Balyoz Planı´nda imzası olan Orgeneral Çetin Doğan, darbeden sonra Birinci Ordu´dan atılmasını istediği subayları tek tek belirledi. Listede 823 muvazzaf var.
Darbeden sonra hangi subaylar ordudan atılacaktı
Balyoz Planı´nda imzası olan Orgeneral Çetin Doğan, darbeden sonra Birinci Ordu´dan atılmasını istediği subayları tek tek belirledi. Listede 823 muvazzaf var.
Dönemin Birinci Ordu Komutanı Çetin Doğan 5 -7 Mart 2003 tarihleri arasında yapılan Selimiye Kışlası´ndaki plan seminerini kapatırken sözlerine şöyle başladı: Arkadaşlar bu plan seminerini, 1.Konjonktürel gelişmelere göre dikkatlerimizi nerelerde yoğunlaştırmamız gerektiğini ortaya koymak için yaptığımı herhalde hepiniz anlamışsınızdır. Yani buradaki Yunanistan meselesi tali bir meseledir... Söylediğimiz her söz, atacağımız her adım evvela laik demokratik cumhuriyetin korunması ve kollanılması, kollanması için olmalıdır. Laik demokratik cumhuriyetten daha üstün, bundan daha büyük tehlikemiz yok mevcut durum içerisinde... Kuzey Irak´ta olsun, Yunanistan´la olsun nerede olursa olsun dışarıya yönelik hudutlarımız ötesinde meydana gelebilecek tehdit hiçbir zaman içeride irticanın yaratacağı tehditten, irticanın baş kaldırması, ayaklanması ile ortaya çıkacak tehlikeden daha büyük olamaz. Bu tehlikenin bertaraf edilmesi sağlam bir bünyeye, Atatürkçü bir yapıya ordunun Türk ulusunun kavuşması her türlü tehdidi ve engeli karşılamasına yetecektir.
Defterleri dürülmeli
Doğan daha sonra sözü ordu içinde ilticaya bulaşmış personele getirdi ve sözlerini şöyle sürdürdü: Zaman zaman ordudan atılıyor çünkü irtica bulaşmış oluyor. Nasıl oluyor ki modern çağdaş bir kurum, kurum içerisinde bulunan insanlar bunların fetvalarına kanarak, bunların efsanelerine kanarak aydınlık çağdaş yoldan çıkıyorlar; ama bir gerçek bu. O halde evvela Silahlı Kuvvetler içindeki bünyesel sağlamlığını korumak durumundadır. Buna bulaşmış, irticaya bulaşmış insanların uslanması ve fikir değiştirmesi olanağının olmadığı birçok örnekleriyle sabittir ve o yüzden de bunların defterleri mutlaka evvela ilk adım olarak dürülmeli, ordu bünyesi sağlam bir hale getirilmelidir. Bunun ötesinde böyle bir olay olduğu zaman çünkü içimizden çıkacak çatlaklıkların, tereddütlerin maliyeti çok çok daha büyük olacaktır. Kendi içimizde kendimizle savaşmak zorunda kalacağız. Bunun önlenilmesi için evvela ordu bünyesinin sağlamlaştırılması lazım. Çetin Doğan´ın bir kere bulaşmış olan bir daha uslanmayacağı için ilk adım olarak yapılmasını istediği irticacı subayların defterinin dürülmesi için seminerden daha önce hazırlıklara başladığı anlaşılıyor.
Listeler hazırlansın talimatı
Aralık 2002 tarihinde Mart 2003´teki seminer hazırlıklarının da gözden geçirildiği Aylık Karargah Koordinasyon Toplantısı´nda yaptığı konuşmada (Konuşma metninin yer aldığı 1708- 1b-021Id.Ks. (633) sayılı ve bir Kurmay Albay imzalı resmi Karargah İçi Mütalaa belgesi Tarafta) irticai ve bölücü personelin tespitiyle ilgili Personel Başkanlığı ve İstihbarat Başkanlığı´nın verdiği emrin yerine getirilmesini istiyor. Doğan o konuşmasında seminerdeki konuşmalarından daha açık konuşuyor: Silahlı kuvvetler olarak biz siyasetin dışındayız. Siyasetin dışında olmak Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel ilkelerinin örselenmesine, göz ardı edilmesine göz yumarız anlamına gelmez. Türk Silahlı Kuvvetleri´nin tarihi misyonu kendisine verilen tarihi görevi bu devletin kurucusu olma, tarihi Kemalist çizgisini her zaman muhafaza etmek zorundadır. 0 nedenle hem Personel Başkanlığından hem de İstihbarat Başkanlığı´ndan yayımlanan emrin bir paragrafı da aynen girmiştir, öncelikle kategorili personelle ilgili düşüncelerimi söyleyeyim: İçimizde şimdiye kadar barınmayanlar Meclis´e taşınmıştır. Bu meydan okumadır. Bu meydan okumaya karşı biz geri adım atmayız. Ve bundan sonra da yine içimizde olabilecekler, var olanlar takip ettiğimiz insanlar vardır. Kategorili personelin pervasızca biraz daha cesaretlenmiş olmaları Silahlı Kuvvetler içersinde bunlara daha fazla hiçbir suretle yer vermeme ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.
Üç albay, 66 binbaşı, yüzlerce yüzbaşı
Doğan´ın bu emirleri doğrultusunda dönemin Birinci Ordu Komutanlığı İstihbarat Başkanı bir Kurmay Albay tarafından hazırlanan 1 nci or. Bölgesinde ilişiği kesilmesi teklif edilen personel listesi adlı resmi belge içinde irticacı ve bölücü olarak fişlenmiş 823 muvazzaf subay ve astsubayın adı var. Bu belge Birinci Ordu Komutanlığı´nın 5-7 Mart 2003 tarihindeki seminer için hazırladığı Plan-Çalışması- 2003 adlı dokümanın eklerinde yer alıyor. Sadece Birinci Ordu´nun baktığı Marmara Bölgesi´ndeki illerdeki askeri tesislerde görev yapan albay, binbaşı, yüzbaşıları kapsayan listede subayların isimleri, görev yaptıkları yerlerin yanına niye fişlendikleri yazılmış. Bu subaylardan 3´ü albay, 66´sı binbaşı, gerisi yüzbaşı ve teğmenlerden oluşuyor. Doğan´ın ilk adım olarak tasfiye edilmesini istediği personelden irticacı olduğu düşünülenler için eşi çağdışı kıyafet giyiyor, mesai saatleri içinde namaz kılıyor, irticai eğilimleri mevcuttur, Siyasal İslami görüşleri benimser ve destekler türü ibareler kullanılmış. Bazı subaylar için Kürt milliyetçiliği yapar, Bölücü örgütlerle ilişkisi var denilirken, bazı subayların ordudan tasfiye gerekçesi de bunun tam tersi: Aşın milliyetçi partiyle ilişkili Sakıncalı, şüpheli gibi fişlemelerin yanı sıra listede isminin yanına takipte notu konulmuş subaylar da var.
İstanbul´u ev ev arayamayız
5-7 Mart 2003 tarihli seminerin sonunda Çetin Doğan´ın yaptığı konuşma, konuşulanın bir savaş oyunundan daha fazlası olduğunu ortaya koyuyor. İşte ses kayıtlan Tarafın elinde olan o konuşmadan bazı bölümler: İstanbul bölgesi ki bu bölge tabi yakın mücavir bölgedeki hassas bölgeler olarak Sakarya ve Kocaeli bölgesi çok önemlidir ve burada adeta kurtarılmış bölgeler vardır. Nasıl doğuda iç tehdidin çok büyük, bölücü tehdidin çok büyük olduğu dönemlerde kurtarılmış bölgeler varsa ortaçağ karanlığı içinde bir yaşam tekkeler, zaviyeler, gece toplantıları, gündüz toplantıları, kıraat etmeler devam etmektedir. Ve bunlar çığ gibi büyümektedir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin yapıtaşı olan Silahlı Kuvvetlerin aşındırılması ve temellerinin yıkılmasına sebep olacağını asla unutmayalım. Ve bu yüzden de biz istihbaratımızı kendi bölgemizde garnizon komutanları, tali bölge komutanları, Emasya komutanları kendi bölgelerindeki iç gelişmeyle ilgili bilgileri, belgeleri toparlamaya devam edecektir. Buradaki yerel yönetimleri tanıma için yerel yönetimleri ve daha yakından bunları anlamak ve bir sorumluluğun üstlenilmesi durumunda halkın yaşamını, bütün sorumluluklarını, günlük yaşamını yürütme erkini de silahlı kuvvetler üstleneceği için şu anda doğal afetler koordinasyon merkezleri ve yaptığımız tatbikatların büyük yararı olacağına inanıyorum ve karşımızdaki çalışan insanları daha iyi yakından tanıyacağız ve herhangi bir durumda da bunlarla işbirliği, kimlerle yapabiliriz kimleri tasfiye etmemiz gerektiğini anlayacağız. Bu kadar büyümüş bir metropolün (İstanbul) teker teker ev ev aranması mümkün değildir. Eskiden yaptığımız uygulamalarda da elle tutulur gerçek anlamda bir sonuç da alınmamıştır... Bu onun için de bölgedeki sıkıyönetim planlamalarını yeni baştan daha belki radikal tertip ve tedbirlerle ama yeterli gücü bölgede bulundurarak, bundan amaç şu; bütün güçleri kullanmak değil varlığıyla caydırıcılık esastır.
Balyoz´u ele veren el yazısı
Mart 2003´te 1. Ordu´nun Harekat Başkanı olan Süha Tanyeri´nin el yazısı seminer notlarında ´AKP´nin iktidara gelişini Hitler´inkine benzeten e-mail kampanyası yapalım´ gibi öneriler var. Balyoz Harekat Planı´nda dönemin 1. Ordu Harekat Başkanı Kurmay Kıdemli Albay Süha Tanyeri´nin seminerden önce ve seminerde tutmuş olduğu iki ayrı el yazısı notu da var. El yazısı notlan toplam 80 sayfadan oluşuyor. Notlarda darbe öncesi planlar ve sonrasında yapılacaklar yer alıyor. Tanyeri´nin tuttuğu notlarda dikkat çekici bölümlerden biri 3 kasımdan sonra devletin temel niteliklerini dini esaslara göre değiştirmek isteyen var notu. Bir diğer notta ise Hitlerin iktidara gelişi e-mail olarak çekilsin deniyor. Tanyeri´nin Hitlerle ilgili tutmuş olduğu notun perde arkasında ise 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan´ın tüm birliklere çekmiş olduğu bir faks notu yatıyor.
Cunta, AKP´yi Nazilere benzeterek birliklere fakslar çekmiş
Hatırlanacağı gibi Aktüel dergisi Doğan´ın 15 Ocak 2003´te birliklere AKP´nin Nazilere benzediğini öne süren binlerce faks çektiğini ortaya çıkarmıştı. Çekilen faksta Almanya´da Nazilerin iktidara gelişiyle ilgili süreç aktarılırken isim verilmeden AKP´nin iktidara gelişiyle Almanya´da yaşananlar birbirine benzetiliyordu. Faks mesajında Nazilerin yüzde 37.4 ile iktidara geldikten sonra Alman Meclisi Reischtag´ı yakıp darbe yaptıkları ve tüm hak ve özgürlükleri kaldırdığı ifade ediliyordu. Faksta Biz halka gerçeği söylemiştik. Sadece iktidara gelene kadar demokratik yollara başvuracağımızı açıklamıştık. Halk bizi bilerek seçti. Bizi istedi. Bizi yargılayamazsınız sözleri de yer almıştı. Aktüel´in haberine göre faks aynen şöyle bitiyordu: İşte böyle. Fakat bu anlatılanların Türkiye ve bizim ülkemizle her hangi bir ilgisi, ilişkisi olabilir mi ki! Tanyeri, 80 sayfadan oluşan deftere binlerce el notu düşmüş. Notların ilk 10 sayfasında darbe ortamında hangi birliğin ne görev yapacağı, kime bağlı olduğu notlan var. Devamında ise 15. Kolordu´nun 15 Ocak 2001´de yapmış olduğu Egemen Plan Çalışması´nın, Balyoz Planı çerçevesinde Süha Tanyeri tarafından incelendiği ve güncellendiği görülüyor. Tanyeri bu bölüme el yazısıyla şu notu düşmüş: Egemen Hrk. Planı´nın uygulanmasında karşılaşılacak sorunlar, teklif. Darbe sürecinde İstanbul, İzmit, Adapazarı´nda karşılaşılacak sorunlar da not olarak düşülmüş. Tanyeri´nin 80 sayfadan oluşan el notunun hemen hemen hepsi oldukça dikkat çekici. İşte o binlerce nottan kısa satır başları:
En önemli tehdit iç tehdit
Seminer çalışması sonunda kuvvet durumu, ihtiyaç durumu hesap edilecektir. Yeterli olunacak mı? Bölge bölge incelenmesi gereklidir. Şehir planı bazında incelenmesi gerekebilir. Kuvvet komutanlığının emrini de böylece karşılamış olur. Bazı gelişmeler bizleri ciddi olarak kaygılandırmakta. TC. yapısını değiştirme gayreti vardır. Ancak bütün parlamentoyu bunun için almak doğru değildir. İrticai faaliyette bulunan personel değiştirilebilir. Bunun yerine yeni personel atandırılabilir. ( Taraf)
(25 Ocak 2010, 11:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: