Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 52'si tutuklu, 12'si firari, 86 sanığın yargılanmasına devam edildi.
14.04.2018 17:54 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'ndaki eylemlere ilişkin 52'si tutuklu, 12'si firari, 86 sanığın yargılanmasına devam edildi.
09.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.
Davaya müdahil olan Başbakanlık avukatları Halit Çokan, İsmet Kartal ve Emre Arık, TBMM adına avukat Ömer Burak Barış ile AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan'ın avukatı Samet Genç duruşmada hazır bulundu.
Duruşmayı AK Parti Kocaeli milletvekilleri Sami Çakır ve Cemil Yaman, AK Parti Dilovası İlçe Başkanı Osman Akbulut ve yönetim kurulu üyeleri, AK Parti Dilovası Kadın Kolları Üyeleri, AK Parti Kandıra İlçe Başkanı Erol Ölmez, bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da takip etti.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Donanma Komutanlığı TCG İMBAT Gemisi 2. Komutanı Yüzbaşı Bekir Sıtkı Aydınkaptan, 15 Temmuz'da Donanma Harekat Merkezi'nde nöbetçi astsubayı olarak görev yaptığını, saat 19.00 sıralarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan, havadaki unsurların konuşlanması ve izin alınmadan hiçbir uçak ve helikopterin uçuş yapmaması yönünde mesaj geldiğini söyledi.
Bir süre sonra Poyraz Lima'nından gemilerin seyre kaldırıldığı bilgisi geldiğini ve kendilerinin böyle bir emir vermediğini belirten Aydınkaptan, "Harekat Merkezi'ne çok sayıda telefon geliyordu. Herkes gemilerin neden seyre kaldırıldığını soruyordu. 5. Komodor'un terör alarmı nedeniyle böyle bir emir verdiğini öğrendik. Durumu Kurmay Başkanı Yalçın Payal'a rapor ettik. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı vardiya amiri ile telefonda yaptığım görüşmede terör alarmı vermediklerini ve böyle bir mesaj iletmediklerini söyledi." diye konuştu.
Aydınkaptan, "Harekat Yıldırım" koduyla gelen sıkıyönetim mesajını, Harekat Başkanı Murat Bardakçı'ya götürdüğünü ifade ederek, "Mesajda imza yoktu. Sadece Yurtta Sulh Konseyi ibaresi vardı. Bu mesajın kanunsuz olduğunu anladım. Mesajın ekinde yeni görevlendirmeler vardı. Harekat Başkanı Bardakçı, 'Mesajda görevlendirilen kişilerden emir alacağım." dedi. Donanma Komutanı Veysel Kösele, 'Benden habersiz birşey yapmayın. Emirleri benden alacaksınız.' dediği için kanunsuz hiçbir emri yerine getirmedim." şeklinde konuştu.
Kösele'nin emir astsubayının kendilerini arayarak, seyre kalkan gemilerin telefon numaralarını istediğini anlatan Aydınkaptan, numaraları telefonla yazdırdıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Kurmay Başkanı Yalçın Payal'ın, seyre çıkan tüm gemilerin üsse dönmeleri yönündeki emrini gemilere gönderdik. Emrin ulaştığı teyidini almamıza rağmen, TCG Yavuz Gemisi'nin bu emri dinlemediği bilgisi geldi. Daha sonra geminin seyir subayından, Donanma Komutanı Kösele'nin gemide etkisiz hale getirilerek, alıkonulduğu mesajı geldi. Üs Komutanı Hayrettin İmren tarafından, 'Poyraz Limanı'na gelen gemilere ateş edileceği yönünde anons yapıldı. Biz de 'Hayrettin İmren görmesin, bize müdahale etmesin' diye Harekat Merkezi'nin ışıklarını söndürdük."
Sabah 08.30 sıralarında amiraller Hayrettin İmren, Nazmi Ekici ve Ayhan Bay'ın Poyraz Liman'ında sahil güvenlik botuyla kaçtığını öğrendiklerini ifade eden tanık Aydınkaptan, vardiya amirinin İzmit Körfezi'nde görülmesi halinde amirallerin yakalanıp, emniyet güçlerine teslim edilmesi konusunda ilgili birimlere emir verdiğini dile getirdi.
Tanık Albay Cem Zülfükar
Diğer tanık, Karamürsel Eğitim Merkezi Komutanlığı Güverte Sınıf Okulları Komutanı Albay Cem Zülfükar ise 15 Temmuz akşamı televizyondan köprünün askerler tarafından kapatıldığını gördüğünü belirterek, tutuksuz sanık Albay S.U'dan terör alarmı verildiğini ve gemilerin seyre kaldırıldığını öğrendiğini ifade etti.
Neler olduğunu sormak için Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'i telefonla aradığını, emir astsubayının çıktığını ve komutanın meşgul olduğunu, müsait olunca geri döneceğini söylediğini aktaran Zülfükar, "Durumların karışık olduğunu anladım. Şüphelendim. Hemen üsse gittim. Birliğin güvenliğinin sağlanması için emir verdim. Bu sırada sıkıyönetim mesajını gördüm. Üs komutanı Hayrettin İmren ve İstihbarat Şube Müdürü Albay Muharrem Aslan birlikte dolaşıyor, çağrılarımıza cevap vermiyordu. Kapıda halk toplanmıştı. İmren, birliğe kimse girmeyecek şeklinde emir vermiş." ifadelerini kullandı.
Duruşma, diğer tanıkların dinlenmesiyle devam etti.
10.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları katıldı.
Davaya müdahil olan Başbakanlık avukatları Halit Çokan ve Emre Arık, TBMM adına avukat Ömer Burak Barış ile AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan'ın avukatı Samet Genç de duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da takip etti.
İstanbul Başsavcılığınca yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla tutuklu yargılanan Mevlüt Keleş, tutuklu bulunduğu Silivri 8 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandığı duruşmada tanık olarak dinlendi.
Keleş ifadesinde, 15 Temmuz'da Komodor Kurmay Albay olarak görev yaptığını, aynı görevde nöbetçi subayı olarak görev yaptığını, darbe girişimi sırasında yıllık izinde olduğunu, televizyondan köprünün askerler tarafından kapatıldığını gördüğünü ve daha sonra 23.00 sıralarında Donanma Komutanlığı Harp Filosu Karargahına gittiğini söyledi.
"Murat Erdem neden ağlamaklıydı?"
Davanın müştekilerinden Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'ın odasına girdiğini, odada eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı tutuklu sanık Murat Erdem ve bir albay ile birkaç kişi daha olduğunu anlatan Keleş, "İskender amiral, gemileri seyre kaldırma emrini veren Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay'a çok sinirlenmişti. Bana doğru dönerek, 'Ayhan Bay'ı hemen derdest edip bana getirin' şeklinde emir verdi." diye konuştu.
Albay Murat Erdem'in çok gergin, sinirli ve ağlamaklı bir şekilde kendisine sıkıyönetim mesajını gösterdiğini dile getiren Keleş, mesajda Genelkurmay Başkanı'nın imzasının bulunmadığını, Yurtta Sulh Konseyi'nin olduğunu belirtti.
Keleş, daha sonra Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in bir albayla geldiğini ve İskender amirali alarak götürdüklerini ifade etti.
Başbakanlık avukatı Halit Çokan'ın, "Murat Erdem neden ağlamaklıydı?" şeklindeki sorusuna Keleş, "İskender amiralin Murat albaya bağırdığını duydum. Neler konuşulduğunu bilmiyorum." yanıtını verdi.
Tutuklu sanık Murat Erdem söz alarak, "İskender Yıldırım, yüzüme sıkıyönetim mesajını fırlatarak bana küfretti. Üzerime yürüyüp darbetti. Şoke olmuştum. O nedenle ağlamaklıydım." şeklinde konuştu.
Erdem, 16 Temmuz'da Donanma Komutanlığında kontrolü ele alan İskender amiralin kendisine, "İkinci bir emre kadar görevden alındın. Evine git." dediğini söyledi.
Tanık Mesut Gürgil
Kocaeli'de FETÖ/PDY soruşturması kapsamında "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla tutuklu yargılanan diğer sanık Mesut Gürgil, duruşmada tanık olarak dinlendi.
Darbe girişimi akşamı Harp Filosu Karargahında teğmen rütbesiyle nöbetçi subay olarak görev yaptığını anlatan Gürgil, 21.00 sıralarında Harekat Merkezini arayarak, gemilerin neden seyre kalktığını sorduğunu, terör tehdidi ve sabotaj alarmı olduğu şeklinde cevap verildiğini söyledi.
Saat 22.00'de tüm gemilerin Poyraz Limanı'ndan çıkış yaptığını belirten Gürgil, şöyle konuştu:
"O sırada amiral Ahmet İskender Yıldırım geldi. Albay Mevlüt Keleş ve Ahmet Gül'e neler olduğunu sordu. O sırada amiral Hayrettin İmren yanında bir albayla geldi. İskender amiralle odasında bir süre konuştular. İmren, İskender amirale, 'Sen benim sınıf arkadaşımsın. Bana güvenebilirsin, seni güvenli bir yere götüreceğim.' dedi. İskender amiral, İmren ve yanındaki albayla merdivenden inerken bana, 'Bu bir karşı darbedir. Bunu nöbet kayıt defterine (jurnal) yaz.' dedi. Aşağıya indiklerinde Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Murat Erdem sıkıyönetim mesajını getirip, İskender amirale gösterdi. İskender amiral mesajı okuyunca çok sinirlendi. Murat Erdem'e küfür ederek, 'Mesaj gelmiş neden bana daha önce getirmedin.' diyerek, mesajı yüzüne fırlattı."
Gürgil, 16 Temmuz sabah saatlerinde amiraller Hayrettin İmren, Nazmi Ekici ve Ayhan Bay'ın sahil güvenlik botu ile kaçtığını, daha sonra Ahmet İskender Yıldırım'ın hazır kıta askerleriyle içeriye girdiğini, askerlerin silahlarını toplatarak, üste kontrolü sağladığını ifade etti.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Donanma Komutanlığı TCG İMBAT Gemisi 2. Komutanı Yüzbaşı Bekir Sıtkı Aydınkaptan, 15 Temmuz'da Donanma Harekat Merkezi'nde nöbetçi astsubayı olarak görev yaptığını, saat 19.00 sıralarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan, havadaki unsurların konuşlanması ve izin alınmadan hiçbir uçak ve helikopterin uçuş yapmaması yönünde mesaj geldiğini söyledi.
Bir süre sonra Poyraz Lima'nından gemilerin seyre kaldırıldığı bilgisi geldiğini ve kendilerinin böyle bir emir vermediğini belirten Aydınkaptan, "Harekat Merkezi'ne çok sayıda telefon geliyordu. Herkes gemilerin neden seyre kaldırıldığını soruyordu. 5. Komodor'un terör alarmı nedeniyle böyle bir emir verdiğini öğrendik. Durumu Kurmay Başkanı Yalçın Payal'a rapor ettik. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı vardiya amiri ile telefonda yaptığım görüşmede terör alarmı vermediklerini ve böyle bir mesaj iletmediklerini söyledi." diye konuştu.
Aydınkaptan, "Harekat Yıldırım" koduyla gelen sıkıyönetim mesajını, Harekat Başkanı Murat Bardakçı'ya götürdüğünü ifade ederek, "Mesajda imza yoktu. Sadece Yurtta Sulh Konseyi ibaresi vardı. Bu mesajın kanunsuz olduğunu anladım. Mesajın ekinde yeni görevlendirmeler vardı. Harekat Başkanı Bardakçı, 'Mesajda görevlendirilen kişilerden emir alacağım." dedi. Donanma Komutanı Veysel Kösele, 'Benden habersiz birşey yapmayın. Emirleri benden alacaksınız.' dediği için kanunsuz hiçbir emri yerine getirmedim." şeklinde konuştu.
Kösele'nin emir astsubayının kendilerini arayarak, seyre kalkan gemilerin telefon numaralarını istediğini anlatan Aydınkaptan, numaraları telefonla yazdırdıklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Kurmay Başkanı Yalçın Payal'ın, seyre çıkan tüm gemilerin üsse dönmeleri yönündeki emrini gemilere gönderdik. Emrin ulaştığı teyidini almamıza rağmen, TCG Yavuz Gemisi'nin bu emri dinlemediği bilgisi geldi. Daha sonra geminin seyir subayından, Donanma Komutanı Kösele'nin gemide etkisiz hale getirilerek, alıkonulduğu mesajı geldi. Üs Komutanı Hayrettin İmren tarafından, 'Poyraz Limanı'na gelen gemilere ateş edileceği yönünde anons yapıldı. Biz de 'Hayrettin İmren görmesin, bize müdahale etmesin' diye Harekat Merkezi'nin ışıklarını söndürdük."
Sabah 08.30 sıralarında amiraller Hayrettin İmren, Nazmi Ekici ve Ayhan Bay'ın Poyraz Liman'ında sahil güvenlik botuyla kaçtığını öğrendiklerini ifade eden tanık Aydınkaptan, vardiya amirinin İzmit Körfezi'nde görülmesi halinde amirallerin yakalanıp, emniyet güçlerine teslim edilmesi konusunda ilgili birimlere emir verdiğini dile getirdi.
Tanık Albay Cem Zülfükar
Diğer tanık, Karamürsel Eğitim Merkezi Komutanlığı Güverte Sınıf Okulları Komutanı Albay Cem Zülfükar ise 15 Temmuz akşamı televizyondan köprünün askerler tarafından kapatıldığını gördüğünü belirterek, tutuksuz sanık Albay S.U'dan terör alarmı verildiğini ve gemilerin seyre kaldırıldığını öğrendiğini ifade etti.
Neler olduğunu sormak için Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'i telefonla aradığını, emir astsubayının çıktığını ve komutanın meşgul olduğunu, müsait olunca geri döneceğini söylediğini aktaran Zülfükar, "Durumların karışık olduğunu anladım. Şüphelendim. Hemen üsse gittim. Birliğin güvenliğinin sağlanması için emir verdim. Bu sırada sıkıyönetim mesajını gördüm. Üs komutanı Hayrettin İmren ve İstihbarat Şube Müdürü Albay Muharrem Aslan birlikte dolaşıyor, çağrılarımıza cevap vermiyordu. Kapıda halk toplanmıştı. İmren, birliğe kimse girmeyecek şeklinde emir vermiş." ifadelerini kullandı.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Yıldızlar Suüstü Eğitim Merkezi Komutanlığı SHM Elektronik Harp Eğitim Subayı Yüzbaşı Hüsamettin Çalçoban, 15 Temmuz'da aynı görevde nöbetçi subayı olarak görev yaptığını, saat 22.00 sıralarında gemilerin seyre çıktığı bilgisine ulaştıklarını söyledi.
Donanma Harekat Merkezi'ni aradıklarını ancak oradaki yetkililerin konuyla ilgili bilgilerinin olmadığını söylediklerini anlatan Çalçoban, "Saat 23.00 sıralarında televizyondan köprünün askerlerce kapatıldığını gördüm. Terör saldırısı olabileceğini düşündüm. Birlik komutanımız Tuğamiral Ahmet Tunç Veyisoğlu İstanbul'da olduğu için Adil albaya birliğin güvenliğinin sağlanması emrini verdi. Biz de gereken tedbirleri aldık." diye konuştu.
Daha sonra sıkıyönetim ve görevlendirme mesajının geldiğini aktaran Çalçoban, şöyle konuştu:
" İsmail Can ve Adil albay birliğe geldi. İsmail albay, mesajı teyit etmek için Donanma Harekat Merkezi'ni aradı. Telefona Harekat Başkanı Kurmay Albay Mustafa Bardakçı çıktı. Normalde nöbetçi subay çıkması gerekirken, Bardakçı'nın cevap vermesine şaşırmıştık. İsmail albay telefon sesini dışarı vermişti. Hepimiz dinliyorduk. İsmail albay, sıkıyönetim mesajını sorması üzerine Bardakçı, mesajı Ankara'dan teyit ettiğini ve gereğinin yapılmasını ifade etti. Mesajda imza yoktu ve Yurtta Sulh Konseyi yazıyordu. Bunun kanunsuz bir mesaj olduğunu anladık. Albayımız, Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ı aradı. Payal, sıkıyönetim mesajının kanunsuz olduğunu, uyulmaması gerektiğini, emirleri sadece Donanma Komutanından alacağını ve yasa dışı dinlemeyeceğini söyledi. Biz de bu yönde tüm personeli bilgilendirdik."
Hüsamettin Çalçoban, televizyonda, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın darbenin içinde olmadığı yönündeki alt yazısını gördüklerini, birliğin güvenliğinin sağlanması için gereken önlemleri aldıklarını sözlerine ekledi.
"Artık emirleri bu komutanlardan alacağım"
TCG Gökçeada Gemisi 2. Komutanı binbaşı tanık Ufuk Koç ise, 15 Temmuz'da Donanma Harekat Vardiya Amiri olarak görev yaptığını, saat 19.00 sıralarında Genelkurmay'dan uçuş yasağı emri geldiğini, birliğe ait havada uçak ve helikopter olmadığını söyledi.
Durumu Harekat Başkanı Mustafa Bardakçı ve Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'a rapor ettiğini belirten Koç, " Cengiz Topel Deniz Hava Ana Üssünde bir uçağın hazır bekletildiği bilgisi geldi. Genelkurmay'ın izni olmadan bu uçuşa izin veremeyeceğimizi bildirdik. Saat 21.30 gibi gemilerin Poyraz Limanı'ndan seyre çıktığını öğrendik. Payal'a rapor ettik. Soranlara bundan haberimizin olmadığını, planlı bir şey olmadığını söyledim. 5 Komodor Önder Öngör, telsizden tüm gemilerin kalkması emrini verdi. Kurmay Başkanı Payal, Öngör'ün kendisini aramasını söyledi. Ancak Öngör ulaşamadığını söyledi. Payal, Ankara'daki çatışmalar üzerinde üssün güvenliğinin sağlanmasını emretti." şeklinde konuştu.
Daha sonra Genelkurmay'dan sıkıyönetim mesajının geldiğini ifade eden Koç, mesajı okuyan Harekat Başkanı Mustafa Bardakçı'nın yüksek sesle, "Bu mesaja göre yeni Donanma Komutanı Sinan Azmi Tosun, Kurmay Başkanı Ayhan Bay olmuş. Artık emirleri bu komutanlardan alacağım" dediğini aktararak, "Bardakçı, benden Kurmay Başkanlığı makamının anahtarını istedi. Bende olmadığını söyledim. Daha sonra oradan ayrıldı." diye konuştu.
Koç, Kurmay Başkanı Yalçın Payal'ın emri ile seyre çıkan gemilerin derhal üsse dönmeleri konusunda gemilere mesaj çektiğini, ulaşabildiklerine ise telefonla emri aktardığını kaydetti.
Amiraller Hayrettin İmren, Nazmi Ekici ve Ayhan Bay'ın sabaha karşı sahil güvenlik botu ile kaçtığını öğrendiklerini anlatan Koç, "Hemen telsizle bottakilere yaptıkları işin kanunsuz olduğunu, derhal üsse geri dönmeleri için anonslar yaptık. Ancak cevap vermediler. İzmit Körfezi'nde görüldüğü yerde yakalanmaları ve güvenlik güçlerine teslim edilmeleri yönünde gerekli birliklere bilgi verdik." şeklinde konuştu.
Darbeci amiralden ' Cumhurbaşkanı uçakla kaçtı' yalanı
Darbe girişiminin yaşandığı dönemde Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ın emir astsubayı olarak görev yapan tanık Mert Soner, 21.30 gibi gemilerin seyre çıktığını öğrendiğini, karargahı telefonla arayıp neler olduğunu sorduğunda, "tatbikat olabilir" şeklinde cevap verdiklerini belirtti.
Donanmaya gittiğini ve karargahın önünde bariyerler olduğunu gördüğünü anlatan Soner, kendini tanıtmasına rağmen Ersoy astsubaydan "Buraya yaklaşmayın, giriş yasak" şeklinde uyarı aldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Komutanımın eşini aradım. Bana, Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in geldiğini ve Yalçın Payal'ı alıp gittiğini söyledi. İmren'in emir astsubayı İsmet Coşkun, bana amiral Payal ve Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'ın Merkez Komutanlığı'nda olduğunu söyledi. Poyraz Limanı'nda ağaçlık bölümde 20 silahlı askerin mevzi aldığını ve İmren'in de orada olduğunu gördüm. İmren beni görünce, 'Orada ampul gibi durma, buraya gel' dedi. Silahımın olup olmadığını sordu. Ben de olmadığını söyledim. İmren, emrini dinlemeyen subay ve astsubayları tutuklayıp, merkez komutanlığına götürüyordu. Beni de silah doğrultup aracına bindirdi. Bir süre gezdirdi. Bir ara kaçma teşebbüsünde bulundum ama peşimde silahlı askerler olduğu için vazgeçtim."
Soner, Hayrettin İmren'in askerlere "Cumhurbaşkanı uçakla kaçtı." şeklinde konuşma yaptığını söyledi.
Tuğamiral Payal'ı o gece hiç görmediğini anlatan Soner, daha sonra Yıldırım ve Payal'ın İmren'in emriyle zor kullanarak merkez komutanlığında tutulduğunu öğrendiğini ifade etti.
Bu sırada söz alan İmren, Soner'e, "Seni arabaya, üssün güvenliğinin sağlanmasına yardımcı olman için aldığımı söylemiştim, hatırladın mı?' şeklinde sorusuna, "Hayır" yanıtını verdi. İmren, teşekkür ederek yerine oturdu.
Sanık avukatının bir sorusu üzerine Soner, amirallerin kaçtığı sahil güvenlik botu komutanı ve personelinin İmren tarafından merkez komutanlığına götürüldüğünü, merkez komutanlığına götürülen herkesin tutuklu sayıldığını ifade etti.
Başbakanlık avukatı Çokan itiraz etti
Başbakanlık avukatı Halit Çokan, tutuklu sanık Mustafa Bardakçı'nın tanıklara soru sorduğu sırada ayağa kalkarak, "Bizler size hitap ederken 'bey' diyoruz. Ama siz tanıklara yakışıksız bir üslupla hitap ediyorsunuz. Onları adeta sanık durumuna sokup, yargılıyor, zor duruma düşürmek için kaba ifadeler kullanıyorsunuz. Buna itiraz ediyorum." şeklinde konuştu.
Mahkeme Başkanı Yusuf Sevimli de Çokan'ın itirazını kabul ederek, sanıkları rencide edecek yaklaşımlardan kaçınmaları ve suçlamalarla ilgisi olmayan, mahkemeye katkısı bulunmayan sorular sormamaları yönünde uyardı.
Daha sonra, Deniz Ordonat İdari Personel Şube müdürü Binbaşı Cenk Okul, Donanma Harekat Merkezi Vardiya J-Chat astsubayı Doğa Altunsu ve ÜSHM Birlikler Komutanlığı Harekat astsubayı Ersan Barış Yapıcıoğlu tanık olarak ifade verdi.
Darbe girişimi sırasından Donanma Harekat Merkezi Koruma astsubayı olan, şu an İskenderun Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı Bölük Astsubayı olarak görev yapan Yaşar Tuzcu, İskenderun Ağır Ceza Mahkemesi Salonundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile duruşmada tanık olarak dinlendi.
Tuzcu, 15 Temmuz'da o akşam televizyonda köprünün askerler tarafından kapatıldığını gördüğünü, terör saldırısı olabileceğini düşündüğünü söyledi.
-"Hayrettin İmren'in gözü dönmüş"
Neler olduğunu öğrenmek için Merkez Komutanlığı Koruma Birlik Komutan Vekili Albay Uğur Çelikten'i telefonla aradığını, kendisine hemen birliğe gelmesini emrettiğini belirterek, "Saat 23.20 gibi Merkez Komutanlığı'na gittim. Uğur albay, kendisinin pasivize edildiğini, İstihbarat Şube Müdürü Albay Muharrem Aslan'ın, Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in emrinde hareket ettiğini söyledi. Hemen silahlanmamızı istedi. O sırada astsubay Murat Göktürk aradı. Bana, 'Abi Hayrettin İmren'in göz dönmüş. Kötü şeyler yapabilir. Ona gözükmeyin' dedi." şeklinde konuştu.
Hayrettin İmren'in, Harp Filosu Komutanı Tümamiral İskender Yıldırım ve Donanma Komuta Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ı tutukladıktan sonra Payal'ın cezaevi aracıyla İstanbul'a götürüldüğü haberini aldığını anlatan Tuzcu, "Cezaevi aracının önünde bulunan araçtaki Merkez Komutanlığı Koruma Tim Komutanı tutuklu sanık Murat Göktürk beni arayarak, 'Amiralleri götürüyoruz. Kim ne tarafta bilmiyoruz. Kim hainse, kim darbeciyse söyleyin, aracı durdurup kafalarına sıkayım' dedi. Ben de Uğur Çelikten albaya soracağımı söyledim. Uğur albay, Donanma Komutanını aramamızı istedi. Donanma Komutanı Veysel Kösele'yi aradım, koruma astsubayları olarak emrinde olduğumuzu söyledim. Telefonu Uğur albaya verdim. Amirallerin araçla İstanbul'a götürüldüğünü söyledi, olup bitenlerle ilgili bilgi verdi." dedi.
Tuzcu, Astsubay Murat Göktürk'ün amiralleri taşıyan aracın güzergah bilgisini vererek, kendilerine yardımcı olduğunu ifade etti.
Hayrettin İmren'in TRT dışında televizyon kanalı izlenmesini yasakladığını, başka kanal seyredenlerin cezalandırılacağını emrettiğini belirten Tuzcu, televizyondan Başbakan Binali Yıldırım'ın, "Bu, TSK içindeki bir grubun kalkışmasıdır" ifadesinden, bunun bir darbe girişimi olduğunu anladığını söyledi.
-"Sen benim emirlerimi nasıl dinlemezsin, vururum seni"
İmren'in birlikleri dolaşıp, askerlere emirler verdiği, emrini dinlemeyenleri silahla tehdit ettiği yönünde bilgiler geldiğini aktaran Tuzcu, şöyle devam etti:
"İmren, Yüzbaşı Gökhan Cingi'yi emirlerini dinlemedi diye tutuklatmış. Nezarethaneye konmasını emretti. Uğur albay emirleri Donanma Komutanından aldığını söyleyerek, buna karşı çıktı. Uğur Çelik'ten bize çatışma çıkacağını ifade ederek, hemen silahlanmamızı istedi. Biz de askerlerle birlikte cephane, silah, çelik yelek ve miğfer alarak hazırlandık. Merkez Komutanlığı'nın kapılarını kilitledik. Kapılara nöbetçiler görevlendirdik.
Kimseyi içeri almamaları, özellikle Hayrettin İmren'e kapıyı açmamalarını emrettik. Yaklaşık 10 dakika sonra İmren geldi. Kapıları tekmeliyor, 'Ben üs komutanıyım, nasıl kapıları kilitlersiniz. Açın kapıları.' şeklinde bağırıyordu. Asker açmayınca silah çekti. Vurmakla tehdit edince asker kapıyı açtı. Bir albay, emir astsubayı ve silahlı 3 uzman çavuşla içeri girdi. Silahları ellerinde, her an çatışma çıkacak şekildeydi. Uğur Çelikten albayın başına silah dayayan imren, 'Sen benim emirlerimi nasıl dinlemezsin. Vururum seni' diye konuştu. İmren ve yanındakiler Uğur albayı iterek nezarete attı."
Aytekin astsubayın, Donanma Komutanı Kösele'yi arayarak, olup bitenleri rapor ettiğini belirten Tuzcu, "Telefonun diyafonu açıktı. Hepimiz dinliyorduk. Aytekin astsubay, 'Komutanım ne yapalım, müdahale edelim mi?' diye sordu. Donanma Komutanımız, 'Sizler bugünler için yetiştirildiniz. Hayrettin İmren ve yanındakileri kan akmadan derdest edip etkisiz hale getirebilirseniz getirin.' dedi. Aytekin astsubay da, 'gerekeni yaparız ama dışarıda İmren ile birlikte gelen silahlı 50-60 asker var. Askerler ne olduğunun da farkında değil. Onlara durmadan vatan-millet sevgisinden bahsediyor. Çatışma çıkabilir. Çok kan dökülebilir' dedi. Bunun üzerine Kösele, 'Hayrettin İmren'in emirlerini dinlemeyin. Çatışmaya girmeyin. Onu yalnızlaştırın' şeklinde emir verdi." diye konuştu.
Askerlere, Donanma Komutanının hain olduğunu ve emirlerini dinlememeleri yönünde konuşmalar yapan İmren'in, sabah 08.30 sıralarında Nazmi Ekici ve Ayhan Bay ile botla kaçtığını, albay Muharrem Aslan'ın nezarethanelerin anahtarını masaya bıraktığını ve tutuklu olanları dışarıya çıkardıklarını kaydetti.
Tanık Halil Turban
Aynı mahkemeden duruşmaya SEGBİS ile bağlanan diğer tanık İskenderun Deniz Üs Komutanlığı Üs Savunma Torpido Astsubayı Halil Turban da 15 Temmuz'da Güvenlik Tabur Komutanlığı'nda görevli olduğunu söyledi.
Donanma Komutanlığı'nda terör alarmı verildiğini, durumu sormak için Kapı 2'ye gittiğini anlatan Turban, turuncu alarm verildiğini ve emir komutanın üs komutanı Hayrettin İmren'de olduğunu öğrendiğini, bunun üzerine üstte güvenliği sağlamak için devriye gezdiğini belirtti.
Kapıların önünde toplanan vatandaşların slogan attığını, askerlerin de silahlı olarak kapının önüne çıktığını anlatan Turban, "Yüzbaşı Semih Aksel askerlere geri çekilmesi emrini verdi. Halka karşı, darbeci olmadıklarını, darbeye karşı olduklarını söyledi. Kapıya Türk bayrağı astırdı. Bunun üzerinde vatandaşlar sakinleşti. Karşılıklı olarak alkış yapıldı. Semih yüzbaşı benzer konuşmaları diğer yerlerde toplanan halka karşı yaptı." diye konuştu.
Darbeci amiralden vatandaşlara hakaret
Hayrettin İmren'in makam aracı ile geldiğini, yüzbaşı Gökhan Cingi'yi emirlerini dinlemediği için tutuklatıp nezarete attırdığını belirten Turban, "Hayrettin İmren, sıkıyönetim mesajındaki emirlere uyacağını söyledi. Kapıda toplanan vatandaşlar için, 'Gölcüklüler Gürcü. Cumhurbaşkanı da Gürcü olduğu için peşinden gidiyorlar. Bunlardan mı korkuyorsunuz. Bana 10 silahlı adam lazım. Emrimi dinlemeyenleri vururum.' diye bağırıyordu. Hayrettin İmren'in delirdiğini düşündük." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı aleyhinde konuştuğu için İmren'in darbeci olduğunu anladıklarını vurgulayan Turban, şöyle konuştu:
"Yüzbaşı Semih Aksel, İmren'e müdahale için ekip oluşturmamı ve silahlanıp beklememizi emretti. Semih yüzbaşının darbeci olmadığını anladım. Verdiği emirleri yerine getirdim. Ben ve yanımdaki askerler silahlandık. 155'i arayarak olup bitenleri anlattık. Üsse müdahale yapmaları halinde yardımcı olacağımızı ilettim. Beklememizi söylediler. Donanma Komutanı kan dökülmesin şeklinde emir verdiği için beklemede kaldık."
Söz alan Hayrettin İmren, "Gölcüklüler Gürcü, Cumhurbaşkanı da Gürcü" şeklinde bir ifadesinin olmadığını ileri sürerek, "Cumhurbaşkanı Rizeli, ben Gürcü olduğunu burada duydum. Halil Turban, benim böyle bir şey söylediğimden emin misin?" diye sordu. Turban'ın "Duyduklarımdan eminim." demesi üzerine İmren, bu konuda yazılı bir savunma hazırlayıp, mahkemeye sunacağını dile getirdi.
Daha sonra, İskenderun Deniz Er eğitim Alay Komutanı Albay İbrahim Özdoğan ve Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı Bölük Astsubayı Akın Aldırmaz tanık olarak ifade verdi.
Cumhuriyet Savcısı, tahliye talebinde bulunan tutuklu sanıklar Muharrem Aslan ve Ahmet Aykut Şevik'in tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, sanıklar Aslan ve Şevik'in tutukluluk halinin devamına karar vererek, diğer tanıkların dinlenilmesi için duruşmaya yarına kadar ara verdi.
11.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.
Davaya müdahil olan Başbakanlık adına avukat Halit Çokan ve TBMM adına avukat Ömer Burak Barış da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmayı, AK Parti Derince İlçe Başkanı İbrahim Şirin ve yönetim kurulu üyeleri, AK Parti Kandıra İlçe Başkanı Erol Ölmez, bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da takip etti.
Duruşmada, 15 Temmuz'da Deniz Ana Üs Komutanlığı Personel İşlem Kısım Amiri olarak görev yapan, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında açığa alınan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yaralanarak itirafçı olan eski binbaşı Zafer Saltaş, tanık olarak dinlendi.
Söz konusu yapıya 2007'de girdiğini Şubat 2016'da örgütle ilişkilerini kestiğini söyleyen Saltaş, darbeci amirallerle irtibatlarının bulunduğu, onları darbe toplantılarına götürdüğü ve kaçtıkları dönemde sakladığı, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" olduğu belirtilen tutuklu şüpheliler, "Kamil" kod isimli eski öğretmen Oktay Aygün ve "Mert" kod isimli Yakup Dalkılıç'ın "üst düzey abi" konumunda olduğunu ifade etti.
Saltaş, "Mert" kod isimli mahrem abi Yakup Dalkılıç'la tanıştığını ve düzenlediği sohbetlere katıldığını belirterek, "Sohbetlerde Fetullah Gülen'in kitaplarını okuyor, videodan sohbetlerini izliyorduk. Ben Mevlana'nın kitaplarını da okurum. Sohbetlerde dini konularda konuşuyorduk. Ben bu yapıya dini bilgilerimi geliştirmek için safiyane düşüncelerle girdim. Suç olduğunu hiç düşünmedim." diye konuştu.
Başbakanlık avukatı Halit Çokan'ın, "Madem bunların suç örgütü olduğunu bilmiyordun, niçin bu yapıdan ayrıldın?" şeklindeki sorusu üzerine Saltaş, "O süre zarfında 2 çocuğum oldu. İşlerim de yoğundu. Çok fazla zaman ayıramadığım için ayrıldım." cevabını verdi.
Çokan, "15 Temmuz darbe girişiminin FETÖ tarafından yapıldığına inandığınız için mi etkin pişmanlıktan faydalanarak itirafçı oldunuz?" soruna ise Saltaş, "Bilmiyorum." şeklinde cevap verdi.
Saltaş, örgütteki mahrem abilerin gerçek isimlerini bilmediğini, kod isimleriyle tanıdığını ifade ederek, "Öğrenciyken maddi durumum kötü olduğu için bu yapıyla tanıştım. Bana destek verdiler. Sınavlara hazırladılar." dedi.
Söz alan tutuklu sanık eski Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, "34 yıllık subayım, başarılı personelime 15 bin lira ödül dağıttım. Personelim arasında hiç ayırım yaptım mı?" şeklindeki sorusunu Saltaş, "Ben böyle bir şey görmedim." diyerek cevap verdi.
Mahkeme Başkanı Yusuf Sevimli'nin, "Toplantıların nerede yapılacağı konusunda bilgi akışı nasıl sağlanıyordu. Sabit hattan hiç arandın mı?" sorusunu da Saltaş, "Benim konuştuğum insanlar, toplantıda bir sonraki toplantının gün ve yerini belirliyordu. Olağanüstü durumlarda, toplantının iptal edileceği zamanlarda telefonla arıyorlardı. Beni sabit hattan da birkaç kez aradıkları olmuştur." şeklinde cevapladı.
Tanık Ömer Şaka
Darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'nda muhafız er olan Ömer Şaka, 15 Temmuz'da uyumak için koğuşa gittiğini, saat 22.00 sıralarında tatbikat olacağının söylendiğini, bunun üzerine silahlanıp, er gazinosuna götürüldüklerini söyledi.
Televizyon izlenmesinin yasak edildiğini, kendisinin aralarında bulunduğu 7 kişinin seçilerek, cezaevi nakil aracının yanına getirildiklerini belirten Şaka, "Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım ve Donanma Komuta Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ı cezaevi aracına bindirdi. Yüzbaşı Harun İlaslan'ı da iterek araca bindirdi. İmren, amiralleri göstererek, 'Bunlar ne derse sakın inanmayın. Bunları bırakırsanız hepinizi yakarım.' dedi. Araçtaki amiraller, 'Yanlış yapıyorsunuz. Bu yaptığınız kanunlara aykırıdır. Bu işin sonu kötü olacak' şeklinde bağırıyordu. Araçta bulunan Yüzbaşı Harun İlaslan hiç cevap vermiyordu." diye konuştu.
Osmangazi Köprüsü'nü geçince amirallerin tuvalet ihtiyacı için aracın durduğunu aktaran Şaka, amirallerin yüzbaşı İlaslan'a "Senin rütben ne, astsubay mısın?" şeklinde sorduğunu, İlaslan'ın ise "Evet" şeklinde cevap verdiğini duyduğunu ifade etti.
Bir süre sonra arkalarından siyah renkli bir aracın takıldığını, durmaları yönünde anonslar yaptığını kaydeden Şaka, şöyle konuştu:
"Yüzbaşı İlaslan ağzını eliyle kapatarak, kısık sesle sürekli birileriyle telefonda görüşüyordu. Gebze'de polis, aracın önünü kesti. Halk da orada toplanmış, galeyana gelmişti. Aracı yumruklayıp sallıyorlardı. Polis aracın kapılarının açılmasını istedi. O sırada silah sesi duyuldu ama kimin ateş ettiğini görmedim. İlaslan, telefonda konuşuyordu. O sıra arka kapı açıldı. Polisler içeriye girdi. Amiralleri çıkardılar. Bizi emniyet müdürlüğüne götürdüler. 5 gün nezarette kaldım. Mahkeme bizi serbest bıraktı."
Tanık Şaka, "Biz neler olduğunu, nereye gittiğimizi bilmiyorduk. 2 aylık asker olduğum için cesaret edip soramadık. Amiraller bizden şikayetçi olmadı." dedi.
Söz verilen tutuklu sanık Harun İlaslan'ın, "Ben o akşam alkollü müydüm?" diye sorması üzerine Şaka, "Evet alkollüydünüz. Kokudan anladım." diye cevap verdi.
İlaslan'ın, "Ne içtiğimi anlayabildin mi?" demesi üzerine Şaka, "Ne içtiğinizi nereden bilebilirim?" dedi.
Duruşma, diğer tanıkların dinlenmesiyle devam etti.
12.04.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu, tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları hazır bulundu.
Davaya müdahil olan Başbakanlık adına avukat Halit Çokan ve AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan'ın avukatı Samet genç de duruşmada hazır bulundu.
Duruşmayı, AK Parti Karamürsel İlçe Başkanı Recep Demirel ve yönetim kurulu üyeleri ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da takip etti.
Darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'nda Komodor olarak görev yapan, hakkında açılan FETÖ/PDY soruşturması kapsamında itirafçı olan eski albay Murat Cemal Girginer, İzmir 34. Asliye Ceza Mahkemesi salonundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile duruşmada tanık olarak dinlendi.
Tanık Girginer, "Darbe üst yönetimi' tarafından verilen talimatlar doğrultusunda, firari sanık eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay'ın direktifleriyle Donanma Komutanlığı'nda bulunan savaş gemilerinin seyre çıkması talimatını verdiği, darbe gecesi Bay'ın verdiği tüm emir ve talimatları uyguladığı, talimat doğrultusunda gemilere Marmara Denizi'nde top atışı yapmaları yönünde emir ve baskı uygulayarak, TCG Kemalreis Gemisi'ne top atışı yaptırdığı, kendisine verilen kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı, darbecilerle hareket ettiği, imaj incelemesinde örgütün kullandığı kriptolu iletişim sistemi 'ByLock' kalıntılarına rastlandığı" suçlamaları yöneltilen Donanma Komutanlığı 5. Muhrip Filotillası Komodoru eski Deniz Kurmay Albay Önder Öngör hakkında beyanda bulundu.
Darbe girişiminde yıllık izinde olduğunu ve ailesiyle Antalya'da bulunduğunu belirten Girginer, askerlerin Boğaz Köprüsü'nü kapattığını ve ülke genelinde bir darbe girişiminin yaşandığını televizyondan öğrendiğini ifade etti.
Saat 03.00-04.00 sıralarında Önder Öngör'ün kendisini arayarak, dönemin Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay'ın terör alarmı nedeniyle gemileri seyre kaldırdığını söylediğini belirten Girginer, "Öngör, Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'yi, Fenerbahçe Orduevi'nden gemiye aldıklarını, kamaraya kapattıklarını, koruma astsubayının silah çektiğini anlattı. Ben de Öngör'e ülke genelinde FETÖ'cü bir darbe girişimi yaşandığını, televizyondan Başbakan'ın açıklamada bulunarak, bunun TSK içinde bir grubun kalkışması olduğunu söylediğini, Deniz Kuvvetleri Komutanı ve 1. Ordu komutanının darbe girişiminin içinde olmadıklarını, kalkışmanın emir komuta zinciri dışında yapıldığını yönündeki açıklamalarını ilettim. Öngör bana X-Band uydu ve televizyon sisteminin devre dışı olduğunu, bu nedenle gelişen olaylardan bilgisinin olmadığını söyledi." şeklinde konuştu.
Girginer, Donanma Komutanı'nın durumunu sorduğunda Öngör'ün, "Donanma Komutanı'nın sağlık durumu iyi. Güvende." dediğini aktararak, "Kendisine yasal olmayan emirleri uygulamamasını tavsiye ettim. O da bana öyle yaptığını söyledi." diye konuştu.
Öngör'ün saat 06.00 sıralarında kendisini telefonla aradığını belirten Girginer, şöyle konuştu:
"Öngör'e, silahlı güçlerin polisle birlikte Donanma Komutanlığı'nı kontrol altına almak üzere olduğunu söyledim. Ama kendisi bana gelişen olaylarla ilgili hala bilgi alamadığını, televizyon izleyemediğini söyledi. 08.30'da kendisini arayarak, Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet güçleri, halkın da desteği ile darbeyi bertaraf ettiği bilgisini verdim. Kendisi de bana Donanma Komutanı'nın emriyle gemileri Gölcük Ana Üs Komutanlığı'a getirmek için yola çıktıkların söyledi."
Cumhuriyet savcısının, "Siz bu olayların darbe girişimi olduğunu televizyondan izlediniz. Ama Önder Öngör size Ayhan Bay'ın, 'terör alarmı' olduğu gerekçesiyle gemilerin seyre kaldırıldığı emrini verdiğini söylemiş. Bu çelişkiyi kendisine söylemediniz mi?" şeklinde sorusuna Girginer, "Ben Önder Öngör'e Başbakanın açıklamalarını ilettim. Bunun bir FETÖ darbe girişimi olduğunu söyledim. Doğruya ulaşması için tüm bilgileri verdim. Sanırım o da sicil amiri olan Ayhan Bay'dan emir aldığı için iki arada bir derede kalmış olabilir." şeklinde cevap verdi.
Tutuklu sanık Öngör'ün tanık Girginer'e, Veysel Kösele'nin kamaraya kapatılmasıyla ilgili soru sorması üzerine Başbakanlık avukatı Halit Çokan, "Donanma Komutanı'nın kamaraya kapatılması konusunda dosyada kesin deliller var. Öngör'ün, sanki komutan orada tutulmamış gibi bir tavır içinde tanığa soru sormasına itiraz ediyorum." şeklinde tepki gösterdi.
"Karşı koyarsa öldürmeyecek şekilde vurun"
Diğer tanık TCG Yavuz Gemisi Sonar Astsubayı olan, 15 Temmuz'da Donanma Karargah B Bapı Nöbetçi Astsubayı olarak görev yapan Arda Güleroğlu, saat 05.00 sıralarında Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in makam aracıyla geldiğini ve nöbetçi amirini dışarı çıkarıp tutuklattığını söyledi.
Arda Güleroğlu, İmren ile aralarında geçen konuşmaları şöyle aktardı:
"Hayrettin İmren beni görünce aracının camını açarak, 'Donanma Komutanı'nın emrinde misin benim emrimde misin?" diye sordu. Ben, 'Donanma Komutanımızın emrindeyim.' şeklinde cevap verince aracından inerek, tekrar sordu. Aynı cevabı verince çok sinirlendi, kızdı. Yanındaki silahlı askerlere, 'Bunun silahını alın götürün. Karşı koyarsa öldürmeyecek şekilde vurun.' emrini verdi. Beni tutuklayıp, Merkez Komutanlığı'na götürdüler."
Tanık Arda Güleroğlu, kendisini zorla alıkoyarak hürriyetini kısıtlayan Hayrettin İmren'den davacı olduğunu söyledi.
Darbe girişimi sırasında deniz er olan ve Donanma Komutanlığı'nda darbe girişimini yönettiği iddia edilen eski Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren'in şoförlüğünü yapan Mustafa Balcıoğulları, Manavgat 1. Ağır Ceza Mahkemesi salonundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmada tanık olarak dinlenildi.
Darbe girişimi akşamı Hayrettin İmren'i, Kurmay Başkanı Tuğamiral Yalçın Payal'ın kaldığı lojmana götürdüğünü anlatan Balcıoğulları, "Bir süre sonra İmren ve İstihbarat Şube Müdürü Albay Muharrem Aslan, Payal'ı araca bindirdiler. Payal'ın 'neler oluyor?' şeklinde tepki göstermesi üzerine İmren, 'sizi daha güvenli bir yere götüreceğiz.' dedi. Sonra amirali Merkez Komutanlığı'na götürdüler." dedi.
" İskender amirali zorla araca bindirdiler"
Aracı kullanırken İmren'in kendisini "Hızlı git. Başka zaman hızlı sürersiniz geri zekalılar." diye azarladığını ifade eden Balcıoğulları, Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'ın makamına gittiklerini aktardı.
Balcıoğulları, şöyle devam etti:
"Hayrettin İmren, emir astsubayı İsmet Coşkun ve Albay Muharrem Aslan içeri girmek istedi. İskender Yıldırım amiralin emir astsubayı 'nereye giriyorsunuz' diye tepki göstererek, onları engellemeye çalıştı. Bunun üzerine İmren, Coşkun ve Aslan, emir astsubayını zorla diz çöktürerek, silahını aldı. Bir süre sonra İskender amiralin kolundan tutarak zorla aşağıya indirdiler. İtekleyerek araca bindirdiler. İskender amiral araca binmemek için direndi, 'neler oluyor?' diye tepki gösterdi. İmren, 'emir geldi, sizi güvenli bir yere götüreceğiz.' dedi. İmren ve yanındakiler, amirali kollarından tutarak zorla araca bindirdi."
Tanık Balcıoğulları, o anda korktuğunu ve kendisini güvende hissetmediğini anlatarak, amirallerin kaçtığı Sahil Güvenlik botunun komutanı Üsteğmen Gürkan Kantarcıoğlu'nun, İmren tarafından silah zoruyla araca bindirildiğini söyledi.
Tanık M.Ç.
Donanma Komutanlığı'nda astsubay olarak görev yapan ve KHK ile meslekten ihraç edilen M.Ç., tanıklık yaptığı mahkemede, örgütün mahrem abileriyle olan ilişkilerini anlattı.
M.Ç., kaçan darbeci amirallerin İstanbul'a götürülmesinde otomobiliyle artçı olarak görev aldığı iddia edilen "mahrem abi" konumunda olduğu değerlendirilen meslekten ihraç edilen eski öğretmen tutuklu sanık Mehmet Sarı'yı tanıdığını söyledi.
Gölcük'teki Donanma Komutanlığı'na tayin olduğu 2011 yılında, Mehmet Sarı'nın kendisini telefonla aradığını ve bir süre sonra buluştuklarını belirten M.Ç., "Sarı bana, önceki görev yerimdeki abi olan "Davut" kod isimli kişinin selamını söyledi. 'Bundan sonra dersleri seninle yapacağız.' dedi. 15 günde bir Derince ilçesindeki evine gidiyor, dini ve FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in kitaplarını okuyorduk." diye konuştu.
"17-25 Aralık'tan sonra bu yapıdan soğudum"
O dönem "cemaat" olarak nitelendirilen yapıya sadece dini konuları öğrenmek için girdiğini ifade eden M.Ç., sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben bu yapıyı dindar olarak tanıyordum. O nedenle iyi bir şey yaptığımı düşünerek gittim. İyi gördüğüm şeylerin bir anda kötü çıkması, insanın psikolojisini etkiliyor. Bunların yüzünden 1 ay hapis yattım. Zihinsel engelli bir çocuğum olduğu için ona daha fazla zaman ayırmaya başladım ve bu yüzden derslere katılmamaya başladım. Mehmet Sarı beni aradı, bunun bir imtihan olduğunu, derslere gelmemi söyledi. 17-25 Aralık operasyonundan sonra ben bu yapıdan soğudum. Gitmemeye başladım. Aradılar, çeşitli bahaneler ileri sürdüm. Sonra da ilişkimi hepten kopardım."
M.Ç. ayrıca, darbeci amirallerle irtibatlarının bulunduğu, onları darbe toplantılarına götürdüğü ve kaçtıkları dönemde sakladığı, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abisi" olduğu değerlendirilen, hakkında yakalama kararı çıkarılan ve Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü'nde arızalanan klimaları tamir ederken yakalanarak tutuklanan "Levent" kod isimli Emrah Çoban'ı emniyette fotoğrafından teşhis ettiğini ve birkaç kez sohbet toplantılarında gördüğünü belirtti.
Daha sonra Polis Memuru Savaş Altun ve o dönem Donanma Komutanlığı'nda er olarak askerlik yapan Halil Deneri tanık olarak dinlenildi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Yusuf Sevimli, hakkında yakalama kararı bulunan şüpheli Enver Kılıç'ın gözaltına alındığını ve çıkarıldığı Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce tutuklandığını belirterek, duruşmayı 16 Nisan'a erteledi.
İDDİANAME
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in 1 numaralı şüpheli olduğu iddianamede, eski Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hakan Üstem, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanı Tuğamiral Hayrettin İmren, eski Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık, eski Güney Grup Görevi Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici, eski Sahil Güvenlik Komutanlığı Harekat Başkanı Süleyman Yarayan, eski Kuzey Görev Grup Komutanı Tuğamiral Ayhan Bay, eski Deniz Hava Komutanı Tuğamiral Tezcan Kızılelma, eski Genelkurmay Konsept Teşkilat ve Harbe Hazırlık Daire Başkanı Gürel Kaynak, eski Gölcük Deniz Ana Üs Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Muharrem Aslan, eski Harp Filosu Komutanlığı Kurmay Başkanı Murat Erdem ile Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18 sivil ve 1 asker öğretmenin de aralarında yer aldığı 86 sanık bulunuyor.
İddianamede, Gülen hakkında, "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs", "silahlı örgüt kurma veya yönetmek" ve "silahla birden fazla kişiyle birlikte yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl altı aya kadar hapis cezası isteniyor.
Şüpheli askerlerle irtibatlı olan, onları darbe toplantılarına götüren ve kaçtıkları dönemde saklayan, Donanma Komutanlığı'nda görevli askerlerin "mahrem abileri" konumundaki 18'i sivil, 1'i asker öğretmen ile Donanma Komutanlığı'nda darbe girişimini yönettiği belirtilen tutuklu sanıklar Hakan Üstem, Hayrettin İmren, Ömer Faruk Harmancık, Nazmi Ekici, Süleyman Yarayan, Tezcan Kızılelma, Gürel Kaynak, Muharrem Aslan ve Murat Erdem ile firari sanık Ayhan Bay hakkında ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl altışar aya kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer sanıkların ise ağırlaştırılmış müebbet ile 7 yıl 6 aydan 29'ar yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
Paralel yapı-23 Haziran (2017) 'Kocaeli 86 sanık (ilk 92) Darbe Yap./Donanma Komutanlığı' davası
(14 Nisan 2018, 17:46)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: