Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
20.01.2018 21:18 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
15.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, şehit yakınları ve gazilerle taraf avukatları katıldı.
Savunma yapan eski yarbay Özer Zeren, olay tarihine kadar Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı'nda Dönüşüm Yönetimi Şube Müdürü olarak görev yaptığını, meslek hayatı boyuncu FETÖ ve benzeri örgütlerle herhangi bir ilişkisi olmadığını savundu.
Zeren, 2014- 2015'te Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığında beraber çalıştığı eski Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Ömer Faruk Harmancık'ın kendisini aradığını, İstanbul'dan Ankara'ya geleceğini hafta sonu boyunca arabaya ihtiyacının olduğunu söylemesi üzerine araba kiraladığını ifade etti.
Kiraladığı araçla mesai arkadaşı eski yarbay Aydın Nevzat Özkan'ı alarak Harmancık'ın evine gittiğini anlatan Zeren, 'Harmancık amiral, bana arabayı hafta sonu kullanmaktan vazgeçtiğini söyledi. Akıncı'daki toplantıya gittikten sonra arabaya ihtiyacının kalmayacağını söyleyerek, kendisini Akıncı'ya bırakmamı istedi.' dedi.
Daha sonra üç kişiyle birlikte Akıncı Üssü'ne gittiklerini belirten Zeren, 'Saat 20.00 sıralarında nizamiyeden giriş yaptık. Biz üsse girdiğimizde herhangi bir tuhaflık yoktu. Ömer Faruk amirali bıraktıktan sonra ayrılmak istedim ancak kendisi 'Üsse giriş-çıkış yasaklandı. Siz şu odada bekleyin' diyerek bize bir oda gösterdi. Ben ve Aydın Nevzat Özkan, Harmancık'ın bize gösterdiği odaya geçtik. Bir süre sonra orada hareketlilik yaşanmaya başladı.' diye konuştu.
İlerleyen saatlerde Özkan ile içerideki kargaşadan istifade ederek, tel örgülerden atlayıp Akıncı Üssü'nden kaçtıklarını ileri süren Zeren, sabah saatlerine kadar tarlalardan yürüdüklerini ve gün aydınlanınca polis ekiplerine sığındıklarını iddia etti.
Gözaltına alındığında yanında dizüstü bilgisayar ve çok sayıda flaş disk bulunduğu hatırlatılan Zeren, mesaiyi bitiminde bir kafeye oturup orada doktora ödevini tamamlamak için yanına dizüstü bilgisayar aldığını savundu.
FETÖ'nün örgüt içi iletişimde kullandığı 'ByLock' programının telefonunda tespit edildiğine ilişkin iddiaları da reddeden Zeren, tahliye talebinde bulundu.
Eski yüzbaşı Nazif Baysal da olay tarihinde Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda CASA uçağı pilotu olarak görev yaptığını darbe teşebbüsünün yaşandığı gün filo komutanından aldığı emir doğrultusunda Korgeneral Hasan Küçükakyüz ve Hava Teknik Okullar Komutanı Tümgeneral Çulha ile eşlerini İstanbul'a götürdüğünü anlattı.
Baysal, CN235 tipi 132 kuyruk numaralı CASA uçağının birinci pilotu olarak İzmir Çiğli'den Atatürk Havalimanı'na generaller ve eşleriyle iniş yaptıktan sonra ikinci pilotuyla birlikte İstanbul'da gezdiklerini ifade etti.
Akşam saatlerinde İzmir'deki komutanı Beşir Kanat'ın kendisini arayarak, gizli bir görev için acilen Atatürk Havaalanı'na dönmesini emrettiğini öne süren Baysal, '2. pilotum Sefa Sefer Güleroğlu ile sabah geldiğimiz uçağın başına gittik. Biraz bekledikten sonra teçhizatlı askerler uçağa binmeye başladı. Ben de terörle mücadele harekatı görevi olduğunu düşündüm.' diye konuştu.
Uçağa bindikten sonra motor çalıştırmadığını, İzmir'deki komutanıyla telefonda konuştuğu esnada yanına albay Barbaros Akça'nın geldiğini ve acilen Akıncı Üssü'ne gitmesini emrettiğini ileri süren Baysal, kendisine emri sadece İzmir'deki komutanın verebileceğini Akça'ya ilettiğini bunun üzerine Akça'nın telefonu alarak İzmir'deki komutanıyla görüştükten sonra kalkış yaptıklarını kaydetti.
Darbe girişiminin yönetim merkezi olan Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı'na saat 00.10 civarında indiklerini uçakta bulunan mühimmat ve askeri personeli indirdikten sonra 143. Filo'ya geçtiğini anlatan Baysal, şunları söyledi:
'Üssü tanımadığım için uçak personelimle oturacak bir yer aradık. Bu esnada Öğretmenler Gazinosu olduğu söylenen yere girdik. Orada Akıncı'nın Üs komutanı Hakan Evrim'i yanında benim bağlı olduğum Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanı Tümgeneral Kubilay Selçuk gördüm. Yanlarındaki üçlü koltukta daha sonra sivil olduklarını öğrendiğim Kemal Batmaz, Nurettin Oruç ve Harun Biniş oturuyordu. Hatta Batmaz'ın kucağında dizüstü bilgisayar vardı. Biniş'in asker olmadığını oradayken uzun saçlarından anladım.'
Baysal, FETÖ ile irtibatı bulunmadığını, kendisini darbe girişiminde kullanmaya çalışan komutanlarından şikayetçi olduğunu bildirerek, tahliyesini talep etti.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
16.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, şehit yakınları ve gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Savunma yapan eski astsubay Murat Taşar, olay tarihinde Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda CASA uçağı teknisyeni olarak görev yaptığını, darbe teşebbüsünün yaşandığı sabah Adnan Menderes Havalimanından Korgeneral Hasan Küçükakyüz ve Hava Teknik Okullar Komutanı Tümgeneral Çulha'nın eşleriyle İstanbul Atatürk Havalimanı'na 'VİP uçuş' gerçekleştirdiklerini anlattı.
Taşar, CN235 tipi 132 kuyruk numaralı CASA uçağının birinci pilotu olarak İzmir Çiğli'den Atatürk Havalimanı'na iniş yaptıktan sonra uçuş ekibiyle İstanbul'da gezdiklerini belirtti.
Akşam saatlerinde yanındaki teknisyen arkadaşı Ramazan'a uçağın pilotundan gelen telefon üzerine Atatürk Havaalanı'na geri döndüklerini ifade eden Taşar, 'Uçağın başına gittik. Biraz bekledikten sonra teçhizatlı askerler uçağa binmeye başladı. Yanlarında içerisinde mühimmat ve silah olduğunu düşündüğüm sandıklarla birlikte geldiler. Bu ekiplerin yanında, konuşurken 'Barbaros albay' diye hitap ettikleri uçuş kıyafetli birisi vardı. Ben de terörle mücadele harekatı görevi olduğunu düşündüm.' diye konuştu.
Barbaros albayın, telefonla Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı 125. Filodan Mehmet Beşir Kanat'la konuştuğunu aktaran Taşar, bunun üzerine kalkış emrini Barbaros albayın birinci pilota ilettiğini duyduğunu aktardı.
Taşar, kalkıştan bir saat sonra indikleri Akıncı Üssü'nde yaşadıklarına ilişkin şunları anlattı:
'Havadayken askeri radarla temas kurulduğunu, güzergahın açık olduğunu duydum. Bu şekilde Akıncı Üssü'ne iniş yaptık. Uçaktan indirilen malzemenin nereye konulacağını Hakan Evrim planlıyordu. Kapıdan giriş yaptıktan sonra ilk girişte siviller ve üniformalı kişileri gördüm. Erlerin bulunduğu çay ocağına geçtik. Çay alıp Filo'nun arka tarafındaki banklara oturduk. Bankta çay içerken yan taraftaki bankta emniyetin ve Meclisin bombalandığının konuşulduğunu duydum. Uçak komutanımız Nazif Baysal'a 'Ne yapacağız?' diye sorduk. O da bana içerde sivillerin olduğunu, kimin ne iş yaptığını bilmediğimiz için isimliklerimizi çıkarmamızı söyledi.'
Taşar, 143. Filo'da dolaştığı esnada eski tümgeneral Kubilay Selçuk ile uzun saçlı sivil şahsı kapısı açık olan bir odada harita incelerken gördüğünü, sivil şahsın Selçuk'a TÜRKSAT ile ilgili bir şeyler anlattığını iddia etti.
Sabah saatlerinde bulundukları binadan çıkış yaparken kapının girişinde Akıncı Üs Komutanı eski tuğgeneral Hakan Evrim'in davanın sivil sanıklarıyla konuşmasına şahit olduğunu bildiren Taşar, 'Hakan Evrim'in de aralarında olduğu bir grup, gemi ile bir yerlere gitme planı yapıyorlardı. Aralarında sivil şahıslar da vardı. Hakan Evrim general, 'Video görüntülerini de silmemiz lazım' diye konuşuyordu.' ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın, çapraz sorgusunda, 'Evrim'in 'Video görüntülerini silin.' dediğinde yanında kimler vardı? sorusuna Taşar, 'O anda sivil ve askerler vardı yanında ama şu karacıydı şu havacıydı diyemem. Ama içerde gördüğüm siviller kesin vardı.' yanıtını verdi.
Duruşmada sanık eski üsteğmen Sefa Sefer Güleroğlu da üzerine atılı suçları reddederek, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
17.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, şehit yakınları, gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Savunma yapan eski üsteğmen Reşat Bora, o tarihte 212'nci Filo Komutanlığında CASA uçağı pilotu olarak görev yaptığını, darbe girişiminin yaşandığı gün dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve eşini İstanbul'a götüren uçağın birinci pilotu olduğunu ifade etti.
Komutanı İstanbul'a bırakıp dönecekken uçuş planının 'bir gün kalmalı' şeklinde değiştirildiğinin kendisine iletildiğini ileri süren Bora, İstanbul Atatürk Havalimanı'na iniş yaptıktan sonra İstanbul'da yaşayan ailesinin evine gittiğini anlattı.
Reşat Bora, ailesiyle zaman geçirdiği esnada saat 22.30 gibi Ünal'ın emir subayının kendisini arayarak, komutanın Sabiha Gökçen'den Ankara'ya dönme emri verdiğini ve bunun üzerine uçuş ekibiyle uçağa doğru hareket ettiklerini söyledi.
Havaalanına giderken cep telefonundan Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığını ve kalkışma haberlerini okuyunca filo komutanını arayarak, 'Biz bu uçuşu yaparsak suç işlemiş olur muyuz? Öyleyse uçmak istemiyorum.' dediğini ileri süren Bora, Filo Komutanının 'Hayır, sizin uçuşunuzda sorun yok' cevabı üzerine kalkış yaptıklarını iddia etti.
Atatürk Havalimanı'ndan Sabiha Gökçen Havalimanı'na geçtikten kısa süre sonra Orgeneral Abidin Ünal'ın helikopterden inerek sivil kıyafetli olarak korumalar eşliğinde uçağa bindiğini ifade eden Reşat Bora, komutanın VIP bölümüne geçip oturduğunu, o sırada koruma astsubayının yanına gelerek 'Akıncı'ya gideceğiz' dediğini söyledi.
Gerekli koordinasyonu sağlamak için uğraşırken Ünal'ın emir astsubayının gelerek 'Hemen kalkalım. Gecikmeyelim. Komutan acele etmemizi istiyor' dediğini aktaran Bora, 'Komutan neden Akıncı'ya gidiyor' diye sorduğunda ise emir astsubayının 'Şehirden uzak ve daha güvenli olduğu için komutan oraya gidiyor' dediğini ve bunun üzerine kule ile irtibata geçerek 01.10 gibi Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan kalkış yaptıklarını dile getirdi.
Reşat Bora, uçuş esnasında nerede olduğunu bilmediği bir bayan operatörün telsizden 'Uçakta VIP var mı' sorusu üzerine, soruyu korumaya yöneltince 'sakın bildirme' cevabını aldığını, bunun üzerine kendisinin de soruyu sorana söylemediğini ifade etti.
Sanık Bora, Akıncı Üssü'ne indiklerinde yaşadıklarına ilişkin ise şunları anlattı:
'Akıncı Üssü'ne indiğimizde uçağın yanına beyaz bir minibüs geldi. Uçuş tulumlu bir albayın komutanı karşıladığını gördüm. Abidin Ünal inerken uçuş ekibime 'Teşekkürler arkadaşlar' dedi. Biz de ekibimle kısa süre sonra dinlenebileceğimiz bir yer bulduk. Televizyondan olanları görünce dehşete düştüm. Saat 03.30 gibi Filo komutanımı arayıp, Etimesgut'a geri dönmeyi teklif ettim. O da havadaki uçakların bizim uçağı düşürebilme riskinden bahsetti. Bu yüzden sabaha kadar bulunduğumuz yerde bekledik.'
Sanığın çapraz sorgusunda bir avukatın 'Abidin Ünal uçaktayken darbecileri arayıp vazgeçirmeye çalıştığını duydunuz mu' sorusuna Reşat Bora, 'Alçak irtifada telefon çektiğini biliyorum, fakat benim bulunduğum kokpit itibarıyla arkadaki konuşmayı duymamız imkansız' diye cevap verdi.
Başka bir avukatın bugün Isparta'nın Yalvaç ilçesinde CASA tipi uçağının düştüğünü ve şehitlerin olduğunu kendisinin de bir CASA pilotu olduğunu hatırlatarak, 'CASA tipi uçaklar VİP yolcu taşımak için güvenli midir' sorusu üzerine Bora, CASA uçaklarında basınç sorunu olduğunu bildiğini, ancak taşınacak personeli yada malzemeyi sorgulama yetkisi olmadığını ifade etti. Bora, bunları anlatırken gözyaşlarını tutamadı.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Isparta'daki kazada hayatını kaybeden şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine de başsağlığı diledi.
Duruşmada savunma yapan eski üsteğmen Nail Sarıaltın da üzerine atılı suçları reddederek, tahliye talebinde bulundu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
18.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, şehit yakınları, gaziler ile taraf avukatları katıldı.
Savunma yapan sanık eski astsubay İsrafil Bedir, kabin hizmetleri astsubayı olduğunu belirterek, 15 Temmuz'da, o dönem Hava Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral Abidin Ünal'ı eşi ile İstanbul'a götüren uçakta görev yaptığını ifade etti.
Bedir, Ankara Etimesgut'tan kalkış yapıp İstanbul Atatürk Havalimanı'na iniş yaptıklarını dile getirerek, daha sonra Hava Harp Okulu misafirhanesinde istirahate çekildiklerini söyledi.
Uçağın Sabiha Gökçen Havalimanı'nda hazır edilmesinin istenmesinin ardından buraya gittiklerini anlatan Bedir, Ünal'ın helikopterle geldiğini ve koruma ekibiyle uçağa bindiğini bildirdi.
Bedir, uçağın hareket edeceğine dair, Etimesgut'ta görevli birine, komutanın gelmesine yönelik hazırlık yapılması için mesaj attığını belirtti. Bedir, uçağın Etimesgut'a ineceği yönünde bilgisi olduğunu, Akıncı'ya ineceğinden haberdar olmadığı için mesaj attığını savundu.
Kalkıştan bir süre sonra Ünal'ın yanına gidip yiyecek ya da içecek isteyip istemediğini sorduğunu ancak sadece su ikram ettiğini dile getiren Bedir, Akıncı'ya indikten sonra komutanı uğurladığını bildirdi.
Bedir, daha sonra kışlayı terk edip gitmeleri gerekirken uçak pilotunun ayrılmamaları gerektiğini ve komutanı bekleyeceklerini söylediğini, darbe girişimini de burada televizyondan öğrendiğini öne sürdü.
Üsteki bir atölyede beklediklerini ve darbe girişimine iştirak etmediklerini savunan Bedir, 16 Temmuz'da TAİ binalarında kaldıklarını, ifade vermelerinin iyi olacağının belirtilmesi üzerine 17 Temmuz'da bildiklerini anlatmak üzere savcılığa gittiklerini ancak tutuklandıklarını kaydetti.
Bedir, darbe girişimine katılmadığını, FETÖ ile de bir bağı olmadığını öne sürerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmada, aynı uçakta teknisyen olan sanık eski astsubay Faruk Yusufoğlu da savunma yaptı.
Savunmasında suçlamaları kabul etmeyen Yusufoğlu da tahliyesini ve beraatini istedi.
Duruşma yarına ertelendi.
19.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, avukatları, müştekiler ile gaziler ve şehit yakınları katıldı.
Mahkeme Başkanı Selfet Giray, daha önce verilen ara kararlar gereği dosyaya gönderilen bilgi ve belgeleri okudu. Bu esnada şehit ve gazi yakınları ile sanıklar arasında tartışma yaşandı.
Cumhuriyet savcısının görüşü
Sanık avukatlarının tahliyeye ilişkin taleplerinin alınmasının ardından Cumhuriyet Savcısı Gümüş, mütalaasını sundu.
Gümüş, Genelkurmay Çatı davasında da sanık olan Ahmet Özçetin, Akın Öztürk, Bilal Akyüz, Gökhan Şahin Sönmezateş, Hakan Evrim, Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, Murat Koçyiğit, Mustafa Barış Avıalan, Muzaffer Düzenli, Ömer Faruk Harmancık, Turgay Sökmen ve Adnan Arıkan hakkındaki dava dosyalarının tefriki ve Ankara 17'nci Ağır Ceza Mahkemesinin birleştirme talebinin kabulünü istedi.
Akıncı Üssü güvenlik kamera kayıtlarının orijinal olup olmadığı ve dış müdahaleye maruz kalıp kalmadıkları hususunda adli tıp kurumundan bilirkişi raporu aldırılmasını da isteyen Adnan Gümüş, kamu görevlisi asker sanıklar yönünden idari tahkikat raporlarının ilgili kuvvet komutanlıklarından istenmesini talep etti.
Kayseri Garnizon Komutanlığına müzekkere yazılarak, darbe girişiminin önlenmesinden sonra 12'nci Hava Ulaştırma Üs Komutanlığında malzeme, teçhizat, silah ve mühimmat sayımının yapılıp yapılmadığı, eksik malzeme olup olmadığı, özellikle Akıncı Üssü'ne gönderilen 'Gören' uçaklarına kalkıştan önce personel dışında bir malzeme yüklenip yüklenmediğinin sorulmasını da talep eden savcı, bir kısım sanıkların adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesini istedi.
Cumhuriyet savcısı Gümüş, savunmaları alınan tutuklu sanıklar Burhan Yaraç, İsmail Hakkı Özveren, Burcu Doğan, İbrahim Çalışkan, Metin Keleş, Yasin Çetin, İbrahim Yaman, Zafer Şinik, Sinan Sarı, Abdullah Bingöl, Mehmet Özkul, Ümit Özdemir, Faruk Yayabaş, Mehmet Ateş, Fatih Zeki Sungur, Nuri Özcan, Hüseyin Görgülü, Erdal Ertural, Mesut Üstüncan, Ali Kahrıman, Serkan Alkaç ve İsrafil Bedir'in delil durumu, suç vasfının değişme ihtimali göz önünde bulundurularak adli kontrol şartıyla tahliyesini, diğer tutuklulu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmedilmesini talep etti.
Savcı, iddianamede belirtilen şehit yakınları ve vekilleri, 'yaralama, mala zarar verme' suçu mağdur ve vekilleri, 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçu mağdur ve vekilleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, başbakanlık ve bakanlıklar, milletvekili ve bakanlar, siyasi parti ve temsilcileri, kamu kurum ve kuruluşları ile temsilcileri ve vekillerinin katılma taleplerinin kabulüne karar verilmesini mütalaa etti.
Mahkeme heyeti, savcının görüşünün ardından müzakereye çekildi.
MAHKEME BİRLEŞTİRME TALEBİNİ KABUL ETTİ
Karar için duruşmaya yaklaşık 2 saat ara veren mahkeme, aranın ardından kararını açıkladı. Mahkeme, Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Genel Kurmay Çatı davasında da sanık olan Ahmet Özçetin, Akın Öztürk, Bilal Akyüz, Gökhan Şahin Sönmezateş, Hakan Evrim, Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, Murat Koçyiğit, Mustafa Barış Avıalan, Muzaffer Düzenli, Ömer Faruk Harmancık, Turgay Sökmen ve Adnan Arıkan hakkındaki dava dosyalarının tefriki ve Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nin birleştirme talebinin kabulüne, Akıncı Üssü'ndeki kamera kayıtlarının üzerinde oynanıp oynanmadığı ve orjinal olup almadıklarının tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor istenmesine, dosya sanıkları yönünden mahkemeye yeniden Bylock listesi gönderilmesi için, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, katılma taleplerinin, sanık ve müştekilerin ifadesinin alınmasından sonra karara bağlanmasına karar verdi.
29 SANIK TAHLİYE EDİLDİ
Mahkeme, sanıklardan İsmail Hakkı Özveren, Burcu Doğan, İbrahim Çalışkan, Metin Keleş, Yasin Çetin, İbrahim Yılmaz, Zafer Şinik, Sinan Sarı, Cümali Ünal, Abdullah Bingöl, Aydın Uyan, Faruk Altınok, Ümit Özdemir, Raif Fakı, Ümit İnce, Fatih Zeki Sungur, Mehmet Ateş, Erdal Ertural, Nuri Özcan, Hüseyin Görgülü, Serkan Alkaç, Mesut Üstüncan, Ali Kahrıman, Mehmet Özkul, Faruk Yayabaş, Murat Taşan, Ramazan Aytekin, İsrafil Bilir ve Faruk Yusufoğlu'nun adli kontrol şartı ile tahliyesine karar verdi.
Duruşma 12 Şubat tarihine ertelendi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Mart (2017) 'Ankara 486 sanık Akıncı Hava Üssü Darbe Yap.' davası
(20 Ocak 2018, 21:07)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: