Bolu'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Bolu Milli Eğitim Müdürlüğü'ndeki oluşumuna ilişkin 23'ü tutuklu 64 sanığın yargılanmasına devam edildi.
31.03.2018 15:39 Bolu'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Bolu Milli Eğitim Müdürlüğü'ndeki oluşumuna ilişkin 23'ü tutuklu 64 sanığın yargılanmasına devam edildi.
26.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Bolu Ağır Ceza Mahkemesi'nce özel olarak hazırlanan Belediye Nikah Salonu'ndaki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları ve yakınları katıldı.
Duruşmada, sanık avukatları cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunma yapmaya başladı.
Haklarında dava açılan 13 kişinin avukatlığını yapan Ekrem Asma, mütalaaya karşı hazırladıkları savunmayı yazılı olarak mahkemeye sunduklarını belirterek, bu ifadeleri okumak istediğini belirtti.
'Ortalama insanın terör örgütü olduğunu anlaması mümkün değil'
FETÖ/PDY'nin, çok gizli ve hain bir yapılanma olduğunu ifade eden Asma, 'Bu örgüte 15 Temmuz baz alınarak bakılması lazım. Burada, Türkçe Olimpiyatlarını bahane ederek, devlete anı parası bastırmak gücüne ulaşmış bir örgütten bahsediyoruz. Ortalama bir insanın bu yapının terör örgütü olduğunu anlaması mümkün değildir. 'İnsanların bunu terör örgütü olarak bilmemesi hayatın olağan akışına aykırıdır' demek mümkün değildir. Bu yapının gerçek yüzünü devletimiz de 15 Temmuz'dan sonra görmüştür. İnsanların bunu daha önceden görmesi beklenemez.' diye konuştu.
Asma, örgütün gizli haberleşme uygulaması kullanan bazı müvekkilleri olduğunu da sözlerine ekleyerek, ByLock iddiasının terör örgütü suçlamasında tek başına bir delil kabul edilmemesi gerektiğini savundu.
Şu anda ByLock kullanan herkesin terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklu yargılandığını kaydeden Asma, 'Biz bunun hukuki olmadığını düşünüyoruz. Delilin denetime elverişli olmadığını düşünüyoruz. Mahkeme dosyasına gönderilenler son ürünlerdir. Asıl elde edilen veriler mahkemeye gönderilmemiştir. Ayrıca, hakkında ByLock tespiti yapılan birçok kişinin kullanıcı adına ya da mesajlarına dahi ulaşılamamıştır. Bir insana, 'ByLock var sen kesin FETÖ'cüsün' demek doğru değildir.' iddiasında bulundu.
Asma, örgüte müzahir olduğu gerekçesiyle kapatılan dernek ya da sendikalara üye olan sanıkların da terör örgütü üyeliği ile suçlanamayacağını ileri sürerek, 'İddianamede, bu örgütün insan kaynağını dernek ve sendikalar üzerinden oluşturmaya çalıştığı belirtilmiş. Bu gerekçeye karşın soyut iddiaların da ortaya çıkması lazım. İnsanların dernek veya sendikalar aracılığı ile örgütün eylemlerine katıldığının ortaya çıkarılması gerekiyor. Dernek veya sendikalara üye olan insanlar örgütün devşirmeye ya da kafalamaya çalıştığı insanlardır.' ifadesini kullandı.
Savunmasının son kısmında ise her müvekkilinin suçlamaları hakkında kısa açıklamalar yapan Asma, tüm müvekkillerinin beraatını talep ederek, cezalandırılma kanaati oluşan müvekkillerinin ise hükümle birlikte tahliyesine karar verilmesini istedi.
'BTK ile bilirkişi raporları örtüşmüyor' müdafaası
Haklarında dava açılan 4 sanığın avukatlığını üstlenen Ali Mert Sarıkaya da mahkemeye yazılı olarak verdiği savunmasını mahkeme heyeti huzurunda tekrarladı.
Sarıkaya, cumhuriyet savcısının 4 müvekkili hakkında terör örgüt üyeliğinden cezalandırma talep ettiğini hatırlatarak, 'Türk Ceza Kanunu'nda ve ilgili diğer kanunlarda örgüt üyeliği belirli şartlara bağlanmıştır. 4 kişinin de bu örgüte üye olduklarına ve organik bağlarının olduğu yönünde bir delil yoktur. Suçun hem maddi unsuru hem de manevi unsuru açısından örgüt üyeliği suçlamasına somut delil bulunmuyor.' şeklinde savunma yaptı.
ByLock iddiaları ile ilgili olarak bazı müvekkilleri açısından kesin delil olmadığını da ileri süren Sarıkaya, 'ByLock iddiası ile ilgili olarak bazı müvekkillerimin kullandığına yönelik BTK'dan içerik gelmemiştir. Bu şahıslarla alakalı bir program kullanıldığında 'kullanıcı adı', 'ID', 'şifre', 'içerik' ya da 'rehber' bulunması gerekiyor. Ancak bu hususlar dosya kapsamında bulunmuyor. Ayrıca BTK'dan rapor gelenler yönünden tespitlerin de bilirkişi raporları ile örtüşmediği görülüyor.' diye konuştu.
Sarıkaya, savunmasının sonunda terör örgütü üyeliği ile suçlanan her müvekkili için kısa açıklamalar yaparak, beraatlerini talep etti.
'15 Temmuz'dan sonraki konumları önemli'
Haklarında dava açılan 6 kişinin avukatlığını yapan Adem Düzgün de mahkeme heyetine verdiği yazılı savunmasını tekrarladı.
Cumhuriyet savcısının mütalaasına katılmadıklarını ifade eden Düzgün, ayrıca iddianamede yer alan bazı hususların da müvekkillerinin suçlanması açısından gerekçe olarak gösterilmesinin doğru olmadığını ileri sürdü.
İddianamede, Ergenekon ve Balyoz davaları ile 17-25 Aralık olaylarının FETÖ/PDY'nin faaliyeti olduğu belirtilerek, suç tarihinin 17-25 Aralık olarak kabul edildiğinin yer aldığını ifade eden Düzgün, 'Biz bunu kabul etmiyoruz. Devlet yetkilileri gerek 17-25 Aralık döneminden sonra uyarılar yapsa da bu konuda MGK kararları olsa da bu tarih net değildir. Bu yapının terör örgütü olduğuna dair en belirgin karar 2016 Mayıs ayında bir mahkeme kararı ile verilmiştir. 17-25 Aralık operasyonlarını yapanlar da örgütün dernekleri, bankaları ya da başka organları da 15 Temmuz'a kadar meşru şekilde görev yaptı.' ifadesini kullandı.
İnsanların 17-25 Aralık ve ondan sonra gerçekleşen MGK'ların ardından aldığı pozisyona göre değil, 15 Temmuz'dan sonra aldıkları pozisyonlarına göre karar verilmesi gerektiğini savunan Düzgün, '17-25 Aralık olaylarına göre örgütün üst düzey yöneticileri ile bazı yönetim kadrolarının cezalandırılmasının doğru olabileceğini düşünüyoruz. Ancak, normal vatandaşlar için bunu baz almak mümkün değildir. Onlar için 15 Temmuz'dan sonraki konumları önemli.' ifadesini kullandı.
Duruşmaya, avukatların savunmalarını tamamlaması için 28 Mart Çarşamba gününe kadar ara verildi.
28.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Bolu Ağır Ceza Mahkemesi'nce özel olarak hazırlanan Belediye Nikah Salonu'ndaki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla avukatları ve yakınları katıldı.
Duruşmada, sanık avukatları cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunma yapmaya devam etti.
Haklarında dava açılan 2 kişinin avukatlığını üstlenen Bilal Kumcu, müvekkillerinden tutuksuz sanık H.E'nin Sızıntı dergisi aboneliğiyle ByLock kullandığı gerekçesiyle yargılandığını anımsattı.
Müvekkilinin biyoloji öğretmeni olduğunu ifade eden Kumcu, 'Müvekkilim biyoloji bölümü öğretmeni olduğu için mesleki gelişimini sağlamak adına uluslararası dergilerin yanında Sızıntı dergisini de almıştır. Bu abonelik çok uzun sürmemiştir, bu suç teşkil etmez. Sızıntı ve gazete gibi yayınların örgüt üyeliğine delil teşkil etmeyeceğini düşünüyorum.' dedi.
Kumcu, ByLock tespitlerinin MİT tarafından elde edilen birtakım delillerden yola çıkılarak yapıldığını anlatarak, 'ByLock listelerinin çıkmasının ardından birçok kişi gözaltına alınarak tutuklandı ama bu delillerin bir şüpheliden gelmediğini, MİT tarafından verildiğini biliyoruz. MİT'in bu verileri elde etmesinin hukuken yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle müvekkilimin ByLock kullandığı iddiasını kabul etmiyoruz.' şeklinde konuştu.
Müvekkilinin yaptığı ilk savunmasında teknolojiden anlamadığını, mail adresinin bile olmadığını hatta okulda bile akıllı tahta kullanmaktan kaçınarak halen eski usul tahta kullanmayı tercih ettiğini anlattığını dile getiren Kumcu, müvekkilinin telefonunu eşinin sık sık kullandığını, ByLock tespitlerinin yanlış olduğunu savundu.
Kumcu, müvekkili M.G. hakkında da ByLock iddialarının olduğunu anımsatarak, diğer müvekkille yaptığı ByLock savunmasını tekrar etti.
Müvekkilinin cep telefonu ve bilgisayarında yapılan dijital inceleme sonucunda 'Herkul.org' adresine girdiğinin tespit edildiğini de kaydeden Kumcu, 'Ama bu girişin tarihi belli değil. Bu örgüt liderine sempati duymak, onun yayınlarını ve yazılarını okumak terör örgüt üyeliği suçunu teşkil etmez. Bu yönde Yargıtay kararı da vardır.' dedi.
Hakkında dava açılan 3 kişinin avukatlığını üstlenen Abdurrahman Bayramoğlu da müvekkillerinin suçsuz olduğunu belirterek, 'Müvekkillerimin üçü de öğretmen. Suç delilleri de hepsi açısından aynı. Sendika üyesi olmak ve Bank Asya'ya hesap açtıkları gerekçesi ile cezalandırılmaları talep edildi.' diye konuştu.
Bayramoğlu, müvekkillerinin suçlandığı konular hakkında Yargıtay tarafından alınan bazı kararları okuyarak, 'FETÖ'nün terör örgütü olduğundan hiçbir şüphe yoktur ama müvekkillerimin bu örgüte üye olduğu asla kabul edilemez çünkü onların bu yapıya yakın olduğu dönemde bu örgütün varlığı bilinmiyordu. Müvekkillerin de bunu bilmesi mümkün değildi.' ifadesini kullandı.
Avukatların savunmalarını tamamlamasının ardından sanıklar cumhuriyet savcısının mütalaasına karşı savunma yapmaya başladı.
Tutuklu sanıklardan Abdurrahman Emen, Sızıntı dergisine üye olmak ve ByLock kullandığı iddiaları ile suçlandığını anımsatarak, bu suçlamalar nedeniyle 20 aydır tutuklu bulunduğunu söyledi.
Emen, yapılan incelemeler sonucunda 14 kez ByLcok bağlantısının tespit edilebildiğini dile getirerek, 'Ben bu tespitlerin teknik bir yanlışlıktan olduğunu düşünüyorum. 20 aydır tutukluyum benzer durumda olan şahısların tahliye olduğunu biliyorum. Önce tahliyemi sonra da beraatımı talep ediyorum.' dedi.
Hakkında açılan davada tutuksuz yargılanan D.K. ise sadece örgüte müzahir sendikaya üyesi olduğu gerekçesiyle dava açıldığını belirtti.
Bir sendikaya üye olduğu iddiası ile cumhuriyet savcısının hakkında mahkumiyet kararı verilmesini istediğini kaydeden D.K, 'Üyelik şeklini daha önce anlatmıştım. Koza Eğitim Derneği ise tüzel kişilik kazanmadan ortadan kalktığını da belirtmiştim. Bunlar delili sayılmaz. Sızıntı dergisine aboneliğim yok.' şeklinde konuştu.
30.03.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Bolu Ağır Ceza Mahkemesi'nce özel olarak hazırlanan Belediye Nikah Salonu'ndaki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklarla avukatları ve yakınları katıldı.
Duruşmada, sanıklar cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunma yapmaya devam etti.
Tutuklu sanık Faruk Turhan, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirterek, örgütün gizli haberleşme kanalı ByLock bağlantısının da operatör kaynaklı hatadan olduğunu düşündüğünü savundu.
Adalet kavramını uzun cümleler ve dini boyutuyla anlatan Turhan'a mahkeme başkanı Seyfi Han, sanığa sadece savunma yapması gerektiğini hatırlatarak, 'Bu bir konferans değil. Dinle ilgili ya da adaletle ilgili konuşmayın. Kendinizi savunmaya yönelik savunma yapın. Bir konferans olsa sizi dinlerdim. Ama şu anda bunları dinleyemeyiz.' diye uyarıda bulundu.
-Soruların tamamına yakını çıktı subay oldu
Sanıkların dinlenmesi esnasında Kastamonu'da yaşayan ve itirafçı olan S.G. duruşmada tanık olarak dinlendi.
Duruşmaya SEGBİS aracılığı ile bağlanan S.G, FETÖ/PDY ile üniversitede tanıştığını ifade ederek, 'Bu evlerde kaldıktan sonra bana birtakım görevler verildi. Bu görevleri de yerine getirdikten sonra subay olmak istediğimi örgütün ileri gelenlerine aktardım. Örgüt içinde üniversite sorumlusu olan ve hakkında açılan bir davada tutuklu yargılanan Remzi Dayanır, beni İstanbul Maltepe'de bulunan yurda yönlendirdi. Orada beni karşılayan bir şahıs tarafından bölgede bulunan bir eve götürüldüm. Burada Kuran'ı Kerim'e el basmak şartıyla yemin ettiğim takdirde bana soruların verileceği söylendi. Bunu yaptıktan sonra bana sınav soruları verildi. Sınavda bu soruların yüzde 80-90'ı çıktı. Bu sayede subay oldum.' dedi.
İfadesinde halen devam eden davada yargılanan tutuksuz sanıklardan H.H'yi de teşhis ettiğini kaydeden S.G,'Bu dosyada yargılanan H.H. isimli teşhis tutanağı üzerinden teşhis ettim. Ama ismini hatırlamıyorum. Kendisinin örgüt içinde faaliyet icra ettiğini bölgeci olabileceğini beyan etmiştim.' ifadesini kullandı.
Tanığın dinlenmesinin ardından, sanıklar son savunmalarını yapmaya devam etti.
Tutuksuz sanıklardan R.A. örgüte üye olmadığını savundu.
Tutuklu sanık Hidayet Tosun da Zaman gazetesi aboneliğinin, abone olduğu dönemde hiçbir suç teşkil etmediğini öne sürdü.
Tosun, sosyal medya hesaplarında yaptığı paylaşımlarda örgütün yurt dışındaki okullarını övdüğü iddialarını kabul ederek, 'Bu yapı dünyanın her yerine okullar açarak Türk bayrağını dalgalandırdığı için sosyal medya hesabımdan paylaşımlar yapmıştım. Ama bu beni terör örgütü üyesi yapmaz. Koyu bir Fenerbahçe taraftarı olmama rağmen diğer takımların da yurt dışında başarı elde etmesinde onları da desteklemişimdir.' sözleriyle kendini savundu.
Sanıkların savunmalarını tamamlamasının ardından, kısa bir müzakere arası veren mahkeme heyeti, M.T. ve Y.Y.'nin tahliyesine karar vererek, karar duruşmasının 18 Nisan tarihinde görüleceğini açıkladı.
Öte yandan, mahkeme heyetinin duruşma arasında 3 tutuklu sanığın daha tahliyesine karar verdiği öğrenildi.
İDDİANAME
Bolu Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı okullarda görev yaparken önce açığa alınan sonra da meslekten ihraç edilen 64 sanığın, 'terör örgütüne üye olmak' suçundan 5 yıldan onar yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanıklardan 39'unun örgütün şifreli haberleşme programı 'ByLock' kullandığının tespit edildiği belirtiliyor.
Geçen duruşma esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sunan cumhuriyet savcısı, 59 sanığın 15'er yıla kadar hapsini, 6 sanığın da beraatini istemişti.
Paralel yapı-09 Ekim (2017) 'Bolu 64 sanık (ilk 71) Milli Eğitim Müdürlüğü Yapılanması' davası
(31 Mart 2018, 15:39)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: