Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulundaki eylemlere ilişkin davada 5'i firari 307 sanığın yargılanmasına devam edildi. Duruşmalarda, sanıklardan tutuksuz yargılanan 19'unun, üzerlerine atılı suçların niteliği, kuvvetli suç şüphesinin varlığı, dosyaya sonradan gelen tanık beyanları ile ankesörlü soruşturmalara yönelik bilgi ve belgeler nazara alındığında atılı suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin bulunması gibi sebeplerle tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartılmasına karar verildi.
07.07.2018 15:16 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulundaki eylemlere ilişkin davada 5'i firari 307 sanığın yargılanmasına devam edildi.
02.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Duruşmada tanıkların beyanlarını alan mahkeme, bu beyanlara istinaden sanıklara söz hakkı verdi.
Mahkeme başkanı, tanık A.A'nın, davanın sanığı eski üsteğmen Veysel Kör hakkındaki beyanlarını okudu.
Buna göre, A.A, beyanında Kör ile Kara Harp Okulundayken birlikte olduklarını ve kendisini tanıdığını, darbe girişiminin yaşandığı akşam onu aradığını belirtti.
Telefon görüşmesinde Kör'ün 1 No'lu nizamiyede olduğunu, Harp Okulu Komutanı'nın derdest edildiğini söylediğini anlatan A.A, ayrıca sanığın kendisinden görev yaptığı Fethiye'de kaymakamı derdest etmesini istediğini öne sürdü. A.A, bunun üzerine Kör'e küfrederek telefonunu kapattığını savundu.
Bu beyanlar üzerine diyeceği sorulan Kör, 'Çarpıtılarak aleyhimde verilen beyanlarına katılmıyorum.' dedi.
Telefon konuşmasının anlam bütünlüğü olmadığını iddia eden Kör, 'Konuşmanın başlarında şahıs bana telefonu açar açmaz, 'Devrem naber, napıyon?' diyor. Ben de hal hatır cümlesine yer vermeden, 'Kardeşim iyiyim, emniyet aldık, bekliyoruz.' diyorum. Bu cevabı vermem mantık dışıdır.' diye konuştu.
Sanık Kör, bu kişinin beyanlarının doğruluğu halinde görüşmede bir ihtilal olduğunu ve kendisine görev verildiğini söylemesi gerektiğini ancak ona ısrarla emniyet aldıklarını bildirdiğini iddia etti.
Veysel Kör, 'Şahıstan, ilçeyi alma isteği de absürt bir istektir. Şahıs ilçe komutanı bile değildir. Karakol komutanıdır. Karakol komutanı olan bir şahsın bir ilçeye el koyması, görev yapanların onun sözüne itibar etmesi zaten beklenemez. İlçe komutanı olmayan kişinin ilçeyi alması, hele ki tatil beldesini almak istemesini istemem çok mantıksızdır.' diye konuştu.
Bu kişinin hain yapıyla irtibatlı olduğunu ve FETÖ'nün kendisine iftira attırdığını düşündüğünü savunan Kör, suçlamaları reddetti. Sanık Kör, bu tanık beyanının karar için esas teşkil etmemesini ve dikkate alınmamasını istedi.
Hakkında tanıklık yapan ve FETÖ ile irtibatlı olduğunu ileri süren R.K'nin beyanlarını da kabul etmeyen Kör, bu kişiyi de tanımadığını öne sürdü.
Kör, R.K'nin ifadesini 'çamur at izi kalsın' düşüncesiyle verdiğini iddia etti.
Haklarındaki tanık beyanları okunan bazı sanıklar da aleyhteki ifadeleri kabul etmedi.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmanın bugünkü oturumunda ara karara gidildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde bazı sanıklar hakkındaki talimatla alınan tanık beyanlarını okuyan ve sanıklara söz hakkı veren mahkeme, daha sonra duruşma savcısına bir diyeceği olup olmadığını sordu.
Mütalaasını açıkalayan duruşma savcısı, tutuksuz yargılananlardan 19 kişinin, dosyaya celse arasında giren beyanlar ile ankesörlü soruşturmalara ilişkin bilgi ve belgeler göz önüne alındığında sanıkların atılı suçun vasıf ve mahiyeti, dosyaya yeni gelen deliller, sanıklar hakkında iddianamede gösterilen suçların alt ve üst sınırları dikkate alınarak haklarında tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkartılmasını talep etti.
Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme tutuksuz sanıklar Hamdi Man, Osman Torunoğlu, Volkan Aldırmaz, İbrahim Rahman Kurt, Hüseyin Bayrak, Hürkan Mert, Erol Şasi, Duran Baştuhan, Dursun Yıldırım, Nuri Şimşekoğlu, Murat Albayrak, Halis Lütfü Avcı, Halil İbrahim Öztürk, Muhammed Musab Aytekin, Burak Gürbüz, Ertan Erol, Metin Gülenç ve Ramazan Atım'ın üzerlerine atılı suçların niteliği, kuvvetli suç şüphesinin varlığı, dosyaya sonradan gelen tanık beyanları ile ankesörlü soruşturmalara yönelik bilgi ve belgeler nazara alındığında atılı suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin bulunması gibi sebeplerle tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartılmasına karar verdi.
Duruşma yarına ertelendi.
03.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Ö.A, yakalama kararı bulunan sanıklar Nizam Bedel ve Hüseyin Bayrak ile ilgili beyanda bulundu.
Ö.A, Kırıkkale'de üniversitede okurken Nizam Bedel ile aynı yurtta kaldıklarını, daha sonra ayrı ayrı eve çıktıklarını ancak kendisi ve onun yapıya ait evlerde kaldığını ileri sürdü.
Sanık Hüseyin Bayrak ile de aynı evde kaldıklarını belirten Ö.A, evin sorumlusunun Bayrak ve kendisi olduğunu söyledi.
Mahkeme başkanının niye 2 sorumlu bulunduğunu sorması üzerine Ö.A, Bayrak'ın genel sorumlu olduğunu bildirdi.
Bu beyanın ardından duruşmada tutuklu bulunan sanıklar hakkında talimatla alınan tanık ifadeleri okundu.
Buna göre İstanbul'da tanık olarak dinlenen C.I, ifadesinde, sanıklar Murat Çetin, Veysel Atalay, Mustafa Koca, İzzettin Artokça'nın FETÖ ile irtibatlı olduğunu kaydetti.
C.I'nın beyanları okunarak diyecekleri sorulan sanıklardan Çetin, beyanların kendisine ulaşmadığını ve hazır olmadığını belirterek süre talep etti.
Sanık Veysel Atalay da tanık C.I'yı tanımadığını ve hiçbir beyanına katılmadığını söyledi. Bu kişinin örgütün yönlendirmesiyle iftira atabileceğini öne süren Atalay, FETÖ'den olmayan masum kişilerin karalandığını, kripto elemanların ise korunduğunu savundu.
Kendisinin bir kod adı kullandığı yönündeki iddiaları da reddeden Atalay, tanık beyanının gerçeği yansıtmadığı dile getirdi.
Sanık Mustafa Koca da tanık C.I'nın beyanında kod adı 'Musa' ve 'Sedat' olan kişilerden bahsettiğini, kendisini ise gösterilen bir fotoğraftan teşhis ettiğini anımsattı. Tanığın bahsettiği 'Musa'nın dershaneler kapanmadan önce öğretmenlik yaptığını, 'Sedat'ın ın ise Maliye Bakanlığında çalıştığını söylediğini aktaran Koca, kendisinin ise bu işleri yapmadığını savundu.
Koca, bunun bir karışıklıktan ibaret olduğunu iddia etti.
Sanık İzzettin Artokça da tanığın 'yalan ya da yanlış beyanda' bulunduğunu ileri sürerek, tanığın mahrem imam olarak görev yaptığını belirttiği dönemde kendisinin TSK personeli olmadığını bildirdi.
Herhangi bir örgütsel faaliyette bulunmadığını savunan Artokça, 'Tanık buraya gelse beni tanıyamaz. Eminim. Beni tanırsa her türlü cezaya da razıyım. FETÖ ile hiçbir bağım, ilgim yoktur.' diye konuştu.
Talimatla beyanı alınan tanık M.Y. ise sanık Mümin Haliloğlu'nun örgütle bağı bulunduğunu belirtti. Haliloğlu ise birilerinin isimlerini vermesi gerektiği için üst devresi olduğundan M.Y'nin kendi ismini verdiğini öne sürdü.
Sanıklar Ahmet Kurtay, Mahmut Koç, Ali Aktaş ve Mehmet Fatih Göktaş da haklarında yapıyla bağlantılı olduklarına yönelik tanık ifadelerini kabul etmedi.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmada, sabahki oturumda hakkındaki tanık C.I'nın, yapıyla iltisakı olduğuna yönelik beyanına karşı diyeceği sorulan ancak süre isteyen sanık Murat Çetin söz aldı.
Çetin, C.I'nın beyanlarının doğru olmadığını savunarak suçlamaları reddetti.
Mahkeme daha sonra bazı sanıkların ankesörlü ve kontörlü sabit hatlardan örgütün 'mahrem abileri' tarafından arandıklarına yönelik HTS tespit ve değerlendirme tutanaklarını paylaştı.
Mahkeme başkanı, sanıklardan eski albay Abdullah Topçu'nun Balıkesir il merkezindeki sekiz sabit hattan 60 kez arandığına yönelik bilgiyi paylaştı.
Ayrıca, Topçu'dan sonra ya da önce, yine asker şahıslar Yılmaz Çevik ve Uğur Yılmaz'ın da aynı hatlardan arandığının tespiti aktarıldı.
Çevik ve Yılmaz'ı tanıyıp tanımadığı sorulan Topçu, bu kişileri tanıdığını söyledi. Topçu, aramaların FETÖ ile bağlantısını kesinlikle kabul etmediğini söyledi.
Çevik'in kendi emrinde ve piyade sınıfı bir personel olduğunu, Yılmaz'ın da teğmen olduğunu aktaran Topçu, aramaların herhangi bir sebeple yapılmış olabileceğini ileri sürdü.
Sanık eski öğretmen albay Zafer Alkurt da sabit hatlardan arandığına yönelik kayıtlar karşısında daha sonra konuşmak istediğini belirtti.
Duruşmada, HTS tespit ve değerlendirme tutanakları okunan diğer sanıklar da 'mahrem abiler' tarafından arandıklarına yönelik iddiaları reddetti.
Tutuklama
Mahkemede dünkü ara kararda, tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılan tutuksuz sanık Ramazan Atım da Pozantı'dan SEGBİS vasıtasıyla duruşmaya katıldı.
Mahrem abilerce sabit hatlardan arandığına yönelik kayıtlar olduğu belirtilen Atım, yapılan aramaların sıfır saniye göründüğünü ve kim tarafından arandığını bilmediğini savundu.
Örgüt ile bağı bulunmadığını iddia eden Atım, yapılan aramaların yapıya eleman kazandırmaya yönelik olduğunu düşündüğünü, ancak kimseyle bir görüşme yapmadığını ileri sürdü.
Daha sonra görüşü sorulan duruşma savcısı, hakkında yakalama kararı bulunan sanığın tutuklanmasını talep etti.
Durumu görüşen mahkeme heyeti, Atım'ın tutuklanmasına karar verdi. Mahkeme, sanığın duruşmanın görüldüğü Sincan Cezaevine naklinin sağlanması için de ilgili yerlere müzekkere yazılmasını kararlaştırdı.
Duruşma, yarına ertelendi.
04.07.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Duruşmada, sanık eski üsteğmen Atilla Kahraman'a, hakkında tanık olarak beyanda bulunan M.A'nın ifadelerine karşı söz verildi.
Tanık M.A, talimatla alınan beyanında Atilla Kahraman ile Ankara'da eğitim görürken mahrem imamlar vasıtasıyla tanıştıklarını, daha sonra Tuzla'daki eğitim kapsamında İstanbul'a gittiklerini ve kod adı 'Ahmet' olan örgüt üyesinin evine gittiklerini anlattı. M.A, bir süre sonra Kahraman ile başka eve geçtiklerini, 'Ahmet' kod adlı kişinin de zaman zaman sohbete geldiğini beyan etti.
Kahraman ise M.A'nın devre arkadaşı olduğunu belirterek, mesai arkadaşlığı dışında bu kişiyle bir irtibatı olmadığını öne sürdü. FETÖ mensuplarının kendilerinden olmayan insanlara iftira attığını savunan Kahraman, M.A'nın da örgütle bağlantısı olduğunu kabul ettiğini bildirdi.
Kahraman, meslek hayatı boyunca hiç ev tutmadığını, orduevleri, misafirhaneler ya da üs bölgelerinde kaldığını öne sürerek, M.A'nın beyanlarını kabul etmedi.
Mahkeme başkanının ankesörlü ve kontörlü sabit hatlardan ardışık arama yöntemi de kullanılarak arandığına yönelik kayıtlar bulunduğunu söylediği Kahraman, kendisiyle aynı gün içinde aynı hattan aranan askerleri tanımadığını iddia etti.
Sanık eski yarbay Vedat Tecer de Bayburt'ta 2014'te bir büfedeki sabit hattan arandığına yönelik kayıtlara karşı, üst üste 3 kez arandığını ancak konuşma olmadığını, çünkü sessiz konumdaki telefonunu muhtemelen duymadığını söyledi.
Tecer, cevapsız aramalar üzerine dönüş yaptığını ve 36 saniyelik görüşmenin gerçekleştiğinin de kayıtlarda bulunduğuna dikkati çekerek, büyük ihtimalle büfe sahibinin açtığını ve onunla bir konuşma geçtiğini savundu. Tecer, cevapsız çağrılardan hareketle çıkarım yapmanın da akıl dışı olduğunu ileri sürdü.
Talimatla beyanları alınan gizli tanık 'Aytürk' ve tanık M.M'nin kendi hakkındaki ifadelerini gördüğünü belirten sanık Hüseyin Günen, her 2 tanığın beyanlarını da kabul etmediğini bildirdi.
Günen, 'Samimiyetimle söylüyorum, benim bu örgütle bir bağım yoktur.' ifadesini kullandı.
Duruşmaya, 9 Temmuz pazartesi gününe kadar ara verildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-12 Temmuz (2017) 'Ankara 307 sanık (i. 239) sanık Darbe/Kara Harp Okulu' davası
(07 Temmuz 2018, 15:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: