığı akşam İl Jandarma Komutanlığında görevli Yüzbaşı Veli Köse'nin kendisini aradığını anlatan Egin, emniyet takviyesi amacıyla Jandarma Genel Komutanlığına gideceklerini söylemesi üzerine buraya gittiklerini anlattı.
Kışlaya kimliklerini ibraz ederek girdiklerini, bir süre sonra çatışmaların başladığını belirten sanık Egin, güvenli bir bölgeye geçerek beklediğini, kendisinin çatışmalara dahil olmadığını savundu.
Egin, sabah saatlerinde telefonundan darbe girişimi olduğunu öğrendiğini, bundan kısa süre sonra vurularak, yaralandığını ve hastaneye götürüldüğünü söyledi.
Darbe girişiminde bulunmadığını, darbeye yönelik emir almadığını iddia eden sanık Egin, mahkeme heyetinden tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık Egin, "FETÖ elebaşı Fetullah Gülen karşında olsa ne yaparsın?" soruna, "FETÖ elebaşı karşımda olsa kafasını keser, ibret olsun diye Kızılay Meydanı'na bırakırdım. Aranan teröristler listesinde kırmızı listede zaten. Ben de görevimden ihraç edildim, para ödülü alırdım." cevabını verdi.
Duruşmada, B.M. tanık olarak dinlendi.
Tanık B.M, olay tarihinde astsubay rütbesiyle Jandarma Genel Komutanlığı Karargahı'nda görev yaptığını belirtti.
Darbe girişiminden iki gün önce Kastamonu Jandarma Bölge Komutanlığına teslim edilecek 190 Jandarma Entegre Muhabere ve Bilgi Sistemi (JEMUS) telsizlerine harita yüklemek için ASELSAN'a götürdüğünü belirten B.M, buradaki işlemin ardından telsizleri karargahtaki yetkiliye teslim ettiğini söyledi.
Tanık B.M, jandarma birlikleri için özel geliştirilen bu telsizlerin her türlü iklim ve arazi koşullarında merkeze konum bilgisi gönderebildiğini belirtti.
Darbe girişiminden sonra Ankara Jandarma Bölge Komutanlığından gelen raporda Kastamonu'ya gönderilecek telsizlerin 15 Temmuz akşamı jandarma dışındaki birliklerde de kullanıldığının bilgisinin yer aldığını aktaran B.M, şöyle devam etti:
"Telsizleri darbe girişiminde kullanmışlar. Kastamonu'ya istenilen sürede ve bu sayıda telsizin temin edilmesi biraz hızlı gelişti. JEMUS telsizleri, Özel Kuvvetler Komutanlığı, Beytepe Okullar Komutanlığı, 28. Mekanize Piyade Tugayı Komutanlığı ile Çankırı'daki birliklerden çıktı. Bunun bilgisi, ilgili birimlerden temin edilebilir."
Duruşmaya, 24 Aralık Pazartesi devam edilecek.
25.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbeciler tarafından alıkonulan Üsteğmen Gürdal Köse, müşteki sıfatıyla olay günü yaşadıklarını anlattı.
Karargah dışında olduğu sırada kendisini arayan Astsubay Alpay Aşçı'nın C nizamiyede tanımadığı iki yarbayın nöbetçilerden silahlarını aldıklarını söylediğini aktaran Köse, bunun üzerine aradığı nöbetçi subay Yüzbaşı Erinç Kısa'nın da "bir durum var, şu an konuşamam" diyerek telefonu kapattığını bildirdi.
Gelişmeler hakkında bilgi almak için karargaha gitmeye karar verdiğini, yoldayken Yarbay Yasin Kayabaşı ile görüştüğünü anlatan Köse, "Kayabaşı'na 'Komutanım, siz de mi nizamiyedesiniz? Bir durum mu var?' diye sordum. O da 'herhangi bir durum yok' dedi. Kendisine oraya geleceğimi söyleyince bana gelmemi gerektirecek bir durumun olmadığını tekrarladı." dedi.
C nizamiye girişine geldiğini, kendisini tanıtmasına rağmen elinde MP-5 tabanca bulunan Yarbay Tuncay Koçak'ın içeri girmesine izin vermediğini bildiren Köse, geri döneceği esnada nizamiyedekilerin çağrısı üzerine yeniden nizamiyeye yöneldiğini kaydetti.
Nizamiyeden içeri girdiğinden sanık eski Yarbay Koçak'ın kendisini kastederek "bunu da diğerlerinin yanına götürün" şeklinde askerlere talimatı verdiğini anlatan Köse, bunun üzerine alıkonularak, Orgeneral Sükan Toplantı Salonu'na götürüldüğünü söyledi.
Salonda kendisi gibi rehin tutulan çok sayıda rütbelinin bulunduğunu aktaran Köse, ilerleyen saatlerde TEM Daire Başkanı Turgut Aslan ile korumalarının elleri kelepçeli bir şekilde buraya getirildiğini anlattı. Köse, sanık eski Albay Erkan Öktem'in rehinelerin başında bekleyen sanık Yüzbaşı Ramazan Karabulut'a, "tereddüt etmeyin, direnenin kafasına sıkın" talimatını verdiğini ifade etti.
Sabah saatlerinde darbecilerin rehineleri karargahın zemin katına götürdüğünü, burada çatışma yaşanması üzerine iki kat daha aşağı götürüldüklerini belirten Köse, darbe girişiminin başarısız olduğu anlaşılması üzerine darbecilerin polislere teslim olduğunu anlattı.
Kendisini alıkoyan darbecilerden şikayetçi olduğunu dile getiren Köse, davaya katılma talebinde bulundu.
Duruşmada, tanık beyanı alınmasının ardından sanık eski yüzbaşı Şuayip Turna söz aldı.
Önceki duruşmalarda, başka bir davada yargılanan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen H.K ile usullere aykırı bir şekilde yüzleştirildiğini iddia eden Turna, bu nedenle Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal hakkında reddihakim talebinde bulundu.
Sanığın talebine ilişkin değerlendirmesi sorulan savcı, duruşmayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle talebin kabul edilmemesi gerektiğini ifade etti.
Ardından kararı açıklayan Mahkeme Başkan Köksal, "duruşmayı uzatmaya yönelik olduğu" gerekçesiyle reddihakim talebinin oy birliğiyle kabul edilmediğini açıkladı.
Başkan Köksal, sanığın karara yönelik itirazı, 7 gün içinde 24. Ağır Ceza Mahkemesine yapabileceğini de bildirdi.
Jandarma Genel Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davanın son iki ayda görülen duruşmalarında sanık ve avukatları, 6 kez reddihakim talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbeciler tarafından açılan ateş sonucu yaralanan Muammer Polat, müşteki sıfatıyla beyanda bulundu.
Müşteki Polat, ailesiyle Gölbaşı'nda bulunduğu sırada darbecilerin kontrolündeki uçakların, Polis Özel Harekat Başkanlığına attığı bombanın patlama sesini duyduğunu belirtti.
Bunun üzerine eşi ve çocuklarını eve bıraktıktan sonra arkadaşlarıyla AK Parti Genel Merkezi'ne gittiği söyleyen Polat, bir süre sonra zırhlı araçların etrafını sardığı Jandarma Genel Komutanlığı Karargahı'na geçtiğini ifade etti.
Buradaki askerlere, "Bu bir hain teşebbüstür, komutanınız hukuksuz talimat veriyor." dediğini aktaran Polat, buna rağmen askerleri ikna edemediklerini dile getirdi.
Askerleri komuta eden bir rütbelinin, halka ateş edilmesi için talimat verdiğini söyleyen Polat, bir süre sonra vatandaşlara ateş edildiğini, kendisiyle birlikte çok sayıda kişinin vurulduğunu anlattı.
Bu anları cep telefonuyla kaydettiğini belirten Polat, söz konusu görüntüleri daha önce mahkemeye sunduğunu anımsattı.
Sanıklardan şikayetçi olduğunu belirten Polat, davaya katılma talebinde bulundu.
Polat'ın cep telefonuyla kaydettiği olay anına ilişkin görüntüler, daha sonra mahkeme salonunda izletildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbeciler tarafından alıkonulan Üsteğmen Gürdal Köse, müşteki sıfatıyla olay günü yaşadıklarını anlattı.
Karargah dışında olduğu sırada kendisini arayan Astsubay Alpay Aşçı'nın C nizamiyede tanımadığı iki yarbayın nöbetçilerden silahlarını aldıklarını söylediğini aktaran Köse, bunun üzerine aradığı nöbetçi subay Yüzbaşı Erinç Kısa'nın da "bir durum var, şu an konuşamam" diyerek telefonu kapattığını bildirdi.
Gelişmeler hakkında bilgi almak için karargaha gitmeye karar verdiğini, yoldayken Yarbay Yasin Kayabaşı ile görüştüğünü anlatan Köse, "Kayabaşı'na 'Komutanım, siz de mi nizamiyedesiniz? Bir durum mu var?' diye sordum. O da 'herhangi bir durum yok' dedi. Kendisine oraya geleceğimi söyleyince bana gelmemi gerektirecek bir durumun olmadığını tekrarladı." dedi.
C nizamiye girişine geldiğini, kendisini tanıtmasına rağmen elinde MP-5 tabanca bulunan Yarbay Tuncay Koçak'ın içeri girmesine izin vermediğini bildiren Köse, geri döneceği esnada nizamiyedekilerin çağrısı üzerine yeniden nizamiyeye yöneldiğini kaydetti.
Nizamiyeden içeri girdiğinden sanık eski Yarbay Koçak'ın kendisini kastederek "bunu da diğerlerinin yanına götürün" şeklinde askerlere talimatı verdiğini anlatan Köse, bunun üzerine alıkonularak, Orgeneral Sükan Toplantı Salonu'na götürüldüğünü söyledi.
Salonda kendisi gibi rehin tutulan çok sayıda rütbelinin bulunduğunu aktaran Köse, ilerleyen saatlerde TEM Daire Başkanı Turgut Aslan ile korumalarının elleri kelepçeli bir şekilde buraya getirildiğini anlattı. Köse, sanık eski Albay Erkan Öktem'in rehinelerin başında bekleyen sanık Yüzbaşı Ramazan Karabulut'a, "tereddüt etmeyin, direnenin kafasına sıkın" talimatını verdiğini ifade etti.
Sabah saatlerinde darbecilerin rehineleri karargahın zemin katına götürdüğünü, burada çatışma yaşanması üzerine iki kat daha aşağı götürüldüklerini belirten Köse, darbe girişiminin başarısız olduğu anlaşılması üzerine darbecilerin polislere teslim olduğunu anlattı.
Kendisini alıkoyan darbecilerden şikayetçi olduğunu dile getiren Köse, davaya katılma talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
27.12.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, aylık tutukluluk incelemesi kapsamında sanık ve avukatlarının tahliyeye yönelik talepleri alındı.
Buna ilişkin kararını açıklayan mahkeme heyeti, olay tarihinde Mamak 28. Mekanize Piyade Tugayı'nda Karargah Bölük Komutanı olarak görev yapan sanık eski yüzbaşı Sungur Poroy ile dönemin Ankara İl Jandarma Komutanı Albay Ferdi Korkmaz'ın sekreteri uzman çavuş Beytullah Özdemir'i adli kontrol şartıyla tahliye etti.
Heyet, diğer sanıkların ise tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Dava
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe'deki karargahındaki eylemlere ilişkin 245 kişinin yargılandığı davaya, 6 Kasım 2017'de başlandı.
Bugüne kadar görülen duruşmalarda, sanıkların ilk savunmaları ile 15 Temmuz'da şehit olanların yakınları, gaziler ve darbecilerce alıkonulanların ifadesi alındı, tanık beyanlarına geçildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1090 sayfalık iddianamede, sanıkların, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs", "silahlı terör örgütü üyesi olmak", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması", "kasten öldürme, kasten öldürmeye teşebbüs", "askeri komutanlıkların gasbı", "kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma", "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" ve "sağlık görevlisinin suçu haber vermemesi" suçlarından cezalandırılmaları talep ediliyor.
Rehineleri “canlı kalkan” yapmışlar
Öte yandan, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığını işgal eden darbecilerin, karargahı saran polis çemberini kırmak için rehin tuttukları askerleri canlı kalkan yapmak istediklerini gösteren görüntüler ortaya çıktı.
19 Aralık'taki gelişmede, dava dosyasına giren bilirkişi raporu ve görüntülere göre, ihanet girişiminin ilk saatlerinde darbeciler kendilerinden olmayan nöbetçi heyetindeki yaklaşık 50 subay ve astsubay ile çok sayıda er ve erbaşı rehin aldı.
Darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşılması üzerine karargahın üç farklı toplantı salonunda alıkonulan askerler, sanık eski yarbay Yusuf Köz’ün komutasındaki silahlı darbeciler tarafından polisle çatışmanın yaşandığı zemin katına götürüldü.
Sabah saatlerinde özel hareket polislerinin karargaha operasyon düzenlemesiyle panik yaşayan darbecilerden bazıları, elleri arkadan kelepçeli, gözleri bağlı rehineleri bırakıp olay yerinden kaçtı. Bilirkişi raporu ve iddianamedeki bilgilere göre, polisin operasyonu karşısında duramayan darbeciler, helikopterle tahliye olmak için Jandarma Genel Komutanlığının 11’inci katına çıktı.
Polisin mukavemeti sonucu karargahın çatısına iniş yapamayan helikopter, darbecileri alamadan olay yerinden uzaklaştı.
Bu gelişmeden sonra darbe eylemlerini yöneten subayların da arasında bulunduğu darbecilerin polise teslim olduğu anlar kameraya yansırken, zemin katta kalan diğer darbecilerin ise rehin tutulan askerlerin arasına karıştıkları bilgisi raporda yer aldı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Haziran (2017) 'Ankara 245 sanık (ilk 244) Darbe/Jand.Gn.Komutanlığı' davası
(30 Aralık 2018, 08:14)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: