İstanbul'da, Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik açılan Akın Atalay, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık'ın da aralarında bulunduğu 20 sanıklı dava sona erdi. 15 sanık hapis cezası aldı. Cumhuriyet gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'a, 'PKK, DHKP/C ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütlerinin içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bu örgütlere bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçunu işlediğinin tüm deliller kapsamında anlaşıldığı belirtilerek 7 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası verildi. 'Terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Vakıf Başkanı Mehmet Orhan Erinç'in 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmasına hükmeden mahkeme, aynı suçtan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Murat Sabuncu ve muhabir Ahmet Şık'ın da ayrı ayrı 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. Mahkeme, 'terör örgütlerine bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan sanıklar Bülent Utku'yu 4 yıl 6 ay, Kadri Gürsel'i 2 yıl 6 ay, Aydın Engin'i 7 yıl 6 ay, Hikmet Aslan Çetinkaya'yı 6 yıl 3 ay, Güray Tekin Öz, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör ile Önder Çelik'i de ayrı ayrı 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, Yusuf Emre İper'i 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı. Twitter'daki 'jeansbiri' hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu hakkında 'terör örgütü yöneticisi olmak' suçundan dava açıldığını hatırlatan mahkeme, sanığın mevcut deliler kapsamında 'silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçuna vücut verdiğini değerlendirdi. Sanığın örgüt içerisindeki konumu, eylemin yoğunluğu, 'jeansbiri' isimli sosyal paylaşımları nedeniyle etki gücü gibi nedenleri dikkate alan mahkeme, sanığı 10 yıl hapis cezasına çarptırdı. Jeansbiri/Kemal Aydoğdu'da ele geçirilen para sayma makineleri, 238 bin 843 dolar, 48 bin 910 lira ve 3 adet toplamda 34 bin lira tutarındaki çekler, suçun işlenmesiyle elde edilen ekonomik kazançlar olduğu anlaşıldığından müsadere edildi. Davada 3 sanık tüm suçlamalardan beraat ederken, firari 2 sanık Can Dündar ile İlhan Tanır'ın dosyaları ise ayrıldı.
28.04.2018 17:34 İstanbul'da, Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarına yönelik açılan Akın Atalay, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık'ın da aralarında bulunduğu 20 sanıklı dava sona gelindi.
24.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada görülen 8. duruşmada tutuklu sanıklar Akın Atalay ve Ahmet Kemal Aydoğdu hazır bulundu. Ahmet Şık ve Murat Sabuncu'nun da aralarında bulunduğu 16 tutuksuz sanık da duruşmada hazır bulundu. Duruşmada Cumhuriyet Savcısı Hacı Hasan Bölükbaşı esas hakkındaki mütalaasını tekrar ettiğini belirtti.
KADRİ GÜRSEL
Mütalaaya karşı söz verilen tutuksuz sanık Gazeteci Kadri Gürsel, 'Mütalaada 'Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme' suçundan cezalandırılmam isteniyor. Bu da 3 temele dayandırılıyor. Birincisi 12 Temmuz 2016 tarihinde kaleme aldığım 'Erdoğan babamız olmak istiyor' başlıklı yazım. İkincisi Bylock kullanıcısı olduğu belirtilen FETÖ'den hakkında soruşturması olan Cihan, Zaman ve Bugün gazetesi çalışanları ile iletişimde olduğum iddiasıdır. Üçüncüsü de 34 gün yayın danışmanlığı yaptığım gazetede yayın politikasını değiştirerek terör örgütünü desteklediğimin öne sürülmesidir. Bu iddialar gerçek dışıdır' dedi.
Bylock kullananlarla iletişimde olduğu iddiasını reddeden Gürsel, 'Benden görüş almak için aradılar, ben görüş vermedim. Gazetecileri herkes arar. Gazetecilerin işinin niteliğine bakmalısınız. Hakkımda küçük bir kanıt bile bulamazsınız çünkü yok. Bylock kullanıcısı olduğu belirtilen kişiler SMS atmışlar. İletişim karşılıklı olur. SMS'ler tek taraflıdır. Benden karşılık bulamamışlardır. Ben kendilerine yardımcı olmamışımdır. Bunların bana musallat olmalarının nedeni benim muhalif bir görüşte olmamdan kaynaklanmaktadır' dedi. Kadir Gürsel, 34 gün gazetenin yayın danışmanlığını yürüttüğünü söyleyerek, gazetenin yayın politikasının değiştirilerek örgüte destek verdiği iddiasını da reddetti. Dava kapsamında 11 ay tutuklu kaldığını hatırlatan Gürsel, 'Beraatimi talep ediyorum' diye konuştu.
AKIN ATALAY
Tutuklu sanık Akın Atalay, bilgisayarında yapılan aramalarda ele geçirildiği iddia edilen terör örgütü Fetullah Gülen'in fotoğrafının yer aldığı ve 'Daussila' başlıklı yazıya ilişkin açıklama yaptı. Atalay söz konusu dijital inceleme raporunda Gülen'in fotoğrafının nerede, nasıl bulunduğuna ilişkin bir açıklama yapılmadığını kaydederek, Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması davasında müdahil olduklarını ve o davada da avukatlık yaptığını anlattı. Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması ve Danıştay dava dosyasının Ergenekon Davası ile birleştirildiğini anımsatan Atalay, 'Söz konusu bu belge Alparslan Arslan'ın bürosundaki aramalarda ele geçirilen bir belgedir. Benden elde edilen bir belge değildir. Bu belge de dava dosyası içinde bulunmaktadır. Raporda neden böyle bir şeye başvuruldu ben bilemem ama adalet açısından üzücü ve vahimdir' dedi.
Can Dündar'ın el yazısı ile yazmış olduğu tweetine de değinen Atalay, 'Deliller arasında Can Dündar'ın el yazısıyla yazılmış bir tweetine de yer veriliyor. Ancak içeriğe bakınca onun bu dava ile ilgili olmadığı görülüyor. Sadece bana ait antetli bir kağıda yazıldığı için benimle ilişkilendirilmiş. Kaderin cilvesi, tweet tarihi 17 Aralık 2015. Ama MİT TIR'ları soruşturması nedeniyle tutuklu olduğu için Silivri Cezaevinde olması gerekiyor o tarihte. Can Dündar o sırada Silivri'den Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na getirilmiş. Ben de o duruşmada avukat olarak vardım. O dava da uzun sürmüştü. Can Dündar duruşma esnasında benden not kağıdı istedi ben de antetli not kağıdı verdim. Can Dündar el yazısıyla yazdığı yazıyı Twitter'dan paylaşması için asistanına iletmiş. Dijital raporda söylenen bundan ibarettir' dedi.
Atalay hakkındaki suçlamaları reddetti, mütalaayı eleştirdi. Akın Atalay, 'Burada yargılananlar, gazetenin ve vakfın maliye bakımından gelişmesini sağlamıştır. Gazetecilik yaptığımız için suçlanıyoruz ve yargılanıyoruz. Alnımız ak, başımız dik' şeklinde konuştu.
Davanın siyasi olduğunu söyleyen Atalay, 'Bu gazeteyi baskıyla, tehditle korkutarak teslim alamazsınız. Bu gazetenin mensuplarını, yöneticilerini hapse atarak cezalandırarak susturamazsınız. Bu gazetenin tarihi bunun en çarpıcı örnekleriyle doludur. Sonucu tarih yazacaktır. Gazete demokrasi, adalet, özgürlük ve insan haklarını savunmayı ilke edinmiştir. Bunu yaparken başımıza bir bela gelir, gazetemizi kapatırlar, çalışanlarımızı mağdur ederler, kendimizi ateşe atmayalım diye düşünmez, gerekirse yanmayı göze alırlar. Bu gazetenin yüreği de adı kadar Cumhuriyet için atar. Gazetede çalışanları korkutulamaz susturulamazlar' diye konuştu.
Akın Atalay 'Gazeteciliğin yargılandığı ve basın özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün çiğnendiği bu haksız dava ve suçlamalar karşısında sözlerimi ünlü şairimiz Tevfik Fikret'in 100 yıl öncesinden sanki bu dava ve yargılama süreci için söylenmiş mısralarıyla bitiriyorum. 'Haksızlığın envaını gördük. Bu mu kanun? En gamlı sefaletlere düştük; bu mu devlet? Devletse de, kanunsa da artık yeter olsun; Artık yeter olsun bu deni zulm ü cehalet…''şeklinde konuştu.
Sanık Güray Öz daha önce yaptığı savunmaları tekrarladığını, tüm suçlamaları reddettiğini söyledi.
Yaklaşık 40 yıldır karikatür çizdiğini ifade eden sanık Musa Kart, 'Bu süreç içinde pek çok siyasi döneme ve liderliğine tanıklık ettim. Yaşadığımız bu dönem için hukuktan ve adaletten en uzak olanıydı diyebilirim. Cezaevinden çıktıktan sonra ne çok insanlarla el sıkıştım, kucaklaştım. İçlerinden biri bile 'Sizin davanız siyasi değildi' demedi diyemedi. Cumhuriyet Davası'nda bu salonlar onurlu ve dürüst insanların duruşuna tanıklık etti. Bu süreçte paçalarımıza kirlerini bulaştırmak isteyenler, kumaşımızın leke tutmadığını bilemediler ne yazık ki. Bu karar duruşmasında kendim için bir talebim yok. Tekrar söylemek zorundayım ki muhalif gazetecileri, siyasetçileri, akademisyenleri ve öğrencileri cezaevinde gösteren fotoğraf, benim güzel ülkeme yakışmıyor' şeklinde savunma yaptı.
Gazeteciliğin suç olmadığını kaydeden sanık Ahmet Şık ise 'Hapishanelerle ilgili konuşurken, 'Ben Ergenekoncu iken' ya da 'Ben FETÖ'yken' diye başlayan cümleler kuruyorum. Herkesin bildiği üzere, şimdilik iki ayrı hapishane deneyimim var. İlkinde, şimdi FETÖ denilen Gülen Cemaati'nin komplosuyla, mesleki faaliyetlerim suçlama konusu edilerek tutuklandım. İkinci tutuklanmam ise bu yargılamanın konusu nedeniyle oldu' ifadelerini kullandı.
Önceki beyanlarını tekrar eden Ahmet Şık, sözlerinin ve yaptıklarının arkasında olduğunu söyledi.
Sanık Aydın Engin de mütalaanın iddianamenin tekrarı niteliğinde olduğunu anlatarak 'Sizden hiçbir talebim yok. Buna beraat de dahil. Sizden tek talebim mütalaaya itibar etmeyin ama çöpe de atmayın. Hukuk fakültelerinde ders olarak anlatılacak. Sözlerim bundan ibaret' dedi.
Esas hakkında savunmalarını yapan diğer sanıklar da iddianamede ve mütalaada isnat edilen tüm suçlamaları reddetti.
SAVCI MÜTALAASINI AÇIKLAMIŞTI
Cumhuriyet Gazetesi Davası'nın 16 Mart'ta görülen duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını açıklayan Başsavcıvekili Hacı Hasan Bölükbaşı gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Hikmet Çetinkaya, Orhan Erinç, Ahmet Şık, Önder Çelik, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Karasinir, Güray Tekinöz, Bülent Utku, Aydın Engin ve Kadri Gürsel'in 'Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme' suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapislerini talep etmişti. Muhasebe çalışanı Yusuf Emre İper'in Twitter'daki paylaşımları nedeniyle 'FETÖ/PDY propagandası yapmak' suçundan 2 yıldan 7,5 yıla kadar hapsi istenen mütalaada, Cumhuriyet gazetesi kitap eki sorumlusu Turhan Günay ile yine Cumhuriyet gazetesi çalışanları Bülent Yener ve Günseli Özaltay'ın ise beraatleri istenmişti. Twitter'da 'Jeansbiri' isimli hesabın sahibi olan Ahmet Kemal Aydoğdu'nun ise 'FETÖ yöneticiliğinden' 10 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep edilen mütalaada, firari sanıklar Can Dündar ile ABD muhabiri İlhan Tanır'ın dosyalarının ayrılması talep edilmişti.
25.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada sanık avukatları, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını tamamladı.
Avukatlar müvekkillerinin suçsuz olduğunu iddia ederek, beraat talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, sanıklara son sözlerini sordu.
Tutuklu sanık Akın Atalay son sözünde, 'Heyetin kararı ne olursa olsun bilinmesini isteriz ki, Cumhuriyet gazetesi ve biz Cumhuriyetçiler, kötülüğe karşı direnmekten asla vazgeçmeyeceğiz.' dedi.
Sanık Ahmet Kadri Gürsel, gazeteci oldukları için tutuklandıklarını, önlerine boş bir iddianame konulduğunu, uzun tutukluluğun infaza dönüştüğünü iddia ederek, kendisi ve tüm sanık arkadaşları için beraat talep etti.
Davada gazeteciliğin yargılandığını savunan sanık Güray Tekin Öz, 'Cumhuriyet gazetesini terör örgütüyle ve FETÖ'cülükle suçlamak insan aklıyla alay etmektir. Umarım böyle yapmazsınız. Çünkü bu aydınlara yakışmaz.' şeklinde konuştu.
Özgürlüğün güzel olduğunu ifade eden sanık Murat Sabuncu, gazeteciliğin suç olmadığını söyledi.
Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ'ın daha önce kendisine 'Sende James Bond ruhu var' dediğini hatırlatan sanık Aydın Engin, 'Ben bunu iltifat olarak anlamıştım. Ama düşündüm ki o majesteleri adına çalışıyordu, ben halk adına çalışıyorum. Burada halkın haber alma özgürlüğü yargılanıyor. Size de halkın haber alma hakkını savunmak düşüyor, zor bir görev, size yardımcı olamayacağım, tek başınıza yapacaksınız. Hoşçakalın.' diye konuştu.
Sanık Hikmet Çetinkaya, FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen'in kim olduğunu ve amacını, Cumhuriyet gazetesinde yıllarca yazdığını, Gülen'e yardım etmekle suçlandığını, suçlamaların hepsini reddettiğini ifade etti.
Sanık Bülent Yener, 'Son sözüm yok' şeklinde konuşurken, sanık Orhan Erinç son sözünde avukatlara teşekkür etti.
Son sözü sorulan Ahmet Şık ise şunları kaydetti:
'Bu daha başlangıç diyerek başlıyorum. Siyaset, bürokrasi ve medyanın kimi mensuplarından oluşan bir çetenin hayata geçirdiği bu komplonun amacı en başından beri belliydi. Tüm yaşamı boyunca hukuksuzlukların, hak ihlallerinin karşısında duranlar adına ilk günden bu yana söylediğimizi tekrarlayarak bu çeteye ve benzerlerine hak ettiği yanıtı verelim o halde: Asıl siz teslim olun.'
Son sözlerin söylenmesinin ardından konuşan Mahkeme Başkanı Dağ, kararın 20.30'da açıklanacağını bildirdi.
VE SON KARAR
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada, kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti, sanıklar Bülent Yener, Turhan Günay ve Günseli Özaltay hakkında 'silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte terör örgütüne yardım etme' suçundan dava açıldığını belirterek, sanıkların terör örgütlerine yardım ettikleri iddia olunan süreçte taşıdıkları sıfat, yardım kavramını somutlaştıran iş ve eylemlere yönelik katkı durumları dikkate alındığında cezalandırılmalarına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraatlerine karar verdi.
Mahkeme, Cumhuriyet gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın, 'PKK, DHKP/C ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütlerinin içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bu örgütlere bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçunu işlediğinin tüm deliller kapsamında değerlendirildiğini belirtti. Somut olayda suçun işlendiği zaman, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, güttüğü amaç ve saik, kasta dayalı kusurunun ağırlığı ve eylem içerisinde yer alma şeklini dikkate alan mahkeme, Atalay'ı bu suçtan 7 yıl 13 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı.
'Sanığın geçmişi, yargılama sürecindeki söz, tutum ve davranışları üzerine atılı suç nedeniyle herhangi bir pişmanlığının bulunmayışını' göz önünde bulunduran mahkeme, Atalay'ın cezasında takdiri indirim uygulamadı.
Mahkeme, Atalay'ın 'tutuklu kaldığı süre, verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın süresi, sanık aleyhine bu aşamada yer alan koşulların mevcudiyetinin kısmen ortadan kalkması ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5. maddesi uyarınca tutukluluğun bu aşamada ölçülü bir tedbir olmayacağını' dikkate alarak, tahliye edilmesine hükmetti.
'Terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Vakıf Başkanı Mehmet Orhan Erinç'in 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmasına hükmeden mahkeme heyeti, aynı suçtan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Murat Sabuncu ve muhabir Ahmet Şık'ın da ayrı ayrı 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi.
Mahkeme, 'terör örgütlerine bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan sanıklar Bülent Utku'yu 4 yıl 6 ay, Kadri Gürsel'i 2 yıl 6 ay, Aydın Engin'i 7 yıl 6 ay, Hikmet Aslan Çetinkaya'yı 6 yıl 3 ay, Güray Tekin Öz, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör ile Önder Çelik'i de ayrı ayrı 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, Yusuf Emre İper'i 'terör örgütü propagandası yapmak' suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı.
Twitter'daki 'jeansbiri' hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu hakkında 'terör örgütü yöneticisi olmak' suçundan dava açıldığını hatırlatan mahkeme, sanığın mevcut deliler kapsamında 'silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçuna vücut verdiğini değerlendirdi. Sanığın örgüt içerisindeki konumu, eylemin yoğunluğu, 'jeansbiri' isimli sosyal paylaşımları nedeniyle etki gücü gibi nedenleri dikkate alan mahkeme, sanığı bu suçtan 10 yıl hapis cezasına çarptırarak, tutukluluk halinin devamına karar verdi.
'Jeansbiri'nden ele geçirilen paralar müsaderede
Mahkeme, Aydoğdu'da ele geçirilen para sayma makineleri, 238 bin 843 dolar, 48 bin 910 lira ve 3 adet toplamda 34 bin lira tutarındaki çeklerin suçun işlenmesiyle elde edilen ekonomik kazançlar olduğu anlaşıldığından müsaderesine karar verdi.
Ceza alan 14 sanık hakkında yurt dışına çıkış yasağı koyan mahkeme, sanıklar Mehmet Orhan Erinç, Bülent Utku, Güray Tekinöz, Önder Çelik, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya, Turhan Günay ve Akın Atalay'ın 'güveni kötüye kullanma' suçundan beraatlerine hükmetti.
Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararı bulunan firari sanıklar gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ve İlhan Tanır'ın yapılan tüm aramalara rağmen henüz yakalanmamış ve savunmalarının alınamamış olması nedeniyle dosyalarının ayrılmasına karar verdi.
Üye hakimden muhalefet şerhi
Mahkeme, sanık Kadri Gürsel hakkında verilen kararı oy çokluğu, diğer kararları ise oy birliğiyle aldı.
Üye hakim Halit İçdemir, muhalefet şerhinde 'Kadri Gürsel hakkında 'silahlı terör örgütüne yardım etme' suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de ayrıntıları gerekçeli kararda açıklanacağı üzere, şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca yüksekte olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmanın mümkün olmadığı gözetilerek, sanığın bu suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.' dedi.
İŞTE SANIKLAR, ALDIKLARI CEZA VE İŞLEDİKLERİ SUÇLAR
1) Cumhuriyet gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay: 7 yıl 13 ay 15 gün hapis
İşlediği suç: 'PKK, DHKP/C ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütlerinin içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte bu örgütlere bilerek ve isteyerek yardım etmek'
2) Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Vakıf Başkanı Mehmet Orhan Erinç: 6 yıl 3 ay hapis
İşlediği suç: 'Terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek'
3) Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Murat Sabuncu: 7 yıl 6 ay hapis
4) Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ahmet Şık: 7 yıl 6 ay hapis
İşledikleri suç: 'Terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek'
5) Bülent Utku: 4 yıl 6 ay
6) Kadri Gürsel: 2 yıl 6 ay
7) Aydın Engin: 7 yıl 6 ay
8) Hikmet Aslan Çetinkaya: 6 yıl 3 ay
9) Güray Tekin Öz: 3 yıl 9 ay hapis
10) Hacı Musa Kart: 3 yıl 9 ay hapis
11) Hakan Karasinir: 3 yıl 9 ay hapis
12) Mustafa Kemal Güngör: 3 yıl 9 ay hapis
13) Önder Çelik: 3 yıl 9 ay hapis
İşledikleri suç: 'Terör örgütlerine bilerek ve isteyerek yardım etmek'
14) Cumhuriyet gazetesi muhasebe çalışanı Yusuf Emre İper: 3 yıl 1 ay 15 gün hapis
İşlediği suç: 'Terör örgütü propagandası yapmak'
15) Twitter'daki 'jeansbiri' hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu: 10 yıl hapis
İşlediği suç: 'Silahlı terör örgütü üyesi olmak'
BERAAT EDENLER
Davada 3 sanık tüm suçlamalardan beraat etti. Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, gazete çalışanları Bülent Yener ve Günseli Özaltay hakkında beraat kararı verildi.
DOSYASI AYRILAN FİRARİLER
Diğer 2 sanık olan firariler Can Dündar ve İlhan Tanır’ın dosyaları ise ayrıldı. Bu isimlerin yargılanmasına devam edilecek.
'CUMHURİYET VAKFI YÖNETİM KURULU SEÇİMLERİ SONRASINDA YAYIN POLİTİKASI DEĞİŞTİ'
Bir önceki duruşmada savcının sunduğu esas hakkındaki mütalaada, Cumhuriyet Vakfı'nın yönetim kurulu seçimlerine geniş ölçüde yer verilerek seçimler sonrasında gazetenin yayın politikasının değiştiği ifade ediliyordu. Bu süreçten sonra gazetenin basın özgürlüğü ile bağdaşmayan, hukuka aykırı ve terör örgütlerinin eylemleri ve amaçları doğrultusunda yayınlar yapmaya başladığı öne sürüldü. Gazetenin, özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsüne uzanan süreç ve sonrasında yayın politikası, vakıf yönetim kurulundaki değişiklikle 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğradığı ileri sürüldü.
'BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ARKASINA SIĞINILARAK İLLEGAL ÖRGÜTLERİN EYLEMLERİ MEŞRU GÖSTERİLDİ'
Önce yazar olan sonradan genel yayın yönetmeni olan Can Dündar ve Akın Atalay'ın özellikle etkin rol oynayarak gazete politikasının değiştirildiği, Mustafa Balbay ve Alev Coşkun gibi Atatürk ilkelerine bağlı kişilerin tasfiye edildiği iddia edildi. Bu şekilde dizayn edilmeye çalışılan gazetede, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin toprak bütünlüğüne karşı eylemler gerçekleştiren PKK/ KCK, DHKP/C ve FETÖ/PDY terör örgütlerini destekleyen yayınlara yer verildiği anlatıldı. Basın özgürlüğünün arkasına sığınılarak illegal örgütlerin eylemlerinin meşru gösterildiği öne sürüldü. Gazetenin haberlerinden birçok örnekler verilen mütalaada, MİT TIR'ları haberleriyle Türkiye'nin terörü destekleyen bir devlet olduğu yönünde algı yaratıldığı da ifade edildi.
OSMAN KAVALA İLE AYDIN ENGİN ARASINDA GÖRÜŞMELERE DEĞİNİLDİ
Mütalaada, halen başka bir soruşturma kapsamında tutuklu bulunan işadamı Osman Kavala ile sanık Aydın Engin arasındaki cep telefonu görüşmelerine de değinildi. Mütalaada, söz konusu mesaj içeriklerine göre kimseden emir, talimat, maddi destek almadıklarına yönelik sanık beyanlarının aksine Aydın Engin'in Avrupa Birliği'nden fon aradığı, bağımsız ve emir almadıkları yayınlarını AB'den fon arayarak nasıl sürdüreceği sorusuna da yer verildi. Devlet ve toplumun sürekliliği için her özgürlük gibi basın özgürlüğünün de sınırı olduğu, sanıkların bağımsız yayın yürüttüklerini beyan etmişseler de silahlı terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda, Türkiye'nin toprak bütünlüğü aleyhine sübjektif, tarafsızlıktan uzak yayıncılık yaptıkları öne sürüldü.
Paralel yapı-04 Nisan (2017) 'İstanbul 20 sanık (ilk 19) Cumhuriyet Gazetesi Yapılanması' davası (bitti)
Paralel yapı-31 Ekim (2016) 'İstanbul Cumhuriyet gazetesi' soruşturması
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(28 Nisan 2018, 17:34)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: