Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 sanıklı davanın görülmesine devam edildi.
04.11.2018 12:31 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52 sanıklı davanın görülmesine devam edildi.
30.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, tanklara karşı koymaya çalışan Emin Güner'in şehit edilmesine ilişkin "kasten adam öldürmek" ile 7 vatandaşa karşı "öldürmeye teşebbüs" suçlarından ayrıca dava açılan ve bu davanın da sanıkları arasında bulundukları için dosyası birleştirilen 16 kişi savunma yaptı.
Sanık eski üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç, darbe girişiminin yaşandığı gün nöbetçi olduğunu ve akşam saatlerinde tabur komutanı da olan tümen nöbetçi amiri Yarbay Erdal Yetim'in, Jandarma Genel Komutanlığına terör saldırısı yapıldığını, şehit ve yaralılar bulunduğunu belirterek, buraya gitmesini söylediğini aktardı.
Kılıç, o zamana kadar da sadece televizyondan boğaz köprüsünün kapatıldığını gördüğünü, bunun da terör saldırısı dolayısıyla yapılmış olabileceğinin belirtildiğini ifade etti.
Başka bir bölüğün komutanı Ayhan Şen'in de arayıp sıkıyönetim ilan edildiğini, tabur komutanının ona ulaşmaya çalıştığını ancak ulaşamadığını söylediğini bildiren Kılıç, tabur komutanı Yetim ile görüştüğünü ve onun Jandarma Genel Komutanlığına gitmesine yönelik emri verdiğini kaydetti.
Kılıç, Külliye yakınındaki Beştepe Köprüsü olarak bilinen yerde bir otobüs yolu kapattığı için Jandarma Genel Komutanlığına doğru dönüş yapamadıklarını ve vatandaşların da tepkisinden dolayı birliğe dönmek için Eskişehir yolunu kullanmak üzere ters yönden girdiklerini savunarak, ileride AK Parti Genel Merkezi ve vatandaşların bulunduğundan bilgisi olmadığını savundu.
Eskişehir yoluna çıkmaları mümkün olmayınca geldikleri yoldan gitmek üzere döndüklerinde tanktan atıldığını ve darbedildiğini iddia eden Kılıç, o gün şehit olan Emin Güner'in tankta bulunduğunun ise bir varsayım olduğunu öne sürdü.
Kılıç, suçlamaları kabul etmeyerek beraatini istedi.
Zırhlı Birlikler olayların dışında kalmış
Darbe girişimi sırasında karargahı ele geçirmeye çalışan sözde yurtta sulh konseyi üyesi sanık eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker de savunma yaptı.
Bu olayla bağlantısının sadece Zırhlı Birlikler'de emir komutayı devralması dolayısıyla olduğunu iddia eden Kırker, 15 Temmuz akşamı Genelkurmay'dan gelen mesaj emri çerçevesinde tümen komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol'dan görevi devraldığını, onun da görevi devredip ayrıldığını bildirdi.
Kırker, birliğe alarm verdiğini ancak kimseye çıkış emri vermediğini iddia ederek, iki tankın çıktığından ve döndüğünden haberi olmadığını ileri sürdü.
Kırker, "Ben iki tankın çıktığını cezaevinde öğrendim." diye konuştu.
Şehit Emin Güner'in otopsi raporunun da tanktan düştüğü için öldüğünü göstermediğini savunan Kırker, "15 Temmuz'da darbeye yönelik bir emir alınmamış, verilmemiştir. Birliğin olayların dışında tutulması sağlanmıştır." ifadelerini kullandı.
Kırker, suçlamaları kabul etmedi.
Duruşmaya, yarına kadar ara verildi.
31.10.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, tanklara karşı koymaya çalışan Emin Güner'in şehit edilmesine ilişkin "kasten adam öldürmek" ile 7 vatandaşa karşı "öldürmeye teşebbüs" suçlarından ayrıca dava açılan ve bu davanın da sanıkları arasında bulundukları için dosyası birleştirilen 16 kişinin savunmasının alınmasına devam ediliyor.
Darbe girişiminin yaşandığı gece başka bir birlikte görevliyken tümene gelen ve o gece sözde "kurmay başkanlığı" yapan kurmay albay Faruk Yaman beyanda bulundu.
Suçlamaları kabul etmeyen Yaman, salonda bulunan hiçbir sanığa emir vermediğini, onlara emir komuta yetkisi bulunmadığını, ayrıca onları tanımadığını ileri sürdü.
Yaman, haklarında suçlamada bulunan sanıkları burada gördüğünü ve tanıdığını ifade etti.
"Ben tankların birlik dışına çıktığını bile tanklar kışlaya döndükten çok sonra, sabaha karşı öğrendim." diyen Yaman, mahkemede verdiği ilk ifadesindeki beyanlarını kabul ettiğini belirtti.
Yaman, tümene gittikten sonra yazılı emir geleceğinin söylendiğini ancak gelen emirde kendi ismini görmediği için zor durumda kaldığını iddia ederek, tümen komutanlığını devralan tuğgeneral Ahmet Bican Kırker'in kurmay başkanlığı görevi yapmasını sözlü olarak bildirdiğini ileri sürdü.
Gece boyunca arandığını ve tank talebinde bulunulduğunu öne süren Yaman, "Bunların hepsini reddettim." dedi.
Yaman, terör saldırısı gerekçesiyle verilen alarmı iletmekten başka bir şey yapmadığını iddia ederek, Kırker darbeyle alakalı bir emir verse ona tabi olmayacağını savundu.
Şehit Emin Güner'in tanktan düşerek öldüğüne dair iddianın da doğru olmayabileceğini öne süren Yaman, bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini söyledi.
Yaman, savunmasının sonunda beraat talebinde bulundu.
Eski kurmay albay Sancaklı da suçlamaları kabul etmedi
Sanık eski kurmay albay İsa Sancaklı da savunmasında birlik dışına çıkan tankların hazırlanması, mühimmat yüklenmesi ve dışarı çıkması için emir verdiği, iddianamede belirtilen sanıklarla fikir ve eylem birlikteliği içinde olduğu yönünde suçlamalar bulunduğunu söyledi.
Yargılanan sanıkları tanımadığını daha önceki savunmasında da söylediğini aktaran Sancaklı, bu yüzden onlarla fikir ve eylem birlikteliği olmadığını iddia etti.
Sancaklı, tanklara hazırlanması, mühimmat yüklenmesi ve dışarı çıkmalarına yönelik de emir veremeyeceğini, belirtilen saatlerde tümen komutanı Tümgeneral Erdoğan Akyol ile oradan ayrılmış olduğunu öne sürdü.
Tankların hazırlanması, mühimmat yüklenmesi ve dışarı çıkması yönünde bir söyleme ve olaya şahitlik etmediğini ileri süren Sancaklı, şehit Emin Güner'in tanktan atlayarak ölmediğinin kanıtının da otopsi raporu olduğunu savundu.
Suçlamaları kabul etmeyen Sancaklı, beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmada, tanklara karşı koymaya çalışan Emin Güner'in şehit edilmesine ilişkin "kasten adam öldürmek" ile 7 vatandaşa karşı "öldürmeye teşebbüs" suçlarından ayrıca dava açılan ve bu davanın da sanıkları arasında bulundukları için dosyası birleştirilen 16 kişinin savunmasının alınmasına devam edildi.
Sanık eski uzman çavuş Yusuf Akbulut, daha önce yaptığı savunmasının geçerli olduğunu ve kabul ettiğini söyledi.
Akbulut, 15 Temmuz'da takım komutanı Sinan Ünal'ın emriyle Koray Korkmaz'ın emrine girdiğini, onun da Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na terör saldırısı olduğunu, emir gelmesi halinde çıkış yapabileceklerini belirttiğini ifade etti.
Bindiği tankın kule bölmesinin arızalı olduğunu cephanelikte öğrendiğini, Koray Korkmaz'ın da burada geldiğini ve arıza dolayısıyla başka tanka geçtiğini anlatan Akbulut, orada personel olmayınca kendilerinin de Korkmaz'ın çağırması üzerine bu tanka geçtiklerini kaydetti.
Akbulut, öndeki tankı takip ederek geldikleri yerde bir helikopterin atış yaptığını gördüğünü ancak nereye yaptığını bilmediğini iddia ederek, Külliye arkasındaki yolun ilerisinde vatandaşları gördüğünü aktardı.
Taş ve sopa atıldığını anlatan Akbulut, sürücü bölmesinde olduğunu ve kapağını kapattığını, ardından birliğe dönene kadar da kapağı açmadığını anlattı.
Akbulut, olayın bir terör saldırısı değil de darbe girişimi olduğunu kışlaya geldikten sonra saat 02.30 gibi öğrendiğini öne sürerek, o saatten sonra herhangi bir eylemde bulunmadığını savundu.
Olay gecesi AK Parti'ye gidip gitmediklerini bilmediğini belirten Akbulut, beraatini talep etti.
İftira atıldığını öne sürdü
Sanık eski binbaşı Semih İlhan da kendisine yöneltilen suçlamalarla doğrudan ya da dolaylı ilgisi bulunmadığını öne sürdü.
Suçlamaları reddeden İlhan, dışarı çıktığı belirtilen tankların ve mürettebatın kendi birliğine ait olmadığını söyledi.
Olay gecesi iki tankın hazırlanıp, cephane yüklenmesi, dışarı çıkarılması veya başka bir konu hakkında kimseye emir vermediğini ve emir almadığını iddia eden İlhan, dışarı çıkan tank mürettebatı da dahil Eğitim Destek ve Tatbikat Taburu'ndan kimseyle irtibat kurmadığını bildirdi.
İlhan, hakkında iftira ve yalan beyanda bulunulduğunu ileri sürerek, hakkında yalan beyanda bulunan personel hakkında işlem başlatılmasını talep ettiğini belirtti.
Olay gecesi, hiç kimseyle suç teşkil edecek şekilde fikir birliği içinde bulunmadığını savunan İlhan, beraatini istedi.
Tümendeki hiçbir olayla bağlantılı olmadığını iddia etti
Olay gecesi Jandarma Genel Komutanlığında olduğunu ve Zırhlı Birliklerdeki hiçbir eylemle ilişkili olmadığını savunan sanık eski albay Süleyman Karaca da gece boyunca birlikten hiç çıkmadığını iddia etti.
Karaca, nizamiyeye geldikten sonra terör saldırısı olabileceğinin söylendiğini, birlikten çıkmak istediğinde ise albay Aziz Yılmaz'ın silahını doğrultarak, kendisini yere yatırdığını iddia etti. Karaca, gece boyunca kendisini korumak için saklandığı yerden çıkmadığını öne sürdü.
Mahkeme Başkanı Murat İlhan'ın, Zırhlı Birliklerdeki darbe girişimi davasından yargılanan sanıklarla telefon görüşmesi yaptığının tespit edildiğini söylemesi üzerine Karaca, "Telefon numaramın kasti olarak birilerine verildiğini düşünüyorum. O gece bana yapılan aramaların kimler tarafından yapıldığını anlayamadığım için ben de o numaraları aradım. Hiçbirini tanımıyorum." dedi.
Karaca, HTS kayıtlarına göre o gece toplam 110 saniyelik görüşme yaptığını belirterek, "Bu kadar kısa bir sürede iddianamede yer aldığı gibi tankları komuta etmem mümkün değildir. Aynı şekilde tankları AK Parti binasına yönlendirmem de imkansızdır." ifadelerini kullandı.
Sanık eski binbaşı Özkan Gürkol ise iddianamedeki "tanklara şüphelileri bindirmek" suçlamasını kabul etmediğini ve tankların birlikten çıktığını görmediğini ileri sürdü.
Gürkol, Zırhlı Birliklerden çıkarak darbe faaliyetlerine dahil olduğu belirtilen tank mürettebatını tanımadığını ve onlara herhangi bir emir vermediğini savundu.
Duruşma, sanık eski asteğmen Ahmet Faruk Çavuş'un savunmasının ardından yarına ertelendi.
01.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, tanklara karşı koymaya çalışan Emin Güner'in şehit edilmesine ilişkin "kasten adam öldürmek" ile 7 vatandaşa karşı "öldürmeye teşebbüs" suçlarından haklarında ayrıca dava açılan ve bu davanın da sanıkları arasında bulundukları için dosyası birleştirilen 16 kişinin savunmasının alınmasına devam edildi.
Sanık eski uzman çavuş Harun Bulut, bir arkadaşının arayıp acil mesaiye çağrıldıklarını bildirmesi üzerine birliğe geldiğini, askeri kıyafetini giydikten sonra yanına gittiği üsteğmen Koray Korkmaz'ın emriyle yaklaşık 4 kilometre uzaklıktaki cephanelik bölgesine koştuğunu söyledi.
Tanka cephanelikte bindiğini, tank komutanı üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç'a nereye gittiklerine sorduğunu ve "Jandarma Genel Komutanlığına gidiyoruz" cevabı aldığını belirten Bulut, birlikten herhangi bir engelle karşılaşmadan çıktıklarını ifade etti.
Bulut, yolda helikopterden bir yöne ateş edildiğini gördüğünü, bunun üzerine Kılıç'ın "savaş konumuna geçilmesi" için emir verdiğini dile getirdi. Nişancı bölmesinde olan Bulut, tank namlusunun arkadan öne doğru ve azami yüksekliğe alındığını, MG3 silahının da dolduruşa geçirildiğini bildirdi.
Sanık Bulut, oradan ayrılıp Külliye yakınına geldiklerinde vatandaşların tepkisinden dolayı üsteğmen Kılıç'ın, "Burada ilginç bir durum var. Geri dönelim." dediğini fakat kalabalık ve yol üzerindeki araçlar yüzünden dönemediklerini iddia etti.
Tankın arka kısmında bulunan Fatih Kılıç'ın sesinin telsizden hiç gelmediğini fark ettiğini anlatan Bulut, bu arada bir vatandaşın kaskını çıkarıp kendisine vurmaya başladığını öne sürdü. Yalvarmasına rağmen bu vatandaşın durmadığını iddia eden Bulut, tabancasıyla ayak hizasından boşluğa doğru bir el ateş ettiğini hatırladığını savundu.
Bulut, ileri sürüldüğü üzere üç el ateş ettiğini hatırlamadığını, tankın üzerinden düşerek şehit olduğu belirtilen Emin Güner'i görmediğini ve darbe girişimini hastanede öğrendiğini öne sürdü.
Vatandaşı görünce dönmeye karar vermişler
Tutuksuz sanık Mehmet A. da telefonla aranarak çağrılması üzerine birliğe geldiğini, garaj bölgesine geçerek verilen emirle Jandarma Genel Komutanlığına gitmek üzere tankla birlikten ayrıldığını söyledi.
Üsteğmen Koray Korkmaz'ın komutanlığını yaptığı tankta nişancı pozisyonunda yer aldığını ve yolda halkı gördükten sonra Korkmaz'ın sürücüye "dön" emri verdiğini öne süren Mehmet A, "Araçlara ve insanlara zarar vermemek için bunu yaptık. Ben zaman zaman tank komutanı ile sürücü arasındaki iletişimi sağlıyordum çünkü tankta çok fazla gürültü vardı. İnsanlara zarar vermemek için elimizden geleni yaptık." diye konuştu.
Mehmet A, hakkındaki "siyasi partinin faaliyetlerini engellemek" suçlamasını da reddederek, "AK Parti'nin bulunduğu caddede olduğumuzu bile bilmiyordum. O bölgede parti binasına ya da halka ateş de edilmedi." ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı Murat İlhan'ın "Gece boyunca birçok telefon görüşmesi yapmışsınız. Size hiç kimse darbe girişimi olduğunu haber vermedi mi?" sorusu üzerine Mehmet A, "Bana böyle bir şey söylenmedi." dedi.
"Tanktan atlayanlardan personel sorumlu olamaz"
Sanık eski kurmay yarbay Fatih Çubukçu da savunmasında Emin Güner'in nasıl şehit edildiğinin tespit edilmesinin, devletin üzerine bir borç olduğunu söyledi.
Kendisinin konuyla ilgili bilgisi olmadığını öne süren Çubukçu, ancak olayın aydınlatılmasını vicdani bir sorumluluk olarak hissettiğini söyledi.
Tanktan kendi istekleriyle atlayan kişilerden personelin sorumlu tutulamayacağını iddia eden Çubukçu, dosyasının düşürülmesini talep etti.
Mahkeme Başkanının, "Önceki gün savunma yapan üsteğmen Koray Korkmaz, tankların çıkmasına yönelik emri sizin verdiğinizi söyledi, bu doğru mu?" sorusuna Çubukçu, "Ben değilim o kişi. Buradaki ifadelerden anlaşıldığı üzere tankların sahibi Erdal Yetim'dir." şeklinde konuştu.
Çubukçu, tankların dışarı çıkması için kimseye emir vermediğini, tankların çıkıp döndüğünden de ikinci tankın komutanı Korkmaz'ın araması sonrası haberdar olduğunu savundu.
Duruşma, tutuksuz sanık İbrahim A'nın savunmasının ardından yarına ertelendi.
02.11.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla taraf avukatları hazır bulundu.
Duruşmada, tanklara karşı koymaya çalışan Emin Güner'in şehit edilmesine ilişkin "kasten adam öldürmek" ile 7 vatandaşa karşı "öldürmeye teşebbüs" suçlarından ayrıca dava açılan ve bu davanın da sanıkları arasında bulundukları için dosyaları birleştirilen 16 kişinin savunmaları alındı.
Sanık savunmalarının tamamlanmasının ardından, mahkeme davaya katılma talebinde bulunan vatandaşlardan kimlik tespitini yaptığı Nejmettin Utuş, Abdussamed Erdemir, Cihan Karakoç, Evren Karakoç, Mustafa Şaban, Soner Murat Mirza ve Süleyman Canoğlu ile AK Parti'nin taleplerini kabul etti.
Mahkeme, ardından daha önce katılma talepleri kabul edilen şehit Emin Güner'in eşi İlknur Güner ile babası Yaşar Güner'e söz verdi. İlknur Güner, 15 Temmuz'da Ankara'da bulunmadığı için eşinin yaşadıklarına tanıklık etmediğini ancak sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Baba Yaşar Güner de şehir dışında olduğu sırada gerçekleşen olaylara şahit olmasa da sanıkların tamamından şikayetçi olduğunu belirtti.
Gazi Utuş'un beyanı
Gazi Nejmettin Utuş da emekli bir polis memuru olduğunu ve televizyonda darbe girişimini öğrendikten sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne gitmek üzere dışarı çıktığını söyledi.
Üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç'ın bulunduğu tanka AK Parti Genel Merkezi önünde çıktığını anlatan Utuş, sanık eski uzman çavuş Harun Bulut'un iddia ettiği gibi ona tornavidayla müdahale etmediğini kaydetti.
Utuş, emekli bir polis memuru olsa da silahını yanına almadığını, o gece tornavida peşine de düşmediğini bildirdi.
Kompozit başlığı da Bulut'un kafasından çekip çıkarmadığını, tank içinde bir yerde durduğunu belirten Utuş, "Darbe oluyor. Tankı durdur." demesine rağmen cevap alamayınca başlıkla ona vurduğunu ifade etti.
Utuş, Bulut'un kendisine tabancayla ateş etmesinden sonra tankın üzerine çıktığını, bu sırada hala hareket halindeki tankın üstünde bulunan bazı vatandaşların kendisini görünce atladığını dile getirdi.
Tanka çıkan vatandaşları daha önce görmediğini belirten Utuş, şehit Emin Güner'i de tanımadığını bildirdi.
Utuş, kan kaybı devam ederken tankın Zırhlı Birliklere giriş yaptığını, bu sırada dışarı çıkmak için bekleyen tankları da gördüğünü söyledi.
Tankın üzerinden indirildikten sonra "Sen PKK'lı mısın, tankın üzerinde ne işin vardı" denilerek tekmelendiğini ve baygınlık geçirdiğini bildiren Utuş, önce Etimesgut'taki Hava Hastanesi'ne kaldırıldığını, ardından GATA Hastanesi'ne gönderildiğini ifade etti.
Utuş, hastanede gözlerini açtığında ameliyat olduğunu fark ettiğini, maddi ve manevi acılar yaşadığını dile getirdi.
Vatandaşlar hızla giden tanktan atlamış
Müşteki Abdussamed Erdemir'de AK Parti Genel Merkezi önünde tanka bindiklerini, ilk önce yaklaşık 35 vatandaşın tanka çıktığını söyledi.
Tankın etrafında dönmesiyle pek çok kişinin düştüğünü, yaklaşık 10 kişinin burada kaldığını anlatan Erdemir, aracın hareket ettiğini ve ismini sonradan öğrendiği teğmen Ahmet Faruk Çavuş'a "kanunsuz bir iş yaptıklarını, tankı durdurmalarını" söylediğini ancak cevap alamadığını bildirdi.
Erdemir, üsteğmen Fatih Mehmet Kılıç'ın silahını almaya çalıştıklarını ancak Kılıç'ın silahı tankın içine attığını ifade ederek, Kılıç'ı diğer vatandaşlarla tanktan attıktan sonra telefonunu çıkarıp video çekmeye başladığını aktardı.
Bu sırada tankın hızlandığını, Ahmet Faruk Çavuş'un da tankın içine girip çıktığını bildiren Erdemir, bu sırada üç el silah sesi duyduğunu belirtti.
Erdemir, üsteğmen Kılıç'ı attıktan sonra tankın içine girdiğini görmedikleri Nejmettin Utuş'un dışarı çıktığını, ancak yaralı olduğunu söyledi.
Video çekmeyi bıraktıktan sonra ona yardım etmeye çalıştığını anlatan Erdemir, bu sırada tankın üstündeki herkesin korktuğunu, şaşkınlık ve panik yaşadığını belirtti.
Erdemir, ismini sonradan öğrendiği Evren Karakoç'un Külliye yakınında, Soner Murat Mirza'nın ve kim olduğunu bilmediği kişinin, Ankara Bulvarı üzerinde tanktan atladığını dile getirdi.
Emin Güner'in de tankın sağ tarafına geçip gidiş istikametinin tersine, Anadolu Bulvarı kavşağında atladığını ifade eden Erdemir, yerde seken ve biraz yuvarlandıktan sonra duran vatandaşın hareketsiz kaldığını kaydetti.
Erdemir, yaralı Nejmettin Utuş ve Mustafa Şaban ile tankta kaldıklarını belirterek, bir ara Ahmet Faruk Çavuş'un çıktığını ve kendilerine "Sürücüyle konuştum, durmayacakmış." dediğini söyledi.
Utuş'un tanktan çıktığı yerden içeri baktığında gördüğü Harun Bulut'un kendisine küfür edip "Seni öldüreceğim." diye tehdit ettiğini anlatan Erdemir, Bulut bunları söylerken dudaklarını okuduğunu, hem de azda olsa onu duyduğunu vurguladı. Erdemir, Ahmet Faruk Çavuş'un da "İçerideki asker Adanalı, psikopat. Sizi öldürecek. Atlayın tankın üstünden." dediğini ifade etti.
Erdemir, Zırhlı Birliklerin önündeki Şaşmaz Kavşağı'na geldiklerinde yavaşlayınca Mustafa Şaban ile tanktan atladıklarını, ancak yaralı Nejmettin Utuş'u almak istemelerine rağmen bunu başaramadıklarını bildirdi.
Müşteki Soner Murat Mirza da tanktan atladıktan sonra bir kişinin daha atladığını gördüğünü belirterek, başından yaralanmış, hareketsiz yatan bu vatandaşı, yolda durdukları otomobile bindirdiklerini ve Etimesgut Devlet Hastanesi'ne götürdüklerini söyledi. Mirza, ancak ismini sonradan öğrendikleri Emin Güner'in hayatını kaybetmiş olduğunu aktardı.
Duruşmada, Evren ve Cihan Karakoç, Mustafa Şaban ile Süleyman Canoğlu da beyanda bulundu.
Öte yandan müşteki Mustafa Şaban'a soru sorduktan sonra oturduğu yerden başını sallayarak tepki gösteren eski tuğgeneral Ahmet Bican Kırker, duruşma düzenini bozduğu için salondan çıkarıldı.
Kırker, müşteki Mirza beyanda bulunmadan evvel salona alındı ve sanıklar, mahkemece müştekilere yönelik harekette bulunmamaları yönünde uyarıldı.
Duruşmaya, 5 Kasım Pazartesi gününe kadar ara verildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-26 Nisan (2017) 'Ankara 52 sanık Darbe/Etimesgut Zırhlı Birlikler' davası
(04 Kasım 2018, 12:31)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: