Ankara'da, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında ÖKK'da darbeci general Semih Terzi'yi vuran Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili, 18 sanığın yargılandığı davaya tanıkların dinlenmesiyle devam edildi. Başka bir soruşturma kapsamında İstanbul'da tutuklu bulunan tanık Enis Gökhanoğlu, sanık Cihat İbrahim Yörük ile birlikte FETÖ'nün sohbet toplantılarına katıldığını itiraf etti.
06.01.2018 12:16 Ankara'da, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında ÖKK'da darbeci general Semih Terzi'yi vuran Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesiyle ilgili, 18 sanığın yargılandığı davaya tanıkların dinlenmesiyle devam edildi.
04.01.2018 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın 11. celsesine tutuklu sanıklar, taraf avukatları, müştekiler Hatice, Soner ve Savaş Halisdemir ile İsmail Oğuz katıldı.
Davanın bugünkü celsesi tutuklu sanık Ahmet Muhammet Demirci'nin çapraz sorgusuyla başladı. TBMM Avukatı Sinan Kılıçkaya'nın, 'Siz Diyarbakır'da havaalanına gelirken Başbakanın darbe açıklamasını duydunuz mu?' şeklindeki sorusuna Demirci, 'Başbakanın darbe ile ilgili bir söylemi olmadı. 'Ufak bir kalkışma var, her şey kontrol altında' dedi. Ankara'ya geldiğimizde de bunun ufak bir kalkışma olduğunu sanıyordum' cevabını verdi.
'Darbe olduğunu sabah 07.00'de anladım'
Kılıçkaya'nın, 'Darbe girişimi olduğunu ne zaman anladın' sorusuna Demirci, 'Ben sabah saat 07.00 sıralarında darbe olduğunu anladım' dedi.
Kılıçkaya, 'Mihrali Atmaca ile birlikte Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'e müdahale ederken ne diye gözaltına aldınız?' diye sordu. Demirci, 'Mihrali bana bir açıklama yapmadı. 'Bunlar hain, komutanımız Zekai Aksakallı'nın emri var, bunları derdest edeceğiz' dedi. Ben de emri sorgulamadım. Biz verilen emri yaparız. Herhangi bir sıkıntı varsa sorumluluk komutandadır. Ümit Bak ile Mehmet Ali Çelik bize direnmedi. Sadece 'arkadaşlar yanlış yapıyorsunuz, masanın üstünde emir var' dediler. Darbe ile ilgili gece hiçbir şey duymadım' diye yanıtladı.
'Yörük ile sohbetlere gidiyorduk'
Demirci'nin çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından FETÖ üyeliği kapsamında tutuklu bulunan ve İstanbul'dan SEGBİS ile duruşmaya bağlanan Enis G., tanık olarak verdiği ifadede tutuklu sanık eski Kıdemli Başçavuş Cihat İbrahim Yörük hakkında beyanlarda bulundu. Yörük ile askeri okulda tanıştığını anlatan Enis G., komando kursuna kadar 1 ya da 2 defa, komando kursundan sonra da 1 ya da 2 defa Yörük ile sohbetlere katıldığını söyledi. Mahkeme Başkanı Bayram Kantık, 'Sohbetlere hangi yıllarda ve nerede gidiyordunuz?' diye sordu. Enis G., '2011'de sınıf okulunda Ankara'daydık. Tam olarak adresi hatırlamıyorum ama Etimesgut'tu galiba. Ankara'da 1 ya da 2 defa sohbetlere katıldık. Komando kursuna gittiğimiz süreçte ise Antalya'da bir semtte sohbetlere gidiyorduk. Burada da 1 ya da 2 defa katılmışızdır sohbetlere' diye konuştu.
Kantık'ın, 'Sizi organize eden, sohbetlere çağıran birisi var mıydı?' şeklindeki sorusuna Enis G., 'Sohbete abi olarak gelen bir kişi vardı. Bize söylediği ismi Mehmet'ti. Kendisini böyle tanıttı. Sohbetlerde namaz kıldığımızı, kitap okuduğumuzu hatırlıyorum. Onun haricinde bir faaliyet olmadı. Onlara hiç himmet vermedim, himmet verildiğine de şahit olmadım' ifadelerini kullandı.
'Antalya'ya akrabalarıma çamaşırlarımı götürmek için gidiyordum'
Enis G.'nin ifadesinin tamamlanmasının ardından söz hakkı verilen sanık Yörük, tanığa bir sorusunun olmadığını söyledi. Tanık ile Ankara'daki askeri okul sürecinde tanıştığını söyleyen Yörük, 'Bu kişiyle bir organizasyonun içinde bulunmadım. Antalya'da akrabalarım vardı. Onlara çamaşırlarımı götürüyordum, yıkıyorlardı. Antalya'ya gitme sebebim buydu. Başka hiçbir sebebi yok' iddialarında bulundu.
'Halisdemir, Zekai Aksakallı'yı arayacağını söyledi'
Tanık olarak dinlenilen ÖKK personeli Ahmet Karaaslan, 15 Temmuz gecesi Okul Komutanlığı'nda nöbetçi astsubay olduğunu söyledi. İstanbul'da köprülerin kapatıldığı haberlerini görmesi üzerine Okul Komutanı Ömer Faruk Bozdemir'i arayıp bilgi verdiğini belirten Karaaslan, Bozdemir'in kendisinin araçla alınmasını istediğini ancak aracın kendisine verilmediğini kaydetti. Nöbetçi Subay Volkan Vural Bal ile karşılaştığını ifade eden Karaaslan, Bal'ın 'Olmaması gereken şeylerin olduğunu, gelmemesi gereken taburların Ankara'ya geldiğini söylediğini belirtti. Daha sonra Halisdemir ile karşılaştığını aktaran Karaaslan, Halisdemir'in olaylardan haberdar olmadığını, Zekai Aksakallı'yı arayacağını söylediğini ifade etti.
'Kendine mukayyet ol, bu gece farklı şeyler olacak'
Karaaslan, 'Akşam saatlerinde nizamiyeye sivil araçlarla gelenlerin olduğunu gördüm. Bir aracın içine baktığım da Ramazan'ı gördüm. Ramazan'a 'Ne yapıyorsun?' diye sorduğumda bana 'Kendine mukayyet ol, bu gece farklı şeyler olacak' dedi. Bu gelen personel okul personeliydi. Durumu okul komutanımız Ömer Faruk Bozdemir'e bildirdim. Bundan haberi olmadığını, kendi emriyle onların oraya gelmediğini, gelenlerin dost olarak değerlendirilmeyeceğini söyledi. Ondan sonra ben Okul Komutanlığında beklerken helikopter sesleri gelmeye başladı. Bir müddet sonra ambulans geçti. Durumu sormak için nöbetçi astsubayı aradım. Bir timin geldiğini, çatışma çıktığını, Ömer Halisdemir'in vurulduğunu söyledi' dedi.
'Zekai Paşa, Mihrali Atmaca'yı düşman olarak kabul edebileceğimi söyledi'
İlerleyen saatlerde davanın sanıklarından Mihrali Atmaca ile nizamiyede karşılaştıklarını aktaran Karaaslan, 'Kendisine teslim olmasını, ellerini kaldırmasını söyledim. O da gece bir boğuşma yaşadığını, omuzunun sakat olduğunu, kolunu kaldıramadığını söyledi. Zekai Paşa ile telefonla konuştuğumda bana Mihrali Atmaca'nın gelen ekipten olduğunu, onu da düşman olarak kabul edebileceğimi söyledi. Oğuz Tozak Paşa ise 'Mihrali düşman olarak algılanmayacak, silahını indir' diye bir şey söyledi bana. Daha sonra karargah katına geldik. Nizamiye girişinde sivil araçlarla gelen Serkan'ı falan elleri bağlı yerde otururken gördüm. Ondan sonra binanın arama taraması yapıldı' şeklinde konuştu.
Yaşananların bir darbe girişimi olduğunu 16 Temmuz, sabah saat 03.00 sıralarında anladığını öne süren Karaslan, 'Çünkü nizamiyedeki ekibi ilk gördüğümde olayın farklı bir şey olduğunu düşündüm, çünkü dışarıdan silahlı ekibin gelmesi normal değil. Ani reaksiyon timinin de dışarıya yollanması normal değil. Darbe girişimi olacağı aklıma gelmedi.' dedi.
Duruşmaya verilen öğle arasının ardından önce, darbe girişimi sırasında ÖKK'nin ele geçirilmesi eylemlerine ilişkin 68 sanık hakkında aynı mahkemede görülen davanın sanıklarından Mehmet Ali Çelik'in 'tanık' sıfatıyla ifadesi alındı.
Çelik, 15 Temmuz'da ÖKK Harekat Merkezinde vardiya amiri olduğunu, saat 19.00-20.00 civarında TSK Komuta Harekat Merkezinden Türkiye genelinde uçuşların iptaline dair telefon emri geldiğini anlattı. ÖKK'nin kurye uçağının kalkışı için saatin 20.00 olarak planlandığını, bu sebeple gelen emrin bu uçuşun da iptali anlamına geldiğini söyleyen Çelik, şunları kaydetti:
'Özel Hava Alay Komutanlığını, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Paşa'yı ve Özel Kuvvet Komutanlığı Harekat Merkezini arayarak, bilgi verdim. Yarım saat sonra tekrar aranarak, sadece kurye uçağı faaliyetlerinin serbest, helikopter ve jet uçağı faaliyetlerinin yasak olduğu bildirildi. Ben bu bilgiyi de aynı şekilde Zekai Paşa'ya ve ilgili personele bildirdim. Mesaj üzerine, yanlış hatırlamıyorsam saat 21.20 civarında uçuş için gerekli hazırlıklara başlandı. Faaliyetlere normal günlük nöbet silsilesi içinde devam ederken saat 21.39'da Genelkurmaydan hazırlık ve birlik ikaz mesajı geldi. Özetle, ülkede olağanüstü gelişmeler yaşandığı, terörle mücadele kapsamında emniyetin artırılacağı, Özel Kuvvetler birliklerinin intikali için hazırlıklara başlanması talimatıydı. Zekai Paşa'yı aradım, bilgi verdim. İlgili yerlere iletmemi, mesaj olarak da alt birliklere iletmemi istedi. Gerekli hazırlığı yaparak, yanlış hatırlamıyorsam saat 22.00 dolayında bu mesajı birliklere çektik. Telefonla da ilgili yerlere bilgi verdim.'
'Emirde birtakım görev değişiklikleri vardı'
Bu mesajı ilettiği yerlerin Diyarbakır, Kilis, Silopi ve İskenderun'daki birlikler olduğunu anlatan Çelik, Aksakallı'dan 21.55 civarında tekrar telefon aldığını kaydetti. Aksakallı'nın bu sırada dışarıda olduğunu, zira ekrandan cep telefonundan arandığını gördüğünü ifade eden Çelik, Aksakallı'nın, birlikte emniyet tedbirlerinin artırılması ve giriş çıkışın kapatılması yönünde emir verdiğini, bu emri nöbetçi amir olan Ümit Koçak'a da ilettiğini aktardı.
Aksakallı'nın, birliğe kimsenin alınmayacağı yönünde emir verdiğini bildiren Çelik, saat 22.10-22.15 sıralarında da TSK Komuta Harekat Merkezi'nden atamayla ilgili emir geldiğini söyledi ve şöyle devam etti:
'Emirde birtakım görev değişiklikleri vardı. Zekai Aksakallı'nın Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine görevlendirildiği, Semih Terzi'nin de ÖKK'ya vekalet edeceği ibaresi vardı. Bundan sonra Zekai Paşa'ya ulaşmaya çalıştım fakat telefonu sürekli meşguldü. Telefonuna ulaşıp ilettiğimde şu an durumun çok karışık olduğunu söyledi ve general lojmanları bölgesine kobra aracı ve ani reaksiyon timi gönderilmesi emri verdi. Bunun sorumluluğu Ümit Koçak'ındı. Hazırlıklara Koçak emrinde başlandı ve saat 22.45-22.50 civarında araçlar nizamiyeyi terk etti. Faaliyetler devam ederken saat 22.25'te Sıkıyönetim Direktifi geldi. 2 veya 3 sayfa ana metin ve 50-60 sayfa eklerden oluşuyordu. Biz, normal faaliyetlerimize devam ettik. Nizamiyeye giriş-çıkış kapalıydı, nizamiye bölgesi takviye edilmişti. Saat 23.20 dolaylarında bu sefer Zekai Paşa konutundan Harekat Merkezi'ni aradı. Gelen emirleri okumamızı istedi. Önce atamayla ilgili emri okudum. Semih Terzi'nin ÖKK'na vekalet edeceğini, kendisinin Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine verildiğini. Bu defa bana bağırmaya çağırmaya başladı. Ümit Bak albayı istedi. Onunla görüştükten sonra telefonu kapattılar. Saat 00.15'e kadar Zekai Paşa ile 3-4 telefon görüşmesi daha yaptım. Benden sıkıyönetim direktifinin ön sayfasını okumamı istedi. Emri kimin imzaladığını sordu. Ben daha cevap vermeden 'Partigöç mü imzalamış?' dedi. Sonra emir komutanın kendisinde olduğunu söyledi.'
Çelik, bir tarafta yazılı emir, diğer tarafta Aksakallı'nın sözü olduğunu, bunun kendisinde tereddüt oluşturduğunu ifade ederek, bunun üzerine saat 00.30 civarında Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezini aradığını aktardı.
Harekat Merkezi'nde telefonu açan albaya, 'Komutanım, emirler üzerinde tereddüt var. Durum nedir?' diye sorduğunu öne süren Çelik, konuştuğu kişinin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın görevinin başında olduğunu, emirlerde tereddüt olmayacağını söylediğini, bu görüşmenin sesini dışarıda verdiğini ve beraberindeki arkadaşlarının da duyduğunu savundu.
O sıralarda sanıklardan eski albay Ümit Bak'ın Semih Terzi ile görüştüğünü bildiren Mehmet Ali Çelik, Terzi'nin, kendisi ÖKK'ya gelene kadar birliğe kimsenin alınmaması yönündeki emrini Bak'a ilettiğini söyledi.
'Bak, bu emrin olduğunu söyledi. '(Terzi) Gelene kadar bekleyelim, gelince harekat tarzımıza bakarız' dedi' ifadesini kullanan Çelik, saat 02.20'ye kadar durumun devam ettiğini, ardından Semih Terzi ve sanıkların oluşturduğu timin uçakla Etimesgut'a indiğini, oradan da iki helikopterle Terzi ve beraberindekilerin ÖKK'ya geldiğini anlattı.
Bu sırada Harekat Merkezinde bulunduğunu bildiren Çelik, helikopterlerin inmesinden sonra 8-10 el silah sesi geldiğini ve hemen dışarı çıktığını kaydetti.
Çelik, 'Semih Terzi yerde yatıyordu. Kendisini icra subayının odasına taşıdık. Bir kişi tarafından Semih Terzi'nin öldürüldüğünü söylediler. Dışarı çıkıp, gidip baktığımızda Ömer Halisdemir'in ağır yaralı yerde yattığını gördüm. Semih Terzi helikopterle tahliye edildi. Ben de onu helikoptere taşıyan gruptaydım. Ambulans geldi gitti, diğer arkadaşın durumuna bakıldı. Saatin yaklaşık saat 02.45-02.50 olduğunu hatırlıyorum. Binanın içine girerek, kendi odama geçtim' diye konuştu.
'Yanlış taraftasınız'
Ardından sanıklardan Mihrali Atmaca ve beraberindeki bir asker tarafından derdest edildiğini, ellerinin bağlandığını, yanına sonra Ümit Bak'ın getirildiğini ve sabaha kadar beklediklerini anlatan Çelik, sabahleyin polislere teslim edildiklerini anlattı.
Çelik, Halisdemir'i gördüğünde ağır yaralı olduğunu, içeri girmesinin ardından iki el daha ateş sesi duyduğunu ancak Halisdemir'in şehit edilmesine tanık olmadığını ifade etti.
TBMM'nin avukatı Sinan Kılıçkaya, 'Kontrol Ümit Bak ve sizde. Nöbetçi amir de sizin talimatınızla hareket ediyor. İkinci helikopter de geliyor, hatta üç sivil araç geliyor, onlar da içeri alınıyor. 'Emri uyguladık' diyorsunuz, ama işinize gelenleri uyguluyorsunuz' ifadelerini kullandı.
Çelik ise 'Harekat Merkezi vardiya amiri olarak 'Şunu içeri al, bunu alma' diye nizamiye üzerinde etkim yok' iddiasında bulundu.
Milli Savunma Bakanlığının avukatı Yener Civelek'in, 'Şehidimiz yaralıyken, etkili eylemde bulunabilecek kapasitesi var mıydı?' sorusuna, 'Yoktu' karşılığını verdi.
Sanıklardan Mihrali Atmaca söz alarak, derdest ettikleri sırada Çelik'in kendisine, 'Yanlış taraftasınız' dediğini söyledi.
Çelik ise 'Yanlış taraftasın ifadesini kesinlikle kullanmadığını' öne sürdü.
Bunun üzerine Atmaca, '(Bunun hesabını vereceksiniz) demediniz mi? O sırada ben size sert çıkıştım, siz metanetle mi karşıladınız?' ifadelerini kullanırken, Çelik, 'yanlış yapıyorsun, emirlere itaat etmiyorsun' demiş olabileceğini ifade etti.
Duruşmada sanıklar tahliye talebinde bulunduğu sırada bir izleyici ayağa kalkarak, 'Bir sürü şehit, gazi var. Bu kadar milletin kanını kim aldı? Hepiniz suçsuz musunuz?' diye tepki gösterdi. Bu kişi duruşma düzenini bozduğu gerekçesiyle dışarı çıkartıldı.
'Darbenin önlenmesinde katkımız var'
Mahkeme heyeti, tanığın ardından sanıklar ve avukatlarının tahliyeye ilişkin taleplerini dinledi.
Sanıklardan Mihrali Atmaca, yıl yıla yakındır tutuklu bulunduğunu ve kendisine isnat edilen suçlamaların tamamının aydınlandığını savunarak, 'Nedim Şahin'in vurulması, ambulansın geri gönderilmesi ve Ömer Halisdemir'in şehit edilmesi konusunda karanlıkta kalan bir nokta yok. Adli tıpta merminin geliş açısı ve vücut içinde ilerlediği yola ilişkin kapsamlı bir rapor hazırlanmış. Şehidin benim tarafımdan vurulmadığının açık şekilde görüldüğü kanaatindeyim. Bizimle ilgili diğer davalarda da görüldüğü gibi darbenin önlenmesinde önemli katkımız var. Darbecileri temizleyen benim emir komutamdaki timdir. Akıncı davasında delil olarak gösterilen bir kağıt var. Sayın Başbakan ve MİT müsteşarına suikast yapacak personelin listesi var. Bunların hepsi özel harekatçı. Semih Terzi'nin öldürülmesi bunun önüne geçti. Darbenin komutasının yapılacağı özel harekatı canım pahasına aldım ve geri adım atmadım. Mahkeme heyetinden tahliyemi talep ediyorum. Aydınlanmamış bir konu kalmadı. 25 aylık kızım var, sadece iki ay görebildim. Suçsuzum.' dedi.
Diğer sanıklar da tahliye ve beraat talebinde bulundu.
ÖKK'da öldürülen Nedim Şahin'in eşi Ayşe Şahin vekili avukat Umut Boran Karakoç ise bir yıldır müvekkilinin eşinin kimin tarafından öldürüldüğünü anlamaya çalıştıklarını belirterek, 'Odada 4 kişi var, silahla belli. Müvekkilimin eşinin vücudundaki mermilerin balistik incelemesini talep ediyorum. Böylece mermilerin hangi silahtan çıktığı anlaşılacak.' diye konuştu.
Beyanların ardından mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, sanıkların tutukluluk halinin devamını istedi.
Mahkeme heyeti de sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmederek, davayı 19 Şubat'a bıraktı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-03 Eylül (2016) 'Ankara 18 sanık ÖKK Darbe Yapılanması' davası
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
(06 Ocak 2018, 12:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: