Altan Öymen: Özel Harp Dairesi eski başkanlarından Orgeneral Kemal Yamak, yazdığı kitapta daireyle ilgili bazı belgeler yayınladı. O kitap, Ergenekon davasının soruşturması sırasında ortaya çıkan ´yere gömülü silahlar´ konusunun başlangıcıyla ilgili bilgiler de içeriyordu. ´Gayr-i nizami harp´e hazırlık olmak üzere, ülkemizin belirli yerlerinde oluşturulan gizli silah depolarının durumunu anlatıyordu. Bunların Seferberlik Tetkik Kurulu´nun görev ve yetkileriyle yapıldığını, kayıtlarının tutulmuş bulunduğunu ve her zaman kontrol edildiğini bildiriyordu. İşin ilginç yanı, o depo kayıtlarının en az bir kısmının, Ergenekon soruşturması sırasında evinde arama yapılan İbrahim Şahin´in CD´lerinde ve bilgisayarının harddiskinde bulunmasıydı: ´Çok gizli- gayri nizami harp gizli depolama faaliyetleri devamlı talimatı´, ´çok gizli- gayri nizami harp/6 gnh. Hrk. Pl. Hz. Yönergesi´, ´çok gizli- gayri nizami harp/7 mukavemet komutanlıklarının teşkili´, ´çok gizli- depo ve krokiler, depo keşif planı´, ´çok gizli- söğütözü orman içi dinlenme yeri - depo ve krokiler´, ´çok gizli depo ve krokiler/kroki-foto-haritalar klasörü içerisinde ´kızılay planı.xls´ isimli dosya içinde ´zafer anıtı´, ´metro izmir cad. Girişi´, ´metro kızılay genel müd. Girişi´, ´metro gazi mustafa kemal cad. Girişi´, ´metro sakarya cad. Girişi´, ´metro ziya gökalp cad. Girişi´. ´Kozmik odadan çıkması beklenen belgeler´den bir kısmının bunlar olduğunu belirtiliyor. Ayrıca şu da öğrenilebilir: Geçen yılın başlarında Türkiye´nin çeşitli yerlerinde, yerin altı kazılarda aranan silahlar, Seferberlik Tetkik Kurulu´nun kendi görevi çerçevesinde depoladığı silahlar mıdır? Yoksa birtakım darbe sanıklarının kendi örgütsel araçları için özel olarak gömdüğü silahlar mıdır?
Özel Harp´teki aramalar gömülü silahların izini bulmak için mi?
Altan Öymen: Özel Harp Dairesi (ÖHD) eski başkanlarından Orgeneral Kemal Yamak, yazdığı kitapta daireyle ilgili bazı belgeler yayınladı. O kitap, Ergenekon davasının soruşturması sırasında ortaya çıkan ´yere gömülü silahlar´ konusunun başlangıcıyla ilgili bilgiler de içeriyordu. ´Gayr-i nizami harp´e hazırlık olmak üzere, ülkemizin belirli yerlerinde oluşturulan gizli silah depolarının durumunu anlatıyordu. Bunların Seferberlik Tetkik Kurulu´nun görev ve yetkileriyle yapıldığını, kayıtlarının tutulmuş bulunduğunu ve her zaman kontrol edildiğini bildiriyordu. İşin ilginç yanı, o depo kayıtlarının en az bir kısmının, Ergenekon soruşturması sırasında evinde arama yapılan İbrahim Şahin´in CD´lerinde ve bilgisayarının harddiskinde bulunmasıydı: ´Çok gizli- gayri nizami harp gizli depolama faaliyetleri devamlı talimatı´, ´çok gizli- gayri nizami harp/6 gnh. Hrk. Pl. Hz. Yönergesi´, ´çok gizli- gayri nizami harp/7 mukavemet komutanlıklarının teşkili´, ´çok gizli- depo ve krokiler, depo keşif planı´, ´çok gizli- söğütözü orman içi dinlenme yeri - depo ve krokiler´, ´çok gizli depo ve krokiler/kroki-foto-haritalar klasörü içerisinde ´kızılay planı.xls´ isimli dosya içinde ´zafer anıtı´, ´metro izmir cad. Girişi´, ´metro kızılay genel müd. Girişi´, ´metro gazi mustafa kemal cad. Girişi´, ´metro sakarya cad. Girişi´, ´metro ziya gökalp cad. Girişi´. ´Kozmik odadan çıkması beklenen belgeler´den bir kısmının bunlar olduğunu belirtiliyor. Ayrıca şu da öğrenilebilir: Geçen yılın başlarında Türkiye´nin çeşitli yerlerinde, yerin altı kazılarda aranan silahlar, Seferberlik Tetkik Kurulu´nun kendi görevi çerçevesinde depoladığı silahlar mıdır? Yoksa birtakım darbe sanıklarının kendi örgütsel araçları için özel olarak gömdüğü silahlar mıdır?
Seferberlik Tetkik Kurulu´nun 1952 yılından bu yana süren tarihi içinde birçok tartışmalı olayla ilgili olduğu, hep yazılıp söylenmiştir. 1952´de NATO´ya girişimizden sonra o kurulun üstlendiği görevlerden birinin adı, zaten ´gayr-ı nizami harp´ti. Yani ´düzenli olmayan savaş´ veya ´düzen dışı savaş´... Bu görevin özeti şuydu: ´Barış´ zamanında ´gayr-ı nizami harp´ hazırlığı yapmak, savaşta da bunun uygulamasına geçmekti. Bu ´gayr-ı nizami harb´ın türü de, ABD´nin konuyla ilgili dokümanlarından Türkçeye çevrilerek tanımlanmıştı. Şöyleydi: ?Seferde (savaşta) düşman gerisinde kalarak veya çeşitli usullerle düşman gerisine sızarak, düşman gerisinde kalan halkla beraber, silahlı kuvvetlerin harekatını desteklemek veya mukavemeti (direnişi) tek başına üstlenerek, kurtuluşu sağlamak maksadıyla yapılan ve uygulamada özellikleri olan bir harp türü.? Bu ´harp türü´nün barış zamanındaki ´hazırlık´ları sırasında -gene Amerikan kaynaklarından alınıp Türkçeye çevrilen terimlerle- ´psikolojik harp´ gibi, ´istikrar harekatı´ gibi, görevler de vardı. Bütün bu görevleri yürütecek olan birimin adı sonradan ´Özel Harp Dairesi´ olarak belirlendi. Uzun bir süre o ad altında çalıştı. Sonra yeniden adı değişti. ´Seferberlik Tetkik Kurulu´ adı altında çalıştı.
12 Mart´taki ´kontrgerilla´
O çalışmalar sırasında neler yapıldı?.. Tabii, yapılanlar gizliydi. Gerçi, önemli toplumsal olaylar çıktığı veya bazı fail-i meçhul suçlar işlendiği sıralarda, söylentiler ortaya çıkıyordu. Bunlar bazı ´gizli güçler´in eseri olabilirdi. Veya en azından o güçlerin etkisi, tahriki veya teşvikinin sonucu olabilirdi... O ´gizli güç´lerin arasında sivil istihbarat birimleri olabileceği gibi, askeri istihbarat birimleri de olabilirdi. 12 Mart 1971 muhtırasından sonraki sıkıyönetimli yarı askeri rejim sırasındaki olaylarda bir ´kontrgerilla´ sözü dolaştı. Gerek sol örgütlere karşı yürütülen harekatta, gerek tutuklananların sorgulanması sırasında, o işleri yürütenlerin, o ad altındaki bir askeri örgütün mensupları olduğu söylendi. Bunu söyleyenler zaten bizzat o işleri yürütenlerdi. Ünlü Ziverbey Köşkü gibi sorgulama merkezlerinde sorguya çektikleri kimselere ?Hiçbir şeyleri gizleme. Yoksa senin için fena olur. Burası kontrgerilla merkezidir. Burada anayasa, babayasa işlemez? diyorlardı... İşte o sıralarda ´kontrgerilla´nın ne olduğu konusundaki tahminler yapılırken ´Özel Harp Dairesi´nin adı geçmeye başladı. Ama görevinin ve yetkilerinin ne olduğu bilinmeden...
Ecevit de bilmiyordu
Bunu, 1961´den itibaren ya Çalışma Bakanı olarak hükümette, ya da -CHP´nin genel sekreteri veya genel başkanı olarak- muhalefette bulunan Bülent Ecevit de bilmiyordu. Bunu ancak, 1974´te Başbakan olduktan sonra, kendi isteği üzerine düzenlenen bir ´briefing´de öğrendi. O brifingi alan ilk başbakan da oydu. Demek ki, daha önceki başbakanlar da konuyu bilmiyorlardı. Ecevit, bu kadar gizlilik ve görev ve yetkileri açısından belirsizlik içindeki bu örgütün, hakkındaki şüpheleri giderecek bir yapılanmaya kavuşmasını istedi. 1977´den sonra kurduğu hükümetlerde Genelkurmay Başkanları´na bu konuda talimat verdi. Kenan Evren´in Genelkurmay Başkanlığı´nda birimin adı tekrar değişti. Görevleri yeniden ´Seferberlik Tetkik Kurulu´ adı altında yapılandırıldı.
Yere gömülü silahlar
O arada, bazı bilinmeyenler de öğrenilmeye başladı. Örgütün eski mensuplarının anıları yayınlandı. Aralarında, 1971´de tuğgeneralken Özel Harp Dairesi Başkanlığı yapan Orgeneral Kemal Yamak´ın anıları da vardı. Daha sonra Kara Kuvvetleri Komutanı olan, emekliliğinden sonra da -Turgut Özal zamanında- Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği yapan rahmetli Yamak, Özel Harp Dairesi veya Seferberlik Tetkik Kurulu´yla ilgili bazı söylenti ve iddiaları yalanladı. O birimin yapısını ve üstlendiği görevleri de kendi açısından anlattı. Bazı belgeler yayınladı. (Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler-Doğan Kitap). Bizim de geçen yılın başındaki bir yazımızda değindiğimiz gibi (11 Ocak 2009), o kitap, Ergenekon davasının soruşturması sırasında ortaya çıkan ´yere gömülü silahlar´ konusunun başlangıcıyla ilgili bilgiler de içeriyordu. ´Gayr-i nizami harp´e hazırlık olmak üzere, ülkemizin belirli yerlerinde oluşturulan gizli silah depolarının durumunu anlatıyordu. Bunların Seferberlik Tetkik Kurulu´nun görev ve yetkileriyle yapıldığını, kayıtlarının tutulmuş bulunduğunu ve her zaman kontrol edildiğini bildiriyordu. İşin ilginç yanı, o depo kayıtlarının en az bir kısmının, Ergenekon soruşturması sırasında evinde arama yapılan İbrahim Şahin´in CD´lerinde ve bilgisayarının harddiskinde bulunmasıydı...
Şahin´deki belgeler
Taraf gazetesinin 3´üncü iddianamenin eklerindeki bilgilere dayanarak verdiği habere göre, bundan bir yıl kadar önce Şahin´de bulunan belgelerden bazılarının başlıkları şöyle:
* ÇOK GİZLİ- GAYRİ NİZAMİ HARP GİZLİ DEPOLAMA FAALİYETLERİ DEVAMLI TALİMATI.
* ÇOK GİZLİ- GAYRİ NİZAMİ HARP/6 GNH. HRK. PL. HZ. YÖNERGESİ.
* ÇOK GİZLİ- GAYRİ NİZAMİ HARP/7 MUKAVEMET KOMUTANLIKLARININ TEŞKİLİ.
* ÇOK GİZLİ- DEPO VE KROKİLER, DEPO KEŞİF PLANI.
* ÇOK GİZLİ- SÖĞÜTÖZÜ ORMAN İÇİ DİNLENME YERİ - DEPO VE KROKİLER.
* ÇOK GİZLİ DEPO VE KROKİLER/Kroki-Foto-Haritalar klasörü içerisinde ´KIZILAY PLANI.XLS´ isimli dosya içinde ´ZAFER ANITI´, ´METRO İZMİR CAD. GİRİŞİ´, ´METRO KIZILAY GENEL MÜD. GİRİŞİ´, ´METRO GAZİ MUSTAFA KEMAL CAD. GİRİŞİ´, ´METRO SAKARYA CAD. GİRİŞİ´, ´METRO ZİYA GÖKALP CAD. GİRİŞİ´.
Listede başka böyle birçok belge var... Gazete o belgeleri sıraladığı haberinde, ´Kozmik odadan çıkması beklenen belgeler´den bir kısmının bunlar olduğunu belirtiyor. Doğru, tabii, o belgeler, Seferberlik Tetkik Kurulu´nun belgeleri veya o belgelerin kopyaları ise, bunların asıllarının o kurulun arşivinde bulunması gerekir. Kurulun ´kozmik´ odasında yapılacak arama sırasında onlar da ortaya çıkabilir. O zaman, ilgili herkese sorulabilir, bunların nasıl olup da İbrahim Şahin´in eline geçip evindeki bilgisayarlarda ve CD´lerde yer alabildiği...
Ayrıca şu da öğrenilebilir: Geçen yılın başlarında Türkiye´nin çeşitli yerlerinde, yerin altı kazılarda aranan silahlar, Seferberlik Tetkik Kurulu´nun kendi görevi çerçevesinde depoladığı silahlar mıdır? Yoksa birtakım darbe sanıklarının kendi örgütsel araçları için özel olarak gömdüğü silahlar mıdır? Niçin bu kadar beklendi? Fakat burada akla takılan şu: Eğer o ´kozmik oda´ bugün o belgelerle ilgili gerçeği bulmak için aranıyorsa, niçin bu kadar beklenildi? 11 Ocak 2009 günkü yazıda da belirtmiştik, Şahin´deki belgeler bulunduktan sonra, ´bilmece´nin çözülmesi çok kolaylaşmıştı. Bir yandan İbrahim Şahin sorgulanırken, bir yandan da Seferberlik Tetkik Kurulu´ndaki durum araştırılabilir, soruşturulabilirdi. Gerekirse bugün alınan arama kararı o gün, o gerekçeyle alınabilirdi. O arama kararı niçin o zaman, o gerekçeyle alınmadı da, ´Bülent Arınç´a suikast yapılacaktı´ iddiasına dayanılarak çıkarıldı? Eğer, şimdi artık Bülent Arınç da dahil kimsenin ´doğru olabilir´ demediği ´Bülent Arınç´a suikast yapılacaktı´ ihbarı ortaya çıkmasaydı, o arama yapılamayacak mıydı? ( Altan Öymen, Radikal)
(02 Ocak 2010, 12:54)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi sayfamız
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a yönelik suikast iddiası manşetlerimiz
Kontrgerilla, Ergenekon mu?