Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda Yargıtay eski üyeleri Ali Sancar, Ali Kaya, Önder Aytaç, İrfan Doğan, Hakkı Torlak, Danıştay Eski Üyesi Vecdi Karanfil ve Hsyk Eski Üyesi Kerim Tosun hakim karşısına çıkarıldı. Öte yandan eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'i "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yöneticisi olmak" suçundan yargılayan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, dosyanın Yargıtayda görülmesi gerektiğine hükmederek verdiği "görevsizlik" kararına savcılığın itirazı reddedildi. Erdem Yargıtay'da yargılanacak. Ankara 18. Ağır Ceza mahkemesindeki bir başka davada ise eski HSYK başmüfettişi İlhan Sarıyer, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği iddiasıyla yargılandığı davaya devam edildi.
28.01.2018 12:50 Fetö Yüksek Yargısı yargılanıyor
Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bu kapsamda Yargıtay eski üyeleri Ali Sancar, Ali Kaya, Önder Aytaç, İrfan Doğan, Hakkı Torlak, Danıştay Eski Üyesi Vecdi Karanfil ve Hsyk Eski Üyesi Kerim Tosun hakim karşısına çıkarıldı. Öte yandan eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'i "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yöneticisi olmak" suçundan yargılayan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, dosyanın Yargıtayda görülmesi gerektiğine hükmederek verdiği "görevsizlik" kararına savcılığın itirazı reddedildi. Erdem Yargıtay'da yargılanacak. Ankara 18. Ağır Ceza mahkemesindeki bir başka davada ise eski HSYK başmüfettişi İlhan Sarıyer, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği iddiasıyla yargılandığı davaya devam edildi.
Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin ayrı ayrı yargılanmasına devam edildi. Bazı sanıkların ilk, bazılarının ise devam duruşmalarında kronolojik olarak şu gelişmeler yaşandı:
YARGITAY ESKİ ÜYESİ ALİ SANCAR
22 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Danıştay üyesi sanık Hüseyin Oğuz hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Oğuz ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada, Yargıtay Savcısı, sanık hakkındaki iddianamenin özetini okudu.
İddianamede, Oğuz'un, hakim adaylığı döneminden itibaren örgütün himmet toplanan ve talimatların verildiği toplantılarına katıldığı, FETÖ'nün HSYK'de etkin olduğu dönemde örgütün talimatıyla Danıştay üyeliğine seçilenler arasında bulunduğu, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle amaçları doğrultusunda hareket ettiği belirtildi.
Savunma için söz verilen sanık Oğuz, usul itirazlarını dile getirdi.
Danıştay üyelerinin soruşturulmasına ilişkin usulün Danıştay Kanunu'nda düzenlendiğini belirten Oğuz, atılı suçun görev ya da kişisel suç olduğuna Danıştayın ilgili kurullarınca karar verilmesi gerektiğini söyledi.
Bir yüksek yargı üyesiyle ilgili ancak ağır cezayı gerektiren suçüstü halinde genel hükümlere göre soruşturma ve kovuşturma yapılabileceğini ifade eden Oğuz, 16 Temmuz'da FETÖ'nün darbe girişimini lanetlemek için gittiği Danıştay'da gözaltına alındığını, hakkında suçüstü hükümlerinin uygulanamayacağını ileri sürdü. Oğuz, bu nedenle bugüne kadar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve sulh ceza hakimliklerinin kendisine yönelik işlemlerinin geçersiz olduğunu iddia etti.
Yargılama yerinin gözaltına alındıktan sonra kanun hükmünde kararname ile değiştiğini savunan Oğuz, atılı suç tarihindeki görevli mahkemenin davaya bakması gerektiğini, yargılama yerinin değiştirilmesinin tabii hakimlik ilkesine aykırı olduğunu öne sürdü.
Terörün ilgili yasada tanımlandığını, bu tanım içinde suç teşkil edecek eylemlere de vurgu yapıldığını anlatan Oğuz, "Suçlamaları asla kabul etmiyorum. Terörle, silahla, FETÖ ile en ufak bağlantım yoktur." savunmasını yaptı.
Oğuz, iddianamede örgüt üyesi olduğuna yönelik hiçbir somut delil bulunmadığını ileri sürerek, "Çünkü yok. Silahlı terör örgütü üyesi olmayan birinin silahlı terör örgütü üyesi olduğunu ortaya koymak mümkün değil." dedi.
Aleyhine tek delilin tanık ifadeleri olduğunu, bunların da gözaltına alındıktan sonra dosyaya girdiğini savunan Oğuz, sohbet toplantılarına katıldığı, örgüt üyesi olduğu yönündeki bu beyanları kabul etmedi.
İfadeleri verenler hakkında da aynı suçlamadan soruşturma yürütüldüğünü belirten Oğuz, "Bu kişiler aynı zamanda sanık oldukları için doğru söylemek zorunda değiller. İfadeleri teyide muhtaçtır ve kesin deliller ortaya koymamaktadır. Bu nedenle tanık ifadelerine şüpheyle bakılması gerekir. Bunlar delil olarak değerlendirilemez." iddiasında bulundu.
Örgütün gizli haberleşme programı ByLock kullanmadığını, Bank Asya'ya para yatırmadığını savunan Oğuz, tahliyesini istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Buna göre, sanığın tahliye talebi reddedilerek, tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Sanık hakkında ifade veren eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski HSYK üyesi İbrahim Okur, eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem ile eski Danıştay üyesi Vahit Bektaş'ın tanık olarak dinlenmesi, duruşmanın 7 Mayıs 2018'e bırakılması kararlaştırıldı.
HSYK ESKİ ÜYESİ KERİM TOSUN
22 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, FETÖ üyeliğinden tutuklu iken itirafçı olarak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan eski HSYK Üyesi Kerim Tosun, hakim karşısına çıktı. Duruşmaya Tosun'un avukatı da katıldı.
Duruşmada, Yargıtay Savcısı, sanık hakkındaki iddianamenin özetini okudu.
İddianamede, Tosun'un, örgütün himmet toplanan ve talimatların verildiği toplantılarına katıldığı, FETÖ'nün HSYK'da etkin olduğu dönemde örgütün talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçilenler arasında bulunduğu, aynı şekilde 2014'te de örgütün talimatıyla HSYK üyeliğine aday olup kazandığı, örgütün gizli haberleşme programı ByLock'u kullandığı, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle amaçları doğrultusunda hareket ettiği belirtildi.
Savunma için söz verilen sanık Tosun, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğrenim gördüğü dönemde 3. sınıfta, sonradan HSYK Genel Sekreterliği de yapan Mehmet Kaya ile tanıştığını, onun davetiyle sohbet toplantılarına gittiğini, cemaati ilk bu dönemde duyduğunu söyledi.
Tosun, bu toplantılara sonradan Yargıtay Genel Sekreterliği yapan Aydın Boşgelmez'in de katıldığını anlattı.
Selçuk Üniversitesinde asistanlık ile hakimlik sınavını aynı anda kazandığını ifade eden Tosun, Konya'da sonradan Yargıtay üyesi olan Mesut Kundakçı ile aynı evde kaldığını, bu eve pek çok stajyerin geldiğini ancak cemaat evi olmadığını savundu.
Asistanlığı bırakıp hakimlik için eğitim merkezine gittiğini anlatan Tosun, Mehmet Kaya'nın davetiyle birkaç kez daha toplantılara katıldığını, bu toplantılarda "hayır parası" adıyla para verdiklerini bildirdi.
Cemaat ile 1991-2005 yıllarında temasının olmadığını öne süren Tosun, 2005'te Yargıtay Cumhuriyet Savcılığına geldikten sonra Mehmet Kaya'nın ailece davette bulunduğunu, Kaya, Boşgelmez ve eski Yargıtay üyesi Nazmi Dere'nin de yer aldığı toplantılara katıldığını kaydetti.
Yargıtay üyeliği için yapılacak seçim öncesinde Mehmet Kaya'nın davetiyle bir araya geldiklerini ve seçimde neler yapabileceklerini konuştuklarını beyan eden Tosun, cemaat üyelerinin, "Ahmet Kahraman (dönemin Adalet Bakanlığı Müsteşarı) karşı çıkmasına rağmen, senin için uğraşacağız." dediklerini ve kendisinin de bu dönemde Yargıtay üyesi seçildiğini belirtti.
Bu dönem katıldığı toplantılarda himmet parasını Nazmi Dere'ye ödediklerini ifade eden Tosun, kendisinin 500 lira ile bin lira arasında para verdiğini söyledi.
"Dere'nin üst konumda olduğu belliydi"
Tosun, "Nazmi Dere'nin üst konumda olduğu belliydi. Toplantılara zaman zaman gelirdi. 17-25 Aralık sürecinden sonra bir veya iki kez toplantıya gittim. Toplantılar azalmıştı. Öğrendim ki ByLock kullanmaya başlamışlar. O yüzden toplantılara gerek kalmadı diye düşünüyorum." dedi.
Yargıtay üyeliği yaptığı dönemde bir dosyayla ilgili gelen talebi de anlatan Tosun, "Eski Yargıtay üyesi Turgut Emiroğlu, bana dairede 'Kartal Abi'nin selamı var, şu dosyada Mehmet Emin Karamehmet'in yurt dışı kararını kaldıralım.' dedi. Kartal'ın kim olduğunu sordum. Yargıtay sorumlusu İlyas Şahin olduğunu söyledi. Dosyaya göre mümkün olmadığını belirttim." şeklinde konuştu.
HSYK üyeliği için 2014'te yapılan seçimlerde Nazmi Dere'nin kendisinden aday olmasını istediğini belirten Tosun, ilk başta istememesine karşın sonradan ikna olduğunu ve aday olup seçildiğini kaydetti.
Tosun, HSYK üyeliği döneminde Nazmi Dere'nin daveti üzerine yemeğe gittiğini, Dere'nin telefonuna ByLock kurmaya çalıştığını ancak telefonunun işletim sistemi nedeniyle bunu yapamadığı için programı yükleyip geri getirdiğini anlattı.
Programdan ayet ve hadisler paylaşıldığını, ayrıca yemek davetlerinin de buradan yapıldığını ifade eden Tosun, programı 2 ay kullandığını, bir gazetede okuduğu haberden sonra hemen sildiğini savundu.
HSYK üyeliğinden sonra kendisiyle daha sık ilgilenmesi nedeniyle Nazmi Dere'nin, HSYK sorumlusu olduğunu anladığını dile getiren Tosun, HSYK üyesiyken katıldığı toplantılarda da para toplandığını, kendisinin 2 bin lira civarında para verdiğini kaydetti.
Tosun, HSYK üyelerinin maaşları çok olduğu için daha fazla ödeme istendiğini, maaşının yüzde 10-20'sini verdiğini belirterek, bu paraların "Afrika'da okul açıyoruz. Fakir çocuklara yardım ediyoruz." denilerek alındığını, kendisinin de zekat olarak verdiğini ifade etti.
HSYK üyeliği döneminde Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Metin Özçelik gibi yanlış işler yaptığını düşündüğü kişiler hakkındaki kararlara muhalif kalmadığını savunan Tosun, görev yaptığı 3. Dairenin dosyalara da pek etkisinin olmadığını ileri sürdü.
Tosun, sivil yargı imamlarının bulunduğunu da Aydın Boşgelmez'den duyduğunu, Boşgelmez'in, İlyas Şahin'in yanına gelen bir sivil imamdan söz ettiğini söyledi.
Önceki aşamalarda verdiği ifadeleri de kabul eden Tosun, elektronik kelepçenin çıkarılarak farklı bir adli kontrol uygulanması talebinde bulundu.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, ara kararını açıkladı.
Buna göre, sanığın konutu terk etmeme yönündeki adli kontrol tedbiri kaldırılarak, haftada bir kolluğa imza verme şartı ile yurt dışına çıkış yasağı getirildi.
Sanık hakkında ifade veren eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski HSYK üyeleri İbrahim Okur ve Mustafa Kemal Özçelik ile eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'in tanık olarak dinlenmesi, duruşmanın 7 Mayıs 2018'e bırakılması kararlaştırıldı.
DANIŞTAY ESKİ ÜYESİ VECDİ KARANFİL
23 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Danıştay üyesi sanık Vecdi Karanfil, hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Karanfil ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada, Yargıtay Savcısı, sanık hakkındaki iddianamenin özetini okudu.
İddianamede, Karanfil'in, örgütün himmet toplanan ve talimatların verildiği toplantılarına katıldığı, FETÖ'nün HSYK'da etkin olduğu dönemde örgütün talimatıyla Danıştay üyeliğine seçilenler arasında bulunduğu, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle amaçları doğrultusunda hareket ettiği belirtildi.
Savunma için söz verilen sanık Karanfil, silahlı terör örgütü üyesi olmadığını, hiçbir örgüt üyeliğinin bulunmadığını savunarak, 15 Temmuz'da evinde olduğunu ve faili olmadığı bir eylemle suçlandığını ileri sürdü.
Ağır cezayı gerektiren suçüstü haline ilişkin hükümlerin hakkında uygulanamayacağını iddia eden Karanfil, "Ben suç işlemedim. Benim durumum adımın gözaltı listesine yazılmasından ibarettir. Dahlim olmayan bir olaydan sonra suçüstü hükümleri uyarınca hakkımda soruşturma başlatılması hukuka aykırıdır." savunmasını yaptı.
Yüksek yargı üyelerinin yargılanması konusunda izin sistemi bulunmadığını, bu kişilerin özel soruşturma hükümleri kapsamında olduğunu anlatan Karanfil, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisiz ve görevsiz olduğu halde soruşturma başlattığını ileri sürdü.
Sanık Karanfil, ilgili kanunda gözaltı kararı için somut gerekçe arandığını ancak dosyasında somut hiçbir delil bulunmadığını iddia etti.
Danıştay'da görevi sırasında gözaltına alındığını söyleyen Karanfil, arama ve el koyma işlemlerinin de hukuka uygun yürütülmediğini savundu.
Karanfil, 20 Temmuz 2016'da gözaltına alındığını, aleyhine ilk delilin dosyaya 18 Kasım 2016'da girdiğini, bu delilin de kabul etmediği bir tanık ifadesi olduğunu öne sürdü.
Aleyhine verilen ifadelerde 22 yıl öncesine giden isnatlar bulunduğunu, bunları kabul etmediğini belirten Karanfil, "İrademi kimseye teslim etmedim, etmem. Hiçbir örgüte üye olmadım. Darbeye karşı biriyim. Olayın faili de değilim." dedi.
Karanfil, ifadelerde geçen sohbet toplantılarına asla katılmadığını, bunu iddia eden kişiyle aynı yerlerde çalışmadığını ve kendisini tanımadığını ileri sürdü.
Sanık Vecdi Karanfil, aleyhine ifade verenler hakkında aynı suçlamalarla soruşturma yürütüldüğünü belirterek, bu kişilerin kendilerini kurtarmak için bu şekilde ifade vermiş olabilecekleri iddiasında bulundu.
Terörün en önemli unsurunun cebir ve şiddet olduğunu, kendi dosyasında ise cebir ve şiddete ilişkin hiçbir delil bulunmadığını öne süren Karanfil, "Anayasa'ya göre herkes düşünce ve kanaat özgürlüğüne sahiptir. Ben hem de hiçbir yerde açıklamadığım düşün ve kanaatlerim nedeniyle suçlanıyorum. Benim düşüncelerimde teröre yer yok. Ben hakimim, kararlarımda cebir ve şiddet yok." görüşünü savundu.
Örgüt talimatıyla Danıştaya seçildiği suçlamasına değinen Karanfil, Anayasa'ya göre oluşmuş HSYK tarafından seçildiğini, oylamanın gizli yapıldığını söyledi. Karanfil, gerekli şartları taşıdığı için seçilmesinin kanuna uygun olduğunu, seçim sürecine hiçbir etkisinin bulunmadığını savundu.
Örgütün sivil yargı imamı olduğu belirtilen Yusuf Doğan ile telefonla görüşme yaptığının tespit edildiği hatırlatılan Karanfil, bu kişiyi tanımadığını ileri sürdü. Karanfil, Yusuf Doğan'ın eşinin, oğlunun gittiği dershanede rehber öğretmen olduğunu ve onunla görüştüklerini iddia etti.
Örgütün gizli haberleşme programı ByLock kullanmadığını, Bankasya'da hesabının bulunmadığını ifade eden Karanfil, tahliyesini istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Buna göre, sanığın tahliye talebi reddedilerek tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Sanık hakkında ifade veren eski HSYK üyesi İbrahim Okur, eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem ile eski Danıştay üyesi Vahit Bektaş'ın tanık olarak dinlenmesi, duruşmanın 7 Mayıs 2018'e bırakılması kararlaştırıldı.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ ALİ KAYA
23 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Yargıtay üyesi Ali Kaya, hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Kaya ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada, Yargıtay Savcısı, sanık hakkındaki iddianamenin özetini okudu.
İddianamede, Kaya'nın, örgütün gizli haberleşme programı ByLock kullandığı, FETÖ'nün HSYK'da etkin olduğu dönemde örgütün talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçilenler arasında bulunduğu, aynı şekilde YSK üyeliğine örgüt talimatıyla aday olarak seçildiği, kadrolaşma ve himmet toplanması gibi faaliyetlerin yürütüldüğü örgüt toplantılarına katıldığı, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, sıkı bir disiplinle amaçları doğrultusunda hareket ettiği belirtildi.
Daha sonra Mahkeme Başkanı Burhan Karaloğlu, sanığın, dosyaya sunduğu dilekçeyle kendisi ve heyetin iki üyesini çekilmeye davet ettiğini, aksi halde hakimin reddi talebinde bulunduğunu bildirdi.
Sanık Kaya'nın talebini tekrarladığını belirtmesi üzerine heyet, sanığın ileri sürdüğü hakimin reddi nedenlerinin yeterli gerekçeleri taşımadığı, duruşmayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle talebi reddetti.
Savunma yapıp yapmayacağı sorulan Kaya, hazırlanamadığını belirterek savunma yapmayacağını söyledi.
Sanık Kaya, cezaevi idari ve gözlem kurulu tarafından alınan karar uyarınca cezaevine ancak üç kitap sokulabildiğini, bunların değişimini eşya girişi sırasında yapabildiğini ve bu sürenin 45 günü bulduğunu savundu.
Bilgisayar kullanımı için haftada bir saat süre verildiğini, avukatlarının da müdafilikten çekildiğini aktaran Kaya, bugün davaya katılan avukatıyla yeni tanıştığını söyledi.
Sanık Kaya, savunmasını hazırlayabilmesi için kendisine süre verilmesi talebinde bulundu.
Daha sonra tahliye taleplerini dile getiren Kaya, delillerin toplandığını, tensiple istenen delillerin karartılmasının mümkün olmadığını öne sürdü.
Kaçma şüphesinin bulunmadığını, kaçacağına dair hiçbir somut delil olmadığını savunan Kaya, tutuklu bulunduğu süre de göz önünde bulundurularak tahliyesini istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Buna göre, sanığın tahliye talebi reddedilerek tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Sanığa savunmasını hazırlaması için süre verilmesi, duruşmanın 3 Mayıs'a bırakılması kararlaştırıldı.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ ÖNDER AYTAÇ
24 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, eski Yargıtay üyesi Önder Aytaç, hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Aytaç ile avukatı katıldı.
Duruşmada, Yargıtay Savcısı, sanık hakkındaki iddianamenin özetini okudu.
İddianamede, Aytaç'ın, örgütün çeşitli adlar altında düzenlenen toplantılarına katıldığı, FETÖ'nün HSYK'da etkin olduğu dönemde Yargıtay üyeliği seçimi için cemaat mensuplarının düzenlediği toplantılarda örgüt adına seçici olarak yer aldığı, örgütün talimatıyla Yargıtay üyeliğine seçilenler arasında bulunduğu belirtildi.
Sanığın, örgütün yargı ayağında üst konseyde yer aldığı ifade edilen iddianamede, yine örgüt talimatıyla YARSAV'a üye olarak girdiği, örgütün yöneticisi olduğu, sıkı bir disiplinle amaçları doğrultusunda hareket ettiği kaydedildi.
Savunma için söz verilen Aytaç, ilk olarak usul itirazlarını dile getirdi.
FETÖ'nün darbe girişimi sonrasında bir dizi kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarıldığını anlatan Aytaç, bu düzenlemelerle Yargıtay üyelerinin yargılanma yerinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu yerine "ilgili daire" olarak değiştirildiğini söyledi.
Aytaç, söz konusu düzenlemelerin halen kanunlaşmadığını, KHK ile kanunlarda kalıcı değişiklik yapılmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu öne sürdü.
Kimsenin kanunen tabi olmadığı makam önünde yargılanamayacağını savunan Aytaç, "Gözaltına alındığımda yargılama yetkisi Yargıtay Ceza Genel Kurulundaydı, KHK ile Anayasa'ya aykırı şekilde doğal hakim güvencem ihlal edilmiştir." ifadesini kullandı.
Sanık Aytaç, söz konusu düzenlemenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasını, dairenin görevsizlik kararı vererek, dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna göndermesini talep etti.
Soruşturma sürecinin de usule uygun yürütülmediği iddiasında bulunan Aytaç, yüksek yargı üyeleri için kanunda özel yargılama usulü öngörüldüğünü, bu kapsamda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hakkında soruşturma yürütmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürdü.
Hakkında suçüstü hükümlerinin uygulanamayacağını savunan Aytaç, "15 Temmuz darbe girişimini Düzce'de evimdeyken televizyondan gördüm. Ankara'ya döndüm ve evimde gözaltına alındım. Örgüt faaliyeti yürütürken yakalanmadım. Hakkımda nasıl suçüstü hükümleri uygulanabilir." savunmasını yaptı.
Önder Aytaç, bu nedenle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında yapılan tüm işlemlerin hukuka aykırı ve yok hükmünde sayılması gerektiğini öne sürdü.
Suçlamaları reddetti
Örgüt talimatıyla YARSAV'a üye olduğu suçlamasını reddeden Aytaç, bu iddianın somut bir delile dayanmadığını, o tarihte tek yargı derneği olduğu için YARSAV'a girdiğini savundu.
Eşinin adına kayıtlı hat ve telefonda ByLock tespit edildiğini anlatan Aytaç, daha önce akıllı telefon kullanmadıklarını, kızı için eve bir akıllı telefon aldığını söyledi. Bu telefonu eşinin ve kendisinin zaman zaman kullandığını aktaran Aytaç, kızının da telefondan internete girdiğini ve oyun oynadığını ifade etti. Bir süre sonra telefonu sadece eşinin kullandığını belirten Aytaç, buna karşın telefona ByLock yüklenmediğini ve kullanılmadığını ileri sürdü.
Aleyhine ifadelere değinen Aytaç, itirafçı beyanlarının manipülasyona açık olduğunu, bu nedenle somut delillerle desteklenmesi gerektiğini söyledi. İfadelerin baskı ve yasaya aykırı vaatlerle alındığı iddiasında bulunan Aytaç, delil olarak değerlendirilemeyeceğini savundu.
Yargıtaya üye seçimi ve iş bölümünde örgüt adına rol aldığı suçlamasını da kabul etmeyen Aytaç, ifadelerde belirtilen toplantılara katılmadığını, bu yöndeki beyanların gerçek dışı olduğunu iddia etti. Sanık Aytaç, Yargıtay üyeliğine de liyakati sayesinde seçildiğini ileri sürdü.
Sanık Önder Aytaç, "Ruhsatlı silahım dahi yok. Örgütün eylemlerine katılmadım. Meslek hayatım boyunca işimi yapmaya çalıştım ve hukukun dışına çıkmadım. Tahliyemi talep ediyorum." dedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Buna göre, sanığın tahliye talebi reddedilerek, tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Sanık hakkında ifade veren eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski HSYK üyeleri İbrahim Okur, Kerim Tosun ve Mustafa Kemal Özçelik ile eski Yargıtay üyesi İlhami Dal ve eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'in tanık olarak dinlenmesi, duruşmanın 2 Mayıs 2018'e bırakılması kararlaştırıldı.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ İRFAN DOĞAN
25 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, önceki celse oy çokluğuyla tahliye edildikten sonra itiraz üzerine tekrar tutuklanan eski Yargıtay üyesi İrfan Doğan yeniden hakim karşısına çıktı.
Duruşmada, Doğan hakkında ifade veren eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, eski HSYK üyesi Mustafa Kemal Özçelik, eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem ile eski Yargıtay Üyesi İlhami Dal tanık olarak dinlendi.
Dal ve Okur, tutuklu bulundukları cezaevinden duruşmaya bağlanırken, diğer tanıklar salonda hazır bulundu.
Duruşmada ilk olarak FETÖ üyeliği suçlamasıyla tutuksuz yargılanan eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem ifade verdi.
Erdem, Doğan'ı 2000'li yılların ortasında Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde görev yaptığı dönemden tanıdığını anlattı.
Doğan'ın Hatay'da baktığı bir dava nedeniyle şikayet edildiğini, bu nedenle HSYK tarafından başka bir kente gönderildiğini belirten Erdem, kendisiyle görüşmeye geldiğini, durumuna itiraz ettiğini söyledi.
Erdem, daha sonra Hatay Baro Başkanının da HSYK'ya gelerek Doğan'ın söz konusu davayı iyi yürüttüğünü, kararı beğenmeyenlerin şikayette bulunduğunu belirttiğini ve atamanın düzeltildiğini dile getirdi.
Doğan'ı Yargıtay Üyeliğine kimin önerdiğini hatırlamadığını ancak üyeliğini kendisinin de desteklediğini belirten Erdem, Yargıtay'a seçilene kadar Doğan'ın cemaat mensubiyeti hakkında bilgisi olmadığını ifade etti.
O dönem yaptıkları çalışmalarda Doğan'ın da cemaat mensuplarıyla hareket ettiğinin söylendiğini aktaran Erdem, bu nedenle bu yapıdan olanların mensubiyetlerini işlerine yansıtmaları yönündeki şikayetler üzerine başlattıkları çalışma kapsamında hazırladığı listeye Doğan'ı da yazdığını belirtti.
FETÖ üyeliğinden tutuklu iken itirafçı olarak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan eski HSYK üyesi Mustafa Kemal Özçelik de İrfan Doğan ile Samsun Ladik'te 7-8 ay birlikte çalıştığını aktardı.
Doğan ile ailece de görüştüklerini, bu görüşmelerinde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve cemaat hakkında konuşmalar da yapıldığını anlatan Özçelik, himmet verdikleri sohbet toplantılarında Doğan'ın bulunup bulunmadığını ise hatırlayamadığını kaydetti.
Tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile duruşmaya bağlanan eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur da Doğan'ın şahsı hakkında net bilgisinin olmadığını ancak cemaat mensupları tarafından seçilmesi istenen isimler arasında yer aldığını bildirdi.
Okur, 2010 referandumundan sonra Yargıtaya 160 yeni üye seçilmesinin planlandığını, eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici'nin yaptığı duyurunun ardından eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya'nın bir çalışma yaptıklarını belirterek kendilerini davet ettiğini anlattı. Okur, Kaya'nın evinde cemaat mensubu diğer HSYK üyeleri ve bazı Yargıtay üyeleri ile tetkik hakimlerinin de bulunduğunu belirtti.
Kaya'ya hazırladıkları listenin tamamının seçilmesinin mümkün olmadığını belirttiklerini ve getirilen listedeki sayıyı 80'e indirdiklerini ifade eden Okur, bu kişiler arasında İrfan Doğan'ın da bulunduğunu söyledi. İyi bir hakim olduğu için Doğan'ın seçilmesine karşı çıkmadığını belirten Okur, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in de seçilmesini desteklediğini kaydetti.
Tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile duruşmaya bağlanan eski Yargıtay üyesi İlhami Dal ise sanığı tanıdığını, cemaat mensubu olduğunu duyduğunu söyledi.
Bir soru üzerine Dal, yazlık evinde yaptıkları, Gaziantep, Hatay, Diyarbakır, Mersin, Tarsus bölgelerinden hakimlerin katıldığı ve kendilerine "Abiler sizi Yargıtaya üye seçecek" denilen toplantıya İrfan Doğan'ın katıldığını hatırlamadığını ifade etti.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Buna göre sanığın tahliye talebi reddedilerek tutukluluk halinin devamına, duruşmanın 20 Mart 2018'e bırakılmasına karar verildi.
YARGITAY ESKİ ÜYESİ HAKKI TORLAK
25 Ocak'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen duruşmada, önceki celse hazırlanamadığı için savunma yapmayan ve süre isteyen eski Yargıtay üyesi Hakkı Torlak, yeniden hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Torlak ve avukatı katıldı.
Savunma için söz verilen Torlak, usul itirazlarını dile getirdi.
Hakkında soruşturma yapma yetkisinin Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu olduğunu savunan Torlak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisi olmadığını, hakkında soruşturma yürütmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu öne sürdü.
Kanuni hakim ilkesi güvencesinin de ihlal edildiğini ileri süren Torlak, suçtan sonra suç ve suçluya yönelik mahkeme kurulamayacağını söyledi.
Torlak, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile yargı yerinin değiştirildiğini, suç tarihindeki düzenlemeye göre ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yargılama makamı olduğunu savundu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının suç üstü hükümlerine göre işlem yaptığını anlatan Torlak, bunun için suç teşkil eden bir faaliyette bulunurken yakalanması gerektiğini ancak kendi rızasıyla kolluk güçlerine teslim olduğunu, hakkında suçüstü hükümlerinin uygulanamayacağını iddia etti.
Dijital verilerin manipülasyona açık olduğunu, bunlara el konulduğunda imajlarının olay yerinde alınması gerektiğini ifade eden Torlak, buna karşın kendisiyle ilgili bu usule riayet edilmediğini, dijital verilerin imajlarının yokluğunda alındığını, bu nedenle dijital verilerden elde edilen hiçbir bulguyu kabul etmediğini belirtti.
Kendisi veya yakınlarının örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını öne süren Torlak, ayrıca bir verinin delil olabilmesi için kanuna uygun yollarla elde edilmesi gerektiğini, MİT'in istihbari verilerinin delil olamayacağını savundu.
Aleyhine verilen tanık ifadelerine de değinen Torlak, bu ifadeleri verenler hakkında aynı suçtan soruşturma yürütüldüğünü, bu kişilerin etkin pişmanlıktan yararlanmak için ifade verdiklerini, bu nedenle beyanları kabul etmediğini söyledi.
İddianamede, sivil imam olduğu belirtilen Yusuf Doğan ile çok sayıda görüşme yaptığının belirtildiğini aktaran Torlak, bu telefonu oğlunun kullandığını, bağlantının büyük bölümünün görüşme değil mesajlaşma olduğunu savundu.
Oğlunun, arkadaşının tavsiyesiyle özel kurs için Yusuf Doğan ile görüştüğünü, günlük çalışmasının da Doğan tarafından takip edildiğini anlatan Torlak, bu nedenle sınav notlarını Doğan'a gönderdiğini bildirdi.
Kendisinin ise Doğan'ı sadece dershaneye ödeme yapmaya gittiğinde birkaç kez gördüğünü savunan Torlak, bir eğitimci olarak tanıdığını, örgütsel yönünü bilmediğini ileri sürdü.
Torlak, Doğan'ın başkalarıyla yaptığı ByLock yazışmalarının kendisi aleyhine delil olamayacağını düşündüğünü ifade etti.
Söz konusu yazışmalarda, çocuğundan söz edilirken "5'lik" ifadesinin kullanıldığı anımsatılarak, bunun ne anlama geldiğini bilip bilmediği sorulan Torlak, önceden bilmediğini, iddianameden öğrendiğini savundu. Torlak, iddianameye göre bunun, hayatını yapılanmaya adamış örgüt mensubu anlamına geldiğini kaydetti.
Sanık avukatı Nigar Yılmaz da ifadenin 18 yaşındaki çocuğa yönelik söylendiğini, bu kapsamda değerlendirme yapılması gerektiğini dile getirdi.
Sivil imamla aynı yerlerden baz sinyali
Yargıtay Savcısı sanığa, "Doğan'ı sadece dershanede gördüğünüzü söylüyorsunuz ama belirttiğiniz adres dışında da telefonlarınız aynı yerlerden baz sinyali vermiş. Bu durumu nasıl açıklıyorsunuz?" sorusunu yöneltti. Sanık Torlak, herkesin kalabalık yerlerde tanımadığı kişilerle baz sinyali verebileceğini, Yusuf Doğan ile dershane dışında hiç görüşmediğini ileri sürdü.
Verilen molanın ardından mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Buna göre, sanığın tahliye talebi reddedilerek, tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Sanık hakkında ifade veren eski HSYK üyeleri İbrahim Okur, Kerim Tosun ve eski başsavcı Durdu Kavak'ın tanık olarak dinlenmesi, duruşmanın 8 Mayıs'a bırakılması kararlaştırıldı.
ESKİ ADALET BAKANLIĞI MÜSTEŞARININ DOSYASI YARGITAYA GİDECEK
Öte yandan eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'i "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) yöneticisi olmak" suçundan yargılayan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, dosyanın Yargıtayda görülmesi gerektiğine hükmederek verdiği "görevsizlik" kararına savcılığın itirazı reddedildi.
26 Ocak'taki gelişmeyle ilgili edinilen bilgiye göre, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Erdem'e, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliği dönemine ilişkin suçlamalar bulunduğu, kurul üyelerinin ise kanunen Yargıtayda yargılandığı gerekçesiyle "görevsizlik" kararı vererek, dosyanın görevli ve yetkili Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmesini kararlaştırmıştı.
Ancak duruşmaya çıkan Cumhuriyet Savcısı Murat Kaçan, "görevsizlik" kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karara üst mahkemede itirazda bulunmuştu.
Savcı Kaçan'ın itiraz yazısında, Erdem'e atılı suçun devam eden suçlardan olduğu ve suçun bittiği tarihte de Erdem'in müsteşar veya kurul üyesi sıfatı bulunmadığı kaydedilmişti. Bu nedenle yargılamanın özel bir usule tabi olmadığı ifade edilen yazıda, "görevsizlik" kararının kaldırılması ve yargılamanın Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesi gerektiği savunulmuştu.
Edinilen bilgiye göre, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Erdem'in eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi olması, kurul üyelerinin ise Yargıtayda yargılanması gerektiğine hükmederek, Savcı Kaçan'ın itirazını reddetti.
Birol Erdem'in dosyası bu durumda, Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilecek.
FETÖ SANIĞI ESKİ HSYK BAŞMÜFETTİŞİ TAHLİYE EDİLDİ
Benzer bir başka gelişme daha yaşandı. Eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) başmüfettişi İlhan Sarıyer, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği iddiasıyla tutuklu yargılandığı davada, adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.
23 Ocak'ta Ankara 18. Ağır Ceza mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katılan Sarıyer, FETÖ üyeliği iddiasını şiddetle reddettiğini söyledi.
Hakkında tutuklama kararı veren mahkemenin yetkisiz olduğunu, yargılamanın da 1. sınıf hakim olması nedeniyle Yargıtay'da yapılması gerektiğini savunan Sarıyer, aleyhinde hiçbir delil bulunmadığını, hakkındaki arama, gözaltı ve tutuklama kararlarının hukuksuz olduğunu öne sürdü.
Aleyhindeki tanık beyanlarını kabul etmeyen Sarıyer, tanıklardan birini tanımadığını, diğerinin ise FETÖ şüphelisi olduğunu ve etkin pişmanlıktan faydalanmak için adını söylediğini öne sürdü.
"Hiçbir suç işlemedim, vicdanım rahat." diyen sanık, tahliye ve beraat istedi.
Sarıyer'in avukatı da müvekkilinin suçsuz olduğunu öne sürerek tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Beyanların ardından görüşü sorulan duruşma savcısı, adli kontrol hükümlerinin yeterli olacağını belirterek sanığın tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmesini istedi.
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, davetiyeye rağmen duruşmaya katılmayan tanıkların zorla getirilmesine karar verdi. Sarıyer'in adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine hükmeden heyet, davayı 26 Nisan'a bıraktı.
Paralel yapı-Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, HSYK üyelerine açılan davalar
Paralel yapı-08 Ekim (2017) 'Ankara 77 sanık Yüksek Yargı Yapılanması' soruşturması/fezlekesi (Yargıtay)
(28 Ocak 2018, 12:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: