İstanbul'da, MİT tırlarına ait görüntüleri yayınlaması karşılığında yurtdışına firar etme hazırlığı nedeniyle varlıklarını elden çıkarmaya çalışan Can Dündar'ın villasını fahiş fiyatla satın aldıkları öne sürülen, MİT tırlarının durdurulması davasının sanığı eski tümgeneral Hamza Celepoğlu'nun avukatı Sönmez Ahi ile Bekir Mustafa Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu 4 avukatın yargılanmasına başlandı.
17.02.2018 20:43 İstanbul'da, MİT tırlarına ait görüntüleri yayınlaması karşılığında yurtdışına firar etme hazırlığı nedeniyle varlıklarını elden çıkarmaya çalışan Can Dündar'ın villasını fahiş fiyatla satın aldıkları öne sürülen, MİT tırlarının durdurulması davasının sanığı eski tümgeneral Hamza Celepoğlu'nun avukatı Sönmez Ahi ile Bekir Mustafa Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu 4 avukatın yargılanmasına başlandı.
İstanbul'da, MİT tırlarına ait görüntüleri yayınlaması karşılığında yurtdışına firar etme hazırlığı nedeniyle varlıklarını elden çıkarmaya çalışan Can Dündar'ın villasını fahiş fiyatla satın aldıkları öne sürülen, MİT tırlarının durdurulması davasının sanığı eski tümgeneral Hamza Celepoğlu'nun avukatı Sönmez Ahi ile Bekir Mustafa Yılmaz'ın da aralarında bulunduğu 4 avukatın yargılanmasına başlandı.
16 Şubat'ta İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Atilla Tarık Çilekçi, FETÖ ile irtibatı olduğunu kabul etti.
Bu yapının dini sohbetlerine gittiğini, 15 Temmuz'dan önce dini duygulara hitap eden bu yapıya sempati duyduğunu anlattığını hatırlatan Çilekçi, '15 Temmuz yaşandığında 5 aydır tutukluydum. O hain olay gerçekleştiğinde bu yapının o işi yaptığını, vesayete karşı sistem oluşturma amacı güderken gizli bir yapılanma içinde olduğunu anladım. Sırf dinimi öğrenmek ve hayırlı bir insan olmak için bu yapıya girdim ama hiyerarşisi içinde olmadım. Darbe girişiminden sonra avukatımla bir dilekçe göndererek samimi beyanlarda bulundum.' dedi.
İkametinin Büyükçekmece'de olduğunu ve bu bölgede oturan avukatlarla örgüt içinde 'abi' olarak bilinen kişi tarafından organize edilen sohbetlere katıldığını kaydeden Çilekçi, 'O sohbetlere katılan kişilerin isimlerini tek tek bildirdim.' dedi.
FETÖ'nün kriptolu haberleşme uygulaması ByLock kullandığı iddiasını doğrulayan sanık Çilekçi, uygulamayı 2014 Kasım ayında internet üzerinden bizzat kendisinin indirdiğine değinerek, 'O dönem uygulama internetten indirilebiliyordu. Şifre de istenmiyordu. Uygulamayı kullandığım 14 aylık döneme ilişkin içerik çözümleri gelmiş. 'Namazını kılın, ihlaslı insan olun.' gibi mailler geliyordu. Kakao uygulaması da vardı telefonumda ama onu aktif olarak kullanmadım.' şeklinde konuştu.
'Zühtü' ile dalga geçilince adını değiştirdi
İkamet aramasında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile çekilmiş bir fotoğrafının bulunduğunu hatırlatan sanık Çilekçi, şunları söyledi:
'Bu yapıyla lise sonda üniversiteye hazırlık için gittiğim FEM dershanesinde tanıştım. O dönem öğretmenimiz 1990'da 'Fetullah Gülen diye mübarek biri var. Gidelim hayır duasını alalım.' dedi. Bir fotoğraf çektirdik. O öğretmen bana fotoğrafı göndermiş. Evimde bulunan bir flash bellek içinde kalmış. Ancak iddianamede bu fotoğrafın 2010 yılında çekildiği yazılmış. Ben hiç ABD'ye gitmedim, Gülen 1999'da ABD'ye gitti. Bu fotoğrafı 2010'da çektirebilmem için ABD'ye gitmem gerekirdi.'
İddianamede kod adı kullandığı iddiasının bulunduğunu kaydeden Çilekçi, 'Doğuştan adım Zühtü'ydü. Üniversitede 'Samanlıktan kaldıramadım samanı da Zühtü' diye şarkı söyleyip benimle dalga geçiyorlardı. Kızlara rezil oluyordum. Yakın arkadaşlarım sana aramızda Ömer diyelim demişlerdi. Üniversiteden mezun olunca ise Zühtü adını kendime yakıştırmadım ve mahkemeye başvurup adımı Tarık diye değiştirdim.' dedi.
'Beni bir nevi beslediler'
Sanık Çilekçi, öğrencilik döneminde çok fakir olduğunu, FETÖ'nün kendisine burs verdiğini belirterek, 'Beni bir nevi beslediler. Bu yapıdan birdenbire çıkmak mümkün değildi. 17-25 Aralık'ta yapının niyetini kısmen anladım ama anlattığım nedenlerden ötürü çıkamadım. Kurban bayramlarında kurban bağışı yapmışlığım var. Sızıntı dergisi abonesiydim. Ne zaman abone oldum ne zaman aboneliği bitirdim hatırlamıyorum. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılmak istiyorum. Pişmanlığımı açıkça ifade ettim. Tahliyemi istiyorum.' ifadelerini kullandı.
'Sanık Faruk Sönmez ile birlikte Azerbaycan'da örgüt okulunu ziyaret ettik'
Mahkeme heyeti, ifadesini tamamlayan sanığa yurt dışına çıkıp çıkmadığını sordu. Çilekçi, geçmiş dönemde Azerbaycan'da firari sanık Faruk Öksüz ve beraberindeki 2 avukatla birlikte örgüt okulunu ziyaret ettiklerini söyledi.
Heyet, Çilekçi'ye bu kez sanık Sönmez Ahi ile arasındaki 150 bin liralık para transferinin nedenini sordu.
Sanık bu soruya ise 'Sönmez Ahi benim bacanağım olur. Ankara Etimesgut'ta kelepir bir arsa bulmuş. Faruk Öksüz'ün bana borcu vardı. Bu borcu ödemesini talep ettim. Beni Ahmet diye birine yönlendirdi. Ahmet'e durumu söyledim. Bu kişi Sönmez'in hesabına borç karşılığı 40 bin lira gönderdi. Ben de Sönmez'e parça parça 150 bin lira verdim. Ortaklaşa iki arsa aldık, bu arsalar Sönmez'in üzerinedir.' karşılığını verdi.
'Villanın satıldığını internette gördüm'
Sanık Bekir Mustafa Yılmaz ise savunmasına, 'Can Dündar ve eşine ait gayrimenkulü satın aldığım için 2 yıldır tutukluyum.' diye başlayarak, 'Benim inandığım dini değerler intihara karşı çıkıyor ama ben eğer ByLock kullanmışsam çıkar kendimi şuradan aşağı atarım. Sanıklardan Sönmez Ahi, benim büromda çalışan bir kiracımdır. Bunun dışında ilişkim yoktur. Ortağım değildir. Büromda 20'ye yakın avukat çalışır.' dedi.
Can Dündar'ın villasını tek başına aldığını kaydeden Yılmaz, 'Villayı internette buldum. İrtibat numarasındaki emlakçıyı aradım. Ankara'daki bu villa merkeze yakın, konumu iyi ve müstakildi. Avukatlık ofisi yapmak için aldım. Aldıktan sonra 4 ay boyunca inşaat yaptırdım. Armada'daki hukuk bürosuna aylık 35 bin lira kira ödüyordum. Avukatlık yaptığım 6 yıl boyunca 2,5 milyon gelir vergisi ödemişim.' bilgisini verdi.
'O güne lanet etmediğim tek bir gün bile yok'
Mahkeme Başkanı, ifadesini tamamlayan sanığa, 'Can Dündar, medyaya da sıklıkla yansıyan biriydi. Başka alınacak emsal konut yok muydu? Onu ön plana çıkaran neydi?' diye sordu.
Yılmaz, 'Yaklaşık 2 yıldır cezaevindeyim. O villayı aldığım güne lanet etmediğim tek bir gün bile yok. Basiretsizlik yaptığımı kabul ediyorum. Ankara'da merkeze yakın, müstakil, bu fiyata başka bir villa bulabilir misiniz? Ben villanın ilanını emlak sitesinde gördüm. Oradaki telefonu aradım. Evin Can Dündar'a ait olduğunu, Ankara'ya evi görmeye gittiğimde öğrendim.' diye konuştu.
'Dışarıdan iş teklifleri geliyordu, memuriyeti bıraktım'
Sanık Yılmaz, üye hakimin 'Bir anda memurluğu bırakıyorsunuz, kirası çok yüksek bir ofis açıyorsunuz, yanınızda 20 avukat çalıştırıyorsunuz. Bunu nasıl açıklarsınız?' sorusu üzerine, şunları söyledi:
'Devlet memuruyken, bir kitap çıkarmıştım. Kitabı çıkardıktan sonra doktoraya başlamıştım. Tezime Türkiye'de 60 yıldır işlenmeyen bir konudan seçmiştim. Uzmanlık alalım ihaleydi. Devlet memuru olduğum için dışarıdan iş yapamıyordum. İş teklifleri geliyordu, baktım ki çalıştığım işten çok daha fazla para kazanacaktım. Memurluğu bıraktım. O günün parasıyla 100 bin lira kredi çektim. Başta yanımda 3 avukat vardı. Sonradan 20 avukat çalışmaya başladı.'
Yılmaz avukatının, 'Can Dündar'ın evi satılmak için emlakçıda ne kadar beklemiş?' sorusuna ise 'Sonradan öğrendiğime göre 2 yıl beklemiş. Başlarda fiyat yüksekmiş, o yüzden satılmamış.' şeklinde yanıt verdi.
Darbe girişimi gecesi cezaevindeyken televizyonda sözde darbe bildirisinin okunduğunu görünce ağladığını söyleyen Yılmaz, tahliyesini istedi.
Duruşmaya sanık Sönmez Ahi'nin savunmasının alınmasıyla devam edildi.
Duruşmada sanık savunmalarının ve avukat beyanlarının alınmasının ardından ara karar açıklandı.
Mahkeme heyeti, delillerin büyük ölçüde toplanmış olması, delil karartma ihtimalinin bulunmaması ve tutuklulukta geçirdiği süreyi göz önüne alarak sanık Sönmez Ahi'nin adli kontrol şartıyla tahliyesine hükmetti. Ahi hakkındaki karar oy çokluğu ile alınırken, Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, dosyada yakalanamayan sanık bulunması, FETÖ üyelik kriterinin sadece haberleşme uygulamalarına bağlanamayacak olması ve isnat edilen eylemlere yönelik delillerin toplanmamış olmasını gerekçe göstererek tahliye kararına muhalefet şerhi koydu.
Heyet, sanıklar Bekir Mustafa Yılmaz ve Atilla Tarık Çilekçi'nin, üzerlerine atılı suçun niteliği, suç varlığını gösteren somut delillerin varlığı, dava dosyasında beyanı alınmayan ve diğer sanıklarla irtibatı olması muhtemel bir sanığın bulunmasını dikkate alarak, tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Oy çokluğu ile alınan karara ise üye hakim muhalefet şerhi koydu. Hakim Halit İçdemir, sanıklar Çilekçi ve Yılmaz'ın savunmalarının alınmış olması ve delillerin büyük ölçüde toplanmış olmasına dikkati çekerek, tahliye olmaları yönünde oy kullandı.
Sanıklar Yılmaz, Çilekçi, Ahi ile Can Dündar ve Dilek Dündar'ın ev alım satım döneminde banka hesaplarındaki tüm para giriş çıkış hareketlerinin değerlendirilmesi için MASAK'a yazı yazılarak rapor istenmesine karar veren heyet, MİT'ten ayrı ayrı dosyanın sanıkları hakkında FETÖ iltisakı nedeniyle bilgi notu istenmesine hükmetti.
Mahkeme, Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı yazılarak, Can Dündar ve Dilek Dündar'ın satıma konu evlerinin alım satım tarihindeki dosyaya yansıyan rakamının değerlendirilmesi için uzmanlardan bir heyet oluşturularak, olay tarihinde söz konusu binanın piyasa koşullarına göre olağan alım satım fiyat aralığının emsalleri ile mukayese edilerek belirlenmesinin istenmesini kararlaştırdı. Firari sanık Faruk Öksüz hakkındaki yakalama kararının infazının beklenmesine karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.
İddianamede
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, sanık Bekir Mustafa Yılmaz'ın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 'FETÖ Çatı' soruşturmasında ismi geçen Kudret Ünal, Abdülkadir Aksoy, Süleyman Tiftik, Rıdvan Akovalı ile bu dosyanın sanığı avukat Atilla Tarık Çilekçi ile irtibatlı olduğu belirtiliyor.
Sanık Yılmaz'ın MİT tırlarının durdurulması olayında kilit rol oynayan ve hakkında dava açılan eski Tümgeneral Hamza Celepoğlu'nun avukatlığını yapan ve Ankara'da 'abilik' yaptığı belirtilen Sönmez Ahi'nin ortağı olduğu vurgulanan iddianamede, MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin görüntüleri Cumhuriyet gazetesinde haber olarak geçen Can Dündar'ın, ilan vermesine rağmen uzun süre satamadığı gayrimenkulünü diğer sanık Sönmez Ahi ile beraber aldıkları öne sürülüyor.
İddianamede, Sönmez Ahi'nin, Bank Asya'da hesabının bulunduğu, örgütle bağlantılı kişilerle ilişkisi olduğu, bacanaklık ilişkisi bulunan sanık Atilla Tarık Çilekçi'nin İstanbul'da, kendisinin Ankara'da faaliyet göstererek koordinasyonu sağladığı anlatılıyor.
Hakkında yakalama kararı bulunan sanık avukat Faruk Öksüz'ün 'avukat abi' olduğu, Sönmez Ahi ile ilgisi bulunduğu, örgütün toplantı ve dernek faaliyetlerine katıldığı belirtiliyor. Kapatılan TUSKON'un avukatı da olduğu aktarılan iddianamede, sanığın örgütle ilgisi bulunduğu değerlendirilen şirketin ortağı ve ByLock kullanıcısı olduğu kaydediliyor.
Sanık avukat Atilla Tarık Çilekçi'nin FETÖ şüphelisi meslekten ihraç edilen hakim savcılarla irtibatlı olduğu anlatılarak, ByLock kullandığı belirtiliyor.
İddianamede, 4 sanığın 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Paralel yapı-06 Şubat (2018) 'İstanbul 4 sanık Can Dündar'ın villasını MİT TIR'ları haberi karşılığı satın alan avukatlar' davası
Paralel yapı-29 Mayıs (2015) 'İstanbul 5 sanık (ilk 3+2) Can Dündar/Aydınlık TIR görüntülerini yayınlama' davası
(17 Şubat 2018, 20:43)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: