Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstihbarat Daire Başkanlığını ele geçirmeye çalıştıkları gerekçesiyle çoğu dairenin eski çalışanı 36 kişi hakkında iddianame düzenledi. 15 Temmuz gecesi Emniyet İstihbarat'ın Ankara Yıldız'daki binası çevresinde yakalanan eski polis şefleri Zeki Taşkın, Gürsel Aktepe ve Lokman Kırcılı'nın da olduğu sanıklar hakkındaki iddianamede, şüphelilerin "darbe", "silahlı terör örgütü yöneticiliği" ve "casusluk" suçlarından 1 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 35'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor. İddianamede, FETÖ/PDY üyelerinin geliştirdikleri casus programlar sayesinde, sistemde iz bırakmadan vatandaşların bilgilerini usulsüzce sorgulandıkları, devlet sırrı niteliğindeki bilgileri nasıl ele geçirdikleri anlatıldı.
11.08.2018 15:23 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında örgüt faaliyetleri kapsamında İstihbarat Daire Başkanlığını ele geçirme ve darbe girişimi süresince tüm Türkiye'de istihbarat fonksiyonlarını işlevsiz hale getirme çabası içerisinde oldukları gerekçesiyle çoğu dairenin eski çalışanı 36 kişi hakkında iddianame düzenledi.
6 Ağustos'taki gelişmeye göre, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Murat Tuzcu'nun hazırladığı iddianamede, şüpheliler Erkan Demir, Abdülkerim Canbay, Selim Temur, Abdülkadir Sarı, Ahmet Turan Türkgil, Ali Doğru, Hüseyin Gözübenli, Hasan Duman ve Muharrem Sönmez'in "silahlı terör örgütü üyesi olmak" ve "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek" suçlarından 35'er yıla kadar hapisleri talep edildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, aralarından eski İstihbarat Daire Başkanı Gürsel Aktepe, darbe girişiminin başarılı olması halinde istihbaratın başına geçeceği iddia edilen eski Emniyet Müdürü Zeki Taşkın'ın da aralarında bulunduğu 36 şüpheli yer aldı.
SİSTEMDE İZ BIRAKMADAN BİLGİLERİ ÇALMIŞLAR
İddianamede, FETÖ/PDY'nin emniyet içerisindeki örgütlenmesi detaylı bir şekilde anlatılırken, örgüt elemanlarının geliştirdikleri yazılımlar aracılığıyla istihbarı bilgileri örgüte aktardıkları anlatıldı. Emniyet istihbarattaki bilgisayarlar mühendislerinden sorumlu kişinin 'Akif' kod adlı Mustafa Koçyiğit olduğu belirtilen iddianamede, bu kişinin FETÖ elebaşı ile direk irtibatlı olduğu ve aldığı emirleri altında bulunan mühendislere kriptolu 'Eagle' isimli program aracılığıyla ilettiği belirtildi. İddianamede örgüt üyelerinin geliştirdiği casus programlar sayesinde, sistemde iz bırakmadan vatandaşların bilgilerini usulsüzce sorgulandıkları, devlet sırrı niteliğindeki bilgileri ele geçirdikleri anlatıldı.
SİYASETÇİ, SANATÇI BİNLERCE KİŞİNİN BİLGİSİNE ULAŞMIŞLAR
İddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yakalanan şüpheli Burak Açıkalın itiraflarına da yer verildi. Açıkalın verdiği ifadede verileri nasıl örgütü aktardığını şöyle anlattı: "Veri tabanlarında çalışmış olduğum şubenin günlük rutin işlerini sorgulama, silme, yedekleme ve benzeri işlemlerini resmi olarak yaptım. Benden istenilen talepleri bilgisayardan sorgulayıp bilgilere ulaştığımda normalde İstihbarat Daire Başkanlığı bilgisayarlarında flaş bellek, hard disk takmamız mümkün değildir ancak bilgisayar mühendisi olduğum için Linux işletim sistemi sayesinde almış olduğum bilgileri flaş bellekle alıp başka bir bilgisayara takarak tangoya aktararak gönderiyordum. Güvenlik açısından yakalanma riski olduğundan bu bilgileri doküman veya hard disk ortamında çıkartmadım. Sadece 'Tango' programı ile veri aktarımım oldu. Örgüt üyelerinin kendi arasında kullandığı 'Tango' isimli iletişim programı üzerinden 'Akif' kod isimli şahıs bazı talepleri oluyordu. Bu talepler her hangi bir kişi hakkındaki tüm bilgilerden ibarettir. Kimdir, aracı, CDR yani yapmış olduğu tüm telefon iletişim kayıtları, aile bilgileri vb. Yani aklınıza gelebilecek tüm bilgileri. Bana sorulanlar arasında, siyasetçiler, sanatçılar, yani akla gelebilecek tüm kişiler. Ben şuan kimlerin olduğunu söylemek istemiyorum. Bu isimleri ilerleyen süreçte vermek istiyorum. Bağlı olduğum 'Akif' kod isimli şahıs benden talepte bulunur bende talepleri yerine getirdikten sonra kullanmış olduğum 'Tango' programı ile kendisine gönderiyordum."
ÖRGÜT ÜYELERİNİN TÜM KONUŞMALARI DEŞİFRE EDİLDİ
İddianamede, örgüt mensuplarının 'Eagle', 'Tango' programları üzerinden deşifre edilen yazışmaları da yer aldı. Bazı üst düzey eski emniyetçi örgüt mensuplarının 15 Temmuz öncesi iddianameye yansıyan yazışmaları şunlar:
-2000 kişiyi almadan düzelmez bu işler "seçimle falan olmaz" demiş HE (Hocaefendi kısaltmasıdır)
-Saraya yürüyüp O adamı taşlayıp indirmeden düzelmez
-Aslında bir sabahlık işi var hepsinin
-3 savcı yazacak iddianameyi, kolluk gücü olarak asker makul şüphe gözaltı yapacak
-Hakimlerde 2. günü ayarlanıp iş bitecek
-Kurul üyelerini de alacan, medyayı da
1 günde toplar geçersin
-1 hafta da her şey değişir
-Gerisi artık ülkeyi ele almış olacaksın
-17/25 i niye yaptık o zaman
-Hazırlık var şu an
-Toplanacakların listesini oluşturuyorlar
-Tam o tarz mı bilmiyorum belki direk asker girer
-Yok ya kim çatışacak
-Mısırdaki kadar bile olmaz
-Tüm ülkeler ABD, Avrupa ve Rusya'nın ağzına bakıyor. Bu denge ayrı ayrı önemli
-ABD ve Avrupa adama yanaşmaya başladı.
-He (Hocaefendi kısaltmasıdır) aleyhine Allah Korusun ABD karar verirse tüm dünyada işler ciddi sıkıntıya girer
-Şerefsizin dünkü konuşması bu tür şeylere işaretti.
İDDİANAME MAHKEMEYE GÖNDERİLDİ
Savcılık tarafından mahkemeye gönderilen iddianamenin kabul edilmesi halinde, şüpheliler 'Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme', 'Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma', 'Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal veya Askeri Casusluk Amacıyla Temin Etme' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve değişen yıllarda hapis cezası istemiyle yargılanacaklar.
DİĞER DETAYLAR
"Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen 27 kişiden Mustafa Koçyiğit ve Ömer Yenşen'in "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" ve "siyasal veya askeri casusluk" suçlarından 42 yıl 6'şar aya, 25 şüphelinin ise "silahlı terör örgütü üyesi olmak" ve "siyasal veya askeri casusluk" suçlarından 35'er yıla kadar ayrıca hapisleri istendi.
İddianamede, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Gürsel Aktepe, darbe girişiminin yaşandığı gece Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı yakınında yakalanan eski Emniyet Müdürü Zeki Taşkın, eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Lokman Kırcılı ile Yusuf Ziya Sarı, Erkan Demir, Abdülkerim Canbay, Nushet Şehmuz Mungan, Nazmi Mert, Mustafa Koçyiğit, Selim Temur, Volkan Göçer, Yusuf Keten, Abdülkadir Sarı, Abdullah Öner, Hasan Hüseyin Gerçek, Akif Güngör, Reşat Arıkan, Enes Kara, Bülent Günay, Ahmet Turan Türkgil, Ali Doğru, Eyüp Liste, Gökhan Yıldız, Engin İlhan, Ahmet Özkan Özalp, Hüseyin Gözübenli, Mahmut Orak, Haşim Türker, Hasan Duman, Hamdi Özdere, Hasan Demir, Gazi Topal, Murat Ahmetoğlu, Muhammet Serhat Al, Muharrem Sönmez ve Ömer Yemşen "şüpheli" olarak yer aldı.
İddianamede, şüphelilerin darbe girişimi olduğu sıra örgütlü şekilde silahlanma arayışına girdikleri, darbe girişiminin yönetici kadrosu olan "yurtta sulh konseyi"nin en önemli mensuplarından Mehmet Partigöç ile irtibatlı oldukları, darbe girişimi sırasında örgütün amaç ve faaliyetleri kapsamında İstihbarat Daire Başkanlığını ele geçirme ve darbe girişimi süresince tüm Türkiye'de istihbarat fonksiyonlarını işlevsiz hale getirmeye çabaladıkları ifade edildi.
Gülen'den aldığı bilgileri iletmiş
İddianamede, İstihbarat Dairesi Başkanlığında çalışan FETÖ mensubu bilgisayar mühendislerinden sorumlu kişinin, şüphelilerden "Akif" kod adlı Mustafa Koçyiğit olduğu bildirildi.
Şüphelinin, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'den aldığı emirleri altında bulunan mühendislere Eagle programıyla ilettiği kaydedilen iddianamede, Koçyiğit'in, örgütün darbe girişiminden iki gün önce, "istifa konusunu abilerle hatta HE (Hoca Efendi Fetullah Gülen) ile istişare etmemiz lazım. Bu konuda size dönüş yapacağım inş." ve "Konuyu bir burada istişare edelim sonra da HE dahil soralım isterseniz. Direkt sistemi kilitlemeyi soralım isterseniz" mesajları bulunduğu aktarıldı.
İddianamede, hakkında takipsizlik kararı verilen Burak Açıkalın'ın 19 Temmuz 2016 tarihli ifadesinde, İstihbarat Daire Başkanlığı bilgisayarlarına USB, harddisk takmanın mümkün olmadığını ancak bilgisayar mühendisi olduğu için Linux işletim sistemi sayesinde aldığı bilgileri önce USB'ye, onu da telefon veya başka bilgisayara takarak Tango programıyla gönderdiğini beyan ettiğine dikkat çekildi.
"Akif"in Tango programı üzerinden taleplerde bulunduğunu anlatan Açıkalın'ın, bu taleplerin herhangi bir kişi hakkındaki akla gelebilecek bütün bilgiler olabildiğini ifade etti. Açıkalın'ın, "Akif kod isimli şahıs benden talepte bulunur, ben de talepleri yerine getirdikten sonra Tango programıyla kendisine gönderirdim. Nadiren yüz yüze görüşmelerim de oldu." dediğine yer verilen iddianamede, şüphelilerden Haşim Türker'in de ifadesinde, istihbarat çalışanlarının kullandığı e-postaların bulunduğu sunucudaki veri depolama ünitesi disklerini başka bir veri depolama ünitesine kopyaladıklarını anlattığı bildirildi.
Türker'in de "Akif" kod ismiyle bildiği kişiye Tango programından bilgi gönderdiğini söylediği bildirilen iddianamede, Türker'in, "Cemaat içerisinde en üst seviyeden abi olduğu için bu isteğini yerine getirdim. Bunu yaparken de herhangi bir maddi veya manevi bir karşılık beklemedim." beyanında bulunduğu aktarıldı.
Koçyiğit'in ifadesi
Çalışmalar sonucunda "Akif" kod isimli şahsın Koçyiğit olduğunun belirlendiği kaydedilen iddianamede, şüphelinin ifadesine yer verildi. Buna göre Koçyiğit, irtibatlı olduğu kişilerin kendisini kod adıyla tanıdıklarını kabul ederek şunları söyledi:
"Selman abinin bana verdiği talimat doğrultusunda İDB'de (İstihbarat Daire Başkanlığı) çalışan Burak isimli şahısla irtibat kurup aldığımız talimatları yerine getirmeye başladık. Mühendislerle ByLock üzerinden yazışıyorduk. Daha sonra Eagle ve Tango da kullandık. Üç programın da özelliği yazışmaları 3 gün içinde otomatik olarak imha etmektir. Selman abi ile son görüşmemizde yanında kendisini Selahattin ismiyle tanıtan birisi vardı. Ankara'daki görevinin sona erdiğini ve Selahattin isimli kişiyle işi yürüteceğimizi söyledi. İstihbaratta Hayrettin kod Haşim Türker, Bekir kod Burak Açıkalın, Bülent kod, Ömer kod isimli Özkan, Mahmut kod isimli Akif Güngör ile tanıştık, görüştük. Selman abiden sonra Selahattin abimizle irtibatlarımız devam etti. Selahattin abi hatırladığım kadarıyla Yozgatlıydı, 45-50 yaşlarındaydı. Emniyetin Ankara imamı olduğunu biliyordum. Mühendislik ya da matematik mezunuydu ve üniversiteyi Kocaeli civarında okumuştu. Evi de bildiğim kadarıyla Aydınlıkevler civarındaydı. Kendisiyle bir iki defa Balgat'ta buluştuk."
Koçyiğit, ifadesinin devamında "Selahattin" aracılığıyla ByLock üzerinden "Furkan" kod adlı kişiyle tanıştıklarını ve kullandıkları programlar üzerinden dosya transferi de yaptıklarını söyledi. İstihbarat dairesindeki mühendislerden Nushet Şehmuz'un da kendileriyle irtibatlı olduğunu bildiren Koçyiğit, şunları kaydetti:
"2013 yılında İstihbarat Dairesi Başkanlığının yönetiminin değişmesinden sonra bizde bocalama, yeni duruma bir hazırlık oldu. Örgütün, İstihbarat Dairesinden veriye ihtiyacı vardı. Selahattin abinin talimatıyla mühendislerden İstihbarat Dairesinde işimize yaracak verileri getirmelerini istedim. Burak ve Haşim bana bu verileri getirmeye başladılar. Bu şahıslar verileri USB, CD ya da harddiskte getiriyorlardı. Bana kimi zaman evlerinde kimi zamanda açık alanda teslim ediyorlardı. Bu konudaki tüm haberleşmeyi kullandığımız programlardan yapıyorduk. Ben de Furkan ile bu program üzerinden irtibatlaşıp, açık alanlarda buluşup, bana verilen verileri Furkan'a iletiyordum. Furkan'ın bu verileri ne yaptığını bilmiyorum. Mahmut Orak isimli Z şubesinde çalışan şahsın Y şubede görevlendirilmesini istiyorduk. Çünkü Mahmut bize çalışıyordu. MİT'in, İstihbarat Dairesine bildirdiği 20 bin kişilik paralel devlet yapılanmasına ilişkin listeyi de İDB'den yukarıda belirttiğim mühendisler aracılığıyla temin ettik. Hatırladığım kadarıyla bunu Burak Özkan bana mail ile gönderdi."
400 terabaytlık istihbari bilgi örgüte aktarıldı
Açıkalın, Türker ve Koçyiğit'in ifadeleri doğrultusunda İstihbarat Dairesi Başkanlığı sistem odalarında incelemeler yapıldığı aktarılan iddianamede, İstihbarat Dairesi Başkanlığı Bilişim Teknolojileri Şube Müdürlüğü İletişim Büro Amirliğinde çalışan şüpheli Bülent Günay'ın, FETÖ'ye bağlı mühendislerin güvenlik duvarlarına uğramadan ve log sistemine yakalanmadan sunuculara ve veri depolama ünitelerine erişebilmeleri için sisteme 19 Haziran 2014'te kayıt dışı sunucu kurduğunun belirlendiği belirtildi.
Şüphelilerin, FETÖ/PDY'nin hedefleri, örgüt elebaşı Gülen'in talimatları doğrultusunda Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığına sızdırıldığı, örgütün siyasal hedefleri doğrultusunda gizli bilgilere eriştikleri, bunları örgüt içerisindeki "mahrem abi" ve "imamları"na aktardıkları ifade edilen iddianamede, 400 terabayt bilgininin log kayıtlarına düşmeyecek sanal sunucu oluşturmak suretiyle temin edilip örgüte aktarıldığının belirlendiği, şüphelilerin devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal casusluk maksadıyla temin ettikleri ve böylece üzerlerine atılı casusluk suçunu işledikleri vurgulandı.
Şüphelilerden Gürsel Aktepe ve Zeki Taşkın'ın darbe girişimi gecesi devriye görevlilerince durduruldukları ve haklarında işlem başlatıldığı kaydedilen iddianamede, Taşkın'ın cep telefonunda FETÖ mensuplarının haberleşme amacıyla kullandıkları WhatsApp görünümlü Eagle programının bulunduğuna yer verildi.
Fatih Ömek'ten darbeye destek mesajları
İddianamede, programdaki incelemede, "Faruk bey" kod adını kullanan şahsın, "Değerli abiler şu anda asker yönetime müdahaleye başladı. Herkes işini gücünü bıraksın. Bulunduğu yerde arkadaşlarını yönlendirsin ve askerlerin müdahalesine yardımcı olmalarını temin etsin. Direnmesinler. Direnen emniyet güçlerine engel olsunlar. Her ilden ve bölgeden yapılan müdahale konusunda bilgi alalım. Bu stratejiyle hareket edip bizi her yerden bilgilendirin. Düzgün not yazın. Askere direnmesin arkadaşlar, direnenlerin direncini kırsınlar, özellikle Özel Harekatta ve Çeviktekiler askere teslimiyet gösterip menfilerin direnci kırılsın. Herkese ulaşalım", "Abiler emniyetten gelen emirleri yerine getirmemeliler", "Herkes G. Kurmaya gitsin", "Devreler birbirleriyle bağlantı kursunlar", "Zincir kursunlar", "Haberdar olmayan kimse kalmasın, emekliler dahil", "Ankara'da muvazzaf ve emekli kim varsa silahını alıp genkur. egm. Ankara emniyet, kom, tem ve yıldızın önüne giderek direnen herkesi indirsin. Bu konuda askere yardımcı olsun. Kimse evinde durmasın. Duran vebaldedir... Herkese duyurun...", "Genelkurmaya bizimkiler yanaşmamalı. Vur emri var askerin", "Abiler herkese iletelim. Paralelci ilan edilen polisler silah ve teçhizatlarını kesinlikle teslim etmesinler", "Erdoğan yanındaki korumalarla bilinmeyen bir yere götürüldü. Büyük ihtimalle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı deniz üssünde tutuyor." şeklindeki mesajlarının bulunduğu bildirildi.
İddianamede, bu mesajlardan ve yakalanan şüphelilerin ifadelerinden FETÖ mensuplarının darbe gecesi koordineli olarak hareket ettikleri ve 17-25 Aralık sürecinden önce çalıştıkları birimlerin önüne giderek darbeye destek verdiklerinin belirlendiği kaydedildi.
Ayrıca araştırmalar ve Taşkın'a yaptırılan fotoğraf tespit tutanağından, mesajları atan "Faruk bey" kod adlı kişinin Fatih Ömek olduğu, örgütte üst kademe yönetici konumunda bulunduğu, emekli ve muvazzaf asker ile polisleri darbeye destek amacıyla yönlendirdiği anlatıldı.
Darbe girişimi gecesi Partigöç mesajı
Şüphelilerden Gürsel Aktepe'nin ifadesinde, İstihbarat Dairesinde birlikte çalıştığı Timur Tecer'den, "Darbe oldu, herkes destek için çıksın, daha önce çalıştığı yakın yere geçsin. İrtibat için soy ismini şu an hatırlayamadığım General Mehmet ile irtibata geçsin." şeklinde gelen mesajdan bahsettiği ifade edilen iddianamede, Tecer'in; Gürsel Aktepe, Lokman Kırcılı, Zeki Taşkın'ı darbeye destek vermek amacıyla yönlendirdiği belirtildi.
Kırcılı, Aktepe ve Taşkın'ın, otomobille İstihbarat Dairesi Başkanlığı çevresine gelerek, beklerken çevrede devriye görevi yapan polislerce yakalandığı kaydedilen iddianamede, Aktepe'de ele geçirilen tabletteki Eagle programında FETÖ/PDY'nin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan sözleri bulunduğu, devletin işleyişine ve Erdoğan'a yönelik terör örgütünün amaç, hedef ve stratejileri doğrultusunda belirlenmiş planların talimat şeklinde aktarıldığı, bu planlarla devletin ve Erdoğan'ın özellikle uluslararası kamuoyunda hedef alınmasının istendiği, ayrıca darbe girişimi gecesi saat 23.09'da "general mehmet partigöç tel 530 662 ..." şeklinde kayıtlar ve mesajlar bulunduğu bildirildi.
İddianamenin son bölümünde, "şüphelilerin darbe girişimi sırasında örgütlü şekilde silahlanma arayışına girdiği, darbe girişiminin yönetici kadrosu olan 'yurtta sulh konseyi'nin en önemli mensuplarından Mehmet Partigöç ile irtibatlı oldukları, darbe girişimi sırasında örgütün amaç ve faaliyetleri kapsamında İstihbarat Daire Başkanlığını ele geçirme ve darbe girişimi süresince tüm Türkiye'de istihbarat fonksiyonlarını işlevsiz hale getirme çabası içerisinde oldukları, aralarında darbe girişimine aktif destek ve katılma yönünde fikir ve eylem birliği bulunduğu" belirtilerek bu nedenle Aktepe, Kırcılı, Koçyiğit ve Yemşen ile Abdullah Öner, Ahmet Özkan Özalp, Akif Güngör, Bülent Günay, Enes Kara, Engin İlhan, Eyüp Liste, Gazi Topal, Gökhan Yıldız, Hamdi Özdere, Hasan Demir, Hasan Hüseyin Gerçek, Haşim Türker, Muhammet Serhat Al, Murat Ahmetoğlu, Nazmi Mert, Nusret Şehmus Mungan, Reşat Arıkan, Yusuf Keten, Yusuf Ziya Sarı ve Zeki Taşkın'ın "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçunu işledikleri kaydedildi.
"Fuat Avni"nin kullanıcılarından
Yemşen ve Koçyiğit'in hiyerarşik olarak FETÖ/PDY terör örgütü üyeleri üzerinde bulundukları, iş bölümü yapabildikleri, örgüt üyeleri üzerinde sevk ve idarede bulunabildikleri, örgütsel faaliyetlerin organizasyonunda ve icrasında rol üstlenebildikleri, bu faaliyetleri denetleyebildikleri, örgütü idare ettikleri, emir ve direktif verebildikleri ifade edilen iddianamede, Koçyiğit'in Twitter'daki "Fuat Avni" hesabının kullanıcılarından olduğu, bu hesap üzerinden manipülasyonlar ve örgütün amaçları ve hedefleri doğrultusunda dezenformasyon faaliyetinde bulunduğu vurgulandı.
İddianamede, bu sebeple Yemşen ve Koçyiğit'in "silahlı terör örgütü yönetmek" suçunu işledikleri ifade edildi.
2005 yılındaki eski CHP milletvekili Ekrem Çetin ve oğlu cinayeti
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında İstihbarat Daire Başkanlığını ele geçirmeye çalıştıkları gerekçesiyle 36 kişi hakkında hazırladığı iddianamede, eski bir askerin, şüphelilerden dönemin Kilis İstihbarat Şube Müdürü Gürsel Aktepe'yi 2005'te öldürülen eski Kilis Belediye Başkanı Ekrem Çetin ve oğlunun katil zanlısının yakalanmasını engellemekle suçladığı beyanına yer verildi.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde değerlendirme aşamasında bulunan iddianamede, Vakıf Ertürk adlı eski uzman jandarmanın 22 Aralık 2016'da savcılığa verdiği ifade aktarıldı.
Buna göre Ertürk, 2000-2007 arasında Kilis İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde görev yaptığını, Ekrem Çetin ve oğlu Cahit Çetin'in şehir merkezinde suikast sonucu öldürülmeleri olayı faili meçhul olarak kalınca, dönemin Kilis Valisi Aslan Kütükçü tarafından cinayeti araştırmak üzere görevlendirildiğini ve polisle ortak çalışmaya başladığını anlattı.
O dönemde Gürsel Aktepe'nin Kilis Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü olduğunu bildiren Ertürk, çalışmalar sonucunda Osman Aslan'ı cinayetin faili olarak tespit ettiklerini söyledi.
Ertürk, "Şahsı yakalamak için gittiğimizde, Aktepe'nin başında bulunduğu İstihbarat Şube elemanları tarafından, emniyete ait beyaz renkli şahin marka aracın farları ile aydınlatılarak bulunduğumuz yer deşifre edildi. Böylece şahsın olay yerine gelmeyerek kaçması sağlandı." dedi.
Katil zanlısının kaçmasının ardından kendisine ve beraberindeki görev arkadaşlarına "cinayet için örgüt kurmak, cinayete iştirak, cinayete yardım etmek, cinayet zanlısını korumak, çete üyesi olmak" gibi birçok suçtan soruşturma açıldığını anlatan Ertürk, beyanına şöyle devam etti:
"Bu olaylar üzerine karşımda bulunan yapıyı incelemeye ve araştırmaya başladım. Bu şekilde bana iftira atan Gürsel Aktepe, dönemin Kilis Cumhuriyet Başsavcısı Bülent Bingöl isimli şahısları araştırmaya başladım. Haber elemanlarımdan edindiğim bilgiler doğrultusunda bu şahısların Fetullahçı Terör Örgütü mensubu olduklarını öğrendim. O dönemde bunlara terör örgütü değil, cemaat deniliyordu. Bu araştırmalar sonucunda tespit ettiğim Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarına yönelik rapor düzenledim. Raporu da 2006'da yeni Kilis İl Jandarma Komutanı olarak atanan Mürsel Şahin'e sundum. Daha sonra Şahin beni odasına çağırdı ve 'Senin ne haddine devletin başsavcısını, şununu bununu fişlemek. Senin gibi zihniyetler hep böyle. Şunu imha et, git' dedi. Raporu işleme koymadı."
Ertürk, bu olayın ardından Şahin'in kendisine "mobbing" uyguladığını ileri sürdü.
Sonradan öğrendiğine göre, 2006'da telefonlarının dinlenmeye başlandığını aktaran Ertürk, hakkında birçok asılsız suçlamayla dava açıldığını, tutuklandığını, tüm davalardan beraat ettiğini ancak suçlamalar nedeniyle 2009'da meslekten ihraç edildiğini anlattı.
Ertürk, haber elemanlarından defaten Aktepe ve Bingöl'ün birlikte hareket ettiklerini, polis evinde buluşarak toplantılar düzenlediklerini duyduğunu bildirdi.
Cinayet üzerinde çalışırken emniyette yaptıkları toplantılara Gürsel Aktepe, Mehmet Nur Taşkın ve Levent isimli komiserin de katıldığını ifade eden Ertürk, Levent adlı kişinin, bir gün toplantıya gittiğinde kendisine, "Bugünden sonra ne iş yaparsanız bana bilgi vermek zorundasınız. Haddinizi bileceksiniz. Ne duyarsanız bize bilgi vereceksiniz" dediğini söyledi.
Bunu, komutanı Semih Narlıoğlu'na aktardığını, onun ise Aktepe'nin de arasında bulunduğu polislere, "Benim personelim size mi çalışacak? Siz ne demek istiyorsunuz?" diye çıkıştığını kaydeden Ertürk, şu beyanı verdi:
"Aktepe, dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Bingöl, komiser Taşkın ve Levent isimli komiser olmak üzere Kilis'te bulunan diğer Fetullahçı Terör Örgütü mensupları, Ekrem Çetin'in öldürülmesini üzerime yıkmaya çalıştılar. Bu olayın faili olan Orhan Aslan'ın da kaçmasına yardım ederek onu temize çıkarmaya çalıştılar. Orhan Aslan halen yakalanmamıştır. Cinayeti bizim üzerimize yıkmaya çalışmaları ve Orhan Aslan'ın kaçmasına yardım etmeleri nedeniyle Aktepe, Bingöl, Taşkın ve Levent isimli komiserin de bu cinayette parmağının olduğunu düşünüyorum."
Darbe girişimi gecesi yakalandı
Çoğunluğu eski istihbaratçı 36 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, Mayıs 2015'ten itibaren hakkında arama kaydı bulunan Aktepe'nin, darbe girişimi gecesi, İstihbarat Daire Başkanlığının yakınlarındaki bir otomobilde, şüphelilerden Lokman Kırcılı ve Zeki Taşkın ile aynı otomobilde yakalandığı belirtiliyor.
İddianamede, Aktepe'nin tabletinde Eagle, KakaoTalk ve ByLock gibi programların daha önce kurulduğunun belirlendiği, darbe girişimi gecesi 23.09'da "general Mehmet Partigöç tel 530 662..." şeklinde mesaj geldiğine ilişkin kayıt bulunduğu kaydediliyor.
Aktepe ve beraberindekilerin, darbeye destek vermek amacıyla 15 Temmuz 2016 gecesi İstihbarat Dairesi Başkanlığına yönlendirildikleri ifade edilen iddianamede, Aktepe'nin "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyor.
CHP'li vekil Eren Erdem’in köstebeği
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ'nün Emniyet İstihbarat'taki yapılanmasına ilişkin 36 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin ayrıntıları ortaya çıkmaya devam ediyor. İddianamenin şüphelileri arasında yer alan FETÖ'cü eski Emniyet Müdürü Zeki Taşkın'ın beyanlarıyla, FETÖ'nün, İstanbul'da yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan CHP'li eski Milletvekili Eren Erdem'e dosya taşıması deşifre edildi.
15 Temmuz darbe girişimi öncesi paralel örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilmesinin ardından hakkında yakalama kararı çıkarılan Zeki Taşkın, darbe gecesi diğer FETÖ'cü emniyet müdürleri Lokman Kırcılı ve Gürsel Aktepe ile Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde belirmiş, 3 terörist, İstihbarat Daire Başkanlığı'nı işgale kalkışmıştı. Taşkın, Kırcılı ve Aktepe o gece güvenlik güçlerince derdest edilmişti.
SARIŞIN, UZUN BURUNLU: 15 Temmuz'da FETÖ üyelerine geçtiği mesajda, 'emekli ya da görevdeki bütün örgüt üyelerinin darbeye direnen halka kurşun yağdırması' talimatını veren Taşkın'ın sorgudaki beyanları, CHP'li Eren Erdem'e dosya getiren FETÖ mutemedini ortaya serdi. Taşkın'ın ifadesine göre, Erdem'e dosya taşıyan isim, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde 'İç Denetim Birimi Başkanı' olarak görev yapan Halil İbrahim Abanoz. Taşkın, ifadesinde Abanoz'u şöyle tarif etti: "Trabzonlu, siyasal mezunu, sarışın, uzun burunlu, numaralı gözlüklü."
BANA KENDİSİ SÖYLEDİ: Abanoz'un, örgüt içinde 'Piar Ali' kod adını kullandığını belirten Taşkın, Abanoz'un, FETÖ hiyerarşisinde kendisine 'abilik' yapan öğretim üyesi 'Faruk' isimli imamdan da üst mevkide olduğunu anlattı. 'Piar Ali' kod adlı Abanoz'un AK Parti aleyhine olabilecek, partiyi siyasi yönden zarara uğratabilecek, gündem oluşturabilecek konular hakkında dosyalar hazırlayıp bunları milletvekillerine aracılar vasıtasıyla ulaştırdığını anlatan Taşkın, şunları kaydetti: "Hazırladığı dosyaları aracılarla CHP’li Eren Erdem'e ulaştırdığını kendisinden duydum. Ancak dosyanın içeriğini bilmiyorum. Benden de böyle bir dosya hazırlamamı istedi, ben kabul etmedim. Ali ile en son evimde 2016 yılının ramazan ayından sonra görüştük."
ABANOZ 91'LİLERİN ABİSİDİR: FETÖ'cü eski polis Zeki Taşkın, örgüt üyelerinin haberleşmede kullandığı Eagle programında kurulan grupta 'Piar Ali' kod adlı Halil İbrahim Abanoz'un da ekli olduğunu aktardı. Taşkın, hakkında "91'lilerin abisidir" dediği Abanoz'un 15 Temmuz gecesi, "Herkes bulunduğu en yakın noktaya gitsin, askere yardımcı olsun" şeklinde mesaj gönderdiğini de itiraf etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Taşkın'ın ifadesi üzerine harekete geçti. Başsavcılık, 24 Haziran seçimlerinde milletvekili adayı gösterilmeyince Almanya'ya kaçmak üzereyken mayıs ayında yakalanıp tutuklanan Erdem hakkında 'casusluk' soruşturması da açtı.
O ŞİMDİ CASUS: 17-25 Aralık darbe girişimi sonrası yayına başlayıp 66 gün boyunca basılabilen Karşı Gazetesi’ndeki yayın yönetmenliği sırasında FETÖ imzalı çok sayıda montaj kaydı paylaşan Erdem hakkında zaten ‘silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek’, ‘gizli tanığı deşifre etmek’ ve ‘soruşturmanın gizliliğini ihlal’ suçlarından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yürütülüyor.
BÜYÜK BİR SKANDALA İMZA ATTI: FETÖ’ye yardım suçu sanığı Erdem’e ilişkin ortaya çıkan yeni gelişmeler sonrası Ankara Başsavcılığı da, ‘devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek’ ve ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçlarından soruşturma başlattı. Türkiye’yi Rus medyasında suçlayarak büyük bir skandala imza atan Erdem’in MİT hakkında Fransızlara bilgi verdiği görüntüler de ortaya çıkmıştı. Türkiye ile İran’ın savaşa girmesi halinde İran’ı destekleyeceğine dair paylaşımlarda bulunan Erdem, FETÖ’nün kapatılan basın organlarını kurtarmak için de TBMM’de kanun teklifi vermişti.
Fuat Avni'den olay yaratacak itiraf! 20 bin kişilik liste...
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'ndaki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeleri hakkında hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıkmaya başladı. 'Fuat Avni' hesabını kullandığı iddia edilen sanık Mustafa Koçyiğit'in ifadesinde İDB’de görevli mühendisler yardımıyla MİT’in İDB’ye bildirdiği 20 bin kişilik paralel devlet yapılanmasına ilişkin listeyi temin ettiğini itiraf ettiği ortaya çıktı.
İddianamede, suç tarihinde Başbakanlık’ta idari ve geliştirme uzmanı olarak görev yapan sanık Mustafa Koçyiğit’in 20 Temmuz 2016 tarihli ifadesine yer verildi.
Milliyet’ten Türkerk Karapınar’ın haberine göre; Koçyiğit, ifadesinde, şunları anlattı: "FETÖ dershanesine gittim. Üniversitede FETÖ yapısıyla tanıştım. 2003’te Polis Akademisi’nde yüksek lisans yaptıktan sonra 2009’da 3 yıllığına eşimle birlikte ABD’ye gittim. ABD’de Yasin isimli FETÖ bağlantılı kişiyle ara ara görüştüm. 2012’de Türkiye’ye döndüm. Yasin’in selamıyla kod adı Selman tarafından arandım. Kendisi bana teknik ve bilgi işlemdeki mühendisleri takip görevi verdi.Kod adı olarak Akif’i kullandım. Selman’ın talimatıyla İDB’de çalışan mühendis Burak Açıkalın ile irtibat kurarak talimatları yerine getirmeye başladım.
BYLOCK ÜZERİNDEN YAZIŞTIK: Mühendislerle ByLock üzerinden yazıştık. Daha sonra Eagle ve Tango isimli programları da kullandık. Bu üç program yazışmaları 3 gün içerisinde silme özelliğine sahipti. İDB’de teknik işlerde görevlendirmemin sebebi, hükümet ile cemaatin arasının açılması ve bu dönemde İDB’den veri almanın personel alt yapısını oluşturmaktı. Selman ile son görüşmemde yanında Selahattin isimli bir kişi bulunuyordu. Selman kendisinin Ankara’daki görevinin sona erdiğini, Selahattin ile yürüyeceklerini söyledi. İstihbaratta Hayrettin kod Haşim Türker, Bekir kod Burak Açıkalın, Bülent kod, Ömer kod Özkan, Mahmut kod Akif Güngör ile tanıştım ve görüştüm. Selahattin kodun Emniyet Ankara imamı olduğunu biliyordum. Selahattin, Furkan kodun ID numarasını bana verdi. ByLock üzerinden tanıştık ve görüştük. Bu programlar üzerinden dosya transferleri yaptık. İDB mühendislerinden Nusret Şehmuz isimli şahısla da irtibatlıydım."
VERİLERİ İSTEDİM: "2013’te istihbarat Dairesi Başkanlığı’nın yönetiminin değişmesinden sonra bir bocalama, yeni duruma bir hazırlık oldu. Örgütün İDB’den veriye ihtiyacı oldu. Selahattin’in talimatıyla mühendislerden İDB’de işe yarayacak verileri getirmelerini istedim. Burak ve Haşim, verileri USB, SD card, hard disk ile getirmeye başladı. Ben de Furkan kod ile yazışarak açık alanda buluşarak, aldığım verileri kendisine ilettim. Biz Z Şube’de görevli Mahmut Orak’ın Y Şube’de görevlendirilmesini istedik. MİT’in İDB’ye bildirdiği 20 bin kişilik paralel devlet yapılanmasına ilişkin listeyi de İDB’den mühendisler Burak ve Haşim aracığıyla temin ettik. Hatırladığım kadarıyla Burak Özkan mail yoluyla bunu yolladı.
GERÇEĞİ YANSITMIYOR: İnternete genelde VINN üzerinden bağlanıyordum. Fuat Avni olduğum yönündeki basında yer alan haberler gerçeği yansıtmıyor. En son kullandığım haberleşme programı Tango’ydu ve 30 bin örgüt elemanı tarafından kullanılıyordu." "15 Temmuz gecesini evde geçirdim. Ertesi gün telefonumu çöpe attım. İDB’den temin ettiği verilerin devletin gizli bilgileri ve belgeleri olduğunu biliyorum. Bu nedenle devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin suçlamasını kabul ediyorum. Yaptığım işleri Selman kod ve Selahattin kod talimatları ile gerçekleştirdim."
PARAYI ÇEKMEK İSTEDİ: İddianamede, Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nın hazırladığı Mali Analiz Raporu’na göre; şüpheli Mustafa Koçyiğit’in eşi D. Koçyiğit’in hesabında bulunan 26.077,63 TL’yi çekme girişiminde bulunduğunun tespit edildiği de kaydedildi.
Savcı Zekeriya Öz, askerleri tutuklamadan önce Gülen'i arıyormuş
EGM İstihbarat Dairesi'ni ele geçirenler hakkında hazırlanan iddianamede FETÖ'ye üye olmak suçundan aranan firari eski savcı Zekeriya Öz'ün kumpas tutuklamaları için, 'Karar vermeden önce Fetullah Gülen'i arayıp soruyorum' dediği belirtildi.
Buna göre, 15 Temmuz 2016 gecesi Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Dairesi'ni ele geçirmeye çalışan, çoğu eski polis müdürü 36 sanık hazırlanan iddianamede, firari savcı Zekeriya Öz'ün attığı her adımı Pensilvanya'ya danıştığı ortaya çıktı.
FETÖ'cü eski polis müdürü Zeki Taşkın, ifadesinde Öz ile ilişkilerini anlattı.
İstanbul'da 2007-2012 arasında Dolmabahçe Sarayı'nda görev yaptığını belirten Taşkın, Öz ile tanışıklığının bu yıllara dayandığını söyledi.
Aralarında yüksek rütbeli askerlerin de bulunduğu tutuklamaların yoğun olarak yaşandığı süreçte Öz'e, 'Askerleri nasıl tutuklatıyorsun?' diye sorduğunu belirten Taşkın, bu soru üzerine Öz'ün, "Karar vermeden önce Fetullah Gülen'i arayıp soruyorum" dediğini aktardı.
Taşkın'ın ifadesinde, "Darbe girişimi talimatını Gülen haricinde kimse veremez" dediği belirtildi.
(11 Ağustos 2018, 15:23)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: