Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda HSYK 1. Daire eski Başkanı İbrahim Okur ve HSYK eski üyesi Şaban Işık ile kamuoyunda 'FETÖ'nün kumpas davaları' olarak bilinen Amirallere Suikast ve Balyoz soruşturmalarında görev yapan eski Yargıtay üyesi Süleyman Pehlivan hakim karşısına çıkarıldı. Davalarda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ilk mütalaa da HSYK eski üyesi Şaban Işık'ın yargılandığı davada verildi.
16.09.2018 11:33 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda HSYK 1. Daire eski Başkanı İbrahim Okur ve HSYK eski üyesi Şaban Işık ile kamuoyunda 'FETÖ'nün kumpas davaları' olarak bilinen Amirallere Suikast ve Balyoz soruşturmalarında görev yapan eski Yargıtay üyesi Süleyman Pehlivan hakim karşısına çıkarıldı.
HSYK ESKİ BAŞKANI İBRAHİM OKUR
12 Eylül'de ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay ek binadaki salonda görülen duruşmaya Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Okur, avukatları ve yakınları katıldı.
Okur, ilk duruşmada başladığı savunmasına devam etti.
HSYK'da 17-25 Aralık sürecinin ardından cemaat mensubu hakim ve savcıların belirlendiğini, bundan önce böyle bir çalışma yapılmadığını belirten Okur, 2014 yaz kararnamesi ile bu yapı mensuplarının görevden alınmasını sağladıklarını anlattı.
Kararname çalışmalarına bizzat katıldığını, yasa, yönetmelik ve ilke kararlarına aykırı oy kullanmadığını savunan Okur, 'Kimseyi cemaat mensubu diye bir yere atamasını yaptırmadım.' dedi.
HSYK'da görev yaptığı dönemde atanan unvanlı hakim ve savcıların ortalama yüzde 26'sına FETÖ'den işlem yapıldığını söyleyen Okur, buna rağmen yargıdaki önemli yerlerin tümüne cemaat mensuplarının gelmesini sağladığının iddia edildiğini belirtti.
Okur, Adalet Bakanlığında son 7 Personel Genel Müdürü arasında cemaat mensuplarının bakanlığa en az gelebildikleri dönemin kendi genel müdürlüğü dönemi olduğunu savundu.
Adalet Bakanlığında Personel Genel Müdürü olarak görev yaptığı dönemde bakanlığa alınan tetkik hakimlerinden sadece 11'i hakkında FETÖ'den işlem yapıldığını, bu rakamın da hakkında işlem yapılan toplam tetkik hakimi sayısının yaklaşık yüzde 3'üne denk geldiğini anlattı.
-17-25 Aralık süreci
17-25 Aralık sürecinde yaşananları anlatan Okur, 17 Aralık 2013 günü saat 08.00'de dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, kendisini arayarak İstanbul'da bir soruşturma başlatıldığını söyleyip, bilgi almasını istediğini aktardı.
Bunun üzerine aradığı eski İstanbul Başsavcı Vekili Fikret Seçen'in bilgi alıp 20 dakika sonra kendisine döndüğünü ifade eden Okur, Zekeriya Öz'ün 3 ayrı soruşturma yürüttüğünü öğrendiğini, bilgileri Bakan Ergin'e aktardığını anlattı.
Ertesi gün HSYK'da cemaat mensubu üyelerin odasına gelerek 'soruşturmanın önemli olduğunu, İstanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı'nın bunda yetersiz kalacağını, görevden alınarak yerine Fikret Seçen'in getirilmesi gerektiğini' söylediklerini aktaran Okur, 'Böyle bir şey söz konusu olamaz, bunu gündeme bile almam.' karşılığını verdiğini savundu.
İbrahim Okur, aynı gün, o dönem Başbakan olarak görev yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'soruşturmada hukuk dışına çıkılmaması' talebi doğrultusunda İstanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı'yı aradığını ve Zekeriya Öz'ün hukuk dışı bir işlem yapmasını engellemesini istediğini söyledi.
Okur, bu sırada, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığınca, Adli Kolluk Yönetmeliği'nde yapılan değişiklikle Emniyet ve Jandarma kolluk amirlerine adli olayları mülki idare amirine bildirme zorunluluğu getirildiğini hatırlattı. Bunun Anayasa'ya aykırı olduğunu düşündüğünü, konuyu eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici'ye ilettiğini anlatan Okur, 'bildiri' olarak nitelendirilen HSYK açıklamasıyla ilgili de ayrıntıları aktardı.
Hamsici'nin eski HSYK Genel Sekreteri Muzaffer Bayram'dan konuyla ilgili açıklama hazırlamasını, metni kendileriyle birlikte Bakan Ergin'e göndermesini istediğini belirten Okur, buna karşın metnin Bakan Ergin'e gönderilmediğini kaydetti.
Adalet Bakanı Ergin'in o dönemde Hatay'da bulunduğunu, metni bakana gönderdiğini anlatan Okur, Ergin'in bu haliyle açıklamanın yapılmamasını söylediğini kaydetti.
Okur, metin üzerinde yapılan değişikliklerin ardından oy çokluğuyla düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olduğu şeklinde bir açıklama yapıldığını ifade etti.
Muammer Akkaş'ın görevden alınması
Okur, 25 Aralık dosyasının Muammer Akkaş'tan alınmasını önerdiğini, bir HSYK üyesini İstanbul'a gönderdiklerini, o gün soruşturmanın Akkaş'tan alındığını anlattı. Bunun üzerine Akkaş'ın adliye önünde açıklama yaptığını belirten Okur, buna karşı Turan Çolakkadı'ya açıklama yapmasını söylediğini, ne demesi gerektiğini bile ilettiğini öne sürdü.
HSYK'nın yaptığı açıklama ile bu sürecin aynı günlere rastlaması nedeniyle eleştirildiklerini söyleyen Okur, Kurulun açıklamasının 4-5 günlük bir hazırlığın ardından yapıldığını, hukuksuzluk yapan savcılara destek olarak kabul edilemeyeceğini savundu.
Muammer Akkaş'ın, buna karşılık yapılan Turan Çolakkadı'nın açıklamaları ile Kurulun metnini okuyan Okur, 'Bu açıklamamızın Akkaş'ın açıklamasıyla ne ilgisi var. Destek cümlesi bile söz konusu değil. Turan Bey'den gizli 2 yıl boyunca bu soruşturmayı yürütmüşler, o da bizimle birlikte basından öğrendi. Muammer Akkaş bu nedenle alındı. HSYK, yetkisine giren bir konuda açıklama yapmıştır. Yayınlanan bir bildiri değil, açıklamadır.' diye konuştu.
Sanık İbrahim Okur, o zamanki adıyla cemaatin yanlış yaptığını MİT kriziyle anladığını, MİT krizinin yaşandığı 2012 Şubat ayından sonraki süreçte de her zaman cemaate karşı tavrını gösterdiğini, yanlışları her koşulda dile getirdiğini savundu.
Ergenekon, Balyoz, Devrimci Karargah, Oda TV gibi soruşturmaları yürüten savcılar ve yargılamayı yapan hakimlerle ilgili gelen şikayetler, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanma süreçleri gibi konularda yapılan yanlışları dile getirdiğini öne süren Okur, Mahkeme Başkanını değiştirdiklerini, bunun ardından Şık ve Şener'in tahliye edildiğini kaydetti.
-Hüseyin Kurtoğlu davası
İbrahim Okur, dönemin İstanbul İl Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Kurtoğlu'na açılan davayla ilgili yaptığı girişimler hakkında da bilgi verdi.
Kurtoğlu ile görevi sırasında birlikte çalıştığı 5 personelin mahkum edildiğini, böylece Kurtoğlu'nun terfisinin engellendiğini söyleyen Okur, karar Yargıtayda onandıktan sonra Hüseyin Kurtoğlu'nun dosyayı kendisine getirdiğini, dosyayı incelediğinde çok vahim hatalar yapıldığını gördüğünü ifade etti.
Yargıtay 14. Ceza Dairesi kararının düzeltilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile görüştüğünü belirten Okur, Başsavcılığın karar düzeltme istemi üzerine dosyanın yeniden görüşüleceği 14. Ceza Dairesi Başkanı ile de görüştüğünü ve yeni heyet kurmasını istediğini belirtti. Farklı heyetle toplanan Yargıtay 14. Ceza Dairesi'nin, bu kez kararı bozduğunu hatırlatan Okur, 'Hüseyin Kurtoğlu davasının bozulmasını sağlayan benim. 2013 Askeri Şurası'ndan önce Kurtoğlu hakkında beraat çıkmasını sağlayan benim.' dedi.
17-25 Aralık soruşturmalarını basından öğrendiğini söyleyen Okur, 'Yapılanların hükümeti hedef aldığını, soruşturmalardaki arama, el koyma kararlarının usulsüzlüklerini görünce kumpas olduğunu anladım. Tedbirler alınmasını sağladım. Yargı ve emniyetteki cemaat mensuplarının eş zamanlı harekete geçtiğini anladım. Soruşturmanın Akkaş'tan alınmasını sağladım, Zekeriya Öz'ün tek imzasıyla emniyetin işlem yapmamasını söyledim. Bunları, demokrasiye inandığım, yargı eliyle hükümete kumpas kurulmasına karşı olduğum için yaptım.' ifadelerini kullandı.
Gül'ün talebini Haşim Kılıç iletti
İbrahim Okur, süreçte hükümetin HSYK'nın yapısıyla ilgili bir kanun teklifi hazırladığını, bu sırada dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın kendisini çağırdığını anlattı.
Kanun değişikliği yerine idari bir düzenlemenin gündeme geldiğini belirten Okur, 'Haşim Kılıç bana Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 'HSYK Kanunu'nun bu şekilde çıkmasını istemediğini, HSYK'da bir idari tedbir alınıp alınamayacağını' sorduğunu iletti.' dedi.
Bunun üzerine, cemaat mensubu üyelerin dairelerdeki dağılımını değiştirmek istediklerini ancak üyelerin kendi istekleriyle gitmeyi kabul etmediğini dile getiren Okur, şöyle konuştu:
'Kurula yüksek yargıdan gelen üyelere konuyu açtık. Genel Kurul kararıyla üyelerin yerlerinin değiştirilmesinde anlaştık. Sayımız yetiyordu. Haşim Kılıç'ı arayıp çoğunluğu sağladığımızı anlattık. Bunun ardından Gül gazetecilere, 'Kimse endişe etmesin yakında güzel şeyler olacak' açıklamasını yaptı. HSYK'yı topladık. Cemaatçi üyelerin daireleri değişti. Bizim dairede sadece Teoman Gökçe kaldı. Bir gün sonra 17/25'i yürüten, MİT tırlarını durduran savcıların görev yerlerini benim teklifimle değiştirdik. Bakanlık da kanunu geri çekti. Bu adım atılmasaydı bu savcıların görevden alınması söz konusu olamayacaktı. Zekeriya Öz'ü de iki hafta sonra Bolu'ya düz savcı olarak atadık. Ergenekon hakimlerini farklı yerlere tayin ettik.'
Üyelerin görev yerlerinin değişmesinin ardından HSYK'da görev yapan genel sekreter, yardımcıları ile teftiş kurulundaki cemaatçilerin ilk Genel Kurulda uzaklaştırılmasına karar verdiklerini belirten Okur, ancak Hamsici, Ömer Köroğlu ve Nesibe Özer'in toplantıya katılmadığını, bu nedenle çoğunluk sağlanamadığı için toplantının yapılamadığını kaydetti.
İkinci toplantıya çağırdığı Hamcisi'nin yine katılmaması üzerine bu kişileri Kuruldan uzaklaştırmak için yaptıkları girişimin yarıda kaldığını anlatan Okur, 'Toplantıyı yapamadık, Bakan Bey de kanun taslağını TBMM'ye sevk etti. Kısa bir süre sonra kanun çıktı ve üyeler dışında bütün Kurul çalışanlarının görevine son verildi. Ardından da bu adamların ne zaman ne yapacakları belli olmadığı için 2014 yılı içinde 4 kararname çıkardık, yapı mensubu birçok kişiyi görevden aldık.' dedi.
2014 HSYK üyelik seçiminde ne cemaat listesinden ne de cemaate karşı kurulan Yargıda Birlik Platformunun listesinden aday olduğunu, tek başına bu yarışa girdiğini söyleyen Okur, aldığı oy sayısının da bunu kanıtladığını belirtti.
Bu seçimde aday olması nedeniyle linç ve terörist ilan edildiğini öne süren Okur, şu savunmaları yaptı:
'İnsanları damgalamak bu kadar kolay mı? Cemaatçi değilim, asla kabul etmiyorum. Mensuplarla bir araya geldim ama sohbet toplantısı değildi. Bunların en güçlü olduğu dönemde bile aralarında her zaman cemaatçi olmadığımı söyledim. Her zaman yanlışa yanlış dedim. O zamanki adıyla cemaatin yasa dışı bir faaliyetine henüz şahit olmadığım için iş ilişkisi için bu kişilerle görüştüm. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi davalarda sık sık yanlışları dile getirdim. MİT krizinin ardından daha ağır tepki vererek cemaat mensuplarına, 'Hocanız kimin kucağında oturuyor' dedim. Bu tepkim köşe yazılarına bile yansıdı. Aklıma yatmayan, yasa ve ilke kararlarına aykırı olan hiçbir karara imza atmadım.'
İbrahim Okur, tutuklu bulunduğu süre göz önüne alınarak tahliyesine karar verilmesini talep etti.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanık İbrahim Okur'un tahliye talebini reddederek tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, eski HSYK üyeleri Mustafa Kemal Özçelik, Nesibe Özer'in de aralarında bulunduğu bazı isimlerin tanık olarak dinlenmesi, duruşmanın 23 Ekim'e bırakılması kararlaştırıldı.
HSYK ESKİ ÜYESİ ŞABAN IŞIK
12 Eylül'de ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Bölge Adliye Mahkemesi'ndeki salonda görülen duruşmada, eski HSYK üyesi sanık Şaban Işık, hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, Işık ile avukatı ve yakınları katıldı.
Işık'ın, FETÖ'nün HSYK'da etkin olduğu dönemde örgütün talimatıyla 2011'de Danıştay, 2014'te de HSYK üyeliğine seçildiği, örgütün talimatlarının iletildiği ve himmet alındığı gizli toplantılarına katıldığı, örgütün gizli haberleşme programı ByLock kullandığı iddiasıyla yargılandığı davanın dördüncü duruşmasında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca esas hakkındaki mütalaa açıklandı.
Yargıtay Cumhuriyet Savcıları Müslüm Canpolat ve Fatma Özer tarafından hazırlanan esas hakkındaki mütalaa, Savcı Özer tarafından okundu.
Mütalaada sanığın örgüt içerisinde yer aldığı, terör örgütü mensuplarının 2010'da HSYK'da çoğunluğu ele geçirmelerinin ardından Danıştay üyeliğine seçilmesine karar verilenler arasında bulunduğu belirtildi.
Sanığın görev yaptığı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nda diğer örgüt mensuplarıyla örgütün amacı doğrultusunda kararlara imza attığı ifade edilen mütalaada, 2014'teki HSYK seçimlerinde de FETÖ'nün adayı olduğu ve örgüt mensuplarının desteğiyle üye seçildiği kaydedildi.
Sanığın, eski HSYK üyeleri Mahmut Şen, Ahmet Berberoğlu, Mustafa Kemal Özçelik ve Kerim Tosun ile beraber örgütün HSYK üst sorumlusu, eski Yargıtay üyesi Nazmi Dere'nin altında yer aldığı vurgulanan mütalaada, Dere'nin düzenlediği örgüt toplantılarına da katıldığı bildirildi.
'HSYK toplantılarının örgüte aktarılmasında rol aldı'
Mütalaada, sanık Işık'ın HSYK'nın tasarruflarını, HSYK toplantılarının gündemi, sonuçları, görüşme içerikleri, kararname süreçlerini takip edip bunların kontrol altında tutulmasında görev aldığı belirtilerek, örgüt talimatları doğrultusunda kararlara yazılan muhalefet şerhlerinin düzenli olarak örgütün yurt dışı birimine aktarılması sürecinde de sanığın rol aldığı ifade edildi.
Sanığın ayrıca, seçim süreçlerinin bloke edilmesi de dahil olmak üzere örgütsel stratejinin belirlenmesi ile FETÖ üyesi bir kısım hakim ve Cumhuriyet Savcıları hakkında yürütülecek soruşturmalara engel olmak için lehlerine oy kullanmak noktasında aktif faaliyet yürüttüğü kaydedildi.
Sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün deşifre olmasını engellemek, örgüt mensupları hakkındaki soruşturmaların sonuçsuz kalmasını sağlamak, örgüt faaliyetlerinin belli bir disiplin içinde istikrarlı şekilde devamı için diğer örgüt üyeleriyle fikir ve eylem birliği içinde hareket etmek suretiyle hiyerarşik yapıya dahil olduğu bildirilen mütalaada, sıkı bir disiplinle örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun hareket ettiği belirtildi.
Mütalaada, 'Sanığın haiz olduğu görev ve sorumluluk alanları ile emir ve talimat verme noktasındaki yetkileri gözetildiğinde, sanığın FETÖ silahlı terör örgütünün Danıştay ve HSYK hücre yapılanmasında yer aldığı, çocuğunu örgütün eğitim biriminin kontrolüne verdiği, örgüte ait kriptolu iletişim ağı ByLock uygulamasını aktif kullandığı, örgütün amaçları doğrultusunda süreklilik ve çeşitlilik arz edecek şekilde faaliyet yürütmek suretiyle örgüt üyesi olmak suçunu işlediği anlaşılmıştır.' ifadesine yer verildi.
Mütalaada, tanık beyanları, sanık savunması, ByLock tespit tutanakları, ByLock içerikleri, ByLock irtibat analizi, grafikler, sanığın örgüt üyesi hakim ve savcıların korunmasına yönelik HSYK üyesi olarak koyduğu muhalefet şerhleri, HSYK Genel Kurul kararları, HSYK Genel Kurulu'nun 24 Ağustos 2016 tarihli kararlarındaki tespitlere de yer verilerek, bu hususların sanığın atılı suçları işlediğini ortaya koyduğu kaydedildi.
'Hata hükmünün uygulanma olanağı yok'
Örgüt hiyerarşisi içinde 'mahrem alan' kapsamında yer alan sanığın eğitim düzeyi, sahip olduğu sosyo-kültürel birikimi, yaptığı görev nedeniyle edindiği mesleki bilgi ve tecrübeleriyle örgütteki konumu itibarıyla bu oluşumun bir silahlı terör örgütü olduğunu bilebilecek durumda olduğu vurgulanan mütalaada, sanık hakkında TCK'nın, kaçınılmaz bir hataya düşen kişinin cezalandırılamayacağını öngören 'hata' başlıklı 30. maddesinin uygulanamayacağı vurgulandı.
TCK'nın 314. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen silahlı terör örgütü üyesi olma suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu sonucuna varıldığı ifade edilen mütalaada, diğer örgüt mensuplarıyla birlikte hareket etmek suretiyle hiyerarşik yapıya dahil olduğu, örgütün stratejisi, yapılanması, faaliyetleri ve amacına uygun olarak sıkı bir disiplinle hareket ettiği belirtildi.
Mütalaada açıklanan gerekçelerle sanığın, TCK'nın 314/2 ve terör suçlarında cezanın yarı oranında artırılmasını öngören 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1 maddeleri uyarınca 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Ayrıca, sanığa HSYK'da bütün yargı mensupları üzerinde önemli bir tasarruf ve inisiyatif alanı sağlanması, sanığın örgütteki temin ettiği güç ve sadakati ölçüsünde yükselip elde ettiği statüsüne eşdeğer olacak şekilde kamusal bürokrasi içerisinde konumlandırılması ile yer aldığı karar süreçleri de nazara alındığında, örgütün mahrem yapısı içerisinde bulunan sanığın suçu işleyiş biçimi, kastının yoğunluğu ve meydana gelen tehlikenin ağırlığına göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi talebinde bulunuldu.
Mütalaada, ceza miktarı da nazara alınarak sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi istendi.
Mütalaaya karşı söz verilen sanık Işık ve avukatı, esas hakkındaki savunması için süre istedi ve tahliye talebinde bulundu.
Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti sanığa savunma için gelecek celseye kadar süre verilmesini kararlaştırdı. Sanığın tutukluluk halinin devamına, duruşmanın 5 Aralık 2018'e bırakılmasına karar verildi.
BALYOZ-ERGENEKON HAKİMİ/YARGITAY ESKİ ÜYESİ SÜLEYMAN PEHLİVAN
12 Eylül'de ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, kamuoyunda 'FETÖ'nün kumpas davaları' olarak bilinen Amirallere Suikast ve Balyoz soruşturmalarında görev yapan eski Yargıtay üyesi Süleyman Pehlivan, üçüncü kez hakim karşısına çıktı.
Sanık Pehlivan, duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi aracılığıyla katıldı.
Duruşmada, sanık hakkında ifade veren ve örgüt toplantılarına 'sohbetçi' olarak katıldığını belirten Nesip Yılmaz tanık olarak dinlendi.
Yılmaz, 17/25 Aralık sürecinden sonra örgütte yaşanan çöküşe karşı moral motivasyon amacıyla bir dizi sohbet toplantısı düzenlendiğini, kendisinin de bu toplantılara 'sohbetçi' olarak katıldığını anlattı.
Önceleri haftada 2 gün yapılan toplantıların daha sonra sıklaştığını ve her gün yapılmaya başlandığını belirten Yılmaz, sanığı 3 ya da 5'er kişinin katıldığı 3-5 toplantıda gördüğünü söyledi.
Yılmaz, şefkat tokadının ne olduğunu bilip bilmediği yönündeki soru üzerine, örgütün istediği gibi hareket etmeyen kişilere karşı 'Bak buraya gelebilirdin ama gelemedin, şunu kazanabilirdin ama kaçırdın' diyerek baskı kurmaya çalıştığını, buna şefkat tokadı denildiğini kaydetti. Nesip Yılmaz, örgütten atılanlar için de 'Zecr tokadı yedi' tabirinin kullanıldığını anlattı.
Sanık Pehlivan ise tanığın yalan söylediğini, kendisini ilk defa gördüğünü iddia etti.
Daha sonra dosyaya gelen yazı cevapları okundu. Bir ByLock yazışmasında 'Pehlivan abi' olarak bahsedilen kişinin eşine 'örgüt ablalığı' teklif edilmesinin görüşüldüğü belirtilerek, sanığa 'Pehlivan abi'nin kendisi olup olmadığı soruldu. Sanık Pehlivan ise kendisine de eşine de böyle bir teklif yapılmadığını savundu.
Hakkındaki tanık ifadelerinin somut bilgiye dayanmadığını ileri süren Pehlivan, eşiyle ortak evi üzerindeki tedbirin kaldırılmasını, tahliyesine karar verilmesini istedi.
Verilen aranın ardından toplanan mahkeme heyeti, sanığın malvarlığı üzerindeki tedbirin kaldırılmasına, tutukluluk halinin ise devamına karar verdi. Duruşma 28 Ekim'e bırakıldı.
-Yarbay Ali Tatar'ın intiharıyla gündeme gelmişti
Sanık Pehlivan, İstanbul'da özel yetkili savcı olarak görev yaptığı 2009 yılında 'Amirallere Suikast Soruşturması'nı yürüttüğü sırada, Yarbay Ali Tatar hakkında inceleme başlatmasıyla gündeme gelmişti.
Yarbay Tatar, savcıya ifade vermesinin ardından mahkemece tutuklanmış, üst mahkemeye başvurması üzerine 9 gün cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılmıştı. Bu gelişme üzerine savcı Pehlivan'ın itirazıyla hakkında yeniden tutuklama kararı çıkarılan Yarbay Tatar, cezaevine gitmeden intihar etmişti. Pehlivan, 2011 yılında Yargıtay üyeliğine seçilmişti.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
(16 Eylül 2018, 11:33)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: