Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 317 kişinin yargılanmasına devam edildi. Mütaalasını sunan savcı, "15 Temmuz (2016) akşamı Jandarma Okullar Komutanlığı'ndaki olayların da darbe girişimine yönelik olduğunun anlaşıldığını belirtti. Savcı 31 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Savcı, tutuksuz yargılanan çoğu eski kursiyer teğmen diğer 280 sanık ile 5 firari sanığın dosyasının ayrılmasını istedi.
31.03.2018 14:23 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 317 kişinin yargılanmasına devam edildi.
26.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıkların yanı sıra sanık yakınları ve avukatları katıldı.
Müştekilerin beyanlarının alınmasıyla devam edilen duruşmada konuşan Güven Kartal, olay günü görevli olduğu için Jandarma Okullar Komutanlığında bulunduğunu, darbe girişimine yönelik faaliyetler başlamasından sonra da darbeciler tarafından bir odaya kapatıldığını anlattı.
Bulunduğu odanın dışında eli silahlı 2 eski teğmenin beklediğini kaydeden müşteki Kartal, 'Benim yanımda bulunan ismini hatırlamadığım bir teğmene, 'Beni vuracak mısınız?' diye sorduğumda, 'Bana silah doğrultursanız, emir gelirse gözünüzün üstünde kaşınız var demem, çeker vururum' dedi.' ifadelerini kullandı.
'Mesajları okumaya yetkiniz yok'
Müştekilerden Alim Yılmaz, 15 Temmuz akşamı harekat merkezinde nöbetçi astsubay olduğunu, saat 22.00'den sonra 'harekat yıldırım' konulu mesajların gelmeye başladığını belirtti. Yılmaz, mesajların gelmesinden önce kışlada olağandışı bir durumun olmadığını dile getirdi.
Darbeciler tarafından çekilen mesajı nöbetçi subaya götürdüğü esnada bir teğmenin 'Mesajları okumaya yetkiniz yok.' diyerek elinden aldığını ve nöbetçi subay odasına götürdüğünü ifade eden Yılmaz, teğmen İsmail Yıldız'ın da kendisine, 'Bir binbaşı gelecek, emirleri size o verecek.' dediğini ve bu saatten sonra gelecek emirleri de olay tarihinde Jandarma Okullar Komutanı olan eski tuğgeneral Sadık Köroğlu'na götürmesi telkininde bulunduğunu aktardı.
Gece boyunca sanık Köroğlu'nun odasına 5-6 sefer gittiğini ancak sözde emirlerin içeriğini bilmediğini belirten müşteki Yılmaz, yaşananlardan şüphelenmesi üzerine haber merkezinde çalışan askerlerle birlikte burayı kapatmaya karar verdiklerini anlattı.
Sanıklardan şikayetçi olduğunu beyan eden Yılmaz, davaya müdahillik talebinde bulundu.
Müşteki Hasan Mutlu, olay tarihinde Jandarma Muhabere Elektronik Bilgi Sistemler Okulu (MEBS) şube müdürü olarak görev yaptığını, 15 Temmuz akşamı ise evinde bulunduğunu anlattı.
Boğaz köprülerinin kapatılması ve devlet büyüklerinin açıklamalarından sonra bazı subaylarla ne yapabileceklerine ilişkin bir görüşme yaptıklarını ancak kışlaya giriş çıkışın yasaklandığını öğrenmesi sonucu beklemeye başladıklarını beyan etti.
İlerleyen zamanda müştekilerden Alim Yılmaz ile telefon görüşmesi yaptığını kaydeden Mutlu, Yılmaz'ın kendisine gelen mesajları Sadık Köroğlu'na teslim ettiğini söylediğini, Köroğlu'nun eski albay Özkan Doğanay ve sivil bir şahısla odasında olduğunu söylediğini belirtti.
Sabah 05.50 sularında kışlaya gittiklerini ve kışladan çıkış yapmak isteyen bir araçtan üzerlerine ateş edilmesi sonucu çatışma yaşandığını belirten Mutlu, çatışmadan kısa süre sonra da bir helikopterin bölgede uçuş yaptığını anlattı.
Kendileri ile çatışanların sanık eski yarbaylar Fazıl Ergün ve Yavuz Aydın olduğunu daha sonradan kameralardan tespit ettiğini bildiren müşteki Mutlu, Kara Havacılık Komutanlığındaki darbe girişimine ilişkin davada itirafçı olan sanık İlkay Ateş'in de çatışma yaşanması üzerine Jandarma Okullar Komutanlığına gönderildiğini beyan ettiğini söyleyerek, buradaki sanıklar ile darbeci helikopter pilotları arasında darbeye iştirak konusunda irtibat olduğunu belirtti.
İlerleyen saatlerde de darbecilerin bir kısmını teslim aldıklarını anlatan Mutlu, sanıklardan şikayetçi olarak davaya katılmak istediğini dile getirdi.
Müştekilerden astsubay Nuh Barza, 15 Temmuz'da nizamiye nöbetçisi olduğunu ve Jandarma Okullar Komutanlığında bulunduğunu ifade etti.
Akşam saatlerinde sanık eski üsteğmen Özkan Darendeli ile birkaç kursiyer teğmenin nöbet yerine geldiğini ve silahlarını teslim etmelerini söylediğini anlatan Barza, ilk başta bunun bir tatbikat olduğunu düşündüğünü, karşısındakilere, 'Tatbikatsa siz tatbikata devam edin.' dediğini bildirdi.
Müşteki Barza, sanık Darendeli ve teğmenlerin tekrar silahını teslim etmesini söylemesi üzerine yaşadıklarını, şu sözlerle ifade etti:
'Silahlarını tam dolduruşa aldılar. Tam dolduruş demek silahın atışa hazır olduğu demektir. Bunun üzerine silahlarımızı, telefonlarımızı aldılar. Bu esnada nizamiyeden çıkmaya çalışan birkaç teğmen gördüm. Neler olduğunu sorduğumda Jandarma Genel Komutanlığına gittiklerini söylediler. Bir süre sonra Albay Ferdi Korkmaz'ın arabasını gördüm, teğmenlerin başındaki üsteğmen Darendeli, 'Alın bu albayı tutuklayın.' dedi. Ben anlam veremedim. Ferdi Albay Ankara İl Jandarma Komutanıdır. Daha sonra bizi içeride bir odaya götürdüler.'
Tutulduğu odadaki televizyondan darbe girişimini öğrendiğini, sabah saatlerine kadar Albay Korkmaz ile burada beklediklerini anlatan müşteki Barza, daha sonra darbecileri derdest etmek için gelen askerlerle darbecileri teslim aldıklarını beyan etti.
Bir soru üzerine müşteki Barza, 'Ferdi Korkmaz teğmenlere 'Bir yanlışın içindesiniz, bu yaptıklarınız suç.' dedi. Teğmenlerden, 'Biz ne yapalım, bizi buraya gönderdiler.' diyenler oldu. Keza sabah da kışladan çıkmak isteyen teğmenler vardı.' diye konuştu.
Kursiyer teğmenlerin silahında mühimmat olup olmadığı sorulan Barza, 'Ben sabah teğmenin silahını aldığımda silah kurulu ve atışa hazır vaziyetteydi. Teğmenlerin silahlarında gerçek mermiler vardı.' ifadesini kullandı.
Davaya yarın devam edilecek.
27.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıkların yanı sıra sanık yakınları ve avukatları katıldı.
Tanık olarak dinlenen İsmail Aycan Ayan, olay günü Jandarma Okullar Komutanlığı'nda nöbetçi olduğunu, kışlada akşam saatlerine kadar olağan dışı bir durum olmadığını beyan etti. İlerleyen saatlerde nöbetçi amiri ile televizyondan boğaz köprülerinin kapatıldığı haberlerini gördüğünü anlatan Ayan, bundan bir süre sonra bazı teğmenlerin nöbet tuttuğu bölgeye gelerek, mühimmat sandığından 'silahlarına mermi bastıkları'nı söyledi.
Bunun üzerine teğmenlerin yanına giderek neler olduğunu sorduğunu ifade eden tanık Ayan, 'Teğmenlere 'hayırdır' diyerek ne yaptıklarını sordum. 'Komutanım tatbikat var' dediler. Ben de 'Gerçek mermi ile tatbikat mı olur?' dedim. Bir şey demediler.' dedi.
Bundan kısa bir süre sonra nöbetçi amiri Recai Atasavun ile görüştüğünü, Atasavun'un sanık eski tuğgeneral Sadık Köroğlu'nun talimatı ile görevi gelen ekibe bırakmalarını söylediğini aktaran tanık Ayan, bundan sonra bir odaya alınarak, bekletildiklerini, silahlarının ve telefonlarının alıkonulduğunu dile getirdi.
Bekletildikleri odanın önünde sürekli olarak eli silahlı teğmenlerin bekletildiğini kaydeden Ayan, sabah saatlerinde yaşadıklarını, 'Tarık Görener, sabah saatlerinde bulunduğumuz odaya geldi. Telefonlarımızı masanın üzerine bıraktı. Recai yarbay ne olduğunu sordu. Görener, 'Hakkınızı helal edin, bizi de kandırmışlar' dedi.' sözleriyle aktardı.
Görener'in bu hareketinden sonra bir teğmenden darbe girişiminin başarısız olduğunu öğrendiğini anlatan tanık Ayan, sabah saatlerinde kışla emniyetinin sağlandığını ifade etti.
Tanık Ayan, darbe girişimini öğrendikten sonra darbecilere müdahale etme şansı olup olmadığının sorulması üzerine, 'Silahları tam dolduruşta, kafamıza silah dayamış olan teğmenler var. 'Bizi vuracak mısınız?' dediğimizde 'Emir gelirse vururum' diyen, etrafa boş boş bakan teğmenler var. Ne yapabiliriz?' diye konuştu.
Darbecilerden 'tatbikat' yalanı
Tanık astsubay Murat Demirci, nöbetçi olduğu için 15 Temmuz akşamı okula gittiğini, nöbeti devraldıktan bir süre sonra okula gelen minibüsten yüzbaşı Serdar Acar ile bazı askeri personelin indiğini ifade etti.
Acar'ın kendisine okul komutanının emriyle yapılacak tatbikat için geldiklerini söylediğini aktaran Demirci, bunu nöbetçi heyetine bildirdiğini anlattı.
Saat 01.00'den sonra da bölgeye bir binbaşının gelerek, emir komutayı devraldığını kaydeden tanık Demirci, daha sonra konuştuğu amirinden kışlaya gelenlerin darbeci olduğunu öğrendiğini, fırsat olması halinde darbecileri derdest etmek için talimat aldıklarını dile getirdi.
Demirci, sabah saatlerine doğru bulunduğu bölgedeki çoğunluğu teğmen olan şahısları ikna ederek, bölgeden gönderdiklerini anlattı.
Tanık olarak dinlenen Uzman Çavuş Soner Küçükköşker, olay günü nöbet kulübesine gelen teğmenlerin silahlarını ve telefonlarını aldıklarını, daha sonra da nöbetçi olan askerleri bir odaya kapattıklarını beyan etti.
Bir süre sonra derdest edilen Ankara İl Jandarma Komutanı Albay Ferdi Korkmaz'ın da aynı odaya getirildiğini beyan eden tanık Küçükköşker, darbecilerin kendisine birliğin krokisini sorduklarını ancak kendisinin darbecilerin isteklerini yerine getirmediğini dile getirdi.
Sabah saatlerinde darbe girişiminin başarısız olacağını anlayan bazı darbecilerin kışladan kaçmaya başladıklarını ifade eden Küçükköşker, darbecilerin sayıca azalmaya başlamasından sonra eski üsteğmen Özkan Darendeli'yi ve beraberindeki teğmenleri etkisiz hale getirdiklerini söyledi.
Bir süre sonra nizamiye bölgesine gelen bir zırhlı araçtan kendilerine ateş edildiğini belirten tanık Küçükköşker, kısa süreli bir çatışmadan sonra bölgede emniyetin sağlandığını aktardı.
Tanık Küçükköşker, darbe girişimi esnasında sanık eski teğmenlerin davranışlarının sorulması üzerine, bazı teğmenlerin kendilerine direndiğini, bazılarının ise olaylara karışmadığını dile getirdi.
Darbecilerden 'tatbikat' yalanı
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016'da Jandarma Okullar Komutanlığında nizamiye nöbetçisi olduğunu ifade eden tanık Nusret Çolak, akşam saatlerinde sanık eski yüzbaşılar Serdar Acar ve Coşkun Kazankaya'nın beraberindeki teğmenlerle nöbet yerlerine geldiklerini, kendilerine okullar komutanının emriyle 'tatbikat' yapılacağını söylediklerini belirtti.
Yaşananları nöbetçi subaya ilettiklerinde bölgeye gelen nöbetçi subayın da neden geldiklerini sorması üzerine 'tatbikat' yapılacağını söylediklerini bildiren Çolak, ilerleyen saatlerde nizamiyedeki nöbetçilerle birlikte darbe girişiminden haberdar olduklarını aktardı.
Bunun üzerine Acar ve Kazankaya ile gelen teğmenleri eylemlerinden vazgeçirmeye çalıştıklarını anlatan tanık Çolak, sanık eski yüzbaşı Acar'ın teğmenleri kışladan çıkmamaları yönünde uyardığını belirterek, 'Acar, teğmenlere, 'Tabur komutanınız gelerek sizinle görüşecek.' diyerek engel olmak istedi. Bir kısım teğmenler buna rağmen ayrıldı.' ifadelerini kullandı.
Çolak, sabah saatlerinde bölgenin emniyetinin sağlandığını ifade etti.
'Dışarı çıkanı vurun'
Tanık Vakkas Üveyik, 15 Temmuz akşamı yüzbaşı Ramazan Atım'ın beraberindeki teğmenlerle görevli olduğu nizamiyeye geldiklerini, Atım'ın emir komutayı devraldığını, terör saldırısı olabileceğini söylediğini belirtti.
Atım ve beraberindekilerin nizamiye bölgesinde mevzi alarak beklemeye başladıklarını, kendilerinin de silahlarını ve telefonlarını aldıklarını anlatan Üveyik, 23.00 sularında sanık eski tuğgeneral Sadık Köroğlu'nun nizamiye kayıt yerini askeri hattan aradığını ve görüştüğü sanık Atım'a, 'Nizamiyeye Jandarma Eğitim Komutanı Korgeneral M. Kemal Alataş gelirse gözaltına alın. Kurmay Başkanı Korgeneral İbrahim Yaşar gelirse içeriye almayın, gönderin.' talimatını verdiğini dile getirdi.
Tanık Üveyik, darbe girişiminin başarısız olacağının anlaşılması üzerine bazı askeri personelin kışlayı terk etmeye başladığını, sanık eski yüzbaşı Dilaver Bilgi'nin burada bekleyen teğmenlere dönerek, 'Kışlanın kapısını açın, dışarı çıkan çıksın, dışarı çıkanı da vurun.' dediğini kaydetti.
Diğer tanıkların da beyanlarını alan mahkeme heyeti, yarın devam edilmek üzere duruşmayı erteledi.
28.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıkların yanı sıra sanık yakınları ve avukatları katıldı.
Karar için görüşü sorulan iddia makamı, sanık savunmalarının alınmasının tamamlandığını ve müştekiler ile tanıkların da dinlendiğini hatırlatarak, esas hakkındaki mütalaasının hazır olduğunu bildirdi.
Savcı, tutuksuz yargılanan çoğu eski kursiyer teğmen 280 sanık ile firari sanıklar Yavuz Aydın, Salih Ergün, Niyazi Alkan, Ramazan Kadıoğlu ve Altan Teker'in dosyasının ayrılmasını istedi.
Sanıkların 15 Temmuz'a ilişkin duruşmalarda yaptığı savunmalarında, 'gece eğitimi', 'tatbikat' ve 'terör saldırısı' yapıldığını düşünerek, hareket ettiklerini beyan ettiklerini hatırlatan savcı, aynı saatlerde ülke genelinde FETÖ mensubu 8 binin üzerinde askeri personel tarafından darbe girişimine kalkışıldığını, 200'den fazla insanın şehit, yaklaşık 3 bin kişinin de gazi olduğunu hatırlatarak, 'Jandarma Okullar Komutanlığı'ndaki olayların da darbe girişimine yönelik olduğu anlaşılmıştır.' dedi.
Olay günü, Jandarma Okullar Komutanlığı'nda görevli olmadıkları halde kışlaya gelen askeri personelin de bulunduğunu ve bazı personelin ise başka birliklere giderek, darbe girişimine karıştıklarını beyan eden iddia makamı, sanıkların eylemlerinin mevcut deliller ışığında sabit olduğunu dile getirdi.
Savcı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede sanıkların, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme', ' Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından cezalandırılmasının talep edildiğini hatırlatan iddia makamı, sanıkların eylemlerinin 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' suçu kapsamında değerlendirilmesinin yeterli olacağını bildirerek tutuklu 31 sanığın, söz konusu suçlama gereği ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Müebbet hapsi istenen sanıklar arasında dönemin Jandarma Okullar Komutanı eski tuğgeneral Sadık Köroğlu ve eski tabur komutanı Tarık Görener de bulunuyor.
Savcı ayrıca, sanık Fazıl Aygün hakkında 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, sanık Özkan Darendeli hakkında da Ankara İl Jandarma Komutanı Ferdi Korkmaz'ı alıkoyduğu gerekçesiyle 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması talebinde bulundu.
Savcı ayrıca, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini de talep etti.
ARA KARAR
İddia makamının esas hakkındaki mütalaasının ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, 31 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Esas hakkındaki mütalaaya karşı sanıklara ve avukatlarına süre verilmesine karar veren mahkeme, 18-29 Haziran tarihleri arasında görülmek üzere duruşmayı erteledi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Mart (2017) 'Ankara 317 sanık Darbe/Jandarma Okullar Komutanlığı' davası
(31 Mart 2018, 14:23)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: