İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe teşebbüsünde Atatürk Havalimanı'nı işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 şüpheli asker hakkında iddianame hazırlandı. İddianamede, darbeci albaylar Serbülent Eken ve Ömer Korkut'un 15 Temmuz'da öğle saatlerinde keşif amaçlı Atatürk Havalimanı'na gittikleri kaydedildi. Darbecilerin halkın desteğiyle polisler tarafından gözaltına alındıkları, bu sırada bazı askerlerin Hava Harp Okulu'na kaçmaya çalışırken aprona giren vatandaşlara doğru ateş açılması sonucu Mahir Ayabak'ın şehit olduğu belirtildi. Şehit Zekeriya Bitmez'in ise darbeciler tarafından İstanbul üzerinde alçak uçuş yapan F16 savaş uçaklarının yarattığı sonik patlama ve oluşan basıncın etkisiyle yüksekten düşerek hayatını kaybettiği vurgulandı.
23.12.2017 16:41 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe teşebbüsünde Atatürk Havalimanı'nı işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 şüpheli asker hakkında iddianame hazırlandı.
22 Aralık'taki gelişmeye göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe teşebbüsünde Atatürk Havalimanı'nı işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 şüpheli asker hakkında 'Anayasa'yı ihlal', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 'örgüte üye olma' suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan 708 sayfalık iddianamede, şehitler Mahir Ayabak ve Zekeriya Bitmez 'maktul', 46 kişi 'mağdur' ve 129 kişi 'müşteki' sıfatıyla yer alırken, suçtan zarar görenler arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 65. Hükümet ve TBMM bulundu.
Tüm şüphelilerin 'Anayasa'yı ihlal', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 'örgüte üye olma' suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, bazı şüpheliler hakkında 'kasten öldürme', 'öldürmeye teşebbüs etme', 'kamu kurumu faaliyetini cebir veya tehdit kullanarak engellemek', 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma', 'hava ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma', 'konut dokunulmazlığı ihlali', 'silahla tehdit', 'kasten yaralama', 'mala zarar verme' suçlarından 15 yıl ila 1 kez ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları talep edildi.
Başsavcılıkça onaylanan iddianame, İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
'Hava sahasının kontrol altına alınması istendi'
İddianamede, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında darbeci askerler tarafından İstanbul'da uluslararası uçuşlara açık bulunan Sabiha Gökçen ve Atatürk havalimanlarının işgal edilmek istendiği anımsatılarak, Avrupa Yakası'ndaki Atatürk Havalimanı'nın işgal girişiminde 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'na bağlı birlikler ve Hava Harp Okulu'na bağlı bir grup askerin görev aldığı belirtildi.
Darbe girişimini planlayan askerler tarafından uluslararası hava alanları uçuşlara kapatılarak hem Türk vatandaşlarının yurt dışına çıkışlarını engellemek hem de ülke giriş çıkışlarını kontrol altına almak istendiği kaydedilen iddianamede, ayrıca uçuşların kontrol edildiği 'Smart Kule' diye tabir edilen kontrol kulesi de darbeci askerler tarafından zapt edilerek hava sahasının kontrol altına alınmasının istendiği vurgulandı.
İddianamede, işgal eylemini gerçekleştirmeye çalışan şüphelilerin 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndan çıkış yaptıkları anlatılarak, söz konusu tugayda yapılan darbe girişiminin planlandığı toplantılara katılan şüpheli eski Yarbay Serbülent Eken ve şüpheli eski Albay Ömer Korkut'un, Atatürk Havalimanı'nın işgalinden sorumlu olarak görevlendirildikleri belirtildi.
Şüpheliler Eken ve Korkut'un olay günü Atatürk Havalimanı'nda keşif yaptıkları, uçuşların kontrol edildiği kulenin nasıl kontrol altına alınacağı hakkında Hava Harp Okulu'nda görevli Albay Hüseyin Ergezen'den bilgi aldıkları anlatılan iddianamede, şüpheliler Eken ve Korkut'un komutasındaki ekibin, 4 tank, 5 geliştirilmiş zırhlı personel taşıyıcı (GZPT), 4 zırhlı muharebe aracı (ZMA), 1 askeri araç ve 1 askeri kamyonla Atatürk Havalimanı'nı işgal etmek için 22.04'te kışladan ayrıldıkları aktarıldı.
Bu aşamada şüpheli Albay Mustafa Kol'un da Topkule Kışlası'na geldiği ve 'ana darbe davası' sanığı eski Tugay Komutanı Mehmet Nail Yiğit'in emri ile bu ekibe dahil olduğu kaydedilen iddianamede, askeri birlikler Atatürk Havalimanı'na intikal ettikten sonra, eski Tabur Komutanı Kadir Yıldız'ın emriyle şüpheli Üsteğmen Mehmet Duman ve şüpheli Astsubay Ozan Candan'ın komutasındaki iki GZPT'nin, Çobançeşme Kavşağı'nda emniyet almaları ve E-5 kara yolunu trafik akışına İstanbul yönünde kapatmaları için hareket ettikleri anlatıldı.
Giriş kapılarına tank ve zırhlı araç
Şüpheli Duman'ın, komutasındaki GZPT'nin arızalanması sonucu şüpheli Ozan Candan ve ekibini bırakarak diğer GZPT ile Çobançeşme Kavşağı'ni intikal ettiği ve konumunu Tabur Komutanı Kadir Yıldız'a gönderdiği belirtilen iddianamede, Kadir Yıldız'ın 'E-5 trafiğini İstanbul yönüne kesin, trafiği yan yola yönlendirin, vatandaşları 'TSK yönetime el koymuştur, herkes evine gitsin.' diye ikaz edin.' şeklindeki emirlerine Duman'ın 'Anlaşıldı komutanım.' cevabını verdiği ve emirler doğrultusunda trafik kontrolüne başladığı kaydedildi.
Şüphelilerin Atatürk Havalimanı'na 22.44'te vardıkları, şüpheli Yarbay Serbülent Eken'in yönetimindeki diğer askeri birliklerin ise Atatürk Havalimanı'na intikal ederek A ve B kapılarını tuttukları anlatılan iddianamede, şüpheli Eken'in emirleri doğrultusunda A giriş kapısına iki zırhlı araç ve bir tank, B giriş kapısına iki tank ve zırhlı araçların diğerlerinin yerleştirildiği ve giriş çıkışların kontrol edilmeye başlandığı kaydedildi.
İddianamede, bu kapsamda havalimanından çıkışlara izin verildiği, havalimanına girişlerin ise yasaklandığı ifade edilerek, şüphelilerin Serbülent Eken ve Ömer Korkut'un havalimanında bulunan özel harekat polislerine ve diğer yetkililere sıkıyönetim ilan edildiğini ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime el koyduğunu bildirdikleri anlatıldı.
GÜNDÜZ KEŞİF, AKŞAM DARBE!
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan 708 sayfalık iddianamede, şehitlere, şüphelilerin yazışmalarına ve darbecilerin Atatürk Havalimanı'nda yaptığı keşfe yer verildi.
Hava Harp Okulu'ndan giden darbecilerin de iki gruba ayrıldıkları belirtilen iddianamede, eski Albay Yusuf Özdemir'in pasaport kontrol noktasına, Albay Barbaros Akça komutasındaki grubun da dış hatlar apron kısmına intikal ettiği belirtildi.
Şüphelilerin gelen yolcuları yere yatırarak üst araması yaptıkları anlatılan iddianamede, darbecilerin halkın desteğiyle polisler tarafından gözaltına alındıkları, bu sırada bazı askerlerin Hava Harp Okulu'na kaçmaya çalışırken aprona giren vatandaşlara doğru ateş açılması sonucu Mahir Ayabak'ın şehit olduğu belirtildi.
Şehit Zekeriya Bitmez'in ise darbeciler tarafından İstanbul üzerinde alçak uçuş yapan F16 savaş uçaklarının yarattığı sonik patlama ve oluşan basıncın etkisiyle yüksekten düşerek hayatını kaybettiği vurgulandı.
Keşif
İddianamede darbecilerin yaptıkları toplantılarda stratejik öneme haiz olan Atatürk Havalimanı'nı işgal etmeyi planladıkları ve bu konuda şüpheli eski Yarbay Serbülent Eken ve eski Albay Ömer Korkut'u görevlendirdikleri kaydedildi.
Bu iki şüphelinin 15 Temmuz'da öğle saatlerinde keşif amaçlı Atatürk Havalimanı'na gittikleri anlatılan iddianamede, şüphelilerin burada neleri kontrol almaları gerektiğini öğrendikleri kaydedildi.
İddianamede şüpheli eski Yarbay Serbülent Eken'in 'Öğlen saatlerinde Ömer Albay'ın sivil aracıyla Atatürk Havalimanı'na doğru kontrol amaçlı gittik. Amacımız, havalimanını ve güzergahı kontrol etmekti. 18.00 sıralarında da kule emniyetinden ne anlamamız gerektiğini sormak için gittim. Hava Harp Okulu'na Hüseyin Ergezen Albay'ın yanına gittik. Ergezen bize, uçakların bulunduğu tarafa araçla gitmemizi ve oranın emniyetini almamızı söyledi.' şeklindeki ifadesine de yer verildi.
Darbecilerin WhatsApp yazışmaları
Vatandaşın direnciyle karşılaşan darbecilerin geri çekilme konusunda birbirleriyle çelişkiye düştükleri kaydedilen iddianamede, darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanacağını anlayan Tugay Komutanı Mehmet Nail Yiğit'in geri çekilmeleri konusunda emir verdiği ancak Tugay Komutanı Yardımcısı Albay Yusuf Sarı'nın bu emre uymadığı aktarıldı.
'Yurtta Sulh Konseyi' isimli WhatsApp grubunda bir şüphelinin yazdığı, 'Tabur Komutanı geri çekil emri mi vermiş?' sorusuna, şüpheli Albay Yusuf Sarı'nın, '66. Tugay Komutanlığı'nı devraldım çekilmiyoruz. Allah yardımcınız olsun.' şeklinde cevap verdiği kaydedildi.
Darbecilerin Atatürk Havalimanı'nı işgali sırasında WhatsApp grubundaki diyalog şu şekilde gelişti:
G-4 Özkan: 'Havalimanı çıkıyor'
Şüpheli Albay Ömer Korkut: 'Havaalanı ana girişi ve b kapısı ok. İtaat var.'
Şüpheli Albay Mustafa Kol: 'Buradaki polisler iş birliği yapıyor'
....................: 'Atatürk havaalanında zırhlı araç var mı, yoksa ivedi gönderelim'
Şüpheli Kol: 'Atatürk havalimanı tamam. Havalimanına girişler yasaklandı. Çıkışlar serbest'
Şüpheli Korkut: 'Atatürk havalimanı kontrol kulelerine çıkılmak üzere. Sadece inişlere müsaade edilecek.'
Şüpheli Kol: 'Atatürk havalimanı kuledeyiz. İnişlere izin veriyoruz. Kalkışlar iptal. İnişlere izin vermiyorum. Teyit eder misiniz? Doğan 4.4 askeri uçak kalkmak için bekliyor. Atatürk'te. Kalkmaya izin vereyim mi?'
....................: 'Askeri uçak kalksın, inişlere izin verin komutanım'
Şüpheli Kol : 'Atatürk inişler serbest. Askeri uçak kalkıyor.'
Ömer Korkut: 'Havaalanı b kapısında gösteriye havaya atış yapılıyor.'
Ömer Korkut: 'Atatürk'te direniş var.'
Ömer Korkut: 'Takviye gerek'
Trafik kontrol merkezi iki kez Ankara ile el değiştirdi
İddianamede, darbe girişimi gecesi İstanbul'un hava trafik kontrolünün iki kez Ankara'yla el değiştirdiği anlatılırken, Atatürk Havalimanı Başmüdürlüğü Hava Trafik Kontrol Merkezi'nde Hava Trafik Kontrolörü olan Elvin Bahçecik 'tanık' olarak verdiği ifadesinde, şunları söyledi:
'Görev yerim hava kontrol kulesinin bulunduğu smart binasında ara katta bulunmaktadır. 23.45 sıralarında Kule Şefi Enver Yavuz beni aradı. Kuleye askerlerin geldiğini ve kalkışların durdurulduğunu söyledi. Durumu meydan amirine ilettim. Bir saat sonra tekrar kule şefi aradı. İç hat uçuşlarının kesildiğini yalnız dış hatların kabul edileceğini söyledi. Ben de 'Yakındaki uçakları alabilir miyiz?' diye sordum. 'Olmaz' dediler. Gelişleri İstanbul dışına yönlendirdim. Ankara ACC'ye (Türkiye Hava Trafik Kontrol Merkezi) haber verdim. 00.50 civarında smart binası önündeki halk kalabalığı çoğalınca hava trafiğini Ankara'ya devrettim. Bir müddet böyle bekledik. 02.10 civarında Ankara, hava sahasının karıştığını söyledi. Trafik kontrolünü geri devrettiler. Bu sefer 03.30 sıralarında havalimanında patlama sesi tarzında bir ses duyduk. Ancak bunun daha sonra jetlerin çıkarttığı sesler olduğunu anladık. Hava trafiğini bombalı saldırı olabilir gerekçesiyle tekrar Ankara'ya devrettik. 05.10'da durumun yatışması nedeniyle tekrar kontrolü Ankara'dan geri aldık.'
İŞGAL FOTOĞRAFLARI İDDİANAMEDE
FETÖ'nün Atatürk Havalimanı'nı işgal girişimi fotoğraflara yansıdı. Fotoğraflarda, kuledeki şüpheli askerlerin özel harekat ekiplerince etkisiz hale getirilmesi, Erdoğan'ın havalimanına girişi de var.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı Hava Kontrol Kulesini ele geçiren askerlerin, özel harekat ekiplerinin düzenlediği operasyonla etkisiz hale getirilmesi, güvenlik kamera görüntülerinden elde edilen fotoğraflara yansıdı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından hazırlanan iddianamede, darbe girişiminde Atatürk Havalimanı'nı işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesiyle ilgili detaylar anlatıldı.
İddianamede, havalimanındaki güvenlik kamera görüntülerinden elde edilen fotoğraflara yer verildi.
Buna göre, 15 Temmuz 2016'da askerlerin içinde bulunduğu araçların saat 00.40'ta Atatürk Havalimanı'nın giriş yoluna yöneldiği, 00.48'de bir tankın havalimanı bağlantı yolunu trafiğe kapattığı, sonrasında başka bir tank ve askeri araçların da buraya geldiği, 01.01'de de hareketlenen tankların giriş kapısına gittikleri görünüyor.
Havalimanının giriş kapısında askerlerin girmesiyle yaşanan hareketlilik ve askerlerin hava kontrol kulesini işgal girişimi fotoğraflara yansıyor.
Fotoğraflarda, havalimanı kontrol kulesi giriş kapısının önünde siyah bereli tankçılar ile kompozit başlıklı askerlerin birbirleriyle konuştukları, daha sonra da siyah bereli askerlerin ayrıldıkları görülüyor.
Şüphelilerden eski Albay Mustafa Kol ve bazı askerlerin 2 polis memuruyla turnikelerden geçerek kuleye girdiği, burada çalışan personelin kartıyla açtıkları kapıdan da kuleye çıktıkları yer alıyor.
Fotoğraflarda, şüpheli askerlerin saat 01.00'de kulenin kapısını kapattıkları ve dışarıya çıkmak isteyen kule personeline izin vermedikleri görülüyor. Kuledeki askerlerin saat 01.31.21 ve 01.33.31'de ellerinde silahlarıyla kapıya doğru siper alarak bekledikleri yer alıyor.
ÖZEL HAREKAT EKİPLERİNİN OPERASYONU
Olay günü saat 01.42.13'te kule kapısında bekleyen polislerin yanına özel harekat polisinin geldiği, 02.04.59'da şüpheli askerlere operasyon yapacak özel harekat polislerinin kuleye geldikleri kamera görüntülerine yansıyor. Polislerin saat 02.28'de kapıyı kırarak askerlerin bulunduğu alana girdikleri, şüpheli Yusuf Yenihayat'ın ise polislere silah doğrulttuğu görülüyor.
Merdivenlerden saat 02.30'da çalışanların bulunduğu alana kaçan askerlere, teslim olmaları yönünde konuşma yaptığı anlaşılıyor.
ŞÜPHELİLERİN ETKİSİZ HALE GETİRİLDİĞİ ANLAR
Sonrasında etkisiz hale getirilerek gözaltına alınan askerlerin sivil kıyafet giydirilerek kuleden çıkarılış görüntüleri güvenlik kameralarına yansıyor.
Görüntülerde ayrıca şüpheli Yusuf Özdemir ve beraberindeki askerlerin dış hatlar terminaline gittikleri ve pasaport kontrol noktasında polislerin başında bekledikleri yer alıyor.
Havalimanında aprona giren şüpheli askerlerin buradaki bazı yolculara konuşma yaptığı, bazı polislerin silahlarına el koyduğu, saat 02.03'te vatandaşların askerleri ikna ederek ve zorlayarak araçlarına bindirmeye çalıştığı görülüyor.
Söz konusu görüntülerde ayrıca iki helikopterin havalimanındaki hareketliliğine de yer veriliyor.
ERDOĞAN'IN İNİŞ ANI GÖRÜNTLERDE
Devlet Konukevi apron tarafında yer alan kamera görüntülerine ayrıca saat 03.45'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'ne gelişi ve vatandaşların Erdoğan'ı karşılaması yansıyor.
DETAYLAR
İddianemede savunmalarına yer verilen şüphelilerden eski albay Mustafa Kol, 15 Temmuz 2016'da saat 20.00 sıralarında rehberinde kayıtlı olmayan bir numaradan WhatsApp'tan 'İstanbul'da sıkıyönetim ilan edildi, Türk Silahlı Kuvvetleri sizi 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında takviye olarak görevlendirdi, acilen katılın' şeklinde bir mesaj aldığını öne sürdü.
Bunun üzerine kendi aracıyla Topkule Kışlasına hareket ettiğini anlatan Kol, 'Kışlaya kadar geldim. Makamında Tugay Komutanı Tuğgeneral Nail Yiğit'i gördüm. Bana havaalanını kontrol edecek birliğe görevlendirildiğimi, birliklerin hareket etmek üzere olduğunu, derhal katılarak ihtiyaç duyulan yerde takviyede bulunmamı söyledi.'
Kol, kışladan hareket ederek havalimanına doğru gittiklerini, birlik personeli tarafından zırhlı araçlarla havaalanı yolunun trafiğe kapatıldığını belirterek, şunları kaydetti:
'Diğer rütbelilerden birinden, kulenin kontrol edilmesi gerektiğini duydum. 'Ben bu işi yapabilirim' dedim. Ben kuleyi bilmiyordum. Girişte bulunan görevlilere 'TSK'nın havaalanı yönetimine el koyduğunu söyleyip bizi kuleye götürmesini' istedim. Askerlerle birlikte kuleye kadar gittik. Burada da TSK'nın havalimanı yönetimine el koyduğunu söyledim, uçuşları bizim talimatlara göre yapmaları gerektiğini, yönlendirmeleri gerektiğini söyledim. '
Şüpheli Kol, havalimanına giderken 'Yurtta Sulh' isimli bir WhatsApp gurubuna eklendiğini savunarak, gruba, 'kulenin kontrolünü ele aldığımı bildirip, ne yapmam gerektiğini' sorması üzerine, 'İnen uçaklara izin verin, kalkışları iptal edin' şeklince cevap aldığını söyledi.
Bu arada havaalanı ön tarafında kargaşa çıktığını öğrenmesi üzerine buraya gittiğini anlatan Kol, kalabalık halkla askerler arasında arbede yaşandığını söyledi.
Kol, orada bulunan Ömer Albay'a ne yapacaklarını sorduğunu ifade ederek, onun da 'Tugay Komutanından emir aldık, geri döneceğiz.' dediğini aktardı.
Bunun üzerine kuledeki personeli almak için tekrar kuleye hareket ederken, önlerini kesen sivil halkın kendilerine saldırdığını anlatan Kol, o sırada bayıldığını ve uyandığında polis ekiplerince gözaltına alındığını aktardı.
Darbeden bir gün önce atış talimi emri
Şüpheli Mehmet Duman da 66. Mekanize Piyade Tugayında takım komutanı olarak görev yaptığını anlatarak, 14 Temmuz 2016 perşembe günü kışla komutanı Kurmay Albay Yusuf Sari'nin tabur komutanlarını çağırdığını söyledi.
Bu toplantıdan 15.30'da geri dönen Gökhan üsteğmenin, Albayın kendilerine 'yarın atış yapmayan asker kalmayacak, yarın araçlı geçiş de yapılacak' şeklinde emir verdiğini aktaran Duman, savunmasında şunları kaydetti:
'Normalde birliğe katılan askerlere ikinci haftanın içinde atış talimi yaptırılıyordu, fakat verilen emir gereği yeni katılanlara bile atış talimi yaptırmak gerekiyordu. Araçlar için planlama yaptık, şoför sayısını arttırmaya çalıştık. Ertesi gün kendi bölüğümdeki ve vekaleten baktığım bölükteki atış talimi yapmayan 14 eri talim yapılacak yere götürdüm, atış talimi yapıyorduk, öğlene doğru Albay Yusuf Sari geldi, beni ve 2. bölük komutan vekili üsteğmen Bora Serhat Seçkin'i yanına çağırdı, 'bu atışı yapın, zırhlı araçlarla gelin, nöbet kulesinden atış görevi yapacaksınız' dedi, herhangi bir teşebbüsten veya tehditten bahsetmedi. Darbeye teşebbüs için hazırlık yapıldığından haberdar değildim. 15 Temmuz saat 13.00 gibi mesaiye başladık, talimat doğrultusunda beş tane GZPT diye tabir edilen askeri aracı hazır hale getirdik. Toplam 11-12 er vardı, bu sırada Albay Yusuf Sari geldi, bölük komutanımız Zübeyir Bayır'a 'neden sayınız az, tüm bölükteki askerleri toplayın ona göre eğitim yapın, araçların yakıtı da full olsun, bütün uçaksavarların fevri ayarlarını da yaptırın' dedi.'
Şüphelinin odasında havalimanı krokisi bulundu
Şüpheli Murat Eryılmaz da 15 Temmuz gecesi görevli olmadığını ancak daha doğuda görev yaptığı ve terör konusunda tecrübeli olduğu için gönüllü olarak kışladan çıkan birliklerle birlikte gittiğini söyledi.
Kendilerini bu işe sürükleyen kişinin Serbülent Eken olduğunu ifade eden Eryılmaz, çarşamba günü görevi Fatih Sönmez'e devretmesine rağmen, perşembe günü Eken'i görünce şaşırdıklarını anlattı.
Eryılmaz, savunmasında, Kurmay Yarbay Serbülent Eken ve Fatih Sönmez'in 15 Temmuz gecesi yapılacak darbeden haberdar olduğunu düşündüğünü dile getirerek, 'Hatta daha sonra Serbülent Eken'in odasında hava alanının değişik krokilerini, sıkı yönetim kanunu, mürettebat listesi olmak üzere bir kısım belgeleri bulduk, cüzdanından 1 adet 5 dolar çıktı, polise teslim ettik, biz giderken terör eylemi var dediler, silah kaybolduğunu söylediler, biz de polise destek olacağımızı zannederek gittik, yola çıktık, sonra olayın böyle olmadığını gördük.' ifadesini kullandı.
Serbülent Eken'in halkın karşısında durduğunu ve 2 el ateş ettiğini gördüğünü anlatan Eryılmaz, daha sonra emir komuta zincirini bozarak buradan ayrıldıklarını öne sürdü.
Olay yerinden ayrılırken 'buranın amiriyiz' deyip yanlarına gelen 2 kişiye 'burada darbe yapılıyormuş, ben hiçbir şeye müdahale etmedim, burayı terk ediyoruz' dediğini savunan Murat Eryılmaz, bu kişinin de kendisine 'Allah razı olsun, ben bu hususu raporumda belirteceğim.' dediğini aktardı.
'Şüpheli yarbaya 700 bin dolar zimmet çıkarıldı'
Halen görevde olduğunu anlatan Eryılmaz, darbeye ilişkin delillerin toplanması ve idari tahkikatlarda da görev yaptığını söyledi.
Eryılmaz, savunmasında, 'Şu anda bildiğim kadarıyla Serbülent Eken hakkında yaklaşık 700 bin dolar zimmet çıktı, kaybolan silahlar, kırılan, zarar gören malzemeler, yaklaşık olarak bu miktara denk gelmektedir.' ifadelerini kullandı.
CUMHURBAŞKANI KONUK EVİNDEYKEN SİLAHLI HELİKOPTERLER UÇUYORDU
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Atatürk Havalimanını işgal girişimine ilişkin hazırlanan ididanamede müşteki olarak yer alan Enver Yavuz, sabah 07.50'de bilgi dahilinde Eskişehir'den kalkan iki adet jetin havalimanına yaklaştığını anlatarak, bununla ilgili amirini aradığındaysa telefonu alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Hava sahasına giren dost jetler İstanbul hava sahasında kalsın ve bölgeyi terk etmesin' talimatı verdiğini kaydetti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökhan Yolasığmaz tarafından darbe teşebbüsünde Atatürk Havalimanını işgal girişiminde bulunulması ve burada çıkan olaylarda 2 kişinin şehit edilmesine ilişkin 95'i tutuklu 159 şüpheliyle ilgili hazırlanan 708 sayfalık iddianamenin detayları ortaya çıktı.
'Polis gelirse çatışma çıkacak, halk gelirse de topuklarına sıkacağız'
Müşteki ifadelerine de yer verilen iddianamede müştekilerden Enver Yavuz, Atatürk Havalimanı Kontrolör Şefi olarak görev yaptığını anlatarak, olay günü saat 23.35 sıralarında kuleye 2 polis 1 güvenlikçi ve 6-7 kadar askeri personel geldiğini söyledi.
Bunların arasında bulunan bir albayın 'Ülkemizin huzur ve refahı için ordu yönetime el koymuştur, görevleriniz su an itibarı ile bitmiştir' dediğini aktaran Yavuz, kulede bu şekilde beklerken başmüdürün kendisini arayarak, 'sakin olun, panik yapmayın' dediğini anlattı.
Yavuz, albayın bu sırada sürekli telefonla konuşarak talimat aldığını dile getirerek, şunları kaydetti:
'Saat 23.45 sıralarında yanımda olan bir asker bana yaklaşarak, 'Tüm uçak kalkışlarını durdur' dedi. Ben görevli arkadaşa kalkışları durdurmasını söyledikten sonra durumu hemen başmüdürümüze bilgi verdim. 23.55 sıralarında Albay ve kalan askerler kuleden ayrıldı 00.15 sularında ise 1 binbaşı, 1 astsubay başçavuş 30 yaşlarında rütbesi belli olmayan şahıs 2 er bir de askeri kamuflaj giymiş öğrenci girdi. Binbaşı dış hatlar hariç tüm iniş kalkışların durdurulmasını istedi. Saat 01.00 sıralarında halk bulunduğumuz kulenin önünde kalabalıklar oluşturmaya başladı. Binbaşı bizi masalarımızdan kaldırarak arka tarafta bulunan kulenin başka bir bölümüne yolladı. Orada bulunan askerlerine 'hazırlıklarınızı yapın çatışma çıkabilir.' dedi. Bunun üzerine orada bulunan askerler ve öğrenci dışındaki şahıslar silahlarını hazırladı. Bu arada binbaşı oradakilere 'polis gelirse çatışma çıkacak halk gelirse de topuklarına sıkacağız' dedi.'
Bu sırada kulenin içine giren polislerin kapıya gelerek kuledeki askerleri teslim olmaları konusunda ikna etmeye çalıştığını belirten Yavuz, 'Askerlerse ikna olmadı. Bir anda ortam gerildi. Saat 02.00 sıralarında askerler havaya 3 el ateş açtı. Saat 02.10 sıralarında ise oraya gelen polisler askerleri ikna etti ve askerler gelen polislere silahlarını teslim etti. Bu arada halk kuleye çıkmaya başladı, polislerse halkı durdurdu.'ifadelerini kullandı.
Yavuz, DHMİ Genel Müdür Yardımcısı Celal Özuğur'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağının geleceğini haber vererek pistin durumunu sorduğuna dikkati çekerek, bunun üzerine kontrol araçları göndererek pistin ve park yerinin kontrol etmesini sağladığını söyledi.
Erdoğan'ı taşıyan uçağın saat 03.18'de havalimanına indiğini dile getiren Yavuz, şöyle devam etti:
'Uçak inerken kuleyle normal prosedür dışında konuşma geçmedi. Saat 03.40 sıralarında 2 askeri jet geldi ve havalimanı üzerinde alçak uçuş yapmaya başladı ve saat 05.00 kadar bu şekilde uçmaya devam ettiler. Ses hızına çıktıkları anda ise sonik patlama dediğimiz bomba sesine benzeyen ve halkta büyük paniğe yol açan patlamalar yapıyorlardı.'
Konukevi üzerindeki tehditkar helikopter
Yavuz, bu saatlerde olan biten her şeyi müdürlerine bilgi verdiğini anlatarak, 'Saat 06.50'de ise Hava Harp Okulundan 2 adet helikopter kalktı ve ikisi de silahlıydı. Birincisi 05. pisti üzerinde beklerken diğeri havalimanı ve Devlet Konukevi üzerinde tehditkar bir şekilde silah göstererek uçmaya başladı. Bu sırada Sayın Cumhurbaşkanımız Devlet Konukevindeydi.' dedi.
Yavuz, bu helikopterlere acil durum frekansından tehlike yarattıklarını ve hemen buradan ayrılmaları yönünde anonslar yaptığını anlatarak, helikopterlerin saat 07.40'a kadar sürekli olarak iniş kalkış yapmaya devam ettiğini aktardı.
Cumhurbaşkanının kuleye talimatı
Sabah 07.50'de bilgi dahilinde Eskişehir'den kalkan iki adet jetin havalimanına yaklaştığını dile getiren Yavuz, şu beyanlarda bulundu:
'Bununla ilgili bilgi vermek üzere müdürlerimi aradığımda Sayın Cumhurbaşkanımız telefonu kendisi alarak bana 'Hava sahasına giren dost jetler İstanbul hava sahasında kalsın ve bölgeyi terk etmesin' talimatı verdi ben de bu talimatı ilgili birimlere aktardım. Bu andan sonra hiçbir olumsuzluk olmadı ve mesai saatimiz dolunca görevimizi devrettik ve oradan ayrıldık.'
'Cumhurbaşkanı gelip alnımdan öptü'
Müştekilerden Ahmet Onay da Devlet Konukevinin önünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı beklerken jetlerin gelmesiyle birlikte bir gürültü olduğunu anlatarak, patlama sandığı bu ses karşısında herkesin panikleyerek kaçışmaya başladığını ifade etti.
Bir izdiham durumu olmaması ve orada bulunan kadın ve çocukların yaralanmaması için konukevinin camlarını kırarak içeri girdiğini dile getiren Onay, 'İnsanların buraya sığınmalarını sağladım. Bu olaylar esnasında cam kırıkları kolumu, göğsümü ve bacağımı kesti. Daha sonra Cumhurbaşkanımız yanıma gelerek benim alnımdan öptü ve beni ambulansla hastaneye gönderdiler.' dedi.
'Türk vatandaşlarını ülkeye almayacaksın'
Tanık beyanlarına yer verilen iddianamede polis memuru Seyyit Ali Aslan, saat 01.00 sıralarında bir grup askerin bulunduğu pasaport kontrol kontuarına geldiğini ve silahlarını yolculara doğrulttuğunu anlatarak, bunun üzerine askerlere 'Silahlarınızı yolculara doğrultmayın, görmüyor musunuz korkuyorlar, ağlıyorlar' demesi üzerine askerlerden birinin 'Konuşmayacaksın, sadece yabancı vatandaşların girişini yapacaksın, Türk vatandaşı ülkeye almayacaksın' dediğini aktardı.
Bu askerlere 'Ne yapmaya çalışıyorsunuz' dediğinde askerin de 'Bizi birbirimize düşman etmeye çalışıyorlar. Ben de bilmiyorum' dediğini aktaran Aslan, daha sonra gelen rütbelilerin kontuarların arkasında konuştuğu askerlerin buradan ayrıldıklarını söyledi.
Tanık polis memuru Yusuf Sert de havalimanı ana yol kontrol noktasında tank ve askeri araçları gördüğünü belirterek, toplandıkları şube müdürlüğü bahçesinde müdürlerinin kendilerine söz konusu olayın darbe girişimi olduğu, silah bırakılmayacağı ve tüm personelin görev yerine dönerek halkla birlikte darbeye ve askere karşı üzerine düşen görevi yerine getireceği ve gerekmesi halinde askere karşı silah kullanılacağı talimatı verdiğini aktardı.
Komiser yardımcısı Kemal Bilgiç de televizyonlardan Boğaz köprülerinin tank ve askeri personel tarafından kapatıldığını ve Atatürk Havalimanına tank ile asker geldiği bilgisi üzerine evden saat 23.00 sıralarında çıkarak Atatürk Havalimanı ana yol kontrol noktasına geldiğini ifade etti.
Yapılan görüşme ve yoğun halk kitlesinin ana yol kontrol noktasına gelmesi ile birlikte buradaki tüm askeri araçlar ve askeri personelin ayrıldığını vurgulayan Bilgiç, 'Daha sonra kuleyi bir grup askerin ele geçirdiğini öğrenmemiz üzerine müdürlerimizin talimatı doğrultusunda birlikte hızlı bir şekilde vatandaş grubu ile hareket ettik. Kule önüne geldiğimizde yoğun halk grubu tarafından kule kapısı zorlanmaya başlandı. Bu sırada iki zırhlı askeri araç kule bölgesine geldi. Askeri araçları gören halk askeri araçlara saldırdı ve üzerine çıktı. Askeri araçlardan bir tanesi yoğun halk grubu karşısında ileri geri hareketler yaparak ve sayısını bilmediğim vatandaşlara çarparak Dış Hatlar Terminali geliş katı çıkış istikametine doğru gitti.' ifadelerini kullandı.
(23 Aralık 2017, 16:41)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: