İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında yapılan toplantı ile kalkışma günü tugayda yaşananlar ve burada darbecilerle çatışan Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ün de aralarında bulunduğu 4 kişinin şehit edilmesine ve A Haber'in işgale teşebbüsüne ilişkin 132 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
17.02.2018 14:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında yapılan toplantı ile kalkışma günü tugayda yaşananlar ve burada darbecilerle çatışan Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ün de aralarında bulunduğu 4 kişinin şehit edilmesine ve A Haber'in işgale teşebbüsüne ilişkin 132 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
12.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki salonda İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan duruşmada savunma yapan eski yarbay Bayram Bekdemir 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında tabur komutanı olarak görev yaptığını söyledi.
Darbe girişimi öncesinde hiçbir toplantıya katılmadığını, FETÖ'nün evlerinde kalmadığını, dershanelerine gitmediğini öne süren Bekdemir, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını iddia etti.
İzmir'de tatildeyken 14 Temmuz'da birliğinden arandığını, ülke genelinde meydan gelecek olaylar nedeniyle izninin iptal edildiğini aktaran Bekdemir, '14 Temmuz'da 18.00 sıralarında İzmir'den ayrıldım. 15 Temmuz'da birliğime gittim. Bana ülke genelinde terör eylemlerinin olacağı söylendi. 19.00 sıralarına kadar evimdeydim. Emniyet personeline destek için mesaiye çağrıldım. Birliğime yeni katıldığım ve personeli tanımadığım için benim tugay binasında kalmam istendi.' dedi.
15 Temmuz'da firari sanık eski Tuğgeneral Nail Yiğit tarafından arandığını belirten Bekdemir, 'Bana Genelkurmay'dan bir emir gelip gelmediğini sordu. Ben de araştırmaya başladığım sırada, bir astsubay bana emri getirdi. Komutan bana emri sorduğu için, emri hiç okumadan bir uzman çavuşla Nail Yiğit'e gönderdim' ifadelerini kullandı.
Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını gördükten sonra hiçbir eyleme katılmadığını, çıkan birlikleri geri döndürmek için uğraştığını iddia eden Bekdemir, kendisinin ilerleyen saatlerde Kolordu Kurmay Başkanı Fatih İlhan tarafından arandığı savundu.
İlhan'ın kendisine 'Bak koçum, şu an tarih yazılıyor. Bu alçaklığı yapanlar cezalarını çekecekler. Sen kimin yanındasın devletin mi, bu alçakların mı?' diye sorduğunu, kendisinin de 'Devletin' yanıtını verdiğini öne süren Bekdemir, sabah saatlerine kadar birlikleri geri çekmek için uğraştığını, darbe girişimine katılmadığını iddia etti.
'A haberi susturmaya gidiyoruz'
SEGBİS ile bağlanan tutuklu sanık Hasan Kaygısız da savunmasında, olay tarihinde astsubay stajyer öğrencisi olarak 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında bulunduğunu belirterek, Binbaşı Ahmet Baykal'ın kendilerini eğitim için gruplara böldüğünü, daha sonra Murat Uluçınar'ın da kendilerine terör saldırısı olacağını söylediğini aktardı.
Sanık Kaygısız, alarm verildikten sonra toplandıklarını ve kendisine ait olanı silahı İsmail Fidan isimli bir binbaşının aldığını ifade ederek, şunları kaydetti:
'Helikopter pistine götürüldük ancak helikopter dolduğu için bizi almadılar. 3 yüzbaşı kendilerini karargaha götürmemizi istedi. Bir anda land araçlarına bindirildik. Yolda giderken 2. çevirmede araçlardan indik. Rütbeliler kendi aralarında konuşuyorlardı, biri 'A haberi susturmaya gidiyoruz' dedi. Bir diğer rütbeli İsmail Menderes Sema da 'polis vurdum' dedi. 3. çevirmede halk vardı etrafımızda, rütbeliler 'biz halkın yanındayız' dedi. Otobüslere bindirilerek, nizamiyeye götürüldük. Arkadaşım polisle iletişime geçti ve daha sonra gözaltına alındık.'
Mahkeme heyeti, sanık savunmalarına devam edilmek üzere duruşmayı yarına erteledi.
13.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki salonda İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan duruşmada, olay zamanı albay olarak görev yapan tutuklu sanık Durdu Selim Ayçetin savunmasında, 15 Temmuz'da, nizamiyeye gitmeye çalışırken bir helikopterin piste inmesi ve 2 öğrencisinin yaralı getirilmesi üzerine ambulans istediğini anlatarak, bu olayın iddianamede, ambulansa binerken birilerine talimat verdiği iddiası olarak yer aldığını ve bunun doğru olmadığını savundu.
Kimseye talimat vermediğini öne süren sanık Ayçetin, 'Helikopteri gören halkımız hareketlendi, 2 defa birlikten çıkmayı denedim, çıkamadım, dönmek zorunda kaldım. Öldürme ve teşebbüste bulunması suçlaması var. Bu durumu size kendi çizdiğim krokiyle anlatacağım.' dedi.
Sanığın mahkemeye sunduğu krokisi çoğaltılarak taraflara dağıtıldı.
Sanık Ayçetin, şunları anlattı:
'Sait (Ertürk)? Albay polis ekibiyle, Davut (Ala) Albay da polis ekibiyle geliyor. Darbecilerin ilk atışı sonrası 2 şehidimiz vefat etmiştir. İddiaya göre Davut Albay tugay karargahına giderken 2 şüpheliyle karşılaşıyor, bu şüpheliler kaçıyor. Bu şüphelilerden biri benim. Havanın aydınlanmasına doğru silah seslerini duyunca dışarı çıktım. Rastgele bir silah aldım. Çatışma vardı, kim niye çatışıyordu anlamadım. Tank taburuyla Atatürk büstünün arasında bir çatışma var. Tugay karargahına gitmeye karar verdim, durumu bilmediğim için. Davut Albay ve ekini gördüm. Bir tank bana doğru geliyordu. Polisi görünce yardımcı olabileceğimi düşündüm. Kendimi gösterdim. 'Teslim ol' diye bağırdı karşı taraf, sağ elimi kaldırdım, 'Ateş etmeyin.' dedim. Tank durdu, Davut Albay bana yaklaştı, asker olduğunu bilmiyordum. Sonra bir anda döndü, bir yanlış anlaşılma olduğunu düşündüğüm için karargaha geri döndüm.'
Zırhlı polislere kendisinin ateş ettiği iddialarını reddeden sanık Ayçetin, olay yerinde olmadığını, hiçbir çatışma olayında bulunmadığını iddia etti.
İddianamede, Halit Yaşar Mine'nin darbeci askerler tarafından şehit edilmesiyle ilgili olarak sanık Ayçetin, Mine'nin yanlışlıkla şehit olduğunu söyledi.
'Devletten yana mısın, darbecilerden yana mısın?'
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlanan sanık Tanju Kılıç da savunmasında, 15 Temmuz'da bakım-tamir görevini yaptığını, mesai bitimine yakın mesaj geldiğini ve kendisinin de içinde bulunduğu personelin mesaiye devam edeceği yönünde emir verildiğini anlatarak, beklemeye geçtiğini, silahlığı kilitlediğini, dışarı çıkıp silah kullanmadığını söyledi.
SEGBİS ile bağlanan sanık Serdar Çetinkaya da savunmasında, bina güvenliği için kalmalarının söylendiğini dile getirerek, şunları anlattı:
'Binbaşı Ahmet Baykal bizi çağırdı, nöbetçi olarak kalmamızı söyledi. Belli bir süre sonra silah almamız söylendi. Karargah binasındayken hareketlenme olduğu için dışarı çıkmamız istendi, herkes toplanmıştı. Bizimle ilgili gelişme olmadığı için binaya geri döndük. Darbe girişimini olduğunu kardeşim beni arayınca öğrendim. Karargah binasında bekledik, ben arkadaşlarıma silahımı teslim edeceğimi söyledim. Ambarda tutanak tutturdum, silahımı iade ettim. Diğer arkadaşlarım da teslim etti. Helikopter ve uçak seslerini duyunca binadan dışarı çıktık. Sait ve Davut Albayları gördüm. Albay Sait, bize 'Devletten yana mısın, darbecilerden yana mısın?' diye sordu. Ben Albay Sait'i daha önceden tanıdığım için yanına gittim, 'Bizim bir şeyden haberimiz yok.' dedim. Silahım olmadığı için arka tarafa geçmemizi istedi. Çatışma çıktı.'
Bir polis memurunun yaralandığını ve başını tutarak Albay Sait'in vurulduğunu söylediğini anlatan sanık Çetinkaya, silahını teslim ettiği için olaya müdahale edemediğini, Albay Sait'in yaralandığını duyunca 112'yi aradığını, olayla ilgisinin olmadığını, kışla dışına çıkmadığını aktardı.
'Başkandan sanığa: Soru sorarken iki defa düşün'
Sanık Çetinkaya'nın savunmasını tamamlamasının ardından SEGBİS ile sanık Ali Malgil'e bağlanıldı.
Mahkeme Başkanı Fikret Demir, 'Seninle ilgili iddianamede, Menderes Sema'nın 'A Haber'i basmaya gidiyoruz, bize katılacak cengaver var mı?' şeklinde toplantı yapıldığı, silahın olmadığı bahanesiyle gitmediğin, kışladan çıkmadığın şeklinde anlatımları var.' diye olayı anlatması üzerine sanık Malgil, 'Hepsi doğru.' dedi.
Sanık Malgil, kendisinin dışında 3 kişinin de adını vererek, bu kişilerin A Haber'e gitmediğini söyledi.
Bunun üzerine tutuklu sanık İbrahim Şahin, sanık Malgil'e 'A Haber'e gidenler arasında ben var mıydım?' diye sordu. Sanık Malgil de 'Sesinden tanıdım, sen vardın.' dedi.
Mahkeme Başkanı Fikret Demir de sanık Şahin'e 'Keşke sormasaydın. Bir daha soru sorarken iki defa düşün.' dedi. Bu diyalog salonda gülüşmelere neden oldu.
Savunma yapan diğer sanıklar da haklarındaki suçlamaları reddetti.
Duruşma, yarına ertelendi.
14.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki salonda İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce yapılan duruşmada, tutuklu sanık Mehmet Kocatepe savunmasında, Harp Akademisi'nde kurmaylık için eğitim aldığını, stajyer öğrenci statüsünde olduğunu, firari Albay Ahmet Zeki Gerehan'ın emrinde olduklarını, 15 Temmuz'da rutinin dışında bir şeye şahit olmadığını belirtti.
Sanık Kocatepe, Gerehan'ın kendilerine amfide toplanılması için haber yollattığını, amfide kendilerine terör saldırısı olacağının söylendiğini dile getirerek, '66. Mekanize Tugay Komutanlığı'nda hazır olmamız söylendi. İddianamede, Ahmet Zeki Gerehan'ın TSK'dan emir geldiğini, ismi okunanların darbeye takviyeye gideceği ve darbe girişimi kapsamında verilen emirleri yerine getirilmesi emri verildiği söyleniyor. Bize emir verilmedi. Terör saldırısı olabileceğinden 66. Mekanize'de olmamız söylendi. Kimseden kanunsuz emir almadım.' dedi.
Kışlaya sivil olarak geldiğini, kamuflajını kışla otoparkında değiştirdiğini aktaran sanık Kocatepe, er ve erbaşların kendisine piyade tüfeği verdiğini, helikoptere bindirildiğini, daha sonrasında ise yaralandığını söyledi.
Bunun üzerine mahkeme başkanı Fikret Demir'in, 'Kayıtsız silah almak askeriyenin teamülü müdür?' diye sorması üzerine sanık Kocatepe, 'Olayın vahametinden dolayı düşünülmemiştir.' dedi.
Başkan Demir'in 'Albay Davut Ala'yı 'Bizi bırak senin için hiç iyi olmaz' diye tehdit etmişsin. Veysi Özalp senin bunu dediğini teşhis etmiş.' sözlerine ilişkin sanık Kocatepe, 'Hiçbir saygısızlığım olmadı. Sinirli konuşmuş olabilirim.' diye konuştu.
Başkan Demir'in 'Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Murat Özbek, Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı'nda verdiği ifadesinde seni FETÖ evinde olduğuna dair teşhis etmiş. Özbek, kendisinin Manisa'da bir eve götürüldüğünü, bu evde Kuleli Askeri Lisesi mezunu ismi Mehmet olan biriyle tanıştırıldığını, bu kişiyle grup olunmasının kendisine teklif edildiğini ancak bu kişinin jandarma olmaması nedeniyle grup olmadığını söylemiş. Seni teşhis etmiş. Ne diyeceksin?' sorusunu yönelttiği Kocatepe, 'Ben bu kişiyi tanımıyorum.' iddiasında bulundu.
'Pikniğe giderken yaralanmışsın gibi anlatıyorsun'
Söz alan müşteki avukatı Mehmet Alagöz de sanığa, 'Sen pikniğe giderken yaralanmışsın gibi anlatıyorsun. Doğan Medya Center'a işgale giden ekipteymişsin. Seninle birlikte Vural ve Fatih yaralanmış. İstinye Devlet Hastanesi'ne gitmişsiniz. Saatlerce mağduriyetini anlattın. Şehit Albay Sait Ertürk ve şehit polis memuru Serdar Gökbayrak saatlerce tıbbi yardım alamamışlar. Şehitler tıbbi yardım alamıyorlar. Siz tedavi görebiliyorsunuz. Bunu normal buluyor musun?' diye sordu.
Sanık Kocatepe'nin 'Yorumda bulunmayacağım.' şeklinde cevap vermesi üzerine müşteki avukatı Alagöz de 'O kadar acil tedaviye ihtiyacınız varsa 2 kilometre yakınınızdaki hastaneye neden gitmiyorsunuz da neden İstinye Devlet Hastanesi'ne gidiyorsunuz?' diye sordu.
Sanık da 'Mehmet Çataklı arabayı kullanıyordu, ona sorun.' ifadelerini kullandı.
Kendisine darbeci denilmemesini isteyen sanık Kocatepe, müşteki avukatlarıyla da tartıştı.
Bunun üzerine söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı da 'Biz burada mağdur tarafız. İddianamede de darbe girişimi yapıldığı, yapanların da hain olduğu yazıyor. Biz de taraf olduğumuz için sanıklara 'darbeci' diyoruz.' dedi.
Olay tarihinde piyade yüzbaşı olan diğer tutuklu sanık Bayram Kantık da savunmasında, kışladayken Cumhurbaşkanının televizyondaki konuşmasını dinlendiğini, bu konuşmadan sonra bir çıkış yolu arayarak kaçtığını, kendisini vatandaşların gördüğünü, vatandaşların yanına gelmemesi için havaya 2 el ateş ettiğini savundu.
Vatandaşlara darbeci olmadığını söylediğini kaydeden sanık Kantık, iddianamede 2 kişiyi yaraladığı iddialarını reddederek, bu kişileri kendisinin yaralamadığını, başkasının yaralamış olabileceğini öne sürdü.
Savunma yapan diğer sanıklarda haklarındaki suçlamaları reddetti.
Duruşma yarına ertelendi.
İDDİANAME
Soruşturma sonucunda hazırlanan 600 sayfalık iddianamede, aralarında subayların da bulunduğu tamamı rütbeli 55'i tutuklu, 4'ü firari 132 sanık yer alırken, haklarında 'darbeye teşebbüs' suçundan daha önce dava açılan 14 şüpheli hakkında 'kasten öldürme' ve 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçlarından bu dosya üzerinden soruşturma yapıldığı belirtiliyor.
İddianamede, görev yapan ve kalkışmaya destek için bölgeye giden sanıkların, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs', ' Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve on beşer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Darbe girişiminin karşısında durmak ve kışla güvenliğini sağlamak amacıyla hareket eden Albay Sait Ertürk ve müşteki Albay Davut Ala'nın, emniyet güçleri ile koordine sağlanarak, kışladaki darbeci askerleri teslim almak için zırhlı araçların korumasında Topkule Kışlası'na girdikleri anlatılan iddianamede, kışladaki darbeci askerlerin, 'teslim olun' çağrıları ve emniyet güçlerinin üzerine yoğun şekilde ateş etmeye başlaması üzerine çıkan çatışmada polis memuru Serdar Gökbayrak ve Albay Sait Ertürk'ün vurularak şehit olduğu, polis memurları Ferdi Akyün, Veysel Akdağ, Muslahattin Murat Birlik, Kemal Cavit Alpdemir ve Yaşar Demiral'ın ise yaralandığı anlatılıyor.
Topkule Kışlası'ndan darbecilere destek olmak için hareket eden ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi'nin içerisine inmeye çalışan helikoptere, emniyet güçlerince ateş açıldığı belirtilen iddianamede, inmek için uygun bir alan arayan helikopterden alçalma esnasında kalabalığın üzerine ateş edildiği ve açılan ateş sonucu darbe girişimini engellemeye çalışan Mehmet Güder'in şehit olduğu kaydediliyor.
66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığından A Haber televizyon kanalının işgali için hareket eden şüphelilerin önünün TEM Otoyolu'nda Fatih Sultan Mehmet Köprüsü istikametinde Gaziosmanpaşa tır garajı mevkisine geldiklerinde, polisler ve vatandaşlar tarafından kesildiği belirtilen iddianamede, şüphelilerin polislerle ve vatandaşlarla yolun açılması hususunda girdikleri tartışma sırasında şüphelilerce ateş edilmesi üzerine olay yerinde bulunan ve darbe girişimini engellemek amacıyla sokağa çıkan Servet Asmaz'ın yaralandığı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği aktarılıyor.
İddianamede, 4 kişinin şehit edilmesi ile polis ve vatandaşların yaralanmasına ilişkin 36 şüpheli hakkında 'kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan da müebbet hapis cezası istenirken, 23 şüphelinin 'kamu malına zarar verme' suçundan hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
Avrupa Yakası'na ilişkin toplantı
İstanbul Avrupa Yakası'nda yer alan 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında darbe teşebbüsünü planlayan grup tarafından toplantı yapıldığı belirtilen iddianamede, darbecilerin tugayı kalkışma sırasında Avrupa Yakası'ndaki hedeflerin işgal edilmesinde en kilit rolü oynayacak şekilde konumlandırdıkları bildiriliyor.
İddianamede, darbe teşebbüsünden günler önce tugayda yapılacak faaliyetle alakalı çalışmalara başlanıldığı, elde edilen verilere göre en geç 14 Temmuz'da tugaydaki üst rütbeli subayların toplandığı kaydediliyor.
Darbe teşebbüsü sırasında tugay içerisinde emir komuta zincirinin düzgün çalışması için bazı görevlendirmelerde değişikliğe gidildiğinin tespit edildiği anlatılan iddianamede, buna göre 15 Temmuz 2016'da Tugay Nöbetçi Amirliği nöbetinin Üsteğmen Alper Karacaoğlu'ndan alınarak Harekat ve Eğitim Şube Müdürü Binbaşı Ahmet Baykal'a verildiği, bu görevlendirmenin Tugay Kurmay Başkanı Yarbay Osman Akkaya tarafından yapıldığı ifade ediliyor.
'Darbeciler, tankları 30 Ağustos için yürütmüş'
İddianamede, İstanbul'daki ana darbe davasının sanığı dönemin Tugay Komutanı Mehmet Nail Yiğit ve Tugay Komutan Yardımcısı Yusuf Sarı'nın koordinesinde verilen söz konusu emirlerin akabinde, normalde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na tayini çıkan, bu nedenle 13 Temmuz 2016'da görevini şüpheli Yarbay Fatih Sönmez'e devreden Tank Tabur Komutanı Serbülent Eken'in, Tugay Komutanı Yiğit ile Yusuf Sarı tarafından darbe girişimi kapsamında kendisine verilen görevleri yerine getirmek için kışlada eski görevinde bırakıldığı anlatılıyor.
Sanık Kurmay Yarbay Fatih Sönmez'in Tank Tabur Komutanı olarak atandığı halde Lojistik Destek Komutanlığı'na görevlendirildiği, Serbülent Eken'in 14 Temmuz'da bu kapsamda Yusuf Sarı, Kadir Yıldız ve Ahmet Baykal ile koordineli olarak araç ve personel değişimi konusunda faaliyet yürüttükleri belirtilen iddianamede, bu kapsamda hangi tankların hangi personel ile darbe girişimine katılacağının isim isim belirlendiği, şüpheliler Eken, Yıldız ve Enver Muratoğlu'nun araçların bakımını yaptırdığı, yakıt ikmallerini tamamlattığı ve mühimmatları hazırlattırdığı ifade ediliyor.
Tank Tabur Komutanı Serbülent Eken'in tanklara üçer tank mermisi dağıttırdığı, ayrıca tank taburuna 12 bin MG3 mühimmatı ve 19 bin 200 HK33 mühimmatı getirilmesini sağladığı, aynı şekilde Piyade Tabur Komutanı Kadir Yıldız'ın personelinin itirazlarına rağmen Zırhlı Personel Taşıyıcı araçlara kule silahlarını yüklettiği belirtilen iddianamede, verilen emirler doğrultusunda hazırlanan tankların 30 Ağustos törenlerine yaklaşık 1,5 ay olmasına rağmen kışla içerisinde hazırlık amacı ile yürütüldüğüne dikkat çekiliyor.
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında A Haber televizyonunun yayının kesmekle görevlendirildiği belirtilen 9'u tutuklu 14 sanığın yargılandığı dava dosyası, darbe girişimi öncesinde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında yapılan toplantıyla kalkışma günü tugayda yaşananlar ve burada darbecilerle çatışan Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'ün de aralarında bulunduğu 4 kişinin şehit edilmesi olayına karışan sanıkların bulunduğu dava dosyasıyla birleşmişti.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Eylül (2017) 'İstanbul 132 sanık (ilk 118) Darbe Yap./66.Mek.Piy.Tugayı' davası
(17 Şubat 2018, 14:39)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: