Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) adliye ve cezaevi yapılanmasına ilişkin 35 'mahrem imamın' yargılandığı davaya başlandı. Duruşmalarda dinlenen iki gizli tanık, örgütün sözde 'adliye yapılanmasını' deşifre etti, ellerindeki belgeleri yetkililere teslim etti.
10.02.2018 11:15 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) adliye ve cezaevi yapılanmasına ilişkin 35 'mahrem imamın' yargılandığı davaya başlandı. Duruşmalarda dinlenen iki gizli tanık, örgütün sözde 'adliye yapılanmasını' deşifre etti, ellerindeki belgeleri yetkililere teslim etti.
Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) adliye ve cezaevi yapılanmasına ilişkin 35 'mahrem imamın' yargılandığı davaya başlandı.
06.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, avukatları ve yakınları katıldı.
Duruşmada, 'Ankara Adliyesi mahrem imamı' olduğu iddia edilen tutuklu sanık Bilal Yaman hakim karşısına çıktı.
Hazırlık aşamasındaki ifadelerini kabul etmediğini belirtip mahkeme huzurundaki beyanlarının esas alınmasını talep ederek savunmasına başlayan Yaman, Gençlik ve Spor Bakanlığında uzman yardımcısıyken Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildiğini kaydetti.
FETÖ adına Ankara Adliyesinden sorumlu 'mahrem imam' olduğu iddiasının tanık beyanlarına dayandırıldığını savunan Yaman, söz konusu ifadelerin gerçeği yansıtmadığını, tanıkları ise tanımadığını iddia etti.
'Adliye imamı' kavramını ilk kez iddianameyi okurken duyduğunu öne süren Yaman, FETÖ üyesi olmadığını, bu nedenle isnat edilen suçlamanın kendisiyle ilgili olamayacağını savundu.
Yaman, örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandığına ilişkin dava dosyasındaki tespit ve yazışma içeriklerini kabul etmedi.
Erzurum'a gittiğini hatırlayamadı
Çapraz sorgu sırasında Mahkeme Başkanı Ahmet Nazmi Alp'in sorusu üzerine Konya'da bulunduğu sırada görev yaptığı eğitim kurumlarının FETÖ'ye ait olduğunu bilmediğini öne süren Yaman, 'Tekvando dalında önemli başarılarımın olması ve imam hatipli oluşumun, beni kurumlarında çalıştırmalarında etkili olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında o kurumlarla ilişkim olmadı.' dedi.
Birlikte yargılandığı sanıklardan bazılarıyla yurt dışında aynı yerde konaklamasının tesadüf olduğunu iddia eden Yaman, FETÖ'nün mahrem imamlarının Erzurum'da katıldığı toplantıda yer aldığına ilişkin tespitin gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.
Mahkeme Başkanı Alp'in, 'Erzurum'a gittiniz mi gitmediniz mi' sorusuna, 'Erzurum'a gittiğimi hatırlamıyorum.' cevabını vermekle yetinen sanık Yaman, '6706' rumuzuyla ByLock kullandığına dair iddianamede yer alan savı kabul etmedi.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Alp, sanığın 11 Ağustos 2014'ten 25 Haziran 2015'e kadar söz konusu programı kullandığı ve bu süre boyunca 2 bin 200 sayfalık yazışma kaydının bulunduğunu hatırlatarak, bu duruma açıklık getirmesini istedi.
İçeriklerin kendisiyle ilgili olmadığını öne süren Yaman, yazışma grubundaki isimleri tanımadığını savundu.
Sanığın ifadeleri üzerine Başkan Alp, 'Program üzerinde kullanılan rumuz '6706', Zonguldaklı olduğunuzu söylediniz. Bu durumda 67 Zonguldak, 06 ise Ankara'nın plakalarını çağrıştırmıyor değil.' karşılığını verdi.
Duruşmaya ara verildi.
Sanık Yaman, hakkında yakalama kararı çıkarıldığı sırada Edirne'nin Meriç ilçesi üzerinden Yunanistan'a kaçmak isterken yakalanmıştı.
KPSS sorularını örgüt mensuplarına dağıttığı için başka bir mahkemede de yargılanan sanık Önder Kavakoğlu ile tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlantı kuruldu.
Sanıkların kimlik tespiti ile başlayan duruşmada, Mahkeme Başkanı iddianamenin özetini okuyarak sanıklara yöneltilen suçlamaları hatırlattı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde hakim karşısına çıkan tutuksuz sanık İ.Ö, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek savunmasına başladı.
Hiçbir etki altında kalmadan FETÖ'ye dair bildiklerini anlatacağını belirten İ.Ö, tapu kadastro teknisyeni olarak 18 yıl kamu kurumunda görev yaptığını söyledi.
İ.Ö, çocuklarının FETÖ'ye ait eğitim kurumlarına gittiğini, okullarda düzenlenen veli toplantılarına kaldığını ve bu şekilde örgütle irtibata geçtiğini kaydetti.
Bu toplantılardan sonra örgütün memurlar grubuna dahil olduğunu anlatan İ.Ö, ilerleyen zamanlarda bu sohbet grubunun etkinliklerinin hazırlanması ve uygulanmasından sorumlu konumuna geldiğini belirtti.
Mesleği nedeniyle gayrimenkul davalarında bilirkişi olarak da görev yaptığını ifade eden İ.Ö, 'Bundan dolayı adliye çalışanlarının sohbetlerine katıldım. Bir zaman bu şekilde devam etti. 2012 yılında 'Mustafa' kod adlı sanık Turhan Yılmazer ile tanıştık. Zaman zaman onunla bir araya gelirdik. Grubun durumunu, sayılarını, muhtevalarını, mezuniyetlerini bana sorardı. Ben grubun sorumlusuydum. Hangi akşam, nereye gideceğimizi tayin eden kişiydim.' ifadelerini kullandı.
'ByLock dışında başka programlar da kullanılıyordu'
FETÖ'nün 17/25 Aralık kumpas davalarına kadar sohbetlerin devam ettiğini, hükümet yetkililerinin örgüte yönelik açıklamalarından sonra sohbetlerin yapılamadığını anlatan İ.Ö, 2014'te örgüt üyelerinin ByLock başta olmak üzere başka kriptolu haberleşme programları üzerinde irtibat kurmaya başladıklarını ifade etti.
ByLock'u Yılmazer'in telefonuna kurduğunu belirten İ.Ö, 'Bu yüzden akıllı telefon aldım. Programda 'Yavuz' rumuzunu kullanıyordum. Mesajlaşmada bana öyle bir isim vermişlerdi. O dönem yanlış bir iş yaptığımızı düşünmüyorduk. İnternet üzerinden indirilen bir yazışma programı olarak biliyorduk. İndirme işlemini kaldırdılar daha sonra Bluetooth ile paylaştılar. Telefonda görüşmeler çok sınırlıydı, ByLock guruplarında çok fazla kişi olmazdı. ByLock dışında başka programlar üzerinden de yazışmalar oldu, 'Tango' gibi.' diye konuştu.
Bulunduğu ildeki örgütün inşaatı devam eden yurtları için himmet verdiğini de kabul eden İ.Ö, adli katiplik sınavları öncesi örgüt mensuplarının klavye dersi çalışmaları için uygun ortam sağlandığını anlattı.
Sınavda başarılı olanların örgütün istediği adliyelere tayinlerinin çıkarıldığını kaydeden İ.Ö, bu sürece hiçbir zaman dahil olmadığını, sadece sohbetlere dini duygularla katıldığını savundu.
Sanık İ.Ö, örgüte dair bildiklerini bütün samimiyetiyle anlattığını ifade ederek, beraatini istedi.
ETKİN PİŞMANLIK BAŞVURUSU
Duruşmada hakim karşısına çıkan tutuklu sanık Murat Baltacı, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini söyledi.
Soruşturma aşamasında birçok kez ifade verdiğini ancak mahkemeye yazılı olarak gönderdiği beyanlarının dikkate alınmasını isteyen Murat Baltacı, örgütte yer aldığı dönemlerde 'Abdullah' kod adını kullandığını anlattı.
'Emin' kod adlı örgütün sözde Batı Karadeniz sorumlusuna bağlı olarak görev yaptığını kaydeden Murat Baltacı, Bolu'daki adliye ve ceza infaz kurumunda görevli FETÖ mensubu kamu çalışanlarının kendisine bağlı olduğunu kaydetti.
Murat Baltacı, 'Enes' kod adlı örgüt abisinin telefonuna örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u yüklediğini ancak kullanıcı bilgilerini hatırlayamadığını söyledi. Murat Baltacı, kendisiyle aynı konumda olan örgüt yöneticileriyle belirli dönemlerde toplantı düzenlediklerini ifade etti.
FETÖ'nün 'cemaat' olarak bilindiği dönemde, dini duygular, vatan ve millet sevgisi nedeniyle bu yapıda yer aldığını dile getiren Murat Baltacı, '15 Temmuz'da bu karanlık örgütün gerçek yüzünü görünce onlarla bağımı kopardım. Dini, temel argüman yapmaları, onların kirli tarafını görmemizi engelledi. Devletim ve milletime karşı sorumluluğum gereği soruşturma ve mahkeme aşamasında bildiklerimi bütün samimiyetimle anlattım.' savunmasını yaptı.
M.B, yaklaşık bir yıldır tutuklu yargılandığını ve bu durum nedeniyle ailesinin mağdur olduğunu belirterek, tahliye talebinde bulundu.
Türkiye'yi bölgelere ayırmışlar
Tutuksuz sanık O.M. de 'etkin pişmanlık hükümlerinden' yararlanmak istediğini dile getirerek, savunma yaptı.
15 Temmuz darbe girişimine kadar FETÖ'nün gerçek yüzünü fark edemediği için pişman olduğunu söyleyen O.M, 'Eğer darbeden önce onların bu hain ve kirli yüzünü fark etseydim bugün olduğu gibi o zaman da gider bildiğim her şeyi bütün samimiyetimle anlatırdım. O zaman fark edemedik maalesef, bugün bu durumdan dolayı pişmanlık duyuyorum.' ifadelerini kullandı.
Örgütteki görevi hakkında bilgi veren O.M, bir dönem Erzurum'daki adliye ve ceza infaz kurumundaki memurlardan sorumlu imam olduğunu, daha sonra Erzurum ve çevre illerinden bu meslek grubundakilerle ilgilenen sözde 'dar bölge sorumlusu' konumuna getirildiğini kaydetti.
Bu görevi yürüttüğü dönemlerde örgütün sözde Batı Karadeniz imamına bağlı olduğunu ifade eden O.M, Mahkeme Başkanı Ahmet Nazmi Alp'in sorusu üzerine, FETÖ'nün Türkiye'yi beş bölgeye ayırdığını, her bölgeye mahrem bir imam atadığını anlattı.
O.M, 'Örgütteki yapılanma sürekli değişiyordu. Ben o dönem Batı Karadeniz imamına bağlıydım. Belirli aralıklarla toplantılarına katılırdım. FETÖ, Türkiye'yi sözde beş bölgeye ayırmıştı. Görevlendirmeler bu sözde idari yapılanma üzerinden yapılıyordu.' bilgisini verdi.
Mahkemeye sunduğu yazılı beyanında, birlikte faaliyet yürüttüğü örgüt mensuplarının hepsini deşifre ettiğini aktaran O.M, yargılama sonucunda beraatini istedi.
Tutuklu sanıklar İbrahim Pala ve Hakkı Saraç'ın da savunmasını alan mahkeme, yarın devam edilmek üzere duruşmaya ara verdi.
07.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde hakim karşısına çıkan tutuklu sanık M.G, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini ifade etti.
Dini hassasiyetleri nedeniyle 'cemaat' olarak legal faaliyetleri sürdürdüğü dönemlerde örgütte yer aldığını belirten M.G, 15 Temmuz darbe girişimine kadar bu durumun sürdüğünü kaydetti.
M.G, örgütte bulunduğu dönemlerde uzun süre 'sohbet ağabeyliği' yaptığını, daha sonra 'Halit' isimli 'cemaat ağabeyi'nin direktifiyle örgütün sözde ' Batı Karadeniz dar bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgesi' arasındaki para trafiğini sağlamaya başladığını ifade etti.
Doğu Anadolu'daki adliye ve cezaevlerinin çalışanı FETÖ mensuplarından himmet adı altından toplanan paraları 'Turan' isimli mahrem imama götürdüğünü anlatan M.G, 'Bu bölgedeki adliye ve ceza infaz kurumlarındaki örgüt mensuplarından toplanan paraları Barış ve Salih isimli örgüt yöneticilerinden Ankara'ya giderek alıyordum. Her ay zarf içinde aldığı bu para miktarı 5 bin ile 40 bin arasında değişiyordu. Kimi zaman Ankara'ya da para taşıdığım oluyordu.' ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanı Ahmet Nazmi Alp'in 'Böyle önemli bir görevi verdiklerine göre size çok güveniyorlarmış demek.' sözleri üzerine sanık M.G, 'Evet, şimdi bakınca öyle bir durum ortaya çıkıyor.' dedi.
Mahrem imam Halit'in talimatıyla örgütün kriptolu haberleşme programı 'ByLock'u kullandığını anlatan M.G, söz konusu program üzerinde yaptıkları yazışmaların hepsini kabul ettiğini söyledi.
-'ByLock'ta kritik konular konuşulmazdı'
Örgütün sözde Manisa adliye çalışanları sorumlusu mahrem imam A.Ç. de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini dile getirdi.
Tutuklu kaldıktan sonra adli kontrol şartıyla tahliye edildiğini anlatan A.Ç, devletin yanında yer aldığını göstermek için hiçbir etki altında kalmadan örgüte dair bildiklerini 30 sayfalık bir dilekçede anlattığını ifade etti.
A.Ç, örgütte yer aldığı dönemlerde suç işlemek kastıyla hareket etmediğini, manevi ve milli duygularla hareket ettiğini iddia ederek, 'Bugün geriye dönüp baktığımda bu yapının gerçek yüzünü fark edemediğimden dolayı kendime kızıyorum, pişmanım. Tek gayemiz Allah rızasını kazanmaktı, bunun dışında başka bir amacım yoktu.' savunmasını yaptı.
Kürşat isimli örgütün mahrem imamının Ege Bölgesi'ndeki adliye ve cezaevlerinde görev yapan FETÖ mensubu kamu çalışanlarından sorumlu olduğunu belirten A.Ç, kendisinin de bu isme bağlı olarak örgüt faaliyetlerini yürüttüğünü kaydetti.
Örgütün adliye ve cezaevlerinden sorumlu mahrem imamlarıyla Erzurum'daki bir örgüte ait yurttaki toplantıya katıldığını anlatan A.Ç, örgütün firari yöneticilerinden Reşit Haylamaz'ın buradaki imamlarla sohbet yaptığını ifade etti.
A.Ç, FETÖ'nün gizliliğe önem verdiğini, bu kapsamda örgütün önemli kademelerindeki mensuplarına kod isim verildiğini hatırlatarak, kendisine de 'Yusuf' ve 'Asım' kod adlarının verildiğini aktardı.
ByLock programını iki telefon hattında da kullandığını kabul eden A.Ç, 'Bu program üzerinden örgüte bağlılığı arttırmak, dağılmayı önlemek için mesajlar gönderilirdi. Kritik konuların ele alınacağı zaman ByLock kullanılmazdı.' bilgisini paylaştı. Sanık A.Ç yargılama sonunda beraatini talep etti.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
08.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada örgütün sözde ' Silivri Ceza İnfaz Kurumlarından sorumlu mahrem imamı', sanık Nebi Gürcan hakim karşısına çıktı.
İlahiyat mezunu olduğunu, uzun süre FETÖ'ye ait kurumlarda öğretmenlik yaptığını belirten sanık Gürcan, örgütün finans kuruluşu Bank Asya'da bulunan yüklü miktardaki hesabıyla ilgili, 'Araç alacaktım, Vakıfbank'tan kredi çekmiştim. Arabayı alamayınca parayı Bank Asya'da tutum.' şeklinde savunma yaptı.
Sözde 'Silivri Ceza İnfaz Kurumundan sorumlu mahrem imam' olduğuna ilişkin tanık beyanları ile dosyadaki tespitlerin gerçeği yansıtmadığını iddia eden Gürcan, böyle bir yapılanma içinde olmadığını öne sürdü.
Çapraz sorgu sırasında mahkeme heyetinin sorularına cevap veren sanık Gürcan'ın, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'e ilişkin değerlendirmelerine Mahkeme Başkanı Ahmet Nazmi Alp tepki gösterdi.
Bir ilahiyatçı olarak Gülen'i yakından takip ettiğini, kitaplarından faydalandığını anlatan sanık Gürcan, 'Fetullah Gülen'i 20. yüzyılın en büyük ve önemli alimlerinden biri olarak görüyorum. Büyük bir şekilde zamanında kendisinden, kitaplarından bir ilahiyatçı olarak istifade ettim.' dedi.
Sanık Gürcan, ABD'ye ziyaretine ilişkin de bir arkadaşının daveti üzerine bu ülkeye gittiğini söyledi.
Mahkeme Başkanı Alp'in, 'ABD 'ye kadar gitmişsiniz, kitaplarını okuduğunuz ve büyük bir alim olarak gördüğünüz Gülen'in neden ziyaretine gitmediniz?' sorusuna sanık Gürcan gülerek, 'O ziyaret öyle her babayiğidin harcı değildi.' cevabını verdi.
Bunun üzerine Başkan Alp, 'Bakın, biz burada adil bir yargılama yapıyoruz ve sizlere karşı oldukça nezaket çerçevesinde bir yaklaşım sergiliyoruz. Sizler de bunun farkına varın ve lakayıt tavır takınmadan savunmanızı yapın, sorulara cevap verin. Bunun dışında bir arayışa girmeyin.' diyerek tepki gösterdi.
Sanık Gürcan, suçsuz olduğunu iddia ederek tahliye talebinde bulundu.
GİZLİ TANIK TAYREX'DEN İTİRAFLAR
Duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlanan Tayrex, bir dönem içinde bulunduğu yapıya ilişkin hiçbir etki altında kalmadan bildiklerini anlatacağını söyledi.
Gizli tanık, FETÖ'nün adliye ve cezaevlerine önem verdiğine, bu nedenle buralarda mensupları aracılığıyla hakimiyet kurmaya çalıştığına dikkati çekti.
FETÖ'nün güvendiği mensuplarını ceza infaz koruma memuru ve katip olmaları için yönlendirdiğini ifade eden gizli tanık, bu kişilerin atanmaları için örgütün bürokrasideki gücünü kullandığını belirtti.
Örgütün mensupları aracılığıyla adliyelerdeki hakim ve savcıların yanı sıra dava aşamasındaki önemli dosyalara ilişkin bilgi ve belgeleri arşivlediğini kaydeden Tayrex, 'FETÖ mensubu katipler ve adliye çalışanları, bulundukları adliyeye ilişkin bilgi, belge toplayarak bağlı olduğu örgüt sorumlusuna veriyordu. Örgüt adeta arşiv tutuyordu.' bilgisini paylaştı.
Bu beyanlar üzerine, Mahkeme Başkanı Ahmet Nazmi Alp'in, 'Dosyalara ilişkin bilgi ve belgelerin alınmasına yönelik emir ve talimat verildiğine şahit oldunuz mu?' sorusunu Tayrex, 'İlgili dosyaların istenmesine şahitlik yaptım. Kimliğimin ifşa olmaması için hangi dosyalar olduğunu açıklamıyorum.' şeklinde yanıtladı.
Adliyenin mahrem imamları
Örgütün sözde adliye yapılanmasından sorumlu mahrem imamın Ahmet Çağlayan olduğunu öne süren Tayrex, 'Çağlayan, FETÖ'nün adalet yapılanması Türkiye sorumlusuydu. Türkiye genelindeki adliye mesulleriyle Ankara'da her ay toplantı yapıyordu.' dedi.
Gizli tanık, davanın tutuklu sanıklarından Bilal Yaman'ın Ankara Adliyesinde sorumlu mahrem imam olduğunu savunarak, Yaman'ın zabıt katiplerinden sorumlu örgüt yöneticileriyle bu görevi yürüttüğünü anlattı.
Tutuklu sanık Hakkı Saraç'ın Samsun'da öğretmenlik yaptığı sırada örgütün referansıyla Adalet Bakanlığı bünyesine geçtiğine işaret eden Tayrex, Saraç'ın FETÖ'nün sözde Türkiye adliye yapılanması kapsamında 'İç Anadolu mali sorumlusu' olduğunu ileri sürdü.
Sanık İbrahim Pala'yı 2011'de Kahramanmaraş'ta düzenlenen örgüt toplantısında gördüğünü iddia eden gizli tanık, Pala'nın bu bölgenin adliyelerinde görev yapan FETÖ üyesi memurlardan mesul mahrem imam olduğunu savundu.
Tayrex, sanıklardan Osman Mumcu'nun sözde Batı Karadeniz adliye sorumlusu, sanık Tevfik Serdar Kormazer'in de Konya bölgesinin mahrem imamı olduğu iddiasını dile getirdi.
Gizli tanık Tayrex, ismini verdiği sanıkların hepsini teşhis etti.
GİZLİ TANIK ALBATROS
Davanın bir diğer gizli tanığı 'Albatros' da örgütten 2013'te ayrıldığını, bu yapının hukuksuz işlere kalkışacağını anladığı için o dönemlere ait belge ve bilgileri topladığını söyledi.
Albatros, 'O zaman topladığım bilgileri ilgili yerlerle paylaştım. Örgütün Türkiye adalet yapılanmasının en tepesindeki kişi 'Selim' kod isimli Ahmet Çağlayan'dı.' ifadelerini kullandı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde ise açık kimliğiyle mahkeme salonunda hazır edilen tanıklar dinlendi.
Duruşma yarına ertelendi. Davanın yarınki duruşmasında dava dosyasına gelen evrakların okunması ve tarafların bunlara ilişkin beyanlarının alınmasından sonra mahkemenin ara kararını açıklaması bekleniyor.
09.02.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıkların yanı sıra sanık yakınları ve avukatları katıldı.
Mahkeme Başkanı Ahmet Nazmi Alp, sanıkların iddianamede geçen suçlamalara ilişkin savunmalarını tamamladıklarını bildirdi.
Bunun üzerine söz alan cumhuriyet savcısı, sanık savunmalarına yönelik görüşünü açıkladı. Savcı, 'suçun vasıf ve mahiyeti', 'delil durumu' ve 'adli kontrol şartlarının bu aşamada yetersiz kalacağı' gerekçesiyle sanıkların tahliye taleplerinin reddedilmesi gerektiğini belirtti.
Sanık avukatları ise müvekkillerin uzun tutukluluk süresi de göz önünde bulundurularak tahliye edilmeleri ve mal varlıkları üzerindeki tedbirin kaldırılmasını talep etti.
İTİRAFÇI SANIĞA TAHLİYE
Duruşmaya verilen aranın ardından mahkeme ara kararını açıkladı.
Mahkeme, sanık Önder Kavakoğlu'nun Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam edilen KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin davanın da sanıkları arasında bulunduğu ve benzer suçlamaların o dava kapsamında da sanığa yöneltildiği gerekçesiyle dosyasının mevcut dava dosyasından ayrılmasına, firari sanık Ahmet Çağlayan'ın yakalama kararının infazının beklenilmesine ve dava kapsamındaki tanıkların dinlenilmesi için gerekli yazışmaların ilgili makamlarla yapılmasına hükmetti.
Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak üzere itirafçı olan sanık Murat Baltacı'nın tahliyesine karar veren mahkeme, diğer tutuklu sanıkların ise tahliye taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verdi.
Kavakoğlu'nun dosyasının ayrılması kararından sonra sanık sayısının 34'e düştüğü davanın bir sonraki duruşmaları 10-11 Nisan'da görülecek.
İDDİANAME
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY'nin 'adliye yapılanması'na yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, sanıklara 'anayasal düzeni ihlal' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan ise 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilmesi talep ediliyor.
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
(10 Şubat 2018, 11:15)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: