Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak girişimin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin 18 sanıklı davada sona yaklaşıldı. Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, Halisdemir'in, Terzi'yi karargaha ulaşmadan öldürmesiyle Türkiye'nin yangın yerine dönmesini önlediğini belirtti. Bütün sanıkların 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmalarını talep eden savcı, sanıklar Fatih Şahin ve Mihrali Atmaca'nın, şehit Astsubay Ömer Halisdemir'e yönelik 'nitelikli kasten adam öldürme' suçundan ayrıca birer kez daha ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmelerini istedi. Savcı, Halisdemir'e ateş ettiği belirlenen sanık Hasan Aksoy için de 'kasten adam öldürmeye teşebbüs' suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar ek hapis talebinde bulundu.
24.03.2018 15:25 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak girişimin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin 18 sanıklı davaya devam edildi.
19 Mart'ta Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'nün yanındaki salonda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ve avukatlarının yanı sıra şehit Halisdemir'in kardeşleri müdahiller Soner ve Savaş Halisdemir, olayda yaralanan Başçavuş İsmail Oğuz ile TBMM, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığının da arasında bulunduğu müştekilerin avukatları katıldı.
Mahkeme Başkanı Bayram Kantık, hazır bulunanların tutanağa geçirilmesinin ardından bazı sanıklara ilişkin dijital inceleme raporlarının dosyaya gönderildiğini bildirdi.
Ardından duruşmada hazır bulunan şehit Astsubay Halisdemir'in kızkardeşi Emel Yeşildal söz alarak, sanıklardan şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini belirtti.
- Sanık Solmaz ile cemaat evinde kalan tanığın beyanı
Duruşmada daha sonra başka bir ilde hazır bulunan ve Ağrı'da sanıklardan Ali Solmaz hakkında verdiği ifadesi dava dosyasına gönderilen Erdal Dağgül ile telekonferans sistemi üzerinden bağlantı kurularak tanık olarak ifadesi alındı.
Solmaz'a ilişkin bildikleri sorulan Dağgül, 'Askeri okuldan tanıyorum. Ev arkadaşımdı. Hiçbir şekilde örgütle bağlantısı olduğunu düşünmüyorum.' dedi.
Başkan Kantık'ın, 'Cemaat olan yapıyla ilgisi var mıydı? Kaldığınız evin ilgisi var mıydı?' soruları üzerine Dağgül, 'Solmaz'ın ilgisi var mı bilmiyorum. Kaldığımız evin ilgisi yoktu.' iddiasında bulundu.
Bunun ardından Başkan Kantık, Dağgül'ün dosyaya gönderilen beyanını okudu.
Buna göre Dağgül, Ağrı'da alınan ifadesinde, 2013'te Ankara'da Jandarma Astsubay Okuluna başladığını, daha önce tanıdığı Mesut adlı kişinin de aynı okulda eğitim aldığını belirtti. Mesut'un hafta sonları Antalya'dan arayan bir öğretmenle yapacağı görüşmeye kendisini çağırdığını anlatan Dağgül, çarşı izninde bu kişiyle buluştuklarını ifade etti.
Bu kişinin eve çıkmak isteyip istemediklerini sorduğunu söyleyen Dağgül, 'Masraf olacağı için eve çıkmayacağımızı söyledik. 'Okuldan zaten iki kişi eve çıkacak, isterseniz onlarla kalabilirsiniz.' dedi.' beyanında bulundu.
Sonrasında Mersinli Ali, Konyalı Abdurrahman, Mesut ve kendisinin eve çıktıklarını, bu şahsın eve geldiğini, okulun nasıl gittiğini ve ihtiyaçlarını sorduğunu bildiren Dağgül, bir defa da daveti üzerine evine gidip yemek yediklerini anlattı.
Aynı kişinin, başka bir zaman Mahmut adlı biriyle kendi evlerine geldiğini ifade eden Dağgül, 'Mahmut isimli şahıs Fetullah Gülen ile ilgili sohbet verdi. 'Cemaatten size kötülük dokunmaz.' gibi söylemlerde bulundu.' dedi.
Başkan Kantık, 'Bu ifadenden ne anlaşılıyor? Cemaate bağlı evde dört arkadaş kaldığınızı, tanımadığınız kişilerin sohbet verdiğini, onların evine gidip, sohbetlere katıldığını anlıyoruz. Ne diyorsun?' diye sordu.
Dağgül, 'Evde kalırken bu şahsın bizimle sohbet vereceğinden haberimiz yoktu. Zaten bir defa falan geldi. Biz evine gitmek istemedik. Kimse bilmiyordu. Bilmiş olsalar oradaki arkadaşlar o evde kalmazdı. Ben de aynı şekilde kalmazdım.' dedi.
Kantık, 'Tanımadığın bir insan çıkıp geliyor, ev tutuyor, siz de eve çıkıyorsunuz. Bu çelişkiyi soruyorum. Asker insanlarsınız. İnsan tanımadığı bir kişinin tuttuğu eve çıkar mı? Daha dikkatli olmanız gerekmiyor mu?' sorularını yöneltti.
Dağgül, 'Bu şahsın eve gelmesinden rahatsız olduk. Evin örgüt evi, şahsın örgüt elemanı olduğunu bilmiyorduk. Ben zaten 2015'te kendi isteğimle istifa ettim.' diye konuştu.
Başkan Kantık, bunun üzerine, 'Önceki ifadende böyle demiyorsun. 'Eve gittik, sohbet ettik.' diyorsun.' ifadelerini kullandı.
Daha sonra salondaki kameralarla sanıklar daha yakından görüntülendi ve Dağgül, bahsettiği Ali Solmaz'ı teşhis etti.
Sanık Solmaz ise 'Dağgül ile jandarma okulunda tanıştık. Cemaat bağlantımız yok. Dört kişi eve çıktık. Israrla cemaat evi dediniz ama biz o evi kendi irademizle internetten tuttuk. Eve gelen şahsı da hatırlamıyorum.' diye konuştu.
- Sanıklara beyanları soruldu
Duruşmada ardından tanıklardan talepleri ve müdahillik istemine karşı beyanları soruldu.
Sanık Ali Güreli, her şeyi daha önce samimiyetle anlattığını ifade ederek, 'Buradaki herkesin elini vicdanına koymasını talep ediyorum. Ben koyuyorum. FETÖ ile ne benim ne eşimin ne sülalemin ne eşimin sülalesinin ilgisi yoktur. Uygun göreceğiniz adli kontrolle tahliyemi talep ediyorum.' dedi.
Sanık Erhan Almaz, 'Darbe karşıtı olduklarını, anayasal düzeni koruduklarını' iddia ederek, 'Yanlışımız yok. Bütün Türkiye'nin buraya gelip davayı takip etmesini istiyorum. Yandaş medyayla, yalan yanlış haberlerle davayı takip etmelerini istemiyorum.' diye konuştu.
'Mehmetçik, Afrin'de destan yazıyor'
Sanığın bu sözleri üzerine bazı izleyiciler, oturdukları yerden ayağa kalkarak, 'Sana mı soracağız? Kahraman Mehmetçik, Afrin'de destan yazıyor. Siz hepiniz hainsiniz.' diye bağırdı.
Sanıklardan Fatih Şahin, salonda gösterilecek güvenlik kamerası görüntüleri üzerinden savunmasını yapmak istediğini bildirerek, 'Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığın taraf olduğu mahkemede, idare tarafından tayin olan kişilerce hazırlanan raporun idarenin hoşuna gitmemesi beklenemez. Onların baskısı ve kontrolü söz konusudur.' iddiasında bulundu.
Mahkeme Başkanı Kantık, bunun üzerine 'Bilirkişi heyetini mahkeme belirler. Çarpıtmayın. İdarenin bilirkişi atadığı falan yok.' dedi.
Şahin'in kimi sözlerine bazı izleyiciler tepki gösterdi.
Sanıklardan Mihrali Atmaca da 'Darbeye karşı gösterdiğim mücadelenin ortada olduğunu düşünüyorum.' dedi ve tahliye talebinde bulundu.
Avukata 'tehdit' tepkisi
Sanıkların tahliye taleplerinin alınmasının ardından sanık avukatlarına söz verildi.
Avukat Emir Yakın, 'Beyanlarımı tekrar ediyorum. Kamera görüntülerinde bu timin darbeyle mücadele ettiği belli. Tahliye talep edemiyoruz. Kabul etseniz nasıl burdan çıkarsınız, bilemiyorum.' şeklinde konuştu.
Salondaki bazı 15 Temmuz gazileri ile şehit yakınları, avukatın bu sözlerine tepki göstererek, 'Mahkemeyi tehdit ediyorsun.' dedi.
MAHKEME BAŞKANI: SANIKLARIN YAPTIKLARI SAYGISIZLIK
Tepkilerin artması üzerine Başkan Kantık, yapılanların kendisine, heyetine, mahkemeye ve Türkiye Cumhuriyeti'ne saygısızlık olduğunu söyledi ve duruşmaya ara verdi.
Duruşmaya verilen aranın ardından sanık avukatlarının tahliyeye ilişkin beyanlarının alınmasına devam edildi.
Halisdemir ailesinin avukatı Tuğba Sağlam Eker, sanıklardan Fatih Şahin'in şehit Ömer Halisdemir'e 11 el ateş ettiğini belirterek, 'Bilirkişi raporunda dakika dakika neler yaptığı sabit. Ömer Halisdemir, darbeyi önlemek için canını feda etmiştir ve o gecenin en büyük kahramanlarından biridir. Sanıklar buraya tesadüfen gelmiş değillerdir. Hain Semih Terzi ile beraber gelmişlerdir.' diye konuştu.
Müdahil Başbakanlığın avukatı Alaaddin Varol, 'Fatih Şahin'in, kontrollü darbe tarzı beyanlarını kabul etmiyoruz. Hukuk kurulları dahilinde belirlenen bilirkişilerin başkanlık tarafından baskı altına alındığını kabul etmiyoruz.' beyanında bulundu.
Müdahil TBMM'nin avukatı Sinan Kılıçkaya, 'Buradaki tim, Semih Terzi ile uçakla Ankara'ya gelerek suçun maddi unsurunu gerçekleştirmişlerdir.' dedi.
Daha sonra sanıklardan, geçmişte ÖKK'de görev yapan ve Sivas'ta alınan beyanları delil olarak dosyaya gönderilen Abdülsettar Çavdaroğlu'nun, şehir dışında hazır bulunduğu adliyeden telekonferans sistemiyle tanık olarak beyanı alındı.
Sanıklardan Mehmet Bilge'yi tanıdığını bildiren Çavdaroğlu, '2010'da Yasin kod adlı FETÖ'cü beni Bilge ile tanıştırdı. 3-4 sefer Mehmet Bilge ile evlere gidip geldik. Samimiyetim, dostluğum yoktu. Ara ara görüşüyorduk. En son Nisan 2015'te gördüm. Ondan sonra FETÖ ile irtibatımı kestiğim için bağlantısı olup olmadığını bilmiyorum. Ama 2010-2014 arasında örgütle görüştüğünü biliyorum.' diye konuştu.
Çavdaroğlu, Mahkeme Başkanı Bayram Kantık'ın sorusu üzerine, 'Kaldıkları evlerin FETÖ ile bağlantısı bulunduğunu' ifade ederek, hafta sonları 'Yasin' kod adlı öğretmenin evine sohbete çağırdığını, buraya giden 3-4 kişi arasında Bilge'nin de bulunduğunu anlattı.
Kendisinin kod isminin 'Selim', Bilge'in kod adının ise 'Hamit' olduğunu belirten Çavdaroğlu'ndan, Mehmet Bilge'yi teşhis etmesi istendi. Tanık, duruşma salonundaki kamerayla yakın çekim gösterilen sanıklar arasından Bilge'yi teşhis etti.
MÜTALAA: 18 MÜEBBET TALEBİ
Cumhuriyet Savcısı Mustafa Manga'nın esas hakkındaki savunmasını açıklamasının ardından duruşmaya bir süre ara verildi. Duruşmanın öğleden önce görülen kısmında esas hakkındaki mütalaasını açıklayan Cumhuriyet Savcısı Mustafa Manga, bütün sanıkların 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmalarını talep etti.
Sanıklar Fatih Şahin ve Mihrali Atmaca'nın, şehit Astsubay Ömer Halisdemir'e yönelik 'nitelikli kasten adam öldürme' suçundan ayrıca birer kez daha ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmelerini isteyen Manga, Halisdemir'e ateş ettiği belirlenen sanık Hasan Aksoy için de 'kasten adam öldürmeye teşebbüs' suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapis talebinde bulundu.
Esas Hakkındaki Görüşte, FETÖ/PDY'nin, üyelerinin uğrunda zorluklara katlanabildiği, fedakarlıkta bulunduğu, amacına yönelik bir şeyler yapabildiği inanç ve ideoloji sistemi olduğu belirtildi.
Örgüt kadrolarının sızdığı devletin güvenlik kurumlarının silahlı olduğuna ve bu silahları kullanma yetkisi bulunduğuna işaret edilen görüşte, örgüt üyelerinin mutlak itaat ve cennete kavuşacakları saikiyle hareket ederek, devlet içinde suikast benzeri hareketlere başvurdukları bildirildi.
Örgüt mensuplarının, 15 Temmuz 2016'da darbe teşebbüsünde bulundukları anımsatılan görüşte, Genelkurmay Başkanlığını ele geçiren TSK'ye sızmış örgüt mensuplarının, sözde sıkıyönetim emri ve eklerindeki direktifleri Özel Kuvvetler Komutanlığına (ÖKK) ilettiği, sözde atama listesinde tuğgeneral Semih Terzi'nin 1. Özel Kuvvet Tugay Komutanlığından ÖKK'ye atandığı ifade edildi.
Başka davalarda yargılanan eski kurmay albay Ümit Bak, eski albay Murat Aydın ve eski kurmay yarbay Mehmet Ali Çelik'in kararlara uyulması konusunda mutabık kaldıkları bildirilen görüşte, bu kişilerin darbe teşebbüsü içinde yer almayan ÖKK personelini de eyleme katılmaya iknaya çalıştığı, bu sırada Harekat Merkezi vardiya amiri Turgay Usanmaz ile Nedim Şahin, Muzaffer Han ve Şenol Soylu'nun tam teçhizatlı ve silahlı olarak hazır bulundukları ve eyleme katılmayan diğer personele silah doğrulttukları anlatıldı.
Görüşte, karargaha telefonla ulaşan dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın, Bak'ı, sıkıyönetim emirleri ve eklerinin geçersiz ve komutanın halen kendisi olduğu yönünde iknaya çalıştığı ancak Bak'ın, 'Elimde emir var. Yeni komutan Semih Terzi.' diyerek Aksakallı ile tartıştığı ve telefonu kapattığı kaydedildi.
'Vatansever bir asker refleksiyle...'
Darbecilerin karargahın kontrolünü ele geçirmeleri üzerine Aksakallı'nın, karargahtaki Astsubay Başçavuş Halisdemir'i arayarak, 'Terzi'nin darbeye teşebbüs eyleminin içinde yer alan vatan haini olduğunu, kesinlikle karargahın komutasını ona bırakmamasını emrettiğini ve bu işin sonunda şehadet olduğunu' söylediği aktarılan görüşte, Halisdemir'in de vatansever bir asker refleksiyle hiçbir şekilde sorgulamadan emre 'Emredersiniz komutanım.' diye cevap verdiğine işaret edildi.
Halisdemir'in, Semih Terzi ve beraberindeki darbeye teşebbüs eyleminde yer alan ekibin gelmesinin ardından, ÖKK'nin yönetimini darbecilere teslim etmemek adına Terzi'yi vurduğu hatırlatılan görüşte, Halisdemir'in, karargahın girişine göre sağda bulunan ağaçlık alana doğru kaçmaya başladığı, bu sırada sanık eski binbaşı Fatih Şahin'in Halisdemir'e kısa mesafeden 11-12 el ateş ettiği kaydedildi.
Görüşte, sanık Hasan Aksoy'un da Şahin'in beşinci ve on birinci atışlarının ardından birer kez olmak üzere iki el ateş ettiği, yaralanan Halisdemir'in ağaçların arasına düştüğü anlatıldı.
Bu sırada bazı askerler ile sanık Hüseyin Oğuz'un Terzi'ye müdahale etmeye çalıştıkları, bazı tim personelinin ise Halisdemir'i sürükleyerek, karargah binasının giriş kapısının sağ tarafındaki alana yatırdıkları, olay yerine ambulans geldiği, Halisdemir'in nabzının çok hafif attığı ve durumunun ağır olduğunun belirlendiği, bu sırada darbeye teşebbüs eyleminde yer alan sanık Mihrali Atmaca'nın da görevlileri yanından uzaklaştırıp, henüz hayatta olan Halisdemir'e iki el ateş ettiği vurgulandı.
'Tüm Türk halkı Halisdemir'e minnet borçludur'
'Yurtta Sulh Konseyi' adlı yasa dışı oluşumca darbede en aktif rolü oynayacak ÖKK'ye komutan olarak atanan Terzi'nin karargaha ulaşması, ardından tüm Türkiye'deki ÖKK'ye ait birliklere sözde darbe direktifi kapsamında emir vermesi halinde ÖKK personelinin topyekun olarak kendi askerine, polisine ve hatta insanına karşı savaşmasının, domino taşı etkisiyle iç savaşın çıkması ve sayıları 10 bini bulan şehidin verilmesi ihtimalinin doğacağına işaret edilen görüşte, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
'Hatta bu kapsamda konvansiyonel olmayan harekat yani 'gayrinizami harp' adı altında ülkenin işgali vs. bahanesiyle tüm Türkiye'de nüve birlikleri olan milis güçleri komuta etmek ve kaos çıkarmak için kullanılabilecektir. Yani burada ifade edilmek istenen şudur: Şehit Ömer Halisdemir'in, sözde darbe emirleri kapsamında ataması yapılan Semih Terzi'yi karargaha ulaşmadan öldürmesiyle Türkiye'nin yangın yerine dönmesini, bir anlamda darbeye karşı verilen savaşta Çanakkale Savaşı kahramanı Seyit Onbaşı'nın düşman kuvvetlerinin birleşik filosunun en büyük gemisi olan Queen Elizabeth'i batırarak, savaşın seyrini değiştirmesi, dolayısıyla düşman donanmasının çöküş yaşaması gibi bir etki doğurmuştur.
Tüm Türk halkının şehit Ömer Halisdemir'e minnet borcu olduğu tartışmasız bir gerçektir.'
'İnsan evine mermi sürülmüş silahla girmez'
Görüşte, sanıkların ÖKK'ye intikallerine ilişkin, 'Orası bizim evimizdi. Evimize gitmemiz kadar doğal bir şey yoktu.' şeklinde açıklamalarda bulunduklarına işaret edilerek, 'Ancak bir insan evine giderken elinde ağzına mermi sürülmüş silahla girmez. Sanıkların işgale giden bir birlik gibi ellerinde ağzında mermi bulunan silahlarla gitmelerinin mantıklı açıklaması, darbe teşebbüsü kapsamında karargahı işgale gitmeleri ve karşılarına engel çıkması halinde çatışmayı göze aldıklarıyla açıklanabilecektir.' ifadeleri kullanıldı.
Olay günü müdahil İsmail Oğuz'un yaralandığı alan ile sanıkların bulunduğu alan arasında kuş uçuşu bin 500 metre bulunduğu belirtilerek, sanıkların bulunduğu yer ile Oğuz'un yaralandığı alan arasında, tepeler nedeniyle görüş imkanı olmadığı kaydedildi.
Görüşte, bu bilgiler ışığında sanıkların Oğuz'u kasten öldürmeye kalkışma suçunu işlediklerine dair delil bulunmadığı bildirildi.
Savcının talep ettiği cezalar
Savcı Manga, bütün sanıkların 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmalarını talep etti.
Sanıklar Fatih Şahin ve Mihrali Atmaca'nın, şehit Astsubay Ömer Halisdemir'e yönelik 'nitelikli kasten öldürme' suçundan ayrıca birer kez daha ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmelerini isteyen Manga, Halisdemir'e ateş ettiği belirlenen sanık Hasan Aksoy'un ise 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapsi talebinde bulundu.
Olay günü eski albay Ümit Bak'ı teslim almaya giden Mihrali Atmaca ve İsmail Çınar'ın, tam teçhizatlı ve silahlı halde kendilerine engel olan maktul Nedim Şahin'e karşı 'kasten öldürme' suçundan cezalandırılmalarının istendiğine dikkati çeken Manga, sanıkların eylemi meşru müdafaa sınırlarında kaldığından beraatlerini talep etti.
Manga, İsmail Oğuz'a yönelik 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan cezalandırılmaları istenen sanıkların, bu suçtan mahkumiyetleri için yeterli delil bulunmadığından beraatlerini istedi.
DURUŞMA 9 NİSAN'A ERTELENDİ
Mahkeme Başkanı Kantık, sonrasında ara kararları açıkladı.
Buna göre, sanıklar ve avukatlarına esas hakkındaki savunmalarını yapmaları için süre verilerek duruşma 9-13 Nisan 2018'e ertelendi.
Mahkeme ayrıca, sanıkların tutukluluk halinin de devamına hükmetti.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-03 Eylül (2016) 'Ankara 18 sanık ÖKK Darbe Yapılanması' davası
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
(24 Mart 2018, 15:25)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: