Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 sanığın yargılandığı "çatı" davasına devam edildi.
17.02.2018 18:35 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 sanığın yargılandığı "çatı" davasına devam edildi.
12.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile şehit yakınları katıldı.
Savunma yapan eski Genelkurmay Başkanlığı Milli Müşterek Plan Şube Müdürü Özay Yılmaz, darbe girişiminden önce kurmay albay rütbesinde görev üstlendiğini dile getirdi.
Olay tarihinden önce yoğun tempo ile çalıştığını ileri süren sanık Yılmaz, 15 Temmuz 2016 günü de iş yoğunluğundan ötürü mesaiye kaldığını beyan etti.
Sanık Yılmaz, olay akşamı mesaiden ayrılacağı zaman devre arkadaşı, eski albay Doğan Öztürk'ü gördüğünü, Öztürk'ün kendisine, "Terör saldırısı olabilir." dediğini ifade etti.
Öztürk ile nizamiye bölgesine gittiğinde bir grup Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) askerinin geldiğini anlatan Yılmaz, bu askerlerden Orgeneral Yaşar Güler'in emir subayı Mehmet Akkurt'un, "Kapıları açın yoksa ateş ederim." şeklinde bağırdığını, kendisinin ise nizamiye nöbetçilerine kapıların açılmaması emrini verdiğini öne sürdü.
Bu sırada Akkurt'un ateş ettiğini, sanık Yusuf Yedidağ'ın da Akkurt'a ateş ettiğini bildiren sanık Yılmaz, Akkurt'un vurulduğunu, bu esnada uzman çavuş Mesut Kaya ile gelen 2 kişinin de Orgeneral Güler'i araçtan indirip "Emniyetli bir yere götüreceğiz." diyerek ambulansa bindirdiklerini ve bölgeden götürdüklerini iddia etti.
Güler'in kaçırılmasında bir sorumluluğu olmadığını ileri süren Yılmaz, kendisinin çatışmayı engellemeye çalıştığını, bir süre sonra kendisine de ateş edildiğini savundu.
İlerleyen saatlerde nizamiye bölgesine tankların geldiğini kaydeden Yılmaz, buradaki askerlerin bazılarından Boğaz köprülerinin kapatıldığını ve darbe girişimi olduğunu öğrendiğini öne sürdü.
Bu saatten sonra can güvenliğini sağlamak için bina içine girdiğini beyan eden Yılmaz, devam eden saatlerde de uçak sesleri ve patlama seslerinin sürdüğünü ifade etti.
İddianamede yer alan, olay akşamı darbeye yönelik bir toplantı yaptığı yönündeki ifadelerini kabul etmediğini bildiren sanık Yılmaz, darbe girişiminde bulunmadığını ve FETÖ üyesi olmadığını öne sürdü.
Sanık Yılmaz'ın savunmasının alınmasına, öğle arasının ardından devam edilecek.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, darbe girişiminden önce Genelkurmay Başkanlığı Milli Müşterek Plan Şube Müdürü olan eski kurmay albay Özay Yılmaz'ın çapraz sorgusu yapıldı.
Başbakanlık avukatı Süleyman Ayhan, tutuksuz sanıklardan Mesut Ürkmez'in verdiği beyanlarda, Yılmaz'ın darbe girişimi akşamı yapılan toplantıda, "Silah arkadaşlarımızı hükümet içeri alacak, durum kritik biz buna karşı karargahta yönetimi ele geçirmeyi planlıyoruz. Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) askerleri Genelkurmay'a gelerek yönetimi ele geçirecekler. Biz de içeriden kendilerine yardımcı olacağız." dediğini hatırlatarak, Yılmaz'a bu beyanları söyleyip söylemediğini sordu.
Sanık Yılmaz, "Böyle bir toplantının varlığından dahi haberim yok." savunmasını yaptı.
Olay akşamı Genelkurmay 2. Başkanı olan Orgeneral Yaşar Güler'in kaçırılmasına ilişkin sorular yöneltilen sanık Yılmaz, bunda bir sorumluluğunun olmadığını iddia etti.
Avukat Ayhan'ın, "Yaşar Güler'in ellerinin bağlı olduğunu görüyorsun. Neden elini çözmedin?" ve "Güler'i arabadan indirdikten sonra kime teslim ettin?" soruları üzerine Yılmaz, Güler'i ÖKK personeline teslim ettiğini beyan ederek, "Ben o saatlerde darbe girişiminden haberdar değilim. Ben onların darbeci olduğunu bilemem. ÖKK personeli Genelkurmay'a niye geldi, terör saldırısına karşı takviyeye geldi." ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, "Güler'i ÖKK askerlerine vermişsin, adam sabah Akıncı'da çıktı. Bu yaşananlar esnasında sen ne yapıyordun, sen uzman çavuş değilsin, albaysın." diyerek sanık Yılmaz'a tepki gösterdi.
Darbe girişiminden önce Kara Havacılık Komutanlığı Taarruz Helikopter Tabur Komutanı olan eski yarbay Özcan Karacan, darbe girişiminden 13 ay sonra yakalandığını hatırlatarak savunmasına başladı.
Karacan, firari olduğu dönemde FETÖ'nün hücre evi olan gaybubet evlerinde kaldığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını ileri sürerek, emniyette verdiği, "FETÖ ile bağı bulunduğu" yönündeki beyanlarını kabul etmediğini ve darbe girişiminde bulunmakla ilgili savunmasını, sanıkları arasında yer aldığı Kara Havacılık Komutanlığı darbe davasında yapmak istediğini söyledi.
Darbe girişiminden sonra İstanbul'a giderek çoğunluğu Suriyeli ve Afgan göçmenlerin bulunduğu yerlerde kaldığını, burada sahte kimlik ve ehliyet temin ettikten sonra Antalya'ya gittiğini anlatan Karacan, Antalya'ya gitme sebebinin ailesini ve çocuğunu görmek olduğunu ancak burada yakalandığını belirtti.
Karacan, daha önce emniyet ve savcılıkta alınan ifadelerini polislerin baskısı altında verdiğini, yurtta sulh konseyi üyesi olduğu suçlamasını kabul etmediğini kaydetti.
Karacan'ın beyanlarının ardından Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, Karacan'ın emniyet ifadelerini okuyarak doğru olup olmadığını sordu. Karacan'ın ifadelerini kabul etmediğini tekrarlaması üzerine Mahkeme Başkanı Dik, "Sen mahkemeye ilk geldiğinde bu ifadelerini okudum. 'Ben baskı altında bu ifadeleri verdim.' diye niye söylemedin?" diyerek Karacan'a teki gösterdi.
Karacan'ın savcılık ifadesini de okuyan Dik, bu ifadenin de benzer nitelikte olduğunu bildirdi. Sanık Karacan, savcılık ifadesinde de yanında polislerin olduğunu iddia ederek, beyanlarını kabul etmediğini yineledi.
Karacan, sanıkları arasında bulunduğu Kara Havacılık Komutanlığı darbe davasının 25 Ağustos 2017'de görülen duruşmasında, emniyetteki ifadelerinin doğru olduğunu kabul etmişti.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
FETÖ'yü itiraf etmişti
Darbe girişiminden sonra firar eden ve yaklaşık 13 ay sonra Antalya'da yakalanan eski Kara Havacılık Komutanlığı Taarruz Helikopter Tabur Komutanı olan eski yarbay Özcan Karacan, ilk kez 25 Ağustos 2017'de mahkeme huzuruna çıkmış ve "Hakkımdaki bazı şeylerin doğru olduğunu zaten tespit etmişsiniz. Bunları inkar edecek değilim." ifadelerini kullanmıştı.
Karacan'ın savunmasını daha sonraki duruşmalarda yapmak istediğini belirtmesi üzerine mahkeme başkanı, Karacan'ın emniyetteki ifadelerini okumuş, Karacan da beyanlarını kabul ettiğini dile getirmişti.
Buna göre Karacan'ın, Harp Okulunda 3'üncü sınıftan itibaren FETÖ evlerine gittiğini kabul ettiği ve darbe girişimine ilişkin emirleri eski Kara Havacılık Okul Komutanı tuğgeneral Ünsal Coşkun'dan aldığını beyan ettiği açıklanmıştı.
Kara Havacılık Komutanlığı darbe davasına ilişkin hazırlanan iddianamede Karacan'ın, FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz'da görevde olabilmesi için nöbet değişikliği yaptığı ve darbe girişimi gecesi helikopterleri telsizlerle koordine ettiği ifadeleri yer alıyor.
İddianamede, Karacan'ın talimatlarıyla darbeci helikopter pilotlarının MİT, Genelkurmay Başkanlığı, Özel Kuvvetler Komutanlığı, Çankaya Spor Okulu, Ankara Emniyet Müdürlüğü civarında alçak uçuş gerçekleştirdiği, yine Karacan'ın talimatlarıyla söz konusu yerlerde polis araçlarına, sivillere, kamuya ait binalara ve araçlara ateş açıldığı belirtiliyor.
TANIKLAR
FETÖ/PDY 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki olaylarla ilgili, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 'Genelkurmay Çatı Davası'nda, darbeciler tarafından derdest edilen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler ile Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın arasında bulunduğu çok sayıda kişi, 'tanık' olarak dinlenecek.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince görülen, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de bulunduğu 221 kişinin yargılandığı davada, mahkemenin sanık avukatlarına dağıttığı müşteki-tanık olarak dinlenecekler listesinde önemli bir detay ortaya çıktı.
Mahkemenin duruşma arasında aldığı kararda aralarında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın da bulunduğu dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ve Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın tanık olarak dinleneceği ortaya çıktı. Mahkeme, 19 Şubat günü yapılacak duruşmada Hulusi Akar, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Salih Zeki Çolak, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Güler, Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Küçükakyüz ile emekli Orgeneral İhsan Uyar'ın müşteki-tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Akar, Çolak, Uyar ve Güler, darbe girişimi sırasında darbeciler tarafından Genelkurmay Karargahı'nda derdest edilerek Akıncı Üssü'ne götürülmüş, darbe girişiminin bastırılmasının ardından serbest kalmışlardı. 21 Şubat'ta ise Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı emekli general Abidin Ünal ile Göksel Sevindik, Mikail Alıcı, Fikret Tayfur Erbilgin, Mehmet Özlü dinlenecek.
Duruşmalar sırasında sanık avukatları özellikle Hulusi Akar, Yaşar Güler ve Abidin Ünal'ın tanık olarak dinlenmesini talep etmişlerdi.
Sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de yargılandığı davanın bugünkü duruşmasında, sanıklar eski yarbay Özcan Karacan ve eski albay Özay Yılmaz savunma yaptı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugüne kadar yapılan duruşmalarında sivil imam Birol Kurubaş'ın dışındaki sanık ve avukatlarının savunmaları alındı.
Kurubaş'ın yarınki duruşmada savunma yapması halinde, davanın sonraki celselerinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'ın da aralarında bulunduğu müştekiler ile tanıkların beyanlarının alınması bekleniyor. Müştekilerin tanıklıklarına başvurulacak duruşmaların dört hafta sürmesi öngörülüyor.
Emekli Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Güler, eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral İhsan Uyar, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal, Genelkurmay MEBS Başkanı Göksel Sevindik ve Genelkurmay Lojistik Başkanı Korgeneral Fikret Tayfur Erbilgin de beyanı alınacak müştekiler arasında yer alıyor.
İddianamedeki müşteki ve tanıklara mahkeme tarafında tebligat yapıldığı öğrenildi.
Kamuoyunda Genelkurmay çatı davası olarak bilinen davanın ilk duruşması 22 Mayıs 2017'de başlamıştı.
13.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile şehit yakınları katıldı.
Duruşmada, iddianamede müşteki olarak yer alan kişi ve kurumların katılma talepleri alındı.
Taleplere ilişkin iddia makamının görüşünü alan ve sanıklara diyeceklerini soran mahkeme, yapılan müzakerenin ardından kararını açıkladı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, katılma talebinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini temsilen Başbakanlık, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, AK Parti, TÜRKSAT, TBMM, milletvekili Ramazan Can, Avrupa Birliği Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Vatan Partisi, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Kültür ve Turizm Bakanlığı, eski Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz ve milletvekili Ali Özkaya'nın katılma taleplerinin kabulüne hükmetti.
Mahkeme, davaya katılma talebinde bulunmasına rağmen Bursa Barosu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, HAK-İŞ ve Memur-SEN'in ise suçtan doğrudan zararları olmadığı nedeniyle reddine karar verdi.
"FETÖ'nün talimatıyla hareket edenlerden şikayetçiyim"
Katılma taleplerinin kabulünün ardından 15 Temmuz şehitlerinin yakınları ile gazilere söz verildi.
Şehit Bülent Aydın'ın eşi Şahnaz Aydın, 15 Temmuz darbe girişiminde bulunanlardan şikayetçi olduğunu bildirerek, "İnsanın en temel hakkı yaşama hakkıdır. Eşim Bülent Aydın'ın yaşam hakkını elinden alanlardan şikayetçiyim." ifadelerini kullandı.
Darbe girişiminde Genelkurmay'da yaralanan gazi Memduh Tarık Türköz de "Üzerimize kurşun yağdıran herkesten şikayetçiyim." dedi.
15 Temmuz kahramanı Ömer Halisdemir'in yakınları da avukatları aracılığıyla sanıklardan şikayetçi olduklarını belirten dilekçeyi mahkemeye sundu.
Gazi Ahmet Karakaya ise olay günü Jandarma Genel Komutanlığı önünde yaralandığını dile getirdiğini belirterek darbe girişiminde sorumluluğu olanlardan şikayetçi olduğunu kaydetti.
Şehit yakını ve gazi Şenol Gençer, kardeşinin 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne atılan bomba sonucu şehit olduğunu, kendisinin de yaralandığını beyan etti. Sanıklardan şikayetçi olduğunu aktaran Gençer, davaya katılmak istediğini bildirdi.
Gazi Münir Bağcı, FETÖ'nün darbe girişimi gecesi hem kendisinin hem de oğlunun yaralandığını kaydederek, "FETÖ'nün talimatıyla hareket edenlerden şikayetçiyim." diye konuştu.
Diğer şehit ve gazi yakınlarının da beyanlarda bulunmasının ardından duruşmaya öğle arası verildi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, dava dosyasına gönderilen müşteki beyanlarını okudu.
Korgeneral Mehmet Şanver'in beyanlarında, İstanbul'da kızının düğününde bulunduğu 15 Temmuz akşam saatlerinde eski Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'ın masasından ayrıldığını gördüğünü, Ünal'ın yanına gittiğinde kendisine, "Erbilgin'i tutuklamışlar. Siz masanızda kalın, misafirlerinizle ilgilenin. Ben durumun detaylarını öğreneceğim." dediğini aktardı.
Müşteki Şanver, bir süre sonra tekrar görüştüğü Ünal'ın kendisine, Hakan Evrim ile görüştüğünü, Evrim'in telefonunu yüzüne kapattığını ve Ankara'da uçakların uçtuğunu söyleyerek muhtemelen darbe yapıldığını söylediğini bildirdi.
Hakan Evrim'i daha sonra kendisinin de aradığını ama Evrim'in cevap vermediğini kaydeden Şanver, bunun üzerine Eskişehir Harekat Merkezi Komutanı Recep Ünal ile görüşerek, "Havadaki uçakları indirin. Kontrolsüz uçuşlara mani olun. Uçakları kapalı alanlara çekin. Pist ışıklarını söndürün. Ne yapıp edin havadaki uçakları indirin. İzniniz olmadan uçak kaldırmayın." talimatını verdiğini belirtti.
Eskişehir'den sonra da Akın Öztürk ile görüştüğünü bildiren Şanver, neler olduğunu sorduğunda Öztürk'ün, "Ben evdeyim. Gelişmeleri evden takip ediyorum. Herhangi bir bilgim yok." diye cevap verdiğini anlattı.
Daha sonra telefonda Öztürk ile Ünal'ı konuşturduğunu dile getiren müşteki Şanver, Ünal'ın Öztürk'e hitaben, "Senin emrin hilafına darbe mi yapıyorlar? Akıncı Üssü'ne git, orada senin sözünü dinleyecek çocuklar var." dediğini beyan etti.
Daha sonra düğünün yapıldığı yere darbeci askerlerin geldiğini ve derdest edilerek, Akıncı'ya götürüldüğünü kaydeden Şanver, darbecilerden şikayetçi olduğunu ifade etti.
Aksakallı da şikayetçi oldu
FETÖ'nün darbe girişiminde Özel Kuvvetler Komutanı olan Korgeneral Zekai Aksakallı'nın da beyanlarının okunduğu duruşmada, Aksakallı darbecilerden şikayetçi olduğunu dile getirdi.
Aksakallı'nın mahkemede okunan beyanında, şu ifadeler yer aldı:
"Darbe girişimi akşamı 2 araçla yolumu keserek, şahsımı derdest etmeye çalışan, aynı zamanda eşimin yaralanmasına sebebiyet veren Fatih Yarımbaş ve onunla birlikte hareket edenlerle mensup oldukları terör örgütünden şikayetçiyim. Özel Kuvvetler karargahını ele geçirerek işgal eden, ısrarlarıma rağmen eylemlerinden vazgeçmeyen başta Ümit Bak ve onunla birlikte darbeye iştirak eden ekipten, Diyarbakır'da terörle mücadele maksatlı bulundukları halde Ankara'ya gelip darbeye iştirak edenlerden şikayetçiyim. Darbenin dışarıdaki ana odakları başta olmak üzere Amerika ve Avrupa'daki FETÖ destekli sözde düşünce kuruluşları ile bazı medya ve sosyal medya hesapları üzerinden halen içeriden de destek alarak, darbe girişimini karartmaya çalışanlardan, hayatında hiç akıllı telefon kullanmamış vatan kahramanı şehit Ömer Halisdemir'i bile ByLock kullanıcısı ve kripto FETÖ'cü olarak gösterenlerden şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum."
"Sen artık korgeneral değilsin"
Korgeneral Metin Gürak, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da 4. Kolordu Komutanı olarak görev yaptığını ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın emriyle Kara Havacılık ve Etimesgut Zırhlı Birlikler'de askeri bir faaliyet olmaması yönündeki emirlerini bildirmek için buraya gittiğini kaydetti.
Gürak, daha sonra geldiği 4. Kolordu'ya alınmadığını, Ankara Valiliğinden aranması üzerine Genelkurmay'da çatışma olduğu öğrenerek buraya gittiğini vurguladı.
Nizamiye'de kendisine tatbikat yapıldığının söylendiğini dile getiren Gürak, beyanına şöyle devam etti:
"Genelkurmay'da içeri girmeye çalıştığımda 'Sen kimsin?' dediler. Ben de korgeneral olduğumu söyledim. 'Sen artık korgeneral değilsin' dedikten sonra beni yere yatırıp ellerimi plastik kelepçe ile bağladılar. Bir müddet sonra beni bina içine götürdüler. Gözlerim bağlı olduğu için zaman mefhumu kalmamıştı. Bir süre sonra helikopter sesleri geldi, bizi helikopter ile 20 dakika uçtuktan sonra bir yere götürdüler. Sabaha karşı patlama sesleri geldi. Odaya gelenler, 'Geçmiş olsun, kurtuldunuz' dediler. İçeri gelenlerden biri de Korgeneral Yıldırım Güvenç'ti. Dışarı çıkarken Abidin Ünal'ı da gördüm. Beni o gece derdest edenlerden ve darbeye karışanlardan şikayetçiyim."
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
14.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile şehit yakınları katıldı.
Müşteki beyanlarıyla devam eden duruşmada konuşan gazi Üsame Özkaya, FETÖ'nün darbe girişimi gecesi Genelkurmay Başkanlığı'na giderek darbeye karşı mücadele ettiğini ve burada açılan ateş sonucu yaralandığını bildirdi. Darbecilerden şikayetçi olduğunu ifade eden Özkaya, davaya katılmak istediğini kaydetti.
Abdurrahman Altun da darbe girişiminden haberdar olduktan sonra Genelkurmay bölgesine gittiğini, burada ateş edilmesi sonucu iki ayağından yaralandığını belirtti. Kendisine ateş edenleri karartma yapıldığı için göremediğini iade eden Altun, sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Müştekilerden Turan Gökdağ, 15 Temmuz 2016 akşamı savaş uçaklarının alçak uçuşa başlamasından sonra televizyona baktığını, darbe girişimi olduğunu öğrendikten sonra da darbecilerle mücadele etmek için evinden ayrıldığını beyan etti.
Müşteki Gökdağ, "Televizyonda bu bir kalkışmadır açıklamalarını gördükten sonra evimde duramadım. Önce Ankara Emniyeti'nin oraya gittim. Buradaki zırhlı araçları engellemeye çalıştım. Genelkurmay'da durumun daha sıkıntılı olduğunu öğrendikten sonra oraya gittim. Sabah saatlerinde de keskin nişancı tarafından atılan iki kurşunun karnıma isabet etmesi sonucu yaralandım." diye konuştu.
"Yaralıları almaya çalışan ambulanslara ateş ettiler"
Darbe girişimi esnasında gazi olan vatandaşlardan Fehmi Tokçu, darbe girişiminin başlamasından sonra ilk önce Sıhhiye'ye gittiğini, bölgede toplanan vatandaşların darbe girişiminde bulunan tankları durdurmaya çalıştığını anlattı.
Sıhhiye'den sonra Genelkurmay'a giderek darbecilerle mücadele ettiğini anlatan müşteki Tokçu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Genelkurmay'a doğru ilerledim. Daha sonra helikopter atışı yapıldı. Bunun üzerine Genelkurmay'ın arka nizamiyesinden içeri girmeye çalıştık. Bu esnada içeride çatışma vardı. Sırtımda bayrak asılıydı, bizi vurmazlar diye düşündüm ama bu hainler bizlere ateş etti. Yaralıları almaya çalışan ambulanslara da ateş ettiler. Bunlar yaşanırken helikopterler inip inip kalkıyordu. Genelkurmay'a silah getirdiklerini düşündüm. Dışarıya doğru çıkarken bacağı kopmuş bir vatandaş gördüm. Çok kan kaybetmişti, kurtaramadık. Olaylar esnasında ben de yaralandım. Bu hainlerden sonuna kadar şikayetçiyim."
"Vatanımızı savunmak için gittik"
Müşteki Mustafa Ateş, darbe girişimine ilişkin eylemler esnasında yaralanarak gazi olduğunu beyan etti.
Darbecilere karşı kendisi ile birlikte iki amca oğlunun da Genelkurmay'a geldiğini söyleyen Ateş, "Genelkurmay'ın önüne vatanımızı savunmak için gittik. Bu hainler helikopterle bizlere ateş etti. Bir amca oğlum kucağımda şehit oldu, ben ve diğer amca oğlum ise gazi olduk. Hainlerden sonuna kadar şikayetçiyim." dedi.
İbrahim Emrebaş, 15 Temmuz'da darbecilere karşı sokağa çıktığını belirterek, "Meclis kavşağına vardığımda uçaklar ve helikopterler ateş ediyordu. Ben kendimi korumak için köprünün altına gittim. Burası adeta kan gölüydü. Darbecilerden, Cumhurbaşkanımız ve bütün Türk-İslam coğrafyası adına şikayetçiyim." ifadelerini kullandı.
Darbeci yarbaydan helikopterlere ateş edin emri
Müşteki Ahmet Kansız, 15 Temmuz akşamı sosyal medyada çıkan haberler üzerine darbe girişimini öğrendiğini, bunun üzerine evden çıkarak Jandarma Genel Komutanlığı'na gittiğini bildirdi.
Burada yurtta sulh konseyi üyelerinden Ertuğrul Terzi ile karşılaştıklarını anlatan Kansız, "Kendisine yaptığının kanunsuz bir iş olduğunu, vazgeçmesini söyledim. Terzi, 'Dağılın yoksa ateş edeceğiz.' diyerek bizleri göndermeye çalıştı. Biz geri çekilmedik. Bunun üzerine telsizle helikoptere 'ateş edin' emri verdi. Ben o gece omzumdan ve vücudumun çeşitli yerlerinden yaralandım. Sanıklardan şikayetçiyim." diye konuştu.
Osman Sefa Karslı, babası Ali Karslı'nın FETÖ'nün darbe girişimi esnasında TÜRKSAT'ta şehit edildiğini belirterek, sanıklardan şikayetçi oldu.
Duruşmada beyanlarda bulunan 15 Temmuz şehitlerinin yakınları da şikayetçi oldu ve davaya katılma talebinde bulundu.
Davanın görülmesine öğle arasının ardından devam edilecek.
15.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen Genelkurmay çatı davasının duruşmasına, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile şehit yakınları katıldı.
Müştekilerin beyanlarının alınmasıyla devam edilen duruşmada konuşan Mesut Tatlıdere, olay akşamı Ulus'ta bulunduğu sırada savaş uçaklarının alçak uçuş yapmaya başladığını, uçuşların yoğunlaştığı Kızılay'a doğru giderek neler olduğunu anlamaya çalıştığını dile getirdi.
Yolda gördüğü tanklar ve eli silahlı askerlerin hareketlerinden darbe girişimi olduğunu anladığını aktaran Tatlıdere, daha sonra Genelkurmay Başkanlığının bulunduğu bölgeye gittiğini ifade etti.
Müşteki Tatlıdere, "15 Temmuz akşamı aklıma Mısır ve Libya'daki darbe girişimleri geldi. Biz Türk milletiyiz. Mısır ve Libya halkına benzemeyiz. Darbeye asla müsade etmeyiz ve etmedik. Darbe girişiminde sol ayağımdan yaralandım. Sanıklardan şikayetçiyim ve davaya katılmak istiyorum." diye konuştu.
Müştekilerden Ali Bülent Ekin, 15 Temmuz 2016 akşamı evde bulunduğu sırada basın kuruluşlarından darbe girişimini öğrendiğini, devlet yetkililerinin çağrısı üzerine de Kızılay'a gittiğini anlattı.
Darbe girişiminde yaralanarak gazi olduğunu belirten müşteki Ekin, "Kızılay'a geldim. Tankların araçları ezdiğini gördüm. Bunun üzerine Genelkurmay'a gittim. Olaylar esnasında sol kolumdan yaralandım. Ben defalarca Amerika'da bulundum. İslam'a az bir şey hizmeti olabilecek bir insanın Amerika'da olmaması gerektiğini düşünüyorum. Asıl mahkemenin insanların vicdanında olması gerektiğini düşünüyorum." diyerek sanıklardan şikayetçi olduğunu dile getirdi.
Darbecilerden ölü taklidi yaparak kurtulmaya çalışmış
Darbecilerin yargılanmaya başladığı günden bu yana davalara katıldığını söyleyen müşteki Ali Kaya, olay günü darbecilerin elinden Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı kurtarma düşüncesiyle Genelkurmay'a gittiğini bildirdi.
Bina içindeki darbeciler tarafından kendilerine ateş edildiğini anlatan Kaya, "Burayı 5 dakika içinde boşaltmazsanız hepiniz öleceksiniz, dediler. Biz geri çekilmeye çalıştıkça darbeciler ateş ediyordu. Kurtulmak için dışarıdaki merdivenlere atlayanlara da ateş ediyorlardı. Bir ara beni öldüreceklerini düşünerek ölü taklidi yaptım. Silah sesleri azalınca kalkarak ağaçlık alana doğru koştum." dedi.
Olaylar sırasında yaralandığını dile getiren Kaya, darbecilerden şikayetçi olduğunu bildirdi.
15 Temmuz gazisi "baş münafık"tan şikayetçi oldu
Gazilerden Mehmet Aydınbelge de 15 Temmuz akşamı darbeye karşı durmak için Genelkurmay yerleşkesine gittiğini, darbecilerin yaylım ateşi sonucu yaralandığını aktardı.
Müşteki Aydınbelge, "Darbe girişimi gecesi vatanını seven herkes sokağa çıktı. Ben de eşimle birlikte Genelkurmay Başkanlığından sıkılan kurşunlar neticesinde yaralandık. Sanıklardan şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum." dedi.
Gazi Mehmet Celal Almaz da "Başta Amerika'daki baş münafık olmak üzere buradaki mankurtlaşmış müritlerinden de şikayetçiyim." ifadelerini kullandı.
Müştekilerle sanıklar arasında zaman zaman tartışmaların yaşandığı duruşmada, 5 sanık ile bir müşteki de salondan dışarı çıkarıldı.
Duruşmaya öğle arası verildi.
Müşteki beyanlarının alınmasıyla devam edilen duruşmada söz alan Erkan Ölçücüoğlu, 15 Temmuz 2016'da darbe girişimini öğrendikten sonra Kızılay'a gittiğini, burada tankların arabaları ezdiğini ve vatandaşların toplanmaya başladığını gördüğünü beyan etti.
Genelkurmay'da da darbeye yönelik faaliyetler olduğunu öğrendikten sonra buraya gittiğini kaydeden Ölçücüoğlu, "memleket bizim, asker bizim" diyerek darbecileri vazgeçirmeye çalıştığını anlattı.
Doktor olduğunu belirten Ölçücüoğlu, "Yaralılara müdahale etmemize bile izin vermediler." ifadelerini kullandı.
Genelkurmay Başkanlığı binasına girmeye çalıştıklarını, gelen bir helikopter tarafından halka ateş açıldığını aktaran Ölçücüoğlu, bu sırada kendisinin de yaralandığını söyleyerek sanıklardan şikayetçi olduğunu dile getirdi.
"Helikopterler vatandaşlarımızı tarıyordu"
Müşteki Temel Gül, olay akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine, Genelkurmay Başkanlığı önüne gittiğini, burada darbecilere karşı mücadele ettiğini kaydetti.
Gül, "Hainler, Genelkurmay'ın içine kadar girmişler. Camlardan bize ateş ettiler. Bunun üzerine içeriye girdik. Yukarıdan küfürler ederek bize 'dışarı çıkın' diye bağırıyorlardı. Bu esnada dışarıda helikopterler vatandaşlarımızı tarıyordu. Yukarıdan gelen 2 askere, 'Darbe yapmayın, vazgeçin' dedik. Onları linç etmeye gücümüz yeterdi ama üzerinde asker üniforması olduğu için bunu yapmadık. Dışarıya çıkarken ben de yaralandım." diyerek, darbecilerden şikayetçi oldu.
Darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde yaralanarak gazi olan Hasan Özdemir ve Rıfat Çağlar da darbecilerden şikayetçi olduklarını söyleyip davaya müdahillik talebinde bulundu.
Müşteki Eren Kutlu, 15 Temmuz gecesi akrabalarını alarak Genelkurmay'a gittiklerini, burada yaralandığını beyan etti. Darbecilerden şikayetçi olan Kutlu, davaya katılmak istediğini belirtti.
Müştekilerin ardından şehit ve gazi yakınlarının avukatlarına söz verildi.
Avukatların beyanlarının ardından duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verildi.
16.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen Genelkurmay çatı davasının duruşmasına, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile şehit yakınları katıldı.
Duruşmaya başlarken Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, sanık eski kurmay albay Özay Yılmaz'ın reddihakim talebini içerir dilekçesini mahkemeye sunduğunu açıkladı. Bunun üzerine görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Bülent Karakuş, "Sanığın talebinin, yargılamayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle reddi kamu adına talep ve mütalaa olunur." dedi.
Konuyu müzakere eden heyet, oy birliğiyle sanık Yılmaz'ın talebini reddetti.
"Saldırı olacak"
Tanık Ahmet Aslan, olay günü Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi'nde nöbetçi olduğunu, sanık Barış Erdemir'in de başka bir bölümde nöbet görevini icra ettiğini belirtti.
Gün boyu mesainin rutin şekilde devam ettiğini anlatan Aslan, olay günü birlikten ilişiğini kesen sanık Erhan Metin'in akşam saatlerinde Genelkurmay Başkanlığı'na geldiğini, ne olduğunu sorduğunda Metin'in, "Saldırı olacak, şu an birliğin dışında özel kuvvetler güvenliği sağlıyor." dediğini söyledi.
Daha sonra görev yaptığı yere denizci subayların geldiğini ve emir komutayı aldıklarını, kendilerini de pasif duruma düşürdüklerini ifade eden Aslan, kısık sesle çalışır vaziyette olan televizyondan darbe girişimini öğrendiğini dile getirdi.
Bu esnada çevresindeki askerler silahlı oldukları için müdahale edemediklerini belirten tanık Aslan, bir süre sonra odaya gelen eski kurmay albay Osman Kardal'ın, "Tayyip de hesap verecek." dediğini anlattı. Aslan, bu saatten sonra sanık Erdemir ile darbe girişimine karşı koymak için Genelkurmay'a gelip darbeciler tarafından yaralanan vatandaşlara yardım ettiklerini belirterek, sanık Erdemir'in darbeye yönelik bir faaliyetinin olmadığını savundu.
"Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır"
Müşteki kişi ve kurumların beyanlarının alınmasıyla devam edilen duruşmada konuşan Başbakanlık Avukatı Süleyman Ayhan, FETÖ'nün dini duyguları istismar etmek suretiyle insanların güvenini kazanmaya, bunu sağladıktan sonra da kamu kurumlarına mensuplarını sızdırmaya çalıştığını söyledi.
FETÖ'nün tehlikeli bir örgüt olduğunun anlaşılmasından sonra kamu kurumlarından temizlenmeye başladığını dile getiren Ayhan, "Eski gücünü kaybeden örgüt, devletin en stratejik kurumlarında bulunan elemanlarıyla 15 Temmuz 2016'da maalesef darbeye teşebbüs etmiştir. Başta Ankara ve İstanbul'da olmak üzere ülke genelinde darbeye teşebbüs edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve anayasal düzen, ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Yine aynı gece TBMM, basın ve yayın organları ve emniyet güçleri etkisiz hale getirilmeye çalışılmıştır." diye konuştu.
Darbecilerin, darbeye karşı gelen vatandaşların yaşama hakkına kast ettiğini vurgulayan Ayhan, olaylar esnasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da canına kast edildiğini söyledi.
Olaylar sırasında birçok vatandaşın hayatını kaybettiğini, 2 binden fazla insanın yaralandığını hatırlatan Ayhan, sanıkların cezalandırılması talebinde bulundu.
Albay Özcan'dan davaya müdahillik talebi
Müşteki Halil Buğlu, 15 Temmuz 2016 gecesi darbeye karşı durmak için Genelkurmay Başkanlığı'na gittiğini, içerideki askerlere yaptıklarından vazgeçmelerini söylediğini belirtti. Bunun üzerine darbecilerin kendisine ateş ettiğini ve yaralandığını anlatan Buğlu, sanıklardan şikayetçi oldu.
Albay Mete Özcan, darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığı'ndaki olayları engellemeye çalıştığını, bu sırada darbeciler tarafından vurulması sonucu yaralandığını belirtti. Özcan, davaya müdahillik talebinde bulundu.
Darbe girişiminde Kahramankazan'da şehit olan muhtar Ali Anar'ın annesi Yurdagül Anar da sanıkların cezalandırılmasını ve davaya katılma talebinin kabulünü istedi.
AK Parti Altındağ İlçe Başkanı Ahmet Karaca da davaya müdahillik talebinde bulundu.
Polis memuru Ömer Adluğ, olay akşamı kendisine askeri araçların geçişine müsaade etmemesi talimatının verildiğini, bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı kavşağına sivil araçları dizerek tankları durdurmaya çalıştığını ancak tankların arabaları ezerek, Genelkurmay'a giriş yaptığını ifade etti.
O sırada darbe girişiminden haberi olmadığını söyleyen Adluğ, ilerleyen saatlerde yaralandığını beyan ederek sanıklardan şikayetçi oldu.
Şehit Cuma Dağ'ın eşi Rukiye Dağ da "Sanıklardan şikayetçiyim. Sonuna kadar davamın peşindeyim. Davaya müdahil olmak istiyorum." dedi.
"Ambulansların gelmesini engelliyorlardı"
Müşteki Mehmet Tahir İkiler de olay günü darbeye karşı durmak için Jandarma Genel Komutanlığının bulunduğu bölgeye gittiğini, burada konuştuğu sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden eski kurmay yarbay Ertuğrul Terzi'ye darbeden vazgeçmelerini söylediğini anlattı.
Terzi'nin kendilerini dinlemeyerek, uzaklaştırmaya çalıştığını belirten İkiler, bir süre sonra da helikopterlerin atış yapmaya başladığını ve yaralananların olduğunu söyledi. İkiler, "Yaralılarımızı hastaneye götürmek için yardım istedik ama ambulansların gelmesini engelliyorlardı. Birkaç dakika bekledikten sonra bulduğumuz bir halı yıkama firmasına ait araçla yaralılarımızı hastaneye gönderebildik." dedi.
İkiler, davaya katılma talebinde bulundu.
Duruşmaya öğleden sonra devam edilecek.
İDDİANAME
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede sanık Özay Yılmaz hakkında olay günü saat 20.00 sıralarında sanık eski albay Doğan Öztürk ile Stratejik Plan Dairesinin alt kısmındaki salonda askeri görevlileri topladığı ve "Silah arkadaşlarımızı hükümet içeri alacak, durum kritik, biz buna karşı karargahta yönetimi ele geçirmeyi planlıyoruz. Özel kuvvetler Genelkurmaya gelerek yönetimi ele geçirecek. Biz de içeriden kendilerine yardımcı olacağız." diyerek darbecileri organize ettiği belirtiliyor.
Sanıklardan eski albay Doğan Öztürk ile darbeci ÖKK personelinin Genelkurmaya girişine nezaret ettiği, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in kaçırılması olayı ile Yarbay Tolga Kılıçarslan'ın silahla yaralanması eylemlerine destek verdiği ifade edilen Yılmaz'ın, sabah saatlerine kadar darbe faaliyetlerine devam ettiği kaydediliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-03 Mart (2017) 'Ankara 221 sanık Darbe Ana (Çatı) Yapılanması' davası
(17 Şubat 2018, 18:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: