İstanbul'da, iş insanlarından edindikleri çek ve senetleri, Bank Asya'daki hesaplarda Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) mali yardım amacıyla kullandıkları ve "himmet" adı altında para topladıkları iddiasıyla, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) yetkililerinin kayyum olarak atandığı Dumankaya İnşaat'ın eski sahiplerinin de aralarında bulunduğu 63 sanığın yargılandığı dava başladı.
29.09.2018 16:29 İstanbul'da, iş insanlarından edindikleri çek ve senetleri, Bank Asya'daki hesaplarda Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) mali yardım amacıyla kullandıkları ve "himmet" adı altında para topladıkları iddiasıyla, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) yetkililerinin kayyum olarak atandığı Dumankaya İnşaat'ın eski sahiplerinin de aralarında bulunduğu 63 sanığın yargılandığı dava başladı.
17.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında bulunan salonda yapılan duruşmada, iddianame özetinin okunmasının ardından sanıkların savunmaları alınmaya başlandı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Fehmi Bayraktar, iddianamede belirtildiği gibi örgütün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı olmadığını, birilerinin talimatıyla böyle bir program indirmediğini öne sürdü.
Örgütün talimatıyla Bank Asya'da hesap artışının gerçekleşmediğini savunan Bayraktar, "Giriş katında bir evim bulunuyordu, bu eve 2 kez hırsız girdi. Ben de bu nedenle satıştan dolayı elde ettiğim parayı Bank Asya'ya yatırdım. Bu nedenle artış gözükmektedir. Yurt dışı seyahatlerimin hepsi gezi amaçlıdır. Hayatımın hiçbir döneminde terör örgütü üyesi olmadım. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum." diye konuştu.
İnşaat mühendisi olduğunu belirten tutuklu sanık Mustafa Topal da bir inşaat şirketi kurduğunu, bazı inşaat şirketlerine danışmanlık ve gayrimenkul hizmeti verdiğini, bunun yanında şantiye şefliği de yaptığını söyledi.
İddianamede FETÖ ile iltisakı olduğu belirtilen kişilerle yaptığı işler nedeniyle kısa süreli çalıştığını ifade eden Topal, bu kişilerin o dönemde örgüt üyesi olduğunu bilmediğini öne sürdü. Bank Asya'daki para artışının sattığı daireler nedeniyle olduğunu savunan Topal, faizsiz bir banka ve kar dağıtım payının yüksek olması nedeniyle bu bankayı seçtiğini iddia etti.
Tutuklu sanık Hacı Ali Arıkan da FETÖ'ye ait olduğunu bilmediği bir yurtta danışmanlık ve güvenlik işlerinde çalıştığını, yurdun kamera sistemlerini yaptığını söyledi.
Burada çalışırken Adem S. tarafından kendisine iş teklifi yapıldığını kaydeden Arıkan, "Bu kişinin çeklerinin takibini yapardım. Çeklerin arkasında bazı şekil ve işaretler vardı. Ancak ben bunların ne anlama geldiğini bilmiyordum. Hiç sormadım, çeklerin arkasındaki yazıların ne anlama geldiğini. Adem Temel isimli bir şahıs da bana kriptolu bir mesajlaşma programı yükleyeceğini söyledi. Ben böyle bir şeye gerek olmadığını söyledim. O da bana bu programdan dua paylaşımı yapacağını söyledi ve ByLock yükledi. Ancak ben bu programı mesajlaşmak için hiç kullanmadım." şeklinde savunma yaptı.
Söz alan bazı sanık avukatları da müvekkillerinin suça karışmadıklarını savunarak, tahliye talebinde bulundu.
Duruşma sanık savunmalarına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
18.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında bulunan salonda yapılan duruşmada, savunma yapan tutuklu sanık Necati Göktaş, Nisan 2016'da gözaltına alındığını, savunmasında örgüt elebaşı Fetullah Gülen için "din alimi" ifadelerini kullandığını, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ elebaşı Gülen'i "terör örgütü lideri" olarak gördüğünü söyledi.
Bank Asya'da maaş hesabının bulunduğunu kaydeden Göktaş, "2013 Eylül'de evlendim. 2014 Ocak'ta düğün takılarımı bankaya yatırdım ve bu nedenle artış gözüküyor. 2014 Ağustos ayında çocuğum dünyaya geldi ve 2 ay sonra sünnet oldu. Oradan gelen paraları da bankaya yatırdım. 2 hattımda da ByLock kullanıcısı olduğum iddia ediliyor ama ben bu programı kesinlikle kullanmadım." şeklinde savunma yaptı.
Tutuklu sanık Mehmet Sever de çocuğunun okula kayıt olduğunu, okul taksitlerini Bank Asya'ya yatırdıklarını ifade etti. Daha sonra abisinin faizsiz banka tavsiyesiyle ticari amaçla da bu bankayı kullandığını söyleyen Sever, iddia edildiği gibi "burs" ve "himmet" amacıyla bu hesapları kullanmadığını öne sürdü.
Dumankaya İnşaat'ın eski genel müdürü tutuksuz sanık Abdullah Yazıcı ise "Dumankaya İnşaat'ta direktör olarak çalışıyordum. Daha sonra direktörün üst pozisyonu olan genel müdürlük pozisyonu açıldı. Ben genel müdürlüğü talep ettim. Olmayınca tazminatımı alıp ayrıldım." diye konuştu.
Daha sonra kendi şirketini açtığını ve inşaat yaptığını belirten Yazıcı, Uğur Dumankaya'nın kendisine 2015 yılında 22 bin lira maaşla genel müdürlük teklif ettiğini, kendisinin de bu teklifi kabul ettiğini dile getirdi.
Dumankaya İnşaat'ta birçok projede sıkıntı olması nedeniyle kendisine bu teklifin yapıldığını ve göreve geldikten sonra birçok sorunu çözdüğünü iddia eden Yazıcı, "Gizli tanığın iddia ettiği gibi taşeron firmalardan 'himmet' ve 'burs' paraları topladığım söylemleri yalandır. Himmet ödemediği için hak edişleri vermediğim iddialarını da kabul etmiyorum. Seçim zamanında FETÖ davalarında sanık olan Ali Fuat Yılmazer'e oy verilmesi yönünde işçilere çağrı yaptığım iddiaları da reddediyorum. Hayatım boyunca bağımsız olan hiçbir adayı desteklemedim. Örgüte ait kişilerin şirkete geldiğine veya şirketin 'himmet' adı altında para aldığına da şahit olmadım." ifadelerini kullandı.
Duruşmada savunma yapan bazı sanıklar da üzerlerine atılı suçlamaları reddederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Sanık avukatları da müvekkillerinin suça iştirak etmediklerini savundu.
Duruşma, sanık savunmalarına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
19.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında bulunan salonda yapılan duruşmaya, 12'si tutuklu 24 sanık ve avukatları katıldı.
Duruşmada SEGBİS aracılığıyla bağlanarak savunma yapan tutuksuz sanık Taner Şentürk, Digitürk iptalini oturduğu evde çekmemesinden dolayı gerçekleştirdiğini söyledi.
Örgüt mensuplarının belirttiği gerekçeleri dilekçesinde yazmadığını kaydeden Şentürk, "2010-2011'de Trabzonspor şampiyonluğa oynuyordu o yüzden almıştım, daha soran kötü oynamaya başladı. Bu nedenle de iptal ettim." diye konuştu.
KHK ile kapatılan şirketlerde SGK kaydının bulunmasıyla ilgili de savunma yapan Şentürk, Erzurum'da inşaat şirketinin muhasebesini tuttuğunu, kendisinin hangi şirketten SGK'lı gözüktüğünü bilmediğini iddia etti.
Bank Asya'ya da FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla para yatırmadığını öne süren Şentürk, "Bank Asya'ya gelen para ağabeyimin benim bedelli askerlik yapmam için gönderdiği paradır. Zaten o bankada tutmayıp, parayı hemen çekerek başka bankaya yatırdım." ifadelerini kullandı.
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Abdullah Aslan, iddianamede iddia edildiği gibi FETÖ elebaşı Fetullah Gülen için "kanaat lideri" ifadelerini kullanmadığını öne sürdü.
Bank Asya'daki hesap artışı ve ByLock kullanıcısı olduğu iddialarıyla ilgili de savunma yapan Aslan, "Askere gitmeyi düşündüğüm için üniversite son sınıftayken aracımı sattım ve parayı Bank Asya'ya yatırdım. Talimat olduğu için yatırmadım, banka TMSF'ye devredildikten sonra da param orada kalmıştır. Şu anda da param oradadır. ByLock programını hiç kullanmadım. Telefonda nasıl yüklü olduğunu bilmiyorum." ifadelerini kullandı.
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık eski Bank Asya çalışanı Fikret Bayram, "Bu yargılandığımız dava Dumankaya İnşaat davası olarak biliniyor. Ben Maltepe şubesinde çalışıyorum. Dumankaya İnşaat'ın hiçbir bankacılık işlemi bu şubede yapılmamıştır. Sadece bir kişinin 2006-2008 arasında yaptığı işlemlerde eksik evrak olduğu için iddianamede suç isnat ediliyor. Benim 10 sene öncesini hatırlama imkanım yoktur." şeklinde savunma yaptı.
Bank Asya'da sadece 2014 yılında katılım hesabı açtığı iddialarını reddeden Bayram, "Ben bu yıldan önce de sürekli katılım hesabı açtım ve kapadım. Yatırımlarımı ya böyle ya da borsada değerlendiriyordum. Ben Bank Asya'da ayrıldıktan sonra banka TMSF'ye devredildikten sonra bile yatırımlarımı orada tuttum." diye konuştu.
Duruşmada savunma yapan bazı sanıklar da üzerlerine atılı suçlamaları reddederek, tahliye ve beraat talep etti.
Sanık avukatları da müvekkillerinin suçsuz olduğunu, terör örgütü mensubu olmadıklarını iddia etti.
Duruşma, sanık savunmalarına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
20.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısında bulunan salonda yapılan duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Halit Dumankaya şirkette onursal başkanlık yaptığını söyledi.
Dumankaya İnşaat'ın ve kendisinin yaptığı yardımları açıklayan Dumankaya, "Hiçbir öğrencinin siyasi görüşüne ve dini yaşamına bakmadım, şirket çalışanlarının bakmadım. Çalışanların yarıdan fazlası oruç tutmazdı. Ramazan ayında da yemekhanemiz aynen çalışıyordu. Biz belli şartlara göre eleman almadık. Biz bu yapılanmanın parçası olsaydık birçok kamu ihalesi almış olurduk. Milletvekili seçildiğim 1992 yılında abime hiçbir devlet ihalesine girmeme şartı koydum. Milletvekili olduğum dönemde şirketim hiçbir devlet ihalesine girmemiştir" ifadelerini kullandı.
Gizli tanık ifadelerinde yer alan Süleyman Şah Üniversitesi'nin FETÖ'ye hediye edildiği, bütün bilgisayarların hard disklerinin imha edileceği yönündeki iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu savunan Dumankaya, TMSF ve MASAK raporlarında bunları doğrulayacak herhangi bir tespitin bulunmadığını belirtti.
"Örtülü himmet kesintisi yalan" iddiası
Taşeron firmalardan "himmet" adı altında para kestikleri iddialarıyla ilgili de beyanda bulunan Dumankaya, "Bu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Taşeron firmalar ve kendimiz arasında sözleşmeler imzalanmaktadır. Bu sözleşmelerde karşılıklı kesintilere yer verilmektedir. Sözleşmeler incelendiğinde, genel gider kesintilerin yer verildiği görülmektedir. Bu iddialarda bulunan Muhittin G. hiçbir sözleşme hükmüne itiraz etmemiştir. Genel gider ve hizmet bedeli altında yapılan kesintilerin, 'örtülü himmet' kesintisi olduğu iddiası yalandır" şeklinde savunma yaptı.
Dumankaya İnşaat şirketinin FETÖ ile iltisaklı basın yayın kuruluşlarına bağış yaptığı iddialarını da reddeden Halit Dumankaya, tüm basın yayın organlarına reklam verdiklerini, bağış olarak iddia edilen paranın ise reklam bedeli olduğunu iddia etti.
Kapatılan Fatih Üniversitesi'ne 306 bin liralık bağışlarının gözüktüğünü söyleyen Dumankaya, "Bu bağış bu örgütün gerçek yüzünün öne çıkmasından çok önce 2010 yılında yapılmıştır. İçlerinde devlet okulu da bulunan birçok okula bundan daha fazla bağış yapmışımdır. Bu hiçbir şekilde FETÖ'ye finansal yardım adı altında değildir. Köyümüzden okuyan öğrencilerin paraları üniversiteye yatırılmıştır" diye konuştu.
"Yardımlardan pişmanlık duyuyoruz"
Kimse Yok mu Derneği'ne bağış yapılıp yapılmadığını ve miktarını hatırlamadığını söyleyen Dumankaya, "Dernek yasal olarak kurulmuş ve uzun süre faaliyet göstermiştir. Bu derneğe yardım yaptıysak da devlet görevlilerin destek amacıyla sözlerinin ardından yapmışızdır. Yardımlarımız 17/25 Aralık öncesine tekabül etmektedir. Biz zaten Fetullahçı olarak adlandırılan örgüte yardımları inkar etmiyoruz ama bu yardımlarımız 17/25 Aralık öncesi olmuştur. Yaptığımız bu yardımlardan şu anda pişmanlık duyuyoruz" şeklinde beyanda bulundu.
İddianamede oğlu Semih Serhat Dumankaya'nın kızı Ayla Dumankaya Pirinççi'ye "himmet" istendiği yönünde mail atıldığının iddia edildiğini söyleyen Dumankaya, "Bu mailin 2014 yılında atıldığı söylenmektedir. Ancak Semih bu maili 9 Kasım 2004'te ABD'de üniversite eğitimi görürken atmıştır. Bu mail nedeniyle şirketimize el koyulmuştur. Semih'in bunu 2014 yılında atma imkanı yoktur. Çünkü 2010 yılında Türkiye'ye gelmiş ve bir daha ABD'ye gitmemiştir. Mailde kesinlikle geçmemesine rağmen '17/25 Aralık'ta özellikle zorlandık' ifadeleri eklenerek sanki 2014'te atıldığı imajı yaratılmıştır." ifadelerini kullandı.
"Digitürk'ün kapatılması bireysel tercihtir"
FETÖ'ye yardım amacını asla gütmediğini öne süren Halit Dumankaya, savunmasında şunları kaydetti:
"Digitürk'ü kapatmamız da örgütün talimatıyla olduğu iddia edilmektedir. İptal sebebimiz 'Yumurcak Tv' kanalının bu platformdan çıkmasıdır. Biz iptal ettik ama küçük çocuğu olmayan oğlum Uğur Dumankaya iptal etmemiştir. Şirketimiz adına bulunan abonelikler de iptal edilmemiştir. İddia edildiği şekilde tepki olarak yapsaydık, oğlum ve şirketimiz aboneliklerini sonlandırırdı. Bir dijital aboneliği sonlandırmak tamamen bireysel tercihtir. Ne ben, ne de ailem ByLock kullanıcısı değildir, sosyal medyalardan hiçbir örgütsel mesaj atılmamıştır."
"FETÖ ile iltisaklı kurumlar bizden araç almamışlardır"
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Ayla Dumankaya Pirinççi de babasının yaptığı savunmalara katıldığını belirtti.
Kapatılan Süleyman Şah Üniversitesi ve Fatih Üniversitesi'ne yapılan yardımların bağışlardan ibaret olduğunu söyleyen Pirinççi, vefat eden ablası Leyla Dumankaya'nın adını yaşatmak için bu bağışların yapıldığını, sadece bu iki üniversiteye değil, çok sayıda üniversiteye yardım yapıldığını ifade etti.
Kendilerinin otomotiv işi yaptığını da belirten Pirinççi, "FETÖ ile iltisaklı kurumlar bizde bulunan araçların aynısını hep farklı şirketlerden almıştır. Bizden bir kere araç almayı bırakın, teklif dahi vermemişlerdir. FETÖ ile iltisaklı kurumlar bizden araç almamışlardır." şeklinde savunma yaptı.
Tutuksuz sanık Semih Serhat Kaya da tüm suçlamaları reddederek ablasına "örgüte himmet verilmesi" yönünde mail attığı yönünde iddiasıyla ilgili şunları kaydetti:
"Maili iddia edildiği gibi 2014 yılında değil, 2004 yılında ABD'de üniversite eğitimi gördüğümde 17 yaşındayken attım. ABD'de o zamanki adıyla cemaatin Türk günü adı altında yemeği vardı. Natamam bir kültür merkezi vardı, içinde mescidi vardı. Biz orada yemek yedik. Ben buraya birkaç defa gittim, namaz kılmaya gittim, cuma namazına gittim. Burada Boğaziçi mezunlarının çok az maaşla çalıştıklarını bildirdiler. Kültür merkezinin gelecekte nasıl olacağını projeksiyon cihazıyla gösterdiler. Ben de bundan etkilendim. Sait diye birisi vardı, Fetullah Gülen'in yakınlarından. Babamın teknolojiyle alakası yok. Ben de ablama mail attım, bundan etkilenerek. Ama sanki 17/25 Aralıktan sonra atılmış gibi bir algı yaratıldı. Ben 2010 yılından sonra ABD'ye gitmedim."
Tutuksuz sanık Uğur Dumankaya da aile bireylerinin yaptığı savunmalara katıldığını, örgütle bir ilişkilerinin olmadığını savundu.
Duruşma sanık savunmalarına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
21.09.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında bulunan salonda yapılan duruşmaya, 12 tutuklu sanık ile aralarında Halit Dumankaya ile çocukları Semih Serhat Dumankaya, Uğur Dumankaya ve Ayla Dumankaya Pirinççi'nin de bulunduğu 17 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Mümin Kılınç, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, eğitim hayatı boyunca bu örgütün bir yerinde eğitim almadığını, Bank Asya'nın da aralarında olduğu her yere iş başvurusunda bulunduğunu ve 2007-2014 yılları arasında bu bankada çalıştığını söyledi.
Sanık Kılınç, Bank Asya'nın Maltepe Şubesi'nde çalıştığını, daha sonra pazarlama bölümüne geçtiğini dile getirerek, bir müfettiş arkadaşının, müşterinin şikayet etmesi sonucunda bazı hesapların cemaat tarafından kullandığını söylediğini, kendisinin de gördüklerini bir kağıda yazarak imza attığını aktardı.
İddianamede yer alan üçüncü şahıslara ödeme yapmadığını belirten sanık Kılınç, kendisinden hukuka aykırı hiçbir işlem yapılmasının istenmediğini, Ağustos 2014'te hesabında bin lira bulunduğunu, ekim ayında ise 35 bin lira bakiye bulunduğunu, bu bakiyenin iş akdinin feshi sebebiyle yapılan ödeme olduğunu dile getirdi.
Bir diğer tutuksuz sanık Osman Kul da savunmasında, Bank Asya'da çalıştığı için yargılandığını iddia ederek, krizden dolayı 2001 tarihinde işsiz kaldığını, finans kurumlarına başvurduğunu, Asya Finans'ta işe başladığını, küçülme nedeniyle 2014 yılında Bank Asya'daki işinden çıkartıldığını, kendi şubesi kapanmadığı halde işten çıkartıldığını, bu yapıya ait olmadığı için işine son verildiğini öne sürdü.
Bankadaki hesap artış iddialarına ilişkin sanık Kul, maaşlarının bu bankaya yattığını, primlerin ve tazminatların bu miktarı oluşturduğunu, destekleme amacının olmadığını, ücret kazandığı için banka tarafından hesabına yatırıldığını, işten çıkartıldıktan sonra bu parayı başka bankaya aktardığını bildirdi.
Mahkeme başkanının, "Bankada çalışan personeller para yatıran kişilerin cemaatçi olduğunu söylüyor. Sizin bu tarz bir tespitiniz var mı?" diye sanığa sordu.
Sanık da, "Maltepe şubesinde bizi de ziyaret etmiştir, sohbetlere çağırmışlardır. 'Ben kesinlikle gelmem' diyemezsiniz, onları karşınıza alamazsınız. Bahanelerle geçiştirdik, bankanın reklamını yaparsın dediler. 3-4 defa gittim. Benden de burs istedikleri oldu. 1-2 defa ister istemez verdiğimiz oldu. Bizim önceliğimiz bankacılıktı." dedi.
Taleplerle ilgili görüşünü açıklayan Cumhuriyet savcısı, 13 sanığın tutukluluk hallerinin devamını, 5 sanık hakkında çıkartılan yakalama kararının devamını, 12 sanığın savunmalarının alınmamış olmaması, nerede olduklarının bilinmemesi nedeniyle tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartılmasını ve bir sanığın da tutuklanmasını talep etti.
Söz verilen sanıklar, tahliyelerini istedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, tutuksuz sanık Necip Meral'in tutuklanmasına, 12 tutuksuz sanık hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartılmasına karar verdi.
Duruşma, 24 Aralık 2018'de Bakırköy Adalet Sarayı'nda görülmek üzere ertelendi.
İDDİANAME
İddianamede, sanıklardan Halit Dumankaya, Uğur Dumankaya, Semih Serhat Dumankaya, Ayla Dumankaya Pirinççi, Murat Koca, Ali Rıza Özbek ve Ahmet Akıncıoğlu'nun, "silahlı terör örgütü (FETÖ) yöneticiliği" suçundan 15 yıldan 22 yıl altışar aya kadar, 55 sanığın ise "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 7 yıl 6 aydan on beşer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
Sanıklardan Göksel Işık hakkında ise etkin pişmanlıktan yararlandığı için "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan 3 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
İddianamede, özellikle FETÖ adına kullanılan hesaplardaki çeklerin çoğunluğunun Dumankaya grup şirketlerine ait olduğu, şirket sahiplerinin örgüte kurban ve "himmet" adı altında para toplayarak finans kaynağı sağladığı öne sürülüyor.
Paralel yapı-04 Nisan (2018) 'İstanbul 63 sanık Dumankaya-Bank Asya Finansman Yapılanması' davası
(29 Eylül 2018, 16:29)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: