Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 460 sanıklı davada, ifade vermedikleri için dosyaları ayrılan 6 eski Su Altı Taarruz Birliği (SAT) mensubunun yargılanmasına devam edildi.
21.07.2018 16:25 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 460 sanıklı davada, ifade vermedikleri için dosyaları ayrılan 6 eski Su Altı Taarruz Birliği (SAT) mensubunun yargılanmasına devam edildi.
16.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişiminde yer alan SAT'çıların komutanı, eski deniz piyade yüzbaşı Özay Cödel, hakim karşısına çıktı.
Darbe girişiminin ardından Akıncı'da yakalanan ve Muğla'daki davada 'Cumhurbaşkanı'na suikaste azmettirme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Cödel, darbe girişimi sırasında askeri hattan arayan ve kendisini 'Ömer amiral' olarak tanıtan bir kişi tarafından İstanbul'da görev yaptığı birliğe çağrıldığını öne sürdü.
Kışlaya vardığında komutanı deniz albay Mustafa Turhan Ecevit'i gördüğünü anlatan Cödel, komutanın 'Acil bir görev var, görevin mahiyetini uçak başında öğreneceksiniz.' demesi üzerine hazırlık yaptığını iddia etti.
Ecevit'in kendisine bir liste verdiğini savunan Cödel, Mustafa Özer ve Mutlu Ferik ile bu listede bulunanları arayıp, acil görev için çağırdıklarını söyledi. Hazırlıklarını tamamladıktan sonra aracını bırakmak için evine döndüğünü ifade eden Cödel, savunmasını şöyle sürdürdü:
'Evde eşimle vedalaştım ve 4. Levent'e geçtim. Arkadaşlar beni buradan aldı. İlk başta Suriye'ye operasyona gideceğimizi değerlendirdik. Atatürk Havalimanı'nda askeri aprona gittik. Burada 3-4 helikopter ve 2 Casa uçağı vardı. Malzemeleri askeri uçağa yüklemeye başladık. Pilotlar ve rütbeli biriyle ayak üstü uçuş brifingi yaptık. Yarbay veya albay rütbesindeki bu kişi, pilotlara, uçakları Akıncı'ya götüreceksin deyince Akıncı'ya gideceğimizi öğrendim. Akıncı ismini ilk kez burada duydum. Hava kuvvetlerinde böyle bir üs olduğunu daha önce duymamıştım. Yarbay veya albay rütbesindeki bu kişinin pilotlara verdiği bilgiyi ben de arkadaşlarıma aktardım. Uçak saat 23.30 civarında İstanbul'dan hareket etti. Bir saat sonra Akıncı'ya indik. Bizi 2-3 kişilik bir grup karşıladı. Karşılayanlar içinde rütbeli biri vardı. Seferberlik ilan edildiğini bu kişilerden öğrendim. Bu kişi bize seferberlik ilan edildiğini, Genelkurmay Başkanı'nın üste bulunduğunu ve emir komutanın Genelkurmay Başkanı'nda olduğunu söyledi. Bize verilen görev nizamiyelerin emniyetini sağlamaktı. Grubu ikiye böldük. Bir kısmını lojmanlar bölgesindeki nizamiyeye, ikinci grubu ise Yenikent nizamiyesine bıraktım.'
'Ölenleri bizim vurduğumuz ön kabulü var'
Arkadaşlarını nizamiyelere bıraktıktan sonra malzemeleri indirmek için hangara geçtiğini ifade eden Özay Cödel, bu sırada komutanı Mustafa Turhan Ecevit'in telefonla arayıp üsse varıp varmadıklarını sorduğunu öne sürdü.
Komutanla konuştuktan sonra üs karargahına gittiğini belirten Cödel, 'Odaların birinde Genelkurmay Başkanı Akar'ı gördüm, oturuyordu. Karşısındaki esas duruşta kendisine bir şeyler arz ediyordu. Ömer Faruk Harmancık da odadaydı. Harmancık amiralle göz göze gelip durumumu rapor etmek istedim. Odada tanımadığım 4-5 kişi daha vardı. Hulusi Paşa'nın orada olması bana her şeyin emir komuta zinciri içinde gerçekleştiğini düşündürdü.' iddiasında bulundu.
Daha sonra tekrar Yenikent nizamiyesine geçtiğini ve karargahta gördüklerini buradaki SAT'çılara anlattığını belirten Cödel, nizamiyede bulunduğu sırada herhangi bir olayla karşılaşmadığını, Özkan Hekin'in vurulması olayını da görmediğini öne sürdü.
İlerleyen saatlerde kalabalık bir grubun nizamiye önünde toplandığını belirten Cödel, bunun üzerine Güvenlik Harekat Merkezini arayıp jandarma ve polisten yardım istemelerini talep ettiğini ancak yoğunluktan dolayı bu talebin geri çevrildiğini söyledi.
Emir üzerine hareket ettiğini, emirlerini sorgulamadan yerine getirdiği üstlerinin kendisini kullandığını öne süren Cödel, 'Darbeyi öğrenir öğrenmez astlarıma görevin sona erdiğini söyledim. Ecevit'i aradım ama ulaşamadım. Yanımdakilere, 'İstanbul'a gidip komutana bizi neden ateşe attığını sormadan rahat edemem. İsteyen burada kalsın, savcılar gelecekmiş, ben İstanbul'a gideceğim' dedim. Silah ve malzemeleri bıraktık. Tel çitin boş olan kısmından geçip köye doğru ilerledik. Jandarma ve polisi gördük. Bizi gözaltına aldılar.' diye konuştu.
Nizamiye önünde şehit edilen vatandaşları kendilerinin vurmadığını savunan Cödel, 'Nizamiyede ölenleri bizim vurduğumuz ön kabulü var. Otopsi raporlarında merminin ateş edildiği mesafe ve giriş çıkış açısı değerlendirildiğinde SAT'ların durduğu noktayla uyumsuz. Bu kişileri SAT'çılar vurmadı.' dedi.
Cödel, darbe sanığı eski tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'tan emir aldığı yönündeki önceki ifadelerini de reddetti.
Duruşmaya, yarın Cödel'in çapraz sorgusuyla devam edilecek.
17.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişimi davasında 'Cumhurbaşkanına suikaste azmettirme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski deniz piyade yüzbaşı Özay Cödel savunma yaptı.
Davanın dünkü celsesinde savunmasının büyük bir bölümünü tamamladığını, bugün iddianamede kendisine isnat edilen suçlara ilişkin savunma yapacağını ifade eden Cödel, darbe girişiminin yaşandığı gün emir komuta zinciri dışına çıkmadığını, komutanlarından aldığı emirleri yerine getirdiğini savundu.
Emirlerini sorgulamadan yerine getirdiğini, komutanlarının kendisini kullandığını öne süren Cödel, 'Akıncı Üssü'ne indikten sonra oradaki bir üst rütbeli tarafından birliğin emniyetine takviye için nizamiye bölgesinde gönderildik. Daha sonra öğrendim ki kule bölgesine de bizim ekipten bazı personeli görevlendirmişler.' dedi.
Cödel, Akıncı Üssü nizamiyesinde halkla karşı karşıya geldiklerini ancak kendisinin ve timinin halka ateş etmediğini iddia etti.
Sabah saatlerinde darbe girişimini öğrendikten sonra timini toplayıp üsten ayrılma kararı aldıklarını belirten Cödel, 'İstanbul'a gidip komutana bizi neden ateşe attığını sormadan rahat edemezdim. 'İsteyen burada kalsın, savcılar gelecekmiş, ben İstanbul'a gideceğim' dedim. Silah ve malzemeleri bıraktık. Tellerden atlayıp köye doğru ilerledik. Jandarma ve polisi gördük. Bizi gözaltına aldılar.' diye konuştu.
- 'Tanımadığı birinden nasıl emir alıyor Türk askeri?'
Çapraz sorgusunda Cödel, darbe girişimine aktif katıldığına dair idari tahkikat raporunu ve hakkındaki tanık ifadelerini de reddettiğini söyledi.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın, 'Doğu'da terör operasyonlarına katıldığını anlattın. Özel harekatta şehit olan personel de senin gibi terör operasyonlarından gelmişti. Özel harekatın bombalandığını öğrenseydin ne yapardın?' sorusuna Cödel, 'Terör saldırısı olduğunu düşünürdüm. O gece, 'terörle mücadele harekatı var' diyorlardı. Darbeyle ilgili bir şey duymadım.' diye yanıtladı.
Cumhuriyet savcısı Adnan Gümüş de sanığa, '2 gündür savunma yapıyorsun. Senin de içinde bulunduğun SAT ekibini kim belirledi? Sen mi, yoksa Ömer Faruk Harmancık mı belirledi? Neye göre belirlendi bu ekip?' sorusunu yöneltti.
Sanık Cödel, listeyi Turan Ecevit'in belirlediğini, listenin birlikteki FETÖ'cülerden oluşturulduğuna yönelik iddiaların gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.
Savcı Gümüş'ün 'Havaalanında hiç tanımadığınız bir havacı subay size Akıncı Üssü'ne gidecek diyor. Tanımadığı birinden nasıl emir alıyor Türk askeri? Daha önce tanımadığınız birinden emir aldınız mı?' sorusuna Gödel, 'Komutanım 'havaalanına gideceksiniz, orada görev verilecek' dedi. Orada tanımadığım kişinin asker olduğunu ve komutanımın tanıdığını bilerek, ondan emir aldım.' diye cevap verdi.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
18.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan eski deniz yüzbaşı Ferat Erten, olay tarihinde yıllık izinde olduğunu komutanı tarafından izinden çağrılarak İstanbul'daki birliğine gittiğini anlattı.
Erten, verilen emir üzerine İstanbul'dan CASA uçağıyla Akıncı Üssü'ne gittiklerini ve Yenikent Nizamiyesi'nde görevlendirildiğini belirtti.
Akıncı Yenikent Nizamiyesine saat 23.30 civarında 250-300 kişilik bir grubun geldiğini aktaran Erten, 'Ben toplumsal olaylara müdahale eğitimi almadım. Kalabalığı terörist zannettim, önce agresif davranmayı düşündüm. Sonra gelenlerin terörist olmadığını değerlendirdim. Birkaç saat bu kişileri uyardık. Aklıma uyarı maksatlı havaya ateş etmekten başka bir şey gelmedi.' diye konuştu.
Kimseye hedef gözeterek ateş etmediğini öne süren Erten, savunmasına şöyle devam etti:
'Kalabalığın içeri gireceğini düşündüm. O ana kadar ben hep havaya attım, sonra baktım iş olacak gibi değil yere 2 el atış yaptım. Uyarı ateşiyle dağılmayan kalabalık birden dağıldı. Benimle birlikte 4-5 kişi de ateş etti. Ateşkes komutundan sonra ilk yardım emrini verdim. Öldürmek için ateş etsem, oradan kimse sağ çıkamazdı.'
Daha sonra nizamiye önünde toplanan vatandaşların üzerine ateş ettiğini görünen video kayıtları izletilen Erten, halkın üzerine ateş etmediğini, vatandaşların ters taraftan açılan ateşle şehit olduğunu iddia etti.
Selaları susturmaya çalışmışlar
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, sanık Erten hakkında iddianamede geçen şu tespitleri okudu:
'Akıncı Üssü lojman nizamiyesinin karşısındaki camide sela okunmaya başlaması üzerine Ferat Erten'in talimatıyla, şüpheliler Yücel Özcan, Hamdi Çıplak ve Erdinç Kurt'un bahse konu camiye gittikleri tespit edildi. Caminin giriş kapısının camlarını kırarak postalları ile camiye girdikleri, selanın merkezi sistemden okunmasını sağlayan cihazı aradıkları, fakat bulamayarak nizamiyeye geri döndükleri belirlendi.'
'Kimseye camiye gidin, selaları susturun demedim.' diyen Erten, o gece timinde bulunan kimseye kanunsuz bir emir vermediğini öne sürdü.
Çapraz sorgusunda bir avukatın, nizamiyedeki askerlere vatandaşın üzerine ateş açılması talimatını kimin verdiğini sorması üzerine, sanık Erten, 'Orada 8 kişinin öldürülmesi ve 86 kişinin yaralanması olaylarının faili olarak yargılanıyorum. Kimin vurduğunu görmedim.' yanıtını verdi.
Soru üzerine 'Öldürmek isteseydim, orada bir kişi bile hayatta kalmazdı.' ifadesini kullanan sanık Erten'e şehit ve gazi yakınları 'Elinde bayrak olan yaşlı ve kadınları taradınız.' diyerek tepki gösterdi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan eski astsubay Işın Ceylan, İstanbul SAT Komutanlığında çalıştığını, olay günü senelik izindeyken mesai arkadaşı Mustafa Özer'in arayarak göreve çağırdığını söyledi.
Özer'in telefonda özel görev olduğunu ve kendisinin de komutanı koruyacağını söylediğini aktaran Ceylan, birliğine gittiğini ardından Yeşilköy Askeri Havaalanı'nda bekleyen CASA tipi uçağa binerek Akıncı Üssü'ne indiklerini belirtti.
Akıncı Üssü'ne indiklerinde tim komutanı Özay Cödel'in personeli toplayıp konuşma yaptığını kaydeden Ceylan, o gece yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
'İndiğimiz üssün neresi olduğunu orada öğrendim. Yüzbaşı Özay Cödel, ekibi toplayıp, 'Genelkurmay Başkanı üstte, buraya terör saldırısı olabilir. Biz buranın güvenliğini alacağız.' dedi. Ben de nizamiye bölgesinde görev yaptım. Bulunduğum bölgeye halk gelmedi.
Sabaha karşı kamuflajlı ismini sonradan öğrendiğim Özkan Hekim diye birinin nizamiyeden ayrıldığını gördüm. Arka taraftan 'Gitme, kendine yazık edeceksin Özkan.' diye biri bağırdı. Arkasından 2 el silah sesi geldi. Hekim'in arkasından o gece nizamiyede tanıştığım Halil Burak Balcı gitti. Ben de yanlarına gittiğimde Hekim yerde yatıyordu, Halil Burak Balcı da yanındaydı.'
Ceylan, sabah jetlerin pisti bombalamasıyla kumpasa geldiklerini düşündüğünü ve tel örgülerden atlayarak üssü terk ettiğini öne sürdü.
Çapraz sorgusunda üsten ayrılırken, şehit olan Özkan Hekim'i kimin vurduğunu görüp görmediği sorulan sanık Ceylan, ateş edeni görmediğini savundu.
Duruşmaya, yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
19.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, şehit yakınları ve gaziler ile tarafların avukatları katıldı.
Sanık eski üsteğmen Hasan Alp Koruyucu, İstanbul SAT Komutanlığında çalıştığını, olay tarihinde Harp Okulunda kurmaylık eğitiminde olduğunu söyledi. Koruyucu, olay günü eski Kuzey SAT Grup Komutanı yüzbaşı Özay Cödel'in emriyle birliğine gittiğini, akabinde 8-10 kişilik bir ekiple havaalanına, oradan da Akıncı Üssüne geçtiklerini belirtti. Akıncı Üssü'ne geldiklerinde uçaktan sandıkları indirdiği esnada Cödel'in orada bulunan bir havacı yüzbaşıyla konuştuktan sonra kendisini Yenikent Nizamiyesi'nde görevlendirdiğini ifade eden Koruyucu, 'Nizamiye bölgesinde başka birliklerden de askeri personel vardı. Saat 02.00 sıralarında nizamiyeye gelen bir yüzbaşının emriyle kule bölgesinin güvenliğini sağlamak maksatlı görevlendirildim.' dedi.
Koruyucu, o gece yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
'Kule'nin balkonunda içeri hiç girmeden bekledim. Gün aydınlanınca pistin etrafında bazı araçlar ve etrafında teçhizatlı askerler vardı. Daha sonra Özay Cödel'i aradım, durum hakkında bilgi istedim. Ardından yanına çağırdı. Orada oyuna geldiğimizi, kendisinin İstanbul'a döneceğini, kalan personelin de üsten ayrılabileceğini söyledi. Ben de tel örgülerden atlayıp, ana yola çıktım. Orada bulunan polislere sığındım. Gözaltına alınıp karakol bahçesinde bekletilirken daha sonradan adının Adil Öksüz olduğunu öğrendiğim şahıs da oradaydı. Yanımıza gelen bir kişi 'İmam bu imam.' diye bağırdı. Ben de cami imamı galiba diye düşündüm. Gelen kişiyle Adil Öksüz tartıştılar. Adil Öksüz, Arapça bir ayet okudu.'
Sanık eski astsubay İrfan Altuntaş da üzerine atılı suçları reddederek tahliye talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümüne, eski astsubay İrfan Altuntaş'ın çapraz sorgusuyla devam edildi.
Altuntaş, hakkındaki FETÖ üyesi olduğuna dair tanık beyanlarını reddettiğini belirterek, hayatının hiçbir döneminde bu örgütün okul, yurt ve dershane gibi eğitim merkezlerine gitmediğini savundu.
Soru üzerine, nöbet tuttuğu Akıncı Lojman Nizamiyesi önünde toplanan vatandaşların üzerine ateş etmediğini ileri süren İrfan Altuntaş, orada vurulan vatandaşlara başka kişilerce ateş edildiğini iddia etti.
Sanık avukatları da dava dosyasının daha önce yargılandıkları Akıncı Üssü davasıyla birleştirilmesini talep etti.
Avukat beyanlarının ardından Mahkeme Başkanı Selfet Giray, cumhuriyet savcısına mütalaasını açıklaması için söz verdi. Savcı, sanıkların tutukluluk halinin devamını talep etti.
Duruşmaya verilen kısa aranın ardından ara kararını açıklayan heyet, sanıkların üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti ile kuvvetli suç şüphesinin varlığını gerekçe göstererek, sanıklarının tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının dosyanın Akıncı Üssü davasıyla birleştirme talebinin sanık savunmalarının tamamlanmasının ardından değerlendirilmesine hükmetti.
Davanın görülmesine 6 Eylül'de devam edilecek.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 460 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü' davası
(21 Temmuz 2018, 16:25)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: