Mahkeme heyeti müdahillerin sanıklara soru sormasını kısıtladı. Ergenekoncular müdahil avukatları neden sevmiyor? Zira, çapraz sorguda beklenmedik sorular müdahillerden geliyor.
21 Aralık 2008 17:00 Ergenekon davasında mahkeme heyeti müdahillerin sanıklara soru sormasını kısıtladı. Ergenekoncular müdahil avukatları neden sevmiyor? Zira, çapraz sorguda beklenmedik sorular müdahillerden geliyor.
Müdahillerin sorduğu konunun kendisi ile ilgili olup olmadığı tüm delillerin toplanmasından sonra ortaya çıkabilir
Yeni ceza usulü kanununda özellikle çapraz sorgu ile maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Kanunun amacı bu iken dava uzun sürmesin diye müdahillerin soru sormasının kısıtlanması gerçeğin ortaya çıkmasını engelleyebilecek ve çok yanlış anlaşılabilecek bir karardır. Sanıkların tehditlerine yönlendirmelerine sessiz kalınırken müdahillerin yasaya uygun görev yapmalarını kısıtlamak, ´bu soru müvekkilinle ilgili değil´ demek baştan önyargı olacaktır. Çünkü müdahillerin sorduğu konunun kendisi ile ilgili olup olmadığı tüm delillerin toplanmasından sonra ortaya çıkabilir. Ayrıca, ceza muhakemesinin amacına uygun olarak suçun örgüt boyutunun ortaya çıkarılması için müdahiller sanıklara soru sorabilir. Yargılamanın kanunlara göre yapılması, adalete gölge düşebileceği izleniminin engellenmesi herhalde mahkeme heyetinin en başta gelen görevi olmalıdır.Sanıklar Türk Halkına örgütlü terör suçu uyguladıkları suçlamasıyla yargılanıyorlar. Bu itibarla mağdur olduklarını ifade eden çok sayıda kişinin davaya müdahil olma talebi normal karşılanmalıyken, sanıkların eylemlerinden doğrudan mağdur olmadıkları gerekçesiyle daha önce reddedilmişti. Buna ek olarak şimdi müdahillerin soru haklarının daha da kısıtlanması halkın zihninde soru işaretleri uyandırmayacak mı? Savunmada gizlenen ilişkilerin çapraz sorguda açığa çıkabildiği son duruşmalarda net şekilde belli olmuşken, üstelik de müdahillerin bu hakları yasayla belirlenmişken ve gerçeğin ortaya çıkmasına, tıpkı yasanın çıkarılış amacındaki gibi hizmet ediyorken bu hakkın kısıtlanması çok yanlış anlaşılmayacak mı?
Soru sınırlamasına hukukçulardan itiraz
Ergenekon terör örgütü davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin müdahil avukatların sorularına kısıtlama getirmesi hukukçuların tepkisine neden oldu. Ergenekon davasının 28. duruşmasında Köksal Şengün başkanlığındaki mahkeme heyeti önemli bir karara imza attı ve müdahil avukatların sorularına kısıtlama getirdi. Sanıklarına iddianame kapsamında örgüt faaliyetlerine ilişkin soru soran avukatların sadece müvekkillerinin zarar gördüğü eylemden dolayı ve zarar veren sanığa soru sormasına hükmedildi. Karara göre, müdahil Cumhuriyet Gazetesi avukatları ile örgütün eylemlerinden zarar gördüğü ileri sürülen Şebnem Korur Fincancı´nın vekilleri sadece zarar gördükleri suçtan soru sorabilecek.
Söz konusu karara hukukçular tepki gösterdi. Kültür Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bahri Öztürk, Ceza Muhakemesi Kanunu´na (CMK) göre örgütlü suçlarda müdahil ve avukatlarının suçu işleyen örgüt üyeleriyle birlikte örgüt liderlerine de soru sorabildiğini aktardı. Örgüt liderlerinin örgüt kapsamında işlenen bütün eylemlerden sorumlu olduğunu ifade etti. Müdahillerin TCK´nın 220. maddesi kapsamında yapılan yargılamada zarar gördüğü suçtan dolayı örgüt liderlerine soru sorabileceğini kaydetti. Maddi gerçeği ortaya çıkaracak her türlü sorunun sanıklara sorulabileceğini, bu konuda sınırlama getirilemeyeceğini anlattı.
Eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek ise yeni ceza usulü kanununda özellikle çapraz sorgu ile maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasının amaçlandığını ve müdahillerin olayların müphem kalmaması için soru yöneltebileceğini söyledi. Müdahil sayısının çokluğu durumunda yargılamanın hızlı olması için mahkemelerin bazen tedbir alabildiğini aktardı: Müdahillerin sorduğu konunun kendisi ile ilgili olup olmadığı tüm delillerin toplanmasından sonra ortaya çıkabilir. ´Bu soru müvekkilinle ilgili değil´ demek baştan önyargı olacaktır. Ayrıca, ceza muhakemesinin amacına uygun olarak suçun örgüt boyutunun ortaya çıkarılması için müdahiller sanıklara soru sorabilir.
Şebnem Fincancı´nın avukatı Ali Koç, sanıkların terör suçundan yargılandığını hatırlattı. Terörle Mücadele Kanunu´nun 1. maddesinde düzenlenen terör tanımı kapsamında terör örgütü lideri ve üyelerine iddianame kapsamında işlenen bütün suçlardan yargılama yapıldığını söyledi. Koç, Mahkeme başkanı dosyadaki delilleri sormuyor. Onları delillerin değerlendirilmesi bölümünde kullanacağını söylüyor. Ancak yargılamada böyle bir usul yok. Alınan kısıtlama kararı hukuka aykırı. dedi.
Savunmada gizlenen ilişkiler çapraz sorguda açığa çıkıyor
20 Ekim´de başlayan Ergenekon terör örgütü davası ikinci ayını doldurdu. 29 duruşmada, örgütün yöneticisi olmakla suçlanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün de aralarında bulunduğu 19 sanık savunmasını tamamladı. Sorgulamalarda dikkat çeken en önemli noktalardan biri, sanıkların birbirleriyle olan ilişkilerini gizlemeye çalışmaları oldu. Ortada bir örgüt veya suç bulunmadığını iddia eden sanıkların birbirleriyle irtibatlarını inkar etmesi soru işaretlerine yol açtı. Söz konusu isimlerin başında Veli Küçük geldi. Çapraz sorguda emekli Orgeneral Şener Eruygur´u tanımadığını söyleyen Küçük, ajandasındaki notların hatırlatılması üzerine, orduevinde Eruygur´la değil başkasıyla görüştüğünü ileri sürdü. Sanık Muammer Karabulut da, geçmişte basın açıklaması yapıp savunduğu Muzaffer Tekin´i tanımadı. Karabulut ayrıca, sanıklardan Sevgi Erenerol´la 2005 yılından beri tanıştığını söyleyince üye hakim Hasan Hüseyin Özese araya girdi: 2005´ten beri tanıdığın Erenerol´la telefonda 632 kez ne konuştunuz?
Silivri Cezaevi´nde devam eden Ergenekon davasının 1 numaralı sanığı Veli Küçük, aynı soruşturma kapsamında tutuklanan ADD Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur´u tanımadığını iddia etti. Savcının, sanık Küçük´ün ajandasında ´görüşülecek, görüşüldü, Fenerbahçe Orduevi´nde görüşme yapacağız´ şeklinde notlar olduğunu belirtmesi üzerine Küçük, Şener Eruygur´un eski jandarma genel komutanı olduğunu söyleyerek, Fenerbahçe Orduevi´ndeki yemekte Eruygur değil bir başkasıyla görüştüğünü ileri sürdü. Yazar Ergün Poyraz, 2007 Temmuz ayında gözaltındayken yapılan sorgusunda neredeyse her gün görüştüğü sanıklardan Muammer Karabulut´u tanımadığını söylemişti. Karabulut ise bir yazısında ´yakın arkadaşı Poyraz´ı Kandıra F tipi Cezaevi´nde ziyaret ettiğini´ anlatıyordu. Karabulut da çapraz sorgusunda Danıştay saldırısında azmettirici olmakla suçlanan sanık Muzaffer Tekin´i tanımadığını iddia etti. Oysa, Karabulut 26 Mayıs 2006´da Danıştay saldırısıyla ilgili gözaltına alınan Muzaffer Tekin için basın açıklaması yapmıştı. Karabulut, sanıklardan Sevgi Erenerol´la da 2005 yılından beri tanıştığını savundu.
Sevgi Erenerol da, sorgusunda savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in Devam eden Ergenekon soruşturması şüphelisi Neriman Aydın´la ne zaman, nasıl tanıştınız? sorusuna, 2-3 yıl önce tanıştım, Ankara´da. cevabını vermişti. Ancak, savcının 2003 yılında Neriman Aydın ve tutuklu şüpheli kardeşi Kemal Aydın´ı kiliseye toplantıya çağırmışsınız. açıklaması üzerine, Erenerol, Olabilir. karşılığını verdi. Erenerol, sanıklardan Kuvvai Milliye Derneği üyesi Hüseyin Görüm´ü de tanımadığını savundu. Savcılığın, Kilisedeki toplantılarda çekilmiş fotoğraflar var. demesi üzerine, Kiliseye gelen herkesi tanıyamam. şeklinde cevap verdi.
Müdahillerin varlığı neden önemli?
Ali Akkuş (Zaman): Silivri´de görülen duruşmalarda ilginç bir karara imza atıldı. Müdahil avukatların soru sormasına sınırlama getirildi. Çok sayıda başvuruya rağmen müdahillik taleplerinin sadece ikisini kabul eden mahkemenin, son kararı anlaşılır gibi değil.
Sanıkların eylemlerinden mağdur olanların, görülen davaya müdahil olma talebi evrensel hukukun gereği. Faili meçhuller başta olmak üzere terör ve şiddet eylemleri ile Türkiye´nin yakın tarihine damgasını vurmuş bir örgüt yargılanıyor. İddianameye göre, Ergenekon terör örgütü üyelerinin PKK, DHKP-C, Hizbullah gibi örgütlerle ciddi bağlantılar var. Bu örgütlerin kanlı eylemlerinden mağdur olanların gözü Silivri´deki davada. Sanıkların savcılar ve hakimler üzerinde baskı oluşturmak için her yolu denediğini görüyoruz. Örgütün yöneticisi olmakla suçlanan Doğu Perinçek, mahkeme başkanına ´korkma´ diyerek psikolojik baskı yaparken, Veli Küçük savcılara yönelik küçümseyici ifadeler kullanıyor. Bazı duruşmalarda öyle cümleler sarf edildi ki, soruşturma savcıları Silivri Cumhuriyet Savcılığı´na suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldı. Sanıkların sözlü saldırılarından etkilenmemek mümkün değil. Yargılananların çoğu mahkeme salonları konusunda uzman. Örneğin Veli Küçük. Şişli´de görülen bir davanın duruşma salonuna silahla girmesiyle meşhur. Kemal Kerinçsiz´in mahkeme önlerindeki eylemleri malum. ´Bir emrin var mı abi?´ diyen hakim arkadaşları var.
Ergenekoncular müdahil avukatları neden sevmiyor? Zira, çapraz sorguda beklenmedik sorular müdahillerden geliyor.
Ergenekoncular müdahil avukatları neden sevmiyor? Zira, çapraz sorguda beklenmedik sorular müdahillerden geliyor. Bunu iki örnekle anlatmak mümkün. Muzaffer Tekin, Ümraniye´deki bombaları ´süs malzemesi´ olarak savunmaya çalışıyordu. ´Cumhuriyet´e atılan bombalarla tapa numaraları aynı. Buna ne diyorsun?´ şeklindeki soru, Tekin´in bütün savunmasını çökertti. Tekin´in bu sorunun etkisini anlatmak için ´Aynı safta olduğumuz Cumhuriyet´in avukatlarından taarruz yedik´ demesi kayıtlara geçti. Veli Küçük, müdahil avukata ´bozguncu´ dedi. 3 bin lira ile geçinmeye çalıştığını anlatan Küçük, ´Madem parasız bir adamdın, ne işin var Cumhuriyet gazetesinin satışı için yapılan toplantıda?´ sorusu karşısında söyleyecek söz bulamadı. Müdahillerin sorusu, çaprazdan gelen bir vuruş gibiydi. Derin bağlantıları olan örgütü, yüzeysel bir yargılama ile çözmek mümkün değil. Mahkeme heyeti buna müsaade etmeyecektir. (Ali Akkuş / Zaman)
(21 Aralık 2008, 17:00)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: