Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 316 kişinin yargılandığı davaya sanıkların esas hakkındaki savunmalarıyla devam edildi.
23.06.2018 15:27 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 316 kişinin yargılandığı davaya sanıkların esas hakkındaki savunmalarıyla devam edildi.
19.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan sanık eski yüzbaşı Coşkun Kazankaya, 16 Temmuz sabahı da olmak üzere iki kez gözaltına alındığını ancak darbeyle alakalı olmadığı için bırakıldığını söyledi.
2016 Kasım ayında ise FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı ByLock kullandığı suçlamasıyla gözaltına alındığını ifade eden Kazankaya, tanık pozisyonundayken bir anda tutuklandığını ve meslekten ihraç edildiğini anlattı.
"Darbe dahil konusu suç teşkil eden hiçbir eylem ve söylemim olmamıştır." diyen Kazankaya, mesai sonrası ailesiyle bir ziyarete gideceği halde, gece eğitimi emri nedeniyle kışlaya gittiğini belirtti.
Kazankaya, hastane nizamiyesinde görevlendirildiğini, burada televizyon ve internette haberleri gördüğünü ve bazı komutanlarıyla konuştuğunu ancak konuştuğu kişilerin bu işin dışında olduklarını söylediğini öne sürdü.
Daha önce savunma yaptığını hatırlatarak, o savunmasından bazı tekrarlar yapan Kazankaya, ByLock iddiasını da kabul etmedi. Programı kullanmadığını savunan Kazankaya, beraatini istedi.
Uyarıları dinlemedi
Sanık eski yüzbaşı Dilaver Bilgi de savunması için huzura çağrıldıktan sonra mahkeme heyeti yerine duruşma savcısına yönelerek hukuki konularda konuştu.
Mahkeme başkanının esasa ilişkin savunma yapmasını istediği Bilgi, mahkeme heyetine tepki gösterdi.
Heyete yönelik, "Dinliyormuş gibi yapıyorsunuz. Dinliyor görünüyorsunuz, dinlemiyorsunuz." şeklindeki sözleri üzerine mahkeme başkanı, savunmasını yapmazsa salondan çıkarılacağına dair sanığı birkaç kez uyardı.
Esas hakkındaki savunmasından ziyade heyetle ve iddia makamıyla tartışan Bilgi, duruşmanın sağlıklı yapılmasını engellediği, uyarıları da dikkate almadığı gerekçesiyle salondan çıkarıldı.
Esasa ilişkin savunma yapan sanık eski yüzbaşı Efkan Güler ve sanık eski üsteğmen Emrah Coşkunsu da suçlamaları kabul etmedi ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, sabah mahkemeye karşı tutumundan dolayı salondan çıkarılan eski yüzbaşı Dilaver Bilgi savunma yaptı.
Bilgi, "Benim istediğim hakkın yerine gelmesi. Benim de yaptığım bir haksızlık varsa ben bunların hesabını vermeye razıyım. Ama bir yaftayla, 'Sen benden değilsin' şeklindeki bir yargılamayı, haksızlığı kabul etmiyorum." dedi.
Darbenin Türk Silahlı Kuvvetlerine atfedildiğini ama daha derin şeyler olduğunu iddia ederek kendisinin ve başkalarının kurban olarak seçildiğini savunan Bilgi, yargının da bu işin içinden çıkmaya çalıştığını söyledi.
Bilgi, terörist olmadığını öne sürdü.
Duruşma yarın Bilgi'nin savunmasıyla devam edecek.
20.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, dün öğleden sonra savunmasına başlayan sanık eski yüzbaşı Dilaver Bilgi, beyanda bulunmaya devam etti. Savunmasında, hukuk ve anayasa hakkında bilgiler paylaşan Bilgi, daha sonra 15 Temmuz'da yaşadıklarını anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı gün doktora eğitimi dolaysıyla izinli olduğunu belirten Bilgi, akşam da tezkeresini alan bir asteğmenle yemek yediğini ve onu otogara bıraktıktan sonra kışla yanındaki evine gittiğini söyledi.
Bilgi, eve girmeden eşinin bir alışveriş listesi verdiğini, bunun üzerine kışladaki kantine gitmek üzere 3 nolu nizamiyeden giriş yaptığını ifade etti. Giriş yaparken, nizamiyede bir kalabalık olduğunu, nizamiyeden geçtikten sonra kantine gitmeden bazı gruplar görünce onlara ne olduğunu sorduğunu belirten Bilgi, bir subayın "Komutanım, burada terör faaliyeti olacakmış, herkes tedbir alıyor." dediğini iddia etti.
Bilgi, bunun üzerine kimseye danışma ihtiyacı hissetmeden, neler yapabileceğini düşündüğünü ve öncelikle gidip kamuflajını giydiğini bildirdi. Daha sonra silah da aldığını anlatan Bilgi, bazı kursiyer teğmenlerle 1 nolu nizamiyeye gittiğini söyledi.
Kalkışmadan haberi olmadığını da savunan Bilgi, nizamiyedeyken arayan Yüksel Yiğit'in "Dilaver, napıyorsun?" diye sorduğunu, kendisinin de "Komutanım, emniyet alıyoruz." dediğini iddia etti.
Bilgi, Yiğit'in, ısrarla "Sen akıllı adamsın, sakın yanlış iş yapma." gibi şeyler söylemesi üzerine "Komutanım buradayız işte." dediğini dile getirdi.
İki, üç kez arayan Yiğit'e, "Beni boşuna arıyorsunuz. İzmirdesiniz zaten, isteseniz de bana katkınız olmayacak." dediğini iddia eden Bilgi, ilerleyen saatlerde WhatsApp gruplarından sıkıyönetim mesajlarının geldiğini ve buna çok şaşırdığını, donup kaldığını ileri sürdü.
Bilgi, ancak birinci önceliğinin yine oradaki emniyet olduğunu savunarak, nizamiyede beklemeyi sürdürdüğünü anlattı.
Sabah saatlerinde Ankara Jandarma Komutanı Albay Ferdi Korkmaz'ın, Coşkun Kazankaya'nın telefonundan birkaç kez arayıp "Dilaver çabuk o noktayı terket. Oraya operasyon düzenleyeceğim." dediğini anlatan Bilgi, ne olduğunu anlamadığını "Komutanım ne operasyonu, niye operasyon çekeceksiniz." karşılığını verdiğini bildirdi.
- Arabasına binip evine gitmiş
Korkmaz'ın kendisine 20 dakika süre verdiğini de belirten Bilgi, zaten sabah olduğu ve bir sıkıntı yaşanmadığı için oradan ayrılmak amacıyla hazırlık yaptığını iddia etti. Bilgi, arabasına binip evine gittiğini, rahatsız olduğu için yattığını, pazar günü dahil evde kaldığını kaydetti.
Yatağa girdikten sonra "kim, ne yapmış" diye bakmadığını öne süren Bilgi, pazartesi günü, rahatsızlığından dolayı kayınpederinin kendisini yakın olan Gölbaşı'ndaki hastaneye götürdüğünü ifade etti.
Bilgi, doktorun istirahat verdiğini ve ilaç yazdığını belirterek, eve döndüğünü, bir akrabasıyla göndermeye çalıştığı raporunun ise nizamiyeden alınmadığını öğrendiğini ileri sürdü.
Raporu daha sonra faksladığını aktaran Bilgi, eşinin olanları anlattığını, o anlattıkça da olayın vehametini anladığını ve şaşkınlık yaşadığını savundu.
Bilgi, raporu bittikten sonra mesai kıyafetlerini giyerek kışlaya gittiğini, 1 nolu nizamiyede koluna giren kişilerin, kendisini "karga tulumba" destek kıtalarına götürdüğünü söyledi. Bilgi, daha sonra rütbelerinin sökülüp gözaltına alındığını ve tutuklandığını anlattı.
Sanık Bilgi'nin 1,5 gün süren savunmasını tamamlamasının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
21.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Sanık eski yarbay Fazıl Ergün, savunmasına "Darbeci değilim. FETÖ mensubu da değilim." diyerek başladı.
Darbeye yönelik kimseden emir ve talimat almadığını, kimseye de emir ve talimat vermediğini iddia eden Ergün, 15 Temmuz'da Güvercinlik'teki Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığında görevli olmasına rağmen "Meskun mahallerde muharebe harekatı" konulu eğitim vermek üzere Okullar Komutanlığına gittiğini ileri sürdü.
Ergün, Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Merkezi'nden arayan "Zekeriya" isimli binbaşının, 15 Temmuz gecesi Okullar Komutanlığında gece eğitimi yapılacağını, bu doğrultuda kendisinin de harekat başkanı tarafından görevlendirildiğini söylediğini iddia etti.
Okula bu maksatla gittiğini ancak terör saldırısı duyumu gelince herkesin bir yere koşturduğunu gördüğünü ifade eden Ergün, bunu duyunca askeri refleksle 1 no'lu nizamiyeye takviyeye gittiğini savundu.
Nizamiyedeyken arayan amirinin de bilgisi doğrultusunda bulunduğu yerde kaldığını iddia eden sanık Ergün, kendisini arayan astları ve bölük komutanlarına da birlikleri hazırlamalarını söylediğini öne sürdü.
Ergün, gecenin ilerleyen saatlerinde darbe olduğunu anladıklarını ancak kışlada darbeye yönelik eylem gerçekleştirilmediğini iddia etti.
Sanık Ergün, "Sonuç olarak benim darbeyle alakam yoktur. Okullar Komutanlığında da darbeye teşebbüs edilmemiştir. Dışarı birlik çıkarılmamış, içeri de birlik girmemiştir." diye konuştu.
Kışlada terör saldırısına karşı tedbir alındığını ileri süren Ergün, bu kapsamda 1 no'lu nizamiyede sabaha kadar beklediğini savundu.
Ergün, 2 no'lu nizamiye bölgesinde bindiği zırhlı araçtan ateş açtığı suçlamasını da kabul etmeyerek beraatini istedi.
Sanık eski yarbay Hacı Akyel de savunmasında MİT'te görev yaptığını, 15 Temmuz akşamı evindeyken uçak sesleri duyması ve televizyonda köprünün kapatıldığı haberlerini görmesi üzerine önce Jandarma Genel Komutanlığına gittiğini, yaşananlardan dolayı buraya girmeden çok sayıda subayın bulunduğu Jandarma Okullar Komutanlığına geçtiğini anlattı.
İstihbaratçı olduğunu ve böyle bir zamanda dışarı çıkması gerektiğini söyleyen Akyel, 23.00 civarında nizamiyeden giriş yaptığını dile getirdi.
Akyel, Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarını duyduğunu, bu saatten sonra dışarı çıkmak yerine beklemek gerektiğini düşündüğü için orada kaldığını iddia etti.
Sanık eski kursiyer teğmen Fatih Çelik de suçlamaları kabul etmeyerek beraat talebinde bulundu.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasını yapan sanık eski üsteğmen Haldun Zülkadiroğlu, darbe girişiminin yaşandığı dönemde Jandarma Kriminal Daire Başkanlığında görevli olduğunu söyledi.
15 Temmuz'da kışlaya, laboratuvardaki DNA örnekleri ve delillerin muhafazası için arkadaşı üsteğmen Emrah Coşkunsu ile 00.30 civarında gittiğini öne süren Zülkadiroğlu, nizamiyede kışla içinde araç intikalinin yasak ve tehlikeli olduğunun söylendiğini iddia etti.
Amirini arayıp nizamiyede beklemek zorunda kaldıklarını anlattığını bildiren Zülkadiroğlu, daha sonra otoparkta araç içinde beklediğini iddia etti.
Zülkadiroğlu, araçtayken cumhurbaşkanı, başbakan ve komutanların açıklamalarını dinlediklerini, yapacak bir şeyleri olmadığı için geceyi araç içinde geçirdiklerini ileri sürerek, sabah olduğunda tehlikeli olduğunu düşünerek silah aldığını, ancak kısa süre içinde kullanmadan bıraktığını savundu.
Çıkışlar açılınca da eve gittiğini anlatan ve hakkındaki tüm iddiaları reddeden Zülkadiroğlu, beraatini istedi.
O gece tesadüfen gitmiş
Sanık eski binbaşı Haydar Hacıpaşalıoğlu da bayram tatili için ailesiyle Aydın'a gittiğini, sonrasında 11 Temmuz'da onları bırakarak Ankara'ya dönüp mesaiye başladığını kaydetti.
"15 Temmuz'da, yalnızca sosyal tesislerden istifade etmek için Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı kışlasına gittim." diyen Hacıpaşalıoğlu, darbe girişimine katılmak için gittiği iddiasını kabul etmedi. Hacıpaşalıoğlu, "O gece tamamen tesadüfi nedenlerle gittim." diye konuştu.
Hacıpaşalıoğlu, 1 nolu nizamiyeden giriş yapıktan sonra tesislere giderken yolda eğitim kıyafetli bir grupla karşılaştığını, onlar yanından geçerken "Daha ileri gitmeyin, yollar kapalı" gibi ifadeler duyduğunu iddia ederek, ne olduğunu sorduğunda terör saldırısı yapılacağına yönelik duyumlar alındığını, bu yüzden nizamiyelere takviye ekipler gönderildiğini öğrendiğini ileri sürdü.
Bunun ardından gittiği kayıt kabul binasında da benzer şeyler duyduğunu öne süren Hacıpaşalıoğlu, kışla içinde kalmanın daha emniyetli olacağı düşüncesiyle oradan ayrılmadığını savundu.
Hacıpaşalıoğlu, ilerleyen saatlerde internetten durumu öğrendiğini, uçak seslerini de duyduğunu belirterek bulunduğu araç içinde beklemeyi sürdürdüğünü, bu sırada ailesi ve akrabalarıyla da görüşmeler yaptığını söyledi.
Bir ara uyuyakaldığını, uyandığındaysa geceki tedbirlerin kalktığını gördüğünü anlatan Hacıpaşalıoğlu, bunun üzerine oradan ayrıldığını bildirdi.
Paşalıoğlu, savunmasının sonunda beraatini talep etti.
Duruşma, yarına ertelendi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Mart (2017) 'Ankara 317 sanık Darbe/Jandarma Okullar Komutanlığı' davası
(23 Haziran 2018, 15:27)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: