İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün işgal girişimi ile Esenler Birlik Köprüsü'ndeki olaylarda 5 kişinin şehit olmasıyla ilgili aralarında tankın içinden çıkan eski emniyet müdürü Mithat Aynacı'nın da bulunduğu 23'ü tutuklu 67 sanıklı davaya devam edildi.
17.02.2018 19:07 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün işgal girişimi ile Esenler Birlik Köprüsü'ndeki olaylarda 5 kişinin şehit olmasıyla ilgili aralarında tankın içinden çıkan eski emniyet müdürü Mithat Aynacı'nın da bulunduğu 23'ü tutuklu 67 sanıklı davaya devam edildi.
12.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Bakırköy Adliyesi Konferans Salonunda yapılan duruşmaya, 19'u tutuklu 20 sanıkla taraf avukatları, müştekiler ve takipçiler katıldı.
Olay tarihinde Balıkesir Kara Astsubay Meslek Yüksekokulu öğrencisi olan ve staj için 66. Mekanize Zırhlı Piyade Tugay Komutanlığında bulunan tutuksuz sanık Sefa Kaya, savunmasında, 15 Temmuz'da eski Üsteğmen Burak Uluçınar'ın kendilerine silah almalarını söylediğini, HK33 silahını aldığını ve bu zamana kadar böyle bir silah hiç kullanmadığını söyledi.
Eski Binbaşı Ahmet Baykal'ın konferans salonunda herkesi topladığını, gruplara ayırdığını, gece 00.00, 03.00 veya 05.00'te alarm verilebileceğini söylediğini aktaran Kaya, 'İlk başta mekanik nişancılık eğitimi denildi, daha sonra ise gece atışı olacağı söylendi. İkisi de bizim eğitim programımızda yoktu. Ben de Balıkesir'deki yetkilileri aradım. Böyle eğitimlerin eğitim programında olmadığını ama burada üstlere bağlı olduğum için onların dediği eğitimleri yapabileceğimi söylediler.' dedi.
Akşam üzeri alarm verildiğini, eski Binbaşı Baykal'ın 'tatbikat değil gerçek' diye bağırdığını ifade eden Kaya, daha sonra araçla dışarı çıktıklarını, terör saldırısı olduğunun söylendiğini, Vatan Caddesi'nde her şeyi eski Yarbay Osman Akkaya'nın yönettiğini anlattı.
Olay tarihinde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında Uzman Çavuş olarak görev yapan tutuksuz sanık Veysi Özalp, 15 Temmuz'da alarm verildiğini, kendisinin kışlaya çağrıldığını, kışlaya geldiğinde izinde olan personelin de çağrıldığını gördüğünü söyledi.
Özalp, tanka atlayıp nizamiyeye doğru hareket ettiklerini, burada bekledikleri sırada tutuklu sanık Yasin Yılmaz'ın 'İlk kez böyle bir şey yaşıyorum, demek ki çok ciddi bir ihbar olmasa tankları dışarı çıkarmazlardı, hakkımızda hayırlısı olsun.' dediğini, Burak Uluçınar'ın da cevap olarak 'Hayırlı olacak, hayırlı olacak.' şeklinde konuştuğunu iddia etti.
Kendilerine yolu kapama görevi verildiğini, Vatan Caddesi'ne doğru gidildiğinde trafiğin sıkıştığını, bir arkadaşının kendisine Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklama yaptığını anlattığını aktaran Özalp, daha sonra telefonundan haberlere baktığını ve darbe girişimiyle ilgili haberleri gördüğünü ve Burak Uluçınar'a telefondan gösterdiğini ifade etti.
Bir polis amirinin kendileriyle konuştuğunu, darbe yaptıklarını ve kışlaya dönmeleri gerektiğini söylediğini, bunun üzerine kışlaya döndüklerini, Burak Uluçınar'ın emriyle tankı garajdan alıp nizamiyede bıraktığını kaydeden Özalp, (Kışladaki olaylar sırasında darbecilerle yaşanan çatışmada şehit edilen) Albay Sait Ertürk'ü gördüğünü ve yanına giderek tekmil verdiğini söyledi.
Sanık Özalp, şöyle konuştu: 'Albay Sait Ertürk, 'Kimlerdensin?' diye sordu. Ben soruyu anlamadım. Albay Davut Ala ise 'FETÖ'den misin, devletten misin?' diye sordu. Ben de devletten olduğumu söyledim. 'Bize destek olur musunuz, bizim yanımızda yer alır mısınız?' diye sordular. Ben de kabul ettim. Tankı geri çekmemi istediler, tankı geri çektim.'
Daha sonra iki gruba ayrıldıklarını, Albay Sait Ertürk ile bir polis memurunun çatışmada şehit olduğunu, çatışmanın yaklaşık 4,5 saat sürdüğünü anlatan Özalp, tankta olduğunu, üzerlerine sürekli mermi geldiğini, polis memurlarının yaralandığını ve yaralı üç polis memurunu tankın altından alarak çatışma bölgesinin dışına çıkardıklarını ileri sürdü.
Mahkeme başkanının, çatışmada neden ateş etmediğini sorması üzerine Özalp, 'Ben ateş gelince tankın içerisine girdim. Teleskoptan izliyordum. Bir ara tankın kapağını açtım, o sırada ateş gelip mermi tanka isabet edince tekrardan tankın içerisine girdim. Ateş edecek açı, imkan yoktu.' şeklinde cevap verdi.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarının alınması için yarına ertelendi.
13.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu'nda yapılan duruşmaya, 19'u tutuklu 20 sanık ile taraf avukatları ve müştekiler katıldı.
Duruşmada beyanda bulunan müşteki Yasin Yavaş, 15 Temmuz'da darbe girişiminden haberdar olduktan sonra Esenler'e gittiğini, bir tankın araçları ezdiğini gördüğünü ve koşarak tankın üzerine çıktığını anlattı.
Tankın komuta kulesinde bulunan eski Yarbay Fatih Sönmez'e durması gerektiğini, insanları ezebileceğini söylediğini aktaran Yavaş, yarbayın ise 'Sen kimsin, in aşağı' dediğini ve kendisini tanktan aşağıya fırlatmaya çalıştığını kaydetti.
Tanktan düşmemek için Fatih Sönmez'in hücum yeleğinden tuttuğunu aktaran Yavaş, şöyle konuştu:
'Bir anda havalandım ve sert bir şekilde tanka çarptım, yaralandım. Fatih Sönmez bana, 'Tanktan inmezsen seni vuracağım.' dedi. Tank hızlı bir şekilde gitmeye başladı ve arabaları, insanları ezdiğini gördüm. İki kişi ezildi, kanları üzerime sıçradı. Bunun üzerine 'Sen Yunan askeri misin, insanları böyle ezemezsin.' dedim, yumruk attım. Tankın içerisinde bir asker silahının namlusunu uzatıp 'Aşağı in yoksa seni vururum.' dedi. Yüzyıl mevkisine gelince tank biraz yavaşladı ve tankın üzerine üç dört kişi daha çıktı. Bu sırada yaralandığım için beni indirdiler ve yolun kenarına çektiler. Daha sonra hastaneye götürdüler.
Orada bir sürü insan parçalandı. İnsanlar ikiye bölündü. Amerikan filmi değil ama aslında Amerikan filmi. Türk kimliğine bürünmüş bazı alçak ve şerefsizler bunlar.'
Yavaş, davaya müdahillik talebinde bulundu.
Müşteki Recep Çelik ise 15 Temmuz gecesi darbe girişimini televizyondan öğrendikten sonra Vatan Caddesi'ne gittiğini anlattı.
Tankın namlusunun emniyet müdürlüğüne çevrili olduğunu ifade eden Çelik, 'Tankın üzerindeki Yarbay Osman Akkaya ile direkt konuşan bendim. 'Siz ne yapıyorsunuz, darbe yapıyorsunuz.' dedim. Osman Akkaya bana 'Araçtan inmezsen seni vururum.' dedi. O sırada iki el ateş etti. Osman Akkaya silahını vermek istemiyordu. Silahını elinden zor aldık. O sırada yaralandım zaten. Arka tankın üzerinde duran Serdar Değirmendere'ye telefonumu göstererek darbe olduğunu söyledim ama hiçbir şey demeden robot gibi duruyordu. Aynen öyle de fotoğrafını çektim.' diye konuştu.
Tutuklu sanık Osman Akkaya ise birçok kişiyle konuştuğunu ama Recep Çelik ile bir konuşmasının olmadığını iddia etti.
Duruşma, yarına ertelendi.
14.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu'nda yapılan duruşmaya, 19 tutuklu sanık ile taraf avukatları ve müştekiler katıldı.
Duruşmada beyanda bulunan müşteki Vahide Şefkatlioğlu, 15 Temmuz'da evdeyken bir yakınının araması üzerine darbeden haberdar olduğunu ve eşi Mehmet Şefik Şefkatlioğlu'nun dışarı çıktığını anlattı.
Ellerinde sadece bayrak olduğunu, başka bir şey bulunmadığını anlatan Şefkatlioğlu, şöyle konuştu:
'Bir de imanımız vardı. Tankın üzerinden ateş ediliyordu, tank üzerimize doğru geldi. Sağa sola doğru koşmaya başladık. Daha sonra 'ablayı kurtaralım' sözlerini duydum. Beni hastaneye kaldırmışlar. Üç ay yoğun bakımda kaldım. Sol bacağım dizimin üstünden kesildi, sağ bacağımda doku kaybı var. Elimi 8 ay hissetmedim. Eşimin öldüğünden haberim yoktu. 11 ay sonra mezarını gördüm. Eşimin öldüğü gün benim çocuğumun doğum günüydü. Doğum gününü babasız kutladı. Bizim çocuklarımız babasız kaldı, birçok kişinin çocukları babasız kaldı. Benim kardeşim asker ve ülkesini kurtarmak için Afrin'e gidiyor. Eşim şehit, ben gazi oldum, (sanıkları işaret ederek) sizler hain oldunuz. 250 şehidin, gazilerin hesabını kim verecek? Bunlar (sanıklar) vermeyecekse kim verecek? İdam istiyorum. Üç kuruş paraya vatanı satıyorsunuz. Vatan parayla satılır mı? Bayrağımızı indirmeyeceğiz, ezanlarımızı dindirmeyeceğiz. Sonuna kadar davacıyım. Ölmek var, dönmek yok.'
Müşteki Rıfat Kaya, şerefi, namusu ve vatanını korumak için 15 Temmuz'da dışarı çıktığını ve Esenler'de tankın direkt üzerine sürüldüğünü söyledi. Tanktan kaçarak kurtulduğunu aktaran Kaya, tankın insanları ezdiğini gördüğünü belirterek, 'Bir kedinin ezildiğini görmeyen ben, insanların ezildiğini gördüm. Bu durum psikolojimi bozdu.' dedi.
Müşteki Sait Taşçı'nın ise beyanında, Mehmet Şefik Şefkatlioğlu'nun ölüm anını anlatması üzerine duruşma salonunda bulunan eşi Vahide Şefkatlioğlu fenalık geçirdi. Kısa bir ara verildikten sonra duruşmaya devam edildi.
Daha sonra, tutuksuz sanıkların, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla savunmasının alınmasına geçildi. Tutuksuz sanıklar, haklarındaki suçlamaları reddederek, beraat talebinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Ali Büyüközdemir ile Başbakanlık avukatı Ahmet Furkan Kayan katılım talebinde bulundu.
Bir başka dosya birleştirildi
Mahkeme başkanı, darbe girişimi sırasında zarar gören müşteki Durmuş Top'un şikayetiyle, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca tutuklu sanıklar İdris Yeter, Maksut Keleşoğlu, Serdar Değirmendere, Ömer Kalın ve Fatih Sönmez hakkında dosya hazırlandığını ve bu davayla birleştirildiğini söyledi.
Mahkeme heyeti tarafından bu dosya kapsamında, savunma yapmak için sanıklara süre verilmesine karar verildi.
Duruşma, yarına ertelendi.
15.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bakırköy Adalet Sarayı'nın içindeki konferans salonunda görülen duruşmada 23 tutuklu sanık hazır bulundu.
Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlanarak savunmasını yapan tutuksuz sanık er Volkan Çobanoğlu 'Tabur komutanı Yarbay Kadir Yıldız polise yardıma gideceğimizi söyledi. Tanklara bindirip bizi kışladan dışarı çıkardılar. Yanımızdaki komutanların da hiçbir şeyden haberi yoktu. Haberlerden darbe girişimi olduğunu öğrendik. Sonra geri döndük. Ben hiçbir vatandaşa ve polise silah doğrultmadım. 155'i arayarak teslim olmak istediğimi söyledim. Polise 'Bizi bu hainlerden kurtarın' dedim. Polis de 'Sizin arkadaşlarınız silah sıktı. Ne haliniz varsa görün' dedi ve telefonu kapattı. Telefon kayıtlarında bu konuşmalar vardır. Sabah da saat 10.00-10.30'da kışlaya gelen çevik kuvvete teslim olduk. Tutuklandım. 15 gün tutuklu kaldıktan sonra da serbest bırakıldım. Benim tutuklu kaldığım koğuşta rütbeli kimse yoktu' dedi.
'Darbeye destek verenler kimdi?' şeklindeki soruya sanık Çobanoğlu, 'Kurmay Yarbar Kadir Yıldız ile Albay Yusuf Sarı idi. Ben bu ikisini bilirim destek veren, diğerlerini bilmem varsa da… 'Vatandaşa da polise de sıkacaksınız' diyen bu ikisiydi. Bize bile silah çektiler. Bu ikisinden de şikayetçiyim. Halkımızdan Allah razı olsun. Halkımız olmasaydı darbeciler hedeflerine ulaşacaktı. İyi ki de, önümüze çıkarak bize engel olmuşlar' diye cevap verdi. 'Vicdanın rahat mı?' sorusuna sanık Çobanoğlu, 'Allah şahidimdir. Suçsuzum' diye yanıtladı. Sanık Çobanoğlu'nun savunmasının tamamlamasının ardından söz alan bazı şikayetçiler, sanığın doğru söylemediğini belirtti.
Sanıklardan tutuksuz er Tugay Günaydın 15 Temmuz darbe girişimi günü atıştan döndüklerini, komutanın terör saldırısı olacağını söylediğini ifade etti. Kışladan çıktıklarını anlatan sanık Günaydın, 'Er Hüseyin Ata ile Engin Okumuş Astsubay arasında bir konuşma geçti.
Ata, Okumuş'a 'Darbe mi yapıyoruz?' dedi. Okumuş da 'Polise halka sıkar mısınız ?' diye sordu. Biz de 'Ateş etmeyiz' dedik. O da 'Ben de ateş etmem' dedi. Geri döndük. Halk da peşimize takıldı. Şoför durdu aracın içinden inemedik bile. Asteğmen 'Mühimmatların başında bekle' dedi ve gitti. Bekledim bir saat oldu kimse gelmedi, kapılar kilitli bekliyorum. Halk aracın yanına geldi. Her yer insan… Bana 'Seni kışlaya ya da polise götürelim' dediler. Ben de polisi aradım, 'Mühimmatlar var gidemem, insanlar içeri girmeye çalışıyor' dedim. Polis de'5 dakikaya oradayız' dediler. Hakikaten de 5 dakika da yanıma geldiler. Polise mühimmatları teslim ettim' diye konuştu.
Tutuklu sanık Engin Okumuş'un 'Darbeci olduğuma dair o gün bir şey hissettin mi?' şeklindeki sorusuna sanık Günaydın, 'Ben asla öyle bir şey hissetmedim. Siz olmasaydınız ben nerede olurdum bilmiyorum. Ailem de sizden duacı. Ben sizden öyle bir emir almadım' diye cevap verdi. Duruşmada dinlenen müştekilerde sanıklardan şikayetçi olduklarını söyledi. Tanıkların da dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti, taraf avukatlarına taleplere ilişkin söz verdi. Yarın da devam edecek duruşma da mahkeme heyeti, talepleri alacak.
Duruşmada, tanık olarak ifadesine başvurulan Emrah Aksöğüt, KHK ile ihraç edilen bir subay olduğunu söyledi. FETÖ'nün Türk Silahlı Kuvvetleri'nde bir veri tabanı olduğunu ifade eden Aksöğüt, şöyle konuştu:
'Askeri personelden sorumlu olduğumdan veri tabanındaki güncelleme için benim 'abim' konumundaki Hüseyin'de bir flash bellek vardı. İçerisinde mavi ekranlı arayüz var. İstediğiniz askerin adını, soyadını veya sicilini girdiğinizde sizin karşınıza çıkıyor. İsmini görünce boş çıkan görmedim. Listede askerlik hakkında her türlü bilgiler yer alıyordu, huyu nasıl, kadınlara düşkün mü, Alevi mi, Sünni mi gibi... Veri tabanı A, B, C, D diye ayrılmıştı. Ayrıca A1, A2, A3, A4 şeklinde her hafta tekrar ayrılmıştı. Müspet ve menfi diye ayrılıyordu. Bunlar bizim bildiğimiz gibi müspet, iyi, menfi kötü demek değildi. A1 olanlar cemaatin en iyi adamları. A2, ondan sonra gelenler şeklinde sırayla gidiyordu. D4 ise en düşman olanlarıydı. Müspet listesinde olanlar, cemaatçi, cemaatin kazanacağı kişiler veya cemaatin herhangi bir şekilde karşısında olmayacak, cemaate sorun çıkarmayacak kişiler oluyordu. Bu flash disklerin şifresi ise bismillahirrahmanirrahim. 01, 02 gibiydi. Menfi listesinde olanlar ise ağzıyla cemaate düşmanlığını söyleyen, cemaatin hedef aldığı kişilerdi. Bu davada yargılanan (tutuklu sanık eski yarbay) Fatih Sönmez, müspet listesinde yer alıyordu. Kendi ismimi yalvarmama rağmen bana göstermediler.'
Üniversitede okurken kaldığı devlet yurdunda FETÖ ile tanıştığını, daha sonra örgütün evlerine gittiğini, sonrasında örgüt içerisinde bölge sorumluluğuna kadar yükseldiğini anlatan Aksöğüt, Ergenekon sürecinde bazı kişilerin bilgisayarlarına fotoğraf atılıp haklarında soruşturma açılmasına şahit olduğunu öne sürdü.
Aksöğüt, 'Kozmik odada subay olarak çalışırken 'abim' Hüseyin bana, kışlanın sağını, solunu fotoğraflamamı istedi. Ben ise cemaatin çok büyük olduğunu ve bu fotoğrafların örgütlerin eline geçebileceğimi söyleyerek bunu kabul etmedim. Hüseyin ise fotoğrafların herhangi bir örgütün eline geçmeyeceğini, fotoğrafları kullanma maksatlarının bazı kişilerin bilgisayarlarına atıp onlar hakkında casusluktan dava açtırmak için kullanacaklarını söyledi.' ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün askeriyede genel olarak hedefe aldığı kişilerin paşalar olduğunu, TSKkulis, GATAkulis gibi bazı internet siteleri üzerinden asparagas haberler yaparak, şura zamanı terfi almasının engellendiğini kaydeden Aksöğüt, bazı paşalar hakkında sürekli asparagas haberler çıktığını, bazıları hakkında ise hiç olumsuz haber yapılmadığını iddia etti.
Sanık avukatının, Türk-Yunan ilişkilerinde olası bir gerginlik durumunda kullanılmak üzere hazırlanan 'Egemen Harekat Planı'nın Yunanistan'ın eline nasıl geçtiğini sorması üzerine tanık Aksöğüt, 'Bununla ilgili askeriyede şu konuşuluyordu. Bir asker bu planı sırt çantasına koymuş daha sonra kaybolmuş. Ben bu planı görmedim. İmha tutanağını gördüm.' dedi.
Üye hakim, 'FETÖ, üç doğru söyleyip bir gerçek dışı şey söyleyerek her şeyi alt üst ediyor. Bazı söylediğiniz FETÖ'yü teyit eder şeyler, bazı sözleriniz ise FETÖ'nün Avrupa'daki propagandasına 'cuk' diye oturuyor. Siz Mehmet Ali Çelebi'yi tanıyor musunuz?' diye sordu.
Tanık Aksöğüt, 'Duydum. Teğmendi.'
Üye hakim: 'Peki, FETÖ'nün generalleri hedef aldığını söyledin o zaman yeni mezun bir teğmenden ne istedi?' diye sordu.
Aksöğüt, 'Şimdi askeriyede iki yapılaşma var. Alevi ve cemaat olarak... Bunlar birbirlerine karşı. İnternet üzerinden yapılan asparagaslar generaller için. Sadece generallerle uğraşmıyorlar.' iddiasında bulundu.
Tutuklu sanık eski Yarbay Fatih Sönmez ise iki yıl beraber çalıştığını söyleyerek bu süre içerisinde FETÖ ile ilgili kendisinden olumlu veya olumsuz bir şey duyup duymadığını sordu. Tanık Emrah Aksöğüt ise olumlu, olumsuz bir şey görmediğini söyledi.
Duruşma, yarına ertelendi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-24 Mayıs (2017) 'İstanbul 67 sanık Darbe Yap./Vatan Emniyet'in İşgali' davası
(17 Şubat 2018, 19:07)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: