İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, 6 general ve 17 subayın bulunduğu, 9'u firari 14'ü tutuklu 24 sanıklı İstanbul'daki 'ana darbe' davasına devam edildi. Tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verildi.
24.12.2017 13:06 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, 6 general ve 17 subayın bulunduğu, 9'u firari 14'ü tutuklu 24 sanıklı İstanbul'daki 'ana darbe' davasına devam edildi.
18.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmada ifade veren tanık Albay İbrahim Güler, olay tarihinde 3. Kolordu 23. Motorlu Piyade Tümen Komutanlığı Kurmay Başkan Vekili olduğunu söyledi.
Hasdal Kışlası'ndaki asıl işinin İstihbarat Şube Müdürlüğü olduğunu belirten Güler, 15 Temmuz'da Tümgeneral Kemal Başak'ı uğurladıktan sonra kışladan ayrıldığını ve evine gittiğini ifade etti.
Evindeyken ailesiyle sohbet ettiğini ve saat 22.00 sıralarında bir albay tarafından kendisine gelen telefonla darbe girişiminden haberdar olduğunu dile getiren Güler, 'Telefon konuşmasının ardından televizyonu açtım ve köprüdeki askerleri gördüm. Nöbetçi amiri aradım ve neler olduğunu sordum. 'Komutanım araştırıyoruz, durum çok karışık. Herhangi bir kimseye ulaşmış değiliz.' dedi. Bunun üzerine şoförümü çağırdım ve kışlaya gittim.' diye konuştu.
Güler, kışlaya gittiğinde nöbetçi amirin, eski Albay Müslüm Kaya'nın içeride olduğunu söylediğini belirtti.
Harekat Merkezi'ne gittiğini ve kendisine sıkıyönetim direktifi geldiğinin söylendiğini dile getiren Güler, 'Aldım direktifi okumaya başladım, 25-30 sayfaydı. Daha ilk sayfasında Meclis ve Hükümetin görevini yapmasını engellemeye yönelik bilgiler vardı. O sırada farkına varmadım ama daha sonra gördüm ki metni imzalayan şahıs yetkisi olmayan kişiydi. 'Bu metni bir yere gönderdiniz mi, yayınladınız mı?' diye sordum. Hiçbir yere göndermediklerini söylediler. Ben de hiçbir yere yollamamaları talimatını verdim.' ifadelerini kullandı.
Bölük komutanıyla görüştüğünü ve herkesin kışlaya gelmesi için emir verdiğini söyleyen Güler, bu sırada eski Albay Müslüm Kaya ile eski Üsteğmen Mustafa Kemal Kütahya'nın sıkıyönetim emrini istediklerini ama kendisinin 'Defol git, buradan emir çıkmaz.' dediğini belirtti.
Müslüm Kaya, Mustafa Kemal Kütahya ve eski Albay Nebi Gazneli'nin tam teçhizatlı ve silahlı bir şekilde çıkışı kontrol altına aldığını anlatan Güler, şöyle konuştu:
'Ben dışarı çıkmak istediğimde beni durdurdu. 'Ne oluyor Müslüm?' dedim. Müslüm de 'Burada emri ben veririm' dedi. 'Burada emirleri sen değil, tümen komutanı verir' dedim. 'Seni vururum' dedi. 'Vurursan vur işte karşındayım' dedim. Bunun üzerine bir el havaya ateş etti. 4-5 asker etrafımı sararak beni merdivenlerden aşağıya indirdi.'
Daha sonra eski Albay Kaya'ya yaptığı işin yanlış olduğunu söylediğini vurgulayan Güler, kendisine kışladan çıkmasını söylediğini bunun üzerine astsubay ve uzman çavuşla birlikte kışladan çıktıklarını, takip edilme ihtimaline karşı ara sokaklardan gittiklerini, daha sonra tümen komutanına ulaşarak, onun direktifleriyle birlik komutanları ve tabur komutanlarını arayıp birliklerine dönmelerini sağlamaya çalıştığını belirtti.
'Ordu yönetime el koymuştur, sen ve adamların teslim olun'
Duruşmada tanık olarak ifade veren Esenler İlçe Emniyet Müdürü Cihat Dağdeviren de 15 Temmuz akşamı 22.00-00.00 saatleri arasında genel asayiş uygulaması yaptıklarını ve bu sırada her perşembe günü yapılan asayiş toplantısından da tanıdığı 47. Motorize Piyade Alay (Metris Kışlası) Komutanı Kurmay Albay Sadık Cebeci'nin kendisini arayarak, 'Ordu yönetime el koymuştur, sen ve adamların teslim olun.' deyip telefonu yüzüne kapattığını söyledi.
İlçe emniyet müdürlüğüne yönelik herhangi bir müdahale yapılabileceğini düşündüğünü ve bu kapsamda, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'yu arayıp iş makinelerini istediğini, siyasi partilerin ilçe başkanlarını ve müftülüğü arayıp halkın ilçe müdürlüğünün önüne gelmesini istediğini belirtti.
Etraftaki kapıların da zillerine basarak insanları emniyet müdürlüğünün önüne davet ettiğini anlatan Dağdeviren, 'Saat 23.00'ten sonra vatandaşlar, ilçe emniyet müdürlüğü önünde toplanmaya başladı. O sırada halka megafonla hitap ettim ve 'Ordu içerisindeki bir kısım FETÖ'ye ait kişilerin teşebbüsü olduğunu ama hep birlikte direnerek bunu bertaraf edeceğimizi' söyledim. O sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın havalimanına geleceğinin öğrenilmesi üzerine bir kısım vatandaş ilçe emniyet müdürlüğü önünde dururken bir kısım vatandaş ise havalimanına gitmek için Birlik Köprüsü üzerine yürümeye başladı.' şeklinde konuştu.
Dağdeviren, telsizden 66. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Topkule Kışlası'nda olaylar olduğunu duyduğunu ve bunun üzerine oraya gittiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
'Orada araçların bariyer yaparak yolu kapattığı, içeride çatışma olduğu söylendi. İçeriye doğru siperdeki askerler, 'dost askeriz' dediler. Siperde onların yanına uzandım. Daha sonra Başakşehir İlçe Emniyet Müdürü Levent Binici geldi. Bir zırhlı araca ben, diğer zırhlı araca da Levent Binici bindi ve içeriye girdik. İçeri girince çok fazla ateşe maruz kaldık. İçerideki yaralıları gördük ama çok fazla ateş olduğu için yaralıları alamadık. İkinci girişimizde üç yaralı polis memurunu aldık ve dışarıdaki ambulansa verdik. Daha sonra içerideki şehidi de aldık.'
Daha sonra olay tarihinde Tümen Komutanı olan Tümgeneral Kemal Başak'ın kışlaya geldiğini ve Sadık Cebeci'nin Başak'a telefonla teslim olacağını söylediğini anlatan Dağdeviren, 'Sadık Cebeci, elleri havada, atletle, tişörtü de boynuna asmış bir şekilde dışarı geldi. Daha sonra onu gözaltına alıp zırhlı araca bindirerek Vatan'daki Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne gönderdim. Gözaltına alırken beni tehdit etmesi için kendisine kimin emir verdiğini sordum. Bir binbaşıdan emir aldığını söyleyince alt rütbeli birisinden emir almanın mantığa aykırı olduğunu söyledim, bana 'Böyle oldu' dedi.' diye konuştu.
Duruşma diğer tanıkların dinlenmesi için yarına ertelendi.
19.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmaya, 12 tutuklu sanık, bir tutuksuz sanık ile müşteki ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmaya, tanık ifadeleriyle devam edildi. Tanık olarak dinlenen Yüzbaşı Onur Karan, olay tarihinde üsteğmen olarak Maltepe 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda 2. Bölük Komutanı olduğunu söyledi.
Binbaşı Tolga Kapucu'nun izne gittiğini, eski Kurmay Yarbay Fatih Karakaya'nın 14 Temmuz'da kışlada toplantı yaptığını ve toplantıda, Genelkurmay tarafından mühimmat yüklemeyle ilgili denetleme olacağını, ayrıca İstanbul genelinde çok büyük terör eyleminin beklendiğini söylediğini anlatan Karan, cuma günü eski Kurmay Yarbay Karakaya'nın, terör saldırısından bahsederek 'Size dün söylemiş olduğum şey gerçekleşiyor. Herkes belirlenen kontrol noktasına gidecek.' dediğini kaydetti.
Akşam saatlerinde terör eylemi gerçekleşeceğinin söylendiğini, Üsteğmen Seçkin Sönmez komutasındaki iki tank ve kendi komutasındaki iki tane Zırhlı Muharebe Aracı (ZMA) ile kışladan çıkıp E-5 Karayolundan İstanbul'a geliş istikametini kapatıp çıkış kısmının açık bırakılması emrinin verildiğini ve hazırlık çalışmalarını Fatih Karakaya'nın hızlandırmaya çalıştığını ifade eden Karan, 'Tank taburunun o sırada toparlandığını gördük. Personel, tanklara mühimmat yüklüyordu, araçları hazırlıyorlardı. (Yarbay) Şakir Çınar, burada bir konuşma yaptı. 'Bugün tarihi bir gün. Genelkurmay emriyle ordu ülkeye el koymuştur. Sıkıyönetim ilan edildi. Atatürk ilke ve inkılaplarını yerine getireceğiz. Bu emirlere uymayanları bizzat ben vuracağım.' dedi. Bunun üzerine Tolga Binbaşı'yı aradım.' diye konuştu.
Yaşanan olayları Binbaşı Tolga Kapucu'ya haber verdiğini ve binbaşının da 'Sen ne olursa olsun dışarı çıkma, ben sana haber vereceğim.' dediğini kaydeden Karan, Üsteğmen Seçkin Sönmez'e trafiği kapatma emrini kimin verdiğini sorduğunu ve eski Kurmay Albay Mehmet Kapan'ın verdiğini söylemesi üzerine telefonla tekrar albayı arattırarak hoparlörü açık bir şekilde emri duyduğunu belirtti.
Tank ve ZMA araçlarını nizamiyeden çıkarmadıklarını ve orada beklediklerini anlatan Yüzbaşı Karan, nizamiyede yabancı yüzbaşı, binbaşı, albay gördüğünü, bunların daha sonra akademiden gelen personel olduklarını öğrendiğini ve bu kişileri sabah tutukladıklarını aktardı.
Kapucu'nun kendisini aradığını ve dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'ın açıklama yaptığını, askerlerin silahlarını almasını, bir yere kilitlemesini ve nizamiyeye gelecek olan Kurmay Albay Hançeri Sayat'ın emrine girmesini söylediğini ifade eden Karan, 'Bu sırada nizamiyeye 14 tank ve on fırtına obüsü geldi. Arka arkaya dizildiler. Bizim iki tank ve iki ZMA aracı orada olduğu için dışarı çıkamadılar. Fatih Karakaya, nizamiyeye geldi ve neden dışarı çıkmadığımızı sordu. Ben de biraz abartarak dışarıda yüz binlerce insan var, dışarı çıkamayacağımızı söyledim. Bunun üzerine, 'havaya ateş et, insanların üzerine sür, kararlılığını göster' dedi. Ben de dışarı çıkmayacağımı söyledim. Bu arada Fatih Karakaya ile birisinin odada görüşmek istediğini söylediler. O görüşmeye giderken bana 'bu emirlere uymadığın için sabah seninle görüşeceğiz' dedi.' şeklinde konuştu.
Eski Yüzbaşı Necati Soner Tutmak'ın tugay komutanının emri olduğunu söyleyerek, 'Yarbay Refai Eciroğulları, Kurmay Albay Erkan Olgay ve Kurmay Albay Hançeri Sayat'ın kışlaya gelirse içeri alınmayacağını, direnirlerse tutuklanacaklarını ve gerekirse vurulacaklarını' dediğini anlatan Karan, Kurmay Albay Erkan Olgay'ı içeri aldığını, bütün personeli içtimaya topladığını, herkesin silahlarını teslim aldığını daha sonra gelen Yarbay Refai Eciroğulları ve Kurmay Albay Hançeri Sayat'ı da içeri aldığını ve girişime katılan askerleri tutukladıklarını vurguladı.
'Ordu komutanıyla konuşmasına rağmen üsteğmen çok tereddütlüydü'
Tanık Albay Fatih Akpınar, 15 Temmuz'da evindeyken darbe girişiminden haberdar olduğunu, Selimiye Kışlası'na doğru yola çıktığını ama şu an tutuklu olan eski Yüzbaşı Yavuz Dede'nin kendisini kışlaya almayacağını söylediğini anlattı.
Fenerbahçe Orduevi'nden sorumlu olan Albay İbrahim Cem Gültekin'i aradığını, Gültekin'in orduevinin kapısında dört Zırhlı Personel Taşıyıcı (ZPT) aracı olduğunu, kendi aracını yolun karşısına park edip orduevine gelmesini söylediğini aktaran Akpınar, 'Sahil yolundan Fenerbahçe Orduevi'ne gittim. Aracımı yolun karşısına park edip orduevine girerken ZPT'lerden sorumlu üsteğmen (Kayhan Korkmaz) bana kimlik kartımı sordu. Kimliğimi göstermem üzerine içerideki askerlere de kimliğimi göstermemi söyledi. Daha sonra Cem Albay'ın odasına gittim.' dedi.
Albay Gültekin'in bir helikopter pistine gittiğini, bir odaya geldiğini ifade eden Akpınar, eski Tuğgeneral Eyyüp Gürler'in 1. Ordu Komutanlığı'nı ele geçirdiğini öğrendiğini, ordu komutanının aradığını, kapıdaki üsteğmenin yanlış yaptığını ve ikna etmeye çalıştıklarını, ordu komutanının üsteğmenle telefonla konuştuğunu ancak buna rağmen üsteğmenin çok tereddütlü olduğunu ve telefonla birileriyle konuştuğunu belirtti.
Üsteğmenle Selimiye Kışlası'na gitmeyi düşündüklerini ama Albay İbrahim Cem Gültekin'in 'Üsteğmene güven olmaz, yolda seni vurabilir' uyarısı üzerine o sırada kışlaya gitmediklerini aktaran Akpınar, sabah saatlerinde Tümgeneral Yavuz Türkgenci ile kışlaya müdahale ettiklerini ve daha sonra kışlanın güvenliğini aldıklarını kaydetti.
Duruşma, diğer tanıkların dinlenmesi için yarına ertelendi.
20.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmaya, eski 1. Ordu Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyyüp Gürler, eski 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu ve eski 1. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Yüksel Durak'ın da aralarında bulunduğu 12 tutuklu sanık ile tek tutuksuz sanık eski 3. Kolordu Komutanı Erdal Öztürk katıldı.
Müşteki ve taraf avukatlarının da hazır bulunduğu, izleyicilerin de takip ettiği duruşma, tanıkların ifade vermeleriyle devam etti.
Davada ifade veren eski Hava Teknik Okulları Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural, darbe gecesinde tanık olduğu anları anlattı.
Darbe girişimi gecesi tanık Moda Deniz Kulübü'nde düğünde olduğunu, saat 20.00-22.00 civarında generallerin olduğu masada bir hareketlenme yaşandığını söyleyen Cural, “O sırada MAK timleri geldi. Generalleri alarak fuaye kısmına götürdüler, kelepçeleyip yüz üstü yere yatırdıkları' dedi.
DARBE YAPTIK GENELKURMAY BAŞKANI DESTEKLİYOR
Daha sonra beş altı kişi bir odaya alındıklarını ifade eden Cural şunları anlattı: “Saat 03.00 gibi Fethi Alpay, bir MAK askeri ile birlikte yüzü solgun ve kelepçeli bir şekilde odaya geldi. MAK askeri, Fethi Alpay'ın kelepçesini açtı ve daha sonra odanın dışında bekleyen diğer MAK askerlere emrederek bizim de kelepçelerimizi açmasını söyledi. MAK askerleri dışarı çıktı. Bu sırada içeride silahlı kimse yoktu. Fethi Alpay, 'Biz bir grup asker olarak darbe yaptık. Genelkurmay Başkanı da bizi destekliyor. Dolayısıyla siz var mısınız, yok musunuz?' herkese bir soru sordu. General Recep Yüksel, ben ve bir kişi daha karşı çıktık. Diğerleri bir şey demedi. Daha sonra Fethi Alpay, 'fazla zamanımız yok, ben buradan ayrılacağım, kararınızı verin' dedi ve sonra tek başına odadan ayrıldı'.
Tanık olarak dinlenen sözleşmeli er Mustafa Saralar da Florya Hava Harp Okulu'ndaki darbe toplantısıyla ilgili gördüklerini anlattı. Olay tarihinde okul komutanı Fethi Alpay'ın habercisi olduğunu aktaran Saralar, okuldaki Şeref Salonu'nda toplantının gerçekleştirildiğini söyledi. Gökhan Şahin Sönmezateş'ın de toplantıya katıldığını söyleyen Saralar, “Sönmezateş komutanın (Fethi Alpay) odasında tek başınaydı. Gergindi, pencereden dışarıya bakıyordu' dedi.
Şeref Salonu'ndaki toplantıya giren kişilerin, telefonları kapının önündeki kürsüye bıraktıktan sonra içeriye girdiklerini kaydeden Saralar, eski Hava Harp Okulu Dekanı Ahmet Gümüş'ü ise toplantıdan önce gördüğünü ve karargahta dolaştığını, Fethi Alpay'ın da bir ara toplantıya girip çıktığını gördüğünü söyledi.
Saralar, darbe girişiminin ardından Burhan Torlak'ın karargahta bulunan kameralardan birisini arızalı diyerek söktüğünü, diğer kameraları ise, boyu yetişmediği için kendisine ve diğer askere sökmesi için emir verdiğini ve kendilerinin de söktüklerini kaydetti.
21.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmaya, eski 1. Ordu Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyyüp Gürler, eski 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu ve eski 1. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Yüksel Durak'ın da aralarında bulunduğu 13 tutuklu sanık ile tek tutuksuz sanık eski 3. Kolordu Komutanı Erdal Öztürk katıldı. Duruşmada, müşteki ve taraf avukatları ve izleyiciler de yer aldı.
Mahkeme Başkanı Cem Karaca, katılan avukatlarına söz vererek, taleplerinin olup olmadığını sordu.
Söz alan katılan avukatları, eksik hususların giderilmesini ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamını istedi.
Taleplerle ilgili görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Kadir Yılmaz, sanıkların üzerlerine atılı suçlamaların devlete ve anayasal düzene karşı suçlar olması, kuvvetli suç şüphesinin bulunması, whatsapp yazışmaları, tanık beyanları, görüntü kayıtları ve delillerin değerlendirilmesi sonucunda tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti.
Söz alan bir kısım tutuklu sanıklar, tahliyelerini istedi.
Duruşma, sanık avukatlarının taleplerinin alınmasıyla devam etti.
Daha sonra mahkeme ara kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti, 3 şehit yakını ile 11 gazinin davaya katılma talebini kabul ederek, 15 Temmuz ile ilgili tüm adli tahkikat olaylarına ilişkin iddianamelerin dosyaya gönderilmesine karar verdi.
Tüm tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına hükmeden mahkeme, duruşmayı 23-24 Ocak'a erteledi.
Bundan sonraki duruşma, Silivri'deki spor salonundan duruşma salonuna çevrilen Alibey Spor Salonu'nda görülecek.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay tarafından hazırlanan 351 sayfalık iddianamede, İstanbul genelinde şehit edilen 89 isim 'maktul' sıfatıyla, olay tarihinde kaçırılmaya teşebbüs edilen 15 Temmuz'da 1. Ordu Komutanı olan Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Harp Okulu Komutanı olan Mesut Özel, Deniz Harp Akademisi Komutanı Tayyar Ertem ve eşi Emel Ertem ile Harp Akademileri Komutanı Tahir Bekircioğlu müşteki, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bulunduğu 89 kişi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı, Doğan Şirketler Grubu Holding, Digitürk Genel Müdürlüğü, Casper Bilgisayarlar Sistemi Anonim Şirketi de 'suçtan zarar görenler' sıfatıyla yer alıyor.
İddianamede, davanın bir numaralı sanığı FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yanı sıra, eski askerler Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Albay Ahmet Zeki Gerehan, Kurmay Albay Onur Özden, Kurmay Albay Rıfkı Keser, Kurmay Albay Uzay Şahin, Kurmay Yarbay İrfan Arat, Kurmay Yarbay Engin Durmaz ve Kurmay Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu, hakkında yakalama kararı bulunan firari sanık olarak geçiyor.
Davada, suç tarihinde 3. Kolordu Komutanı olan Korgeneral Erdal Öztürk, Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Eyyüp Gürler, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Yüksel Durak, Kurmay Albay Ahmet Gümüş, Kurmay Albay Mehmet Kapan, Kurmay Albay Muzaffer Düzenli, Kurmay Albay Müslüm Kaya, Kurmay Albay Nebi Gazneli, Kurmay Albay Ömer Faruk Özköse, Kurmay Albay Sadık Cebeci, Kurmay Yarbay Şakir Çınar, Kurmay Yarbay Fatih Karakaya ve Kurmay Binbaşı Murat Yanık, tutuklu olarak bulunuyor.
İddianamede, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen hakkında, 'Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme', 'bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle ve kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürme', 'tasarlayarak bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle kasten öldürme', 'cebir kullanarak, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs etme, 'cebir kullanmak suretiyle gece vakti, silahla, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ve birden fazla kişi tarafından birlikte konut dokunulmazlığını ihlal etme', 'silahlı terör örgütü kurmak', 'kara ulaşım araçlarının alıkonulması', 'hava ulaşım araçlarının alıkonulması', 'gece vakti, cebir kullanmak suretiyle, silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle iş yeri dokunulmazlığını ihlal', 'haberleşmenin engellenmesi', 'iş yeri dokunulmazlığını ihlal', 'silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi' ile 'silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte ve kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi' suçlarından 92 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 56 yıldan 174 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Sanıklar Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Eyyüp Gürler, Muzaffer Düzenli, Uzay Şahin, Onur Özden, Ahmet Zeki Gerehan, Mehmet Murat Çelebioğlu ve Murat Yanık'ın da aynı suçlardan ayrı ayrı 92 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 56 yıldan 174 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, Engin Durmaz, Mehmet Kapan ve Fatih Karakaya hakkında 47 kez, Sadık Cebeci hakkında 17 kez, Nebi Gazneli, Müslüm Kaya hakkında 6 kez, Şakir Çınar, Rıfkı Keser, İrfan Arat, Ömer Faruk Özköse, Ahmet Gümüş, Erdal Öztürk ve Yüksel Durak hakkında ise üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
İddianamede, İstanbul'daki darbe girişimi faaliyetlerini, öncesinde yaptığı toplantılarla planlayan, görev dağılımı yapan, kontrol altına alınacak bölgeleri belirleyen veya girişim günü icrasında yönlendirici ve azmettirici vasıfta olup darbe girişimi kapsamında hakimiyet sağlanması için işlenen muhtelif suçlardan doğrudan veya dolaylı fail sıfatıyla sorumlu olan 'Yurtta Sulh Konseyi' İstanbul yapılanmasının, Fethi Alpay, Mehmet Nail Yiğit, Özkan Aydoğdu, Eyyüp Gürler, Muzaffer Düzenli, Uzay Şahin, Onur Özden, Ahmet Zeki Gerehan, Mehmet Murat Çelebioğlu ve Murat Yanık isimli sanıklardan oluştuğu vurgulanıyor.
İstanbul'daki darbe girişimiyle ilgili istatistiki bilgilerin de yer aldığı iddianamede, askerlerin eylemleri sonucu 2'si asker, 5'i polis, 82'si sivil vatandaş olmak üzere toplam 89 kişinin hayatını kaybettiği, kolluk görevlileri dahil 719 kişiye karşı hedef gözetmeksizin silahla veya tankla ateş açılarak öldürülmelerine teşebbüs edildiği, eylemlerin yöneldiği mağdurlardan 685'inin yaralandığı, 34'ünün yara almadan kurtulduğu, 155 kişinin yaralama kastıyla gerçekleştirilen eylemlerin mağduru olduğu, kolluk görevlileri dahil 148 kişiye karşı yağma ve hürriyeti tahdit eylemi gerçekleştiği, 214 özel şahsa ait mal ile askeri kurumlara ait olanlar hariç 25 kamu malının zarar gördüğünün tespit edildiği belirtildi.
İddianamede, olay tarihinde 1. Ordu Komutanlığı görevini yürüten müşteki Orgeneral Ümit Dündar'ın darbeci askeri kanat tarafından hazırlanan sözde atama listesine göre mevcut görevine son verilerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrinde görevlendirildiği ifade edildi.
Darbeci unsurların ele geçirdiği 1. Ordu Komutanlığı Harekat Merkezi'nde bulunan Eyyüp Gürler ve Ahmet Zeki Gerehan'dan alınan talimatla Harp Akademileri Komutanlığı'nda öğrenci subay olan Muammer Karaman, Batur Alp Çakır, Murat İlhan ve Mehmet Akif Aslan'ın silahlı ve teçhizatlı şekilde saat 22.30 sıralarında müşteki Ümit Dündar'ın Fenerbahçe Orduevi sahasında bulunan konutuna gittikleri anlatılan iddianamede, ev içerisinde dolaşarak ve sorarak müştekiyi aradıkları ancak bulamayınca ayrılarak görevli oldukları 1. Ordu Harekat Merkezine döndükleri kaydedildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-10 Mart (2017) 'İstanbul 24 sanık Darbe Yap./Ana Yapılanma' davası
(24 Aralık 2017, 13:06)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: