İstanbul'da, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kayyum atanan Dumankaya İnşaat'ın eski sahiplerinin de aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 63 şüpheli hakkında, iş insanlarından edindikleri çek ve senetleri, Bank Asya'daki hesaplarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mali yardım amacıyla kullandıkları ve himmet topladıkları iddiasıyla hazırlanan iddianamede, şüphelilerin 'örgüt yöneticiliği ve üyeliği' suçlarından 3 yıl 9 ay ile 22,5 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması istendi.
07.04.2018 19:39 İstanbul'da, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kayyum atanan Dumankaya İnşaat'ın eski sahiplerinin de aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 63 şüpheli hakkında, iş insanlarından edindikleri çek ve senetleri, Bank Asya'daki hesaplarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mali yardım amacıyla kullandıkları ve himmet topladıkları iddiasıyla hazırlanan iddianamede, şüphelilerin 'örgüt yöneticiliği ve üyeliği' suçlarından 3 yıl 9 ay ile 22,5 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması istendi.
4 Nisan'daki gelişmeye göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, kayyum atandıktan sonra kapatılmasına karar verilen Bank Asya'da açılan hesaplar aracılığıyla, iş insanlarından edinilen, çoğunluğu Dumankaya şirketler grubuna ait çek ve senetlerin tahsil edilmesi, paraların örgütün finanse edilmesi amacıyla kullanılmasına ilişkin yürüttüğü soruşturmayı tamamladı.
Hazırlanan iddianamede, KHK ile kayyum atanan Dumankaya Holding'in eski yöneticileri Halit Dumankaya ve çocuklarıyla kimi Bank Asya çalışanları da şüpheli olarak yer aldı. Şüphelilerden Abdullah Arslan, Gıyasi Taş, Hacı Ali Arıkan, İbrahim Yıldız, İlyas Maltepe, Mehmet Sever, Mustafa Demir, Mustafa Topal ve Necati Doktaş'ın halen tutuklu olduğu belirtilen iddianamede, Dumankaya ailesinden Halit Dumankaya ile Barış Değer, Semih Serhat, Uğur Dumankaya ve Ayla Dumankaya Pirinççi tutuksuz şüpheli olarak yer aldı.
İddianamede, şüphelilerden Halit Dumankaya, Uğur Dumankaya, Semih Serhat Dumankaya, Ayla Dumankaya Pirinççi, Murat Koca, Ali Rıza Özbek ve Ahmet Akıncıoğlu'nun, 'silahlı terör örgütü (FETÖ) yöneticiliği' suçundan 15 yıldan 22 yıl altışar aya kadar, diğer 55 şüphelinin ise 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan 7 yıl 6 aydan on beşer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Şüphelilerden Göksel Işık hakkında ise etkin pişmanlıktan yararlandığı için 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan 3 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep edildi.
Özellikle FETÖ adına kullanılan hesaplardaki çeklerin çoğunluğunun Dumankaya grup şirketlerine ait olduğu, şirket sahiplerinin örgüte kurban ve himmet parası toplayarak finans kaynağı sağladığı öne sürülen iddianame, başsavcılık onayının ardından İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
DETAYLAR
Kayyum atanan Dumankaya İnşaat'ın eski sahiplerinin de aralarında bulunduğu 9'u tutuklu 63 şüpheli hakkında, iş insanlarından edindikleri çek ve senetleri Bank Asya'daki hesaplarda Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) mali yardım amacıyla kullandıkları ve himmet topladıkları iddiasıyla hazırlanan iddianamede, örgütün çek-senet tahsilatıyla ilgili ilginç detaylar yer aldı.
İddianamede, suç tarihi olarak 18 Nisan 2016 gösterilirken, arama ve el koyma tutanakları, MASAK raporları, Bank Asya Teftiş Kurulu Başkanlığı raporları, 'Enes' ve 'Yasin' isimli gizli tanıkların anlatımları, 4 tanığın beyanı, ihbar tutanakları, ihbarcı ifadeleri, TMSF raporları, ByLock kimlik tespit değerlendirme tutanağı, Bank Asya hesap dökümleri, Digitürk cevabi yazısı ve dijital materyal raporları da delil olarak sunuldu.
Sisteme sokulmasında sıkıntı çekilen 'himmet' paraları
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) kuruluşu, hiyerarşik yapısı ve metotlarının özetlendiği iddianamede, örgüt adına elde edilen gelirlerin genellikle ticaret veya bankacılık üzerinden sisteme sokulduğu, dernek veya vakıf adı altında faaliyet gösteren kurum-kuruluşlar için tanınan vergi muafiyetlerinden yararlanıldığı ve bir kısım paranın da 'bağış' ismi altında söz konusu kuruluşlara verildiği belirtildi.
FETÖ'nün sisteme sokmakta sıkıntı yaşadığı bölümün, 'himmet' ismi altında toplanan paralar olduğuna dikkat çekilen iddianamede, örgütün bu sorunu, topladığı parayı, kendisine bağlılığı konusunda şüphe duymadığı ve güvenerek mutemet tayin ettiği iş adamları üzerinden aştığı, bu şekilde toplanan paraların belirlenen iş adamlarına verildiği ve zaten maddi durumu yerinde olan örgüt üyesi iş adamının da hem gerektiğinde o parayı kendi parasıymış gibi bankaya yatırabildiği hem de örgütün o parayla ilgisi olduğuna dair resmiyete dökülebilecek bir sorunun ortadan kaldırıldığı anlatıldı.
'İş adamlarından toplanan paraların fazlası İstanbul'daki merkeze'
İş adamının mal varlığı, ürettiği katma değer miktarı ve diğer ticari (nakit mevcudiyeti başta olmak üzere) işlemlerinin incelenmesi durumunda doğrudan örgütün üzerine gidilemediği aktarılan iddianamede, iş adamının, kaynağını açıklayamadığı mal varlığı yüzünden zor durumda kalabileceği, bu nedenle de iş adamlarından toplanan paraların bir kısmının yerleşim yerindeki örgüt kurumlarının ihtiyaçları için harcandığı ve fazla paranın da İstanbul'daki merkeze yönlendirildiği kaydedildi.
İddianamede, FETÖ'nün Türkiye'nin mali yapısına sızma amacı ise şöyle anlatıldı:
'Amaçları, örgütü ayakta tutacak, devamlılığını ve güçlenmesini sağlayacak olan kendi kontrolü altında bulunan şirket ve diğer mali kuruluşların kamu ihalelerini almasını sağlamak, şirketlere ihracatta öncelik ve kolaylık sağlamak, resmi mali kurumların bilişim alt yapısına da hakim olarak kurum arşivlerini örgütle irtibatlı şirketlerin menfaatine kullanmak ve bu sayede devletin mali denetim faaliyetlerinden de haberdar olarak bu faaliyetleri yönlendirmek ve gerekli tedbirleri alarak hem örgütün deşifre olmasını engellemek ve hem de örgütün mali ayağını her daim güçlü tutmaktır. FETÖ/PDY'nin böylece görünüşte yasal ve fakat perde arkasında ise her türlü yasa dışı iş ve işlemlerle, örgüt üyesi iş adamlarının himmet adı altında verdikleri para ve taşınır veya taşınmaz mallarla finansal kaynağının devamını sağlayarak ayakta kaldığı anlaşılmıştır.
Ülkedeki tüm resmi kurumlara sızan ve kendine biat eden üyelerini kilit noktalara yerleştiren örgütün, bu kurumlarda çalışan ve fakat kendisine biat etmeyen personel üzerinde bir korku imparatorluğu oluşturduğu ve gerek bu çalışanlar, gerekse ideolojisini paylaşmayan firma ya da serbest meslek sahipleri üzerinde baskı kurmak amacıyla çeşitli yöntemler uyguladığı tespit edilmiştir.'
Serbest meslek sahiplerini suçlu göstermeye yönelik yöntemler
Örgütün, serbest meslek erbabı bir şahsın, piyasadaki serbest rekabet şartlarına aykırı olarak ekonomik anlamda zarara uğratılması veya kamuda görev yapan örgüt üyeleri tarafından sık sık denetimlere tabi tutulması, mobbing uygulanması, terfi ettirilmemesi, stratejik görevlere getirtilmemesi, istem dışı tayin edilmesi, hak ettiği halde ödüllendirilmemesi, disiplin cezalarına maruz bırakılması gibi yöntemleri kullandığı bilgisi de verilen iddianamede, kamu çalışanlarıyla ilgili de itibarsızlaştırmaya veya suçlu göstermeye yönelik, özel ya da meslek hayatına ilişkin iftira niteliğinde iddialar içeren, kim tarafından gönderildiği tespit edilemeyecek şekilde isimsiz ve imzasız ihbar mektupları ya da elektronik posta iletileri gönderildiği vurgulandı.
İddianamede, örgütün şahısları himmet ödemeye mecbur bırakma yöntemi şu ifadelerle anlatıldı:
'FETÖ'nün şahıslar hakkında adli ve idari soruşturmalar başlatmak, onları aile, sosyal ve iş hayatında itibarsızlaştırmak, profesyonel olarak asıl yayın yapanın kim olduğunun tespit edilmesini engelleyecek şekilde yurt dışındaki çeşitli sunucular aracılığıyla hizmete sokulmuş internet sitelerinden özel hayatın gizliliğini ihlal edecek tarzda görüntü ve sesler yayınlamak, medya kuruluşları aracılığıyla internetteki bu tür yayınları söz konusu siteyi kaynak göstererek yayımlayıp daha geniş kitlelere duyurmak, güvenlik birimleri ya da stratejik kurumlardaki uzantıları vasıtasıyla illegal yöntemlerle temin edilen ve üzerinde oynanmış çeşitli dijital verileri kamuoyuna sunmak, 'hakkında ceza davası açılarak meslekten men edileceği' yahut 'ellerinde açıklanmasını istemeyeceği tarzda dijital veriler olduğu' şeklinde tehditler ve şantajlarla, şahısları örgüte büyük miktarlarda himmet ödemeye mecbur bırakmak, istenen işi yapmaya zorlamak yahut şahsın görevinden ayrılmasını sağlamak şeklinde yöntemler geliştirdiği ve uyguladığı anlaşılmıştır.'
Soruşturmada en büyük zorluk: Örgütün 'perdeleme' yöntemi
FETÖ/PDY'ye ait şirketler, vakıflar, dernekler ve diğer iş yerleriyle ilgili ekonomik suçlarda soruşturma yapmanın en büyük zorluğunun, bu örgütün eskiden beri örgütsel bir refleksle ve uluslararası istihbarat örgütlerinin destekleriyle 'perdeleme' yöntemini çok iyi kullanmasından kaynaklandığı belirtilen iddianamede, FETÖ/PDY ile ilgili yapılan incelemelerde perde önünde resmi olarak görünen bir işlem olmasına rağmen, perde arkasında gizlenen ve asıl amacı gösteren, izi sürülmesi zor olan işlemler yapıldığı, çoğu zaman uluslararası istihbarat örgütlerinde görülen metotların hepsinden birer ikişer örneğin bu örgütün faaliyetlerinde kullanıldığının tespit edildiği dile getirildi.
İddianamede, şüphelilerle ilgili soruşturmanın nasıl başladığı da anlatıldı. Asya Kalıtım Bankası AŞ Maltepe Şubesi'nde hesabı olana Hakan Zengin'in, bankaya gönderdiği ihtarnamelerle, 1 Ocak 2006 ve 1 Ocak 2010 tarih aralığında işlem gören hesap hareketleri arasından toplam 81 işleme dair tüm çek girişleri, tahsil amacıyla banka şubesine teslim edilen çekler ve çek teslim fişlerini içeren belgelerin suretlerini istediği kaydedilen iddianamede, bu kişinin belgelerin temini sonrası Kartal 3. Noterliğinin 20 Mart 2015 tarihli ihtarnamesiyle banka şubesinden, sahte yetki belgesiyle ve kendisinin emir ve izni olmaksızın hesabından başkalarına ödeme yapıldığı iddiasıyla toplam 1 milyon 61 bin 523 liralık meblağın kendisine ödenmesini talep ettiği aktarıldı.
'4 yıl içinde 1 milyon 62 bin 523 lira çekmişler, haberim yok'
Hakan Zengin'in 25 Haziran 2015'te söz konusu meblağın ilgili banka şubesince tarafına ödenmediği gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunduğu da hatırlatılan iddianamede, savcılığa sunulan dilekçede yer alan, '2006 yılında açılan hesaptaki paraların, değişik zamanlarda ve değişik miktarlarda başkalarına ödenmiş olduğu, sahte yetki belgesi düzenlenerek nitelikli zimmet suçunun işlendiği, suretleri gönderilen dekontlara ait yetki belgelerine göre, Zengin'in izni ve talebi olmaksızın, bankanın kendi inisiyatifi ile başka şahıslara ödeme yaptığı, Zengin'in yurt dışına çıkmadan önce sırf ilgili banka şubesine güvenerek teslim ettiği boş yetki belgelerinin banka tarafından yetki aşmak suretiyle ve zimmete para geçirmek kastıyla rıza olmaksızın başka şahıslara ödeme yapılmasında kullanıldığı, Zengin'in tanınmadığı şahısların hesaptan para çekerek kayıplara karıştığı, ilgili bankanın yetki belgelerinin üzerinde adı geçen şahısların kim olduğu sorusuna hiçbir cevap veremediği, 22 Şubat 2008 tarihli 69 bin 100 liralık bedelli ödemeye ait dekont ve yetki belgesine göre, bankanın sahte yetki belgesi tanzim etmek suretiyle bu parayı başka şahıslara ödediğinin görüldüğü ve bu yetki belgesinin tamamen sahte bir imzaya dayandığı, bu sahte yetki belgesinin, ilgili banka şubesinin kötü niyetini ve zimmetine para geçirme kastıyla Zengin'in hesaplarını boşaltıldığını açıkça ortaya koyduğu, bunların yanında 17 dekontta yetki belgesi (tediye fişi) dahi bulunmadığı, yetki imzası olmadan 17 ödemede de basit zimmet suçunun işlediği' iddiaları sonucu soruşturma başlatıldığı dile getirildi.
Soruşturmada ifadesi alınan Hakan Zengin'in, Bank Asya hesabındaki paraların bilgi ve rızası dışında cemaat üyelerince çekildiği ve bankanın bu duruma cevaz verdiğini söylediği anlatılan iddianamede, bu kişinin, 'rıza ve bilgisi dışında tamamen ticari faaliyetleriyle ilgili olarak banka şubesine bırakmış olduğu yetki belgelerinin ise iyi niyeti suistimal edilerek şube yetkililerince cemaat üyelerine ödeme yapılarak kullanıldığı, hesabının boşaltıldığı, sahte imza, dekontsuz ödeme, usulüne göre doldurulmamış yetki belgeleriyle şahsi hesabından toplamda 1 milyon 62 bin 523 liranın 4 yıl içerisinde haberi ve rızası olmaksızın çekildiğini fark ettiği, banka dekontlarını ve yetki belgelerini incelediğinde 22 Ağustos 2008'de sahte imza kullanılarak hesabından tek kalemde 69 bin 100 liralık meblağın çekildiğini tespit ettiği ve hesabından çekilen 1 milyon 62 bin 523 liranın tarafına yasal faizleriyle ödenmesini istediği' beyanında bulunduğu ifade edildi.
'Burs' açıklamalı nakit girişleri
İddianamede, soruşturmayı başlatan Hakan Zengin'in etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nda 18 Mayıs 2016'da ifade verdiği de hatırlatıldı.
Hakan Zengin'in hesabından işlem yapan şüphelilerden Gıyasi Taş, Adem Öksüz, Şerif Karaman, Mehmet Kızılkaya, Süleyman Sıddık Girgin, Özkan Zengin ve diğer kişilerin ilgili bankalar nezdinde bulunan hesap hareketlerinin incelendiği aktarılan iddianamede, bu şüphelilere ait bazı banka hesaplarına 'burs' açıklamalı nakit girişlerinin bulunduğu ve banka nezdinde kiralık kasalarının olduğunun tespit edildiği kaydedildi.
İddianamede, 'Hakan Zengin'in söz konusu banka hesabının FETÖ/PDY'nin finansmanına destek için açıldığı ve hesap üzerinden işlem yapan şahısların da örgütle organik bağlarının bulunduğu değerlendirilmiş, örgütün sözde yasal işlemlerinde ilgili çeklerin arkasına kodlama usulü ile şifreleme yaptıkları ve bu kod ve şifrelemelerin de çeklerin temin bölgelerini ve hangi sözde amaç için temin edildiğini gösterdiği anlaşılmıştır.' ifadeleri kullanıldı.
'Kiralık kasaları yetki belgeleriyle ortak kullandılar'
Bank Asya Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın raporuna da yer verilen iddianamede, raporda, 'alınan ifadelere göre Hakan Zengin'in hesabından gerçekleştirilen işlemlerin bilgisi dışında gerçekleştirildiği iddiasının doğruyu yansıtmadığı kanaatine varıldığının' belirtildiği ifade edildi.
İddianamede, bankalardaki kiralık kasa ve kasa ziyaretleriyle ilgili de 'Şüpheli hesap sahipleri ve ilgili hesaplar üzerinden işlem yapan şüpheli şahısların, FETÖ/PDY'nin finansmanına yönelik kurban, burs, zekat, himmet gibi bahanelerle ilgili keşideci ve cirantacı şahıslardan temin ettikleri, vadesi gelmeyen çekleri ve ilgili belgeleri (senet, bono gibi) Asya Katılım Bankası AŞ nezdindeki ilgili şubelerde kiralık kasalarda beklettikleri, vade tarihi gelen çek ve benzeri kıymetli evrakı ise kasadan çıkartarak ilgili şube nezdinde işleme koydukları, kiralık kasaları yetki belgeleriyle ortak olarak kullandıkları anlaşılmıştır.' şeklinde değerlendirme yapıldı.
(07 Nisan 2018, 19:39)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: