İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)'nün 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve darbe çağrışımı yaptıkları iddiasıyla, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 7 sanıklı dava sona erdi. Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül'ün 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçunu işledikleri sabit görüldü. TCK'nin 309/1. maddesi uyarınca bu sanıkların ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapislerine karar verildi. Heyet, mahkemedeki tutum ve davranışlarını dikkate alarak sanıklar hakkında herhangi bir indirim uygulamadı. Kararda, bu suçun örgüt faaliyeti dışında işlenmesinin mümkün olmadığı da vurgulandı. Ayrıca sanıklar hakkında 'Örgüt üyeliği' ve 'Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlarından ayrıca ceza verilmesine yer olmadığı, çünkü bu suçların diğer suçlar içinde eridiği kaydedildi. Heyet, tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Mehmet Altan'da ele geçirilen 6 adet 1 doların, delil olarak saklanması kararlaştırıldı. Ayrıca İstanbul Üniversitesi öğretim görevlisi olan Prof. Mehmet Altan'la ilgili kararın, bu üniversiteye gönderilmesine karar verildi. Tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman ise beraat etti.
17.02.2018 20:50 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)'nün 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve darbe çağrışımı yaptıkları iddiasıyla, Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 7 sanığın yargılandığı davada son duruşmalar yapıldı.
12.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül getirildi. Ahmet Altan ve Mehmet Altan ise Silivri Cezaevi'nden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman ve avukatlar da duruşmada hazır bulundu. Belçika ve İsveç konsolosluk temsilcilerinin de takip ettiği duruşmaya katılmak isteyen çok sayıda izleyici ayakta kaldı. Ancak Mahkeme Başkanı'nın ayakta izleyici kabul etmediğini belirtmesi üzerine Nazlı Ilıcak'ın oğlu Mehmet Ali Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu izleyiciler salon dışına çıkarıldı.
Duruşmada kapatılan Zaman Gazetesi'nde Görsel Yönetmen ve Grafik Tasarım Sorumlusu sanık Fevzi Yazıcı'nın ek savunması alındı. Sanık Fevzi Yazıcı, evinde ele geçirilen Fetullah Gülen'e ait mektuba ilişkin savunma yaptı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Gülen'in söz konusu mektubu, 2015 yılında hakimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer'e FETÖ soruşturmalarında tutuklu bulunan 63 şüphelinin tahliye edilmesi talimatını içerdiği ve 'Gülen'in ele geçirilen en somut talimat belgesi' olarak nitelendirilmişti. Sanık Yazıcı, 'Evimde yapılan arama usulsüz olduğu için zaten imza koymamıştım. Benim yokluğumda emniyet personeli flash belleğe bir mektup koymuştur. Bu belge sahtedir' dedi. Sanık Yazıcı, örgüt yöneticileriyle hiçbir bağlantısı olmadığını öne sürdü. Kayyıma kadar ve kayyımdan sonra da gazeteyi dizayn ettiğini söyleyen Yazıcı, 'Çünkü ben işimi seviyorum. Bir darbeci böyle mi olur? Çünkü ben bir profesyonelim. Gazetede terörist faaliyetlere şahit olmadım. Olsaydım bir saniye durmazdım' diye konuştu.
Mektubun Amerika'daki Rıza Sarraf davasına yetiştirilmek için alelacele hazırlandığını ve sahteliğinin de aşikar olduğunu öne süren Yazıcı, savunmasında şunları söyledi:
'Bu mektup bulunur bulunmaz bir polis tarafından Amerika'daki Rıza Sarraf davasına gönderilmiş, oradaki savcı dikkate almamıştır. Bu mektup her haliyle 'ben sahteyim' diyen bir belgedir ve masum olduğumun kanıtıdır. Mektup hakim Mustafa Başer'e (FETÖ sanığı hakim) yazılmış. Bana dediler ki, 'Mustafa Başer aleyhine itirafçı ol.' Ben bu adamları tanımıyorum ki... Hiçbir bağlantım yok. Niye beni seçtiler? Çünkü o tarihlerde Amerika'ya gidip dönen ben varım.'
FETÖ üyesi olmadığını öne süren sanık Yazıcı, beraatine karar verilmesini istedi.
Yazıcı'nın savunmasının ardından duruşmaya öğlen arası verildi. Hafta boyunca devam edecek duruşmada sanık savunmalarının tamamlanması halinde karar çıkması bekleniyor.
Gerginlik
FETÖ medya yapılanmasına ilişkin, gazeteci-yazar Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın da aralarında bulunduğu davanın öğlenden sonraki oturumunda avukatlarla mahkeme heyeti arasında gerginlik yaşandı.
Öğleden sonraki oturumun başlamasının ardından öğleden önceki oturumda savunması yarım kalan sanık Fevzi Yazıcı, savunmasına devam etti. Savunmasını tamamlayan Yazıcı, bir süre sonra yeniden söz istedi. Mahkeme başkanı, Yazıcı'ya söz vermeyerek duruşmaya Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile katılan Ahmet Altan'ın savunmasına geçilmesini istedi.
Bu sırada, Altan'ın avukatı Engin Cinmen usule ilişkin talebi olduğunu belirterek söz istedi. Mahkeme başkanı Kemal Selçuk Yalçın söz vermediğini belirterek Cinmen'den yerine oturmasını talep etti. Avukat Cinmen'in usule ilişkin beyanda bulunmak istediğini tekrarlaması üzerine mahkeme başkanı Yalçın, 'Söz vermediği' yönünde üç kez uyardığı Cinmen'in salondan çıkartılmasına karar verdi.
Bu durma tepki gösteren sanık Fevzi Yazıcı'nın avukatı Sevgi Taş'ın da salondan çıkartılmasına karar veren mahkeme başkanı, duruşmanın bugünkü oturumunu sonlandırdığını açıkladı. Mahkeme heyeti başkanı duruşmanın bundan sonraki oturumunun Silivri'de yapılmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
13.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmanın ikinci gününde, tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül getirildi. Tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman ve avukatlar da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmaya Ahmet Altan'ın savunması ile başlandı. Sanık Ahmet Altan savunmasına, 'Ben bugün buraya yargılanmaya değil, yargılamaya geldim. Binlerce masum insanı hapse atmak için yargıyı soğukkanlılıkla öldürenlerin işledikleri cinayetleri yargılayacağım. Bunu, hukuk tarihine bir cinayet belgesi olarak geçecek olan hakkımızdaki iddianame üstünden yapacağım' diyerek başladı.
'Türkiye'de artık adaleti ötekinin cezalandırılması olarak gören bir yargı ve medya var' diyen Ahmet Altan, 'Bugün Türkiye'de Mezarlıklar Müdürlüğü dışında düzgün çalışan tek bir müessese bile kalmadı' diye konuştu.
15 Temmuz darbesini yapmakla suçlandığını ifade eden Altan, 'Açık bir yalan bu. Bunun yalan olduğunu, bizim darbeyle hiçbir ilgimiz olmadığını yıllarca bizi izlemiş olan istihbarat teşkilatı da, polis de, bu iddianameleri yazan savcılar da biliyorlar. Zaten o yüzden ortaya tek bir kanıt bile koyamıyorlar. Darbeciliğin kanıtı dedikleri üç yazıyla bir televizyon konuşması işte o yüzden' ifadesini kullandı.
15 Temmuz ile 31 Mart askeri ayaklanması arasında benzerlik kuran, 'FETÖ'cü kavramının muğlak bırakıldığını' ve 'bütün muhalifleri içinde toplayacak lanetli bir balık ağı gibi toplumun üstüne atıldığını' belirten Ahmet Altan, 'FETÖ'cü olmadığı halde FETÖ'ye yardım edenler diye yeni bir insan türü çıktı' dedi.
Hem iddianameyi hazırlayan savcıyı, hem de mütalaayı yazan savcıyı eleştiren Ahmet Altan, 'Savcının 'o darbe girişimi değildi' dediği generallerin Balyoz Semineri ile ilgili haberi yayınlayan Taraf Gazetesi'nin genel yayın müdürü bendim. İddianamede benim 2016'da yapılan 15 Temmuz darbesine katıldığımın ilk kanıtı olarak 2010'da yani 15 Temmuz'dan 6 yıl önce yayımladığım bir haber gösteriliyor' ifadesini kullandı. Darbeye katılmasının kanıtları olarak üç yazısının gösterildiğini de sözlerine ekleyen Altan, 'Ezip Geçmek' başlıklı yazısıyla 'hem FETÖ'cü darbeci, hem de PKK'lı terörist' olarak gösterildiğini ileri sürdü. Can Erzincan TV'de konuk olarak katıldığı programa da değinen Altan, 'O programda konuşmanın neredeyse yüzde 95'ini ben yaptım. Ilıcak'la Mehmet Altan birkaç cümle söylediler. Suçlayacaksanız beni suçlayacaksınız. Ilıcak'la Mehmet Altan'ı niye suçluyorsunuz?' dedi. O programda savcının kendisini 'darbenin gerçekleşeceğini beyan etti' diyerek suçladığını da söyleyen sanık Altan, 'Bu açık bir yalan. Benim konuşmamda böyle bir cümle yok' diye konuştu.
Sanık Ahmet Altan, Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın tarafından zaman zaman mütalaa dışına çıktığı gerekçesiyle uyarıldı. Ahmet Altan'ın benzer şekildeki savunması üzerine Mahkeme Başkanı Yalçın, 'Mütalaanın dışında konuşacaksanız, mikrofonu kapatacağım' uyarısında bulundu. Bunun üzerine Altan, 'İki sayfayı atlayacağım. Mikrofona ihtiyacım yok, ben sesimi her zaman duyururum' dedi. Bunun üzerine savunmasından bazı bölümleri okumayan Ahmet Altan, 'Şimdi siz beni hapiste öldürmek istiyorsunuz. Bütün bu gerçekleri anlattıktan sonra ben size diyorum ki, ben hapishanede ölmeye hazırım. Siz de hapishanede ölmeye hazır mısınız? Çünkü vereceğiniz ceza sizin kader haritanıza da aynen kaydedilecek' diyerek savunmasını tamamladı.
Duruşmanın öğleden sonraki oturumda, savunmasını yapan Mehmet Altan, Anayasa Mahkemesi'nin hakkında verdiği hak ihlali kararına değinerek 'tutuklanamayacağına' yönelik kararına rağmen ömür boyu hapis cezasıyla yargılanmaya devam etmesini eleştirdi. Ancak Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın, 'Savunma çerçevesinde devam etmezseniz savunma hakkını kötüye kullandığınızı sayacağım' deyince sanık Mehmet Altan savunmasının bu kısımlarını atladı.
Duruşma savcısı ve iddianame savcısını eleştiren Mehmet Altan, 'İddianame savcısı, hem cebir ve şiddet kullanarak, hem de bizzat faillik yaparak din devleti kurmak için televizyon programı vasıtasıyla darbe yapıp Anayasa'yı, parlamentoyu, hükümeti devirmeye kalktığım için üç kez ağırlaştırılmış müebbet, ayrıca FETÖ örgütüne üye olmamakla birlikte yardımdan da bir 15 sene ceza yememi talep ediyordu. Yeni savcı tek bir ağırlaştırılmış müebbetle yetinmiş. Üç ağırlaştırılmış müebbetten, bir ağırlaştırılmış müebbede inmek bir gelişme, herhalde teşekkür etmeliyim' diye konuştu. FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen ile gazetecilerin ilişkilerini sağladığı iddia edilen Alaeddin Kaya ile sık sık görüştüğünün öne sürüldüğünü belirten Mehmet Altan, 'Bu yalan, iddianamenin bizzat kendisi tarafından çürütülüyor' diyerek 10 sene önce iki kez görüştüğünün iddianamede de yazdığını ifade etti. İkametinde yapılan aramada 6 adet 1 dolar bulunmasına yönelik iddiaya karşı Mehmet Altan, '15 Temmuz sonrası 1 dolar bulundurmak suç aleti silah bulundurmaktan daha tehlikeli hale gelmişti. Gizli saklı bir işim olsa, ben 1 dolarları neden tutayım?' dedi. Hakkında duruşma savcısı tarafından iddia olunan Bank Asya kartına da değinen Altan, 'Bu kart 50'ye yakın kullanılmayan kart ile biraradaydı. Dava dosyasında var, o kartta hiçbir hesap hareketi yok. Mahkeme bunu zapta geçirmedi. Savcı bunu iddianameye yazmadı. Bu biraz fazla hukuksuzluk, ama aşırı düşmanlık değil mi?' ifadelerini kullandı. Mehmet Altan'ın 30 yıllık akademisyen olduğunu belirtmesi üzerine Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın, 'Darbelerin Ekonomisi diye kitap yazdığını söylediniz. Peki darbe girişimini niye kestiremediniz 15 Temmuz'da?' diye sordu. Mehmet Altan ise 'Ben siyasetçi değilim, ekonomi profesörüyüm. O kitap, darbeyi teorik olarak yazdığım bir kitap' şeklinde cevap verdi.
Daha sonra sanık Nazlı Ilıcak'ın savunmasına geçildi. Bu arada Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın, Nazlı Ilıcak'ın Silivri'de değil, yeniden Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde kalmak istediğine yönelik talebini kabul ettiklerini belirtti. Sanık Nazlı Ilıcak, Alaeddin Kaya vasıtasıyla Fetullah Gülen ile sürekli irtibat kurduğu iddiasının yalan olduğunu savundu. Sanık Ilıcak, '40 yılı aşan meslek hayatımda hiçbir cemaat yayınında çalışmadım. Çalışmayı tercih etmedim. Suç gibi gördüğüm için değil. Cemaat yapısı içinde gazetecilik faaliyetini serbestçe yerine getiremeyeceğim endişesini taşıdığım için hep oralardan gelen tekliflere kapalı kaldım. 2013 Aralık ayında Sabah'taki işime son verilince hem Bugün, hem Zaman'dan teklif aldım. Tereddüt etmeden Bugün'ü tercih ettim. Bugün, bir işadamına aitti. Akın İpek hakkında da o tarihte bir soruşturma yoktu' diye konuştu.
FETÖ iltisakı bulunduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen firari eski savcı Zekeriya Öz ile röportajının suç sayıldığını anlatan Nazlı Ilıcak, 'Burada darbenin somut delili, röportaj içeriği değil, bir fotoğraf. Aslında ne röportajın, ne de o fotoğrafın darbeyle bir ilgisi var. O röportajın yapıldığı tarihte Zekeriya Öz terör örgütü üyesi değil. Terör örgütü üyeliği ile suçlansa, elini kolunu sallayarak serbestçe dolaşabilir miydi? Zekeriya Öz, o sırada, HSYK tarafından, Dubai seyahatini Ali Ağaoğlu'na finanse ettirdiği iddiasıyla açığa alınmıştı. HSYK'nın suçlamasında da terör örgütü üyesi olma isnadı yoktu' şeklinde konuştu. 'Fuat Avni', 'Son Vesayet', 'Kaç Saat Oldu' gibi hesaplardan paylaşım olmasının aleyhindeki deliller arasında yer aldığını kaydeden Nazlı Ilıcak, tweetlerde suç unsuru olmadığını söyledi. Nazlı Ilıcak, 18 aydır mağdur olduğunu iddia ederek beraatini talep etti. Nazlı Ilıcak'ın savunmasını tamamlamasının ardından mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.
14.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri iddiasıyla örgütün medya yapılanmasına ilişkin gazeteciler Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve akademisyen Mehmet Altan'ın da aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 7 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Duruşmada, sanıklar Yakup Şimşek, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Tibet Murat Sanlıman savunmasını yaptı. Böylece haftabaşından bu yana tüm sanıkların mütalaaya karşı son savunmaları tamamlanmış oldu.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül getirildi. Tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman ve avukatlar da duruşmada hazır bulundu.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki binada İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmada savunma yapan kapatılan Zaman gazetesi Marka Pazarlama Müdürü Yakup Şimşek, reklam filmiyle darbe çağrışımı yapmaktan suçlandığını kaydetti.
Reklam filminin senaryosunda ve ne zaman yayınlanacağı konusunda yetkili olmadığını kaydeden Şimşek, teknik işlerin takibi dışında bir görevi olmadığını iddia etti. Şimşek, reklam filmiyle ilgili tutuksuz yargılanan Tibet Murad Sanlıman'ı suçlayarak, sorumlulukların onun dahilinde olduğunu öne sürdü.
Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olduğunu, güvenlik konularında danışmanlık yaptığını belirten sanık Şükrü Tuğrul Özşengül, kapatılan Samanyolu TV'de 2,5 ay program yaptığını be bazı sitelerde köşe yazısı yazdığını anlattı.
'Çok ciddi askeri darbe kokusu var havada' tweeti
Savcılık tarafından FETÖ'nün medya unsuru olarak belirtildiğini söyleyen Özşengül, örgütün televizyon yüzü olmadığını, reytingi çok olan programlar yapmadığını iddia etti.
Özşengül, 2014 yıllında attığı 'Çok ciddi askeri darbe kokusu var havada' şeklinde tweet ile ilgili şunları kaydetti:
'Bu tweeti hatırlamıyorum ama atmış da olabilirim. Bir sürü insan beni sosyal medyada takip ediyor. Zaman zaman attığım tweetler haber de olmuştur. Siyasi kulisleri çok iyi takip ederim, tüm gazeteleri okurum. Bu benim işim. Bundan dolayı böyle bir koku alabiliyorsunuz.'
15 Temmuz darbe girişimi esnasında katıldığı bir televizyon programında 'Halk sokağa çıkmasın.' dediği iddia edilen Özşengül, 'Böyle bir şey söylemedim. Darbeyi isteyen, teşvik eden biri değilim. Kimseden de bu yönde telkin almış değilim. 1,5 senedir tutukluyum. Beraatimi ve tahliyemi talep ederim.' ifadelerini kullandı.
'Dumanlı'nın gözaltına alınış sürecini film yapmam istenmişti'
Tutuksuz sanık Tibet Murad Sanlıman da kendilerinin yaptığı iddia edilen filmin şirketine ait olmadığını öne sürdü.
Şirketlerinde bu reklam filmine ait faturanın da bulunmadığını aktaran Sanlıman, savunmasında şunları kaydetti:
'Zaman gazetesi ve Feza Yayıncılık'ın o dönem terör örgütüne ait yayın olduğunu bilmem imkansızdı. Bu nedenle terör örgütüne yardım yapmış sayılamam. Sanık Yakup Şimşek'in hakkımdaki tüm iddialarını reddediyorum. Ekrem Dumanlı'nın gözaltına alınma sürecini video film yapmam istenmişti. Ben bunun bir reklam filmi olmayacağını düşündüğüm için reddetmiştim. Tüm suçlamaları reddediyorum ve beraatimi talep ediyorum.'
Sanlıman'ın savunmasını tamamlamasının ardından dava kapsamındaki tüm sanıklar esas hakkındaki savunmasını yapmış oldu.
Duruşma öğle arasının ardından sanık avukatlarının esas hakkındaki savunmasıyla devam edecek.
15.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Hafta boyunca devam eden davada, sanık avukatları da son savunmalarını yaptı. Davanın yarın görülecek celsesinde mahkemenin kararını açıklaması bekleniyor.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Mehmet Altan, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül getirildi. Sanık Nazlı Ilıcak ise Bakırköy Kapalı Cezaevi'nden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman ve avukatlar da duruşmada hazır bulundu. Sabah saat 09.45 sıralarında başlayan duruşmada, sanık avukatlarının müvekkilleri için esas hakkındaki son savunmaları alınarak tamamlandı. Duruşma yarına ertelendi.
16.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmada, tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül getirildi. Tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman ve avukatlar da duruşmada hazır bulundu. Sabah saat 10.00 sıralarında başlayan duruşmada Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın, sanıklara son sözlerini sordu.
Tutuklu sanık Nazlı Ilıcak, 'Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi içtihadı benim masumiyetimi göstermektedir. Mehmet Altan'a yöneltilen suçlamalar benimkiyle benzerdir. Bizim durumumuz AYM kararıyla emsal sayılmıştır. Kararınızın bu içtihat çerçevesinde vermenizi diliyorum ve beraatimi talep ediyorum' dedi.
Ahmet Altan ise, 'Ben yüzlerce kez yargılandım. Askeri vesayet, 28 Şubat davalarında ve DGM denilen ucubelerde yargılandım. İlk defa Anayasa suçu işleyen mahkeme ile karşı karşıyayım, Bildiğim kadarıyla ne Osmanlı, ne Cumhuriyet tarihinde bunun bir benzeri yok. Bu hukuk dışı, yasa dışı Anayasa dışı eylemlerden yolculuktan vazgeçmek herkes için daha hayırlı olacaktır' diye konuştu.
Mehmet Altan da, '18 aydır beni gizemli delil tanımlamasıyla cezaevinde tutan anlayışa AYM, 3 kez hak ihlali kararı verdi. Yüce Divan yargılasa 3 kez beraat etmiş olacaktım. Hepimizin sığınağı evrensel hukuktur. Anayasa ile çelişen yaklaşım hukuk devletini öldürür. Sizin benimle ilgili vereceğiniz karar Anayasayı yok sayma noktasındaki ürkütücü resmi ya karartıp korku filmine çevirecek ya da umut serpintisi ile aydınlatacak' şeklinde konuştu. Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını belirterek beraatlerini talep etti. Mahkeme Başkanı, kararı açıklamak üzere duruşmaya ara verdi.
Heyeti müzakeresini tamamladı. Saat 15.15'te toplanan heyetin kararını Mahkeme Başkanı Kemal Selçuk Yalçın okudu.
Kararda, tutuklu sanıklar Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül'ün üzerlerine atılı 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçunun sabit görüldüğü belirtilerek, TCK'nin 309/1. maddesi uyarınca tüm sanıkların ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapislerine karar verildi. Heyet, mahkemedeki tutum ve davranışlarını dikkate alarak sanıklar hakkında herhangi bir indirim uygulanmasına yer olmadığına da hükmetti. Kararda, bu suçun örgüt faaliyeti dışında işlenmesinin mümkün olmadığı da vurgulandı.
Ayrıca sanıklar hakkında 'Örgüt üyeliği' ve 'Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlarından ceza verilmesine yer olmadığı kaydedildi. Heyet, tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Mehmet Altan'da ele geçirilen 6 adet 1 doların, delil olarak saklanması kararlaştırıldı. Ayrıca İstanbul Üniversitesi öğretim görevlisi olan Prof. Mehmet Altan'la ilgili kararın, bu üniversiteye gönderilmesine karar verildi.
BİR SANIĞA BERAAT
'Örgüte üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan yargılanan tutuksuz sanık Tibet Murat Sanlıman hakkında ise beraat kararı verildi ve hakkındaki adli kontrol hükümlerinin kaldırılmasına hükmedildi.
MEHMET ALTAN'IN TUTUKLULUĞUNA BİR HAKİMDEN KARŞI OY
Karar, sanık Mehmet Altan'ın tutukluluk durumu haricinde oybirliğiyle alındı. Üye hakim Recep Kurt, sanık Mehmet Altan'ın tutukluluk halinin devamına ilişkin karşı oy kullandı. Hakim Kurt tutanağa geçirdiği şerhinde, Anayasa Mahkemesi kararına atıfta bulunarak Mehmet Altan'ın tahliye edilmesi görüşünde olduğunu bildirdi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Can Tuncay tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu sanıklar Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan ile Nazlı Ilıcak hakkında, 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' ve 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Altan kardeşler ve Ilıcak'ın ayrıca 'silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme' suçundan da 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, firari sanıklar kapatılan Zaman gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Tuncay Opçin'in de 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' ve 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor. Bu sanıkların ayrıca 'silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' suçundan ayrı ayrı 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede, Emre Uslu için 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme' suçundan da 3 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Darbe girişimi gecesinde yayın yaparak örgüt lehine konuşmalarda bulunan Samanyolu TV Washington Temsilcisi firari sanık Şemseddin Efe, darbe girişiminden bir ay önce katıldığı bir televizyon programında 'Ben profesör olacağıma keşke albay olsaymışım. Mesela bu süreçte daha fazla katkım olurdu.' diyen firari sanık Osman Özsoy ile Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı firari Mehmet Kamış, gazetenin yöneticilerinden Faruk Kardıç, görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, İsrail muhabiri firari Abdulkerim Balcı, kapatılan Today's Zaman Gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni firari Bülent Keneş, Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olan ve 15 Temmuz gecesinde ABD'den yayın yapan FETÖ'nün bir televizyon kanalına çıkarak polisin darbenin yanında olacağını ve Cumhurbaşkanı'nın darbeye direnmeyeceğini iddia eden tutuklu sanık Şükrü Tuğrul Özşengül, Zaman gazetesi Marka Müdürü Yakup Şimşek ve gazetenin kültür sanat sayfasında çalışan Ali Çolak'ın da aynı suçlardan üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, bu sanıklar için ayrıca 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan da ayrı ayrı 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
İddianamede, Zaman gazetesinin 10 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe çağrışımında bulunulduğu belirtilen reklam filmini çeken ajansın sahibi sanık Tibet Murat Sanlıman hakkında ise 'silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Darbe girişiminin reklam filmi
İddianamede, sanıklar Ahmet Hüsrev Altan, Mehmet Altan ve Ayşe Nazlı Ilıcak'ın sosyal konumları, geçmişleri ve eylemlerinin niteliği itibarıyla terör örgütüyle organik bağları bulunmalarından öte süreklilik arz edecek şekilde örgütün amaçları doğrultusunda, iş birliği içerisinde faaliyette oldukları, darbe girişimine silahlı terör örgütü adına iştirak ettikleri anlatılıyor.
Zaman gazetesinin 5 Ekim 2015'de yayınlanan ve darbe yapılacağı mesajının yer aldığı belirtilen reklam filmini çeken ajansın sahibi sanık Tibet Murat Sanlıman'ın, bu reklamın senaryosunu hazırlayan kişiler arasında olduğu ifade edilen iddianamede, Ekrem Dumanlı'nın da reklamın yayınlandığı tarihte darbe iması ve terör örgütüyle ilgili soruşturmalar yürüten savcıları, davalara bakan hakimleri, kamu görevlilerini ve mevcut hükümeti tehdit eden nitelikteki köşe yazısını kaleme aldığı belirtiliyor.
İddianamede, somut olaydaki şifreli mesaj gönderme yönteminin TSK'ya sızmış terör örgütü mensuplarına yönelik olduğu anlatılarak, darbe girişimi faaliyetinin planlı, sistemli ve gizliliğe azami riayet edilerek gerçekleştirildiği ifade ediliyor. Darbe mesajı verilen söz konusu reklam filminin, darbeci askeri kanatla fikir ve eylem birliği içerisinde, önceye dayalı planın bir parçası olarak hazırlandığı vurgulanan iddianamede, Sanlıman'ın 17-25 Aralık'tan sonra örgütün yayın organlarının reklam işlerini üstlenmeye devam ettiği anlatılıyor.
Dosyalar ayrıldı, mütalaa verildi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanlığı ve 65. Türkiye Cumhuriyet Hükümeti'nin 'suçtan zarar gören' olarak yer aldığı iddianamede, Abdulkerim Balcı, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Ali Çolak, Bülent Keneş, Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Faruk Kardıç, Fevzi Yazıcı, Mehmet Kamış, Osman Özsoy, Şemseddin Efe, Şükrü Tuğrul Özşengül, Tibet Murad Sanlıman, Tuncay Opçin ve Yakup Şimşek 'sanık' olarak bulunuyordu.
İddianameyi kabul eden ve davaya bakan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Eylül 2017'deki duruşmada, haklarında yakalama kararı çıkarılan firari sanıklar Ekrem Dumanlı, Osman Özsoy, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Abdulkerim Balcı, Bülent Keneş, Faruk Kardıç, Mehmet Kamış, Şemsettin Efe ve Ali Çolak'ın henüz yakalanamamış olmasını göz önüne alarak, bu sanıkların dosyasının ayrılarak başka bir esasa kaydedilmesini karara bağladı.
Böylece bu davada Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan ve Ahmet Altan'ın da bulunduğu 7 sanık kaldı. 11 Aralık 2017 tarihli duruşmada mütalaasını açıklayan savcılık, Ilıcak ve Altan kardeşlerle birlikte 6 kişi hakkında, 'anayasayı ihlal' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Tutuksuz sanık Sanlıman'ın ise 'örgüte üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek' suçundan hapisle cezalandırılması talep edildi.
Paralel yapı-14 Nisan (2017) 'İstanbul 7 sanık (ilk: 17 sanık) Medya/Taraf-Zaman yazarları/Darbe' davası (bitti)
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(17 Şubat 2018, 20:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: