Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 50'si tutuklu, 15'i firari 90 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
19.08.2018 14:30 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 50'si tutuklu, 15'i firari 90 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
14.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatlar ve sanık yakınları katıldı.
Davaya müdahil olan Cumhurbaşkanlığı adına avukat Ömer Furkan Yayla da duruşmada hazır bulundu.
'Darbeci olsaydım Rusya ile Doğu Akdeniz'de kriz çıkartabilirdim'
Mütalaada, 'Darbe girişimini organize eden ve yönlendiren konumda olduğu, Sıkıyönetim Darbe Planı'nda görevlendirilmesinin bulunduğu, 13 Temmuz 2016'da Ankara'da bir villada üst düzey FETÖ/PDY terör örgütü üyelerinin katılımıyla düzenlenen darbe toplantısına katıldığı, Aksaz'da görevli olmasına karşın darbe girişimi sırasında Gölcük'e giderek Donanma Komutanlığı ve bağlı birliklerde darbe girişimini yönlendiren, sevk ve idare eden amirallerden olduğu, darbe girişimi gecesi amiraller Ahmet İskender Yıldırım ve Yalçın Payal'ın gözaltına alınarak cezaevi aracıyla İstanbul'a gönderilmeleri olayını yönlendirdiği' belirtilen, 'anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen, eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici, esasa ilişkin savunma yaptı.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Ekici, darbe girişimi ve FETÖ ile hiçbir bağlantı ve ilgisinin olmadığını ileri sürdü.
Türk Silahlı Kuvvetleri dışında herhangi bir yapının üyesi olmadığını söyleyen Ekici, şöyle devam etti:
'15 Temmuz 2016 günü ve öncesinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın o zamanki Rusya ile uçak düşürme krizinin devam ettiği en kritik bölgesi Doğu Akdeniz'deki deniz kuvvetinin komutanıydım. Bu bölgede 7 gün 24 saat Rus unsurlarıyla uluslararası sularda aynı hareket alanında bulunuyorduk. Bu bölgeler; kara veya hava sınırı gibi bir ayrımı içermiyordu. Bu bölgede, emrimdeki kuvvet ile savaşa kadar gidebilecek, bir krizi çıkartabilecek angajman kuralları ile yetkilendirilmiştim. 2016 yılında detaylarını açıklayamayacağım önemli birkaç kriz çıkmıştı. Vatanın, milletin çıkarlarını ve bekasını her şeyin önünde görme anlayışım ve bu krizler karşısındaki soğukkanlı tutumum olayların tırmanmasını önlemiştir. Ben vatan haini ve kötü niyetli biri veya birilerinin etkisi altında olsam Doğu Akdeniz'de bir kriz çıkartabilir, böyle bir kriz ile sıkıyönetim ve benzeri bir tedbir ilan edilebilir, TSK'daki ihraçların önü alınabilir, TSK'nın sivil yönetim üzerindeki etkinliği artırabilirdi.
Bu durumda herhalde darbe girişimine ihtiyaç kalmazdı diye düşünüyorum. Bu bile benim hiçbir illegal düşünce, yapı ve etkinliğin içinde olmadığımın kanıtıdır.'
Sanık Ekici birinci sicil amiri Harp Filosu Komutanı Ahmet İskender Yıldırım'dan, dönemin Donanma Komutanı Veysel Kösele'nin 16 Temmuz'da oğlunun düğününe katılmak ve İstanbul'daki hasta olan annesini ziyaret etmek için izin istediğini belirterek, talebini Kösele'nin onayladığını, mütalaada firar ettiği yönündeki suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Ekici, 11 Temmuz 2016 Pazartesi Güney Görev Grup Komutanı olarak Aksaz Marmaris'teki karargahtayken Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'ın kendisini askeri telefondan aradığını belirterek, 'Yaklaşan askeri şura ile ilgi konuştuk. Ben terfiye giriyordum, yanlış hatırlamıyorsam bu şurada onun üçüncü terfi şurası olacaktı. Terfilere yönelik şurayla ilgili bazı duyumlar olduğunu sordum. Telefonda söyleyemeyeceğini yüz yüze görüşebilirsek söyleyebileceğini ifade etti. Madem izine çıkıyoruz, görüşelim o zaman dedim. Ankara'da sözleştiğimiz yere gittim ama gelmemişti. Telefonla aradım kapalıydı. Bir gece arabamda uyudum. Sabah yine ulaşamayınca geri döndüm. İddia edildiği gibi Harmancık'ın da katıldığı bir villada darbe toplantısına katılmadım.' şeklinde konuştu.
Sanık Ekici, 15 Temmuz'da 22.15 sıralarında sahildeki amiral lojmanlarının giriş yoluna gittiğini, yol üzerinde ailelerin toplandığını ve ne olup bittiğini anlamaya çalıştıklarını anlatarak, 'Yaklaşık 1,5 senedir konuşmadığımız, aramızda husumet olan Hayrettin İmren'le karşılaştım. Kerhen, ayaküstü herkesin içinde resmi düzeyde selamlaştım ve o oradan ayrıldı. Benim ne karşılaştığım zaman ne de sonrasında Hayrettin İmren'le hiçbir telkin, yönlendirme, azmettirme veya bu kapsamda olacak hiçbir konuşmam olamamıştır.' dedi.
Daha sonra Ayhan Bay'ın eşinin daveti üzerine lojmanına gittiğini belirten Ekici, şöyle konuştu:
'Ayhan Bay evde yoktu. Saat 23.00 sıralarında eve geldi. Gemileri sabotaj ihbarı nedeniyle acil seyre kaldırdığını söyledi.
Ben o ana kadar, ne yüz yüze ne de telefon veya başka bir şey ile Ayhan Bay ile görüşmedim.
Ben hava sıcak olduğu için çoğunlukla bahçede bulunan oturma grubunda oturdum. Ayhan Bay ile devamlı bir arada bulunmadım o da devamlı salonda bulunmadı. Salondayken televizyonun bulunduğu köşedeki koltuğa oturup televizyon seyrediyordu.' ifadelerini kullandı.
'Saklambaç mı oynuyordunuz?'
Bu sırada Mahkeme Heyeti Başkanı Yusuf Sevimli'nin, 'Aynı evde kalıyorsunuz, neden bir arada durmadınız, ne yapıyorsunuz, saklambaç mı oynuyordunuz?' şeklindeki sorusuna Ekici, 'Ayhan Bay televizyon izliyordu. Ben de hava sıcak olduğu için bahçeden oturuyordum.' diye cevap verdi.
16 Temmuz sabahı İmren ve Bay ile nasıl kaçtıklarını anlatan Ekici, şunları söyledi:
'Ayhan Bay kullandığı şahsi arabasıyla beni Poyraz'a götürdü. Burada iskeleye bağlı olarak sahil güvenlik botunu gördüm. Ben botun orada olduğunu bile bilmiyordum. Bota Deniz Kuvvetleri özel sekreter ve ekibinin de intikal ettiğini gördüm. Botu ben hazırlatmadım, benim yetkim de yok zaten. İmren ve Bay ile birlikte Torpido Test İstasyon Komutanlığı'na ait Başiskele'deki askeri iskeleye gittik. Üçümüz de bottan indik. Birliğin dışarıya açılan en yakın kapısının kilitli olduğunu görünce üzerinden atladık, askeri birlik dışına sivil alana çıktık.'
Ayhan Bay'ın ortalık sakinleşene kadar İzmit'te boş olduğunu bildiği bir evde kalacağını ve kendisini de davet ettiğini belirten Ekici, eşi ve çocuklarının yanına gideceğini söylediğini ancak tereddüt içinde olduğunu aktardı.
Ekici, dışarıya çıkar çıkmaz Bay ve İmren'in oradan geçmekte olan sivil bir arabaya otostop çekip bindiklerini, kendisini de çağırdıklarını ama binmeyerek onlardan ayrıldığını dile getirerek, 'Biraz oyalandıktan sonra Ayhan Bay'ın söylediği yere gittim. Bay ve İmren ile evde 9 Ağustos'a kadar kaldık. İhtiyaçlarımızı birkaç defa Bay evden çıkarak karşıladı. 9 Ağustos akşamı yola çıktık İzmit otogarı civarında yol üzerinde Ayhan Bay'ın otostop ile durdurduğu bir araba ile İstanbul'a gittik. İstanbul Ümraniye'de Simpaş konutlarında, daha sonra 7 Eylül'e kadar da Tuzla'da Kiptaş konutlarında kaldık. 7 Eylül tarihinde Kiptaş Konutlarının bahçesinde gözaltına alındım. Ayhan Bay ve Hayrettin İmren ile bulunduğumuz evlere ilişkin benim hiçbir bilgim ve dahilim olmamıştır. Karşılaşılan ve bahsi geçen hiçbir kişiyi tanımıyorum.' diye konuştu.
Darbeci olmadığını ileri süren sanık Nazmi Ekici, beraatını ve tahliyesini talep etti.
Duruşma, diğer sanıkların esasa ilişkin savunmalarıyla devam etti.
Bir önceki duruşmada, tutuklu sanıklardan eski Donanma Komutanlığı Lojistik Destek Gemileri Komodoru Kurmay Albay Bahadır Gündoğdu ve Astsubay İsmail Kara'nın adli kontrol ve yurt dışı çıkış yasağı şartıyla tahliye edilmesiyle tutuklu sayısı 52'den 50'ye düşmüştü.
15.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklarla avukatları ve sanık yakınları katıldı.
Davaya müdahil olan Cumhurbaşkanlığı adına avukat Ömer Furkan Yayla da duruşmada hazır bulundu.
Mütalaada, 'Darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'nda darbeci Amiral Hayrettin İmren ile birlikte hareket ettiği, İmren'in kurallara aykırı tüm talimatlarını sorgulamadan uyguladığı, darbenin başarılı olması yönünde gayret ve çaba içerisinde olduğu, Donanma Komutanlığı'nda gözaltına alınarak etkisiz hale getirilen amiraller Ahmet İskender Yıldırım ve Yalçın Payal'ın cezaevi aracına konulması ve İstanbul'a gönderilmeleri, Merkez Komutanlığı Koruma Birlik Komutanı Albay Uğur Çelikten, Yüzbaşı Gökhan Cingi ve Er Semih Özkaya'yı gözaltına alıp, Merkez Komutanlığına hapsedilmesi olaylarında yer aldığı' belirtilen, 'Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs' suçundan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen tutuklu sanıklardan eski Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Kurmay Albay Muharrem Aslan, esasa ilişkin savunma yaptı.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Aslan, FETÖ'cü, terörist ve darbeci olmadığını ileri sürerek, milliyetçi bir Türk vatandaşı olduğunu söyledi.
Sanık Aslan, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da eski Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in çağırması üzerine üsse gittiğini, orada insanları sakinleştirdiğini ve huzuru sağlamaya çalıştığını savunarak, 'Ben o gece İstihbarat Şube Müdürü ve Kurmay Başkanı Vekili'ydim. Emrimde silahlı personel yoktu. Ben o gece, sabotaj ve terör tehditleri gibi olağanüstü durumlarda yapılması gereken ve Donanma Komutanı'nın daha önceden imzaladığı Birlik Emniyet Planı'nı uygulamaya çalıştım.' diye konuştu.
'Bize, 'Hayrettin İmren yanlış yapıyor.' dedi'
Konumu gereği en riskli yer olan Kapı 2'de görev almasının doğal bir durum olduğunu belirten Aslan, şöyle devam etti:
'Hayrettin İmren benim amirimdi. Bana konusu suç teşkil eden bir talimat ve emir vermedi. Sıkıyönetim mesajı geldiğinde Albay Uğur Çelikten ile birlikte baktık. Sonra mesajla ilgili Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'a bilgi verdik ve 'Ne yapalım?' diye sorduğumuzda bize, 'Hayrettin İmren yanlış yapıyor.' dedi. Sıkıyönetim mesajını Donanma Komutanı Veysel Kösele'nin teyit etmediğini duyunca o mesaj benim için de yok hükmüne düştü. Diğer komutanlar gibi emri teyit etmek ve onaylatmak derdine düşmedim. Donanma Komutanı'nın teyit etmemesi bana yetti.'
Donanma Komutanı Veysel Kösele'nin, Hayret İmren için, 'Onu yalnızlaştırın.' emrini, Albay Uğur Çelikten'in kendisine bildirmediğini ileri süren Aslan, bu emre rağmen Çelikten'in İmren'in emirlerini dinlemeye devam ettiğini, amiralleri taşıyan cezaevi aracının çıkış evrakını imzaladığını ve sevk işlemine karşı çıkmadığını iddia etti.
O gece İmren'den 'darbe' ya da 'sıkıyönetim' şeklinde bir şey duymadığını öne süren Aslan, 'İmren, Amiral Ahmet İskender Yıldırım'a, 'Burası güvenli değil, sizi daha güvenli bir yere götüreceğiz.' dedi. Bu teklifi kabul eden İskender Amiral, İmren'in isteklerine uydu. Ben de amiralin güvenliğini sağladığımızı düşündüm. İskender Amiral'in kolunu tuttum çünkü eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Murat Erdem'e küfür etti, darbetmek istedi. Bu nedenle amiralin kolundan tuttum.' ifadelerini kullandı.
Merkez Komutanlığı'nın makam odasının darbecilerin karargahı olduğu ve kendisinin burayı yönettiği şeklindeki suçlamaları reddeden sanık Aslan, 'Öyle olsa ben bahçede çardakta değil, makam odasında otururdum.' dedi.
İki amiralin cezaevi aracına bindirildiği sırada orada olmadığını savunan Aslan, olaya şahit olmadığını, amirallerin nezarethaneden çıkarılıp cezaevi aracına bindirilişine kadar Uğur Çelikten'in orada olduğunu söyledi.
Bu arada, duruşma salonunda, sanık Aslan'ın isteğiyle dönemin Donanma Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ın nezaretten çıkarılıp, cezaevi aracına götürülmesi ve Uğur Çelikten'in eşlik etmesini gösteren 42 saniyelik güvenlik kamerası görüntüsü izletildi.
'Derdest edilecek kişiler arasında olurdum'
Müşteki ve tanıklardan bazılarının dürüst davranmadığını ve suçu tutuklu sanıklara atmaya çalıştığını iddia eden Aslan, savunmasını şöyle sürdürdü:
'Eğer eski Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren 15 Temmuz'da suç işlediyse bunu bazı birlik komutanlıklarının araç ve silahlarıyla yapmıştır. Buna engel olmayan birlik komutanları, suça göz yummuştur ve onlar da yargılanmalıdır. Amirallerin götürüldüğü cezaevi aracı ve askeri personel, Merkez Komutanlığı'na aittir. Buna göz yuman Albay Uğur Çelikten de sorumludur. Araçların görev kağıdını imzalayan odur. Yola çıkan cezaevi aracındaki askeri personelle telefon irtibatı olmasına rağmen araçların geri döndürülmesi veya durdurulması talimatı vermemiştir.'
Aslan, normal zamanda kendisinin İmren'in makam aracına bindiğini ancak darbe girişimi gecesi binmediğini, bunun da İmren ile hareket etmediğinin göstergesi olduğunu ileri sürerek, şunları söyledi:
'Hayrettin İmren sabaha kadar emir komuta zincirinden çıkarılmamış ve yerine kimse görevlendirilmemiştir. Bu nedenle ve benim birinci sicil amirim olması dolayısıyla gördüğümde ayağa kalktım, selam verdim ama kendisinden talimat almadım. Birlikte hareket etseydim, Merkez Komutanlığı bahçesine getirdiği kişileri orada tutmaz, nezarethaneye atardım. Ben darbe yanlısı olsaydım ve İmren ile birlikte hareket etseydim, Uğur Çelikten, Donanma Komutanı ile görüştüğünde bunu söylerdi. Derdest edilecek kişiler arasında olurdum fakat böyle bir şey olmadı.'
Duruşma, sanık Muharrem Aslan'ın savunmasıyla devam etti.
Aslan, 15 Temmuz darbe girişimi akşamı eski Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in çağırması üzerine üsse gittiğini ve Birlik Emniyet Planı'nı uyguladığını söyledi.
Dönemin Gölcük İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Faruk Keskin'in tanık ifadesinde, kendisini telefonla aradığını ve ulaşamadığını söylediğini anlatan Aslan, 'Kapıda görevli bir uzman çavuş, emniyet müdürüne benim meşgul olduğumu ve görüşemeyeceğimi söylemiş. Oysa Kapı 2'de görevli uzman çavuş rütbesinde kimse yoktu. Bana böyle bir talep olsaydı mutlaka iletilirdi. Bana emniyet müdürünün aradığına dair bir bilgi gelmedi.' diye konuştu.
Darbe girişiminin başarısız olması üzerine 16 Temmuz sabahı Keskin'e, 'Beceremedik abi' dediği yönündeki iddiaları da kabul etmediğini söyleyen Aslan, 'Herkesin yanımızda olduğu bir ortamda benim böyle bir söz söylemem mümkün değildir. Yine Keskin ifadesinde, 'Uğur Binbaşı'dan öğrendiğime göre gece Muharrem Aslan Merkez Komutanlığı'ndaymış. Orayı o yönetiyormuş' demiş. Uğur Binbaşı dediği Albay Uğur Çelikten değil, Güvenlik Tabur Komutanı Uğur Ergün'dür. Uğur Binbaşı o gece Çanakkale'den Gölcük'e geliyordu. Kendisine sorduğumda Mustafa müdürle hiç konuşmadığını söyledi.' şeklinde konuştu.
Emirlerini dinlemediği gerekçesiyle tutuklu sanık Hayrettin İmren tarafından gözaltına altına alınıp, nezarete kapattığı Yüzbaşı Gökhan Cingi'nin ifadesinde, Uğur Çelikten Albay'ın kendisine 'Hayrettin İmren'i durdurmamız lazım, herkese silah çekiyor.' dediğinde, kendisinin başını sallayarak onayladığını söylediğini aktaran Aslan, 'Ben Hayrettin İmren yanlısı olsaydım, Uğur Albay'ın bu söylemine karşı çıkardım ve aramızda münakaşa olurdu.' dedi.
Eski TCSG 19 Botu Komutanı Üsteğmen tutuksuz sanık G.K'nin beyanlarını şaşkınlıkla karşıladığını ifade eden Muharrem Aslan, 'SG 19 bot personelini biz misafir ettik. Kendilerine yiyecek ve çay ikramında bulunduk. Tutuklu değillerdi. Gitmek isteseler onları engelleyecek kimse yoktu.' diye konuştu.
Sanık avukatı Bülent Kırdar ise müvekkilinin hiçbir zaman darbe yanlısı olmadığını savunarak, 'Hayrettin İmren, garnizon komutanı olarak yetkilerini kullanmış, tek başına harekete geçerek cebir ve şiddet kullanmıştır. Müvekkilimin FETÖ/PDY üyesi olmasından bahsedilmesi mümkün değildir. Dosyada bu konuda hiçbir delil yoktur. Müvekkilimin beraatini ve tahliyesini talep ediyoruz.' ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyeti, diğer sanıkların esasa ilişkin savunmalarını yapmaları için duruşmaya yarına erteledi.
16.08.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatlar ve sanık yakınları katıldı.
Davaya müdahil olan Cumhurbaşkanlığı adına avukat Ömer Furkan Yayla da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada, darbe girişiminde silahlı olan eski Donanma Komutanlığı Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral tutuklu sanık Hayrettin İmren ile olduğu, tüm eylem ve işlemlerinde yanında yer aldığı, gözaltına alınan müşteki amiraller Ahmet İskender Yıldırım ve Yalçın Payal'ın cezaevi aracı ile İstanbul'a götürülmeleri ile Merkez Komutanlığı Koruma Birlik Komutanı Albay Uğur Çelikten ve Yüzbaşı Gökhan Cingi'nin gözaltına alınması olayında bulunduğu, Hayrettin İmren'in Halat 8'den limana yaklaşacak gemilere ateş açılacağı emrini ilettiği ve 'ByLock' kullandığı ileri sürülen İmren'in emir astsubayı tutuklu sanık İsmet Coşkun, esasa ilişkin savunma yaptı.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Coşkun, MİT tarafından FETÖ'nün şifreli haberleşme programı 'ByLock' ile ilgili elde edilen delillerin hukuken geçerli olmadığını savundu.
Hayrettin İmren'in darbe yanlısı faaliyetlerine destek verdiği yönündeki iddiaları cevaplayan Coşkun, iddianamede 'Hayrettin İmren ile hareket etti' şeklinde geçen ibareyi, savcının mütalaasında 'yanında yer aldı' şeklinde değiştirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
'Ben 15 Temmuz'da emir astsubayı olmanın gereklerini yaptım. Bu görevi yapmanın suç olduğunu düşünmüyorum. Ben o gece, İmren'in telefonu çaldığında kendisine verdim. Telefonu açıp açmamak onun kararıdır. Ben telkinde bulunmadım. O gece beylik tabancam yanımdaydı, şarjörü takılı değildi. Çantamda duran silahımı hiç çıkarmadım, elime almadım. Hayrettin İmren zaten 'Herkes silahını alsın, gelsin.' diye emir vermişti. O zaman orada silahlı olan herkesin yargılanması gerekir.'
'İmren'in yanında dolaşmaya mecbur kaldık'
Donanma Komutanlığı'nda SABKOR turuncu alarmı, dönemin Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ın verdiğini, üs komutanı olarak Hayrettin İmren'in birliğin ve kapıların güvenliğinin alınmasını emrettiğini anlatan Coşkun, 'Tersane Komutanı Aydın Eken, saat 01.00'de İmren'in darbeci olduğunu öğrendiğini söylemiş. Fakat 04.00'te İmren'i karşıladığında esas duruşa geçerek, nizami vaziyette selam verdi. 'Biz darbecilerle mücadele ettik' diyen komutanlar, Hayrettin İmren karşısında selam durdular. Bu ortamda ben nasıl sağlıklı karar verebilirdim.' ifadelerini kullandı.
İmren tarafından derdest edilip gözaltına alınan dönemin Harp Filo Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'ın araca binerken, 'Tamam çocuklar. Genelkurmay'ın emri var.' dediğini ve müdahale etmek isteyenleri engellediğini iddia eden Coşkun, 'Biz o gece ortada bırakıldık. Herkes 'kan akmasın, bekleyin' emri verdikçe, biz de Hayrettin İmren'in yanında dolaşmaya mecbur kaldık.' diye konuştu.
'İyi ki de İmren'in yanında bulunmuşuz, yoksa kan dökülürdü'
Hayrettin İmren'in, emrini dinlemeyen subay ve astsubayların kafasına silah dayayarak öldürmekle tehdit ettiğini, hapsettirdiğini ve agresif hareketlerde bulunduğunu ifade eden Coşkun, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'İyi ki de İmren'in yanında bulunmuşuz. Yoksa vahim olaylar olur, kan dökülürdü. Biz İmren'i yatıştırdık, sakinleşmesi için çabaladık. Sabaha kadar İmren'e müdahale etmesi gerekenler etmiyor, susuyordu. Donanma Komutanı, Hayrettin İmren'i emir komuta zincirinden çıkartıp, yerine atama yapmadı. İmren, sabaha kadar görevinin başındaydı. Biz üssün güvenliğini sağladığını düşündük. Maalesef yanıldık.'
Sanık Coşkun, Hayrettin İmren'in, emirlerini dinlemediği için Albay Uğur Çelikten ve Yüzbaşı Gökhan Cingi'ye silah çektiğini ve tartaklayıp, 'alın bu hainleri nezarete atın.' dediğini belirtti.
Coşkun, suçsuz olduğunu savunarak, beraatini ve tahliyesini talep etti.
Abdülaziz Yıldız'ın savunması
Hayrettin İmren ile hareket ettiği, İmren'in tüm talimatlarını sorgulamadan uyguladığı, müşteki amiraller Ahmet İskender Yıldırım, Yalçın Payal ve Merkez Koruma Birlik Komutanı Albay Uğur Çelikten'in gözaltına alınarak etkisiz hale getirilmesi olayında yer aldığı, İmren'in ateş emri vermesi üzerine ateş eden askerler arasında olduğu belirtilen tutuklu sanık eski Uzman Çavuş Abdülaziz Yıldız da savunmasında hakkındaki suçlamaları reddetti.
Yıldız, Üs Komutanı Hayrettin İmren'in kendilerini Kapı 2'den alarak, Poyraz Limanı'na götürdüğünü ve denizden gelecek botun limana yaklaştırılmaması yönünde emir verdiğini belirtti.
'6 aylık asker olup, müebbetle yargılanan tek askerim'
İmren'in, Donanma Komutanı Veysel Kösele'yi tutuklayacağını söylediğini anlatan Yıldız, 'Bir süre sonra Yüzbaşı Gökhan Cingi'nin yanına gittik. Hayrettin İmren, Cingi'yi yaka paça araca bindirdi. Ne araca inerken ne de Merkez Komutanlığı'na götürülürken kendisini tutmadım, elimi sürmedim. Daha sonra Kapı 2'ye gittim. İmren beni orada görünce kızdı ve araca bindirerek götürdü. Birkaç kişiyi daha tutuklayarak, Merkez Komutanlığı'na götürdü. Bizim tek suçumuz, İmren'in bizi seçerek götürmesiydi. Biz gönüllü gitmedik.' ifadelerini kullandı.
Tutuksuz sanık eski Yüzbaşı S.A'nın sıkıyönetim mesajını gördüğünü ve Hayrettin İmren'in darbeci olduğunu bildiğini öne süren Yıldız, 'Bize bunu söyleseydi, yanında sadece emir astsubayı olan Hayrettin İmren'i etkisiz hale getirip, tutuklayabilirdik ama bize İmren'in darbeci olduğu söylenmedi. Hayrettin İmren o gece gittiği her yerde vatan, millet sevgisinden bahsediyordu. Ben 6 ay önce uzman çavuş olarak göreve başlamıştım. Onun darbeci olduğunu nasıl bilebilirdim. Türkiye'de 6 aylık asker olup, ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan tek askerim. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum.' şeklinde konuştu.
Mahkeme heyeti, diğer sanıkların savunmalarını yapması için duruşmayı 4 Eylül'e erteledi.
Mütalaada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemi
Cumhuriyet savcısının, 17 Temmuz'da verdiği mütalaada, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren ve eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici ile kurmay albayların da aralarında bulunduğu 51 sanık hakkında, 'anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs' suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Eski Donanma Komutanı emekli Oramiral Veysel Kösele ile Komodor Levent Kerim Uça'nın derdest edildiği TCG Yavuz Gemisi Komutanı eski Kurmay Yarbay Sezai Özgür Öztürk ve 15 personeli ile İstanbul Moda açıklarında top atışı yapılan TCG Kemalreis Gemisi Komutanı Yarbay Arif Çıtlık, TCG Turgutreis Gemisi 2. Komutanı Kurmay Yarbay Ali Kocamanoğlu, TCG Salihreis Gemisi 2. Komutanı Sami Tulgar, TCG Oruçreis Gemisi 2. Komutanı Özgür Gencer, bu suçtan cezalandırılmaları istenen sanıklar arasında yer alıyor.
İDDİANAME
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı şüpheli olduğu iddianamede, eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici, eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Harekat Başkanı Süleyman Yarayan, eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay, eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma, eski Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı Gürel Kaynak, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Muharrem Aslan, eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Murat Erdem ile Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin 'mahrem abileri' konumundaki 18 sivil ve 1 asker öğretmenin de aralarında yer aldığı 90 şüpheli bulunuyor.
İddianamede, terör örgütü elebaşı Gülen hakkında, 'cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs', 'silahlı örgüt kurma veya yönetme' ve 'silahla birden fazla kişiyle birlikte yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl 6 aya kadar hapis cezası isteniyor.
Şüpheli askerlerle irtibatlı olan, onları darbe toplantılarına götüren ve kaçtıkları dönemde saklayan, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin 'mahrem abileri' konumundaki 18'i sivil, 1'i asker öğretmen ile Donanma Komutanlığı'nda darbe girişimini yönettiği belirtilen tutuklu sanıklar Hakan Üstem, Hayrettin İmren, Ömer Faruk Harmancık, Nazmi Ekici, Süleyman Yarayan, Tezcan Kızılelma, Gürel Kaynak, Muharrem Aslan ve Murat Erdem ile firari sanık Ayhan Bay hakkında ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl 6 aya kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer sanıkların ise ağırlaştırılmış müebbet ile 7 yıl 6 aydan 29 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
Paralel yapı-23 Haziran (2017) 'Kocaeli 90 sanık (ilk 92) Darbe Yap./Donanma Komutanlığı' davası
(19 Ağustos 2018, 14:30)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: