Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda Yargıtay Eski Üyeleri Hüseyin Sarıömeroğlu, İsmail Ergün, İbrahim Kır, İbrahim Tufan Ataman, Ahmet Toker ve Eray Gürtekin hakim karşısına çıkarıldı. Duruşmalardan birinde hakim karşısına çıkan ve illegal dinlemeler yaptırdığı iddia edilen eski Yargıtay üyesi İbrahim Kır şok üstüne şok yaşadı. Tanıklardan biri ise olay savcı Fethat Sarıkaya'ydı.
17.03.2018 16:47 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda Yargıtay Eski Üyeleri Hüseyin Sarıömeroğlu, İsmail Ergün, İbrahim Kır, İbrahim Tufan Ataman, Ahmet Toker ve Eray Gürtekin hakim karşısına çıkarıldı.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ HÜSEYİN SARIÖMEROĞLU
12 Mart'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Yargıtay üyesi sanık Hüseyin Sarıömeroğlu, iki celsedir yaptığı savunmasına devam etti. Duruşmaya, sanık Sarıömeroğlu ile avukatı katıldı.
Daha önce hakim karşısına çıkan Hüseyin Sarıömeroğlu, savunmasının uzun süreceğini belirterek, heyetten daha sonra belirlenecek bir günde tam gün savunma için duruşma günü verilmesini istemişti. Sarıömeroğlu, bugün savunmasını yaptı.
Usule ilişkin itirazlarını dile getiren Sarıömeroğlu, dava açıldıktan sonra dosyanın taraflara açılması gerektiğini, dosya üzerinde inceleme yaptırılmamasının adil yargılama hakkını ihlal ettiğini ileri sürdü.
Suçlamaların yargılama yerinin Anayasa Mahkemesi olduğu yönündeki itirazının reddedildiğini hatırlatan Sarıömeroğlu, ret kararının gerekçesinin yazılması gerektiğini, yasanın aradığı uygulamanın bu olduğunu savundu.
Sarıömeroğlu, alınan ara kararlara da itiraz ettiğini ancak itiraza ilişkin bir karar verilmediğini öne sürerek, bunların akıbetine ilişkin dilekçesinin de 2,5 aydır incelenmeyi beklediğini, böylelikle mahkemeye erişim hakkının engellendiğini iddia etti.
Arama ve el koyma işlemlerinin de usulüne uygun yürütülmediğini savunan Sarıömeroğlu, el konulan eşyalarını 70-80 kez talep etmesine karşın iade edilmediğini öne sürdü ve bunların iadesini istedi.
Önceki celselerde dile getirdiği görevsizlik yönündeki talebini de anımsatan Sarıömeroğlu, bu konuda yargılama sonunda değil, derhal karar verilmesi gerektiğini savundu.
Sarıömeroğlu, yargılama yerini belirleyen kanun hükmünde kararnamenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması talebini de yineledi.
Hakkında yürütülen soruşturma sürecine değinen Sarıömeroğlu, evinde gözaltına alınan kişiyle ilgili suçüstü hükümlerine göre işlem yapılamayacağını ileri sürdü.
Sarıömeroğlu, "Yakalama, gözaltı kararları ve soruşturma süreci usul ve yasaya aykırıdır. Usul hükümleri yargılamayı yapan makam karşısında şüpheli veya sanığı koruyan düzenlemelerdir. Bunlar adil yargılamanın gereğidir." dedi.
Sanık Sarıömeroğlu, beraatini ve tahliyesini istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Sanığın tutukluluk halinin devamına, duruşmanın 2 Temmuz'a bırakılmasına karar verildi.
-İddianame
Sanık hakkındaki iddianamede, Sarıömeroğlu'nun, hakimlik mesleği içinde, "davalarda örgütün talimatı doğrultusunda karar verilmesi, yüksek yargıdaki seçimlerde harekat tarzının belirlenmesi, himmet toplanması" amacıyla örgüt üyeleri tarafından düzenlenen toplantılara katıldığı belirtiliyor.
Sanığın, FETÖ'nün HSYK'da etkin olduğu dönemde örgütün talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçilenler arasında bulunduğu, örgütün gizli haberleşme sistemi "ByLock"u kullandığı, 2014'te yapılan HSYK seçimlerinde örgütle irtibatlı adaylar için seçim çalışmaları yaptığı ve firari eski Yargıtay üyesi Ali Akın'a, Bank Asya'ya yatırılmak üzere 100 bin lira verdiği tespitleri de iddianamede yer alıyor.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ İSMAİL ERGÜN
13 Mart'ta Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, önceki celsede suçlamaları reddeden eski Yargıtay üyesi sanık İsmail Ergün yeniden hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Ergün ve yakınları ile avukatı katıldı.
Duruşmada, eski HSYK üyeleri İbrahim Okur ve Kerim Tosun tanık olarak dinlendi.
Okur, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemiyle duruşmaya katılırken, Tosun, salonda hazır bulundu.
Sanık hakkında ilk olarak Kerim Tosun ifade verdi.
Sanığı 2001'den itibaren tanıdığını, aynı kararnameyle Yargıtay savcılığına getirildiklerini belirten Tosun, çok samimi olmadıklarını ancak odalarının yan yana bulunduğunu söyledi.
Sanık ile Yargıtaya da aynı dönemde seçildiklerini anlatan Tosun, "İsmail Ergün, Yargıtay savcılığı yaptığımız dönemde Nur cemaatinden diye bilinirdi. 17-25 Aralık sürecinden sonra Nurcu değil Fetullahçı olduğu söylendi." dedi.
Tosun, sanığın örgüt üyeliğine ilişkin faaliyetlerine yönelik somut bilgisinin bulunmadığını savundu.
İbrahim Okur da sanığın örgüt üyeliğine ilişkin doğrudan görgüye dayalı bilgi sahibi olmadığını, Yargıtaya seçilme sürecini bildiğini söyledi.
Sanığın Yargıtay savcısıyken üyeliğe seçildiğini dile getiren Okur, "Kendi halinde, sessiz, sakin, işini yapan birisi olarak tanıyorum." diye konuştu.
Anayasa referandumundan sonra 2010'da oluşan yeni HSYK'nın Yargıtay üyeliğine seçim yaptığını anlatan Okur, seçim için eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya ve diğer cemaat mensubu kurul üyelerinin talebi üzerine toplantı yaptıklarını, sanığın isminin de bu toplantıda, bu kişiler tarafından gündeme getirildiğini ve onların isteğiyle seçilenler arasında bulunduğunu anlattı.
Tanık beyanlarına karşı söz verilen sanık Ergün ise tanıkların aleyhine bir beyanının bulunmadığını, dosyada hakkında somut bir bilgi yer almadığını savunarak, tahliyesini istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Buna göre, sanığın tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi.
Sanık için yurt dışına çıkış yasağı ve haftada bir en yakın kolluk birimine imza şartı getirildi. Duruşma 3 Temmuz'a bırakıldı.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ İBRAHİM KIR
13 Mart'ta Yargıtay 9. Ceza Dairesince Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmaya, eski Yargıtay üyesi İbrahim Kır ile yakınları katıldı. Duruşmada birbirinden bomba ifadeler verildi. İlk olarak Yaşar Büyükanıt'ın "suç işlemek için çete kurmak"la suçlandığı Şemdinli iddianamesini hazırlayan Ferhat Sarıkaya tanık olarak dinlendi.
Şemdinli olaylarıyla ilgili iddianameyi hazırladıktan 15 gün sonra hakkında teftiş yapıldığını ve müfettişlerin Van'a geldiğini anlatan Sarıkaya, "İbrahim Kır, başmüfettişti. Van'a gelmişti. Tedirgindim. Dosya kamuoyunda çok tartışılıyordu. Endişelerimi o dönemde İlhan Kaya'ya ilettim. O da 'Merak etme. Tanıdığımız birisi, iyi bir arkadaş.' dedi. Kır ve yanındaki müfettiş, sarı zarf vermek için beni odalarına çağırdı. Aramızda güzel diyalog geçti. Kır'a 'Ceza alırım herhalde.' dedim, o da 'Hayırlısı olsun.' dedi." diye konuştu.
Sarıkaya, İlhan Kaya'nın sözleri ve o dönemdeki teftiş kurulu yapılanmasında FETÖ'nün yoğunluğu nedeniyle İbrahim Kır'ın da cemaatten olduğunu düşündüğünü dile getirdi. Bir soru üzerine Sarıkaya bunun dışında Kır'ın örgütsel bir faaliyetini görmediğini savundu. Ferhat Sarıkaya, "Kanımca dünyanın en tehlikeli, sinsi terör örgütüyle iltisakı olan kişilerin değerlendirilmesi, soruşturulması gerekir düşüncesiyle isim verdim." dedi.
Eski HSYK üyesi İbrahim Okur İbrahim Okur da tanık olarak verdiği ifade HSYK döneminde Yargıtaya üye seçiminde İbrahim Kır'ın seçilmesini FETÖ üyelerinin istediğini iddia etti.
Sanık Kır 'sohbetçi'nin ifadeleri ile şoke oldu ve ayağa kalkıp şunları söyledi;
-"Şu an şoktayım. Elim, ayağım titriyor. Bu şahsı hayatımda ilk kez görüyorum. Benimle alakası olmayan bir sürü şey anlattı. Bana iyi baksın, dinini yıkmasın. Yemin ediyorum, bu kişiyi ilk kez görüyorum. Söylediği adreslerin hiçbirin bilmiyorum."
Yılmaz, yeniden söz alarak "Sanık yemin ediyor ama ben de yemin ediyorum. Kendisini bu toplantılarda gördüm." dedi.
İbrahim Okur, "Sanık bakanlıkta çalışıyordu. Normalde bakanlıktan biri seçilecekse bu kişiyi bakanlık ister ama o seçimde öyle olmadı. Bakanlık ve HSYK'dan seçilenlerin tamamı onların önerisiyle seçildi." ifadelerini kullandı.
Ankara İdare Mahkemesi Başkanı Abdullah Şahin de sanığı 2004'te Teftiş Kurulunda çalıştığı dönemden tanıdığını söyledi. Şahin, "Kimin söylediğini hatırlamıyorum ama cemaatten biri kendisi için 'Bizden.' demişti. Eylemlerine ilişkin somut bir bilgim yok." değerlendirmesini paylaştı.
Örgüt toplantılarına "sohbetçi" olarak katılan Nesip Yılmaz ise 17-25 Aralık süreci sonrasında mahrem imamların büyük kısmı yurt dışına çıkınca moral, motivasyon adına toplantılar düzenlendiğini, bu kapsamda 2014'ün ağustos, eylül ve ekim aylarında bir dizi sohbete katıldığını anlattı. Sanığı da bu toplantılarda gördüğünü ve teşhis ettiğini savunan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Örgüt, 17-25 Aralık sonrasında 31 Mart 2014'te yapılan yerel seçimlere büyük önem vermişti. 'Seçimleri alırsak 17-25 Aralık'ı sürdürürüz.' diyorlardı. Başbakanın dershanelere yönelik açıklamasından sonra tedbir amaçlı çok geniş katılımlı bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıya mahrem imamlar, il imamları, örgütün üst düzey isimleri katılmıştı. Bu kişiler arasında Ekrem Dumanlı ve Mustafa Yeşil de vardı. Bu 2 kişi Fetullah Gülen'in notlarını getirirlerdi. Dershanelerden sonra Bank Asyanın, örgüte müzahir sivil toplum kuruluşlarının da kapatılabileceği, tedbirin artırılması gerektiği ve örgütün yargı biriminin bu konuda mutlaka bilgilendirilmesi gerektiği Gülen'in notu olarak gelmişti."
Yerel seçimlerden sonra olayların örgütün aleyhine gelişmeye başladığını belirten Yılmaz, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Geniş katılımlı toplantıda Bülent Arınç, Hüseyin Çelik gibi etkili ve yetkili isimlere ulaşıp uzlaşma sağlanabileceği konuşuldu. Yargıdaki örgüt mensuplarının neler yapabileceği de konuşuldu. Örgüt seçimde büyük darbe alınca 'herkul.org' adlı siteden Gülen şifreli mesajlar göndermeye başladı. Bu süreçte ByLock geliştirildi. Ekim 2014'te yapılan HSYK seçimi öncesinde hakim ve savcılara mutlaka ByLock kullanmalarına dair notlar geldiğini hatırlıyorum. Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmemesi için ne gerekiyorsa yapılması konusunda talimatlar da geliyordu."
Yargı mensubu örgüt üyeleriyle Cevizlidere, Balgat ve Çukurambar bölgesindeki adreslerde bir araya geldiklerini anlatan Yılmaz, sanığın bu toplantılara birden fazla kez katıldığını söyledi.
Duruşmada tahliyesini isteyen İbrahim Kır için mahkeme ara kararını açıkladı ve tutukluluğun devamına hükmetti. Diğer duruşma 3 Temmuz'da olacak.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ İBRAHİM TUFAN ATAMAN
14 Mart'ta Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, firari eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ü aklayan müfettişler arasında bulunan ve önceki celse suçlamaları reddeden eski Yargıtay üyesi sanık İbrahim Tufan Ataman yeniden hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Ataman ve yakınları ile avukatı katıldı.
Duruşmada, eski HSYK üyesi İbrahim Okur ve Ankara İdare Mahkemesi Başkanı Abdullah Şahin ile eski Yargıtay üyesi Mustafa Sarıçam tanık olarak dinlendi.
Okur ve Sarıçam, tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle duruşmaya katılırken, Şahin salonda hazır bulundu.
İbrahim Okur, tanık olarak verdiği ifadede, sanığı Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulunda müfettiş ve başmüfettiş olarak çalıştığı dönemden tanıdığını söyledi.
Sanığın örgüt faaliyetlerine ilişkin somut bilgisinin olmadığını ancak Yargıtaya seçim sürecinden haberdar olduğunu belirten Okur, savcılıktaki ifadesinde de sorulması üzerine bu kapsamdaki bilgilerini aktardığını ifade etti.
Anayasa referandumundan sonra 2010'da oluşan yeni HSYK döneminde Yargıtaya yeni üye seçiminin gündeme geldiğini anımsatan Okur, bu kapsamda cemaat mensubu olduğunu değerlendirdiği eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın evinde diğer cemaat mensubu kurul üyelerinin de bulunduğu bir toplantıya katıldıklarını kaydetti.
Okur, toplantıda Kaya ve beraberindekilerin hazırladığı 350 kişilik liste üzerinde çalışma yaptıklarını ve bu ilk toplantıda cemaat mensubu kurul üyelerinin seçilmesini istediği 80 kişiyi belirlediklerini dile getirerek, sanığın da bu isimler arasında yer aldığını bildirdi.
İbrahim Okur, "Biz bu sayıyı azaltmaya çalıştıkça onlar direndi. Bu nedenle istedikleri isimlerin cemaat mensubu ya da cemaatin nüfuz edebileceği kişiler olduğunu düşündük." dedi.
Cemaat mensubu üyelerin Yargıtaydaki aşırı etkinliğini kırmak amacıyla cemaatçi olmayan Yargıtay üyelerini bir araya getirdiklerini belirten Okur, sanığı ise cemaatçi ya da cemaatle ilişkili olduğu için bu toplantıya çağırmadıklarını söyledi.
Ankara İdare Mahkemesi Başkanı Abdullah Şahin de sanığı 2004'te Adalet Bakanlığı Teftiş Kuruluna geldiğinde tanıdığını belirtti.
Şahin, 2011 yılında daha yer aldığı yapı içerisinden ayrıldığını, yapıda aynı grupta bulunduğu dönemin başmüfettişi Gürsel Ceylan'dan, İbrahim Tufan Ataman'ın buraya dahil olduğunu duyduğunu bildirdi. Şahin, Ataman'ın örgüt faaliyetlerine ilişkin somut bilgisinin olmadığını kaydetti.
Eski Yargıtay üyesi Mustafa Sarıçam da Çorum'da düzenlenen toplantılara sanık Ataman ile katıldıklarını söyledi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Buna göre, sanığın tutukluluk halinin devamına, duruşmanın 4 Temmuz'a bırakılmasına karar verildi.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ AHMET TOKER
14 Mart'ta Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, "Balyoz", "askeri casusluk", Hrant Dink, "devrimci karargah" davalarına bakan mahkemelerin kararlarını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesinin eski üyesi Ahmet Toker, hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Toker ve yakınları ile avukatı katıldı.
Duruşmada, eski HSYK üyeleri İbrahim Okur, Mustafa Kemal Özçelik ve Ömer Köroğlu ile eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici ve eski savcı Bayram Bozkurt tanık olarak dinlendi. Okur ve Bozkurt, tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemiyle duruşmaya katılırken, diğer tanıklar salonda hazır bulundu.
Mustafa Kemal Özçelik, tanık olarak verdiği ifadede, Adalet Bakanlığında görev yaptığı dönemde sanığın da Yargıtay'da tetkik hakimi olduğunu söyledi.
Özçelik, "Toker ile ilgili tetkik hakimliğinden beri herkesin kanaati cemaat üyesi olduğu yönündeydi. Sohbet ortamında bir araya gelmedik ama bu yapının içinde olduğunu sık sık duyardım. Cemaat üyesi olduğu konusunda kuşkum yok." dedi.
Toker'in, dosyada sivil imamlar ve Özçelik ile bir araya geldiğine delil olarak gösterilen baz istasyonu sinyalleri bulunduğunu belirterek, bu kişileri tanıyıp tanımadığı ve böyle bir toplantı yapılıp yapılmadığı yönündeki sorusuna karşılık Özçelik, sivil imam olduğu belirtilen kişileri tanımadığını, böyle bir toplantı gerçekleştirilmediğini savundu.
Eski başsavcı Durdu Kavak'ın ifadesinde Yargıtayı yöneten 9 kişilik bir yapıdan söz ettiği ve bu yapı içinde Özçelik ile Toker'i de saydığı anlatılarak, böyle bir yapı olup olmadığı sorulan Özçelik, "Kendi adıma bu ifadenin tamamen yalan olduğunu söylüyorum. Ben o yapıda değildim. Ahmet Bey'in olup olmadığını bilmiyorum." diye konuştu.
İbrahim Okur da sanığı Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki tetkik hakimliği döneminden tanıdığını, Bakanlığın Brüksel'deki bir programına beraber katıldıklarını, dönemin Daire Başkanı Mahmut Acar'ın kendisinden övgüyle söz ettiğini anlattı.
Okur, Toker'in, 2011'deki Yargıtay üyeliği seçiminde cemaat mensubu kurul üyelerince önerilen isimler arasında yer aldığını bildirdi.
Yargıtaya 2011'de 16-17 üyeyi kapsayan ikinci bir seçim yaptıklarını belirten Okur, cemaat mensubu kurul üyelerinin burada da önerdikleri isimlerin seçilmesini istediklerini, kendilerinin ise ilk seçimde yeterince kontenjanları olduğundan bu kez onlara kontenjan vermeyeceklerini söylediklerini savundu.
Konuyla ilgili cemaat mensubu kurul üyelerinden birinin Çukurambar'daki evinde toplandıklarını aktaran Okur, toplantıya Yargıtaydaki durumu anlatmaları için Toker ile eski Yargıtay Genel Sekreteri Aydın Boşgelmez'in de çağrıldığını söyledi.
Toker'in cemaat mensubu olduğunu düşündüğünü dile getiren Okur, bu düşüncesini destekleyen somut olaylar yaşandığını ifade etti.
Bir başka olayın Balyoz davasıyla ilgili olduğunu ifade eden Okur, tutuklama kararlarından sonra kendisine mektuplar geldiğini, bu mektupları kurulda dile getirerek bazı yanlışlar yapıldığını söylediğini anlattı.
MİT müsteşarının ifadeye çağrılması olayının ardından basına özel yetkili hakim ve savcıların yetkisinin azaltılması gerektiği yönünde demeçler verdiğini belirten Okur, cemaat mensubu kurul üyelerinin buna karşı çıktığını bildirdi.
Okur, Balyoz davasında yaşanan olumsuzlukları anlatınca da "Yargıtay'dan birilerini çağıralım, olayın teknik kısmını anlatsınlar" denildiğini ve Toker ile eski Yargıtay üyesi İlyas Şahin'in mektuplarda dile getirilen itiraz konularına karşı teknik anlatım yaptığını ifade etti.
İbrahim Okur, "Burada ilginç olan şey, dosya henüz Yargıtaya gelmemişti ama benim mektuplarla öğrendiğim şeyleri Ahmet Bey de biliyordu." dedi.
Toker ile ilgili kanaat sahibi olmasını sağlayan üçüncü olayın Yargıtay tetkik hakimi Nesrin Şengün'ün üye seçilme sürecine ilişkin olduğunu vurgulayan Okur, Yargıtay'a yapılan 3. ya da 4. seçimde Şengün'ün üye olmasını istediğini ancak cemaat mensubu olduğunu düşündüğü kurul üyesi Teoman Gökçe'nin buna şiddetle karşı çıktığını anlattı.
Bu toplantının sabahında Nesrin Şengün, eşi Erhan Şengün ve Ahmet Toker'i kurula girerken gördüğünü anlatan Okur, "Teoman Gökçe, Toker'e haber etmiş, Toker de Erhan ve Nesrin Şengün'ü yanına götürmüş. Gökçe, burada Şengün'e 'Senin seçilmene destek vereceğim' demiş. Buna benzer olaylar başka zamanlarda da yaşandı. Cemaatçi kurul üyeleri kendilerinin getirmediği isimlerin seçileceğini anlayınca bu kişilere onları kendilerinin seçtirdiği mesajını vermek için bu tür yollara başvuruyorlardı." diye konuştu.
Eski Savcı Bayram Bozkurt da 2010'da Cumhuriyet Savcılığından istifa ettikten sonra Ankara'da FETÖ mensubu avukat Ali Fuat Babatan'ın ofisinde avukatlığa başladığını söyledi.
Ankara'da bir alışveriş merkezindeki Babatan'a ait ofiste yaklaşık 35 avukatın çalıştığını, kendisinin ceza davalarının başında bulunan avukat olarak görev yaptığını anlatan Bozkurt, ofise hakim ve savcılar, dönemin HSYK ve Yargıtay üyeleri ile FETÖ mensubu subayların gelip gittiğini öne sürdü.
Bozkurt, "Bu kişiler, mesai saatinden sonra akşam 19.00-20.00 gibi siyah transporter bir araçla gelirlerdi. AVM'nin güvenlik kameralarında görüntülenmemek için eksi 4'üncü kattan giriş yaparlardı. Kripto bir ofisti. Babatan 2003'te Deniz Kuvvetleri'nin abisi, bir dönem de yargının abisi imiş. Ahmet Toker de iki defa geldi. Benim bulunmadığım zamanlarda da gelmiş olabilir. Burada yemek yerlerdi, Gülen'den gelen notlar iletilirdi, Gülen'in en son Pensilvanya'da verdiği sohbetler dinlenirdi. Bu ortamlara biz girmezdik. Babatan, 'iki ceza davasıyla ilgili Toker'den söz aldık' demişti. Hangi davalar olduğunu bilmiyorum." diye konuştu.
Yargıtay imamına "Kartal" kod adının verildiğini, dönem dönem değişen Yargıtay imamlarının bu kodu kullandığını savunan Bozkurt, "Toker'in bir dönem bu makamda bulunduğunu biliyorum. Sonra İlyas Şahin Yargıtay imamı oldu." iddiasında bulundu.
Tanık Bozkurt'un beyanlarını kabul etmeyen Ahmet Toker, "Bu kadar ağır bir iftiraya hiç maruz kalmadım. Yemin ederim ki o büroya bir kez bile gittiysem şu kapıdan çıkamayayım. Eşim, çocuklarım ölsün, yalan söylüyor." savunmasını yaptı.
Tanık olarak dinlenen eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici de Toker'in başarılı, çalışkan bir tetkik hakimi olduğunu duyduğunu, dönemin daire başkanının da ismini önerdiğini hatırladığını dile getirdi.
Ahmet Toker'in 2011'deki Yargıtay üyeliği seçiminde cemaat mensubu kurul üyelerince önerilen isimler arasında yer aldığını belirten Hamsici, Toker hakkında "çalışkan, dairenin en iyi tetkik hakimi" gibi duyumları nedeniyle bu isme itiraz etmediklerini söyledi.
Hamsici, "Ergenekon, Balyoz davalarında kamuoyunda bazı rahatsızlıklar vardı. Engin Durnagöl bizi evine çağırdı. Bazı kurul üyeleri vardı. Balyoz davası Yargıtaya yeni gelmişti. Toker kısa bir bilgilendirme yaptı. Bizi rahatlatmak amacıyla, yıllardır terör dairesinde olduğunu, dosyanın titizlikle incelendiğini, hak mağduriyetine sebebiyet vermeyeceklerini, daireden adil bir karar çıkacağını söyledi." şeklinde konuştu.
İbrahim Okur'un, Balyoz davasıyla ilgili bu bilgilendirmenin dosya henüz Yargıtaya gelmeden Toker tarafından yapıldığını söylediğinin aktarılması üzerine Hamsici, toplantının dosya Yargıtaya geldikten sonra yapıldığı şeklinde hatırladığını belirtti.
Ömer Köroğlu da sanığı HSYK üyesi seçildiği dönemde Hamsici'nin evinde yapılan toplantıda gördüğünü, bu toplantıda Yargıtaya yönelik genel değerlendirmeler yapıldığını, genellikle Toker'in konuştuğunu, dini konulara da değindiğini, İlyas Şahin'in ise sessiz kaldığını anlattı.
Toker'i 2-3 kez bu tür faaliyetlerde gördüğünü dile getiren Köroğlu, "Toker, saygı duyulan biriydi. 2011'deki Yargıtay üyeliği seçimi için Mehmet Kaya'nın evinde yapılan toplantıya girdiğini de hatırlıyorum." ifadesini kullandı.
Sanık Toker, huzurda alınan ifadelerle ilgili detaylı savunmasını sonra yapmak istediğini söyledi. Talimatla ifadesi alınan eski Başsavcı Durdu Kavak ile eski Yargıtay üyesi İlhami Dal'ın beyanlarını değerlendiren Toker, ifadelerin kurgu olduğunu, bu kişilerin içinde bulundukları durumdan kurtulmak için bu tür beyanlarda bulunduğunu savundu.
Verilen molanın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Buna göre sanığın tutukluluk halinin devamına, duruşmanın 5 Temmuz'a bırakılmasına karar verildi.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ ERAY GÜRTEKİN
15 Mart'ta Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, önceki celse suçlamaları reddeden eski Yargıtay üyesi sanık Eray Gürtekin yeniden hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Gürtekin ve yakınları ile avukatı katıldı.
Duruşmada, eski HSYK üyesi İbrahim Okur ve eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem tanık olarak dinlendi.
Okur, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi aracılığıyla duruşmaya katılırken, Erdem, salonda hazır bulundu.
İbrahim Okur, sanığı Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı yaptığı dönemden tanıdığını, başarılı bir hakim olarak bildiğini söyledi.
Sanığın örgüt mensubiyetine ilişkin somut bilgisinin olmadığını ifade eden Okur, Yargıtaya seçilme sürecini anlattı.
Anayasa değişikliğinin ardından 2010'da oluşan HSYK tarafından Yargıtay ve Danıştaya yeni üye seçiminin gündeme geldiğini belirten Okur, bu kapsamda cemaat mensubu olduğunu düşündüğü eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın evinde diğer cemaat mensubu kurul üyeleriyle toplantı yaptıklarını bildirdi.
Okur, toplantıda bu kişilerin getirdikleri isimleri konuştuklarını, ilk etapta 80 isim belirlediklerini, sanığın da cemaat mensubu kurul üyelerince seçilmesi istenenler arasında yer aldığını kaydetti.
İbrahim Okur, "Sanığı listede gördüğümde şaşırmıştım. Bektaşi diye biliyordum, cemaatle ilgisini hiç duymamıştım. O listede olmasa da seçilmesi için üzerinde tartışabileceğimiz, seçilebilecek biriydi." dedi.
Birol Erdem de Yargıtay üyeliği seçimine kadar sanığın cemaat üyeliğine ilişkin bilgisinin olmadığını, sadece öyle tahmin ettiğini söyledi.
Sanığın, Yargıtay üyeliği seçiminde cemaat mensubu kurul üyelerince seçilmesi istenenler arasında bulunduğunu aktaran Erdem, "Ben de bu nedenle cemaat mensubiyetine ilişkin kanaat sahibi oldum." diye konuştu.
Erdem, ilerleyen süreçte cemaat mensubu Yargıtay üyelerinin etkinliğini kırmak için düzenledikleri ve cemaatçi olmayan üyeleri çağırdıkları toplantıya sanığı davet etmediklerini bildirdi.
Tanık ifadelerine karşı söz verilen Gürtekin, tanıkların soyut, tahmine dayalı beyanlarda bulunduğunu savundu. Talimatla ifadesi alınan diğer tanıkların beyanlarının da çelişkili olduğunu ileri süren Gürtekin, tahliyesini talep etti.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına, duruşmanın 5 Temmuz'a bırakılmasına karar verildiğini açıkladı.
Zirve Yayınevi saldırısı Ergenekon ile ilişkilendirilmek istenmişti
Malatya'da 18 Nisan 2007'de Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel öldürülmüştü.
Zirve Yayınevi cinayeti davasını Ergenekon davası ile ilişkilendirmek amacıyla soruşturma açıldığı, açık ve gizli tanıklar üretilerek yasa dışı vaatlerle temin edilen tanıklardan alınan ifadeler ve soruşturma evrakının, Zirve Yayınevi cinayeti dosyasına konulduğu iddia edilmişti.
Sanık Gürtekin, Zirve Yayınevi cinayetlerine ilişkin davaya bakan mahkemenin başkanıyken Yargıtaya üye seçilmişti.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
(17 Mart 2018, 16:47)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: