Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, eski Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü ve Yargıtay üyesi Çetin Şen, eski HSYK üyesi Şaban Işık, eski Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyesi Zekeriya Erdoğan, eski Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) üyesi Şerif Bek, eski Askeri Yargıtay üyesi Turgay Öztoprak ve eski Ergenekon Savcısı ve Yargıtay Üyesi Murat Yönder hakim karşısına çıkarıldı. Davalardan birinde eski HSYK üyesi Şaban Işık'a FETÖ üyeli sabit görülerek 10 yıl hapis cezası verildi. Bir başka davada mütalaasını sunan savcı, İlhan Cihaner'in, Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı yaptığı dönemde makamında tutuklanmasıyla ilgili süreçte rol oynadığı belirtilen, örgütün Yargıtay grup sorumlusu, eski Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü ve Yargıtay Üyesi Çetin Şen'in 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istedi.
16.12.2018 10:10 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, eski Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü ve Yargıtay üyesi Çetin Şen, eski HSYK üyesi Şaban Işık, eski Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyesi Zekeriya Erdoğan, eski Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) üyesi Şerif Bek, eski Askeri Yargıtay üyesi Turgay Öztoprak ve eski Ergenekon Savcısı ve Yargıtay Üyesi Murat Yönder hakim karşısına çıkarıldı.
ESKİ HSYK ÜYESİ ŞABAN IŞIK'A 10 YIL HAPİS
05 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul salonunda görülen duruşmada, tutuklu sanık eski HSYK üyesi Şaban Işık hakim karşısına çıktı.
ÖNCEKİ DURUŞMADA SAVCI MÜTALASINI AÇIKLAMIŞTI
Esas hakkındaki savunmasını yapması için söz verilen Şaban Işık, hakkındaki suçlamaları reddetti.
"FETÖ üyesi" olduğuna yönelik hakkındaki beyanların gerçeği yansıtmadığını ileri süren Işık, örgütün şifreli haberleşme ağı ByLock kullanıcısı olmadığını savundu. Işık, örgütün toplantılarına da katılmadığını iddia etti.
Sanık avukatının da esas hakkındaki savunmasını tamamlamasının ardından duruşmaya karar arası verildi.
-Karar oy birliğiyle çıktı-
Aranın ardından toplanan Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti, yaklaşık 1 yıldır süren yargılamalarda eski Yargıtay Üyesi Şuayip Şen'in ardından ikinci kararını açıkladı.
Oy birliğiyle alınan kararı, heyete başkanlık eden Yargıtay 9. Ceza Üyesi Maruf Alikanoğlu okudu.
Karara göre, sanık Şaban Işık'ın "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" suçunun sabit olduğu gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/2. maddesi gereğince, "failin örgüt hiyerarşisi içeresindeki konumu, örgütte kaldığı süre, ByLock içerikleri ve tanık beyanlarına da yansıdığı üzere haiz olduğu kamusal görev ve yetkiyi örgüt menfaati doğrultusunda kullanarak örgüt için yaptıkları ve kastının yoğunluğu" göz önüne alınarak alt sınırdan uzaklaşarak sanığa 8 yıl hapis cezası verildi.
Terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca sanığa verilen ceza yarı oranında artırılarak 12 yıla çıkarıldı.
Sanığın duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak TCK'nin 62. maddesi uyarınca cezasında altıda bir oranında indirim yapıldı. Böylece sanığa, 10 yıl hapis cezası verilmesi kararlaştırıldı.
Sanığın tutuklu bulunduğu sürenin infazından düşülmesine, Işık hakkında denetimli serbestlik hükümlerinin uygulanmasına da hükmedildi.
Tutukluluk şartlarının devam ettiğine karar veren heyet, sanığın mevcut halinin devamını kararlaştırdı.
Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabiliyor. Temyiz istemini Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek.
-Savcılık 15 yıla kadar hapis istemişti-
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında hazırlanan mütalaada, Şaban Işık'a, terör örgütü üyeliğinden 15 yıla kadar hapis cezası verilmesi istenmişti.
Sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda olduğu belirtilen mütalaada, sanık hakkında TCK'nin "hata" hükümlerinin uygulanmaması, hapis cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak verilmesi talep edilmişti.
ESKİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ (AYİM) ÜYESİ ŞERİF BEK
04 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuklu sanık eski Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) üyesi Şerif Bek katıldı, mazeret bildiren avukatları duruşmaya geç geldi.
Duruşmada, eski AYİM Başkanı Abdullah Arslan tanık olarak dinlendi.
Arslan, sanık Şerif Bek'in AYİM'in kurmay üyelerinden olduğunu, kurmayların mahkemeye atanmasının üçlü kararname ile gerçekleştiğini anlattı.
Kurmay üyelerin atamasını Resmi Gazete'den öğrendiklerini söyleyen Arslan, sorular üzerine sanığın örgüt mensubiyeti konusunda somut bilgi ve görgüsünün bulunmadığını kaydetti.
AYİM'de, Aralık 2013'te yapılan Uyuşmazlık Mahkemesi üyeliği seçimine kadar mahkemede yapının etkisinin pek görülmediğini, sadece gelen bazı ihbarlar bulunduğunu belirten Arslan, bu seçimde kurmaylıktan gelen üyelerin teamüllere aykırı şekilde toplu hareket ettiklerine değindi.
Arslan, Uyuşmazlık Mahkemesi üyeliğine gönderilecek AYİM üyesinin seçiminde, teamüllere göre en kıdemli üyenin seçileceğini ancak seçimde en kıdemsiz hakim üye Cemil Çelik'e 8 oy çıktığını ve seçimin uzadığını ifade etti.
Abdullah Arslan, gizli oylama yapılması nedeniyle sanığın kime oy verdiğini bilemediğini vurguladı.
Sanık Bek'in, darbe girişiminden birkaç ay önce odasına gelerek, "Başkanım bana cemaatçi diyorlarmış." dediğini aktaran eski Başkan Arslan, şu beyanda bulundu:
"Ben de ilgisi olup olmadığını sordum. Böyle bir şeyin olmadığını söyleyince 'O zaman işine bak sen, hukuktan ayrılma, niye tedirgin oluyorsun.' dedim. Sonrasında Daire Başkanına gidip bu konuyu sordum. Daire torba daire olduğu için yapı lehine bir dosya bulunmadığı için bunu test edecek bir durum olmadığını, herhangi bir sıkıntının bulunmadığını söyledi. Biz zaten son atanan kurmay üye hariç kurmay subayların ilişiğini hain darbe girişimi de olmasa kesecektik."
Arslan, AYİM'in, cemaat mensubiyeti nedeniyle TSK ile ilişiği kesilenlerin açtıkları davalara bakan dairesinde genellikle 3'e 2 kabul kararı çıktığının anlaşılması üzerine konuyu araştırdığını anlattı.
Somut kendi mensubiyetinin kanıtlanması dışında ailesi ya da akrabalarında mensubiyet bulunanların dosyalarında genellikle "mesleğe geri dönme" şeklinde oy çokluğuyla karar çıktığını öğrendiğini dile getiren Arslan, "Daire Başkanına, 'Burası iş ve işçi bulma kurumu değil. Ailesinde bile bu tür bağ bulunan insanları geri almayalım.' şeklinde bir uyarım oldu. Başkan da 'Suçun şahsiliği ilkesinden bu durumda ayrılalım.' dedi ama sonuç alamadık." diye konuştu.
Eski Başsavcı da tanık oldu
Tanık olarak dinlenen eski AYİM Başsavcısı Celal Işıklar da mahkemede genellikle kurmay üyelerle ilgili iddiaların gündeme geldiğini, bu kişilerin gruplaştıklarını, mahkemede ilk defa kurmaylıktan gelen üyelerin iki yılın üzerinde görev yaptığını bildirdi.
Işıklar, söylentiler dışında Bek'in örgüt üyeliğiyle ilgili somut bilgi ve görgüsünün bulunmadığını belirtti.
Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Duruşma 21 Şubat 2019'a bırakıldı.
ESKİ ADALET BAKANLIĞI CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRÜ VE YARGITAY ÜYESİ ÇETİN ŞEN
05 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, kamuoyunda "FETÖ'nün kumpas davaları" olarak Erzincan'daki Ergenekon soruşturmasında gizli tanık "Efe"den, İlhan Cihaner ve Saldıray Berk ile ilgili tanıklık yapmasını istediği belirtilen ve ayrıca Cihaner'in, Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı yaptığı dönemde makamında tutuklanmasıyla ilgili süreçte rol oynadığı belirtilen, örgütün Yargıtay grup sorumlusu, eski Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü ve Yargıtay Üyesi eski Yargıtay Üyesi Çetin Şen, hakim karşısına çıktı.
Şen, duruşmaya tutuklu olduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, avukatları salonda hazır bulundu.
Duruşmada, Mahkeme Başkanı Burhan Karaloğlu, dosyaya gelen bilgi ve belgeleri okudu.
Ankesörlü telefonla da aranmış
Sanığın diğer FETÖ sanıkları ve örgütün sivil imamlarıyla baz çakışması kayıtları ile ankesörlü telefonla ardışık ve periyodik arandığı yönündeki tespitler de okundu.
Buna göre sanığın, 2012-2015 yılları arasında, Ankara'daki 9 ayrı ankesörlü telefondan 20 kez arandığı belirlendi.
Sanık Şen, baz çakışmalarını ve ankesörlü telefonla aranma tespitlerini kabul etmedi.
Esas hakkındaki mütalaadan
Duruşmada daha sonra Yargıtay Cumhuriyet Savcısı tarafından esas hakkındaki mütalaa açıklandı.
Örgütün yapısı, tanık beyanları, sanık savunması ile toplanan bilgi ve belgelerin anlatıldığı mütalaada, sanığın da arasında bulunduğu örgüt üyeleri arasındaki ByLock yazışmalarına yer verildi.
Sanığın öğrencilik yıllarından itibaren örgüt içinde yer aldığı, örgüt toplantılarına katıldığı, örgüt talimatları doğrultusunda Adalet Bakanlığında görev yaptığı, Genel Müdürlük görevine getirildiği, Yargıtaya üye seçildiği, himmet topladığı, verdiği, ByLock kullandığı, Yargıtay üyesi seçildikten sonra da sohbet toplantılarına katıldığı, Yargıtay'da grup sorumlusu olduğu, örgütsel faaliyetlere devam ettiği anlatıldı.
Mütalaada, sanığın, ByLock kaydında "Tacettin C3" kod adını kullandığı, 2010'daki Anayasa değişikliğinin ardından yeni oluşturulan HSYK'ya seçilecek üyelerin belirlenmesinde etkin rol oynadığı kaydedildi.
İstenen cezalar
Tüm bu deliller ışığında Çetin Şen'in, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği ve "silahlı terör örgütü üyesi" olma suçunu işlediği sonucuna varıldığı kaydedildi.
Örgüt hiyerarşisi içinde "mahrem alan" kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyokültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun, bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda bulunduğu belirtilen mütalaada, sanık hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören "hata" başlıklı 30'uncu maddesinin uygulanamayacağı ifade edildi.
Esas hakkındaki mütalaada, sanığın "örgüt üyesi olma" suçundan TCK'nin 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Sanığın örgütte temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer şekilde Ceza İşleri Genel Müdür Yardımcılığı ve Genel Müdürlüğü ile devamında Yargıtay üyesi olarak konumlandırılması, FETÖ'nün mahrem yapısı içerisinde bulunduğu hususları dikkate alınarak, suçun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu ve oluşan tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi, tutukluluk halinin devamına karar verilmesi talep edildi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık Şen ve avukatları, esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre talep etti.
Mahkeme heyeti, aranın ardından sanığın tutukluluk halinin devamına, sanığa ve avukatlarına esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için süre verilmesine karar vererek, duruşmayı 27 Şubat 2019'a erteledi.
Erzincan'daki "Ergenekon" davasına müdahale
Dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in makamında gözaltına alınmasıyla kamuoyunda geniş yer tutan soruşturmada rol oynadığı belirtilen Çetin Şen'in, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü iken o dönem Başsavcı olan Cihaner'i, yürüttüğü cemaat soruşturmaları nedeniyle arayarak, "Böyle soruşturmalar insanın başını derde sokar." dediği ifade edilmişti.
Öte yandan, Şen'in, bu soruşturmada gizli tanık "Efe" adıyla ifade veren eski İliç Cumhuriyet Savcısı Bayram Bozkurt'tan, İlhan Cihaner ve dönemin 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ile ilgili tanıklık yapmasını istediği kaydedilmişti.
ESKİ ASKERİ YARGITAY ÜYESİ TURGAY ÖZTOPRAK
10 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya tutuklu sanık eski Askeri Yargıtay üyesi Turgay Öztoprak ile avukatı ve ailesi katıldı.
Duruşmada sanık hakkında ifade veren tanıklar dinlendi.
Eski Askeri Yargıtay Başkanı Ahmet Zeki Liman, tanık olarak verdiği ifadede sanığın terör örgütü üyesi olup olmadığı konusunda somut bilgisinin bulunmadığını söyledi.
Tanık olduğu bazı önemli olayları anlatmak istediğini belirten Liman, sanığın 2011'de Askeri Yargıtaya üye olarak seçildiğini ve eski Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse ile 4. Daireye görevlendirildiğini anlattı.
Askeri yargıda 2012'de yapılan seçimlerde sanığın da içinde bulunduğu grubun birlikte hareket ettiğini dile getiren Liman, bu grubun tavrıyla Askeri Yargıtay'da gruplaşma yaşandığını kaydetti.
Liman, bu grubun seçilmesini istediği isimlerin cemaatle anılan kişiler olduğunu bildirdi.
Ahmet Zeki Liman, 2013'te Askeri Yargıtay Başkanlığına seçildiğini, seçimden sonra adli tatilde Öztoprak'ın yanına gelerek genel sekreterliğe talip olduğunu söylediğini ancak Öztoprak'a kendisini genel sekreterliğe düşünmediğini ilettiğini aktardı.
Eski askeri savcı Mehmet Çelik de 2008-2009'da askeri savcı olarak görev yaptığı dönemde Ergenekon davasındaki kumpası ortaya koyduklarını ve FETÖ'yü soruşturmaya başladıklarını, bunun üzerine tehdit edildiğini ve hakkında soruşturmalar başlatıldığını söyledi.
Ahmet Zeki Üçok ve kendisi hakkında sahtecilik suçundan dava açıldığını, sanığın başkanlığını yaptığı heyetin 4'e 1 oy çokluğuyla beraatine karar verdiğini anlatan Çelik, sanık Öztoprak'ın duruşmalarda düşmanca bir tavır sergilediğini ve beraate muhalif kalan tek isim olduğunu kaydetti.
Çelik, "Benim FETÖ'den başka düşmanım yok. Bu nedenle sanığın da FETÖ'cü olduğunu düşünüyorum. Turgay Öztoprak, darbecilerin sıkıyönetim direktifi listesinde Ankara 1 No'lu sıkıyönetim savcısı yapılmış. Darbe gerçekleşmiş olsaydı, devletin üst düzey yetkililerini yargılayacaktı. Örgüt için önemli biri olmasa bu görevi vermezlerdi." dedi.
Eski askeri savcı Hulusi Gül ise 2002'de Edirne'de askeri savcı olarak görev yaptığı dönemde sanığın da aynı yerde askeri hakim olduğunu dile getirdi.
Askeri Yargıtay'da 2011'de tetkik hakimi olarak görev yaptığı dönemde sanığın üyeliğe seçildiğini anlatan Gül, sanığın yapılacak atamaları kararname yayınlanmadan bildiğini, kimin nereye atanacağından haberdar olduğunu, bu nedenle FETÖ'cülerle irtibatının bulunduğunu düşündüğünü ifade etti.
Sanık Öztoprak'ın "Hakkınızda FETÖ soruşturması var mı?" sorusu üzerine tanık Gül, "Bildiğim kadarıyla yok. İlk derece mahkemelerinde de tanıklık yapıyorum, sanıklar hep aynı soruları soruyor. Herhalde cezaevinde haberleşiyorlar." diye konuştu.
Mahkeme heyeti sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
ESKİ YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ ÜYESİ ZEKERİYA ERDOĞAN
10 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, kamuoyunda "kumpas davaları" olarak bilinen Balyoz, Askeri Casusluk, Hrant Dink, Devrimci Karargah gibi davaları onayan eski Yargıtay 9. Ceza Dairesinin üyelerinden Zekeriya Erdoğan hakim karşısına çıktı.
Erdoğan, duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile bağlandı, Erdoğan'ın avukatı salonda hazır bulundu.
Duruşmada tanık olarak dinlenen eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde görev yaptığı dönemde, sanığı o dönemki adıyla "cemaat" mensubu olarak bildiğini, örgüt mensubiyetine ilişkin somut bilgisinin bulunmadığını ifade etti.
Erdem, Yargıtay ve Danıştaya 2011'deki üye seçimi için eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın evinde yapılan toplantıda sanığın isminin "cemaat" mensubu kurul üyelerince gündeme getirildiğini söyledi.
Yargıtayda yapılan seçim sonrasında "cemaat" mensubu üyelerin gerçek güçlerinin üzerinde bir etkiye ulaştıklarını, bu etkinliği kırmak üzere "cemaat" mensubu olmayan Yargıtay üyelerini bilgilendirmek için toplantılar yaptıklarını anlatan Erdem, yapıdan olmayan Yargıtay üyelerini bir araya getirdikleri bu toplantılara sanığı çağırmadıklarını kaydetti.
Duruşmada, Mahkeme Başkanı Burhan Karaloğlu, gelen bilgi ve belgeleri okudu.
Zekeriya Erdoğan'ın da diğer bazı yüksek yargıçlar gibi ankesörlü telefonla arandığı tespit edildi.
Söz verilen Erdoğan, ankesörlü, sabit telefonla aramayı kabul etmedi, arandığı belirtilen yıllarda oğlunun Kızılay'da dershaneye gittiğini, onun kendisini bir büfeden aramış olabileceğini iddia etti.
Sanık Zekeriya Erdoğan, aleyhe beyanları kabul etmediğini söyledi ve tahliyesini istedi.
Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, sanığın tahliye talebini reddederek tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 4 Mart 2019'a bırakıldı.
ESKİ ADALET BAKANLIĞI MÜSTEŞARI BİROL ERDEM
12 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya, tutuksuz sanık eski Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri, eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'in "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yöneticisi olmak" suçundan yargılandığı dava duruşmasına Erdem, avukatları ve yakınları katıldı.
Savunma için söz verilen Erdem, hakkında yürütülen soruşturma kapsamında 14 gün gözaltına kaldıktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını söyledi.
Özgeçmişini anlatan Birol Erdem, 1993'te Edirne İdare Mahkemesinde başladığı meslek hayatında, Adalet Bakanlığı tetkik hakimliği, 2004'te Adalet Bakanlığında daire başkanlığı, 2008'de Personel Genel Müdürlüğü, 2010'da Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliği, ardından da Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı ve Başbakanlık Başmüşavirliği görevlerini yürüttüğünü, halen Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri olarak görev yaptığını kaydetti.
Babasının o dönem iktidar olan Milli Selamet Partisi'nden olduğunu, Malatya Doğanşehir'de ortaokul birinci sınıfta sağ-sol kavgaları nedeniyle okulu bıraktığını belirten Birol Erdem, Milli Selamet Partisinin iktidar olması nedeniyle babasının Ankara'da yaptığı görüşmeler sonucu ilçeye imam hatip kurulmasına karar verildiğini söyledi.
Bir Kuran Kursu'nun iki odasında açılan imam hatip lisesinin ortaokul kısmına başladığını, liseyi de burada bitirdiğini anlatan Erdem, bu nedenle milli görüşe ve Milli Selamet Partisine hep bir bağlılık beslediğini dile getirdi.
Liseden mezun olduktan sonra Ankara Hukuk Fakültesini kazandığını, Ankara'da Milli Gençlik Vakfının yurdunun bulunmaması nedeniyle Hakyol Vakfının finanse ettiği evlerde kaldığını anlatan Birol Erdem, hakimlik sınavını kazanana kadar bu evlerde yaşadığını ifade etti.
Erdem, bu süreçte yapı mensuplarıyla hiç bir araya gelmediğini, staj döneminde askere gittiğini, annesinin amcasının torunu olan eşi Gülümser Erdem ile de bu dönemde evlendiğini söyledi.
Staj döneminde milliyetçi, muhafazakar hakim ve savcılarla görüştüğünü, staj sonunda çektiği kurayla Edirne İdare Mahkemesine atandığını belirten Birol Erdem, Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde görev yapan Nesrin Yılmazcan'ın telefonuyla bakanlıkta tetkik hakimliği görevine çağrıldığını, bu görevi kabul ederek Edirne'den Ankara'ya geldiğini anlattı.
Bakanlığa gelene kadar o dönemde cemaat denilen yapıyla herhangi bir irtibatının bulunmadığını savunan Birol Erdem, Hüseyin Yıldırım, Murat Cevher, Ali Kaya gibi isimlerin de tetkik hakimi olarak bakanlığa geldiklerini, zaman içinde bu kişilerin cemaat mensubu olduklarını anladığını dile getirdi.
Bakanlıkta görev yaparken 28 Şubat sürecinde, muhafazakar yapıda olmaları nedeniyle bir tasfiye süreci yaşadıklarını belirten Erdem, "Cemaati de bu süreçte tanımaya başladım. 28 Şubat sürecine direnecek kimse kalmamıştı. Maneviyatı yüksek tutmak için ara sıra buluşuyorduk. Bu arkadaşlarla ilişkimiz zaman içinde dayanışmaya dönüştü." dedi.
İmam hatip mezunu olması nedeniyle zaman zaman sınava hazırlanan öğrencilere moral motivasyon için Kuran okumasının istendiğini anlatan Erdem, bu istek üzerine bazı evlere gittiğini bildirdi. Erdem, bu evlerde, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in kitaplarını okumadığını, öğrencilere sadece Kuran okuyup hadisleri anlattığını belirtti.
Süreçte bazı cemaat mensuplarının 28 Şubat'ın tasfiye sürecinden kurtulmak için alkol içmeseler bile içiyormuş gibi göründüklerini, bazılarının eşlerinin başını açtığını gördüğünü ifade eden Erdem, bu iki konuya dönük eleştirilerini dile getirdiğini aktardı.
Erdem, bu yöndeki eleştirileri ve öğrencilere sohbetlerinde cemaatten bahsetmemesi nedeniyle bir daha evlere çağrılmadığını belirtti. Örgütün iç işleyişini bilmediğini, sadece sınavlara hazırlanan öğrencilere 28 Şubat dönemindeki şartlarda moral, motivasyon amaçlı konuşmalar yaptığını ileri süren Erdem, "Kafama göre, özgün konuştuğum için ve bazı eleştiriler getirdiğim için 2004'ten itibaren beni bir daha çağırmadılar." dedi.
Birol Erdem, İbrahim Okur ve Ahmet Hamsici ile bakanlıktaki görevleri sırasında tanıştığını, onların da bakanlık öncesinde bir cemaat geçmişlerinin bulunmadığını iddia etti. Erdem, 28 Şubat sürecinde, Bakanlıkta genel müdür yardımcısı olan Ahmet Kahraman, kendisi ve İbrahim Okur'un, irticai faaliyetler nedeniyle soruşturma geçirdiklerini anlattı.
"Üyelerini tek tek tespit ettim, MİT Müsteşarına ilettim"
FETÖ terör örgütü suçlamasını asla kabul etmediğini dile getiren Birol Erdem, şunları söyledi:
"Bu yapıyla mücadeleye, devletin hiçbir kurumunda en ufak bir adli soruşturma başlamamışken, herhangi bir çatışma da yaşanmıyorken 2012'de başladım. Bakanlıktaki, yüksek yargıdaki üyelerini tek tek tespit ettim. Listeyi, Başbakana, eski bakanlara, MİT Müsteşarına ilettim. Yapının YARSAV ile ilgili faaliyetlerini o dönemde deşifre ettim. Bakanlıktaki yapı mensuplarını görevden uzaklaştırdım, adli tıp dahil 6 birimin başında bunlar vardı, genel müdürleri değiştirdim. Ardından özellikle yüksek yargıdaki yapı mensuplarını tasfiye edecek kanunların hazırlığını yaptım. Hakkımda soruşturma başlatılmadan tanık sıfatıyla gittim ifade verdim, her şeyi anlattım. Zaten süreçte yaptığım çalışmaların hepsini ilgili yerlere iletmiştim. 15 Temmuz başarılı olsaydı kesinlikle infaz edilmiş olacaktım. Ben bu yapıyla açıkça mücadele ettim."
Bank Asya'da hesabının bulunmadığı, ByLock kullanmadığı, FETÖ ile iltisaklı dernek ve şirketlerle herhangi bir bağının bulunmadığı yönündeki tespitlerin dosyasında yer aldığını belirten Erdem, terör örgütü üyeliği suçundan hakkında işlem yapılan bazı kişilerle HTS irtibatlarına da yanıt verdi.
Erdem, telefon irtibatı bulunan kişilerle genellikle görevi gereği görüştüğünü, ismini bilemediği bazı polis memurlarının üst düzey bürokratların korumaları olabileceğini savundu.
"Örgüt mensuplarını perdelemek için maksatlı beyan"
Hakkında ifade verenlerin beyanlarına da yanıt veren Birol Erdem, FETÖ üyeliğinden tutuklu yargılanan eski HSYK üyesi Nesibe Özer'in, örgüt irtibatını inkar ettiğini ve yaşananlardan eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur ve kendisini sorumlu tutan bir ifade verdiğini söyledi. Erdem, "Nesibe Özer, örgüt mensuplarını perdelemek için maksatlı beyanda bulunmuştur." iddiasında bulundu.
Erdem, aynı suçtan yargılaması süren tutuksuz sanık eski HSYK Üyesi Ömer Köroğlu'nun, "Birol Erdem, 2011'deki yüksek yargı üye seçiminde, cemaate istedikleri kadar kontenjan verilmeyeceğini yüksek sesle dile getirdi" şeklindeki beyanın iddianameye konulmadığını ileri sürdü.
Birol Erdem, Adalet Bakanlığında 9 yıllık tetkik hakimliği görevinin ardından Daire Başkanlığı, Genel Müdürlük görevlerine getirildiğini hatırlatarak şu savunmayı yaptı:
"Bu görevler için kimseden talepte bulunmadım. Bu yapının beni parlatmasına asla ihtiyacım olmadı. 2010'dan itibaren bunların her dayatmasına karşı durdum, özellikle MİT krizinden sonra yapıyla mücadelem başladı. İrademi hiçbir zaman kimseye teslim etmedim. Hiç kimseye körü körüne bağlı olmadım. Doğru yaptığına inandıklarımı destekledim ama yanlış yapıldığını gördüysem kim olursa olsun karşısında durdum. Konjonktürel olarak birbirleriyle gezenler, bir dönemin hesabını birilerinden soramayanlar şimdi bu hesabı benden sormaya kalkıyor."
Eski Genel Sekreter Kaya'nın evindeki toplantı
Birol Erdem, 2010'daki Anayasa değişikliğinin ardından yeni oluşan HSYK tarafından yüksek yargıya yapılan üye seçimleriyle ilgili ayrıntıları da anlattı.
FETÖ üyesi yüksek yargıçların yargılandığı davalarda tanık olarak verdiği beyanlarda, üye seçimi için eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın evinde, cemaat mensubu kurul üyeleriyle yapılan toplantıyı anlattığını ifade eden Erdem, bu toplantıda önceden hazırlanan listenin hazırlanan ekrana yansıtıldığını belirtti.
Bu toplantıda, cemaat mensuplarıyla sayı üzerinde anlaşamadıklarını, ayrıca idari yargıdan 37 bin sicilli gençlerin de üye seçilmesinde ısrar ettiklerini kaydeden Erdem, bunlara karşı çıktığını iddia etti.
İdari yargıda 37 bin sicillinin seçiminin mümkün olmayacağını anlatmaya çalıştığını ve ertesi gün tekrar toplanmayı önerdiğini söyleyen Erdem, "Onları etkilerim sanıyordum, ertesi gün Resul Yıldırım'ın evinde toplanacaktık. Gittiğimde kimsenin gelmediğini gördüm. Yıldırım, bu konunun tartışma dışı olduğunu, bu nedenle kimsenin gelmediğini söyledi ve evden ayrıldım." diye konuştu.
Birol Erdem, durumu dönemin Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman'a anlattıklarını, Kahraman'ın "kırıp dökmeden bir şekilde bu kişilerle anlaşın, ikna edin" dediğini aktardı.
Savunmanın uzun sürecek olması nedeniyle duruşmaya ara verildi. Birol Erdem, gelecek duruşmada savunmasına devam edecek.
ESKİ ERGENEKON SAVCISI VE YARGITAY ÜYESİ MURAT YÖNDER
13 Aralık'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, kamuoyunda "kumpas davaları" olarak bilinen Ergenekon, Balyoz, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) gibi soruşturmalarda özel yetkili savcı olarak görev yapan eski Yargıtay Üyesi Mehmet Murat Yönder ile avukatı ve yakınları katıldı.
Örgüt tarafından özel yetkili savcı yapıldığı, kamuoyunda "kumpas davaları" olarak bilinen Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, ÇYDD gibi davaların soruşturma süreçlerini yürüttüğü ifade edilen Yönder, duruşmada önceki oturumlarda tamamlayamadığı savunmasına devam etti.
İddianamede, uydurma delillerle basit olayları abartarak gece gözaltıları dahil tutuklama yapılması gibi haksız ve adil olmayan işlemleri yapan ekip içinde yer aldığı, örgüt talimatıyla Yargıtaya üye seçildiği, üye seçildikten sonra da FETÖ mensuplarıyla bir araya gelerek toplantılara katıldığı belirtilen Yönder, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Aleyhindeki tanık ifadelerini kabul etmeyen Yönder, söylenti ve duyuma dayalı, maddi olgu içermeyen bu beyanların hükme esas alınamayacağını savundu.
Örgütün ceza daireleri sorumlusu eski Yargıtay Üyesi Muharrem Karayol'un altında grup sorumlusu olarak görev yaptığı iddiasını da reddeden Yönder, kimsenin emri altına girmediğini ileri sürdü.
Sanık Yönder, FETÖ'nün yargı yapılanması eğitim birimi sorumlusu eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Recep Ünal'ın, "yargı mensuplarının çocuklarının eğitimi ile ilgili işlemlerini takip ettiği, bu veliler arasında Yönder'in de bulunduğu" şeklindeki beyanını da kabul etmedi.
Yönder, bu eğitim birimiyle ilgili ByLock yazışmalarında, "Mehmet Murat Yönder'in çocuğu..." şeklinde geçen ifadenin de uydurma delil olduğunu öne sürdü.
ByLock kullandığı tespitini de reddeden sanık Yönder, tahliyesine karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, aranın ardından sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma, 7 Mart 2019'a bırakıldı.
FİRARİ ÖZ İLE ÇALIŞTI
Firari eski savcı Zekeriya Öz ile Ergenekon soruşturmasını yürüten Yönder, soruşturma kapsamına ÇYDD'yi sokarak, derneğin Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan'ın İstanbul'daki evinde sabaha karşı arama yaptırmıştı. Saylan'ın kanser hastası olması nedeniyle arama ve gözaltı işlemleri kamuoyunda tepkilere neden olmuştu.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
(16 Aralık 2018, 10:10)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: