Şırnak'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili aralarında meslekten ihraç edilen dönemin 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Abdullah Baysar ile Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan'ın da yer aldığı 23'ü tutuklu tutuklu 428 sanığın yargılanmasına Adana'da devam edildi.
23.12.2017 16:21 Şırnak'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili aralarında meslekten ihraç edilen dönemin 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Abdullah Baysar ile Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan'ın da yer aldığı 23'ü tutuklu tutuklu 428 sanığın yargılanmasına Adana'da devam edildi.
Şırnak'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili aralarında meslekten ihraç edilen dönemin 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Abdullah Baysar ile Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan'ın da yer aldığı 23'ü tutuklu tutuklu 428 sanığın yargılanmasına Adana'da devam edildi.
18.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesince sanık sayısının fazla olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesindeki 375 kişi kapasiteli 420 metrekarelik mahkeme salonunda görülen duruşmaya 13'u tutuklu eski rütbeli asker, 46'sı tutuksuz uzman çavuş olmak üzere toplam 59 sanık ve avukatları katıldı.
Mahkemede savunma yapan tutuksuz sanık uzman çavuş Vedat Ö. olay tarihinde Çakırsöğüt hizmet destek bölüğünde kobra aracı şoförü olarak çalıştığını belirtti.
15 Temmuz'u kara bir gün olarak gördüğünü, o gün yaşadıklarını anlatmak istediğini belirten Vedat Ö, o gün gündüz saatlerinden itibaren kendisinden yeri ve zamanı belirtilmeyen bir görev için hazır olmasının istendiğini aktardı.
Akşam saatlerinde görevli uzman çavuşun kendisine 'Acil görev var. Bilal uzmanla gelin' dediğini anlatan Vedat Ö, araçta kendisi, Bilal isminde uzman çavuş, binbaşı Hasan Bilgin, Tabur Komutanı Binbaşı Murat Yıldırım ve Mustafa isminde bir astsubay olduğunu belirtti.
Bu sırada bir başka astsubayı aradığını, bu kişinin kendisine 'Kardeşim ben izinliyim, evde televizyon seyrediyorum, ülkede darbe var' dediğini anlatan Vedat Ö, kendisinin o ana kadar ne olduğunu bilmediğini savundu.
'Biz nereye gidiyorsak siz de oraya gidiyorsunuz'
Bu telefon konuşmasından sonra şok geçirdiğini kaydeden Vedat Ö, artık o saatten sonra kendi kendine sorgulama yapmaya başladığını ifade etti.
Tabur Komutanı Murat Yıldırım'ın araca bindikten sonra 'sür gidiyoruz' dediğini bildiren Vedat Ö, 'Şırnak'ı çıktıktan sonra Murat Yıldırım bize 'biz nereye gidiyorsak siz de oraya gidiyorsunuz' dedi. Murat Yıldırım, Binbaşı Hasan Bilgin'le kobra içerisinde konuşuyor ve gülüyorlardı. Neşeleri de yerindeydi.' diye konuştu.
'Kobra aracını devirmek aklıma geldi'
Seyir halindeyken kobra içerisinde Murat Yıldırım ve Hasan Bilgin'in kendi aralarında sessizce konuştuğunu söyleyen Vedat Ö, 'Aklıma ilk etapta kobra aracını devirmek geldi. Telefonumdan son dakika haberlerine baktım. 'Ben bir vatan haini ve şerefsiz olamam bu kobrayı devirmeliyim' dedim.' ifadesini kullandı.
Yanındakilerin, kendisinin hal ve hareketlerinden şüphelendiğini ve uygun bir yerde hemen kobrayı yana yatırmaya karar verdiğini anlatan sanık Vedat Ö., şunları anlattı:
'İçim içimi yiyordu. 4-5 kilometre yol aldıktan sonra aracın içerisinde yer alan düğmeye basarak kobranın lastiklerinin havasını indirmek aklıma geldi. Kobranın ön iki tekerinin havasını bu şekilde tamamen indirdim. Böyle bir süre devam ettim. Artık araç iyice ağırlaşmaya başladı. Araç gitmemeye başlayınca Binbaşı Murat Yıldırım'a kobranın lastiklerinin patladığını söyledim. Murat Yıldırım 'aracı kenara çek sıkıntı nedir' dedi. Ben de 'tekerlerin havası inmiş' dedim. Murat Yıldırım bana 'bu şekilde devam edelim' dedi. Yaklaşık 10 kilometre kadar böyle gittim. Aracın lastiğini şişiriyor gibi yaptım. Tekrar lastiklerin havasını indirdim. Kobra tekrar ağırlaşmaya başladı. Zaten bu sırada Cizre polis noktası göründü. Polisler yolu kapatmışlardı. Ben darbeyi engellemeye çalıştım. Kobranın gerekenden daha fazla gaz pedalına bastım ki amacım bu şekilde lastiğin yarılmasını sağlamaktı. Murat Yıldırım polislere 150 metre kala, bana iki defa 'durma sür' dedi. Bana psikolojik baskı uyguladı.'
'Aracınızı buradan çekin burayı yakarım'
Murat Yıldırım'ın bir polisle konuştuğunu ve göreve gittiklerini söylediğini bildiren sanık Vedat Ö. sonrasında 7-8 polisin kobranın önüne geçtiğini söyledi.
Tabur komutanı Murat Yıldırım'ın bazı polis amirleriyle görüştüğünü ve yolun açıldığını aktaran Vedat Ö. savunmasını şöyle sürdürdü:
'Önümüzü kesen polisler 'bunların ne yapmak istedikleri belli değil. Bunları nereye bırakıyoruz, neden müsaade ediyoruz' şeklinde tepki göstermeye başladılar. Biz hareket ettik. O sırada polis memurları kobranın sağından solundan tutmaya başladılar. Sonra Murat Yıldırım ve Hasan Bilgin araçtan indi. Cizre İlçe Emniyet Müdürü geldi. Ben de araçtan inerek lastiklere baktım. Emniyet müdürü 'arkadaşlar dönün daha fazla sıkıntı yaşamayalım' dedi. 20-25 dakika sonra Tugay Komutanı Tuğgeneral Gürcan geldi. Bağırarak 'araçlarınızı çekin yolu açın burayı yakarım' dedi. Hatta bir polis memurunu eliyle itti 'aracını çek' dedi. Daha sonra 'ilçe emniyet müdürünüze söyleyin çabuk yanıma gelsin' dedi. Orada MOBESE direği vardı. Onun altında bir kargaşa arbede çıktı. Sonrasında geri dönüş haberi geldi. Ben de aracın lastiklerini geri şişirdim. Ali Osman Gürcan polis noktasını geçemeyeceğini artık anladı.'
'Bu işi tugay komutanı Gürcan yaptı hesabını o versin'
Mahkemede savunması istenen tutuksuz sanık uzman çavuş Yılmaz G. de Çakırsöğüt Jandarma Tugay Komutanlığında tabur komutanı Murat Yıldırım'ın habercisi olarak görev yaptığını, 15 Temmuz gecesi muhafız birlikleriyle beraber konvoya dahil olduklarını aktardı.
Yılmaz G. 'Acil görev var denildi. Bize 3 günlük kumanya almamız gerektiği söylendi. İntikal esnasında ben tabur komutanının yanında olmazdım. Bu intikal planıyla alakalı bir durumdur. Askeri konvoy Cizre'de durduruldu. En arkada olduğumuz için ön tarafta neler yaşandı tanık olmadım. Sonrasında geri dönüşe geçerek Şırnak'taki tümene ulaştık. Sonra tulumlarımızı çıkararak bulduğumuz yerde uyuduk.' dedi.
Tümen Kurmay Başkanı Albay Arif Bozbıyık'ın, Tümgeneral Baysar'a 'komutanım bu adamlar kahraman, bu adamlar savaşçı, bu adamları vermeyin' dediğini, Tabur Komutanı İsmail Aktaş'ın da 'Bu işi tugay komutanı Ali Osman Gürcan yaptı hesabını o versin.' dediğini duyduğunu aktaran Yılmaz G, 'Arif Albay bağırıyordu. Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan ise çok rahat bir şekilde gülüyordu. Ben üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.' dedi.
Duruşmada savunma yapan diğer sanıklar da suçlamaları kabul etmeyerek beraatlerini istedi.
Mahkeme heyeti savunmaları alınmayan sanıkların savunma yapması için duruşmayı yarına erteledi.
19.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesinde görülen duruşmaya 23'ü tutuklu eski rütbeli asker, 40'ı tutuksuz farklı rütbelere mensup subay ve uzman çavuş olmak üzere toplam 63 sanık ve avukatları katıldı.
Mahkemede savunma yapan tutuksuz sanık Uzman Çavuş Emin Devrim Y. olay tarihinde geçici olarak ulaştırma takım komutanlığında görevlendirildiğini ve operasyona çıkma görevinin olmadığını söyledi.
Ulaştırma takım komutanlığında görevli Uzman Çavuş Abdülkadir G'nin kendisini Kurmay Başkanı İbrahim Yazıcı'nın çağırdığını söylediğini belirten Emin Devrim Y. şöyle devam etti:
'Kamuflajımı giyerek İbrahim Yazıcı'nın odasına gittim. Benden göreve çıkabilecek araçlarla ilgili bilgi istedi. 15 Temmuz sabahı zaten birtakım araçlar sınav için Mardin konvoyuna katılmıştı. O araçların dönüp dönmediğini sordu. Sonrasında mevcut araç listesini istedi. Ben de listeyi hazırlayıp kendisine verdim. Bana 'Araçları göreve gidecek şekilde hazır edin.' dedi. Yüzbaşı Emre Şengül'e 'Sen de bu araçlarla git ve konvoyun emniyetini al.' dedi. 'Üç tane Ünimog tipi askeri araç, personeli bıraktıktan sonra geri dönecek' dedi. Darbe bildirisi okunmadan önce araçlar yola çıkmıştı. Araçları hazırlamamız zaten geç vakte kalmamıştı. Tugay Komutanı yola çıkarken konvoyu uğurlayan gruba 'Ben çıkıyorum siz de arkamızdan gelirsiniz.' dedi. Ben bildiklerimi anlattım. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum.'
Savunma yapan tutuksuz sanık Berkay K. ise 14 Temmuz akşamı Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugayına Muhabere Elektronik Bilgi İşlem Sistemi (MEBS) Birlik Komutanı olarak katıldığını ifade etti.
Tugaya katıldığında Yüzbaşı Hüseyin İşlek'in kendisine birliği gezdirdiğini aktaran sanık Berkay K. şunları anlattı:
'Beraber birliği gezdik. Ben Yüzbaşı Hüseyin İşlek'e ne olduğunu sordum. Bana 'Sıkıyönetim oluyormuş galiba.' dedi. Askeri kıyafetlerimi giyerek haber merkezine gittim. Birliklerin dışarı çıktığından haberim yoktu. İstanbul'da köprünün kapatıldığını gördük. Bir terör saldırısı olduğunu düşündük. Yüzbaşı Hüseyin İşlek 'Harekat merkezine geçelim durumu anlayalım.' dedi. O sırada kim olduğunu bilmediğim bir ses karargah içinde 'Kurmay başkanının emri var telefon kullanmak yasak' dedi. Sonra Tugay Komutan Yardımcısı Albay Sedat Doğanarslan'ı gördüm. İsmini bilmediğim birisi MEBS'ten de araç görevlendirilebileceğini söyledi. Fakat benim araç komutan kartım yoktu. Saat 22.00 sıralarında Hüseyin İşlek muhabere merkezine geldi. Daha sonra Kurmay Başkanı Yarbay İbrahim Yazıcı bana santral kayıtlarının çıkarılıp çıkarılamayacağını sordu. Darbeyi Başbakan ve Cumhurbaşkanının konuşmasından öğrendik. Kimseye darbeyle ilgili emir vermedim. Suçlamaları reddediyor beraatimi istiyorum.'
O dönem Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan'ın korumalığını yapan tutuksuz sanık Uzman Çavuş Ahmet K. saat 21.20 sıralarında telefon geldiğini ve koruma arkadaşlarıyla tugay komutanının odasına çıktıklarını dile getirdi.
Gürcan'ın odasından çıktıktan sonra 'Sen, sen ve sen benimle geliyorsunuz.' şeklinde Mesut B. Mehmet Ali Ç. ve kendisini çağırdığını aktaran sanık Ahmet K. savunmasını şöyle sürdürdü:
'Gürcan'ın emir vermesinden sonra biz de hazırlık yaptık. Tugayın önüne indik. O sırada Mesut uzman telefonla konuşuyordu. Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan o anda sinirlendi ve 'Toplayın şu telefonları' dedi. Biz de telefonlarımızı kapatarak Emir Astsubayı Onur'a verdik. Malzemeleri kobra aracına yükledik. Nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Cizre'de konvoy durduruldu. Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan polislerin olduğu kalabalığa doğru giderek 'Yolu açın geçmemiz gerekiyor. Elimde yazılı emir var.' dedi. Tabur komutanları da oradaydı. Ali Osman Gürcan sonrasında 'Emniyet müdürünüz nerede?' dedi. Sonra kobra aracının olduğu yere doğru çekildik. Ali Osman Gürcan ve tabur komutanları konuşmaya başladı. Tabur Komutanı İsmail Binbaşı, 'Komutanım bizi başka bir yere çekmeye çalışıyorlar, geri dönelim.' dedi. Tugay Komutanına sürekli telefon geliyordu. Sonra dönüşe geçtik. Tümene vardığımızda oradaki koruma arkadaş bizi içeri almadı. Neden diye sorduğumuzda 'Gelin size anlatayım.' dedi. Biz ondan sonra darbe girişimi olduğunu öğrendik. Suçlamaları kabul etmiyorum. Ben de beraatimi istiyorum.'
Daha sonra söz alan eski Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı tutuklu sanık Tuğgeneral Ali Osman Gürcan hakkında gizli tanık Yağmur'un beyanları olduğunu hatırlatarak, 'Bu şahıs benim hakkımda 2012 yılında sivil olarak Cudi Mahallesi'nde yer alan Cizre Anadolu Lisesinde asker imamı olarak toplantı yaptığımı beyan etmiş. Bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Bu şahıs hakkında şikayetçiyim.' dedi.
Telefonların toplatılması konusuna da açıklık getirmek istediğini belirten Gürcan, 'Eşyalar taşınırken bir uzman çavuş telefonla konuşuyordu. Ben de ona kızarak kapat şu telefonunu dedim. Bu duruma binaen telefonları toplattım.' diye konuştu.
Duruşmanın bugün yapılan oturumunda savunma yapan diğer sanıklar da suçsuz olduklarını beyan ederek beraatlerini talep etti.
Mahkeme heyeti de diğer sanıkların savunmasını almak için duruşmayı yarına erteledi.
21.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesince sanık sayısının fazla olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesindeki 375 kişi kapasiteli 420 metrekarelik mahkeme salonunda görülen duruşmaya, 18'i tutuklu eski rütbeli asker, 40'ı tutuksuz farklı rütbelere mensup subay ve uzman çavuş olmak üzere toplam 58 sanık ve avukatları katıldı.
Dönemin, Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Muhabere Merkezi vardiya nöbetçisi tutuksuz sanık Uzman Çavuş Mikail K. ifadesinde, haber merkezine gelen mesajları hızlı bir şekilde teslim etmekle yükümlü olduğunu söyledi.
Gelen mesajların çeşitli önem dereceleri bulunduğunu belirten Mikail K, 'Yatsı namazını kılarken haber merkezinde bulunan Gazi astsubayın telefonla konuştuğunu duydum. 'Hayırdır komutanım' diye sordum. Gazi astsubay bana, 'Kurmay Başkanı İbrahim Yazıcı gelmiş, Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan'da acil bir mesaj bekliyormuş' dedi. Saat 22.00 sıralarında Astsubay Şahin B. 'Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan acil bir mesaj bekliyor geldiyse götüreceğim.' dedi. Bende 'komutanım siz ne arıyorsunuz geldiyse ben götürürüm.' dedim. Astsubay Şahin B. ise 'Bu, Kurmay Başkanı İbrahim Yazıcı'nın emri' dedi. Doğrusu ben bunu garip karşıladım. Saat 22.15 gibi merkezdeki sistemimiz uyarı vermeye başladı. Gelen mesajı alarak Şahin astsubaya verdim. Gelen mesajda 'birliklerin hazırlığı ve intikali' yazıyordu. Mesajın ivedilik derecesinde ise 'derhal' kodu vardı. Ben Çakırsöğüt'te görev yaptığım süre zarfında ilk defa 'Harekat yıldırım' mesajının geldiğini gördüm.' ifadelerini kullandı.
Mikail K, savunmasını şöyle sürdürdü:
'Daha sonra 'Harekat yıldırım' koduyla 25 sayfalık ve ekleri bulunan ikinci bir mesaj daha geldi. Gizli ve Yurtta Sulh Konseyi ibareli bir mesajdı bu. Aynı şekilde bu mesajında kaydını yaptırdım. Bu mesajı çıkarttığım halde ısrarlı bir şekilde aynı mesaj tekrar tekrar geliyordu. Ben de Jandarma Genel Komutanlığını askeri hattan aradım. Telefonu açan kişiye, 'Aynı mesajın tekrar tekrar geldiğini söyledim.' telefona cevap veren şahıs bana, 'sen işlemini yap kardeşim' şeklinde sinirli bir cevap vererek telefonu kapattı. Sabah 04.00 ve 04.30 civarında üçüncü bir mesaj geldi. Bu mesajda da 'emir komuta hiyerarşisi dışarısında hareket edilmeyecektir' yazıyordu. Bu mesajı da ben Astsubay Fatih G'ye teslim ettim. Kim suçluysa cezasını çeksin. Ben FETÖ terör örgütü üyesi değilim. Beraatimi talep ediyorum.'
Tutuksuz sanık Uzman Çavuş Kasım Ö. ise 15 Temmuz akşamı saat 21.00 sıralarında kendilerine 'Acil içtima var' denildiğini ve hemen çantalarını alıp, kısa kollu gömlek giyme emrinin verildiğini anlattı.
Dönemin bölük komutanı Ferhan A'nın cep telefonunu yanına alanlar hakkında işlem yapacağı hususunda uyarıda bulunduğunu söyleyen Kasım Ö. '4. tabur komutanı Binbaşı İsmail Aktaş, dönemin bölük komutanı olan Ferhan'a 'Telefon almama konusunda uyarı yaptın mı?' dedi. Ferhan A. uyarı yaptığını söyleyince İsmail Aktaş, 'Tamam alan olursa meslekten at' dedi. Sonrasında ünimoglara bindik ve yola çıktık. Biz Cudi bölgesine operasyon düzenleneceğini düşünüyorduk. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum.' dedi.
Mahkeme heyeti diğer sanıkların savunmasının alınabilmesi için duruşmayı yarına ertelendi.
22.12.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesince sanık sayısının fazla olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesindeki 375 kişi kapasiteli 420 metrekarelik mahkeme salonunda görülen duruşmaya, 18'i tutuklu eski rütbeli asker, 40'ı tutuksuz farklı rütbelere mensup subay ve uzman çavuş olmak üzere toplam 58 sanık ve avukatları katıldı.
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Uzman Çavuş Mehmet Ali Ç, 15 Temmuz'da Tuğgeneral Ali Osman Gürcan'ın koruması olduğunu, 'görev var' denilerek aceleyle toplandıklarını söyledi.
Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan'ın Emir Astsubayı Onur Koç'a emir vererek telefonlarının toplandığını belirten sanık Mehmet Ali Ç, şöyle devam etti:
'Malzemeleri ve çantaları kobra aracına yükledik. Kobra aracı Cizre'de polisler tarafından durduruldu. Bizler de aşağı indik ve Tugay Komutanıyla ön tarafa doğru gittik. Ali Osman Gürcan, polislere yönelerek, 'TOMA'nın şoförü kim dedi' o sırada bir polis geldi. Ali Osman Gürcan, o şahsın kolundan tutarak 'aracı çek' dedi. 'Elimde emir var, gitmem lazım acelem var.' dedi. Polisler de 'Yolu açamayız Tümen Komutanı Abdullah Baysar Paşa'nın emri var.' dedi. Daha sonra Üçüncü Tabur Komutanı İsmail Aktaş, Ali Osman Gürcan'a 'Komutanım uygun görürseniz dönelim.' dedi. Şırnak'a doğru tümene varmak için dönüş yoluna geçtik. Bildiklerim bundan ibarettir. Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.'
Savunma yapan tutuksuz sanık eski Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugayı Hizmet Birlik Komutanı Yüzbaşı Sefer E, ise 15 Temmuz saat 21.30-22.00 sıralarında tugayın önünde araç hareketliliğinin olduğunu ifade etti.
Uzman çavuşlara 'durum nedir?' diye sorunca 'Siirt'e göreve gidiyoruz' yanıtını aldığını belirten sanık Sefer E, şöyle konuştu:
'Bize harekat merkezine gelmemiz konusunda emir verildi. O sırada Kurmay Başkanı Yarbay İbrahim Yazıcı gelerek telefonların kapatılmasını söyledi. Televizyonda boğaz köprüsünün kapatıldığını gördüm. Daha sonra gece 02.00 sıralarında tugayın girişinde iki üç kişi gördüm. Orada ikinci tabur komutanı Binbaşı Aykut Kara'nın elinde bir evrak vardı. Aykut Kara, 'Bizim tugay komutanını emniyet genel müdürü yapmışlar.' dedi. Bildiklerimi anlattım. Ben üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Terör örgütü üyesi değilim. Beraatimi talep ediyorum.'
Mahkeme heyeti başkanı, savunmaların ardından tutuklu sanık eski Tuğgeneral Ali Osman Gürcan'ın dosyasının Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 2017/109 esas sayılı 221 sanığın yargılandığı Genelkurmay Çatı Davası ile birleştirilmesine karar verdiklerini, tutuklu ve tutuksuz sanıkların savunmalarının alındığını, duruşmaya tanık beyanlarıyla devam edileceğini, duruşmanın 22 Ocak'a ertelediğini söyledi.
Paralel yapı-03 Mart (2017) 'Şırnak 428 sanık (ilk: 385 sanık) Darbe Yapılanması' davası
(23 Aralık 2017, 16:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: