İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanması kapsamında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen, kapatılan TUSKON'un başkanı Rızanur Meral ve genel sekreteri Mustafa Muhammet Günay ile Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de aralarında bulunduğu 86 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
23.06.2018 16:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanması kapsamında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen, kapatılan TUSKON'un başkanı Rızanur Meral ve genel sekreteri Mustafa Muhammet Günay ile Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de aralarında bulunduğu 86 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
18.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Mehmet Ali Göv, FETÖ/PDY ile bir bağlantısının olmadığını iddia etti.
15 Temmuz darbe girişimini lanetlediğini söyleyen Göv, 'Duruşmalara katıldım. Mart ayında hakkımda tutuklama kararı verildiğinden haberim yoktu. Halen kayıtlı adresimde ikamet ediyorum. GBT sorgusunda hakkımda yakalama kararı olduğunu öğrendim. Bana herhangi bir tebligat yapılmadı. Tutuksuz yargılanmamı talep ediyorum.' ifadelerini kullandı.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile iletişim kurmadığını, herhangi bir derneğe üyeliğinin bulunmadığını, örgütün organizasyonlarına katılmadığını, herhangi bir yere bağışta bulunmadığını savunan Göv, 'Örgüte üye olmadığım için, örgütten kimseyi tanımıyorum. Darbe girişimi olduğu sırada işyerindeydim. Darbe ile ilgili bir bilgim yoktur. Darbeyi öğrendikten sonra bütün gün evde kaldım.' ifadelerini kullandı.
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Ali İhsan Özay da gözaltına alındığı gün polislere kapıyı açtığını, yardımcı olduğunu ve yapılan aramalarda herhangi bir suç unsurunun bulunmadığını öne sürdü.
Ticaretle uğraştığını ve çevresini genişletmek için bir derneğe üye olduğunu söyleyen Özay, 'Onları güzel buldum, onlardan faydalanırım diye üye olmuştum. Dernektekileri tanımam. Savcı iddianamede derneğin KHK ile kapatıldığını söylemiş, ama dernek üyelerin kararıyla kapatılmıştır' şeklinde savunma yaptı.
Diş hekimi olduğunu belirten tutuksuz sanık Aylin Kılınç Aydın da 'MARİFED Derneği'nin nerede olduğunu, amacını, faaliyetlerini, nasıl çalıştığını bilmiyorum. Hiçbir üyelik başvurum bulunmamaktadır. Diş Hekimleri Derneği dışında hiçbir deneğe üye olmadım. Çünkü derneklerin getirdiği sorumlulukların üzerime kalmasından korkan biriydim.' diye konuştu.
Şu ana kadar yapılan duruşmalara katıldığını, birçok şeyi duruşmada öğrendiğini söyleyen Aydın, adını derneğe üye olduğu şeklinde veren kişilere dava açacağını kaydetti.
Evinde bulunan iki kitabında iddianamede suç unsuru olduğunu belirten Aydın, 'Bu kitapların suç olduğunu bilmiyorum. Hiçbir şekilde suçlamaları kabul etmiyorum. Yanlışlık olduğunu düşünüyor, geçek suçluların bulunmasını istiyorum. Ben Bylock isimli programı televizyondan duydum, bu programı hiç kullanmadım. Üzerimden 1 dolar çıkmadı. Örgüt yöneticilerini ve üyelerini bilmem, irtibatım da yoktur. FETÖ terör örgütü üyesi değilim 2-3 yıldır adli kontrolüm var. Yüce mahkemenizden öncelikle beraatimi talep ediyorum, adli kontrolün kaldırılmasını talep ediyorum' ifadelerini kullandı.
Savunma yapan bazı tutuksuz sanıklar da haklarındaki suçlamaları reddederek, adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasını talep etti.
Duruşma tutuksuz sanıkların savunmalarına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
19.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Murat Atakan Kayalar, dış ticaret ile uğraştığını, hiçbir örgüt ile bağının olmadığını, TUSKON yönetim kurulunda yedek üye olarak görev yaptığını ve olağan genel kurula katıldığı için suçlandığını ifade etti.
Sanık Kayalar, TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'ndan sonra TUSKON'dan istifa ettiğini, Bank Asya hesabındaki artışın da talimat üzerine olmadığını savunarak, 'Ankara'da ikamet ettiğim için faal üye olmadım. İstanbul'da ticaret ve ekonomi ile ilgili konuşmaların olduğu toplantılara katıldım. Derneğin faaliyetlerinde ve kararlarında imzam olmadı. Yapılan konuşmanın devlete karşı olmasından dolayı çok rahatsız oldum. Başkana bunu dile getirdim, istifa etmek istediğimi de söyledim. Başkan ortamın müsait olmadığını söyledi. Ankara'ya döndüm. Evladım oldu, annem hastalandı. Yaptığım istifanın geri dönüşünü takip edemedim. Oyalandığımı anlayınca bir daha istifa dilekçesi yazdım. Tarafıma cevap verildi. İlk kurul toplantısında istifam onandı. Yazılı onay alan tek kişi benimdir. Yeni listede yer almadım.' diye konuştu.
TUSKON'dan en kısa sürede istifa ettiğini öne süren Kayalar, hakkında Bank Asya'daki hesabında alınan talimat üzerine hesap artış iddialarının olduğunu, bu hesaptaki para artışının 2 bin lirayı geçmediğini, kredi kartı harcamalarının ödenmesi için dönem sonunda para yatırdığını söyledi.
Sanık Kayalar, borç tutarı kadar para yatırdığını, başka bir yerden para girişi ve çıkışı olmadığını dile getirerek, '25 Ağustos-3 Eylül 2014 tarihleri arasında hesap hareketliliği görülmektedir. Annem vefat edince birikmiş 60 bin lirası vardı. Bunun 30 bin lirasıyla borçlarını ödedim, 30 bin lirasını ise ileride kurulacak aile vakfımız için pasif hesabımın olduğu Bank Asya'daki hesabıma aktardım. Kendi bankamdan günlük 10 bin lira EFT işlemi yapılabildiği için 3 gün içinde toplam 30 bin lira yatırdım. Bu parayı dolar hesabına çevirdim. Hesap kapanana kadar bu para hesabımda bekledi. Kendi param ile karışmasın diye pasif hesabıma yatırdım. Bu para emanet paradır. Bank Asya'ya destek olmak için yatırmadım. Fiilen artış olmamıştır. TMSF'ye banka devredildikten sonra da para çekilmemiştir. Banka tasfiye edilince parayı çektim. Yurt dışından gelen veya giden bir para olmamıştır. Devletime karşı illegal yapılanma içerisine girmedim. Örgütsel bir faaliyette bulunmadım.' ifadelerini kullandı.
Tutuksuz sanık Mehmet Seydi Şentürk de savunmasında, hiçbir örgüt bağlantısının bulunmadığını, hain FETÖ örgütünü lanetlediğini, Güngören'de iş yerinin olması nedeniyle çeşitli etkinliklere ve fuarlara katıldığını, işiyle alakalı davetlere katıldığını iddia etti.
Sanık Şentürk, iddianamede dernek üyeliğiyle suçlandığını anlatarak, 'Üye formu bile doldurmadım. Bank Asya'ya iş yerimin yakın olması nedeniyle babamın isteğiyle katılım bankası olduğu için hesap açtım. Talimat üzerine hesap açmadım. Başka bankalarda da hesabım var. Bank Asya'ya destek olmak isteseydim, diğer bankadaki hesaplarımdan para aktarırdım. Turistlik gezi maksadıyla yurt dışına geziye gittim. Gittiğim kişi de herhangi bir derneğe üye değildi. TUSKON ile bağlantım yoktur. Beraatimi talep ediyorum.' dedi.
Savunma yapan diğer tutuksuz sanıklar da suçlamaları reddederek, beraatlerini istedi.
Duruşma yarına ertelendi.
20.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda görülen duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Yusuf Yücel, FETÖ ile iltisaklı bir holdingde insan kaynaklarında yönetici olarak çalıştığı için suçlandığını, şirkete kayyum atandıktan sonra da çalışmaya devam ettiğini, hakkında Bank Asya'yı ayağa kaldırmak için talimatla hesap açtığı iddialarının bulunduğunu belirtti.
Sanık Yücel, Bank Asya'ya hesap açma talimatı vermediğini, çocuklarının okulunun bu hesabı açtığını, okul parası ödendiği zaman bu hesabın kapandığını, okulun öncesinde taksitleri elden aldığını daha sonra otomatik kayıt sistemine geçtiğini, bankanın kredisiyle okulun parasının ödendiğini öne sürdü.
TMSF listesinde adının olmadığını, 100 bin liralık bir kredi çektiğini, bu krediyle kartlarının borcunu kapattığını, kalan parayla besicilik alanında yatırım yaptığını savunan sanık Yücel, şirkette herhangi bir toplantıya katılmadığını iddia etti.
Tutuksuz sanık Salih Bayram da savunmasında, FETÖ ile iltisaklı şirkette çalışmasından ve evinde yapılan aramada bulunan bir kitaptan dolayı suçlandığını öne sürerek, 'İsimsiz biri tarafından şikayet edildim. Yapılan şikayet somut delile dayanmıyor. Hiçbir eylem ile ilişkilendirilmemiş, sadece kimlik bilgilerim verilmiş. Şirkette imza yetkim bile bulunmamaktadır. TUSKON yetkililerine toplantı için özel oda tahsis edildiği iddiası var. Ben satış departmanında çalışıyordum. Bahsi geçen toplantılarla ilgili olarak bir bilgim yoktur. Yapılan aramada bulunan kitap ise dershaneye gittiğimde verilen ücretsiz kitaplardandır. Evimde farklı görüşten çok sayıda kitap vardı.' dedi.
Tutuksuz sanık Kezban Uyar da savunmasında, 2016 yılına kadar Aydınlı Grup'ta çalıştığını, 1990'lı yıllarda babasının isteğiyle üniversite okurken örgütün evine gittiğini, hiçbir zaman 'ev ablası' olmadığını, evde Risale-i Nur okunduğunu, Fetullah Gülen'in kitaplarının okunmadığını, şirkette ise cuma günleri sohbetlerin olduğunu, bu sohbetlerde de Risale-i Nur'un okunduğunu, Gülen'in kitaplarının okunmadığını iddia ederek, bu sohbetlere katılımın azaldığını daha sonra ise sohbetlerin bittiğini aktardı.
Kimsenin himmet verdiğini görmediğini söyleyen sanık Uyar, önce ailesine akrabalarına yardım ettiğini, daha sonrasında tanımadığı insanlara yardım etmek amacıyla sohbeti yapan hocaya 'yardıma ihtiyacı olanlara versin' diye yardım parası verdiğini, örgüte para toplamadığını savundu.
Savunmaların ardından duruşma, yarına ertelendi.
21.06.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmada, savunma yapan bazı tutuksuz sanıklar, suçlamaları reddetti.
Cumhuriyet savcısı savunması alınmayan tutuksuz sanıkların savunmasının tamamlanmasını, haklarında yakalama kararı bulunan sanıklar hakkındaki kararın devam etmesini, tutuksuz sanıklar hakkındaki adli kontrol hükümlerinin devamını talep etti. Savcılık, tutuklu sanıklar açısından bulunan deliller nedeniyle tüm tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini de istedi.
Mahkeme Başkanı Ali Öztürk, taleplerle ilgili tutuklu sanıklara söz verdi.
Söz verilen tutuklu sanık Ömer Faruk Kavurmacı, iddia makamının bugün gerekçe koymadan tutukluğunun devamını talep ettiğini, en başından beri FETÖ üyesi olmadığını savunarak, 'TUSKON'dan ilk istifa eden kişi olduğumu noter kararıyla ispatladım. TUSKON üyeliği nedeniyle tutuklu yargılanan benden başka kimse yoktur. Genel kurulda alkışlamayarak protesto ettiğimi fotoğraf ve video görüntüleriyle ispat ettim. Alkışlayanlar tutuksuz yargılanırken, sadece ben tutuklu yargılanmaktayım. TUSKON yönetiminden sadece 12 kişi sanıktır. Diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında hiçbir soruşturma yokken, kimisi ise serbest bırakılmıştır. Toplumda infial uyandıran benim alkışlamadığım metnin yönetim kurulunun bilgisi dışında hazırlandığı tespit edilmiştir. TUSKON yönetim kurulu arasındaki sanıklar arasında sadece benim ortak olduğum şirkete kayyum atanmıştır. TUSKON ile ilgisi olmayan babam da dosyaya dahil edilmiştir.' diye konuştu.
Şirketlerinde kanuna aykırı işlem yapıldığına dair hiçbir şey tespit edilmediğini öne süren Kavurmacı, şunları söyledi:
'Genel kurulda yapılan ihanet konuşmasına gösterdiğim tepki ve ilk istifa etmem, benim FETÖ üyesi olmadığımı göstermektedir. TMSF tarafından yasal hiçbir yetkisi yokken 2012-2018 tarihine kadar tüm şirket çalışanlarının tüm yazışmaları incelenmiştir. Bu raporlarda dahi şahsımla ilgili hiçbir suç isnadı yoktur. FETÖ'ye finansal destek sağladığıma dair hiçbir delil bulunmamaktadır. Hiyerarşik yapıya dahil olduğuma dair bir delil yoktur. Tutukluluk devamı kararına gerekçe gösterilen kaçma şüphem yoktur. Çocuklarımı 2013 eğitim döneminde Fatih Koleji'nden alarak tavır koyan benim. Bu tavrımın ödüllendirilmesi gerekirken, 22 aydır tutuklanan tek kişi benim. Soyut iddiaları somut belgelerle çürüttüm. Dosdoğru oldum, çelişmedim. Savunmanın temel kaynağı söylemlerim değil, eylemlerimdir. Adalete olan inancımı huzurunuzda yineledim, sabırla bekledim. Yukarıda anlattıklarımı vicdanınıza havale ediyorum. Tutuksuz yargılanmak üzere tahliyemi talep ediyorum.'
Tutuklu sanık Faruk Güllü de 2016'da FETÖ üyeliğinden tutuklandığını, 26 aydır tutuklu olduğunu, 2010 yılında dernekle alakasının olmadığını kanıtladığını, TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu'na katılmadığını, 6. Olağan Genel Kurulu'na da bilgisi dışında isminin listelere yazıldığını, o sırada yurt dışında olduğunu, 2010 yılından tutuklanma tarihine kadar bir tane yönetim kurulu üyesi ve başkanıyla seyahatinin olmadığını söyledi.
Sanık Güllü, 'Bank Asya ile ilgili hazırlanan para akışı listesinde adım yoktur. Çocuklarımın okulu nedeniyle borçlandırma sistemiyle banka hesap açmıştır. Ben bu adamlar yüzünden ciddi sıkıntılar yaşadım. Kaçmam söz konusu değildir. Tahliyemi talep ediyorum.' dedi.
Söz alan diğer tutuklu sanıklar da tahliyelerini istedi.
Mahkeme heyeti, ara kararını yarın Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda açıklayacak.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, firari sanıklar Gülen, Meral ve Günay hakkında, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, 'terör örgütü kurmak ve yönetmek' suçlarından ayrı ayrı 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası ve 'örgüt suçu kapsamında özel belgede sahtecilik' suçundan da ayrı ayrı 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Sanıklardan Ramazan Erdem, Serkan Ercan ve Süleyman Tari'ye 'örgüt suçu kapsamında özel belgede sahtecilik' ve 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından 8,5 yıldan 18'er yıla kadar hapis cezası öngörülen iddianamede, aralarında Ömer Faruk Kavurmacı ve Faruk Güllü'nün de bulunduğu 80 sanığın 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7,5 yıldan 15'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
İddianamede, sanıklarla ilgili sunulan deliller olarak da MASAK raporları, şüpheli ifadeleri, sorgu tutanakları ile 'Boran', 'Demir' ve 'Berat' kod adlı gizli tanık anlatımları, TUSKON 5. Olağan Genel Kurulu sandık kayıt ve hazirun listeleri, iletişim dinleme tutanakları, tanık Yüksel Yılmaz'ın beyanları, ihbar tutanakları, kayyum olarak atanan TMSF raporları, 'ByLock' raporları, Bank Asya hesap dökümleri, Digitürk cevap yazısı, il dernekler müdürlüğünce gönderilen dernek üye kayıt listeleri ve sosyal paylaşım tespitleri yer alıyor.
Tahliye edilip tekrar tutuklanmıştı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından başlatılan soruşturma sonucunda 8 Eylül 2016'da tutuklanan sanıklardan Ömer Faruk Kavurmacı'nın avukatları, 1 Mayıs 2017'de 5. Sulh Ceza Hakimliğine tutukluluğa itiraz başvurusunda bulunarak tahliye talep etmişti. İtiraz dilekçesini değerlendiren hakimlik, dilekçe ekinde sunulan özel bir hastanenin 18 Nisan 2017 tarihli sağlık raporundaki tespitleri değerlendirerek, Kavurmacı'nın tahliyesine karar vermişti.
Silivri Devlet Hastanesi'nin 'mahkumun hayatı için kesin bir tehlike arz etmediği' şeklindeki sağlık raporu üzerine İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nce çıkarılan yakalama kararı çerçevesinde yeniden gözaltına alınan Kavurmacı, 17 Haziran 2017'de tutuklanmıştı.
Paralel yapı-16 Ağustos (2016) 'İstanbul 86 sanık Tuskon Yapılanması/örgüte finansal destek' davası
(23 Haziran 2018, 16:40)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: